Sayfa 3/787 İlkİlk 123451353103503 ... SonSon
Arama sonucu : 6292 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Hayvan Sevenler

  1. Esas

    ne güzel yazmışsın cocor usta
     Alıntı Originally Posted by COCOR Yazıyı Oku
    Yaş olarak yaklaşık 3 aylık gibi...
    Üstü başı temiz kendisine bakıyor... Annesinden öğrenebilmiş, yani annesi kendine bakabilecek zamana kadar eşlik etmiş...
    Çok canlı bakıyor, kendine güveni var. Bu aynı zamanda büyükleri tarafından çok hırpalanmadığını gösteriyor(Çevreden hırpalanan kedi ürkek olur, canlı bakmaz, kulaklarını geriye atar, bir taraftan kaçabileceği yönü-yeri gözler).
    Bolca oynuyorsa, karnı tok, kolay doyurabiliyor.

    Kendini sevdiren, insanlardan korkmayan kediler daha kolay yiyeceğe kavuşuyor. Hayatta kalmanın en büyük şifresini öğrenmiş oluyor.

    Samsun' da fakültede öğrenci iken insanlara çok kolay yanaşan çok sevimli bir kedi vardı. Bayağı da semizdi. Kuş gibi pırr insanlardan kaçan kedilerse çok çelimsiz duruyordu.
    Biraz düşündüm. Acaba bu sevimli kedi neden bu kadar semiz diğerleri zayıf diye... O kadar sevimli idi ki, öğrenciler elindekilerden koparıp ona veriyorlardı sevimliliğine ödül olarak... Mesele tevazzuh etti.

  2. Esas



    Her zaman senin borun ötecek değil ya TEKİR bey!

    Kızma birader !.. bak gözlerini siyahı çok büyümüş... çirkin olmuşsun ama yav...

    Bazen işler tersine döner böyle...

    E.. biraz da sen gir kafese...

    Ne diyelim?

    Kediyi bakır kafese koymuşlar, "bari altından olsaydı" demiş...

  3. #19
    Duhul
    Sep 2009
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,199
    Blog Yazıları
    3

    Esas

    hayvanları cok sevıyorum asıl sevgı onlarda bazen ınsanlardan daha iyiler hatta cogu zaman

  4. Esas


  5. Esas Zaten ümidim yoktu ama bari son demlerini rahat geçirsin diye...

    15 yıl oldu.

    Bir çay bahçesinin kenarından geçerken, gözüm kenarda bir anne kedi ve 3 yavruya takıldı.
    Yalnız yavrulardan biri farklıydı. Çok zayıf, sürekli miyavlıyordu. Yaklaştım. Bu yavrucak gözleri kapanmış ve çok çapaklıydı. İleri derecede hastaydı. Diğer iki kardeşi annesinin peşinden gidebildiği halde, bu gidemiyor, annesinin sütünü ememiyordu.
    Geçip gidemedim. Yavrunun bu haline çok üzüldüm. Bu halde hayatını idame ettiremezdi. bundan sonra her anı çok sıkıntılı olacağı besbelliydi.
    Bir kutu buldum. Yavruyu kutuya koydum. Eve getirdim. Gözlerini sildim. Göz kapaklarını açtığımda gözlerinin tamamen geri dönmeyecek şekilde kaybettiğini anladım. Tamamen beyazlaşmıştı artık. Burnu çok akıntılı ve tıkanıktı.
    Gözleri görmüyor ve koku almıyordu. Koku almadığını kendisine süt verdiğim halde, içmemesinden anladım. Koku ile tat duyusu beraber olduğu için tat duyusunu da almadığını anladım. Herşeye aşırı tepki veriyordu. Her şey ona yabancı geliyordu. Kendini koruma içgüdüsüyle tırmalıyordu.
    Evde bir kutu penisilin tozunu az bir süte attım. Zorla içirdim.
    Kendi isteği ile su ve süt içmiyordu. İlaçlı sütten sonra burun akıntısı gitti, gözlerinin çapağı gitti. Artık iyileşti ama görme ve koku duyularını kaybetmişti.
    5 yaşındaki kızımla beraber her gün düzenli bir şekilde baktık. Ağzına sütü fışkırtarak zorla içirdik. Temizliğini düzenli yaptık.
    Bir şey yiyip içmiyor, sürekli korku halindeydi.
    Belki de hastalığından sürekli halüsinasyon görüyordu.
    Bu hali içimi burktu. Anlaşıldı çok sürmeyecek ömrü. Bari son günlerini temiz bir yerde, şefkatle bakıldığı bir yerde geçiriyor diye kendimi teselli ettim.
    6. günde kendini tamamen bıraktı, kalkmadı. Son nefesini verdi.
    Kızım gördü. Baba neden hareket etmiyor?
    Nasıl anlatayım, ne edeyim?
    Kızım hıçkırıklara boğuldu. Güzelce durumu izah ettim. Bunun kendisi için daha iyi olduğunu gözleri görmez ve koku almadan yaşamasının imkansız olduğunu anlattım uzun uzun.
    Yavru kediye güzel bir mezar hazırladık. Boş tarlaya gittik, küçük bir çukur açtık. Başına da oralarda atılmış bir süslü değnek parçasını başına diktik. Bu da mezar taşı oldu ona.
    Artık kızım ağlamasını kesti. En azından güzel bir mezar açtık, değer verdik. Bu durum onu teskin etti.
    Kızıma ölümü anlamasını kolaylaştıran bir olay oldu.
    Hayvan sevgisini kalbine çok güzel yerleştirmiş oldum. En azından eziyet etmeyeceğine kesin kanaatim var.

    Ben de kolay kolay unutamayacağım bir hatıra oldu. Bize 6 gün misafir oldu. İsim bile koyamadık. Ona sevgimizi verdik. O bizim verdiğimiz sevgiyi anlayamadı ama bize çok farklı 6 gün yaşattı.

  6. Esas

     Alıntı Originally Posted by COCOR Yazıyı Oku
    15 yıl oldu.

    Bir çay bahçesinin kenarından geçerken, gözüm kenarda bir anne kedi ve 3 yavruya takıldı.
    Yalnız yavrulardan biri farklıydı. Çok zayıf, sürekli miyavlıyordu. Yaklaştım. Bu yavrucak gözleri kapanmış ve çok çapaklıydı. İleri derecede hastaydı. Diğer iki kardeşi annesinin peşinden gidebildiği halde, bu gidemiyor, annesinin sütünü ememiyordu.
    Geçip gidemedim. Yavrunun bu haline çok üzüldüm. Bu halde hayatını idame ettiremezdi. bundan sonra her anı çok sıkıntılı olacağı besbelliydi.
    Bir kutu buldum. Yavruyu kutuya koydum. Eve getirdim. Gözlerini sildim. Göz kapaklarını açtığımda gözlerinin tamamen geri dönmeyecek şekilde kaybettiğini anladım. Tamamen beyazlaşmıştı artık. Burnu çok akıntılı ve tıkanıktı.
    Gözleri görmüyor ve koku almıyordu. Koku almadığını kendisine süt verdiğim halde, içmemesinden anladım. Koku ile tat duyusu beraber olduğu için tat duyusunu da almadığını anladım. Herşeye aşırı tepki veriyordu. Her şey ona yabancı geliyordu. Kendini koruma içgüdüsüyle tırmalıyordu.
    Evde bir kutu penisilin tozunu az bir süte attım. Zorla içirdim.
    Kendi isteği ile su ve süt içmiyordu. İlaçlı sütten sonra burun akıntısı gitti, gözlerinin çapağı gitti. Artık iyileşti ama görme ve koku duyularını kaybetmişti.
    5 yaşındaki kızımla beraber her gün düzenli bir şekilde baktık. Ağzına sütü fışkırtarak zorla içirdik. Temizliğini düzenli yaptık.
    Bir şey yiyip içmiyor, sürekli korku halindeydi.
    Belki de hastalığından sürekli halüsinasyon görüyordu.
    Bu hali içimi burktu. Anlaşıldı çok sürmeyecek ömrü. Bari son günlerini temiz bir yerde, şefkatle bakıldığı bir yerde geçiriyor diye kendimi teselli ettim.
    6. günde kendini tamamen bıraktı, kalkmadı. Son nefesini verdi.
    Kızım gördü. Baba neden hareket etmiyor?
    Nasıl anlatayım, ne edeyim?
    Kızım hıçkırıklara boğuldu. Güzelce durumu izah ettim. Bunun kendisi için daha iyi olduğunu gözleri görmez ve koku almadan yaşamasının imkansız olduğunu anlattım uzun uzun.
    Yavru kediye güzel bir mezar hazırladık. Boş tarlaya gittik, küçük bir çukur açtık. Başına da oralarda atılmış bir süslü değnek parçasını başına diktik. Bu da mezar taşı oldu ona.
    Artık kızım ağlamasını kesti. En azından güzel bir mezar açtık, değer verdik. Bu durum onu teskin etti.
    Kızıma ölümü anlamasını kolaylaştıran bir olay oldu.
    Hayvan sevgisini kalbine çok güzel yerleştirmiş oldum. En azından eziyet etmeyeceğine kesin kanaatim var.

    Ben de kolay kolay unutamayacağım bir hatıra oldu. Bize 6 gün misafir oldu. İsim bile koyamadık. Ona sevgimizi verdik. O bizim verdiğimiz sevgiyi anlayamadı ama bize çok farklı 6 gün yaşattı.
    İşte budur....

    teşekkürler...

  7. Esas



    biraz hareketlensin topik...
    sevgilerimle...

  8. Esas

    Yıl 2004 bahar aylarındayız;

    Ev sahibim apartmanın çatı katında oturuyordu.
    Bir torunun güvercin hastalığı var. 15 kadar güvercini vardı. Sık sık nasıl baktığını merak ederdim. Zamanla her güvercinin hikayesini ondan dinledim. kaç aylık, nerden aldı falan. Bazen de çalardı veya gaspederdi. Başka bir yerden alma şeklinde değil bu. Kendi güvercinlerini yemlerken gelen yabancı güvercinler yakalanır, kanatları uçundan kesilir uçamaz, kanatları uzayana kadar artık oralı olur giderdi. Çalma gaspetme bu şekilde.

    Bir gün hava soğuk ve hafif çiseliyor. Duvarın kenarında iki yavru güvercin tir tir titriyor. İsmail bunları niye çıkardın? Annesi - babası 2 gündür yok, gelmedi.
    Baktım onlara suda ıslatılmış bisküvi veriyor ama ağzından daha çok üzerine başına dökülmüştü. Daha tane yiyecek durumda değilller.
    Bu aşamada ebeveynlerinin yarı hazmedilmiş kusmuk şeklinde yemeğe ihtiyaçları var. Halen kendi sindirim enzimleri yeterli değil. Güvercinlerde baba da aynı anne gibi yavruların bakımını üstlenir, anne olmasa da yavrulara bakar.
    Bu yavrulara kendim bakabileceğimi söyledim. Maksadım bu galesiz çocuğun elinden kurtarmak.
    Fakat ben ne yerler içerler bilmiyorum.
    Aldım, eve getirdim. Kutuya kapattım. Doğru internet kafeye. Google' a girdim "yavru güvercin nasıl bakılır?" yazdım.
    Karşıma birkaç yerde cicibebe bisküvisini suda eriterek verileceği yazıyordu.
    Tekbaşına cicibebenin her şeyi karşılayamacağını düşündüm. Çiğ yumurtada çırparak eritme daha mantıklı olması lazımdı.
    Güzel çırpmak için bir rondo aldım.
    Sıra geldi bunlara nasıl verebilirim? Enjektörün içine koydum. İğnesini çıkardım. Parmaklarımı yelpaze gibi açtım. Annesinin yaptığını taklit etmeye çalıştım. Parmaklarımın arasında ikiside gagalarını bana uzatıyorlar ve açıp bekliyorlar. Ben de fırsattan istifade ağızlarına yiyeceklerini fışkırtıyorum. Çok oburlar keratalar. Bu şekilde üzerleride çok kirlenmedi. Bolcada yediler. Geceleri de yatağımın yanıdaydılar. Gece hık deseler uyanıyordum.

    5. gün sonunda İsmail annelerinin geldiğini söyledi. Çok sevindim. 24 saat bakmaktan daha doğrusu iyi bakamama stresinden epeyce yorulmuştum. Annesi meğer bir başka güvercin meraklısının gaspına uğramış. Kanatları kesilmiş olduğu halde zar zor gelebilmiş. Demek çok kısa kesmemiş.
    Yavrularını gösterdik, annesi tanıdı ve doyurmaya başladı. Büyük bir rahata erdim.

    Kısa süre sonra yaklaşık 2 hafta gibi kanatları uzamaya başladı. Sonra uçtular.

    Bu da benim için farklı bir tecrübe oldu.

Sayfa 3/787 İlkİlk 123451353103503 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •