Sayfa 2/11 İlkİlk 1234 ... SonSon
Arama sonucu : 84 madde; 9 - 16 arası.

Konu: 150 yıl yaşayabiliriz...

  1. #9
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Teşekkür ederim sevgili yağmur..

    Babaannemin ağzından eksik etmediği hayırduasını tekrarlıyayım sana..

    "Ömrün uzun olsun.."

    Mutlulukla bezenmiş bir şekilde..

  2. #10
    Duhul
    Oct 2008
    İkamet
    Istanbul
    Gönderi
    4,151
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Sn yagmur, eline, beynine saglik, burada toparladigin bilgiler icin.
    Elimden geldigince bende belki burada insan sagligini olumlu etkileyen güzel yiyecekleri veya makbule gecen „davranislari“ sunabilirim. Corbada tuzumuz olsun misali.

    Yalniz basliga pek katilmiyorum. Niyetimiz hic bir zaman „cok uzun zaman“ hayatta kalabilmek olmamali…bence.
    Eger 70 yasina geldigimizde, - halen hayatta isek tabiiki, gidecegimiz yere halen kendi ayaklarimiz üzerinde gidebiliyorsak – severek tabiiki, mecburiyetten degil - günümüzü, ilac veya haplar veya tibbi malzemeler kullanmadan gecirebiliyorsak, kimseye ihtiyacimiz olmadan hayattan tad alabiliyorsak, saymis oldugun önlemlerin faydasini fazlasiyla görmüs olacagiz.
    Ve nereye kadar…sorusunada….icden bir rahatlikle, yaw iste gittigi yere kadar… diyebiliyorsak, ne mutlu bize, diyebilirim. 100 senemis, 150 senemis ...kim sallar?
    Önemli olan "insan gibi yasamak"; mumya gibi "öbür tarafa gitme" emrine, kalan gücümüzle direnmeye calismak degil.

    Ama, tüm saymis oldugunuz gida ve beslenme tavsiyelerinin yaninda…dahada önemli seyin… düzenli fiziksel aktiviteler oldugunu unutmamamizi umuyorum. Istedigimiz kadar güzel ve dogru seyler ile beslenelim….fiziksel aktivitesiz, terleme olmayan bir hayat… bizi kesinlikle doktorlara ve hastanelere muhtac edecekdir.
    Bu gercek ne yazikki insanlarimizin yüzde 99 u tarafindan ya bilinmiyor veya bilinsede fazla ciddiye alinmiyor. Malum... zahmetli seylerden kacmanin modasi - hic bir zaman gecmiyor.


     Alıntı Originally Posted by yağmur Yazıyı Oku
    Bazı yiyecekleri daha fazla yiyerek hafıza, algılama yeteneği ve dikkati artırıp, daha hızlı düşünebilmenin mümkün olduğunu belirten uzmanlar, sınavlara hazırlanan öğrencilerin beyinlerinin daha iyi çalışması için zencefil, kimyon, havuç, ceviz, fındık, fıstık, lahana, karides gibi besinleri almalarını öneriyor.
    Diyetisyen Ferin Batman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşan sınav günleri öncesinde, ilköğretim ve liselerin son sınıflarında okuyan öğrenciler için "beynin daha iyi çalışmasına yardımcı olacak yiyecekler" hakkında bilgi verdi.
    Batman, öğrencilerin sınavlar için son hazırlıklarını yaptıklarını, ancak pek çoğunun, "konsantre olamamaktan, öğrendiklerini çabucak unutmaktan, dikkatini veremeyip aynı sayfayı tekrar tekrar okuduklarından" yakındıklarını söyledi.
    Vücudun küçük bir bölümünü oluşturan beynin, yiyeceklerle alınan enerjinin yüzde 20’sini harcadığını, beynin, kanın taşıdığı oksijen ve glikozla beslendiğini kaydeden Ferin Batman, "Araştırmalar, belirli yiyecekleri daha fazla yiyerek hafızanızı, algılama yeteneğinizi, dikkatinizi artırıp, daha hızlı düşünebileceğinizi gösteriyor" diye konuştu.

    ODAKLANMA İÇİN CEVİZ, FINDIK

    Batman, bir konuya "odaklanma" için ceviz, fındık, fıstık, soğan ve karides gibi yiyeceklerin yenmesini önerdi. Batman, şunları söyledi:
    "Ceviz, fındık, fıstık gibi yiyecekler konferanslarda, konserlerde, uzun araba yolculuklarında, sinirleri kuvvetlendirirken, beyindeki haber alma maddelerinin oluşumunu hareketlendirirler.
    Soğan, aşırı yıpranmaya, fiziksel yorgunluğa karşı kanı sulandırır, beyin oksijeni daha iyi alır.
    Karides, beyin besinidir. Vücuda önemli omega 3 yağ asitleri sağlar. Dikkat verme süresini daha uzatır."


    ....... Sabahları vücudun ve beynin enerji deposu boştur. Bu nedenle sinirli ve dikkatsiz olunabilir. Okul çocukları ile yapılan bir araştırmada iyi bir kahvaltı edenlerin daha verimli oldukları ortaya çıkmıştır. Kahvaltıda karbonhidrat ile protein doğru bir karışımdır. Örneğin, kepek veya çavdar ekmeği ile peynir veya yulaf ezmesi ile meyve veya yoğurt, süt yenebilir.

  3. #11
    Duhul
    Oct 2008
    İkamet
    Istanbul
    Gönderi
    4,151
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Saglikli ve uzun bir hayat icin en önemli sartlardan biri - dogru beslenmenin ve yeterince fiziki aktivitenin yaninda - 3. sacayagi olarak.....tabiiki huzur ve ruh sagligi!

    Bu gercegi... icinde oldugumuz finansal kaos günlerinde forumda okumus oldugum icler acisi durumlar ile, daha rahat görebilme imkanina kavusdum.

    Uyguladigim alsatdan uzak, uzun vadeli portföy yatirim tarziyla bu huzurlu ruh halimi saglayabildigim icin.... fazlasiyla mutluyum ve huzurluyum ve tabiiki sansliyim.

    Herkeze stressiz, huzurlu bir yatirim mentalitesi dilerim....hele bu mübarek ramazan günlerinde.

    Para hersey degil ama ciddi paralar kaybetmenin getirdigi aci ile yasanan ruhi hasarin büyüklügünü tahmin bile edemiyorum.
    Bu forumda herkeze huzurlu olabilecegi ve büyük üzüntülere sebep vermeyecek bir yatirim anlayisi dilerim.

  4. #12
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

     Alıntı Originally Posted by epikur Yazıyı Oku
    Uyguladigim alsatdan uzak, uzun vadeli portföy yatirim tarziyla bu huzurlu ruh halimi saglayabildigim icin.... fazlasiyla mutluyum ve huzurluyum ve tabiiki sansliyim.

    Herkeze stressiz, huzurlu bir yatirim mentalitesi dilerim....hele bu mübarek ramazan günlerinde.

    Para hersey degil ama ciddi paralar kaybetmenin getirdigi aci ile yasanan ruhi hasarin büyüklügünü tahmin bile edemiyorum.
    Bu forumda herkeze huzurlu olabilecegi ve büyük üzüntülere sebep vermeyecek bir yatirim anlayisi dilerim.
    Bu yatırım anlayışını yöneticilerin de uygun görmesi ile forum duası haline getirmeyi öneriyorum sn epikur..

    Hele bunu Arapçaya çevirir de galgaleli bir şekilde kıraat da ettirirsek siz görür bakın nasıl geliyor koro halinde "aminnn"..

    Malum halkımız Arapça kelama kendinden geçercesine amin demeye bayılır..

    Anlamasa da..

    Hiç uygulamasa da..

  5. #13
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

     Alıntı Originally Posted by BORA YAŞAR Yazıyı Oku
    Bu yatırım anlayışını yöneticilerin de uygun görmesi ile forum duası haline getirmeyi öneriyorum sn epikur..

    Hele bunu Arapçaya çevirir de galgaleli bir şekilde kıraat da ettirirsek siz görür bakın nasıl geliyor koro halinde "aminnn"..

    Malum halkımız Arapça kelama kendinden geçercesine amin demeye bayılır..

    Anlamasa da..

    Hiç uygulamasa da..

    Sayın BORA Bey, kumdan kaleler yıkıldı... zaten biliyordu herkes bu kalelerin kumdan olduğunu yıkılacağını,ayrıca yeni kumdan kalelerin tasarlanması için bile eskilerinin yıkılması gerektiğini yine herkes biliyordu...

  6. #14
    Duhul
    Sep 2008
    Yaş
    33
    Gönderi
    4,847
    Blog Yazıları
    37

    Esas

    Topiğin asıl konusuna uygun yazıya devam...
    150 Yıl sağlıklı yaşamanın diğer bir koşulu da nefes çalışmalarıdır Daha doğrusu nefes alırken fabrika ayarlarına dönebilmektir...

    Nefes Teknikleri ile İyileşmeler

    Derin düşünme, özü hissetme, varlığı değiştirme, dönüştürme ve yaşam enerjisi çalışmalarının mekaniği olarak bilinen Nefes Teknikleri uygulamaları daha çok zihinsel rahatlama ve stresle mücadele yöntemi olarak bilinir.

    Endişe ve gerilimi azaltıp insanın kendisinden memnun olmasını, üzüntülerini ve ağrılarını tolore etmesini kolaylaştıran ve zihni sakinleştiren bu yöntemler, son yıllarda pozitif bilimlerin kesin kabulünü sağlayarak tıbbın her alanında yoğunlukla kullanılmaya başlanmıştır. Öncelikle sağlığın korunması ve kaliteli bir yaşam için önerilen bu yöntemler, koruyucu hekimlik bünyesinde kanser başta olmak üzere kalp hastalıkları, diyabet ve felç gibi tedavisi uzun süren hastalıklarda uygulanması özellikle tavsiye ediliyor.

    Nefes uygulamaları hastanın direncini artırıp daha güçlü hale getirdiği için çok önemlidir. Nefes Teknikleri aynı zamanda kendi başına tedavi edici etkiye de sahiptir. Bu uygulamalar hastalığın iyileşme sürecini olumlu etkiler ve rahatsızlığın tedavi sürecini kısaltır. Nefes Teknikleri uygulamalarının özellikle kanser gibi hastalıkların tedavisinde çok yararlı bir destekleyici olduğu bilinmektedir. Nefes uygulamaları birincil olarak vücudun endojen mekanizmalarını harekete geçirdiği için geniş bir etki alanına sahiptir.

    Önceleri panik atak, stres, depresyon gibi psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bu yöntemler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalarda Nefes Teknikleri kullanımı ile kalp ritminin yavaşladığı kan akışının düzene girdiği, kan basıncının düştüğü, beyin yarım kürelerinin dengelendiği, adrenalin hormonunun ve kolesterolün azaldığı, oksijen tüketiminin düştüğü görülmüştür.

    Nefes Teknikleri uygulamaları, insanın içindeki enerjiyi kullanabilmesini ve kendi zihinsel gücünün farkına varmasını sağlar.
    Nefesin süreklilik oluşturularak izlenmesi kendi başına bir iyileşme çalışmasıdır. Tekrarlanan nefes alış verişlerinin peşinden gidilmesi beyin dalgalarını yumuşatır ve zihin tamamen sakin bir hale gelir. Hatta düşüncenin ötesinde daha büyük bir bilinç alanına geçilmesini sağlar. Bu büyük bir fırsattır, insanın huzuru ve mutluluğu için bu büyük bir imkândır. Çünkü insanın o noktada aldığı haz, bilinen gerçekliğe ait bir haz değildir.

    Özellikle kanser tedavilerinde ilaç, ameliyat ya da radyoterapi gibi bilinen tedavilere alternatif olan Nefes Teknikleri uygulamaları, hastanın psikolojik durumunun düzeltilip hayata bağlanmasında son derece etkili olmaktadır. Bu uygulamalarla hasta kendisini daha güçlü hisseder, ağrılara ve acılara daha kolay katlanır. Baş edilmesi zor bir hastalıkla mücadele eden insanın hastalığa karşı psikolojik yapısı, gücü ve genel durumu iyileşir.

    Bu yöntemlerle, hastada bir arınma sağladığı gözlendiği için dünyanın birçok yerinde özellikle kanser ve kalp gibi kronik hastalıklarda hastalara önerilmektedir. Bu çalışmalar hastanın manevi durumunu düzeltir, Endorfin hormonunun açığa çıkmasına neden olur, hastayı yeniden hayata bağlar ve yapılan tedavinin daha başarılı olmasını sağlar.

    Nefes Teknikleri uygulamalarında seviye kazanan insan, içindeki özle temas kurmaya başlar. Bu temas zamanla bütün duyguları ve zihni içine alacak şekilde genişler. Fizik beden, duygular ve zihin bir bütün haline gelir. Kişi bu aşamada duygu ve düşünceleri, olumlu ve olumsuz diye ayırmaktan vazgeçerek, nötr kalmayı ve her şeyi içine alacak kadar genişlemeyi öğrenir. Nefes Teknikleri uygulamaları bedende birikmiş enerjiyi topraklayarak, yorgunluğu alır. Zihinsel konsantrasyonu artırır ve sakinleştirir. Genellikle ağrılarda ilaç kullanmaya gerek kalmaz. Bugün, birçok doğaüstü olayın nasıl gerçekleştiğini anlamamızı sağlayan yüksek farkındalıkla ve o yüksek beyinsel konsantrasyonla beynin yarattığı mucizevî olayları da düşünürseniz, olayları yorumlamanız değişir. Bilim, gelebildiği nokta itibariyle her şeyi açıklamaya yeterli olmayabilir. Bu uygulamaları ön yargıyla baştan reddetmek yerine konuyu takip ederek incelemek ve sonuçları üzerinde araştırmalarda bulunmak gerekir.

    Dünyanın birçok yerinde kanser tedavisi gören hastalar onkologlar tarafından nefes terapistlerine yönlendirilirler. Nefes Teknikleri uygulamalarını bir yaşam biçimi haline getirmek çok yararlıdır. Bireyselliğe yönelik, paylaşımdan uzak gelecekten kaygı duyan ve değerimizin düşürüldüğü bir çağda yaşamanın sonucu olarak bocalayan insan, iç sesini dinleyerek bütün zorlukların üstesinden gelebilir ve kendisini iyileştirebilir. Hastaları iyileştiren şey uygulamalar değil, kendi özünden beslenmeyi öğrenmesidir. Bu uygulamalar bir aşama olarak kabul edeceğimiz pozitif düşünceyi öne alan kişilerin veya olumlu düşünce tarzını yaşam biçimi şekline getiren kişilerin, yargıdan ve kontrolden kurtulmalarını sağlar. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalma becerisini ve hiçbir şeyi birbirinden ayırmadan, dışlamadan her şeye eşit uzaklıkta olma anlayışını kazandırır. Bu koşulsuz sevgi ve her şeyi olduğu gibi kabul etme bilinç seviyesinin açılımıdır. Hepimizin içinde bütün evrenin her türlü bilgisi vardır. Bizim yapacağımız şey, hastalanmadan veya ihtiyaç hissetmeden önce bu gücü kullanmayı öğrenmek ve her zaman bir adım öne geçmektir. Önemli olan sağlığın korunması ve hayatın en randımanlı şekilde yaşanması olduğuna göre, insanlar Nefes Teknikleri uygulamalarıyla güçlerini kullanmayı mutlaka öğrenmelidir.

    Eğer Şifalanmak için enerjilerle çalışmaya niyet ettiyseniz, şu an enerjilerle çalışıyorsunuz demektir. Niyet her şeyin özüdür. İzin verdiğiniz ve kabul ettiğiniz her şey, anda oluşur. Onun oluşması, sizin niyetinizin saflığına, samimiyetine ve gücüne bağlıdır. Nefes teknikleriyle şifalanmak konusunda şifacı olmak istiyorsanız, içe dönerek kendinizle yüzleşerek kendinizi şifalandırmak zorunda olduğunuzu bilmelisiniz. Ancak kendinizi şifalandırabilir-siniz. Kendinizi şifalandırırken başkalarının da şifalanmasına yardımcı olabilirsiniz.

    Bireysel iyileşme toplumsal iyileşmeye hizmet eder. Siz iyileştikçe çevrenizdekiler bu durumdan bilerek ya da bilmeyerek en üst düzeyde yararlanırlar. Sizinle aynı evi ve iş yerini paylaşanlar, sizinle dostluk ve arkadaşlık kuranlar, sizinle temas edenler, sizinle aynı semt, şehir, ülkede oturanlar ve sonuçta bütün var oluşun tamamı sizden yararlanır. Bütüne yapacağınız yardım, aslında kendinize yapacağınız yardımdır. Kendinize yapacağınız şifa, bütünün şifalanma-sına etki eder.
    İyileşme öncelikle niyet etme, izin verme ve kabul etmenize bağlıdır. İyileşmenin bir son noktası yoktur ve her zaman daha iyisinin olduğunu bilmeniz yeterlidir. İyileşmeyi kabul sınırlarınızın genişlemesi olarak alırsanız, göreceksiniz ki kabulleriniz genişledikçe giderek daha çok rahatlayacaksınız. Çünkü sizi rahatsız eden şeyler kabul etmediklerinizdir. Kabul ettiklerinizin sayısı çoğaldıkça sizi rahatsız edeceklerin sayısı azalacaktır.

    Kabul edemiyorum, onu veya o şeyi içime sindiremiyorum diyor ve bu durumu değiştirmek istiyorsanız, Nefes Teknikleri çalışmaları; enerjinizi yükseltecek, irade gücünüzü artıracak, kendi içinizdeki kabul edişlerinizi kolaylaştıracak kuvveti oluşturmanızı sağlayacaktır. Nefes tekniklerini 24 saatlik bir farkındalıkla uygulamaya başladığınızda, iyileşme periyodunuzu 24 saatlik bir zamana yaydığınızı, gelişimin, iyileşmenin ve kabul edişinizin farkındalıkta kaldığınız her anda oluştuğunu anlamaya başlayacaksınız.

    Yeterli oksijene ulaşamama nedenimiz doğru nefes almasını bilemediğimizden kaynaklanır. Doğarken mükemmel çalışan diyafram adalesi korku, endişe ve yaşam şartlarının oluşturduğu tembelleşme nedeniyle kullanılamadığında, ciğerlerimizi tam kapasiteyle dolduramadığımızı söyleyebiliriz

    Nefesi ile ilgilenmemiş bir kişinin her nefes alışta ciğerlerinin sadece % 10 kapasitesini kullanabildiğini, nefesiyle çalışanların % 30, iyi bir nefes terapisti’nin % 50 ciğer kapasitesini kullanabildiğini bilmelisiniz. Sadece % 10 olan nefes devinim oranını % 30 a çıkarmanızın bile yaşamınızda inanılmaz değişimlere yol açacağını bilmelisiniz.

    Bunu başarmanın en kolay yolunun, doğarken en mükemmel şekilde çalışan diyaframınızı tekrar kazanmaktan geçtiğini söyleyebilirim. Yeni doğmuş 2 3 kiloluk bir bebeğin küçük bir ciğer kapasitesine sahip olduğu halde doğduktan sonra ilk çığlığında hastaneyi nasıl çınlattığını düşünün. Bebeğin doğru kullandığı diyafram adalesinin sağladığı ses volümüne, bebekten 40 kere büyük bir ciğer kapasitesine sahip yetişkinler erişemezler.

    Bebek büyüdükçe modern yaşamın getirdiği alışkanlıklar yüzünden diyaframını kullanamamaya başlar ve zamanla tamamen pasif hale getirir. Yedi yaşından sonra iyi kötü, güzel çirkin dualitesine, ayrılık bilincine geçmesi ve bu konu da hiç bir eğitim ve rehberlik almaması sonucu ile kutupsal çalışan zihnin üst solunumla direkt ilişkisi yüzünden diyaframdan tamamen kopar. Sadece diyaframınızı kullanılmaya başlamanız bile doğru nefes almanızı ve yeterli oksijeni bedeninize taşımanızı sağlar.
    Diyafram kullanılmaya başlandığında diyaframın zihindeki karşılığı olan parasempatik sistem devreye girer. Üst solunumun karşılığı olan kutupsallık, diyafram solunumunun karşılığı olan birlik anlayışıyla yer değiştirerek farkındalık oluşturmaya, başka bir ifade ile uyanmaya/aydınlanmaya yol açar. Aydınlanma, enerji ve farkındalık çalışmalarını en üst düzeyde temsil eden nefes tekniklerinin kusursuz bir şekilde uygulanması ile gerçekleşir.

    Mustafa Kartal

  7. #15
    Duhul
    Oct 2009
    İkamet
    Patanistan
    Gönderi
    399

    Esas

    100 sene nasıl yaşanır diye kitap yazan bir adam 41 yaşında ölmüştü.
    Demek ki 150 sene nasıl yaşanır diye kitap yazan adam 60 sene yaşayacak...

    İnsanı var eden çevresidir.
    Belli bir zaman sonra o çevre, insanı ve doğası ile yok olacaktır.

    Ve uzun yaşayan bir insan ,kendisine yabancı bir ortamda yalnız kalacaktır.

    Yani fazla diretmemek..
    Ve uygun bir anda bu dünya'yı terk etmek gerekir.

    Ben bu açıdan rahatım.
    Çünkü benim sülalemde 70 seneden fazla yaşayan insan yok gibi..

  8. #16
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Sevgili Yağmur'un burada yaptığı bilgilendirmeler kaliteli bir yaşamı işaret ediyor..

    Aslında yaşam bir inattır..

    Bir meydan okumadır..

    Ve en önemlisi bilinçli bir çabayla desteklenirse o inat ve meydan okumanın bir anlamı olur..


    Yağmur'umuzun yaptığı bu bilince katkıda bulunmaktır..

Sayfa 2/11 İlkİlk 1234 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •