Sayfa 22/22 İlkİlk ... 12202122
Arama sonucu : 175 madde; 169 - 175 arası.

Konu: Sağlığınız için ilk koşul: Sağlıklı beslenin

  1. #169
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Tuz konusunda bir yazı daha;
    Her şey yeterince ve kararında tüketilmeli:

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/...Tuz-aklandi-mi

  2. #170
    Duhul
    Jun 2008
    İkamet
    Papatyanın hışırdamadığı, hapşurmadığı, kokmadığı
    Gönderi
    9,983
    Blog Yazıları
    7

    Thumbs up Narı çekirdekleriyle beraber tüketin!



    Sonbaharla birlikte hastalıklar da kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. “Hasta olmamak için yapılması gereken en önemli üç gerçek: hijyen, el yıkamak ve sağlıklı beslenmek” diyen Diyetisyen Ece Günay Akkuş, hastalıklardan korunmanın en doğal yollarını anlattı.

    3 ana öğün olmazsa olmazımız. Ama bu öğünler atıştırmayla geçiştirilen, fast food tüketilen, tatlı, hamur işleri yenen öğünler olmamalı.

    Sağlıklı beslendiğinizi anlamanın en akılda kalan ve uygulaması kolay yolu, 4 yapraklı yoncayı aklınıza getirmek olacak. Bunlar; et grubu (et, tavuk, balık, peynir, yumurta), süt grubu (yoğurt, ayran, süt), sebze – meyve grubu ve ekmek (emer pirinç, bulgur, kepekli makarna, kuru baklagiller). Eğer tabağınızda bu 4 besin grubu varsa ve porsiyon kontrolü iyi yapılmışsa siz sağlıklı besleniyorsunuz demektir.

    En doğal önlemimiz koruyucu bitkisel tedavidir. Soğuk algınlığından korunmak için veya küçük hastalık sinyallerini atlatabilmek için neleri, nasıl tüketmeliyiz? Hangi besinleri şu dönemde daha çok tüketmeliyiz? İşte bu soruların cevapları…

    Mürver bitkisinin gizemi: Bağışıklık sistemini güçlendir. Gribe, öksürüğe ve nezleye faydalıdır. Soğuk algınlığını giderip, göğsü yumuşatır. Nane ile birlikte demlenerek tüketilmesi önerilir.

    Boğazınızın kalkanı ada çayı: Bitkinin içerdiği uçucu bileşenler, ağız ve boğazda yerleşen enfeksiyon ve iltihaplarda etkilidir.

    Zencefil kökünün limonla dansı: Limon ile birlikte tüketildiğinde soğuk algınlığına, yağlı bir yemek sonrası ise sindirime yardımcı olur. Boğazınızda veya vücudunuzda kırıklık, halsizlik, ağrı hissettiğinizde taze zencefil rendesi + limon suyu + bal hoş kokusu, lezzeti ve ferahlatıcı özelliğiyle iyi hissetmenize yardımcı olur.

    Karabiber ile ateşi düşürün: Yemeklere lezzet vermesinin dışında, ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisi bulunmaktadır. Toz edilmiş karabiber ile hazırlanan çay, gargara şeklinde uygulandığında boğaz enfeksiyonlarına ve ağrının azalmasına yardımcı olacaktır.

    C vitamini deposu kuşburnu: Kuşburnu meyvesi, C vitamini bakımından en zengin kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir. Kuşburnu çayı, tam kurutulmuş meyveler parçalanıp 10 dakika kaynatılıp hemen tüketildiğinde içeriğindeki C vitamininden yüksek dozda faydalanılabilir.

    Ihlamur: Ihlamur çiçeklerinin iltihap giderici ve ağrı giderici özelliği bulunmaktadır. Soğuk algınlığı şikayetlerinin ve boğazdaki tahrişin azalmasına, tedavinin hızlanmasına yardımcı olur. Demleme yöntemi kullanılır.

    Sarımsak: Kanın antioksidan kapasitesini arttırır, bağışıklık sistemini destekler.

    Soğuk algınlığına kakule: Soğuk algınlığı, bronşit, öksürük, yüksek ateş şikayetlerinin hafifletilmesinde, ağız ve boğaz iltihaplarının giderilmesinde etkilidir. Demleme usulü, çeşitli baharatlarla karıştırılarak içilmesi önerilir.

    Hünnap: C vitamini desteği sağlar. Astım ve solunum sistemi hastalarına, pektin ve müsilaj etkisi nedeniyle çok faydalıdır. Balgam söktürücüdür özelliği vardır. Lif içeriği yüksektir, bağırsakları çalıştırır. Şeker oranı düşük olduğu için porsiyon kontrolü yaparak, şeker hastalarına önerilebilir.

    En güzel antioksidan nar: Narın kendisi başlı başına bir antioksidant, çekirdekleri ile birlikte çiğnenerek tüketilmesi suyunun sıkılıp içilmesinden çok daha faydalıdır. Ayrıca narın kabuğu kaynamış suda 10 dakika bekletilip içildiğinde ishale karşı etkilidir, gargara yapılıp tüketildiğinde ise boğaz enfeksiyonlarına ve ağrıya iyi gelir.

    Yulaf: Sağlığın korunabilmesi için beta-glukan taşıyan yulaf ürünlerinin kullanılması, bağışıklık sisteminin desteklenmesi açısından önemlidir.

    -Hürriyet-
    ~ O.K.U. ~
    Forum Kuralları

    Hayat bazen çok cimridir.
    İnsanın yeni bir duygu tatmaksızın günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçirdiği olur.



  3. #171

  4. #172
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Bu öğütler çok ama çok önemli. Sağlıklı yaşamanın en temel kuralı sağlıklı beslenmek ve buna bağlı olararak sağlıklı bir sinsirim sistemine sahip olmaktır. Aşağıdaki yazılanlar sizleri çok şaşırtacak, ezberinizi bozacak. Burada yazılanlardan pek çoğunu bugüne kadar bilmeden denemiş ve olumlu sonuçlarını görmüştüm.

    Mustafa Koca - KİMYASAL KARŞITLARI

    SAĞLIĞINIZI ETKİLEYEN BAZI BESLENME YANLIŞLARI ve KİLO SORUNU

    Bir dönem ağızlara sakız bir sözü vardı ‘’Ağzı olan konuşuyor’’…

    Evet, ağzı olan konuşuyor. Akademisyen ya da değil, farketmez! Beslenme uzmanı falanca şunları yiyeceksiniz, bunları yemiyeceksiniz! Filanca şu çayları içeceksiniz!

    Eğer adının önünde bir de unvan varsa hiç düşünmeden inanın, açıkladıklarına inanın gitsin! Yok böyle bir şey! Sorgulayacaksın! Konu üzerinde düşüneceksin! Yargılayacaksın! Eğer aklına yatıyorsa uygulayacaksın!

    Benim yazdıklarımı da sorgulayacaksın! Eleştireceksin. Eğer açıklamalarımda bir yanlış varsa tenkit edeceksin!

    VARAN 1: Vücudun KİLO almasının nedeni çok yemek değil, sindirim aşamasında besinlerin ön işlemden geçtikten sonra metabolizmaya katılamıyor olmasındandır. Bu sorunun temel nedeni bağırsaktaki BAKTERİ florasının yetersizliğindendir.

    VARAN 2: KİLO VERMEK İÇİN DİYET YAPMAK İNTİHARDIR, eğer besinlerinizin çeşitliliğini arttırmazsanız bağırsaklarınızdaki bakteri florası zayıflar. Beslediğiniz bakteriler hızla artarken beslemediğiniz bakteriler ölür, ya da vücuda saldırır. Beslenmek için aldığınız besinlerin bir dizi işlemden geçmesi gerekir. Ara basamaklarda görev alan bakterilerin bir kısmı yoksa alınan besin ön işlemden geçmiş olur. Ön işlemden geçen besin eğer metabolizma faaliyetinde kullanılamazsa karaciğerde basit bir işlemden geçer vücudun o besinle ilgili bir bölümünde depo edilir. Bu da kilo alınmasına sebeptir. Doğal ortamda yaşayan yabani canlılar içerisinde obez olanı gördünüz mü?

    VARAN 3: Medyada önerilen ÇAYLARIN sizlere mineral ve karbonhidrat desteğinden başkaca bir faydası yoktur. 70 derece santrigrat sıcaklığı geçen tüm vitaminler, enzimer bozulur. 70 derece sıcaklığın üzerinde bakterilerin büyük çoğunluğu ölür, uçucu yağların pek çoğu uçar, geriye faydalanabileceğiniz karbonhidratlar ve mineraller kalır.

    VARAN 5: Pazar ya da manavlardan aldığınız meyveler büyük oranda olgunlaşmamış olanlardan seçersiniz. Çürümeye eğilimi olanları almazsınız, gösterişli olanlarına sarılırsınız. Bu en büyük yanlışlarınızdan birisi. Çürümeye başlamış bir meyvenin yapısında sizin tükettiğiniz meyvenin probiyotiği oluşmaya başlamıştır. Ulma noktalarının üzerindeki küflü kısımı temizledikten sonra probiyotiği ile birlikte tüketmeniz metabolizma faaliyetinizi daha verimli hale getirecektir.

    VARAN 6: Evinizde yaptığınız turşu, sirke gibi ürünlerin üzerinde oluşan bakterileri tiksinerek dökersiniz. Onlar sizin metabolizma faaliyetlerinizi daha verimli hale getirecek probiyotiklerdir. Onları her gün çay kaşığıyla tüketip bağırsak floranızı zenginleştirmek yerine neden dökersiniz?

    VARAN 7: Eve aldığınız yeşillikler sarardığında doğru çöpe atarsınız…Koyunları, keçileri hiç görmezmisiniz, son baharda dökülen dut yapraklarını nasıl yerler. Hafif sararmış yeşilliklerin ne kadar faydalı olduğunu hiç mi duymadınız? Ya da okumadınız?

    VARAN 8: Evde yaptığınız salata arttığında doğru çöpe atarsınız… Artan salatayı birkaç saat beklettiğinizde salatayı oluşturan bütün besinlerin probiyotikleri orada oluşur. Bunlara hiç kafa yormaz mısınız? Alın size bedava probiyotik…

    VARAN 9: Elma, armut, erik, üzüm gibi bazı bitkilerin yalnızca meyvelerini tüketirsiniz. Bir düşünün o bitkinin yapraklarını keçiler niçin yerler?

    Ama biz yapraktan sarma yapıyoruz, yukarıda açıkladım, biz pişirilmiş besinlerin yalnızca minerallerinden ve bize sağladığı enerjiden faydalanıyoruz. Tükettiğiniz, pancar, pazı, asma yaprağının size enzim katkısı yok.

    VARAN 10: Besinlerin kabuğunu tüketiyor musunuz? Hayır kabuk yenilir mi? Biz keçi miyiz? Gibi serzenişlerinizi duyar gibiyim… Azıcık aklınız varsa ‘’keçiler niçin sağlıklıdır’’ sorusunu sorun ve sorunuza yanıt bulun. Ateş icad edileli kaç bin yıl oldu. İnsanların var oluşlarından bu yana geçen milyon yıllarla oranladığınızda insanların damak zevklerinin birkaç bin yıla dayandığını görürsünüz. Bütün besinler kendi içlerinde bir dengeye sahiptir. Daha dün TV ekranlarında limon kabuğunun limonun iç kısmına göre çok daha değerli olduğu açıklandı.

    Bundan kırk elli yıl kadar önce beyaz ekmeğe bayılıyorduk. Buğday ununu ve kepeğini ayrıştırarak değersiz kısmını kendimiz, değerli kısmını hayvanlarımıza yedirdik… Şimdi şimdi bunun farkına varıp tambuğday ekmeği aramıyor muyuz?

    VARAN 11: Raflarda gördüğünüz ürünlerin pek çoğunun içerisinde koruyucu kimyasallar var. Bu kimyasalların ömrü ürün sofranıza gelinceye kadar değil, aldığınız besinlerle birlikte bağırsağınıza gelir ve oradaki faydalı bakterileri ya öldürür, ya da mutasyona uğratır. Bu durum metabolizma faaliyetinizin tamamlanamaması anlamına gelir ki kilo biriktirmenin en önemli nedenlerindendir.

    VARAN 12:
    Yoğurt, kefir, sirke her biri bir tek maya, bir tek probiyotiktir. Her bitkinin, her besinin probiyotiği farklıdır. Yalnızca kefir tüketerek bağırsak floranızı zenginleştiremezsiniz. Bazı bakterilerin aşırı çoğalması az sayıda olan başka bakteriler için risktir.

    Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için bağırsağınızdaki faydalı bakteri çeşitliliğinizi arttırmanız, bakteriler arasındaki dengeyi de korumanız gerekmektedir. Benim yaptığım çalışmada kentlerde yaşayan insanlarımızın beslenme kalemlerinin sayısı 65 ile 85 arasında değişmektedir.

    Bilim insanlarının yaptıkları çalışmalara göre insan vücudunda bulunması gereken enzim sayısı 3.200 civarı iken kentsel alanda yaşayan insanlarda bu sayının 600 civarı olduğu gerçeğidir.

    Lütfen yazdıklarımı sorgulayın, kendinizi sorgulayın, ama sağlıklı yaşamak için bir şeyler yapın…

    Çözümsüz müyüz?

    Çözüm var, bir problem doğru kurulmuşsa çözümü kolaydır… Çözümü geçmiş yazılarımda bulabilirsiniz…

  5. #173
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Gözünüzden kaçmasın, çok değerli bilgi ve konular var:

    "“Sağlığını Yeniden Keşfet” kitabıyla doğru beslenmenin ipuçlarını veren Erk “Günde 8 porsiyon meyve yiyenin kansere yakalanma riski düşüyor” dedi ve uyardı: Ne kırmızı et, ne tavuk... Asıl protein kaynağı sebzeler ve baklagildir..."

    http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/...altir-1661008/

  6. #174
    Duhul
    Aug 2008
    İkamet
    İzmir-Sakarya
    Yaş
    47
    Gönderi
    1,017
    Blog Yazıları
    3

    Esas

    Faydalı olabileceğini düşündüğüm bir yazı.
    ---------------
    ----- ET İLE SÜT ÜRÜNLERİNİ ASLA BİR ARADA YEMEYİN. -----
    (Bu bilgiler netten alıntı ve kaynaksız bilgiler değil kendi birikimlerimden derlemelerdir.)
    Tevratta et ile süt ürünlerini bir arada yemek yasaklanmıştır.Yahudiler bu emre öyle bağlıdır ki McDonalds bir çeşit etle peynirin bir arada alındığı yemek kültürü olan Çizburgeri yıllarca uğraşmasına rağmen İsrail topraklarına sokamadı..
    Gelelim bunun İslamiyet ve Sağlık ilişkisine;
    Biz Müslümanlar elbetteki İslamın emirlerine tabiyiz Tevratın hükümleri bizi bağlamaz,lakin kutsal kitapların tahrip edilmemiş hükümlerinde ince sırlar derin manalar hususen sağlık yönünden külli faideler olabileceğini düşünürsek Tevratın bu uyarısını SAĞLIK yönünden dikkati nazara almakta faide vardır.
    Peki nedir dikkat isteyen yönü; bu iki besin maddesi tabiatı gereği birbirine zıttır birlikte alındıklarında midede sindirilmez mayalanarak çürür.Çünkü bunların midede sindirlimesi için gerekli olan enzimler birbirine zıttır bu zıtlık içerisinde enzimler birbirlerini yok eder alınan besin maddesi de faydalı bileşenlerine ayrılmadan mayalanır çürür ve bir çeşit zehir ve asitler oluşur, daha sonra besin çamuru olarak bağırsaklara iner bağırsaklarda bu besin çamuru içerisindeki kalıntı ve toksinleri (zehirleri) emerek kana karıştırır.Kan yoluyla bütün hücrelere ve dokulara ulaşarak onları da zehirler ve hastalıklara zemin hazırlar.Nedir bu hastalıklar derseniz baş ağrısından kansere kadar enva-i çeşit hastalıkları camiidir.Kandaki toksinler ve asitler artıkça gözün retinasındaki hassas sinirleri eriterek gözün görme gücünde zayıflama ileriki yaşlarda katarkta böbreklerdeki süzme panellerini eriterek kireçlenmeye ve böbrek taşlarına neden olur,
    Bu tarz bir bozuk beslenme düzenine devam edenler , kronik yorgunluk dikkat eksikliği çabuk yorulma uykudan yorgun kalkma gibi benzeri şikayetlerden kurtulmayı asla beklemesinler.Çünkü tabiatı birbirine zıt besin maddeleri (başka örneklerde vermeke gerekirse , mesela karışık etler ,karışık yağlar vs..)vücutta oldukça aşamalı bir tahribat başlatır ve insanın hem sağlığını zedeler hemde ömür sermayesini kemirir, bunlar tedrici seyrettiği için de çoğumuz ancak hastalandıktan sonra uyanırız. (Yunus Tanglay)
    ---------------------
    Saygılar...

  7. Esas

    Merhaba. Öncelikle şunu belirteyim. Bu konuda herhangi bir deneyimim yok. Burada anlatılanlar ilgili seminerde konuşan akademisyenlerden yapılan alıntılardır. Sizlerle paylaşmak istedim.

    10-11 Ekim 2016 tarihlerinde Konya'da düzenlenen "Yaşamak için arı" konferansında konuşan Alina VARADI'nin yaptığı sunum Api Diyet üzerineydi. Alina VARADI Romanya'da Apiterapi uzmanı olan bir tıp doktorudur.

    O halde ilk önce Api Terapi'nin anlamını açıklayarak başlayalım. Apiterapi arı ürünlerinin tedavi için kullanılmasıdır. Özellikle uzakdoğuda binlerce yıldır kullanılan apiterapi, artık tüm dünyada yaygınlaşmaktadır. Bir çok ülkede apiterapi merkezleri kurulmuş ve hastalara şifa dağıtmaktadır. Ancak ülkemizde apiterapi ismini yeni yeni duymaya başladık.

    Sağlık Bakanlığı'nın destekleyici ve tamamlayıcı tıp uygulamaları kapsamında onay verdiği arı ürünleri, hem hastalık önleyici hem de tedaviyi tamamlayıcı nitelikte. Üniversitelerimiz bu alanda çalışamalar yapmakta.

    Ayrıca seminerde sağlıklı yaşam ve arı ürünleri ile kilo verme konuları detaylıca anlatıldı.

    Seminerin tüm içeriğini aşağıdaki adreste paylaştım.
    http:// Arı Bahçesi

Sayfa 22/22 İlkİlk ... 12202122

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •