Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon
Arama sonucu : 38 madde; 17 - 24 arası.

Konu: EĞİTİM ŞART: Peki Çocuklarımızın Durumu Nasıl ?. Her Şey Yolundamı?

  1. #17
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Belki bir çocuğa umut olabilir...

    Darüşşafaka Sınavı 2012

    www.darussafaka.k12.tr





    SINAV 30 MAYISTA

  2. #18
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Aaa sizin de mi çocuğunuz üstün zekalı

    Çocuğunuz varsa hele okula gidiyorsa, belli başlı sohbetler kaçınılmazdır. Günün birinde “Veli Olma Sanatı“ adlı bir kitap yazarsam şaşırmayın. Veli grupları, genellikle kadınlardan oluşur ve çoğunlukla bıkıp usanmadan, aynı konular konuşulur. Çocukların okul hayatı da bu konuların en başında gelir.
    Okul seçimi üzerine, tecrübelerimi paylaştığım bir yazı hazırlıyorum ama bugün konum farklı. Ailelerin, son moda mevzusu, çocukların “üstün zekalı“ olma ihtimali. Kiminle muhabbet etsem, çocuğundaki zeka fazlalığından söz açıyor. Üstelik böyle düşünmelerinin kesin bir nedeni olmuyor, hemen her belirti, üstün zekaya yoruluyor. Çocuk yaramazsa da zekadan, okulda zayıf alıyorsa da zekadan... Matematiği kötüyse hele, “Kesin, EQ yüksek”, ondan! Eskiden, kimsenin yapamadığı farklı becerileri olan, ultra çocuklar dışında kimseye üstün zekalığı denmediği için kafamız karışmazdı. Beş haneli sayıları kafadan çarpamıyorsan, evdeki malzemelerle TUBİTAK’ın dikkatini çekecek bir icat yapmamışsan ya da orta mektepte klasikleri tamamlamamışsan, kimse üstün zekalı olduğunu düşünmezdi. Okul birincisi olduğumda bile, üstün zekalı olabilme ihtimalimi hiç aklına getirmeyen aileme, teesüflerimi sunarım.
    Ortalama seviye artık yok mu?
    Şimdi öyle mi! IQ yüksek değilse EQ yüksektir. Olmadı bir de nur topu gibi SQ var. Bilmeyenler için kabaca açıklayalım: IQ, sayısal zeka; EQ, duygusal zeka ve SQ, ruhsal zeka... Elbette, zekanın pek çok çesidi var ama şimdilik bunlar moda. İnsan istedikten sonra, her çocuğa bir zeka türü yakıştırmak mümkün. Çocuğu her şeye ağlayan bir annenin, “Üstün zekalı benimki, SQ’su çok yüksek ondan” dediğini duyduğumda “Hadi canım sen de! Bildiğin mız mız işte!” dememek için kendimi zor tuttum. Utanması sıkılması olmayan bir çocuksa, bir de sayısal dersleri kötüyse, kesin EQ’su çok yüksek deniyor. Çekingense zaten, IQ’dan! Eh bu durumda, ortalama çocuk yok demektir.
    Aileler, çocuğunu kendiyle mukayese ediyor. İki yaşındaki çocuğun iPad oynadığını gören aile, onu üstün sanıyor. Oysa bu devrin çocuklarının oyuncağı, “iPad”. Bu çocuklar, teknolojinin içine doğuyor. Onlar için, bilgisayar oyunu oynamak, üstün bir yetenek gerektirmiyor. Ben de harika ip atlardım, dokuz taş oynardım. Şimdikiler de sokak oyunlarında

    iyi değil. Annesi kadar iyi ip atlayamayan çocuk nasıl geri zekalı olmuyorsa, bilgisayar oyunu oynadı diye de üstün zekalı olmuyor. Elbette, yeni nesil çevresel uyarıcıların da etkisiyle bizden daha zeki. Peki ama, üstün zekalı diyebilmemiz için, bize göre değil, yaşıtlarına göre daha ilerde olması gerekmez mi?
    Aklımda bir sürü soru, “Dünya Üstün ve Yetenekli Çocuklar Konseyi” yönetim kurulu üyesi, Prof. Ümit Davaslıgil ile görüşmek için Maltepe Üniversitesi’ne gittim. Ümit Hanım, aynı zamanda “Özel eğitim için öğretmen” yetiştiren bölümün başkanı. Üstün zeka neye denir, zeka nasıl gelişir, nasıl bir eğitim gereklidir, gelin birlikte öğrenelim...
    Diğer çocuklarla tamamen soyutlamıyoruz
    Şimdiki nesil daha mı zeki?
    Evet öyle. Üstelik, zeka ile ilgili görüş de değişti artık. Ömür boyu eğitimle, zeka dinamik bir özellik gösteriyor. Zeka sürekli artabilir. Ama elbette kalıtımın izin verdiği ölçüde. Her çocuğun aynı zeka seviyesine gelmesi mümkün değil. Doğru eğitimle, herkesin kendi sınırlarının en üst seviyesine erişmesi.
    1600 motor bir arabayı 300 km. hıza çıkaramazsınız. Bunun gibi bir şey galiba. O zaman, kaldırabileceğinin çok üstünde bir eğitim vermek hatta iki beden büyük palto alır gibi, yaşının çok üzerinde oyuncak vermek de çocuğa iyi gelmeyecektir, öyle mi?
    Kesinlikle. Her çocuk, zekasının gelişmesi için biraz zorlanmalı ama seviyesinin sadece bir üstü verilmeli. Daha fazlası zarar verir. Doğru tespit ve ayarlama çok önemli.
    Eğitimde bu durum nasıl ayarlanabilir?
    Beyazıd İlköğretim Okulu’nda (devlet okulu) ben bir program başlatmıştım. Program şu: Yarısı üstün yarısı normal zekadaki çocuklar bir arada okuyor. Tamamen soyutlamak iyi değil çünkü. Matematik, fen, dil gibi zekanın öne çıktığı derslerde ayrılıp diğer dersleri birlikte okuyorlar. Normal olan çocukların da zekasında artış gözlemledik. Okulun daha çok desteğe ve iyileştirilmeye ihtiyacı var tabii.

    Küçük bir çocukken bile anlamlı bakarlar

    Herkes çocuğunun üstün olduğunu düşünüyor. Neye “üstün zeka” diyoruz?
    Ailelerde üstün zekalı çocuk isteği çok fazla. Bu durum, çocukları da mutsuz ediyor. Bize çocuklarını teste getiren bazı ailelere, çocuklarının üstün olmadığını anlatmakta güçlük çekiyoruz. Bir özenti var. Kabul etmek istemiyorlar. Üstün çocuk, diğerlerinden farklıdır. Kendi de üstün olan ailelerde ise durum tersi, çocuklarının üstün olduğunu farketmiyor. Normal geliyor onlara.
    Nedir belirleyici özellikler?
    Üstün çocuklar, daha hızlı ve daha derin düşünüp, kavram oluştururlar. Dikkat süreleri çok uzun olur. Küçük bir bebekken bile anlamlı bakar, “pış pış”lamadan uyur, olgundur ve bir oyuncakla kendini çok uzun süre oyalayabilir. Gereksiz kol bacak hareketleri olmaz, genellikle erken konuşur, geç yürürler. Yürüdüklerinde, bir anda büyük insan gibi yürürler. Mükemmelliyetçilik de belirgin özelliklerinden biridir. Çünkü okumayı erken ve kolay, hatta kendi kendilerine öğrenirler. Kavrama ve olayları bağlama yetenekleri vardır. Mekanik sayı saymaların bir önemi yok, matematik kavramına sahip olmalı. Çok küçük yaşlardakilerden söz ediyoruz. Hangi sayı büyük hangi sayı küçük, beş yaşında basit toplama yapabilme, çok daha küçükken “çokluk” kavramına sahip olma... Çok kitap okurlar mesela. Değişik ilgi alanları vardır. Birden fazla işi aynı anda yapabilirler. 70-100 normal,

    110-130 parlak, 130 üstüne üstün diyoruz kabaca. Ama Türkiye’deki testlerin yenilenmeye ihtiyacı var. Biz ilk testleri kullanıyoruz, Avrupa kaç kere yenilendi. Bizim testler eski olduğu için IQ daha yüksek çıkıyor. Yine de, az sayıda üstün zekaya rastlıyoruz.
    Folklör, resim ve müzik çok önemli
    Çocukların zekasını arttırmak için neler önerirsiniz?
    Düşünmelerini sağlayacak iletişim kurmalılar. TUBİTAK’ın küçükler için çok güzel kitapları var. Lego ve puzzle çok geliştirici. Kitaplar ve filmler üzerinde konuşulmalı. Mesela, hikaye anlatılıp, sonu çocuktan istenmeli. Aileye çok iş düşüyor. Çocukları kurstan kursa koşturmak değil, üretmek için yönlendirmek önemli. Folklör, spor, resim, müzik de çok önemli. Ama heves gibi değil, ciddi ilgilenmesi için baskı değil motivasyon gerek.
    Ödev?
    Kesinlikle olmalı. Hatta sınıfta kalma da olmalı. Çocuğa kapasitesinin bir üstü verilmezse, zeka gelişmez, tembelliğe ve gerilemeye itilir. Biraz zorlamakta fayda var ama tabii aşırı olmamak kaydı ile. Ödev de zorlayıcı olmalı, çok ezber ve kolay olursa bıkkınlık yapar. Çocuğun beyni doyurulmalı. Biraz zorlanmalı. Aksi halde geriler.

    Zekalarını yönetmeyi öğrenmek önemli
    Üstün zekalı çocuk yetiştirmek de kolay değil galiba.
    Banka hırsızları da üstün zekalı. Zekayı yönetmeyi öğrenmek önemli. Yoksa tehlikeli olabilir zeka. Her çocuk için geçerli bir kural var: Zekadan çok zekayı yönetmeyi kullanması önemli. Tüm çocuklar için, zekayı geliştiren eğitim nasıl olmalı?
    Sınıflar, birbirine yakın seviyedeki öğrencilerden oluşmalı. Sayısal, dil, sözel sınıflar ayrı ayrı seviyelendirilmeli. Eski usul, hazırlık sınıflı orta okullar olması daha iyi olur.
    Peki çocuk üstün ise yine de çok başarısız bir dersi olabilir mi?
    Bazı dersleri çok iyi olabilir ama en kötü dersi bile yüzde 85’in üzerindedir. Bir çocuk zeki ise her alanda ortalamanın üzerindedir. Zekasını yönetmeyi bilememekten iletişim sorunları olabilir.

    Özel sınıflarda müfradatın üstünde program var

    Tanıdığım her kadın, en az üç işi aynı anda yapıyor. Hem çocuğunun sorusunu
    cevaplıyor, hem yemek yapıyor, hem televizyon izliyor mesela!
    Yönetimi çoğunlukla kadınlar sağlıyor zaten bu yüzden. (Gülüşüyoruz)
    Peki, aileler çocuklarının zekasını ölçtürmek isterse nerelere başvurabilirler?
    Bizde, yani Maltepe Ünüversitesi’nde, İstanbul ve Anadolu Üniversitesi’nde, “Üstün Zekalılar Eğitim” bölümü var. Buralarda ölçtürebilirler. Tabii ne yazık ki üstün zekalılar için bir eğitim yok burada. Çok isterim,
    keşke olsa.
    Diyelim üstün zekalı çıktı, hangi okullarda bu gibi çocuklar için özel sınıflar var?
    Ben Okyanus Koleji ile çalışıyorum. Orada üstün zekalılara ayrı eğitim için sınıf ve program oluşturdum. Beyazıd İlköğretim Okulu’nu da ben başlatmıştım. Orası devlet okulu. Millenium Koleji’nde var. İlköğretim sonrası Tevitör’ün sınavına girebilirler. Gebze’de iyi bir lise var.
    Ne fark oluyor, “özel sınıf” olunca?
    Müfredatın üstünde bir program veriliyor, özel sınıfta. Konular daha derin ve daha üst seviyede işleniyor. Bir öğrencim var Okyanus Koleji’nde, üçüncü sınıfa gittiği halde dördüncü sınıf matematiği görüyor ve o da hafif geliyor.

    Berna Laçin
    http://pazarvatan.gazetevatan.com/ha...at=1&hid=20210

  3. #19
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Küçük çocuğu olanlar lütfen okurmusunuz? üstteki yazıyı...

  4. #20
    Duhul
    Jun 2008
    İkamet
    Papatyanın hışırdamadığı, hapşurmadığı, kokmadığı
    Gönderi
    9,983
    Blog Yazıları
    7

    Exclamation Bir Matematik Sorusu Neden Çözülür ?

     Alıntı Originally Posted by MaTHiLDa Yazıyı Oku
    Üniversite giriş sınavında 600 bin liseli bu soruyu çözememiş..

    http://zaman.com.tr/haber.do?haberno...oruyu-cozemedi

    80 - (12 + 3 + 8) = ?
    3 yıl daha geçti hala çözemiyorlar

    Geçen hafta bir sınıfta benzer bir soru sorup, buldukları sonucu göstermelerini istedim. 5-6 farklı cevap gelince çözmeye başladım.

    Bir Matematik Sorusu Neden Çözülür ?

    Rene Descartes : Çözülmek için.
    Eflatun : İyiliği için. Çünkü ona göre çözüm “gerçek” sondur.
    Aristo : Bu tamamen matematiğin doğasında kaynaklanan bir durumdur.
    Karl Marx : Bu tarihsel olarak kaçınılmaz bir durumdur.
    Martin Luther : Nedeni açıklanması gerekmeyen batıl inançlardan ve yönelimlerden dolayıdır.
    Freud : Bu soruyu sormak sizdeki güvensizlik nevrozunu ve de matematikteki gizli cinsel arayışı nazara vermektedir.
    Buda : Bu soruyu sormak kendi içinizdeki “matematik doğanızı” inkâr etmektir.
    Einstein : Soruyu sizin çözmeniz ya da sorunun kendi kendini çözmesi, aslında tümüyle sizin gösterdiğiniz ya da uzay zamânda edindiğiniz referansa bağlıdır.
    Heraklit : Bu çatışmaya ve diyalektiğe teşnedir. Tez—antitez ve sentez için çözüm daimâ zorunludur.
    Stoacılar : Acı ve çile ile büyümek için ya da olgunlaşmak için herkes zaten bir soru çözer.
    Makyevelistler : Kendi çıkarlarımız bunu gerektirmiştir.
    Oportünistler : İnsan bir fırsatı değerlendirmektedir.
    İvan Pavlov : Bu durum edimsel koşullanmadan başka bir şey değildir.
    Nihilistler : Bu anlamsız ve boş bir iştir. Hatta saçmalık bile denilebilir.
    Jung : Sorunun çözümü başka bir sorunun başlangıcı alabilir.
    Richard M. NİXON : Soru çözülmeyecek, tekrar ediyorum, soru asla çözülmeyecek.
    GALILEI : Oysa her soru çözülebiliyor
    Süleyman DEMİREL : Soru çözülmüşse çözülmüştür,çözülmemişse çözülmemiştir.
    Tansu ÇİLLER : Çözülen soru da bizimdir. Çözülmeyen soru da
    Tayyip Erdoğan : Soruyu çabuk çözün bak %50'yi zor tutuyorum.
    George W. BUSH : Getirin BM de çözelim
    Obama : Soruya müdahale etmeden önce oylayalım.


    ~ O.K.U. ~
    Forum Kuralları

    Hayat bazen çok cimridir.
    İnsanın yeni bir duygu tatmaksızın günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçirdiği olur.



  5. #21
    Duhul
    Jun 2008
    İkamet
    Papatyanın hışırdamadığı, hapşurmadığı, kokmadığı
    Gönderi
    9,983
    Blog Yazıları
    7

  6. #22
    Duhul
    Aug 2009
    İkamet
    Ege'de Fırat
    Gönderi
    2,989

    Esas

    Dört yıl önce açılan bir başlık, geçen bu döt yılda eğitim daha da kötü gibi.

  7. #23
    Duhul
    Jun 2008
    İkamet
    Papatyanın hışırdamadığı, hapşurmadığı, kokmadığı
    Gönderi
    9,983
    Blog Yazıları
    7

    Question

    M.E.B. için çalışırken sınıfa Visual Dictionary diye kupon biriktirerek aldığım mavi kapaklı, kalın bir sözlük götürmüştüm.



    gibi Türkçe olarak bile bilmediğim birçok ayrıntı veriliyordu. Öğrencilerim sayfaları karıştırırken kadın ve erkek anatomilerini resimleyen sayfayı görür görmez yırttılar. Aşağıdaki haber Fransa'dan, bakalım onlar ne düşünüyor?





    ~ O.K.U. ~
    Forum Kuralları

    Hayat bazen çok cimridir.
    İnsanın yeni bir duygu tatmaksızın günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçirdiği olur.



  8. #24
    Duhul
    Jun 2008
    İkamet
    Papatyanın hışırdamadığı, hapşurmadığı, kokmadığı
    Gönderi
    9,983
    Blog Yazıları
    7

    Wink Zamane Çocukları

    ~ O.K.U. ~
    Forum Kuralları

    Hayat bazen çok cimridir.
    İnsanın yeni bir duygu tatmaksızın günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçirdiği olur.



Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •