Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon
Arama sonucu : 27 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Orman Yangınları

  1. #9

    Esas

    İşte ülkemizin ve insanlığın geleceğini karartan bir tablo:

    Yalçın BAYER
    [email protected]

    Bodrum’da ormanlar niye yanıyor


    ERKAN Ayral, sualtı teknolojileri üzerinde araştırmalar yapan bir doğa sevdalısı.

    Toplam 2 denizaltı, 25 robot ve derin su video kamerası, sualtı intikal vasıtaları üretiyor. Bodrum’daki orman yangınından sonra kendisiyle orman ve imar rantı ilişkileri üzerinde konuştuk. "Bodrum’da ormanlar niye yanıyor?" ve "Türkiye ve Bodrum neden kaybediyor?" sorularına dönük çarpıcı bilgiler veriyor. Sit kararlarıyla ilgili uygulamaların, sonunda nasıl yap-satçılığa kurban edildiğini belirterek ’topuktan vurma’ ve ’rüşvet’ üzerine ilginç değerlendirmeler yapıyor. Sonra da "İnşaat sektörünün neden darboğaza girdiğini, yabancılara konut satışlarının neden durduğunun düşünmeliyiz" diyor.

    Yangından önce 29 Haziran günü Kızılağaç Köyü’nde yaşadığı bir konuşmayı aktarıyor. Bu konuşmayı ve Bodrum’daki imar rantı üzerindeki gerçekleri, bakanlara, bürokratlara ve tanıştığı onlarca gazeteci dostuna e-postayla duyurmuş ama kimse de üzerinde durmamış.

    Şimdi sözü Ayral’a bırakıyoruz:

    "Vatandaşın ya da yabancının tarım, konut, fabrika, turistik tesis, işyeri vb. nedenlerden toprağa ihtiyacı vardır. Arar, maksadına uygun araziyi bulur. İlgili belediyeye gider, sorar: Bu arazi şu işe uygun mu? Sit gibi kısıtlayıcı bir durum var mı? Bu araziyi alırsam bana ruhsat verir misiniz?

    Cevap olumludur.

    KİBRİT 25 KURUŞ AVUKAT 5 MİLYAR

    Vatandaş ya da yabancı tapuya da gider sorar: Bu arazi üzerinde ipotek, sit gibi kısıtlayıcı bir durum var mı? Cevap olumludur. Bir pürüz yoktur. Vatandaş ya da yabancı, TC devletine güvenmektedir. Çünkü her yerde ’Adalet mülkün temelidir’ diye yazmaktadır. Kendisi için hayati önemi olan bütün bir ömrünün birikimini, alın terini buraya yatırır. Amacına ulaşmak için mimarlara, mühendislere, haritacılara planlar yaptırır, paralar saçar. Sonunda bütün evrakıyla belediyeye gider ve ruhsat ister. Hayatının şokunu yaşar: "Bu arazi sit oldu. Çivi çakamazsın!" Serveti, emeği, planları, geleceği, umutları gasp edilmiştir. Kişi deliye döner. Avukatlar, 5 milyardan kapı açarlar, ayrıca haritacılar, mahkeme harçları da bir o kadar tutmaktadır. Mahkemenin 4-5 yıl süreceğini, sonucunun da garanti olmadığını öğrenir. Halbuki 1 kutu kibrit 0.25 YTL’dir. Yabancı yatırımcı ise bütün güvenini yitirip bir daha gelmemek üzere ülkesine döner. Orada da Türkiye’nin en kötü propagandasını yapar. İşte kaçan İngiliz yatırımcılar!

    Köylü bir gün ölür. Mirası iki çocuğu arasında bölüşülür, 1-2 yıl sonra çocuklar kendilerine düşen aynı özellikte ikiye bölünmüş arazi üzerine birer ev yapmak isterler. Belediye başkanı, iki kardeşten birine ’Sen istediğini yaparsın ama sen en ufak bir şey yaparsan hapse girersin!’ der. Bir çocuk zengin olmuş, diğeri ise sefalete mahkûm edilmiştir.

    Eline bir harita, bir de cetvel alıp cart diye 2863 sayılı kanunu çiğneyerek ve yetkilerini aşarak özel mülkiyetleri doğal sit ilan etmekle tabiatı korumuş görünen bu kişiler ve planlama yapan makamlar, insanları delirterek yangınlara neden olmaktadırlar.

    Yangınların yüzde 90’ı hep doğal sit ilan edilmiş bölgelerde ve aynı anda 8-10 yerde birden başlar, aynen cinnet getirip sevdiği kadını 20 yerinden bıçaklayan insanların yaptığı gibi.

    Yangına karşı köylüleri istediğiniz kadar eğitiniz; sonunda çoğunlukla da köyün cezai ehliyeti olmayan delisine yamanır bu suçlar.

    BODRUM NASIL BETONLAŞTI

    Peki nedir bu 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası?.. Bu yasanın daha ilk başında, tanımlar kısmında sit, ören yeri, doğal sit içinse fosil ya da Türkiye’de çok ender bulunan ya da hiç olmayan bitkilerin olması şartını getirmişken Koruma Kurulu, ilke kararı diye bir icat çıkarmış ve buna göre senin malını gasp ediyorum arkadaş diyebilmiştir. Dil Tarih Kurumu’nun sözlüğünde ilke, prensip demektir. Yani kanunda olmayan bir uydurmaca ile prensip olarak malını gasp ettim. Güç bende, gel yalvar yakar, nasıl edeceksen beni razı et (!) malını geri al, ya da paran, beş sene vaktin varsa, ömrün de vefa ederse mahkemeye git denmektedir.

    Ama razı edebilirsen, örneğin Bodrum’da kaya mezarlarının üzerinde Sporkent, Cennet Köy gibi siteler, GİMA gibi bir süpermarket, Mars Mabedi’nin üzerine sanayi siteleri ve hastane kurulabilir. Yıllardır bakir duran bir tarım arazisi hiçbir araştırma çalışması yapılmadan aniden sit alanı olur. Paniğe kapılan sahibinin elinden bir başkası tarafından alındıktan sonra sit alanı uygulaması kalkar. Yeni el değiştirmiş araziler de birden sit olabilir ve sonradan bu uygulama kalkabilir.

    AYHAN ŞAHENK ORMANI

    Birkaç yıl önce Konacık’ta böyle bir yangın oldu ve doğal sit alanı ilan edilen zeytinlik alan bir gecede yandı. Daha sonra benzer bir yangınla Konacık’ta yanan bir bölge daha oldu. Bu bölge ağaçlandıktan sonra ’Ayhan Şahenk Ormanı’ olarak Orman Bakanı tarafından seremoniyle açıldı. Dere yatağı olan bu devlet arazisi, bölge yakınlarda orman özelliği kalmadı bahanesiyle özel kişilere satıldı, şu anda askıda bulunan 1/25.000 ölçekli planlarda şehir gelişme bölgesi olarak tescil edildi ve kurul için bu facia nedense (!) hiçbir şey ifade etmez. Maden-i has, derk-i temas, iltimas gene yürürlükte mi yoksa? Diğer yandan Muğla İdare Mahkemesi’nin esas no: 2001/2078 ve karar no: 2005/1356 ile bir turizm şirketinin tam 18 adet arazisi doğal sit alanından çıkarılmış, bütün mahkeme ve avukat masrafları idareden alınarak davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu vatansever kurul üyeleri sayesinde turizm yatırımları senelerce engellenmiştir.

    KIZILAĞAÇ’TA YAŞANANLAR

    29 Haziran günü (yangından bir hafta önce), Kızılağaç Köyü’nde, aralarında Zeki Özkeskin, Yaşar Anter’in de bulunduğu gazetecilerin yaptıkları röportajda köylüler, bu yangınların sebeplerini ve devam edeceğini, başka da çareleri olmadığını açıkça ifade ettiler. Ancak o zamandan beri magazin haberlerine geniş yerler ayırabilen medyanın hiçbir yerinde bu konu işlenmedi.

    Sonuç... Eğer özel mülkiyetlerden bu tür kıvrak sit uygulamaları kaldırılmaz ise ve gerçek nedenli sit uygulamalarında ise mal sahibinin mağduriyeti acil olarak çözülmezse Muğla’da birkaç yıl içinde orman kalmayacağı anlaşılmaktadır. Çevre-Orman ve Kültür bakanlarına, mülki amirlere, belediye başkanlarına ve bütün ilgililere duyurulur."

    Anlatılanlara itirazı olan var mı?

    O fotoğrafı izleyin

    BODRUM’da kül olan 1100 hektarlık alanın yayınladığınız fotoğrafına sahip çıkınız ve 6 ayda bir yayınlayarak üzerinde oynanacakların takipçisi olun. Bodrum’un yegáne alanlarından biri daha yok oldu, içindeki doğal örtüsüyle birlikte. Hepimiz biliyoruz, bu iş inşaat rantı peşinde koşan bürokratların da içinde bulunduğu mikrop güruhunun işi ve hepimiz göreceğiz bu alan yavaş yavaş betonlaşmaya başlayacak. Bu fotoğrafın takibi, süreç içerisinde işbaşındaki hükümetlerin de konuya bakışını; bu rantın destekçisi mi, yoksa mücadelecisi mi olacaklarını bize gösterecek.

    Ziya DAL

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...arid=42&gid=61

  2. #10

    Esas

     Alıntı Originally Posted by balaban Yazıyı Oku
    Her kim yapıyorsa
    aynen::::,ama ahmaklığımzın bu yangınlardaki payı bence çok fazla ( sn.serenler güzel istatistik vermiş)....
    gece bilirsiniz ormanlık alanlarda gençler bira vss içmeyi çok severler kafa iyi olduğundada o şişeler birer birer kırılır ...kırılan şişeler ertesi günü açık ,güneşli bir yaz sıcağında mercek görevi görür ve çalı vesaire ortamda varsa tutuşmasına yol açabilir,bu sadece yangınların aptalca ,bilinçsizce çıkış sebeblerinden biri,,,,,
    çok bilinçlenmemiz lazım ,hem birey hem toplum olarak...
    saygılar.....

  3. #11
    Duhul
    Nov 2004
    İkamet
    izmir
    Yaş
    44
    Gönderi
    1,029

    Esas

    orman yangıları heryerde olur, olacaktırda. bunu engelleyemezsiniz.

    önemli olan yangınla mücadele ve yanan bölgenin tekrar ağaçlandırılması bence.

    gerekli önlemleri alırsanız, uçak filoları kurarsanız ve eğitimli personelinizde olursa mücadele kolaylaşır. yangınlar büyümeden söndürülür. yeni fidan dikimiylede eskiye dönüş kolaylaşır.

    tabi bunun içinde siyasi irade lazım. sadece pazarlamayla uğraşmamak lazım.

  4. #12

    Esas

     Alıntı Originally Posted by özgün Yazıyı Oku
    orman yangıları heryerde olur, olacaktırda. bunu engelleyemezsiniz.

    önemli olan yangınla mücadele ve yanan bölgenin tekrar ağaçlandırılması bence.

    gerekli önlemleri alırsanız, uçak filoları kurarsanız ve eğitimli personelinizde olursa mücadele kolaylaşır. yangınlar büyümeden söndürülür. yeni fidan dikimiylede eskiye dönüş kolaylaşır.

    tabi bunun içinde siyasi irade lazım. sadece pazarlamayla uğraşmamak lazım.
    Sn özgün olay o kadar basit mi?...

    -Bir fidan sizce ne kadar zamanda yetişir?...

    -Bir fidanın ağaç haline getirmenin,yeteri kadar yağış almıyan bir bölgede maliyeti nedir? Bu konuda bir bilginiz var mı?...

    -Ormandan (havanın temizlenmesi,insanların muhtelif ihtiyaçlarını karşılaması, toprakta suyun tutulması, erezyonun önlenmesi,...vb) şeklinde faydalanmaya çalışmak yerine,
    onun yangınını söndürmeye,
    insanların emek ve gözyaşlarını,
    ülkemizin kıt kaynaklarını heba etmek,
    sizin yüreğinizi sızlatmıyor mu?

    ...

    Sizce hangisi daha akıllı bir davranıştır:
    Yangınların çıkmasını önlemeye yoğunlaşmak mı?
    Yoksa yangın çıktıktan sonra mücadele etmeye yoğunlaşmak mı?

    Ayrıca bütün yapılması gereken işleri hükümetlerden beklemek,
    bu konuda vatandaş olarak hiçbir katkıyı düşünmemek,
    diğer sorunlarımız gibi,orman konusunun da çözümsüz bir hal almasına neden olmaz mı?

  5. #13

    Esas

     Alıntı Originally Posted by H.YONCA Yazıyı Oku
    aynen::::,ama ahmaklığımzın bu yangınlardaki payı bence çok fazla ( sn.serenler güzel istatistik vermiş)....
    gece bilirsiniz ormanlık alanlarda gençler bira vss içmeyi çok severler kafa iyi olduğundada o şişeler birer birer kırılır ...kırılan şişeler ertesi günü açık ,güneşli bir yaz sıcağında mercek görevi görür ve çalı vesaire ortamda varsa tutuşmasına yol açabilir,bu sadece yangınların aptalca ,bilinçsizce çıkış sebeblerinden biri,,,,,
    çok bilinçlenmemiz lazım ,hem birey hem toplum olarak...
    saygılar.....
    bahsettiğiniz gençler arabalarında koltuğun üstüne güneş gözlüklerini koymazlar.aman güneş gözlüğü mercek görevi görüp arabayı yakmasın derler.yani her bir oku bilirler.ama dediğiniz gibi ormanlık alanda bira şişesinide kırarlar.arabaları onlar için ormandan daha kıymetlidir.

  6. #14

    Esas

    Aslında nedenler hükümetlerce biliniyor. Ama tedbir alınmıyor.

    ....

    KİM YAKIYOR

    Buradaki soru şu.

    Madem ki, yangın rüzgarın hızlı eseceği saatlere denk geliyor, o zaman yangını kim çıkartıyor? Bakan Pepe’nin tanımıyla, kötü niyetli kişiler kimler?

    1- Yangın sonrasında, o bölgenin imara açılma rüyasını gören rantçılar.

    2- Ormanı tarla olarak kullanma rüyasına yatanlar.

    3- Bazı yasa dışı örgütler.

    ....
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...arid=91&gid=61

  7. #15

    Esas

     Alıntı Originally Posted by adnanfd Yazıyı Oku
    bahsettiğiniz gençler arabalarında koltuğun üstüne güneş gözlüklerini koymazlar.aman güneş gözlüğü mercek görevi görüp arabayı yakmasın derler.yani her bir oku bilirler.ama dediğiniz gibi ormanlık alanda bira şişesinide kırarlar.arabaları onlar için ormandan daha kıymetlidir.
    genelleme doğru olmazmı olurmu bilmem ama bazıları için kendi mallarının bin hektar ormandan değerli olduğu kesin onda hem fikirim... buda sonuçda toplumsal ve bireysel bilinçlenme dediğimiz şey ,yani bazılarına masal gelen konular

  8. #16
    Duhul
    Feb 2004
    İkamet
    Tekirdağ, Bakırköy
    Yaş
    51
    Gönderi
    2,673

    Esas

    geçen haftadan beri Güllük'teyim... Haberlerde seyrettiğimiz en son "Milas yangını" diye haberlere konu olan Meşelik Köyü civarındaki yangın (tiyatro sanatçısı Serra Hanımın annesinin kedilerini yangından kurtarmaya çalışırken yaralandığı yangın); yangın başlamadan iki gün önce bölgede karayel esmeye başlamıştı ve yangın günü, rüzgarın hızı oldukça fazlaydı. ve ne hikmetse daha öğlen olmadan yani güneş tepeye çıkmamışken yangın başladı... Milas-Bodrum Havalimanı bize yakın olduğu için kalkan uçakları da hemen gördük...

    Demek istediğim şu; bu bölgede ne zaman kuvvetli rüzgar esse, yangın çıkıyor... Birileri meteoroljik olayları iyi takip edip, ortam uygunken ormanı yakıyor...

    Bence bu suçun cezası istinasız "idam" olmalı... Türkiyede bu cezayı istinasız uygulayabilsek, bak bakalım ormanda sigara içen değil, şişe atan bile bulamazsınız...

Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •