Sayfa 3/11 İlkİlk 12345 ... SonSon
Arama sonucu : 83 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Kanserle Mücadele..

  1. #17

    Esas

    Her gün bir avuç kuru erik yiyin


    Her gün bir avuç kuru erik, kansere ve yaşlanmaya karşı korunma açısından değeri en yüksek olan meyve. Ama dikkat fazlası kilo aldırıyor ve kan şekerini yükseltir.

    Kanser ve yaşlanmaya karşı koruma kapasitesi en yüksek olan sebze ve meyveler, Amerikalı uzmanlar tarafından hazırlanan ORAC Tablosu´nda yer alıyor. İlk sırada kuru erik var. Dr. Yasemin Bradley, her gün bir avuç kuru erik yenmesini öneriyor. Aşırıya kaçmayın, fazlası kilo yapıyor

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Yasemin Bradley, sağlıklı beslenme programları içinde adı sıkça geçen ´antioksidan´ın ne olduğunu, vücudu kansere, yaşlanmaya ve diğer hastalıklara karşı korumayı sağlayan ORAC değeri yüksek beslenme programı hakkında merak edilenleri yanıtladı:

    Antioksidan nedir?

    Oksijen olmadan yiyeceklerin içerdiği, tüm hayati fonksiyonlarımız için gerekli enerjiyi açığa çıkaramayız. Ancak oksijenin aynı zamanda tehlikeli bir yanı var. Normal biyokimyasal reaksiyonlarda dengesiz hale gelip çevredeki molekülleri okside edebiliyor, hücrelerin yapısını bozabiliyor. Okside olmuş moleküllere oksidan adı veriliyor. Oksidanlar vücudumuz için en tehlikeli zehirler. Kanser, damarsal yapı bozuklukları ve yaşlanmaya neden oluyorlar. Bu oksidanlarla savaşıp onları etkisiz hale getiren, vücuttan atılmasını sağlayan kimyasal maddelere antioksidan adı veriliyor.

    Hangi besinlerde var?

    ´Savaş beşlisi´ adı verilen; A, C, E vitaminleri, çinko (ZN) ve selenyum (Se) mineralleri en güçlü antioksidanlar. A vitamini kaynakları; karaciğer, böbrek, yumurta, süt, tereyağı, balık, havuç, kırmızı, sarı, turuncu renkli sebze ve meyveler. C vitamini kaynakları; yeşil biber, narenciye, kırmızı meyve ve sebzeler, patates. E vitamini kaynakları; tohumlar ve yağları, yeşil sebzeler, yumurta. Çinko kaynakları; istiridye, buğday ürünleri, susam ve ayçiçeği çekirdekleri, badem. Selenyum kaynakları; deniz ürünleri, mantar, susam.

    ORAC nedir?

    Amerika´da Boston Massachusetts´deki Tufts Üniversitesi Yaşlanmaya Karşı Beslenme Araştırma Merkezi´ndeki araştırmacılar, sebze ve meyvelerin antioksidan kapasitelerini ölçüp ORAC (Oxygen Radical Absorbance Capacity-Serbest Radikalleri Emme Yeteneği) Tablosu, adını verdikleri bir tablo hazırladılar. Bu tabloda, serbest radikalleri emme yeteneğine sahip bizi yaşlanmaya, kansere ve diğer hastalıklara karış koruma kapasitesi en yüksek olan sebze ve meyveler yer alıyor.

    # Hastalıklardan korunmak için günde ne kadar ORAC içeren besin tüketmeliyiz?

    Tufts Üniversitesi´ndeki araştırmacılara göre her birimizin hedefi günde en az 3000 ORAC birimi amak olmalı, 5000 ORAC birimi ise maksimum koruma sağlıyor.


    # Tablonun başında kuru erik yer alıyor. Günde ne kadar tüketmeli?

    Kuru erik, ben hastalarıma her gün bir avuç kuru erik veriyorum. Fazlası kilo aldırır, kan şekerini yükseltir. Bizi kansere ve yaşlanmaya karşı koruma değeri en yüksek olan meyvedir.

    # Meyvelerin rengi kansere karşı koruyucu etkisini nasıl etkiliyor?

    Bitkiler de güneşin zararlı etkilerinden korunmak için içlerindeki pigmentlerini (Bitkiye renk veren kısmı) artırabiliyorlar. Bitkilerin asıl antioksidan özellikleri pigment kısmında bulunuyor. Rengi ne kadar parlak ve koyu ise o bitki o kadar çok antioksidan materyal içeriyor demektir.

    # ORAC Tablosu

    Amerika´da Massachusetts´deki Tufts Üniversitesi Yaşlanmaya Karşı Beslenme Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırmalara göre sebze ve meyvelerdeki (100 gram) ORAC değeri:

    ORAC değeri


    Kuru erik 5.770

    Kuru üzüm+ 2.830

    Siyah böğürtlen +2.036

    Kıvırcık lahana+ 1.770

    Çilek +1.540

    Erik +949

    Brokoli +890

    Avokado +782

    Portakal +750

    Kırmızı biber +710

    Kiraz +670

    Kivi +602

    Soğan +450

    Yeşil üzüm +446

    Mısır +400

    Patlıcan +390

    Muz +221

    Elma +218

    Yeşil fasulye +201

    Domates+ 189

    Kayısı +164

    Şeftali +158

    Armut +134

    Karpuz +104

    Kereviz +61

    Salatalık +54

  2. Esas

    Akıllı beslenerek kanser riskini minimuma indirin

    Gülgün SÖNMEZ / VATAN
    09 kasim 2008


    Amerika’nın en önde gelen kanser araştırmacılarından Dr. Mitchell Gaynor’a göre kanserin tüketilen gıdalarla doğrudan ilişkisi var. Antioksidan yoğun bir beslenme programı ile kanser riskinizi en düşük seviyede tutabilirsiniz. Kanser vakalarının düşük seyrettiği Fransa’da halkın sırrı da “akıllı beslenme” formülü.

    Kanserle mücedelede kilit öneme sahip olan bağışıklık sistemimizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

    Bağışıklık sistemimizin faaliyetlerini ikiye ayırabiliriz birincisi Doğal Bağışıklık Sistemi, ikincisi Kazanılmış Bağışıklık Sistemi. Doğal Bağışıklık sistemi vücudumuzun ilk savunma hatlarını teşkil eder. Kazanılmış bağışıklık sistemi ise daha komplike işleri ele alan, belirli düşmanlara karşı savunma geliştiren bir yapıdır.

    Doğal bağışıklık sistemimize derimiz, göz yaşımız, kulak kirimiz bile dahildir. Doğal katil hücrelerimiz ise her an işinin başındadır. Herhangi, sıradan bir hücremiz her gün 10.000 saldırıya maruz kalmaktadır ve alacağımız iyi bir antioksidan takviyesi bu hücrelerin çoğunun zarar almadan günü bitirmesini sağlar. Sahip olduğu asil hücrelere “T-cells” denir ve kemik iliğinde oluşurlar. T-hücreleri profesyoneldirler. İhtisas yaptıkları konunun dışına taşmazlar. Görev dağılımını yaptıktan sonra karşılaştıkları her saldırıda çılgınlar gibi çoğalarak savaşırlar.

    Bu anlattıklarınıza bakacak olursak bizlerin hiç hastalanmaması gerek Dr.Gaynor?

    Bağışıklık sistemimiz bazen tam tanımlama yapamaz ve vücudumuzu yabancı bir madde gibi algılıyarak saldırıya geçer. Artirit, Multiple Sclerosis, alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sistemimizin sebep olduğu hastalıklardır. Mesela son zamanlarda sık sık işitiğiniz Heliobakter plori... Bu bakteri mide duvarımıza yada ince barsaklarımızın üst kısmına yapışır, üreyi amonyağa ayrıştırarak barsağı tahriş etmeye başlar. Tedavi edilmediği takdirde ülsere dönüşeceği kesindir. Ama kanser de söz konusudur. Bu süreçde rol oynayan bir enzim var: COX2 ve bu enzim kanser çalışmalarında çok önemli bir yer tutuyor. COX2 enzimi PGE2 enziminin üretimini kamçılar. PGE2 de meme, prostat ve kolon kanserine neden olabilir. Ayrıca, damar tıkanmasına neden olur. Kanserden korunmanız için PGE2’nin seviyesini düşürmelisiniz. Bunun en basit yolu da yağı hayatınızdan çıkarmak yada makul ölçülerde tüketmektir. Bağışıklık sisteminiz sizin özel kuvvetlerinizdir, sizin için ölür, öldürür. Ona iyi bakın çünkü o sizin tüm hastalıklara karşı en büyük silahınız, müttefikinizdir. Buna kanser de dahil.!

    Son zamanlarda üzüm çekirdeği extresinin kuvvetli bir kansorejen olduğunu çok fazla duymaya başladım. Doğru mu?

    Pycnogenol ve üzüm çekirdeği extresi. Bu iki maddeden elde edilen aşağı yukarı aynıdır diyebiliriz. Ama benim fikrimi soracak olursanız, ben pycnogenolu tercih ederim. Bu nontoksik bioflavonoid Avrupa’da en çok tüketilen, en çok satılan besin takviyesidir. Pycnogenol suda çözülür ve doğrudan kan dolaşımımıza girer.

    Siz bayanları memnun edecek başka bir özelliği daha vardır bu maddenin. Kolajen eksikliğini giderir. Daha basite indirgersek yılların etkisiyle boşalan, sarkan derimizin yenilenmesinde çok çok etkilidir. Avrupalı kadınların 1960’larda keşfettiği bu bioflavonoidden günde 100 miligramlık bir kapsül almak yeterlidir.

    Kanserden korunmada detoxification’ın (vücudumuzdaki zehirlerden arınma) rolü ne kadardır?

    Çok önemli bir noktaya değindiniz. Hepimizin vücudumuzda kansorejenleri etkisiz hale getirebilecek enzimler taşıyoruz. Sarmısak ve yeşil çayda bulunan antioksidanların bu enzim düzeylerini yükselttiğini biliyoruz. Bu enzimler bütün dokularımızda vardır ama genetik faktörlerden kaynaklanan farklılıklar da mevcuttur. Yani herkes eşit değildir. Johns Hopkins Üniversitesinden Katy Helzhauer bu enzimlerin, meme kanseri olan ve olmayan kadınlar üzerindeki etkilerini karşılaştırmış ve şu sonuca ulaşmıştır. Anormal detoxification enzimi geni taşıyan kadınlar, diğerlerine göre 4 kat fazla risk altındadırlar. Bu sonuç önemlidir çünkü bu anormal geni taşıyanların toplumdaki oranı % 45leri bulmuştur. Bu gen sigara sebebiyle oluşan akciğer kanserlerinde de aynı etkiye sahiptir.

    D VİTAMİNİ MEME KANSERİ RİSKİNİ YÜZDE 20 AZALTIYOR

    Sizi beklerken okuduğum bir makalede vitamin D ve meme kanseriyle ilgili önemli bir gelişmeden söz ediliyordu, nedir bu gelişme?

    Son araştırmalarda ortaya çıkan çok önemli bir gelişme bu aslında. Gıdalar ve güneş ışığından sağlanan vitamin D nin meme kanseri riskini % 20 azalttığı kesinlik kazandı. Üstelik östrojen ve progesteron hormonlarına pozitif tümörlerin gelişiminde de bu riski düşürüyor. Dünyada her yıl bir milyondan fazla kadına meme kanseri teşhisi konuluyor ve bunların çok büyük bir kısmıda hormon reseptörleri pozitif tümörlü kanserler. Bu konudaki çalışmaları daha sağlam temellere oturtmak için yapılan bir diğer çalışmada Kanada’da yapıldı. Meme kanseri teşhisi konulmuş ve D vitamini kullanan 759 kadın ve yine D vitamini alan 1135 sağlıklı kadın karşılaştırmaya tabii tutulmuştur. Araştırmacıların açıkladığı sonuçlar şöyle Yüksek dozlarda vitamin D takviyesi tümörlerin oluşma riskini % 24 oranında azaltmıştır.

    SİYAH ÜZÜME EVET YER FISTIĞINA HAYIR

    Fransızlar çok yağlı beslenip, çılgın gibi sigara ve şarap içiyor. statistiklere baktığımızda kalp hastalıklarının pek çok ülkeye göre çok az olduğunu görüyoruz. Aynı sonuçlar kanser içinde söz konusumu acaba?

    Amerika ile kıyaslarsak evet kansere yakalanma oranlarıda daha düşük. Garip ama bu sonuçların hepsi çılgın gibi içtikleri şaraba dayanıyor. Özellikle kırmızı şarap, içinde barındırdığı antioksidanlarla (tanin, fenol, epicatechin) kan inceltici görevi yapıyor ve tabi ki kalp hastalıklari riskinide azaltıyor. Şarabın içinde bulunan bir başka sağlıklı madde daha var. Resveratrol... Aynı zamanda kanserle de mücadele ediyor. Resveratrol bir çok gıdada bulunuyor ama yüksek miktarlarda bulunduğu iki besin çeşidi var. Kırmızı üzüm ve yer fıstığı. Yer fıstığını size tavsiye etmiyorum, hem çok yağlı, hem de içinde aflatoksin isimli kansorejeni barındırıyor.(Bir söylentiye göre Saddam Hüseyin 1991 deki körfez savaşında bu toksini Amerikan askerleri üstünde kullanmış!) Ama kırmızı üzümü hepinize şiddetle tavsiye ederim. Özellikle soğuk ve nemli ülkelerin üzümlerinin daha fazla resveratrol içerdiğinide belirtmek isterim.Yani Fransa,Kanada gibi. Resveratrolun, enflamasyonu tetikleyen COX2 enzimini durdurma etkisindende söz etmeliyim tabiî ki.(Enflamasyonu tetikleyen ve kansere yol açan enzim.)Ayrıca kötü kolestrol olarak adlandırılan LDL üzerinde de olumlu etkileri vardır.

    UYARI: Alkolün meme kanserine yol açan faktörlerden biri olduğu kanıtlanmıştır. Kadınlar alkol tüketimini minimuma indirmelidirler. Şarap içmek yerine günde 1000 mikrogram resveratrol kapsülünü bir bardak üzüm suyuyla beraber almaları tavsiye edilir. Şarap açıldıktan sonra dışarda bekletilirse bir gün içinde içersindeki resveratrol buharlaşır, buzdolabında saklanırsa yaklaşık 1 hafta dayanır.

    DOMATESİ PİŞMİŞ YEMELİSİNİZ

    Dr. Gaynor, yine son zamanlarda kanserden korunmanın yolu olarak koyu renkli, özellikle de kırmızı sebze ve meyveleri tüketmemiz gerektiği söyleniyor? Siz ne diyorsunuz?

    Karoten ailesinden söz ediyorsunuz. Karotenler yağda çözülen pigmentlerdir. Kimyasal akrabalarının adı A vitaminidir. 600 kadar karoten içeren bitkinin içinden 50 kadarının böbreklerimizde A vitamine çevrilebilme özelliği olduğunu biliyoruz. A vitamini bağışıklık sistemimiz için en önemli vitamindir, enfeksiyonlarla savaşır, hücre yapısının bütünlüğünde önemli rol oynar. Fakat fazla alınan A vitamini toksiktir. LİK, kırmızı bir pigmenttir ve domates, havuç, kayısı, kırmızı biber, greyfut ve karpuzda bolca bulunur. Beyler, prostatınız domatese bayılır.Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, artan likopen tüketimi eşittir düşük prostat kanseri riski. Eğer her hafta 10 porsiyon dometesli gıda alırsanız prostat kanseri riskinizi % 45 azaltırsınız. Beslenme uzmanlari genellikle sebze ve meyveleri çiğ tüketmemizi tavsiye ederler ama bu likopen için tam tersidir. Pişmişi çok daha etkilidir, çünkü sindirim sistemimizin, çiğ domatesten alabildiği likopen miktarı çok düşüktür. Protein ve liflerin içinde kilitli duran karoten pigmentleri ancak pişirilince serbest kalır. LUTEİN ve ZEAXANTHİN, bu iki karoten çeşidi daha çok kara lahana, yeşil lahana, ıspanak, mısır ve sarı renkli sebzelerde bulunur ve meme kanseri riskini düşürür.

    VİTAMİN-MİNERAL TESTİ YAPTIRIN

    Kansere karşı koruyan bitkileri kullanırken miktarlarını nasıl ayarlamalıyız?

    Tabiiki herkes için aynı miktarlar söz konusu değil. Bir kişinin folik asit miktarı tehlikeli seviyelere düşmüşken bir diğerininki gereğinden fazla yükselmiş olabilir. Günümüzde vitamin-mineral seviyelerimiz tespit edebilen testler mevcuttur. Bu testlerin neticesine göre planlama yapmak daha akılcıdır. Lüzumlu miktarların tespitinde, yaşadığınız çevre, genetik yapınız, emilim yapma kapasiteniz de etkendir. Örnek olarak tekrar sigara tiryakilerine döneceğim. Sigara insan vücudunda depolanmış tüm antioksidanları tüketir, daha da kötüsü detoksifikasyon enzimlerimizden olan (kansorejenleri elemine eden enzimler) glutathionenin eksilmesine de sebep olur. Sonuç akciğer kanseri. Burada göstermek istediğim miktar tespitinde yasam biçimimizin ne kadar belirliyici olduğudur.

    YARIN: Köpekbalığı neden doğada kansere yakalanmayan tek canlıdır?

    Mantar kanserle savaşta en önemli dostunuz olabilir.

    Hangi tür yağlar riskinizi yükseltir, hangi hangileri azaltır?

  3. #19
    Duhul
    Dec 2007
    İkamet
    Eskişehir
    Yaş
    53
    Gönderi
    10,339

    Esas

    paylaşmak istedim belki okuyan bir hastaya faydası olur.
    ÖZEL HASTANELERE KİMLER PARA V E R M E M E L İ D İ R ?

    Buradan; öncelikle kanser hastalarını uyarıyorum:
    Sakın ola ki bundan sonra gittiğiniz özel hastanelerde muayene parası, kan tahlili parası, film parası gibi adlar altında para vermeyin.
    Çünkü bu tahliller, filmler, doktor muayenelerinin tümü bedavadır.
    Tekrar ediyorum: Bedava tedavi sadece devlet hastaneleri için geçerli değildir. Özel sağlık kuruluşları da artık para alamazlar.
    Bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım: Bir okurum arayarak dedi ki: 'Eşim meme kanseri tedavisi görüyor. İstanbul'daki ..... isimli hastaneye kontrole götürdük. Çünkü; onkoloğu (kanser doktoru) orada çalışmaya başlamıştı. Burada onkologa muayene oldu ve doktorunun istediği kan tahlillerini bu hastanede yaptırdı: Filmler de orada çakildi. Bu hastane bizden üçte bir oranında dediği 760 YTL para aldı. Halbuki televizyonlarda yer alan haberlerde kanser tedavisinin artık özel hastanelerde de bedava olduğu duyurulmuştu. Bu durumda bize yardımcı olur musunuz?'

    SAĞLIK BAKANLIĞI'NA TEŞEKKÜRLER
    Bu şikayeti doğrudan doğruya Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'a ilettim. Sayın Bakan; hem şaşırdı, hem de üzüldü. Dedi ki: 'Rıza Bey; 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren hiçbir özel hastane, artık kanser tedavisi gören hastalardan para alamaz. Bu konuyu Başbakanımız özellikle takip ediyor ve çok hassas. Sözünü ettiğiniz hasta, faturaları bize yollasın. Ben hemen emir veriyorum. O hastane hakkında soruşturma açtıracağım ve alınan paraları da hasta sahibine geri verdireceğim.'
    Gerçekten de iki gün içinde o ünlü hastane; hastadan aldığı parayı iade etmek zorunda kaldı.
    Hastaların veya hasta yakınlarının şunu da bilmesi gerekiyor. Bu hastalıkların muayenesi de bedavadır. Yani; hastalar, doktor ücreti de ödemeyecektir. Yukarıda dile getirdiğim şikayette; onkolog (kanser doktoru) tarafından yapılan muayene; hastane tarafından 'diyabet muayenesi' gibi gösterilerek 350 YTL alınmıştı. Hastane; bu parayı da geri vermek zorunda kaldı. Sanıyorum ki artık İl Sağlık Müdürlükleri hastaneleri daha ciddi biçimde kontrol edeceklerdir. Çünkü özel hastaneler; Bakanlığın aldığı son bedava tedavi kararının kendilerine gelmediğini ileri sürerek hastaları soymaya devam ediyorlar.
    Buradan Sağlık Bakanı Akdağ'a hastalar adına teşekkür ediyorum. Çünkü; özel hastaneleri daha sıkı kontrol ettireceği sözünü de vermiştir.

    HANGİ HASTALIKLAR BEDAVA TEDAVİ EDİLİYOR
    Sadece kanser hastaları değil; vatandaşın altından kalkamayacağı kadar masraflı olan diğer tedaviler de artüık ücretsiz. Ücretsiz tedavi konusunda Sağlık Bakanlığı'ndan bize verilen bilgi şöyle:
    'Sayın Zelyut
    Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa istinaden çıkarılan ve 1 /Ekim/ 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren en önemli hükümlerden birisi de genel sağlık sigortalısı hastalardan acil ve ciddi sağlık tehtidinin bulunduğu durumlar için sosyal güvenlik kurumu ile sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları tarafından ilave ücret talep edilmemesidir. Bu durum acil haller için sosyal güvelik kurumuyla sözleşme yapmamış özel sağlık kuruluşları için de geçerlidir. Zaten kamu hastanelerince eskiden olduğu gibi herhangi bir ilave ücret alınmamaktadır. 1/Ekim/2008 tarihinden önce özel sağlık hizmet sunucuları diledikleri kadar ilave ücret alabilmekteydiler. Aşağıda yer alan liste ilave ücret alınamayacak ciddi sağlık tehditlerinin bulunduğu durumlardır.
    1) Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,
    2) Yoğun bakım hizmetleri,
    3) Yanık tedavisi hizmetleri,
    4) Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),
    5) Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,
    6) Organ, doku ve hücre nakilleri,
    7) Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,
    8) Diyaliz tedavileri,
    9) Kardiyovasküler cerrahi işlemleri

    NE YAPACAKSINIZ?
    Görüldüğü gibi acil servislerde, yoğun bakımda, yanık tedavisinde; kanser tedavisinde, yenidoğanda verilen doğum hizmetlerinde ve doğum anomalilerindeki cerrahi işlemlerde, organ ve doku nakillerinde, diyalizde ve kardiyovasküler cerrahi uygulamalarında vatandaş artık özel hastanelere fark vermeyecektir.
    Eğer sizden bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi için para alınmış ise; makbuzunuzla birlikte şikayetçi olacaksınız. Şikayetinizi de bir dilekçe ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'ne yapacaksınız.
    Sağlık Bakanlığı diyor ki: 'Sağlık Uygulama Tebliğdeki hükme rağmen ilave ücret alınması durumunda Sosyal Güvenklik Kurumu'nca özel sağlık kuruluşuna sözleşme iptali ve para cezaları uygulanacaktır. Sözleşmeye aykırı durumun tespiti açısından, vatandaşımız kendi adına sosyal güvenlik kurumunca özel sağlık kuruşuşlarına ödenen bedellerin dışında her ne ad altında olursa olsun kendi cebinden bir ödeme yapması durumunda, bu ödeme için faturasını detayları ile talep etmelidir. Ayrıca sözleşmeye aykırı durumların tespiti açısından Sosya Güvenlik Kurumunca gerekli denetimler kuşkusuz sürekli yapılacaktır.'
    Okurlarıma tavsiyem şudur: Bu yazıyı lütfen, bu tür hastası olan insanlara iletin ki bazı açıkgöz hastane işleticilerinin haksız kazançları önlenebilsin



    Fuat SUBAŞ
    YAPI KREDİ SİGORTA & YAPI KREDİ EMEKLİLİK
    TEL : (216)309 70 73
    FAKS : (216) 309 84 71
    E-mail :[email protected]
    Msn : [email protected]

  4. Esas Kanser kapınızı çalmadan siz onu yoklayın

    Kanser gittikçe yayılmaya başladı. Modern dünyanın en ürkütücü hastalığı olan kanser gittikçe yayılıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre kanser, 2010'da dünyadaki en ölümcül hastalık olacak.

    Sadece bu yıl, kanser sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı yaklaşık 7 milyon. Türkiye'de her sene 100 bin kişi kansere yakalanıyor. Hastalığın tedavisi için dünya genelinde yılda yaklaşık 500 milyar dolar harcanıyor.

    Türkiye'de ise son 5 yılda kanser ilaçlarının tüketimi neredeyse iki katına çıktı. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın (İEİS) verileri durumu gözler önüne seriyor.

    2003 yılında Türkiye'de tüketilen ilaçların yüzde 3,8'ini onkoloji (kanser) ilaçları oluştururken, bu rakam 2008'de yüzde 7,2'yi buldu. 2008'in ilk 10 ayında kanser ilaçlarına harcanan para 720 milyon YTL.

    Kanserle mücadelede erken teşhis ve önleyici tedbirlerin göz ardı edildiğine dikkat çeken onkoloji uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz, bu paranın yüzde 10'unun bile kanserden korunmaya yönelik önlemlere ayrılmasının birçok şeyi değiştireceğinin altını çiziyor. "Asıl olan tedavi değil, korunma ve erken teşhistir. Kanserde bir koruma bin tedaviden evladır!" diyor.

    Kanser kapınızı çalmadan siz onu yoklayın

    İnsanoğlu yüzyıllar boyunca cüzzam, veba ve verem gibi hastalıklarla uğraştı. Modern dünyanın korkulu rüyası ise kanser. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre kanser, 2010 yılında kalp rahatsızlıklarını geçerek dünyadaki en ölümcül hastalık olacak. Sadece bu yıl, 'habis ur' sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı yaklaşık 7 milyon. Tedavi için dünya genelinde yaklaşık 500 milyar dolar harcanıyor. Türkiye'de her yıl 100 bin kişi kansere yakalanıyor. Son 5 senede kanser ilaçlarının tüketimi neredeyse iki katına çıktı. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın (İEİS) verileri, durumu gözler önüne seriyor. 2003 yılında Türkiye'de tüketilen ilaçların yüzde 3,8'ini onkoloji (kanser) oluştururken, bu rakam 2008'de yüzde 7,2'ye çıktı. 2008'in ilk 10 ayında kanser ilaçlarına harcanan para 720 milyon YTL.

    Kanser, bazı etkilerle değişime uğramış hücrelerin, kontrolsüz olarak çoğalıp büyümeleri sonucunda meydana geliyor. İnsan vücudundaki bütün organlar hücrelerden oluşur. Sağlıklı hücreler bölünebilme yeteneğine sahiptir. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat sonsuz bölünemezler. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir. Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalır. Birikerek tümörleri (kitleleri) oluşturur. Tümörler normal dokuları sıkıştırabilir, içine sızabilir, tahrip edebilir. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilir.

    Hastalığa yol açan en önemli iki faktör alkol ve sigara. Sağlıksız beslenme ve kullanılan ürünler de rahatsızlığı tetikliyor. Doktorlar, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekiyor. Anne iyi beslenirse çocuğunda kanser riski 5 kat azalıyor. Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserden korunmaya yönelik önlemlere ağırlık verilmesini istiyor. "Asıl olan tedavi değil, korunma ve erken teşhistir. Kanserde bir koruma bin tedaviden evladır!" diyor. Prof. Dr. Haluk Onat da, fast-food tipi beslenme, çevre kirliliği, sigara tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzının kanserin artmasına yol açtığını vurguluyor. Prof. Dr. Mustafa Yaylacı ise, belirli dönemlerde hastanelerde yapılacak tetkiklerle kanser vakalarının yüzde 90'lara varan oranda önlenebileceğini kaydediyor. "Belli bir yaştan sonra hasta olun olmayın mutlaka doktora gidin." çağrısında bulunuyor.

    KANSER TEDAVİSİNDE OLUMLU ETKİSİ OLAN YİYECEKLER

    Güçlü bir antioksidan olan indol-3-karbinol, en çok brokoli, karnabahar, lahana, semizotu ve turunçgillerde bulunuyor. Bunlar, meme kanserini önleyen en önemli gıdalar. Dünyadaki en ucuz ve şifalı bitki ola n lahanayı haftada bir kez yiyin. Lahana, bağırsak ve karaciğerdeki zehirleri bloke ediyor, tümörlerin bilinçsizce çoğalmasını durduruyor.

    Mantar: Çeşitli terapi edici özellikleri olduğu bilinen 270 mantar türü var. Japonya, Çin ve Kore'de yürütülen çok sayıda bilimsel çalışma, mantarın sağlığa yararını ortaya koydu. Kültür mantarının beyaz olanını değil, esmerlerini yiyin. Çünkü mantarlar kanserojen madde ile beyazlatılıyor. Draje halinde satılan mantar haplarını eczanelerden bulabilirsiniz. Bağışıklık sistemini güçlendiren beta glukan, mantarın yanı sıra arpa, maya, nişasta, esmer pirinç ve ekmekte bulunuyor. Özellikle meme kanserine karşı koruyucu özelliği var.

    Nar suyu: meme kanserinde çok faydalı. Kabuğunda ve çekirdeğinde büyük şifa var. Meyve ve sebzelerin mevsiminde tüketilmesi ve posasıyla yenmesi önemli.

    Limon ve mandalina kabuğunda olan D-limoen, kanser tümörünü eritiyor ve çoğalmasını durduruyor. Limon ve mandalina kabuklarını atmayın. Sirkeli su ile iyice yıkadıktan sonra yiyin.

    Domates, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinde çok faydalı. Ama mevsimlik domates... Ev hanımları, temmuz ile eylül sonu arasında üretilen domatesi kışın kullanmak için salça yapabilir. Ev salçası ve ketçapı kullanın.

    En çok havuçta bulunan A vitamini cilt, lenfoma, böbrek, kolon, meme kanserinde çok faydalı.

    Kansere karşı etkili olan ellagıc asit, bütün kırmızılarda bulunan bir antioksidandır. Ahududu, çilek ve böğürtleni mevsiminde bol bol yiyin. Yapraklarından çay yapın. Bunlar kemik iliğini harekete geçirir, immun sistemini güçlendirir, tümörlerin erimesine neden olur. Karadut, hormon atılmayan tek ağaçtır. Mevsiminde bol bol tüketin.

    E vitamini için selenyum açısından zengin ananas, yoğurt, enginar, brokoli, karnabahar, lahana ve semizotu tüketin. Bunlar memedeki ödemi alır. Günde 300 gram yoğurt tüketmek meme, kolon, mide, yumurtalık, endometriyoz kanserinde koruyucu. Yoğurt, probiyotik yoğurt kullanılarak evde yapılmalı.

    Kanserden koruyucu melatonin salgısı açısından mutlaka karanlıkta uyuyun. Kanser hücresi aydınlıkta çoğalır, karanlığı sevmez. Saat 22.30-23.00 gibi yatın. Işıksız ve rahat bir uyku, güneşin doğuşuyla kalkmak hayat tarzınız olsun. Gece vardiyasında çalışanlarda ve aydınlıkta uyuyanlarda kansere yakalanma riski 5 kat artıyor.

    Hücre bölünmesini yavaşlatması sebebiyle yeşil çay için. Koyu çay, mide kanseri riski oluşturur. Çayı, açık ve şekersiz olarak tüketin. Günde 2 kupa, 8-10 dakika demlenen yeşil çay için. Her gün papatya ve zencefil çayı tüketilebilir. Kahveden sakının.

    At kestanesi, özellikle hemoroid tedavisinde iyi. 4-5 tane at kestanesini alın, içine biraz da krem koyarak blenderda ezin, hemoroid tedevisinde kullanın. At kestanesi ayrıca varis, hemoroid ve meme kanserine bağlı ödem oluşan kollarda kullanılır.

    Soya, keten tohumu ile birlikte fibrokistlerde, meme kanserinde ve prostat kanserinde çok faydalı. Yemeklerde kullanacağınız yarı zeytinyağı, yarı soya yağı sizi meme kanserinden belli ölçüde koruyacaktır. Soya ayrıca kemik yoğunluğunu da artırıyor. Menopoz döneminde sıkıntıyı gideren bir özelliği var.

    Acı biber, Arnavut biberi mide kanserinden koruyor. Çok şifalı. İmmun sistemini güçlendiriyor. Biberinizi saksıda yetiştirin, sonra blender ile çekin ve yemeğin üzerine serpin.

    Stresten uzak durun, pozitif olun.

    KORUNMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

    Çikolata ve koladan sakının. Salam, sosis, sucuk, hazır meyve suyu, mayonez, ketçap, konserve tüketmeyin. Yamuk yumuk elma alın.

    Hayvanlara büyüme hormonu verilince süt ve eti artıyor. Bunlar insana da geçiyor. Beyaz et tercih edin. Kümes hayvanlarından köyde yetişenleri yemeye çalışın. Marketlerden aldığınız kümes hayvanlarının derisini yemeyin. Kırmızı et tüketecekseniz kuzu eti alın, genellikle kuzular zehirlenmemiştir.

    Beyaz un, şeker ve tuzu hayatınızdan çıkarın.

    Fast-food'dan uzak durun. Haftada 3 kezden fazla fast-food yiyenlerde kanser riski artıyor.

    Fazla mangal yapmayın. Yaparsanız da fazla pişirmeyin, yakmayın. En ufak yanık kanserojen riskini artırır. Mangal yerine fırın haşlama, buğulama tercih edin.

    Küçük balık tercih edin, dip balığı yemeyin. Balık yaşlandıkça kanserojen etkisi artar. Haftada en fazla bir kilo balık tüketin.

    Daima bebe şampuanı, defne sabunu ve saf sabun kullanın. Oda spreyi, ter önleyici koltuk altı kremi ve deodoranttan uzak durun. Organik denilen saç boyaları bile kanserojendir, kullanmayın, kına yakın. Sprey şeklinde böcek ilacını tercih etmeyin.

    Badana yapılan eve bir süre girmeyin. Mobilya cilası kanserojendir. Eski mobilyalarınıza sahip çıkın.

    Alkol ve sigara kullanmayın.

    Cep telefonunu kendinizden uzakta şarj edin. Çocuk odasında şarj etmeyin. 30-45 saniyeden fazla konuşmayın. Uzun yolculukta kapatın.

    Televizyonu 5 metre uzaktan izleyin.

    Çamaşır makinesinde zeytinyağlı sabun kullanın. Mutfakta plastik, bakır, alüminyum kullanmayın. Bulaşık makinenizin parlatıcı gözüne sirke koyun. Makineden çıkardıklarınızı sirkeli sudan geçirin. Ne kadar durulansa da üzerinde deterjan kalır.

    Kanserden korunmak bebeklikte başlar
    İyi beslenen annenin çocuğunda kanser çıkma riski 5 kat daha azdır. Çocuğunuzu gülmeye alıştırın, onu mutlu edecek şeyler yapın. 12 yaşından önce cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Çocuklarınızın plastik çim bahçelerinde oynamasına izin vermeyin. Çocuk bahçelerini ilaçlamayın. Sentetik halıdan uzak durun.

    HASTALIKTAN KORUYAN VE TEDAVİDE DESTEK OLAN TAMAMLAYICI TIP

    Güveneceğiniz bir doktor seçin.
    Bilinçli kişiler tarafından uygulanan hipnoz kanser ağrılarını azaltabilir.
    Dini ibadetler ve namaz, meditasyon etkisi yapar. Doğrudan doğruya yaratana odaklanarak iyi şeyler dilemek, güzel düşünmek büyük önem taşıyor.
    Kemoterapi ve ilaç tedavisi gören hastalarda önerilmeyen akupunktur, ehil kişiler tarafından uygulanınca bulantı ve kusmayı engelleyebiliyor. Kronik ağları azaltabiliyor, kemoterapi sonrası el ve ayak uyuşukluğunu gideriyor.
    Çin yakın dövüş sanatlarından olan taichi egzersizleri kan ve enerji sirkülasyonunu olumlu etkilediğinden hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı oluyor, kemik kaybını geciktiriyor.
    Masaj bilinçli kişiler tarafından yapılırsa hastayı rahatlatıyor.
    Arabesk değil, huzur veren müzikler, Mozart, Haydn, Schubert, Beethoven, Brahms dinleyin. Gürültülü müzik dinletilen farelerin kanser olduğu görüldü.
    Son 10 senede yapılan araştırmalar, ailesinden birini kaybedenlerde kanserin daha hızlı çıktığını gösterdi. Stresin kanser üzerindeki olumsuz etkisi bilimsel açıdan ispat edildi. Mutlu olun, devamlı gülmeye çalışın. 'Bir kahkaha bir kilogram pirzolaya bedel'dir. İnsan neşeli ve mutlu olduğu zaman, vücudu zararlı maddelere karşı koruyan immun sistemi güçleniyor.
    Sevgi-inanç tedavisi önemli. İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevi ol, seni yaratana inan. Allah'a güven ve sana destek olacağına inan.
    Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski var. Bu nedenle her gün yarım saat yürüyün, aletsiz jimnastik yapın ya da yüzün. Vücudunuzdaki yağı yakmaya bakın. Spor yapınca insan aynı zamanda stresten uzak kalır.

    EN SIK GÖRÜLEN TÜRLERİ VE TEDAVİLERİ

    Meme kanseri: Her 10 kadından birini etkiliyor. Erken teşhis edildiğinde ölümcül olmaktan çıkabiliyor. Kadınların 20 yaşından itibaren her ay kendini kontrol etmesi gerekiyor. 35-40 yaşından itibaren her yıl bir kez doktor muayenisi tavsiye ediliyor.
    Prostat kanseri: Erkeklerde görülüyor ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 9'unu oluşturuyor. Hiçbir belirti göstermeden sinsice gelişebiliyor. Tıptaki ilerlemeler sebebiyle erken teşhisi mümkün.
    Akciğer kanseri: En sık görülen kanser türü. Kuru öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, omuz veya sırt ağrısı, ses kısılması ve halsizlik gibi belirtiler gösterir. Hastalıkta sigara yüzde 80 etkili.
    Kalınbağırsak kanseri: Genellikle 50 yaşından sonra görülüyor. Erken teşhis için her yıl dışkıda gizli kan testi, 5 yılda bir rektosigmoidoskopi, kolonoskopi veya baryumlu kolon filmi çektirilmesi gerekiyor.

    HANGİ YAŞTA HANGİ KONTROLLER YAPILMALI?

    Yaş 20-39 (kontrol aralığı 3 yıl): Kadınlarda; ağız boşluğu, tiroit bezi, lenf bezleri ve yumurtalıklar başta olmak üzere, muayene ve ayrıca memelerin her ay kendi kendine kontrolü ve PAP testi. Erkeklerde; ağız boşluğu, tiroit bezi, lenf bezleri, testisler ve prostat başta olmak üzere genel muayene.

    Yaş 40-50 (kontrol aralığı 1 yıl): Kadınlar için yukarıdakilere ek olarak tuşe ile muayene ve memelerin doktor kontrolü. Mamografi, ayrıca menopoz döneminde rahim kontrolü. Erkekler için yukarıdakilere ek olarak kapsamlı prostat muayenesi.

    Yaş 50 ve üzeri (kontrol aralığı 3-5 yıl): Kadınlarda yukarıdakilere ek olarak dışkıda kanama testi, kalınbağırsak endoskopisi ve mamografi. Erkeklerde dışkıda kanama testi, gerekirse kalınbağırsak endoskopisi.

    alinti: star
    Tarih: 14 Aralık 2008 Pazar
    Son düzenleme : kemal.erdem; 15-12-2008 saat: 06:45.

  5. #21

    Esas

    sigara icenler biraksin lutfen kanser riskini azaltin
    bu film size yardimci olacaktir umarim
    http://www.azbak.com/sayfa/?p=3947

  6. #22
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    KANSERDEN KORUNMANIN YOLLARI:



    Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tahminlerine göre her yıl dünya çapında 10 milyon hastaya kanser teşhisi konuyor.
    Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam, önlem alınmazsa 2020'de yüzde 50'lik artışla 15 milyonu bulacak. Pek çok kanser tipi durduk yerde veya bir gecede ortaya çıkmıyor ve büyük oranda öngörülebiliyor. Günlük yaşamınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik, riski gözle görünür oranda azaltabilir...

    1. Lahana turşusu yiyin: Fermentasyon sürecinde kanser savaşçısı bileşenler ortaya çıkıyor.

    2. Haşlanmış brokoli yiyin: Haşlayın çünkü araştırmaya göre brokoliyi mikrodalgaya koymak, kanserden koruyan bileşenlerin yüzde 97'sini yok ediyor.

    3. Salatanıza Brezilya fıstığı koyun: Brezilya fıstığındaki selenyum, kanser hücrelerini öldürerek hücrelerin DNA'larını tamir etmelerine yardımcı oluyor.

    4. Kalsiyum ve D vitamini alın: ABD'deki Dartmouth Tıp Okulu'nun araştırmasına göre bu bileşim, kolon kanserine yol açan kolon poliplerini azaltıyor.

    5. Her şeye sarmısak koyun: Sarmısaktaki sülfür bileşikleri, bağışıklık sisteminin kansere karşı doğal savunmasını harekete geçiriyor.

    6. Her sabah biraz kavun yiyin: Kavundaki karotenoidler akciğer kanseri riskini azaltıyor.

    7. Kahvaltıya yarım bardak yabanmersini ekleyin: Yabanmersini bir numaralı antioksidan.

    8. Enginar yemeye alışın: Enginardaki antioksidanlar cilt kanserini önlemeye yardımcı oluyor.

    9. Mangal etini terbiyeleyin: Eti bolca marine etmek pişirirken ateşle direkt teması önleyerek kimyasalların oluşumunu azaltıyor.

    10. Bol su için: Her gün sekiz bardak su içen erkeklerde mesane, kadınlarda kolon kanseri riski yarı yarıya azalıyor.

    11. Yeşil çay için: Yeşil çaydaki EGCC adlı kimyasalın bugüne dek keşfedilmiş en güçlü kanser karşıtı bileşen olduğuna inanılıyor.

    12. Bira için ama abartmayın: Bira, ülser ve mide kanserine yol açan helikobaktere karşı koruma sağlıyor. Ama günde iki taneden fazlası kanser riskini artırıyor.

    13. Düzenli balık tüketin: Haftada en az dört kere balık yiyenlerde kan kanseri riski üçte bir oranında azalıyor.

    14. Her sabah bir multivitamin: İdeal oranlarda vitamin ve mineralin bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair çok kanıt var.

    15. Her gün 15 dakika güneşe çıkın: D vitamini eksikliği meme, kolon, prostat, yumurtalık ve mide kanseri riskini artırmanın yanı sıra osteoporoz, yüksek kan basıncı, MS gibi sorunlara yol açıyor.

    16. İki saatte bir güneş kremi: Bir likör bardağının aldığı kadar güneş kremi dermatologlara göre kansere yol açan UV ışınlarından korunmak için yeterli miktar.

    17. Kivi yiyin: Yüksek oranda C ve E vitamini, lutein ve bakır içeren kivi değerli bir antioksidan.

    18. Kondom kullanın, tekeşli olun: Kadınlar ne kadar çok kişiyle cinsel ilişkiye girerse rahim ağzı kanserine yol açan HPV'yi (human papilloma virus) kapma oranı da o kadar yükseliyor.

    19. Yüksek yağlı hayvansal proteinleri kesin: Et yerine balık veya tavuğu tercih edin. Tereyağı yerine zeytinyağı kullanın.

    20. Üzümle beslenin: Şarapta bulunan kanserden koruyucu resveratrol üzümde bol miktarda var.

    21. Salataya taze soğan koyun: Çiğ veya az pişmiş yenilmesi tavsiye edilen taze soğan prostat kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.

    22. Taze limonata için: Avustralyalı uzmanlara göre her gün biraz narenciye ağız, gırtlak ve mide kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.

    23. Düzenli yürüyüş: Akşam yemekten sonra 30 dakika yürüyüş meme kanseri riskini azaltıyor.

    24. Organik gıdalar: Organik olmayan gıdalardaki hormon ve tarım ilaçlarının hücrelere verdiği zarar, kansere yol açabiliyor.

    25. Karahindiba yiyin: Çin'de yüzyıllardır kanser tedavisinde kullanılan bitki, A vitamini ve potasyum açısından inanılmaz zengin.

    26. Kurutemizleme gerektirmeyen giysi seçin: İşlem sırasında kullanılan kimyasallar böbrek ve karaciğer kanserine yol açıyor.

    27. Turşu yerine salatalık, somon füme yerine tazesi: Araştırmalar füme gıda ve turşuların kanserojen içerdiğini gösteriyor.

    28. Cips veya kızarmış patates yerine haşlanmış patates: Kızaran gıdalarda oluşan kimyasal değişimler kansere davetiye çıkarıyor.

    29. Sprey bronzlaştırıcıları tercih edin: Solaryumun aksine deri kanseri riskini artırdıklarına dair hiçbir bulgu yok.

    30. Sosyal çevreyi genişletin: Arkadaşlarıyla tatminkâr ilişkisi olmayan erkeklerde prostat kanseri oranı yüksek
    Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tahminlerine göre her yıl dünya çapında 10 milyon hastaya kanser teşhisi konuyor.
    Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam, önlem alınmazsa 2020'de yüzde 50'lik artışla 15 milyonu bulacak. Pek çok kanser tipi durduk yerde veya bir gecede ortaya çıkmıyor ve büyük oranda öngörülebiliyor. Günlük yaşamınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik, riski gözle görünür oranda azaltabilir...

  7. #23
    Duhul
    Nov 2008
    İkamet
    !!..!!
    Gönderi
    654

    Esas

    Doğal yaşayın tadında her şeyden yiyin. Şunu yapacam şunu alacam diye hayatınızı zehir etmeyin. Hayvansal gıdaları azaltın o kadar. Sadece sigara, alkol ve radyoaktif ışınlardan korunun. Yukardaki önerileri bir fafta yapın( üst measajdaki) hayatınız ne kadar zavkli olcak merak ediyorum.

  8. #24
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    tarabya
    Yaş
    43
    Gönderi
    7,411

    Esas

    Bazen ikilem yaratiyor bu tarz bilgiler... Mesela diet yapan bir insan daha az mutlu oluyor... Onu alma bunu yeme ne anlami kaldi yasamanin... Dikkat etmek lazim tabiki ama dozunda... Sağlıksız seylerde bu kadar guzel olmak zorunda sanki

Sayfa 3/11 İlkİlk 12345 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •