Sayfa 3/16 İlkİlk 1234513 ... SonSon
Arama sonucu : 128 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Ariflerin hikmetli sözlerinden ne anlıyoruz

  1. #17

    Esas

    İnsanlara şükretmeyen Allah'a şükretmiş olmaz sözü hatırlandı şimdi. Aslında bu söz göründüğünden fazla şey anlatıyor. Denilmiş ya işte: Her işin başı Allah'ı anlamaktır, Allah'ı anlamayanın işi boşa emektir...

  2. #18

    Esas Yunus'dan (anlayarak okumaya çalışmak gerek).

    HAKKI BULDUM CAN İÇİNDE

    Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş
    Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde
    Bir isen birliğe gel, ikiyi bırak elden
    Bütün mana bulasın, sıdk u iman içinde
    *** ***
    Girdim gönül şehrine, daldım onun bahrine
    AŞK ile gider iken, iz buldum can içinde
    Bu izimi izledim, sağım solum gözledim
    Çok acaibler gördüm, yoktur cihan içinde
    *** ***
    Yunus senin sözlerin, manadır bilenlere
    Söylenecek sözlerin devr-i zaman içinde

  3. #19

    Esas birden çok şıklarda iki şey

    iki sey "Kalitesiz insan" in özelligidir :
    1-Şikayetcilik
    2- Dedikodu
    iki sey cözümsüz görünen problemleri bile cözer :
    1- Bakiş acisini değiştirmek
    2- Karşindakinin yerine kendini koyabilmek
    iki şey yanlış yapmanı engeller :
    1- Şahıs ve olayları akil ve kalp süzgecinden geçirmek
    2- Hak yememek

    iki sey kisiyi gözden düşürür :
    1- Demagoji (Laf kalabaligi)
    2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgecilmez göstermek)

    iki sey insani "Nitelikli insan" yapar :
    1- iradeye Hakim Olmak
    2- Uyumlu Olmak
    iki sey "Ekstra Deger" katar :
    1- Hitabet ve diksiyon egitimi almak
    2- Anlayarak hizli okumayi ögrenmek
    iki sey geri birakir :
    1- Kararsizlik
    2- Cesaretsizlik
    iki sey kasif yapar :
    1- Nitelikli cevre
    2- Biraz delilik
    iki sey ömür boyu bosa kürek cekmemeni saglar :
    1- Baskin yetenegi bulmak
    2- Sevdigin igi yapmak
    iki sey basarinin sirridir :
    1- Ustalardan ustaligi ögrenmek
    2- Kendini güncellemek
    iki sey basariyi mutlulukla beraber yakalamanin sırrıdır :
    1- Niyetin saf olmasi
    2- Ruhsal farkindalik
    iki sey milyonlarca insandan ayırır :
    1- Sorunun degil, cözümün parcasi olmak
    2- Hayata ve herseye yeni (özgün, orijinal, farkli) bakis acisiyla yaklasabilmek
    iki sey gelismeyi engeller :
    1- A$irilik ( abarti, ifrat, tefrit)
    2- Felakete odaklanmis olmak
    iki sey cözüm getirir :
    1- Tebessüm (gülümseme)
    2- Sükut (susmak)

  4. Esas Fakiri, Fukarayı, Miskini, Düşkünü Sevebiliyormuyuz?

    Hayat ibret alınabilecek bir çok olaylarla karşılaştığımız,yaşayarak öğrendiğimiz bir mektep.
    Doğal süreci aklını başına almış herkes biliyor.
    Kimse için bir muamma değil.
    İçinde bulunduğu toplumda ,güç kazanmış ,mutlu, refah içinde yaşamını sürdürebilen ,toplum içinde saygınlık kazanmış insanlar hayatın tadını çıkarabiliyor.
    Bundan doğal ne olabilir?
    Mutluluğu sorgulamak kimin haddine.
    Yaradılışından özürlü,güçsüz yada ömrünün belli bir döneminde çeşitli nedenlerle ,ne kendisine nede çevresine bir katkısı olamayan bir çok insanda yaşamını sürdürmek zorunda kalabiliyor.
    Sosyal çevremizde bunları görebiliriz.Bazen karşılıklı ilişkimiz olmadığından hiç dikkatimizi bile çekmeyebilir.Bazı hallerde ise onlar zaten bizim sosyal çevremize dahil olmadıklarından ,onlarla hiç bir temasımız olmaz.
    Varlıklarından bile haberdar olmayız.
    Hayat akıp gider.

  5. #21

    Esas

    "İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
    Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için
    Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
    Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
    Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
    Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
    Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
    Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."
    W. Shakespeare

    demiş şekspir..

    Önemli olan yaşamayı bilmek ve yaşarken de paylaşmayı, dünyada her insanın yaşam
    hakkına saygı duymayı, insanları anlamayı ve en önemlisi de hoşgörüyle bakmayı
    savunmak ve sevmesini bilmek. Her şey son derece hassas ve basit. Zor görünse de.
    insanları diğer canlılardan ayıran özellikler de bunlar olsa gerek…
    Bence bu dünyada ihtiyacını duyduğumuz ve muhtaç olduğumuz en önemli şey sevgi,
    dostluk ve hoşgörüdür. Küçücük bir tebesüm ve tatlı dil, karşımızdakine
    verebileceğimiz en güzel hediyedir, unutmayalım. İnsanlar sevmeli, şartlar ne olursa
    olsun insanlar sevmesini bilmeli. Hayata hoşgörü ile bakılınca olaylara pek çok şey
    yumuşuyor. Bunu hepimiz de biliyoruz mutlaka, ama yine de söylemeliyiz biribirimize,
    hatırlatmalıyız. Çünkü yaşamın tadı ayrıntılarda gizlidir, yaşamak sevmektir,
    hissetmektir, anlamaktır.

  6. Esas Sağlığımızı ne kadar koruyabiliyoruz.

    Kişiye emanetlerin en önemlisi vücudumuz.
    Sağlıklı olmak ise hem bedenen, hem de kafaca (ruhen demiyorum,psişik de demiyorum ) kişinin kendini iyi ve güçlü hissetmesi.
    Yaradılıştan gelen yapı muhakkak çok önemli.
    Ancak varolanı en azından sağlıklı tutmak hatta geliştirmekte son derecede önemli.
    Güçlü ,kuvvetli olmak,fiziki yapıyı geliştirmek en önemli vazifelerimizden başlıcası.Bunun için,başta sağlıklı beslenmek,fiziksel etkin bir yaşama biçimini tercih etmek.Uykuyu yeterli miktarda ve zamanda alabilmek.Zamanı gelmişse iyi bir aile hayatı ...
    Duygusal dünyamız muhakkak çok önemli.
    Davranışlarımızı mümkün olan objektiflikle analiz edebilmek.
    Güzel davranışlarla sosyal hayatımızı zenginleştirerek,kendimizi ve içinde yaşadığımız toplumu,onun bireylerini mutlu edebilmek.
    İçinde bulunduğumuz evreni ve bizim bu evrendeki konumumuzu irdeleyebilmek.
    Kendine ve çevresine saygılı olabilmek.
    Zor olsada hoşgörülü olabilmek.
    Kendimize ve diğer insanlara iyi dileklerde bulunmak.
    Acizleri görüp haline şükretmek.
    Acıma duygusunu,empatiyi,yardım etmeyi ihmal etmemek...
    Tüm güzel davranış ve düşüncelerin yaygınlaştırılmasına çalışmak.
    Ahlaken örnek olmayı kendimize prensip edinmek....
    Mutluluğunuzun artması ve sağlıklı olmanız dileğiyle,
    Selam ve Saygılar.

  7. #23

    Esas

    DAĞ

    Adam, cennetin cehennemin ne olduğunu öğrenmek istiyordu. Ona dediler ki, uzak bir ülkede yüksek bir dağ vardır. Bu dağda derin bir mağara… Öyle derindir ki bu mağara, yerin, bir insan için inilebilecek en derin yerine iner. Orada bir bilge yaşar. Cehennemi en iyi o bilir. Ve o dağ, öyle uludur öyle uludur ki, zirvesi, yerin bir insan için çıkılabilecek en yüksek yeridir. Orada da bir bilge yaşar. Cenneti en iyi bilen de odur.

    Ve adam gitti uzak ülkeye. Buldu ulu dağı. Mağarasına girdi. Günlerce indi yerin içine. Ve en karanlık, en alçak yerde, bilgeyi buldu. Sordu ona, cehennem nedir? Bilge şöyle bir baktı karanlık gözlerle adama. Baktı. Cehennem nefsindir, dedi. Ve karanlığa sindi der demez, kayboldu gözden…

    Adam cevabı düşünerek mağaradan çıkmaya koyuldu. Günlerce ilerledi yine. Ve çıktığında, birkaç gün dinlendikten sonra dağın eteklerinde, zirveye tırmanmaya başladı. Cehennemi anlayamamıştı. İnşallah cenneti anlarım, diyordu içinden. Günlerce tırmandı. Ve güneşe en yakın, en yüksek yerde, bilgeyi buldu. Sordu ona, cennet nedir? Bilge şöyle bir baktı adama ve dedi ona parlayan gözleriyle, cennet nefsindir. Ve ışıkta kayboldu.

    Adam şaşkın, kalakaldı. Büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Bunca yolu bunun için mi aşmıştı. Anlayamadığı şeyleri duymak için. Neden sonra inmeye koyuldu zirveden. Dağın eteklerine yaklaştığında bir çobana rastladı. Selamlaştılar. Çoban, nereden geldiğini sordu yabancıya. O da anlattı hayal kırıklığını. Çoban elbette öyledir, dedi bilen gözlerle adama, neden anlamadın ki. Bilmez misin, küçükken bana babam söylemişti, ona da babası söylemiş, bu dağ nefsindir…

  8. Esas O da çocuk,o da çocuk

    İstanbulda hava çok güzel.
    Güzel havalarda bahçeler,parklar,deniz kenarları,hoş manzaralı lokantalar insanlarla dolu olur.
    Aileler coluk çocuk yollardadır.
    En çok dikkatimi çeken ,genç nesil anne babaların çocuklarına düşkünlüğü.
    Gözler çocukların üzerinden bir an bile ayrılmıyor,odak noktası çocuklar.
    Her istedikleri yapılıyor.
    Ne kadar güzel.
    Ailelerin çocuklarını iyi yetiştirmesi hele ahlaken onlara örnek olabilmek ne kadar faziletlidir.
    Öte yandan,imkanları çok kısıtlı bir ailenin çocuğu olmak, ana babadan yoksun bulunmak,henüz bakıma ilgiye muhtaç olduğu bir dönemde hayatta küçücük ayaklarının üzerinde durmaya çalışmak,ne kadar zor olmalıdır ?
    Boyacı sandığının arkasında yada yol kenarında bir merdivene ilişmiş mutlu insanları seyreden,bilmediği geleceğini hayal ederken mahzun gözlerle etrafı süzen çocuklar,sevgiye hasret ,kimbilir hangi duygular içindeler?
    O çocukları sizlerde hiç gördünüzmü?
    Kendi çocuklarımızdan hiç esirgemediğimiz sevgiyi onlarlada paylaşmak isteyip bir çift güzel sözle onlarada, belkide hiç bilmedikleri mutluluğu tattırabildinizmi ?
    Bugün hava çok güzel,sokaklar dolup taşıyor.
    Çocuklarımız neşe içinde,hiç bir endişeleri yok,cıvıl cıvıl koşuşturup oynuyorlar...

Sayfa 3/16 İlkİlk 1234513 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •