Sayfa 2/31 İlkİlk 123412 ... SonSon
Arama sonucu : 248 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Tarım Haberleri

  1. #9
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

     Alıntı Originally Posted by yağmur Yazıyı Oku
    Sn Serenler tarımda çiçek mevsimi sigorta kapsamı içinde değilmiş bu konuda bilgi verebilirmisiniz?
    Malatya da don olayının üreticiyi büyük zarara uğratmasının telafisi sigorta ile zaten olmuyormuş sanırım...
     Alıntı Originally Posted by Serenler Yazıyı Oku
    Sevgili yağmur; Bu konuda bildiğim kadarıyla herhangi bir sorun yok. 1 ocak başlangıç olmak üzere sigorta yapılabiliyor. Ama gene de yarın bir sorup bilgi vereyim.

    http://www.tarsim.org.tr/page.php?ac...ortalari_genel
    http://www.tarsim.org.tr/page.php?ac...anitimfilmleri
    TARSİM'den açıklam geldi. Durum bizim yorumumuzun tam tersiymiş. Sigorta şirketleri 20 nisana kadar olan don zararını ödemiyorlar. Mayısta olsa öderlermiş.
    Sigortaya gerek yok olursa ben de öderim.

    Malatya’da don oldu, sigorta meyveyi değil, çiçeği vurdu

    Malatya’daki don olayının ardından hasar tespit çalışmaları için Tarım Sigortaları Havuzu’ndan (TARSİM) yetkilileri bekleyen çiftçi “Çiçeği değil, meyveyi sigortaladınız” açıklamasıyla sarsıldı. TARSİM Genel Müdürü Bülent Bora, “Meyve çiçekten çıkmadan hasar belirlenemez. Bu yüzden sigorta sadece meyveyi kapsıyor” dedi.

    MALATYA’daki meyve ağaçlarını vuran don olayının ardından çiftçiler, bir de Tarım Sigortaları Havuzu’ndan (TARSİM) gelen açıklamayla sarsıldı. “Çiçeği değil, meyveyi sigortalıyoruz” diyen TARSİM, Malatya’da don olayının ardından çiftçinin zararını karşılamayacağını açıkladı. Zararının ödenmesini bekleyen çiftçiye, “Ağaçları değil, meyveleri sigortaladınız” diyen yetkililer, “Bu ağaçlar çiçek döneminde olduğu için sigorta kapsamında yer almaz. Çünkü meyveleri sigortalıyoruz. Ağaçlar daha meyve vermeye başlamadan don olayı olduğu için hasar tespiti yapıp zarar ödememiz söz konusu değil” dedi.

    Her yerde don var

    TARSİM olarak 4 yıldır çiftçinin zararını karşıladıklarını söyleyen Bülent Bora, şöyle konuştu: “Mevzuat gereği, sigorta çiçek dönemini kapsamıyor. Bunu Malatyalı çiftçi de biliyor. Geçtiğimiz yıllarda bu konuda dava açtılar. Ancak yeni sonuçlanan davayı Malatyalı çiftçi kaybetti. Çünkü çiçekteki donu ödememiz mümkün değil. Bunun bir çok teknik olarak bir nedeni var. Son dönemlerde iklim değişiklikleri çiftçileri etkilemeye başladı. Bugün Karadeniz’de fındık, Ege’de üzüm don olaylarıyla karşı karşıya. Ancak sigortamızın kapsamına bakıldığı zaman ağaçtaki çiçeğin zararını ödememiz söz konusu değil.”

    En çok Malatya’ya ödendi

    Bugüne kadar toplam 190 milyon TL’lik hasar ödemesi gerçekleştirdiklerinin altını çizen Bülent Bora, şu bilgileri verdi: “Prim üretimimiz her geçen yıl artıyor. 2009 yılında 120 milyon TL’lik prim üretimi gerçekleştirdik. 3 yılda çiftçinin 190 milyon TL’lik hasarını karşıladık. Hasar ödemeleri kapsamında Malatya 1’inci il çıktı. Bugüne kadar en fazla hasar ödemesini bu ilimize yaptık. Toplam 44 milyon TL’lik ödeme gerçekleştirdik. Ancak çiçek konusunda yapılacak bir şey olduğunu göremiyorum. Çiftçilerin her zaman yanındayız. Ancak bu konuda yapılacak bir şey yok.”

    Mayıs ayında don olmaz

    TARSİM’in çiçeği değil meyveyi sigortaladığını vurgulayan CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, şu bilgileri verdi: “TARSİM, meyvenin çiçekten kopmasını bekliyor. Malatya’da mayıs ayının sonuna doğru meyve çiçekten çıkar. Bu dönemde de zaten don olmaz. Don genelde çiçek açma zamanında mart başından nisan ortasına kadar olan dönemi kapsar. Bu da çiçek dönemidir. Soğukların en çok hissedildiği dönemdir. Malatya’da kayısının ağırlıklı olduğu yörelerde 15-23 Mayıs tarihleri arasında don oluyor. Çiftçilerde, çiçekten çıkma dönemi olan 20 Nisan’dan sonrasını sigorta ettiriyor çünkü poliçeler çiçeği kapsamıyor.”

    Çiçeğin hasar tespit analizi mümkün değil

    TARSİM’in sigorta kapsamı hakkında bilgi veren Eureko Sigorta yetkilisi Burcu Eş, şöyle konuştu: “Çiftçi çiçeklerdeki kayıplardan dolayı hasar talebinde bulunamıyor. Çünkü çiçek dönemindeki ürün kaybını analiz etmek mümkün olmuyor. Sigortalar meyve dönemi hasarlarını karşılıyor. Çiçek dönemini kapsamıyor. Burada gelişimini tamamlamış olan meyvenin hasarı karşılanıyor. TARSİM en çok hasar ödemesini Malatya’ya yaptı. TARSİM devlet kaynaklı sigorta paketi içinde dünya standartlarında çalışıyor.”

    Çiçek açan ne varsa yüzde 80’i dondu

    ÇİFTÇİ için riskli dönemlerinde sigorta kapsamına alınmasını isteyen Mevlüt Aslanoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sigorta poliçelerinde belli dönemleri kapsayan çalışmalar yapılmalı. Malatya’daki kayısının ve çiçek açan meyvelerin yüzde 80’ni dondu. Şimdi kimse sigortadan para alamayacak. Bu durum Türkiye ihracatını da etkileyecek. Kayısı da üretim rekoltesi çok düşük seviyelerde kalacak. İhracat önemli ölçüde düşecek. Bu konunun üzerine gidilmesi gerekiyor. Çiftçinin hakkını korumamız lazım. Bu tür don olayları yaşanmaya devam ettikçe çiftçi sürekli zarar edecek.”

    Kaynak:

  2. #10
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Sanatçılar da tarıma yatırım yapmaya başladı

    Şarkıcı Ebru Gündeş, geçtiğimiz yıl abisi Cengiz Kumartaşlıoğlu ile Tekirdağ Muratlı’da aldığı büyükbaş hayvancılık tesisini büyütüyor.
    Geçen yıl 500 olan hayvan sayısını ikiye katlayan sanatçının tesisi, 2 milyon TL değerinde. Besicilik yapan Gündeş, şimdilerde Ege ve Marmara’da yine aynı iş için bir başka tesis arıyor.

    Gündeş, neden tarım ve hayvancılık işine girdiğini şu sözleriyle açıklamıştı“Son dört yıldır yapmış olduğumuz araştırmalarda tarımın en akıllı ve en çok büyümekte olan iş sektörü olduğuna karar verdik. Bunun için birçok çiftlik ziyaretinde fizibilite çalışmaları yaptırdık. Sonunda da bu projeye başladık. ‘Güntaş Tarım Hayvancılık’ adı altında çalışmalarımıza devam ediyoruz.”

    http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr...9&p=4&rid=2368

  3. #11
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    10 bin dolarlık iş var, çalışan yok !

    Türkiye'de öyle işler var ki, 10 bin dolar maaşa rağmen eleman bulunamıyor..

    Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, ülkenin gelişmesinin bundan sonra özel sektör eliyle olacağını, sadece sanayide, ticarette değil tarımda da özel sektör eliyle ciddi merhaleler kaydedildiğini belirterek, “devleti artık iş kapısı olarak görmemek gerektiğini” söyledi.

    Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kariyer Planlama Komisyonu tarafından düzenlenen 6. Sektörle Buluşma ve Kariyer Günleri Toplantıları, Ziraat Fakültesi Dekanlığı’nda başladı.

    Ziraat Bankası Genel Müdürü Çağlar, burada yaptığı konuşmada, tarım ve hayvancılığın günümüzde çok kritik bir sektör haline gelmenin ötesinde daha bilimsel metotlarla yapılması ihtiyacının da ortaya çıktığını belirterek, kaliteli üretim, verimlilik, ölçek ekonomisi ne kadar önemliyse finansmanın da bir o kadar önemli olduğunu söyledi.

    2002 yılından bugüne kadar banka olarak sürekli artan oranda kredi kullandırdıklarını belirten Çağlar, “Bu denli kredi kullandırılan bir ortamda artık farklı bir kavramla yolumuza devam etmek istiyoruz. Sanayicinin KOBİ’sine karşı tarımın TOBİ’sinden, tarımsal orta ve büyük işletmelerden bahsetmek istiyoruz. Bundan sonraki süreçte ülkemizde artık tarımın sadece geçimlik ekonomi boyutuyla değil, bir anlamda geleceğe de yatırım yapabilecek dünyayla rekabet edecek büyüklüğe ulaşmasını istiyoruz. TOBİ kavramı bundan sonraki süreçte belki sizler için birer iş kapısı olacaktır” diye konuştu.

    “10 BİN DOLAR MAAŞA RAĞMEN ELEMAN BULAMIYOR”

    Birkaç tarımsal işletme sahibinin “uygun eleman var mı?” diye kendisine de sorduğunu, 10 bin dolar maaş vermeye hazır olmalarına rağmen eleman bulamadıklarını anlattığını aktaran Çağlar, öğrencilere, kamudan iş beklememelerini, özel sektör fırsatlarını da değerlendirmelerini önerdi.

    Ülkenin gelişmesinin bundan sonra özel sektör eliyle olacağını, sadece sanayide, ticarette değil, tarımda da özel sektör eliyle ciddi merhaleler kaydedildiğini anlatan Çağlar, 30-35 milyon dolarlık kredi kullandırdıkları tarımsal işletmeler bulunduğunu, birçok sanayicinin tarıma yatırım yaptığını, bu büyük işletmelerin gelecek dönemde iş kapısı olacağını söyledi.

    “DEVLET YATIRIMLARI MEMUR HALİNE GETİRDİ”


    “Devleti artık iş kapısı olarak görmemek gerekiyor” diyen Çağlar, 2 gün önce Sivas’a gittiğini, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Türkiye’de 8. büyük ekonomiye sahip ilin bugün 54. sıraya düştüğünü, Sivas’ta cumhuriyet döneminde devletin yaptığı yatırımların yöre insanını memur haline getirdiğini anlattı. Çağlar, Ziraat Bankası’nda 735 ziraat fakültesi mezununun çalıştığını da ifade etti.

  4. #12
    Duhul
    Dec 2006
    İkamet
    --Mai 68..Gaule
    Yaş
    38
    Gönderi
    3,519
    Blog Yazıları
    23

    Esas

    KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE MAKİNE VE EKİPMAN ALIMLARININ DESTEKLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞ

    tedgem tarafından yüzde 50 si hibe olmak üzere 100.000 ytl ye kadar destek veriliyor..

    faydalanmak isteyenler için ayrıntılı bilgi...

    http://www.tedgem.gov.tr/

    tebliğ için http://www.tedgem.gov.tr/mevzuat_devami.asp?id=140 linke tıklayabilirsiniz.

  5. #13
    Duhul
    Nov 2009
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,310

    Esas


    ...........................................
    .
    ...................... Domates sapından sunta ürettiler

    11:09 | 17 Mart 2010

    Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Orman Fakültesi’nde domates,
    biber ve patlıcanın saplarından yonga levha (sunta) üretildi.

    SDÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Ergün Güntekin,
    AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antalya’da seralarda her yeni mahsul öncesi domates,
    biber ve patlıcanın saplarının bir kenara yığıldığını ve yakılarak yok edilmeye çalıştığını belirtti.
    Bunun hem görüntü kirliliği oluşturduğunu hem de çevreye zarar verdiğini kaydeden Güntekin, bunların
    değerlendirilmesi konusunda,

    yonga levha üretimi yapan Nadir Çetingül isimli bir üreticinin kendilerine fikir verdiğini söyledi.

    Mahsul öncesi biriken sebze saplarının geri dönüşümünün sağlanabilmesi ve çevrenin zarar görmesinin
    engellenmesi için teknik bir çalışma yaptıklarını ifade eden Güntekin,

    "Atık domates, biber ve patlıcan saplarından yonga levha üretimini gerçekleştirdik ve bunları ekonomiye yeniden kazandırdık" dedi.

    Altı aylık çalışmanın sonunda üretimi gerçekleştirdiklerini vurgulayan Güntekin, domates,
    biber ve patlıcanın ürün vermesinin ardından sezon sonrası mahsul yenilenmesini beklediklerini ve yenilenen mahsullerin ardından geride kalan sapları topladıklarını anlattı. Sapların özellikle yeşil halini tercih ettiklerini ifade eden Güntekin, bunları açık havada kuruttuklarını ve ardından atölyede değirmenden geçirdiklerini ve tozlarını elediklerini kaydetti. Elde ettikleri ürünü tutkalla birleştirdiklerini bildiren Güntekin,
    "Laboratuvar ortamında yonga levha üretimini bu şekilde gerçekleştirdik. Başarılı da sonuç aldık" dedi.

    ÜRETİLEN SUNTA KULLANIMA AÇIK

    SDÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Güntekin,
    üretilen yonga levhasının günlük hayatta kullanılabilir kalitede olduğunu belirtti. Bir kaç firmaya bilgi
    verdiklerini ve üretim aşamasına geçilebileceğini kaydeden Güntekin, sözlerini şöyle tamamladı.

    "Bu çalışma ile birlikte görüntü kirliliğine neden olan atıkları ekonomiye kazandırdık.
    Yeterli hammadde ülkemizde bulunuyor.
    Çok uzağa değil, Antalya’ya gidin, her mahsul sonu seraların çevrelerinde yığılmış sebze saplarını göreceksiniz. Bunları atacak yer arayacağımıza üretime çevirebiliriz. SDÜ olarak biz bunu gerçekleştirdik, geniş alanda da üretim yapılabilir."

    http://www.milliyet.com.tr/domates-s...94/default.htm

    -------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------

    Tasaruflu Tarıma + domates, biber ve patlıcandan böylesine güzel bir çalışma örneği gösterenlere
    tebrikler..

    Herşey ilerliyor/gelişiyor/

    Bunca insan bu kadar kafa patlatıyorlar , emek veriyorlar , bizde evden destek olalım bari...

    özellikle domates, biber ve patlıcan Üçlüsünün
    kullanıldığı yemekler aşağıdaki gibi yapılmaz ise , domates/biber/patlıcan/ midede ağlarmış ona göre...
    --
    --
    ...........................
    • Muslukları kontrol edin: Su randımanı yüksek AAA sınıfı musluklar takın, ayrıca manivelalı,
    sıcak ve soğuk suyu karıştırabilen modelleri tercih edin.
    AAA sınıfı musluklar standart tip musluklardan yüzde 50 oranında daha az su kullanırmış.

    • Sebzeleri temizlemek: Sebze ve meyveleri önce yarısına kadar su dolu kapta temizleyip
    daha sonra akar musluk suyunda yıkayın......Diye öneriyorlar...
    --
    --
    Büyük ocağa , küçük tencere konur ise enerji israfı ...
    Tencerenin etrafından ateş dışarı çıkmayacak = %30 enerji tasarrufu...
    Yemekte kullanılan malzemeleri küçük boyutlara doğramak ve tencere kaynadıktan
    kısa bir süre sonra kısık ateş ile yemeği yapmak = Enerji tasarrufu + yemeğin vitaminleri...

    Eskiden dükkanda , piknik tüpünde menemen yapardık , zaten Ateş tencerenin etrafından çıkamazdı
    Sebzeleri ise silerdik...Neden?..Tasarruf yapma imkanı bulamazdık ki , zırt pırt SU + Elektrik kesilirdi...

    Binbir emekle sofralarımıza gelen ,Tarım Ürünlerini mideye indirmeden evvel ,
    yapılması gerekenleri Unutmamak gerekir.
    .

  6. #14
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Bradmix adlı ilaçla etlerin hacmi yüzde 30 artırılıyor

    Türkiye, at-eşek etinden sonra kırmızı et fiyatlarındaki artışı tartışıyor. Artan et fiyatları, dar gelirli vatandaşın et alabilme ihtimalini de azalttı.

    Etteki fiyat artışının yanı sıra yapılan suistimaller dikkat çekiyor. Prof. Dr. Bülent Nazlı, Türkiye'de kullanım izni olmayan, "bradmix" adlı Hollanda orijinli kimyevi maddenin, etlerin hacmini yüzde 25-30 artırmak amacıyla kullanıldığını belirtti.

    Bradmix adlı ilacın kullanımı Türkiye'de yıllardır tartışılıyor. İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Bülent Nazlı, özellikle bazı büyük firmaların maliyetlerini düşürmek amacıyla etlere yüzde 25-30 oranında su bağlatma yoluyla ağırlığını artırdıklarını anlattı.

    Prof. Nazlı, Hollanda'da bu maddenin, kırmızı etlere kesim, soğutma, taşıma ve işleme gibi teknolojik işlemler esnasında kaybedilen su oranını yüzde 5-8 yeniden kazandırmak veya "marinasyon" denilen, terbiye esnasında daha canlı, parlak ve aromalı bir görünüş sağlamak amacıyla üretildiğini söyledi. Nazlı, bu işlemin uygulanabilmesi için katkılı suyu, etin iç kısmına enjekte eden şırıngalar, dış kısmından nüfuz etmesini sağlayan tamburlar gibi özel ve pahalı makinelere ihtiyaç olduğunu, bunu da ancak büyük firmaların yapabileceğini söyledi. Konuyu sorduğumuz Tarım ve Köyişleri Bakanlığı da olayı doğruladı. Bakanlık, 'bradmix' isimli sıvının sulandırılarak ete makineler veya iğneler ile enjekte edildiğini açıkladı.

    Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği'nin eski Başkanı Can Demir ise piyasada zor bulunduğu için kaçak yollarla elde edilebilen kimyevi maddeleri ve ekipmanları elinde bulunduranların ürettiği etlerde, zaman zaman karkaslar ve büyük parçalarda çoklu enjektör izine rastlandığını söyledi. Demir, kasap veya market seviyesinde bu tür uygulamaların mümkün olmadığını anlattı. Demir, bunların, daha çok toplu tüketim ihtiyacı olan yemek sektörü veya mutfağı olan fabrikalar gibi alıcıların yüksek miktarda kırmızı et talep etmesi ve satın alma birimlerinin sadece en ucuz olanı tercih etmesi durumlarında ortaya çıktığını belirtti. Demir, bizzat laboratuvar tahlili yaparak, dana etinin içinde at ve eşek eti satıldığını gördüğünü vurguladı. Can Demir, güney sahillerinde avlanan domuzların da dana eti yerine kullanıldığını iddia etti. İzmir Kasaplar Odası Başkanı Aydın Mestanlı da paketlenmiş bazı etlerde yüzlerce iğne izi bulunduğunu doğruladı. Etlerin jel haline getirilip vakumlandığına dikkat çeken Mestanlı, "Bunlar süpermarketlerde satılıyor, çünkü kasapta satılması mümkün değil. Vatandaşlar, et almak için mahalle kasaplarına dönsün." şeklinde konuştu. Mestanlı, piyasadan haksız kazanç elde edenlere uygulanacak cezaların yükseltilmesini de istedi.

    Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Fazlı Yalçındağ da, "Etin içine kimyevi sıvı enjekte eden makineleri ithal edenleri belirlemek mümkün." diye konuştu.

    Bakanlık, ilacı doğruladı

    Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, kırmızı ette sıvı karışımının olduğunu doğruladı. Kırmızı etin hacmini yüzde 25-30 oranında artırmak için kanserojen madde içeren 'Bradmix' isimli sıvının sulandırılarak ete makineler veya iğneler ile enjekte edildiğini açıklayan Bakanlık, yapılan denetimlerde şu ana kadar bradmix adlı ilaca rastlanmadığını açıkladı. Bakanlık, ilacın ancak büyük parça etlerdeki iğne izlerinden tespit edilebileceğini, küçük parça etlerde veya kıyma gibi işlenmiş etlerde fiziksel olarak tespit etmenin imkansız olduğunu bildirdi.
    ZAMAN

  7. #15
    Duhul
    Nov 2009
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,310

    Esas



    12:08 | 18 Mart 2010
    Büyük tarlalara 300 bin liralık dev traktör , Konya Tarım Fuarı’nın ilgi odağı olan

    güçlü motorlu dev traktörler 300 bin lirayı geçen fiyatları nedeniyle alıcıdan çok izleyici topluyor.


    Geleneksel hale gelen “Konya 8. Tarım, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı” dün yapılan törenle
    KTO-Tüyap Konya Uluslararası Fuar Merkezinde açıldı.

    Tarım aletleri ve tarımsal ürünlerin sergilendiği fuarda, traktör üreticisi ya da
    ithalatçısı firmalar da en son modellerini çiftçiyle buluşturdu.

    Türkiye’nin pek çok yerinden çiftçilerin ziyaret etmeye başladığı ve hafta sonuna kadar açık kalacak
    Konya Tarım Fuarı’nda,

    .......................... Amerikan malı dev traktörler ilgi odağı oldu.

    Klima, hidrolik direksiyon, geliştirilmiş kabin gibi hiçbir lüksün eksik olmadığı,
    devasa görünümleriyle dikkati çeken bu traktörlerin en önemli özelliği ise
    fiyatlarının lüks spor otomobillerle yarışması...

    Fuarı gezen çiftçiler çoğu yüksek beygir gücüne sahip dev traktörlerin
    fiyatının 300 bin liradan fazla olduğunu duyunca şaşırıyor.


    AA muhabirinin kendilerine mikrofon uzattığı çiftçiler,
    “Bunu kullanacak arazi bizde yok.Çiftçilikteki kar son yıllarda düştü.
    Bu traktörleri çiftçiler değil, devlet üretme çiftlikleri alabilir” dedi.

    Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Özkan Taşpınar ise

    “Arazi miktarı fazla olan çiftçilerimiz bunu tercih ediyorlar.500 dekarın üzerindeki araziler için bu tür
    traktörlerin düşünülmesi gerekir.

    Tabi, çiftçinin bu zor günlerinde de elindeki traktör işini görüyorsa,yeni traktör almasına gerek yok.

    Ancak arazi varlığı çok büyük olan çiftçiler için bu traktörler çok güzel iş yapar” diye konuştu.

    Dev traktörlerden,devlet üretme çiftliklerinde kullanılmak üzere TİGEM tarafından 5 adet satın alındığı,
    fuara gelen sadece birkaç çiftçinin firma yetkilileriyle bu traktörden almak için pazarlık aşamasında
    olduğu öğrenildi.

    http://www.milliyet.com.tr/Ekonomi/S...0dev%20traktor

    -------------------------------------------------------------------------------------------------
    --------------------------------------------------------------------------------------------------
    --------------------------------------------------------------------------------------------------
    --------------------------------------------------------------------------------------------------

    Aynı fuardan bir başka görüntü...

    Bir yerlerden başlamak lazım , gidilecek , katedilecek yolumuz çok , bu uğurda üretmeye
    çalışan herkese Helal olsun..
    ----------------------------------
    ----------------------------------
    28 Mart 2010



    ...................... Çiftçiler, ''kısmet 55'' ve ''servet 80''i çok beğendi

    Türkiye'nin ilk yerli tasarım traktörünü üreten Erkunt Traktör Sanayi AŞ'nin,
    Konya'da düzenlediği tarla gösterilerinde çiftçilerin traktörlere yoğun ilgi gösterdiği bildirildi

    Türkiye'nin noter onaylı düşük yakıt tüketimi sağlayan ve yüksek performansıyla ünlü,
    ilk yerli tasarım traktör üreticisi Erkunt'un, Konya'da 10-17 Mart tarihleri arasında tarla gösterileri
    düzenlediğini anımsattı.

    Tarla gösterileri sırasından Konyalı çiftçilerin, Erkunt ailesinin en yeni üyesi
    ''Kısmet 55'' ve çiftçiler tarafından en çok talep edilen modeli ''Servet 80'i'' yakından tanıma fırsatı
    bulduğunu belirten Saylan,

    traktörlerin performansını çok beğenen 45 Konyalı çiftçinin Erkunt ailesine katıldığını kaydetti.
    Erkunt Traktör'ün,Türk çiftçisinin hayatını kolaylaştırmaya devam ettiğini ifade eden Saylan,
    şunları kaydetti:

    ''Konya'da düzenlenen tarım fuarına katılmama kararı almıştık.Ama çiftçi dostlarımız, bize bu konuda çok sitem etti.

    Biz de bu yoğun talep karşısında traktörlerimizle beraber çiftçilerimizi ziyaret erme kararı aldık.
    Konya merkez yetkili satıcımızla birlikte merkez köylerde gerçekleştirdiğimiz etkinlikle, Konyalı çiftçi
    dostlarımızla biraraya gelip, 'Servet 80' ve 'Kısmet 55'i tanıttık. Tanıtımlar çok keyifli ve bir
    o kadar da verimli geçti.

    45 çiftçi dostumuz, traktörlerimizi tarlada denedikten sonra almaya karar verdi.''

    http://www.memleket.com.tr/news_deta..._id=1271761598

    ----------------------------------
    ----------------------------------
    04.12.2009
    ................................ Erkunt, ABD’ye Türk traktörü ihraç edecek

    Erkunt Armağan, traktör sanayinin hayat bulmaya başladığı 56 yıl önce
    Türkiye’nin kendi traktörünü tasarlayacağını kimsenin düşünemeyeceğini söyledi.
    Armağan Erkunt’un dünyaya teknoloji ihraç eden ABD’ye bile traktör satmaya hazırlandığını kaydetti.

    Erkunt, bugün 14 ülkeye Türk mühendislerinin tasarladığı ve ürettiği traktörleri ihraç ediyor.

    Tasarladıkları traktörlerin çiftçilere ciddi ölçüde yakıt tasarrufu sağladığına dikkat çeken Armağan,

    1 dönüm toprağın 0.89 lt mazot ile sürüldüğünü bunun da yaklaşık yüzde 50 tasarrufa karşılık geldiği bilgisini verdi.

    http://www.kobiden.com/erkunt-abdye-...266_haber.html

    -----------------------
    -----------------------

    28 Mart 2010
    ....................... Traktörün Türk kraliçesi ABD'ye ihracata başladı

    Erkunt Traktör'ün Başkanı Zeynep Erkunt, traktörde 3 aylık sıra oluştuğunu belirterek
    "Geçen yıl 640 adet satabildik. Bu yıl bin 900 hedefi koymuştuk.
    Ancak işler iyi olunca 2 bin 350'ye çıkardık" dedi. Erkunt, ABD'ye ihracata da başladıklarını söyledi

    Geç olsun güç olmasın demişler ya kesinlikle haklılar. Erkunt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı
    Zeynep Erkunt Armağan'dan bahsediyorum.

    Türkiye'nin lisanslı traktör üreticileri dışında kendi markalarıyla üretim yapan tek üretici.

    Bir kucak dolusu bilgiyle geldi SABAH'ı ziyarete.

    Her konuyu uzun uzun anlatamayacağım ama önemli gördüğüm birkaç konuyu sizlerle paylaşayım. İlki biz gazetecilerin sevdiği türden bir haber. Hani şu tereciye tere satan haberlerinden...
    -
    ABD'ye ihracata başladıklarını söyledi.
    İlk yıl 50 traktör satmalarının başarı olacağını belirten Erkunt hedeflerinin
    bu dev pazarda binli rakamlara ulaşmak olduğunu söylüyor.

    Bir Türk markası olarak şu anda 21 ülkeye ihracat yaptıklarını anlattı Zeynep Erkunt Armağan...

    Lüksemburg'dan AB'nin kabul ettiği standartları karşılayabildikleri için belge alabildiklerini böylece
    Avrupa'ya ihracat yapabildiklerini anlattı..

    2008'de bin 500 traktör sattıklarını geçen yıl adedin 640'a düştüğünü aktaran Erkunt,
    sohbet sırasında bu yılki hedeflerini bin 900 olarak koyduklarını söyledi.
    Ancak geçen bir ayda Erkunt tsatışlarda beklediklerinden çok daha iyi bir
    tabloyla karşı karşı kaldıklarını anlattı.

    İç piyasada uzun bekleme listeleri oluştuğunu bildiren Erkunt, "Stokta 1 tane traktör kalmadı.

    Bu ay 250, gelecek ay 300 traktör satacağımızı görüyorum. Bu yılın hedefini bin 900'den 2 bin 350 adede

    yükselttik. Bunun bin 850'si iç piyasaya kalan 500'ü ihracat olacak" dedi.

    ................................ Çin traktörü satsam yorulmazdım

    .................................

    Erkunt'un bir de eleştirisi var. "Bir sürü Uzakdoğu markası var" diyen Erkunt bu traktörleri
    AB ve ABD'nin sokmadığını belirtip ekliyor: "Ama bizde satışı var. Türkiye'de 36 marka var.
    5'i yerli kalanı yabancı. Bunlar içinde standartlara uygun 10-12'yi geçmez."
    Çinlilerden teklif geldiğini kaydeden Erkunt'un hesabı da ilginç:
    "Çinli bir traktör üreticisi 5 bin 500, Hintli bir üretici de 6 bin eurodan bize traktörlerini vermeyi
    teklif etti. Buna bin euro nakliye, 200-300 lira da masraf ekleyin eder 6 bin 600 euro.
    TL karşılığı 14 bin lira. 17 bin liraya satsam bir traktörden 3 bin lira kazanırım.
    Ayda 100 traktör satsam 300 bin lira.
    ............. Elimi kıpırdatmadan bu kadar para....''AMA BUNA İTİBAR ETMEDİK''..."

    http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=41198
    -----
    -----
    video ; kısmet 55 yakıt testi
    http://www.izlesene.com/video/amator...-testi/1847467
    --
    --
    Aşağıya inebilirsin kaptan...
    http://www.izlesene.com/video/arabal...met-55/1901953
    ------------------------------------------------------------
    ------------------------------------------------------------


    Şimdi sizi Ülke içinden çekemeyen çok olur , taş atan çok olur , çamur at izi kalsın yapan çok olur ,
    Elden ne gelir düzen böyle , meyve veren ağaç dikkat çekiyor malesef ,
    Lakin , gönül verdiğiniz , ''Kırmızı Beyaz renkler'' hep sizin yanınızda olsun ,
    Erkunt Traktör ve çalışanları , bir gün gelir TİGEM'in almış olduğu dev Traktörlerden
    daha da iyisini üretmeniz dileğiyle , Başarılarınızın devamını dilerim...

    ABD'den Traktör'İthal'etmek mesele değil ,önemli olan tamamen TÜRK tasarımı traktörü ABD'ye''İhraç''etmek...

    ''Üretmek ya da Üretmemek'',
    Yani "olmak ya da olmamak"...Mesele de burada değil mi?
    .
    Son düzenleme : ATTİLA HAN; 17-04-2010 saat: 19:27.

  8. #16
    Duhul
    Nov 2009
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,310

    Esas

    ..................

    2010-04-16
    ...................... BU MEYVE HER DERDE DEVA

    Karadeniz´de çay, fındık, ve kivinin ardından yaban mersini yetiştirilmeye başlandı

    Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Çamlıköy’de yaşayan Nejdet Bülbül’de Karadeniz bölgesindeki yaban mersini

    yetiştiricileri arasında yer alıyor. Bahçesindeki portakal ve mandalinaları söken Bülbül, daha çok talep olduğu gerekçesiyle Yaban Mersin’i ekti. Konuyla ilgili olarak konuşan Nejdet Bülbül şunları söyledi:

    ”Yaban Mersin’i aslında bölgemizde yetirince bilinmemektedir. Bu meyvenin yöremizde değişik adları vardır. Yaban mersini çok zahmetli ve pahalı bir meyvedir.

    Şuan 85 adet fidan diktim ve çiçek açtılar. Bu fideleri Rize’den getirttim.

    Yaban mersini dış ülkelerde çok fazla tüketilmektedir.

    Ülkemizde de yeni, yeni duyulmaya başlandı. Şifa kaynağı olan bu meyveyi Çamlıköy’de yetiştirmeye başladım. Yeniliklere açık olmalıyız. Topraklarımız çok daha iyi değerlendirerek akıllı yatırımlar yapmalıyız diye düşünüyorum. Fidelerin büyümesini ve meyve vermesini merakla bekliyorum” dedi.

    ........................ Yaban mersininin yararları

    •Yaprak ve kuru meyvelerinden yapılan çay ishal giderici özellik taşımaktadır.
    •Yaban mersini çayının bayanlarda özel günlerin etkisini azalttığı ve düzene sokmaktadır.
    •Yaban mersini çayının idrar yolu enfeksiyonlarında antibiyotik etkisi göstermektedir.
    •Kansere karşı vücudu koruyan enzimleri aktive etmektedir.
    •Anti kanserojen ve antioksidan özelliğe sahiptir.
    •Yağlı bileşiklerin vücuttan atılmasını sağlar.
    •Taze olarak yenildiğinde kanı temizler.
    •Besleyici olmasına rağmen kalori ve sodyum içeriği düşüktür.
    •Kan şekerini düşürür
    •Bağırsak metabolizmasını düzenleyen lifli özelliği vardır.
    •Kan kolesterolünü düşürür.
    •Pektin içeriği yüksektir.
    •Kalp krizi riskini azaltır.
    •Gece görüş kabiliyetini artırır.
    •HIV VİRÜSÜNÜN tekrarlanmasını azaltır.
    •Damar elastikliği ve gözlerin geçirgenliğini artırır
    •Vücutta biyoaktif madde olarak kullanılan polifenoller, aktokyaninler, flavanoller ve tanenlerce zengindir.
    •Kansere karşı savaşan ELLAGIC-ASİT içeriği oldukça yüksektir.
    •Diyetlerin sağlıklı ve çok değerli bir parçasıdır.
    •Göz yorgunluğunu giderir, miyopluk ve şeker hastalığından kaynaklanan görme bozukluklarını engeller. Kamaşma, kılcal damar çatlaması ve gece körlüğünü ortadan kaldırır.
    •Kabızlık, bulantı, mide kramplarını ve ülseri önler.
    •Damar sertliği oluşumunu engeller.
    •Varis ve basur’u (hemoroit) iyileştirir.
    •Sakinleştirici özelliği vardır.
    •Ağız içi yaralarını iyileştirir.
    •İltihaplar için dezenfektan özelliği taşır potasyum içeriği son derece yüksektir
    •Araştırmalara göre günde bir kâse yaban mersini, yaşlılık nedeniyle oluşan tahribatı önleyip hafızayı
    güçlendiriyor.

    http://www.08haber.com/?page=haber&f...oster&hid=4096

    -------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------

    YAYIN TARİHİ 2010
    ............. Türkiye nin yeni üzümsü meyveleri: maviyemiş, turnayemişi ve kekreyemiş
    Prof. Dr. Hüseyin ÇELİK;

    Karadeniz Bölgesini iyi bilen, tanıyan ve doğal ortamlarda yetişen birçok üzümsü meyveyi yiyerek büyümüş olan araştırmacı olarak bölgedeki ürün çeşitliliğine önemli katkı sağlayamaya başlayan bazı yeni üzümsü meyveleri çiftçimizin hizmetine sunmanın haklı gururunu taşımaktayım...
    --
    --
    İkibinli yıllarda bu türlerden başta blueberry, cranberry ve lingonberry olmak üzere
    Türkiye'de yetiştiricilik yapılmaya başlanmış veya yetiştirilmek üzere ilk denemelerine başlanmıştır.

    Dolayısıyla tarımı yapılan Vaccinium cinsi içine giren türler Türkçe olarak da faklı isimlerle tanınmalı ve bu isimlerle yayılmalıdır.

    Bu durumu 1996 yılından bu yana savunmakta, Vaccinium cinsine giren türlerin İngilizce'deki isimlerinin nereden geldiği konusunda yoğun araştırmalar yaparak gerçek Türkçe karşılıklarını almaları için büyük çaba sarf etmekteyim. Öte yandan, Vacciniumlar konusunda yaptığım araştırmalarda, yazdığım makale ve medya organlarındaki yayınlarda, verdiğim seminer veya kurslarda kültürü yapılmakta olan bu türlerin isimlerini aşağıdaki gibi kullanarak karışıklığın önüne geçmeye çalışmaktayım.

    Ayrıca, bilim camiasının yanında Tarım Bakanlığı, kamu kurum ve kuruluşlarına da yazılara
    yazarak bu konuya dikkat çekmek istiyorum.
    --
    --
    yurt dışından "Blueberry jam" yani maviyemiş reçeli ithal eden firma bunu "mavi kızılcık reçeli" diye
    gümrükten geçirmiştir. Kızılcık ile maviyemişin birbirine benzer hiçbir tarafı yoktur.
    Yanlışlık diğer yanlışlıklara neden olmaktadır. Bu yüzden isim kargaşasına son verilmeli,

    gümrük poz numaraları da gözden geçirilerek yenilenmelidir. Bu durum, gerek fidan, gerek ikincil ürünler gerekse tarımsal faaliyetler açısından son derec önemlidir.
    --
    --




    ........................................

    Halkımızın yabanmersini değil MAVİYEMİŞ, TURNAYEMİŞİ, KEKREYEMİŞ, ÇAY ÜZÜMÜ, ÇOBAN ÜZÜMÜ şeklinde arama yaparak bu meyvelerin sağladığı yararları öğrendikten sonra tüketmek üzere satın almaları gerekmektedir.
    --
    --
    Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Araştırma Enstitülerine, Ziraat Fakülteleri dekanlıklarına ve
    diğer ilgili birimlere de bilgi verilmiştir.

    Özellikle Sağlık Bakanlığı'nın bu konu üzerinde durması gerekmektedir.

    Çünkü yaban mersini adı altında satılan ve kırmızı renkli olan meyve yapay olarak tatlandırılmış ve adına '''turnayemişi dediğimiz (cranberry) meyvesi olup''' blueberry yani maviyemiş ile ilgisi yoktur.

    Sonuç olarak birçok meyve türüne aynı ismi vermek çok yanlıştır,

    aslında yabanmersini yaylalarda yetişen ve ayı üzümü, çoban üzümü veya yer likapası olarak da tanınan meyveye verilen isimdir.
    --
    --
    Sonuç olarak, blueberry, cranberry, lingonberry, hatta bilberry, Caucasian whortleberry v.s. gibi birçok
    Vaccinium türüne yaban mersini denilmesi yanlışlığının düzeltilmesi gerekmektedir
    --
    --
    Prof. Dr. Hüseyin ÇELİK
    Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi-SAMSUN 0362-3121919/11232

    [email protected]
    http://www.uzumsu.com/incele.asp?blo...ler&kimlik=112


    -------------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------

    ................. Bilinçsizce tüketilen yaban mersini sağlığı tehdit ediyor

    Doç. Dr. Hüseyin Çelik,yaban mersininde çeşit ayrımı yapılmadan tüketilmesinin sağlık açısından
    tehlike olduğunu kaydetti.

    Yaban mersini adıyla satılan 5 farklı türün tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden
    Doç. Dr. Hüseyin Çelik,
    bu türler arasında kurutulup tatlandırılarak satılan tek üzümsü meyvenin turna
    yemişi olduğunun altını çizdi.


    Hafıza kaybı, görme rahatsızlıkları ve görme bozukluklarına mavi yemişin iyi gelmesine karşın
    turna yemişi tüketildiğini bildiren Doç. Dr. Çelik, `Eğer gözlerinizdeki görme kayıpları şekerden
    kaynaklanıyorsa ve şeker probleminiz de varsa yapay olarak tatlandırılmış turna yemişi
    yenirse körlüğe davetiye çıkarılmış olunabilir
    .

    Bu meyveler gibi bir çok meyve de literatürde yaban mersini olarak geçiyor. Bu yanlıştır.

    Her meyvenin farkı kimyası olup farklı hastalıklara iyi gelmektedir. Vatandaşların buna dikkat etmesi gerekmektedir.`` dedi.

    http://www.tumgazeteler.com/?a=5289710

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------
    ..........................

    Sade Yaban Mersini 200g
    Fiyatı : 8,70 TL KDV Dahil
    http://www.naturaturk.com/default.as...9&urun=120752#.
    ------------
    ------------
    Marketteki fiyati iyi güzel de , peki çiftçimiz EMEK+inin karşılığını alabiliyormu acaba?
    Bendekide soru yani!! Dünyanın en kaliteli Fındığını üretip , fiyatını dahi ayarlıyamıyoruz..
    Yaban mersinini üreten , fındık ile kıyaslayıp , fındıktan daha kâr+lı ise fiyatı tamamdır demelimi??.

    Gönül isterki Fındığın Çifçiden çıkışı=Kilosu 200$ olsun!! Şahsım adına tane ile yemeğe razıyım ,
    En kötü haftada 3/5 tane yerim...onu da hemen bitmesin diye kemire kemire yemeğe razıyım,Kemirgen gibi!

    İşin özünde yeterki''ÇİFTÇİ'' kazansın gerisi TEFERRUATTIR!! !!

    Fındıklı çikolata/vb/'ni üreten Dünyanın en ünlü markaları da , ÇİFTÇİLERİMİZE yalvara yalvara ,
    Bunca zaman sizlere hep sıkıntı verdik , bizler aşağılık sömürücüleriz ,
    biz ettik siz yapmayın ağalar , verin elinizi öpelim desinler... Derlermi?.. Öyle bir derler ki!
    Lakin , Çiftçimiz aman dileyene asla elini öptürmez , bundan sonra Adam olun der!!

    -----------
    -----------

    Hayatımda yaban Mersinini , marmelat olarak tüketmişliğim var, bu konuda bilgim okuduklarımdan ibaret...

    Yalnız , bilgisizlik söz konusu olunca , sonuçlar hemen hemen heryerde aynı sonuçlanabilir...
    Atılacak yanlış adımlarla , geleceği çok parlak olan bir iş alanı daha büyümeden zarar görebilir...
    Bu konuda Yaban Mersini için , Kimlik/Bilinçli Tüketim + Üretim/ problemleri var gibi,

    Problem yaratmakta üstümüze tanımam zaten ,
    Birgün gelir , aynı ustalığımızı problemleri çözmek için de kullanırız belki,
    Neden olmasın ? A+DOSTLAR...
    Son düzenleme : ATTİLA HAN; 18-04-2010 saat: 18:38.

Sayfa 2/31 İlkİlk 123412 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •