Sayfa 3/6 İlkİlk 12345 ... SonSon
Arama sonucu : 41 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Beğendiğim/beğendiğiniz deneme, köşe yazıları, günlük....

  1. #17
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Bu Nasıl Aşktır

    Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister.

    Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.

    Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.

    Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
    Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

    Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.

    Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.

    Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.

    Cami küçücüktür.

    Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.

    İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana.

    İşte, aşka adanmış iki eser.

    Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin.

    Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.

    Göreceğiniz manzaraysa şudur;

    Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!

    Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.
    Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır...

  2. #18
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Herşeyin Değerini Bil..
    Yanındakilerinin değerini bil,belki sabah yalnız uyanırsın.. Yalnızlığının kıymetini bil,belki yarın yalnız kalmak istersin ama yapamazsın.. Zamanın tadını çıkar,belki bu fırsatı birdaha bulamazsın Hayatın,sevginin,aşkının,yaşamanın ve herşeyin değerini bil, Belki yarın hiçbirine ulaşamazsın. ...bakarsın bunlara ulaşacağın başka bir yarını bir daha bulamazsın..

  3. #19
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Bir kuş,
    ne zaman gelirse ölümle o zaman tanışır.
    Ancak ölümden endişe duymaz...
    Böcekleri yakalaması,
    yuva yapması,
    şakıması,
    tadını çıkara çıkara uçmasıyla;
    yani daha çok yaşamakla ilgilidir.
    Hiç kuşları kanatlarını çırpmadan,
    sadece rüzgar tarafından
    gökyüzünde süzülüşlerini izlediniz mi?
    Ne kadar ebedi bir keyif içinde görünürler.
    Ölüm gelirse problem değil,
    yok olurlar.
    Ne olacağı ile ilgili endişeleri yoktur,
    bir andan diğerine doğru yaşarlar,
    öyle değil mi?
    Biz insanoğlu,
    bizler her zaman ölümden endişe ederiz.
    Çünkü biz yaşamıyoruz!
    Sorun bu.
    Biz ölüyoruz...
    Yaşamıyoruz!

    Jiddu Krishnamurti

  4. #20
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Ne istediğimize dikkat edelim, yeni bir çağa girerken zaman ve olaylar hızlandı, içimizden geçen düşünceler her zamankinden daha hızlı gerçek oluyor....

  5. #21
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençlere, gençler gibi neşeli olan yaşlılara hayranımdır. Zaten neşeli olanlar hiçbir zaman yaşlanmazlar

    (Cicero)

  6. #22
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Seni rahatsız eden, kendinde göremeyip dışarda gördüğün şeydir...

  7. #23
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Yazının yazarını bilmiyorum, farklı kaynaklarda rastladım.. 19 yıldır, eksikliğini en derinden hissettiğim anlarda hep yaptığım gibi onun izini yazılarda ararken. Hiç dolmayan yerini, kendi ifadelerim yetersiz kaldığında, bunu yaşayan başkalarının ifadelerinde bulmak isterken.. Aslında biraz da başka insanların da benzer arayışları paylaştığını görmenin yarattığı yakınlık ve paylaşım duygusunu yaşamak için.. Bu arayış ve özlemde yalnız olmadığımı görmenin verdiği duyguyu hissetmek için. Ki değilim, ifadeler farklı olsa da, anlatılan şey hep aynı.

    Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Bu harika.

    İnsan babası ölünce büyüyor çünkü.

    Yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.

    Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.

    Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor.

    Uzakta olsa da, bize dokunamasa da

    Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz, her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.

    Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık.

    Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. Zaman artık onun zamanı değil ya

    Teknoloji gelişti ya Her şey değişti ya

    Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.

    Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.

    Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.

    Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz, sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.

    Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.

    Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.

    Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık

    Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık

    Büyüyorsunuz o zaman işte.

    Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.

    Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur
    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  8. #24

    Esas

     Alıntı Originally Posted by Asmiltak Yazıyı Oku
    Yazının yazarını bilmiyorum, farklı kaynaklarda rastladım.. 19 yıldır, eksikliğini en derinden hissettiğim anlarda hep yaptığım gibi onun izini yazılarda ararken. Hiç dolmayan yerini, kendi ifadelerim yetersiz kaldığında, bunu yaşayan başkalarının ifadelerinde bulmak isterken.. Aslında biraz da başka insanların da benzer arayışları paylaştığını görmenin yarattığı yakınlık ve paylaşım duygusunu yaşamak için.. Bu arayış ve özlemde yalnız olmadığımı görmenin verdiği duyguyu hissetmek için. Ki değilim, ifadeler farklı olsa da, anlatılan şey hep aynı.

    Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Bu harika.

    İnsan babası ölünce büyüyor çünkü.

    Yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.

    Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.

    Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor.

    Uzakta olsa da, bize dokunamasa da

    Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz, her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.

    Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık.

    Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. Zaman artık onun zamanı değil ya

    Teknoloji gelişti ya Her şey değişti ya

    Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.

    Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.

    Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.

    Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz, sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.

    Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.

    Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.

    Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık

    Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık

    Büyüyorsunuz o zaman işte.

    Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.

    Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur
    Gecenin bu saatinde gozlerimi doldurdun be dostum...

Sayfa 3/6 İlkİlk 12345 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •