Değerli matematikçilerimizden Tosun Terzioğlu, (d. 1942, Kayseri - ö. 23 Şubat 2016, İstanbul) ile yapılan bir söyleşiden:



“Bir matematikçi hayatta ne yapar?†diye sorulduğunda, “Düşünür†derim. Matematikçi elbette ders verir, araştırma yapar, bunun için kitap okur, makale okur. Zaman zaman kâğıt kalemle çalışır, hesap yapar. Ama esas yaptığı bence, düşünmektir.


[...] Matematikle uğraştığım zaman karşılaştığım tanıdıklar zaman zaman sorarlardı, "Hayrola, niye böyle düşünceli gözüküyorsun" diye. Doğru cevabım, "Düşünceli gözüküyorum, çünkü düşünüyorum", olmalıydı kuşkusuz. Ama genelde "Düşüncesiz görünmemek için düşünceli gözüküyorum. Yoksa kötü bir durum yok" falan gibisinden cevap verirdim. Aslında çalışan bir matematikçiye, "Düşünceli görünüyorsun" demekle on bin metre yarışında koşan bir atlete "Nefes nefese kalmışsın, çok terliyorsun" demek arasında bir fark yok. Kaldı ki düşünmenin insan sağlığına zararlı bir etkisi olduğunu iddia eden bir doktora, doğrusu şimdiye kadar hiç rastlamadım!


[...] Tabii, salt düşünmek de yetmiyor. Okumak, yapılan araştırmaları takip edebilmek ve yaptığınız bir araştırma sonucunda bulduğunuz sonucu birtakım yerlerde anlatmak, başka meslektaşlarınızın eleştirisine sunmak... Çünkü matematik açık bir eylemdir. Yaptığınız şeyi kendinize saklayıp da sağda solda "Bakın ben neler yaptım neler, ama size anlatamam!" diye böbürlenirseniz, herkes sizden biraz kaçar veya size garip bir şekilde bakar, hatta "Bu adam hasta mı acaba?" diye sorar.


Matematikte yeni bir şey yaptığınız zaman, ispatınızı olanca açıklığıyla ya bir bilimsel toplantıda anlatacaksınız veya makale olarak yazacaksınız. Anlatırken veya makalenizi yazarken hiçbir şeyi gizlemeyeceksiniz. Yaptığınız meslektaşlarınızca kontrol edilecek, doğru bulunacak, ondan sonra bu sizin yaptığınız şey tescil olmuş sayılacak.


[...] Bütün bu süreçlerde yaptığınızı kabul ettirmek veya beğendirmek için unvanınızı, pozisyonunuzu falan ortaya atmaktan kesinkes kaçınmalısınız. "Ben şöyle önemli bir kişiyim" veya "Geçmişte ne kadar ödül aldım" gibi laflarla ortaya çıkarsanız matematik toplumunda pek komik, hatta acıklı bir duruma düşersiniz. Çünkü burada büyüteç altında olan siz değilsiniz; büyüteç altındaki yaptığınız matematik.
Matematikçiler kerameti matematikte ararlar, kişilerde değil!


Bu konuda bir film önerisi: Proof (2005)