Sayfa 3/7 İlkİlk 12345 ... SonSon
Arama sonucu : 50 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Göbeklitepe - Dünyanın ilk tapınağı

  1. #17
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas


  2. #18
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    Kapadokya ve Van Gölü'nün izi bulundu

    Dünyanın en eski tapınağı olarak kabul edilen Şanlıurfa, Göbekli Tepe’deki 11 bin yıllık kalıntıların, eski dünyada hacıların toplandığı bir kozmopolit merkez olabileceği öne sürüldü. Arkeologlar, antik tapınaktaki volkanik el aletlerinde, Kapadokya’nın ve Van Gölü’nün izlerini buldu.

    Arkeologlar, kazı alanında bulunan ve volkanik kayalardan yapıldığı belirtilen 130 bıçak ve el aletine dayanarak, Göbekli Tepe’deki antik tapınağın, birçok farklı noktadan gelen insanlar için bir toplanma yeri özelliği taşıdığını iddia etti. El aletlerinin, lavlar hızla soğuduğunda elde edilen ve volkan camı olarak bilinen obsidiyenden yapıldığı ifade edildi.

    VOKANİK DELİLLER
    Kanada’nın McMaster Üniversitesi’nden Tristan Carter ve ekibi, obsidiyen aletlerin kimyasal bileşenleri çözerek hangi yanardağlardan gelmiş olabileceklerini anlamaya çalıştı. LiveScience’a konuşan Carter, “Çalışmamızda çok spesifik sonuçlar elde edebiliyoruz. Obsidiyen maddesinin hangi yanardağdan, hatta yanardağın hangi yakasından geldiğini bile anlayabiliyoruz” dedi.

    Analizlerin sonuçlarına göre, Göbekli Tepe’de bulunan en az üç obsidiyen materyalinin kaynağı, 500 km ötedeki Kapadokya’dan geliyor. Diğer üç kaynakta, 250 km ötedeki Van Gölü’ne işaret ediyor. Obsidiyenin geldiği bir diğer coğrafya ise 500 km ötesine, kuzeydoğu Anadolu’ya işaret ediyor.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25331904/

  3. #19
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

    Köylülerin farkettiği höyükten bir tarih gün ışığına çıktı




    Kütahya’da, yaklaşık 3 yıl önce köylüler tarafından fark edilen 5 bin yıllık höyükteki kurtarma kazısında, Roma döneminden kalma sabun taşı ve metalden objelerle çocuk iskeletleri bulundu.


    Kütahya Müze Müdürü ve Çiledir Höyüğü Kazısı Başkanı Metin Türktüzün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, il merkezine 28 kilometre uzaklıktaki Arslanlı köyü yakınında vatandaşların fark edip bildirmesinin ardından ortaya çıkarılan Seyitömer Linyit İşletmesi (SLİ) Müessesesi arazisindeki höyüğü kazmaya, 2009 yılının eylül ayında başladıklarını bildirdi.

    Çiledir Deresi mevkisinde bulunmasından dolayı bu alanı ”Çiledir Höyüğü” diye adlandırdıklarını belirten Türktüzün, höyüğün altındaki kömürün çıkarılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni, Kütahya Valiliği’nin onayıyla kurtarma kazısı yaptıklarını söyledi.

    Geçen yıl 6 Haziran-4 Aralık’ta yürüttükleri kazının, bu yıl yaz mevsiminde devam edeceği bilgisini veren Türktüzün, ”Geçen yılki çalışmalara müze uzmanları, öğrenciler ve SLİ Müessesesi işçileri olmak üzere yaklaşık 100 kişilik ekip katıldı. Kazının finansmanı SLİ Müessesesi tarafından karşılandı. Kazı çalışmalarına, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi katkı sağladı” dedi.

    -Höyüğün geçmişi 5 bin yıl öncesine kadar uzanıyor-

    Türktüzün, höyüğün Roma dönemi tabakalarının bir bölümünün kaldırıldığını ve Eski Tunç Çağı tabakasında çalışma yapıldığını anlattı.

    Kazıda şimdiye kadar önemli bulgular ele geçtiğine dikkati çeken Türktüzün, şöyle devam etti: ”Höyüğün tespit edilen en eski evresi, MÖ 3000-2000 yıllarına tarihlenen Eski Tunç Çağı evresidir. Çiledir Höyüğü’ndeki Erken Tunç Çağı mimarisi incelendiğinde birbirini takip eden ve birbirini destekler konumda yapılmış, 3-4 metre yüksekliklere kadar korunmuş sur teras duvarları bulunuyor. Sur teras duvarları, ortada bulunan bir yapının etrafını yay şeklinde sarıyor. Parçalar halinde inşa edilen duvarların temel taşları arasında kot farkı var. Sur teras duvarlarının kısmen çevrelediği yapının tüm duvarları, güçlendirmek veya bilmediğimiz farklı bir nedenden dolayı birbiri ardına örülmüş duvarlarla çevrelenmiş. Ayrıca bu mekanın batı kesiminde mekana bitişik inşa edilmiş bir oda yer alıyor.”

    -”Burada Euelpis yatıyor” yazılı kitabe çıkarıldı-

    Türktüzün, kazılarda Erken Tunç Çağı’na ait çok sayıda seramik parçası ve dönemin özelliklerini yansıtan ana tanrıça figürleri bulunduğunu belirtti.

    Höyükte sabun taşı işçiliği yapıldığını belirlediklerini söyleyen Türktüzün, şunları kaydetti: ”Sabun taşı ve metalden boncuk, piramidal şekilli objeler ve mühürler açığa çıkarıldı. Roma dönemine ait ve ikincil kullanım görmüş mimari yapılara da rastlandı. Bu yapılar incelendiğinde, birbirine bağlı odalardan oluşan bir mimari kompleks olduğu düşünüldü. Odaların genel olarak taş döşeli olduğu görüldü. Taş döşemelerin altında ise atık su giderleri inşa edildiği ve bu sistemin farklı yapılar için yapılmış atık su sistemleriyle birleştiği saptandı. Üzerinde kazıma yazı bulunan pişmiş toprak iki kiremit parçası ele geçti. Bunlardan birinin üzerinde, Erken Hristiyanlık dönemine ait ’Burada Euelpis yatıyor’ yazan kitabe var.” Türktüzün, höyükteki mezarlarda, 9-15 yaşlarında 4 çocuğa ait iskeletlerin yanı sıra domuz kafatası, köpek iskeleti, at, domuz, kemirgen hayvan ve keçi iskelet parçaları bulunduğunu sözlerine ekledi.



    MİLLİYET GAZETESİ

    30/03/2012

  4. #20
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    Medeniyetin Anlatılmamış Tarihi Göbeklitepe

    Göbeklitepe’yi önemli kılan en önemli sebep kuşkusuz insanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tek tek gözden geçirmemize neden oluşu. Dünyanın orijinal haliyle günümüze kalan en eski tapınağı olan Göbeklitepe 12 bin yıl önce inşa edilmiş.

    Göbeklitepe, bugünün insanları ile o devrin insanlarının aynı düşünce ve davranış modeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. Keşifler göçebelikten yerleşik hayata geçerken, kentlerden önce tapınakların inşa edildiğini gösteriyor.

    Bilgiyi değiştiren yer
    Göbeklitepe yapılışının ardından bin yıl kadar sonra tonlarca ton toprak ve çakmaktaşları ile tamamıyla gömüldü. Tapınağın ne amaçla gömüldüğü de araştırma konuları arasında. Tarihi M.Ö. 10 bin yıllarına uzanan, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar göz kamaştırıyor. Bölgenin dikkat çeken bir özelliği de gün yüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırması.

    Yerleşim amaçlı değil
    Arkeolojik olarak Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A Dönemi’ne (M.Ö 9.600 – 7.300) ait olan Göbeklitepe’de, bir tepe üzerine inşa edilmiş çok sayıda yuvarlak biçimli yapı bulundu. 1995 yılında başlayan kazılar sonucu elde edilen bulgulara göre bu yapılar yerleşim amaçlı bir kullanıma sahip değiller. Göbeklitepe’de bulunan yapıların henüz tamamı gün ışığına çıkarılmadı. Toplam yirmi adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı yapıldığı kesin.

    T biçimli dikilitaşlar
    Daha net ve açık bir dille denilebilir ki, bu yapılar dünyanın yapıldığı hali ile bugüne ulaşabilen ilk tapınakları. Taş devrinden kalma bu tapınakların yapılış biçiminde ortak bir özellik göze çarpıyor. T biçiminde dikilitaşlar ile çevrilmiş bu tapınakların merkezinde de iki T biçiminde dikilitaş karşılıklı olarak yer alıyor.

    Stilize insan tasvirleri
    Prof. Dr. Schmidt ve ekibi boyları üç ilâ altı metre arasında değişen bu T biçimindeki dikilitaşların stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünüyor. Bunun sebebi T biçimindeki dikilitaşların kenarlarında kol ve el tasvirlerinin bulunması. Bu dikilitaşların ilgi çekmesinin diğer bir nedeni ise üzerine işlenmiş hayvan tasvirlerinin ve soyut sembollerin varlığı. Bu betimlemeler insanoğlunun yaşayışı hakkında küçük gibi görünen ancak yaşam biçimlerini, inanış ve korkularını anlatan en önemli veriler arasında.

    Farklı betimlemeler
    Taşlar üzerine kazılan hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka betimlemeler de bulundu. Bunlardan en önemlisi T biçimindeki dikilitaşın yan tarafından aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartmaları. Bulunmuş olan bu stilize insanları tasvir eden T biçimindeki dikilitaşların ağırlıkları ortalama 40 ila 60 ton arasında değişiyor.

    Bu insanlar kimdi?
    Göbeklitepe’deki tapınakları tasarlayanlar ve inşa edenlerin kim oldukları hâlâ kesin olarak bilinmiyor. İnsanoğlunun avcı toplayıcı olduğu dönemde, yerleşim ve tarım kavramlarından çok uzak olduğu 12 bin yıl öncesinde bu yapıların nasıl tasarlandığı da çözülebilmiş değil. Bazı arkeologlar avcı toplayıcı olan bu topluluğun şamanî bir düzende organize olduklarını tahmin ediyorlar; yani tüm bu düzenin ardında şaman bir din lideri var. Ancak diğer bir görüş şaman liderlerin daha çok Antik Mısır’dan bildiğimiz özel bir rahip sınıfına dönüşmüş olduğu yönünde. Bu görüş bugüne kadar bilinen bilimsel verilerden çok daha önce toplumsallaşmanın gerçekleştiğini, insanların hiyerarşik düzende belirli sınıflara göre organize olduklarını ortaya koyuyor. Göbeklitepe, arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biri. Henüz şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa etmiş olduğunu gösteren ilk örnek. Bu da şehirleşme yani medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir buluş. Hatta bu buluşu dolayısıyla kazıyı yapan Dr. Klaus Schmidt, “Önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi” diyerek erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirdi. Kim bilir tüm bu sorulara yanıtlar bulunduğu takdirde belki de insanlık tarihi yeniden yazılmaya başlanacak.

    Göbeklitepe’ye arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biri olarak bakılıyor. Henüz kent yaşamına geçmemiş olduğu düşünülen insan topluluklarının mabed inşa ettiğini kanıtlayan Göbeklitepe uygarlık tarihi araştırmalarında bir dönüm noktası.

    Göbeklitepe Şanlıurfa’ya 20 kilometre mesafede Örencik Köyü yakınlarında. Alanda kazı çalışmaları ilkin1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün işbirliğiyle başlatıldı. Heyet başkanlığını Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’in yürüttüğü kazılar, her yıl eylül ve ekim aylarında on haftalık bir süre içinde yapılıyor.

    Yapılan kazılarda kelaynak kuşu betimlemesi de bulundu. Önceki kazılarda da çeşitli hayvanlara ait kabartma tasvirlerin bulunduğu Göbeklitepe birçok yönüyle dünyada başka benzeri olmayan bir yer.


    Dünyanın en eski 10 tapınağı

    1. Göbeklitepe, M.Ö. 12.000-10.000.
    2. Hypogeum Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.600.
    3. Ggantija Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.600.
    4. Hagar Qim Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.200.
    5. Stonehenge İngiltere, M.Ö. 2.500.
    6. Knossos Saray Tapınağı; Girit, M.Ö. 1.700.
    7. Amada Tapınağı; Mısır, M.Ö. 1.500.
    8. Haşepsut Tapınağı; Mısır, M.Ö. 1.479.
    9. Luksor Tapınağı; Mısır, M.Ö. 1.400.
    10. I.Seti Tapınağı; Mısır, M.Ö. 1.279.

    Şanlıurfa inanç turizmi yönünden çok zengin. Balıklı Göl ve çevresi kentin sembollerinden.

    Şanlıurfa mutfağı destansı lezzetler sunar. Sıra gecelerinde yöresel ezgiler eşliğinde yenen kebap, çiğköfte ve diğer tatlar mutlaka denenmeli.

    Halfeti’deki Rumkale ve diğer kültürel zenginlikler ziyaretçileri geçmişin görkemine doğru yoluculuğa çıkarıyor.

    Tarih ve uygarlık beşiği Harran’da geleneksel mimariyi yansıtan konik evler büyük ilgi görüyor.

    Halfeti’deki Rumkale ve diğer kültürel zenginlikler ziyaretçileri geçmişin görkemine doğru yoluculuğa çıkarıyor.

    Antik Mısır kaynaklarında da rastlanılan kelaynak kuşları Şanlıurfa’nın doğal zenginliklerinden ve koruma altında.

    Hz. Eyüb peygamberin makamı, Şanlıurfa’ya peygamberler şehri denmesini sağlayan bir kültür ve inanç mekânı.

    Harran, Birecik, Halfeti, Ceylanpınar ve kent merkezindeki irili ufaklı onlarca tarihi mekân Şanlıurfa’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

    T Biçimli Dikilitaşlar

    Prof. Klaus Schmidt
    Bölgedeki kazı çalışmalarının her yıl eylül ayında başladığını ve yaklaşık 10 hafta sürdüğünü belirten Prof. Klaus Schmidt şunları belirtti: “Göbeklitepe’deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Ayrıca, dikili taşların (stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor.”

    Göbeklitepe’de şimdiye kadar altı tapınak alanı ortaya çıkarıldı. Yörede yirmi kadar tapınak olduğu tahmin ediliyor.

    Göbeklitepe’nin günümüze kadar son derece iyi biçimde korunaklı şekilde kalması arkeoloji ve sanat tarihi açısından akademisyenlere büyük bir fırsat sunuyor.

    Sanatçı ve heykeltıraş Erdinç Bakla’nın 20 Mart’ta açılan “Göbeklitepe Rüzgarı’’ heykel sergisi 14 Nisan 2012 tarihine kadar İstanbul Nişantaşı’ndaki Galeri Işık’ta ziyaret edilebilir.

    Yapılan kazılarda boğa, yaban domuzu, tilki, turna, kelaynak ve yaban ördekleri en sık görülen hayvan tasvirleri. Taşların üzerine işlenen bu hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka figürlerle de karşılaşıldı.

    http://www.turkishairlines.com/tr-tr...beklitepe.aspx

  5. #21
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

    Göbektepe heykeline benden 200 bin!


    04 Nisan 2012 Çarşamba

    19 Şubat'ta bu köşede 'Göbeklitepe kazısına dikkat' başlığıyla yazdığımız yazıda arkeoloji dünyasının merakla izlediği bu kazı alanının Kültür Bakanlığımızca sıkı bir şekilde koruma altına alınması gerektiğini belirtmiştik. Uyarımızın kaale alınma oranıyla ilgili fazla iyimser değildik. Ancak bu kadarını da düşünmemiştik...
    Kazı alanının güvenliğinden kim sorumluymuş, biliyor musunuz? Alman kazı ekibi!.. Bunu nereden anladık? Biliyorsunuz, tam 11.600 yaşındaki bir heykel başı çalınmıştı. Kim suçluymuş peki?.. Kim olacak, tabii ki Almanlar... Heykeli korumadıkları gerekçesiyle, Alman ekibin kazı başkanı Doç. Dr. Klaus Schmidt'e 150 bin liralık ceza kesilmiş...
    ***
    Mantık şahane ama değil mi?
    Muhteşem Anadolu'nun o akılalmaz mekanında 'av toplayıcı insan' diye bilinen 12 bin yıl önceki atalarımızın dünyanın şaşkın bakışları arasında, kalıcı ibadet yerleri inşa ettiğini ortaya çıkararak arkeoloji dünyasını beşik gibi sallayan Alman arkeologlar, kendilerini en azından duygu anlamında 'mülk sahibi' hissetmeye başlarsa, başta Sayın Kültür Bakanımız olmak üzere kimse şaşırmasın.
    CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın Göbeklitepe'den çalınan heykele dair verdiği soru önergesine Sayın Ertuğrul Günay'ın verdiği yanıtı sabırla ve dikkatle okumanızı rica edebilir miyim?
    'Göbeklitepe kazı çalışmalarında, kazı yeri ve kazı yerindeki sabit tesislerle, bunlar içindeki her türlü malzemelerin korunması kazı başkanlığına verilmiştir. Mevcut güvenlik görevlileri yanında, alanın kapalı devre kamera sistemiyle de güvenliğinin sağlanmasına başlanmıştır. Buna ilaveten, bahse konu esere yönelik olarak takdir edilen bedelin sorumlular tarafından ödenmesi de sağlanmıştır. En erken tapınak örneklerinden olan Göbeklitepe'nin insanlık tarihi ve arkeoloji literatürü açısından çok önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine aday olan ve 1'inci Derece Arkeolojik Sit alanı içerisinde kalan Göbeklitepe'ye yönelik projelerin gerçekleştirilmesine çalışılmaktadır.'
    Evet, lamı cimi yok; çalınan heykelin bedeli 'takdir' edilmiş...
    150 bin lira...
    ***
    Dinlerin başlangıcı...
    Dünyanın en eski ibadet mekanı...
    Taşdevri başyapıtı...
    Doğru... Bunlar bilinmesi gerekenler.
    Yapılan nedir? 11.600 yaşında olan ve çalınan heykel başına 150 bin Türk Lirası bedel biçilip, çalışma sahalarını koruyamayanlara ceza olarak ödettirilmiştir. Bakanlık yetkilileri, verilen cezanın tarihi değerinin karşılamanın mümkün olmadığını, sigorta bedeli üzerinden belirledikleri bu bedeli idari bir ceza olarak ödettirdiklerini söylemişler.
    Bilim ve kültürün hazinesine sahipsiniz; 150 bin TL ceza kestim, diyerek Meclis'te soru önergesi yanıtlamak, hangi iletişim 'becerisi' ve 'kuralı' içine girer?...
    Ayrıca, oralara yolu düşenler arasında 'Bir iki parça da ben götürsem nasıl olur acaba?' diye düşünenlerin sayısında artış var mıdır acaba? Mesele ben talibim bu işe. Eşi dostu harekete geçirip üçü beşi bir araya getirip mesela 200 bin falan verebiliriz iyi parça için. Ne dersiniz Herr Doktor Schmidt?




    Akşam
    Ali SaydaM

  6. #22

    Esas

    sn sirius bende siz verdiniz sandıydım 200 bini

  7. #23
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

    Göbeklitepe Kazısı'na dikkat!



    Urfa'daki Göbeklitepe Kazıları'nın 'değerini' tam anlamıyla idrak edişim, 'Medeniyetlerin anlatılmamış hikayesi'ni anlattığı yolundaki vaadiyle dikkatlerimizi çeken o müthiş belgesel sayesindedir: 'Batı'ya Doğru Akan Nehir.' Göbeklitepe Kazıları'nda 12 bin yıl önceki insanımıza dair ortaya çıkarılan 'gerçeklik'lere geçen yıl bu sütunlarda işaret etmeye çalışmıştım. Hani o 'Avcı, toplayıcı insan' diye tanımlanan atalarımızın, kalıcı ibadet yerleri inşa ettiklerini ve 'dünyanın bilinen ilk anıtı'nı dikerek, ağızsız, burunsuz, suratı olmayan varlıkların toplandığı bir kutsal mekanda buluştuklarını ortaya çıkaran büyük kazı çalışması... Dün Fatih Çekirge'nin 'Dinlerin başlangıcında onlar kazar, biz bakarız' başlıklı yazısında bu kazıdan bir heykelin çalınmış olduğunu okuduğumda içim cız etti.
    Vah ki vah!
    Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a seslenelim: Göbeklitepe'yi bir an önce adam gibi koruma altına alın lütfen!


    Akşam
    Ali Saydam



    NOT:Bu yazı yazar,ın 19 Şubat,taki yazısından bir bölümdür.

  8. #24
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19945804.asp


    Fatih ÇEKİRGE,nin

    18 Şubat,taki güzel bir yazısı.
    Göbeklitepe.

Sayfa 3/7 İlkİlk 12345 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •