Sayfa 2/6 İlkİlk 1234 ... SonSon
Arama sonucu : 41 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Beğendiğim/beğendiğiniz deneme, köşe yazıları, günlük....

  1. Esas

     Alıntı Originally Posted by halil64 Yazıyı Oku
    Başlığınız hayırlı ömürlü olsun
    Teşekkürler halil64...

    Zaman zaman okuduğum yazı çok etkiliyor, farklı dünyalara kapı aralıyor.
    Orhan Pamuk' un "benim adım kırmızı" kitabı olsa gerek, ilk cümlesi bir kitap okudum tüm hayatım değişti diye başlar.
    Bu sadece kitap için geçerli değil, bir sinema, hikaye- roman bir çok şey öyle. Mutlaka tiyatro daha etkileyici.
    Bir süredir planladığımı dün gece gerçekleştirdim.
    Uzun yıllar öğrencilik hayatımdan dolayı beni çok oyalayan televizyondan bilerek kendimi zorlayarak uzak kaldım. Daha doğrusu evime tv almadım. Çok önceleri aldığım şimdi adı sanı markası olmayan tv yi almıştım. Bir arkadaşım bana sat dedi. Verdim.
    İş hayatım ve okul hayatım beraber yürütmeye çalışırken uyku düzenim bozuldu.
    Gündüz uyumaya gece uykusuz kalmaya başladım. Yanımda küçük bir radyom vardı. Hem alarm olarak kullanabiliyordu.
    Arada bir açtığım radyo programlarının bazılarına gayr-i ihtiyarı saatini bekler oldum. Bağımlı oldum fazla gelir o terimi kullanmıyorum.
    Bir gece saat 02: 00 civarı program misafiri Cezmi Ersöz. İlk defa duydum bu şahsı.
    Cezmi Ersöz ün özgürlük üzerine söyledikleri bana çok ilginç geldi, can kulağıyla soluksuz dinledim. Çok mantıklı konuşuyordu. Hayatımızın her döneminde farkında olmadığımız mecburiyetlerle boğuşuyoruz. Aslında mecbur değiliz. Bize dayatılıyor, biz yapıyoruz. Bizde bunu yadırgamıyoruz normal - hayatın gereği zannediyoruz. Halbuki çok yanlış. Dayatılana direnmek veya lakayd kalmak lazım. Kimsenin veya hiç bir beni ilgilendirmeyen alışılagelmiş teamüllerin elinde rüzgarın önündeki yaprak gibi savrulmamalıyız. Adamın her bir cümlesi dank dank sanki balyozla kafama vuruyordu. Yerken balyozu aslında canım acımıyordu. Şirinleştirilmiş cicili bicili prangalardan kurtulmaya başladım.
    İlk işim Cezmi Ersöz' ün kitabını almak oldu.
    Kitabın adı "Hayat bir emrin var mı?"
    Hala arasıra karıştırırım. 2001 de aldım.

    Diğer bir program gününü saatini beklediğim. Cuma akşamları çıkan ismini vermeyen aslında doktor olan ve programında herşeyden bahseden "doktor" programı.
    Bu abim de beni çok etkiledi. Konu başlıkları sıkça toplumdaki tabulardı. Bu kanıksadığımız tabuları her gün elbebek gülbebek büyüttük. Özene bezene baktık. Yalnız bize aslında hiç bir şey kazandırmıyordu bunlar. Farkında olmama vesile olan bu Dr. Ahmet Faruk Yağcı ağabeyime çok şey borçluyum...
    Yukardaki bir çok yazı ona aittir. Başindan geçen olayları bir farklı değerlendirir, bakar.
    Her zaman sağ elini kullananlar, yazıyı sağ eliyle yazar, topa sağ ayağıyla vurur. Peki sol el ayak ile yapılamazmı, baştan zor olur ama yapılır. O zaman insan sağını solunu gerçekten farkeder. Yolda yürürken etrafa bir farklı bakarsınız. Farkındalığınız gelişir... farkında olursunuz...

    Yazıları bir çırpıda doldurmaktan ziyade sırası geldikçe yazmayı, yavaş yavaş demini alarak eklemeyi uygun buluyorum.
    Copy- past, copy-past... Sonra pil biter anlamı kalmaz..
    Topiğin devamlılığı için belki zamanla mahiyeti biraz daha değişsede az-öz ve devamlı olmasını tercih ediyorum.

    Sanki giriş yazım gibi oldu.
    Son düzenleme : COCOR; 16-08-2010 saat: 23:29. Sebep: ekleme, imla

  2. #10
    Duhul
    Jan 2010
    İkamet
    FB CUMHURİYETİ
    Yaş
    62
    Gönderi
    4,005

    Esas

    Hayırlı olsun,başarılar dilerim...

  3. Esas

     Alıntı Originally Posted by yas3gk Yazıyı Oku
    Hayırlı olsun,başarılar dilerim...
    Çok sağol Sn. yas3gk...
    Son düzenleme : COCOR; 16-08-2010 saat: 23:30.

  4. Esas

    Lise 1 de Edebiyat öğretmenimiz bir şiiri okudu, hiç unutmadım. uzun zaman aklımızda kalanları sık tekrar ettik birbirimize, kimi zaman yeni mısralar kendimiz ürettik.
    Aklımda kalan mısraları arama motoruyla aradım buldum.

    işte o şiir.

    Yutkundu Egdi Başını


    Gitmişti makama arz-ı hâl için,
    'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
    Bir azar yedi ki oldu o biçim...
    'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
    Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
    Bir baktı konağa alttan yukarı,
    'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    Çekti ayakları kahveye vardı,
    Açtı tabakasın, sigara sardı.
    Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
    'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    İçmedi, masada unuttu çayı;
    Kalktı ki garsona vere parayı,
    Uzattı çakmağı ve sigarayı,
    'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
    Sandım can evime döktüler ateş.
    Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
    'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
    Ağzına küfürler doldu zehirden;
    Salladı dilini... vazgeçti birden,
    'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    ABDURRAHİM KARAKOÇ

    Bir de sesli Bedirhan Gökçe den dinleyin,

    http://www.dilay.net/bedirhan-gokce/...kut-62846.html
    Son düzenleme : COCOR; 16-08-2010 saat: 23:27.

  5. Esas

    MONA ROZA (MUAZZEZ AKKAYA)

    Mona Rosa siyah güller, ak güller


    Mona Roza Siyah Güller Ak Güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah senin yüzünden kana batacak
    Mona Rosa siyah güller, ak güller

    Ulur aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Rosa bugün ben de bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Rosa seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Rosa ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek

    Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    Ben de çıkar güneş aydınlığa
    Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatır her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mum ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin, ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli olur bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin, ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat on ikidir, söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona



    Akşamları gelir incir kuşları
    Konarlar bahçemin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kiminin sarı
    Ah beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki ben Mona Rosa bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O sakin bakışlar bir su kenarında
    Ki ben Mona Rosa bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle bir saza
    En güzel türküyü bir kuşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa

    Artık anla beni muhacir kızı
    Anla ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev alev sardı etrafımı
    Artık anla beni muhacir kızı

    Yağmurdan sonra büyürmüş başak
    Meyveler sabırla olgunlaşırmış
    Bir gün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurdan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler, o korkulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki can verir gülümsemene
    Bir tüy ki kapalı geceye güne
    Altın bilezikler, o korkulu ten

    Mona Rosa siyah güller, ak güller
    Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah senin yüzünden kana batacak
    Mona Rosa siyah güller, ak güller


    Sezai Karakoç


    BU ŞİİRİ BİLMEYEN YOKTUR DİYE TAHMİN EDİYORUM.
    Yine bizim kalbimizde ayrı bir yeri var,
    Klasiklerden ve anlamlı hikayesi olan bu şiiri koymak istedim...

  6. Esas

    DOHTOR BEY

    Verdigin perhize budur gayratım,
    Bundan başka uyamayong dohtor bey,
    Üç sepet yımırta sabah kahvaltım,
    Teker teker sayamayong dohtor bey!

    İki leğen pilav bir yayıg ayran,
    İster yağlı olsun ister yavan,
    Yanına keseyong beş kilo sovan,
    Yeyong yeyong doyamayong dohtor bey!

    Üç tencere bamya yirim bişince,
    Yirmi tas su içip biraz koşunca,
    Her yanı sökülür garnım şişince,
    Sağlam göynek geyemeyong dohtor bey!

    Sinciye acımdan çogtan ölürdüm,
    Sağolsun gomşular ediyo yardım,
    Bi guzudan fazla yimem söz virdim,
    Ayıp olur cayamayong dohtor bey!

    Bazı az geliyo beş kasa hurma,
    Yedi lahanadan yapıyoz sarma,
    Onuda mı yeding deye hiç sorma,
    Utaneyong deyemeyong dohtor bey!

    Günde iki çuval unum gideyo,
    Avradım her sabah ekmek edeyo,
    Bir gazan fasille gönül ye deyo,
    Artırmaya gıyamayong dohtor bey!

    Senede gırk dönüm bostan ekering,
    Benden başka kimse yimesing dirim,
    Gavını, garpızı gabıglı yirim,
    Acelemdeng soyameyong dohtor bey!

    Bilmem gara Memmed nereye gider,
    Buyumuş gısmatım, buyumuş gader,
    Bi günde yediğim işte bu gadar,
    Daha fazla yeyemeyong dohtor bey!


    AŞIK KARAMEHMET

    Bedirhan GÖKÇE sesli hali;
    http://video.google.com/videoplay?do...6975048165341#

  7. Esas

    GiDiLiRmİş...

    zannedilenler zannedildiği gibi değilmiş oysa
    sadece yalan bir seyredişmiş
    kendini ve zannettiğini öyle bilmekmiş
    ne kadar onu istesen de uzak durabilmekmiş
    mutlu günler hatırına mutlu olabilmekmiş
    Ben;

    Umutları bu kadar cani bilmezdim
    gerçekleşmeyeceğini bile bile umut verirmiş insana
    bu çekilmez acı verirmiş
    Görsemde herşeyi
    hiçbirşeyi kabul etmezdim
    meğer kabullenemediğim ne gerçekmiş
    her özlediğimde yüreğini , üzülmezdim
    Kimileri için üzmek ne meziyetmiş

    En zor anda
    yüreğimi ezip geçemezdim
    bazen o yürek istenmediğinde
    yürek de ezilirmiş
    hiç kimseyi terkedemezdim
    yalan olunca herşeyi
    sevdiğini bile

    arkaya bakmadan ;paramparça;Gidilirmiş....

    Merve N. ARSLAN

  8. Esas

    DUYDUM Kİ BİZİ BIRAKMAYA AZMEDİYORSUN ETME..


    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

    İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme


    Mevlana Celaleddin Rumi


    http://www.dailymotion.com/video/x7x...dogan_creation

Sayfa 2/6 İlkİlk 1234 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •