Sayfa 1/2 12 SonSon
Arama sonucu : 14 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Kanser tedavisi - (deneyenler sonuçlarını açıklasınlar)

  1. #1
    Duhul
    Sep 2011
    İkamet
    En Sevilen Yerlerde Yaşarım :)
    Gönderi
    154

    Esas Kanser tedavisi - (deneyenler sonuçlarını açıklasınlar)

    Kanser Tedavisinde yeni öğrendiğim bir tedavi yintemini sizlerle paylaşmak istiyorum. Rabbim bu hastalığı kimsenin başına vermesin !!


    inetrette yaptığım araştırmalar sonucu henüz çok yeni bir tedavi metodu ile karşılaştım. Karşılaşmam tamamen tedadüf eseri oldu. henüz yöntem türkiyede bilinmemesine karşılık italya da bir onkolog tarafından uzun bi süredir kullanılmakta imiş , bu konuyu ilk kez eski bir yatırımcı olarak üye olduğum hisse.net formuna taşımaya karar verdim, karar verdim cünkü biliyorumki bu yöntemi deneyip ALLAH'ın izniyle şifa bulanlar olursa, yada eşi dostu, akrabası, arkadaşı deneyip şifa bulur ise burada gelişmeleri bize aktarırlar. tedavi zaten çok uzun değil aylarca beklememize gerek yok


    Rabbimizin bir Hediyesi Tedavi Yönteminin adı : SODYUM Bİ KARBONAT


    Kanserin asıl sebebi mantarlarmış. Yediğimiz içtiğimiz genetiği oynanmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar, cipsler, kolalar hepsi 'asidoz'a yol açıyor. Asidoz demek hücrelerin oksijen alamaması demek. Oksijen alamayan hücre çürüyor. Çürüyen hücrede mantar oluşuyor. Mantarların yayılmasını önlemek için, vücut mantarların etrafını sarıyor ve bu da tümörleri oluşturuyor.


    Özetle nasıl tedavi edildiğini yazmam gerekirse, her gün 1-2 çay kaşığı karbonatı sıçak suda iyice çözüp karıştırıp üzerine normal su döküp ılıştırıp içeceksiniz

    İnsan vücudunun üretmiş olduğu sodyum bi karbonat yediğimiz içtiğimiz zararlı besinlerin sonrası asidozla baş etmekte yetersiz kalıp bünye bunu tümöre cevirebiliyormuş. soda yani sodyum bi karbonatla biz vucudumuzu asidoz halden alkali hale ceviriyoruz. sistem tamamen bu eczanelerde marketlerde aktarlarda kolayca temin edilebilinecek ve fiyatı ise pateki 0,50 kr dan az olan bir malzeme bu sodyum bikarbonat. Ticari bir amacın sözkonusu olduğunu düşünmüyorum.

    Son söz : Eskiden bu hastalıklar böyle yaygın değildi diye düşündüğümüzde, hep zihnimizle yaptığımız sorgulamada yanlış besinler aldığımızı herşeyin genetiğiyle oynanmış olduğunu sorgularız değilmi ? peki neden hep yemediklerimizi değilde yediklerimizi düşünüyoruz. Eskiden diş fırçalarken midesi ağrıdığında atalarımız hep bunu kullanmazmıydı.. ? sebebi yediklerimiz değilde yemediklerimiz olabilirmi diyerek.. konuyu tartışmaya açıyorum SAĞLICAKLA



    Deneyenler mutlaka daha fazla bilinçlenmemiz adına buraya neticeleri yazarlarsa konu çok faydalı olacaktır.

  2. #2
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    tarabya
    Yaş
    43
    Gönderi
    7,411

    Esas

     Alıntı Originally Posted by BÜDÜ Yazıyı Oku
    Kanserin asıl sebebi mantarlarmış. Yediğimiz içtiğimiz genetiği oynanmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar, cipsler, kolalar hepsi 'asidoz'a yol açıyor. Asidoz demek hücrelerin oksijen alamaması demek. Oksijen alamayan hücre çürüyor. Çürüyen hücrede mantar oluşuyor. Mantarların yayılmasını önlemek için, vücut mantarların etrafını sarıyor ve bu da tümörleri oluşturuyor.
    Babama kanser teşhisi kondu sebebi ise amcami ve halami kurtaramadigimiz mezotelyoma (akciger zarı kanseri)
    Sebebi ise asbest... Bir sekilde ailece kucuk yasta maruz kalmislar bu minerale... Mineral lifli oldugu icin akcigerlerde saklanmis... aradan gecen 30-40 sene sonunda vucut yaslanip eski direncini kaybettiginde cigerlerden zara gecerek hucrelerin genetik kodunu degistiriyor... Genetik kodu degisen hucreler hızla cogalip tümoru oluşturuyor...

    Her kanser türü hücre bozulmasi kapsaminda degerlendirilemiyor aslinda... Ve mantardir demek cok basit bir aciklama olur...
    İşlevini yitirmiş hücreler her insan vucudunda vardir... Bir grip virusuyle savasir gibi vucut bu hücreleri baskı altında tutmak icin savasir... Vucut direncini yitirdiginde veya bu hucreler baskın ciktiginda timor olusur ve büyümeye baslar...

    Timorun büyümesi vucudun aldigi seker miktariyla dogru orantilidir... Cok şeker cok timor...
    Timorun kuvvetlenmesi ise aldiginiz kirmizi et mikratiyla dogru orantilidir... Cok kirmizi et daha guclu bir tumor...

    Hic et yemeyecek degiliz, bol balık ve az tavuk eti tüketilmesi yeterli olacaktır...

    Kanserden korunmak icin bol sebze tüketmek gerekir...
    %80 taze sebze ve meyve suyu, kepekli tahıllar, tohumlar, nohutgiller ve biraz meyveden oluşan bir diyet vücudu bazik (alkali) ortamda tutar... Taze sebze suları kolayca emilip 15 dakika içinde hücre düzeyine ulaşabilen ve sağlıklı hücreleri besleyen ve çoğalmalarını hızlandıran canlı enzimler içerirler... Sağlıklı hücre üretimi için gerekli olan canlı enzimlerin sağlanması amacıyla, taze sebze (sebzelerin çoğunluğu ve fasulye filizi) yiyin veya suyunu için ve günde 2-3 kez çiğ sebze yiyin. Enzimler 40o C'de yok olurlar. Bu nedenle pişmis sebzeler aslında birçok besleyici özelliğini yitirir...
    Plastik'ten kacinmak gerekir... Mikrodalga fırın kullanmamak gerekir...
    Kullansak dahi plastik icerikli tabaklarda pisirilmemesi gerekir...

  3. #3
    Duhul
    Feb 2004
    İkamet
    TARSUS
    Yaş
    49
    Gönderi
    2,855

    Esas

    Kırmızı REİSH MANTARI ...Kansere faydalı olduğu soylenıyor...
    Kullanan varmı
    Paylasırsanız sevınırım.

  4. #4
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    tarabya
    Yaş
    43
    Gönderi
    7,411

    Esas

    kansere karsı tek basına birsey yapabilecegini sanmiyorum...
    Belki ek tedavi olarak o da doktor uygun gorurse kullanilabilir...

     Alıntı Originally Posted by enigma Yazıyı Oku
    Kırmızı REİSH MANTARI ...Kansere faydalı olduğu soylenıyor...
    Kullanan varmı
    Paylasırsanız sevınırım.

  5. #5
    Duhul
    Sep 2010
    Gönderi
    1,984
    Blog Yazıları
    1

    Esas

    COK FAYDALI YAZI

    K A N S E R H Ü C R E S İ


    Hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var.
    Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir.
    1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal
    sebebini,
    yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur.
    Bu, o kadar önemli bir buluştur ki,
    Otto Warburg'a Nobel Ödülü kazandırmıştır.
    Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır.
    Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun,
    oksijensiz -anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.
    Warburg'un buluşu bize başka neleri anlatmaktadır?
    Birincisi,
    kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır.
    Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar;
    kanser hücreleri oksijenden kaçınır.
    Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan
    kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.
    Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de,
    kanserin bir mayalanma (fermantasyon) süreciyle metabolize olduğudur.

    Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha büyüktür.
    Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya şu tablo çıkıyor:

    Vücut, kanseri beslemeye çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde çalışır.
    Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan kendisini beslemesini talep etmektedir.
    Besin alımı kesilirse kanser açlıktan ölmeye başlar.
    Tabii kendisini beslemek için vücudun şeker üretmesini sağlayamazsa...
    Proteinlerden şeker.
    Bu ziyan sendromuna kaşeksia (cachexia) denir.
    Kaşeksia vücudun proteinlerden
    (evet, doğru duydunuz,karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden)
    "glükoneogenez"
    (yeniden glükoz yapımı)
    işlemiyle,
    şeker elde etmesidir.

    Bu şeker kanseri besler.
    Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye çalışırken kendisi açlık çeker.
    Şimdi,
    kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken,
    onu şekerle beslemek mantıklı geliyor mu size?
    Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?
    Bugün,
    kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur
    (işe de yaramaktadırlar).
    Çünkü günün birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür.
    Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez.

    Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez.
    Çünkü şeker kanseri beslemektedir.
    Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez?
    Kim bilir?
    Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kişinin siz değil, kendisi olduğunu düşünmektedir.
    Belki Otto Warburg'un buluşunu duymuştur ama geri kalan parçaları tamamlayamamıştır.
    Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir.
    Aslında 1978'e kadar ABD'nin resmi kuruluşlarından biri,
    beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadığını iddia etmekteydi!!!!
    Kanser ve şeker bağlantısından haberdar olanlar ise,
    dikkate değer terapilerle ortaya çıktılar.
    Bunlardan biri 'Laetrile'dir.
    Kaşeksialı hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran
    hidrazin sülfat
    bunlardan bir diğeridir.
    Bugün,
    Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir
    "akıllı bomba"
    üzerinde çalışmaktadır.

    Akıllı bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır.
    İlaç,
    vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar.
    Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır.
    Çünkü, vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.
    Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır.
    Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır.
    Kanser, çiğ yiyeceklerdense, pişmiş yiyecekleri sever.
    Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir.
    Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın.
    Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!

    Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil
    Şeker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız,
    başka bir tuzağa düşmüş olursunuz.
    Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu,
    yapılan araştırmalarla kanıtlandı.
    Örneğin,
    Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA),
    sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine
    "Sağlığa zararlıdır.
    Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır."
    ibaresinin konmasını şart koştu.
    Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da
    yan etkileri nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.
    (Editörün notu: Ama maalesef hiç birinin üzerinde böyle bir ibare yok).
    Kaynak:

    *********
    International Wellness Directory.
    Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?
    İngiltere'de 1815'de 5 kg cıvarında olan kişi başına
    yıllık çay şekeri tüketimi 1970'de 50 kg 'ın üzerine çıkmıştır. 1
    970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla
    yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
    Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir.
    Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır.
    Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.
    Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin
    en az üçte ikisi önlenebilir;

    1..
    Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
    2..
    Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren
    'light'
    hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
    3..
    Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin.
    Taş devri diyetini uygulayın.
    4..
    Bol taze sebze ve meyve yiyin.
    5..
    Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği,
    mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın.
    Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları
    (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı)
    yiyin.
    6..
    Kefir, yoğurt, turşu, sirke,
    nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden
    (faydalı mikroplar)
    zengin gıdalarla beslenin.
    7..
    Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
    8..
    Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının.
    Kutu sütü tüketmeyin.
    Mümkünse marda (?) sütü kullanın.
    Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
    9..
    Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
    10..
    Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
    11..
    Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!!!! ).
    12..
    Stresten uzak durun.
    13..
    İyi uyuyun.
    14..
    Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.
    15..
    D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde
    güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
    16..
    Yeteri derecede egzersiz yapın!!!!
    17..
    Aşırı alkol kullanmayın.
    18..
    İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
    19..
    Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin.
    Turbo fırınlar da kullanılabilir.
    20..
    Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar;
    ayrıca kanserojen olabilirler !!!!
    21..
    Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin.
    Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
    22..
    Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.

    **************************
    Prof. Dr. Ahmet AYDIN
    İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.
    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
    Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı
    *********************************************
    Hepinize Sağlıklı günler dilerim.
    belki de bir hayat kurtarırsınız

  6. Esas

    kanser deşifresinden sonra tedavisi daha kolay oluyormuş.

  7. Esas

    Herkese Merhaba,
    Kanser hastalığı ile tanışmamız ve bu yolda ilerlerken araştırmalarımızın sonucun da edindiğimiz
    tecrübeleri anlatmak istedik. Çünkü kanser hastaları ve yakınları son derece yalnız, çaresiz,
    umutsuz durumda. Çoğu kimseden net bilgi alınamıyor. Yada alın gidin yapacak bir şey yok deniliyor. Biz bunu yaşadık ve hala yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kanseri en iyi çeken ile yakınları çok iyi bilir. Allah kimsenin başına vermesin. İnşallah tüm kanser hastalarımız en kısa zaman da iyileşir.

    Kanserle ilk tanışmamız 1985 yılında dedemle başladı. Cilt kanseri olup uzun bir tedavinin
    sonucun da 1989 yılında hakkın rahmetine kavuştu.
    İkinci kanser vakamız Canım Babam. 2001 yılında Akciğer kanserine yakalandı.Bir yıl süren ilaç ve
    kemoterapi tedavisi sonucu 2002 yılında o da hakkın rahmetine kavuştu.
    2003 yılında Amcam cilt kanserine yakalandı.Belki de bu bizim için araştırma adına bir başlangıç
    oldu.İncir meyvesi ile hazırlanan bir karışımla amcam bu illetten kurtuldu.
    2007 yılında annem rahim kanserine yakalandı. 2008 Ocak ayında ameliyat olarak rahim, yumurtalık
    ve tüpler alındı. Kontrollerimizi yaparak 2013 Temmuz ayına kadar sorunsuz geldik.
    Temmuz ayında çekilen Pet BT de Karaciğer de metastaz(yayılım) geliştiği vurgulandı acilen
    ameliyat ve kemoterapi tedavisi yapılması gerektiği vurgulandı.
    Bu durum bizim irkilmemize ve tekrar ciddi boyutta araştırmaya itti. Türkiye de hatta yurt
    dışında bile bir çok konu da araştırma ve analiz yaptık. Kanseri değişik yollarla yenen çok insan olduğunu gördük. Bizde bu yöntemleri denemeye başladık. Allaha şükürler olsun çok iyi sonuçlar almaya başladık.

    Araştırmalarımızda ve edindiğimiz tecrübelerde şunları önemle vurgulamak istedik.
    1. Beslenme son derece önemli. ( Kanser de Önemi çok büyük )
    2. Moral ve Motivasyon
    3. Doğru Tedavi

    Beslenme neredeyse kanserle savaşta en önemli yapı taşı niteliğinde.
    Öyleki yediğiniz içtiğiniz le kanser hücrelerini besliyor olabilirsiniz.
    Beslenmede asıl önemli olan yediğiniz ve içtiğinizin doğal olması.
    Beyaz ekmek yerine tam buğday unlu ekmek tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
    Şeker tüketiminden kaçınılmalıdır. Hazmı zor yiyecekler ve içecekler tüketilmemelidir.
    Uzmanlar Sebze ağırlıklı beslenmeyi vurgulamaktadırlar.

    Beslenmede en önemli kaynaklardan bir tanesi zeytin yağı. Zeytin yağı içerisindeki squalene
    maddesi sadece zeytin yağı ve köpek balığı kıkırdağı içerisinde var. Günde en az 100 gr
    tüketilmesi kanserle savaşta size katkı sağlayacaktır.

    C vitamini kanserle savaşta yine katkısı küçümsenemeyecek şekilde. Kanser hastası en günde 3 kez
    olmak üzere duruma göre 3-10 gr arası kullanması gerekiyor. Fazla alım da çok da önemli değil
    sadece ishal yapıyor. Zaten büyük boşaltımımızın(dışkılama) günde en az 2 defa olması gerekiyor.

    Keten Tohumu yağı yoğurtla beraber tüketildiğinde ortaya bir protein çıkıyor. Bu protein kanserle
    savaşta etkin bir rol üsleniyor.

    Kanser hastaları zaman içinde kanser hücrelerinden dolayı kansız kalabiliyorlar. Carvacrol
    maddesi vücutta antibiyotik etkisi yarattığı gibi kan hücreleri sayısını hatırı sayılır derece
    de arttırmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Kanserle savaş ta önemli rol üstlendiği vurgulanmaktadır. Ayrıca saça sürüldüğünde yağlanmayı durdurduğu ve dökülmeye önleme de katkısı olduğu söylenmektedir. Yabancı sitelerde kanser üzerine Carvacrol ilgilli bir çok yazı bulabilir inceleyebilirsiniz.

    Vücuda kimyasal olarak ağır sanayide işlenmiş ürünler kullanmamalıyız. Örnek olarak şampuan
    yerine saf ve doğal zeytin yağı sabunu kullanmalıyız. Kıl deliklerinden bütün kimyasallar vücuda
    emilmektedir. Daha doğrusu vücudumuza girenlerin doğal olmasına dikkat etmeliyiz.

    Bahsettiğimiz bu konularda kullanılanların doğal ve güvenilir olması çok önemli. Vücudumuzu kandırmamalıyız.
    Sonra üzülen hüsrana uğrayan yine biz oluruz.

    Kanser hastalarının ve sağlıklı insanların kesinlikle kabız olmamaları gerekmektedir. Kabız
    olunduğu durum da boşaltım sorunu var demektir. Dolayısıyla toksinler ve atıklar vücudumuz da
    beklemekte anlamına gelmektedir. Dolayısıyla vücudun asidik hale geldiği vurgulanmaktadır. Asidik ortam kanser hücrelerinin çoğalması ve gelişmesi için zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple vücudumuz bazik yani alkali olmasına özen göstermeliyiz. Vücudu Alkali yapmak için Karbonat ta kullanabilirsiniz. Fazla karbonat kullanımı yine ishal yapmaktadır. İnternette kullanımı ile ilgili olarak bilgiler bulabilirsiniz. Günde en az 2 defa büyük boşaltım işleminin yapılabiliniyor olması gerektiğini vurguluyor uzmanlar. Keza en az 5 ve üzeri idrarınızı da yapmanız gerektiği vurgulanıyor.

    Annemin kanı HGB 5 kadar düştü ve kansızlık oluştu.Yaklaşık bir ay gibi bir sürede Carvacrol
    sayesinde kan 14.56 seviyesine yükseldi.Biz ailecek ve bilhassa annem bahsettiklerimizi harfiyen
    kullanmaktayız. Kemoterapiyi kendi kararımızla kullanmadık. Annemin bütün tetkik ve tahlillerinin önceki ve sonraki hallerinin raporları elimizde mevcut. İsteyen olursa paylaşabiliriz. Çoktan ölmesi gerekirken sıkıntılarımız var ama hala çok şükür yaşıyor. Kanser şu anda durmuş durumda.İnşallah bu şekilde savaşarak vücut kendi nasıl üretmişse yine aynı şekilde vücut tarafından yok olacaktır.

    Maalesef büyük şehirlerde doğal ve sahte olmayan ürün bulmak neredeyse samanlıkta iğne aramakla eş değer. Annemin bu hastalığı sebebiyle Allahın da yardımıyla aradıklarımızı çok şükür saf ve doğal olarak bulabilmekteyiz.

    Anne tarafım İzmir/Ödemiş li olmamızdan dolayı yaklaşık 8 köyden doğal zeytin yağı
    bulabilmekteyiz. Keten Tohumu yağını soğuk pres yöntemiyle ısıl işlem görmeden elde eden kooperatif mevcut. Aynı şekilde Carvacrol ve C vitamini doğal ve güvenilir yerlerden temin edebiliyoruz.
    Zeytin yağı sabunu da yeteri derece de köylerde mevcuttur.

    Bahsettiğimiz Zeytin Yağı, Keten Tohumu Yağı, C Vitamini ve Carvacrol un temininde arkadaş çevremize yardımcı olabilecek duruma geldik. Bir çok arkadaşımıza ve yakınlarına temin ettik ve tecrübelerimizi aktardık. Faydalarını fazlasıyla gördüler.

    Bizde bilhassa kanser hastalarına yakınlarına yardımcı olabilmek ve sağlıklı yaşamak adına bu
    Allahın şifa mucizelerini temin edebilecek ve devamını sağlayacak duruma geldik. Bizlere yardımcı olanlardan Allah razı olsun. Allahın izniyle gücümüz yettikçe bizde bu illetle savaşanlara yardımcı olacağız.

    Bu anlattıklarımız sizde bir çağrışım yaptıysa ve araştırmacı yapınız varsa zaten araştırır ne demek istediğimizi anlarsınız. Bahsettiğimiz konularla ilgili internette çok bilgi olduğunu görürsünüz.Bir örnek verecek olursak;
    http://www.geocities.ws/kansertedavisi

    Yorumlarınız, istekleriniz ve yardım için [email protected] adresine iletebilirsiniz. Mailiniz de telefonunuzu mutlaka belirtiniz.

    Kullandığımız Alternatif Tedavileri ilerleyen zamanda paylaşacağım. Paylaştıklarım kanserle savaşta yardımı hatırı sayılır kullanan herkese yine önemli katkısı olmuş Allahın doğal mucizeleridir. Çevremizde bu şekilde çok örnek vardır. En yakın örnek annemdir. Biz inat ettik bu illetle Allahın izniyle savaşıyoruz.

    Ayrıca sizlerin de araştırdığınız ve tecrübe ettikleriniz varsa lütfen insanlık adına bu gibi forumlarda paylaşalım.

    Bütün kanser hastalarımızı Allah şifa versin , sağlıklı insanlarımızında sağlığını daim etsin.

  8. Esas

    Herkese Merhaba,
    Kanser hastalığı ile tanışmamız ve bu yolda ilerlerken araştırmalarımızın sonucun da edindiğimiz
    tecrübeleri anlatmak istedik. Çünkü kanser hastaları ve yakınları son derece yalnız, çaresiz,
    umutsuz durumda. Çoğu kimseden net bilgi alınamıyor. Yada alın gidin yapacak bir şey yok deniliyor. Biz bunu yaşadık ve hala yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kanseri en iyi çeken ile yakınları çok iyi bilir. Allah kimsenin başına vermesin. İnşallah tüm kanser hastalarımız en kısa zaman da iyileşir.

    Kanserle ilk tanışmamız 1985 yılında dedemle başladı. Cilt kanseri olup uzun bir tedavinin
    sonucun da 1989 yılında hakkın rahmetine kavuştu.
    İkinci kanser vakamız Canım Babam. 2001 yılında Akciğer kanserine yakalandı.Bir yıl süren ilaç ve
    kemoterapi tedavisi sonucu 2002 yılında o da hakkın rahmetine kavuştu.
    2003 yılında Amcam cilt kanserine yakalandı.Belki de bu bizim için araştırma adına bir başlangıç
    oldu.İncir meyvesi ile hazırlanan bir karışımla amcam bu illetten kurtuldu.
    2007 yılında annem rahim kanserine yakalandı. 2008 Ocak ayında ameliyat olarak rahim, yumurtalık
    ve tüpler alındı. Kontrollerimizi yaparak 2013 Temmuz ayına kadar sorunsuz geldik.
    Temmuz ayında çekilen Pet BT de Karaciğer de metastaz(yayılım) geliştiği vurgulandı acilen
    ameliyat ve kemoterapi tedavisi yapılması gerektiği vurgulandı.
    Bu durum bizim irkilmemize ve tekrar ciddi boyutta araştırmaya itti. Türkiye de hatta yurt
    dışında bile bir çok konu da araştırma ve analiz yaptık. Kanseri değişik yollarla yenen çok insan olduğunu gördük. Bizde bu yöntemleri denemeye başladık. Allaha şükürler olsun çok iyi sonuçlar almaya başladık.

    Araştırmalarımızda ve edindiğimiz tecrübelerde şunları önemle vurgulamak istedik.
    1. Beslenme son derece önemli. ( Kanser de Önemi çok büyük )
    2. Moral ve Motivasyon
    3. Doğru Tedavi

    Beslenme neredeyse kanserle savaşta en önemli yapı taşı niteliğinde.
    Öyleki yediğiniz içtiğiniz le kanser hücrelerini besliyor olabilirsiniz.
    Beslenmede asıl önemli olan yediğiniz ve içtiğinizin doğal olması.
    Beyaz ekmek yerine tam buğday unlu ekmek tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
    Şeker tüketiminden kaçınılmalıdır. Hazmı zor yiyecekler ve içecekler tüketilmemelidir.
    Uzmanlar Sebze ağırlıklı beslenmeyi vurgulamaktadırlar.

    Beslenmede en önemli kaynaklardan bir tanesi zeytin yağı. Zeytin yağı içerisindeki squalene
    maddesi sadece zeytin yağı ve köpek balığı kıkırdağı içerisinde var. Günde en az 100 gr
    tüketilmesi kanserle savaşta size katkı sağlayacaktır.

    C vitamini kanserle savaşta yine katkısı küçümsenemeyecek şekilde. Kanser hastası en günde 3 kez
    olmak üzere duruma göre 3-10 gr arası kullanması gerekiyor. Fazla alım da çok da önemli değil
    sadece ishal yapıyor. Zaten büyük boşaltımımızın(dışkılama) günde en az 2 defa olması gerekiyor.

    Keten Tohumu yağı yoğurtla beraber tüketildiğinde ortaya bir protein çıkıyor. Bu protein kanserle
    savaşta etkin bir rol üsleniyor.

    Kanser hastaları zaman içinde kanser hücrelerinden dolayı kansız kalabiliyorlar. Carvacrol
    maddesi vücutta antibiyotik etkisi yarattığı gibi kan hücreleri sayısını hatırı sayılır derece
    de arttırmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Kanserle savaş ta önemli rol üstlendiği vurgulanmaktadır. Ayrıca saça sürüldüğünde yağlanmayı durdurduğu ve dökülmeye önleme de katkısı olduğu söylenmektedir. Yabancı sitelerde kanser üzerine Carvacrol ilgilli bir çok yazı bulabilir inceleyebilirsiniz.

    Vücuda kimyasal olarak ağır sanayide işlenmiş ürünler kullanmamalıyız. Örnek olarak şampuan
    yerine saf ve doğal zeytin yağı sabunu kullanmalıyız. Kıl deliklerinden bütün kimyasallar vücuda
    emilmektedir. Daha doğrusu vücudumuza girenlerin doğal olmasına dikkat etmeliyiz.

    Bahsettiğimiz bu konularda kullanılanların doğal ve güvenilir olması çok önemli. Vücudumuzu kandırmamalıyız.
    Sonra üzülen hüsrana uğrayan yine biz oluruz.

    Kanser hastalarının ve sağlıklı insanların kesinlikle kabız olmamaları gerekmektedir. Kabız
    olunduğu durum da boşaltım sorunu var demektir. Dolayısıyla toksinler ve atıklar vücudumuz da
    beklemekte anlamına gelmektedir. Dolayısıyla vücudun asidik hale geldiği vurgulanmaktadır. Asidik ortam kanser hücrelerinin çoğalması ve gelişmesi için zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple vücudumuz bazik yani alkali olmasına özen göstermeliyiz. Vücudu Alkali yapmak için Karbonat ta kullanabilirsiniz. Fazla karbonat kullanımı yine ishal yapmaktadır. İnternette kullanımı ile ilgili olarak bilgiler bulabilirsiniz. Günde en az 2 defa büyük boşaltım işleminin yapılabiliniyor olması gerektiğini vurguluyor uzmanlar. Keza en az 5 ve üzeri idrarınızı da yapmanız gerektiği vurgulanıyor.

    Annemin kanı HGB 5 kadar düştü ve kansızlık oluştu.Yaklaşık bir ay gibi bir sürede Carvacrol
    sayesinde kan 14.56 seviyesine yükseldi.Biz ailecek ve bilhassa annem bahsettiklerimizi harfiyen
    kullanmaktayız. Kemoterapiyi kendi kararımızla kullanmadık. Annemin bütün tetkik ve tahlillerinin önceki ve sonraki hallerinin raporları elimizde mevcut. İsteyen olursa paylaşabiliriz. Çoktan ölmesi gerekirken sıkıntılarımız var ama hala çok şükür yaşıyor. Kanser şu anda durmuş durumda.İnşallah bu şekilde savaşarak vücut kendi nasıl üretmişse yine aynı şekilde vücut tarafından yok olacaktır.

    Maalesef büyük şehirlerde doğal ve sahte olmayan ürün bulmak neredeyse samanlıkta iğne aramakla eş değer. Annemin bu hastalığı sebebiyle Allahın da yardımıyla aradıklarımızı çok şükür saf ve doğal olarak bulabilmekteyiz.

    Anne tarafım İzmir/Ödemiş li olmamızdan dolayı yaklaşık 8 köyden doğal zeytin yağı
    bulabilmekteyiz. Keten Tohumu yağını soğuk pres yöntemiyle ısıl işlem görmeden elde eden kooperatif mevcut. Aynı şekilde Carvacrol ve C vitamini doğal ve güvenilir yerlerden temin edebiliyoruz.
    Zeytin yağı sabunu da yeteri derece de köylerde mevcuttur.

    Bahsettiğimiz Zeytin Yağı, Keten Tohumu Yağı, C Vitamini ve Carvacrol un temininde arkadaş çevremize yardımcı olabilecek duruma geldik. Bir çok arkadaşımıza ve yakınlarına temin ettik ve tecrübelerimizi aktardık. Faydalarını fazlasıyla gördüler.

    Bizde bilhassa kanser hastalarına yakınlarına yardımcı olabilmek ve sağlıklı yaşamak adına bu
    Allahın şifa mucizelerini temin edebilecek ve devamını sağlayacak duruma geldik. Bizlere yardımcı olanlardan Allah razı olsun. Allahın izniyle gücümüz yettikçe bizde bu illetle savaşanlara yardımcı olacağız.

    Bu anlattıklarımız sizde bir çağrışım yaptıysa ve araştırmacı yapınız varsa zaten araştırır ne demek istediğimizi anlarsınız. Bahsettiğimiz konularla ilgili internette çok bilgi olduğunu görürsünüz.Bir örnek verecek olursak;
    http://www.geocities.ws/kansertedavisi

    Yorumlarınız, istekleriniz ve yardım için [email protected] adresine iletebilirsiniz. Mailiniz de telefonunuzu mutlaka belirtiniz.

    Kullandığımız Alternatif Tedavileri ilerleyen zamanda paylaşacağım. Paylaştıklarım kanserle savaşta yardımı hatırı sayılır kullanan herkese yine önemli katkısı olmuş Allahın doğal mucizeleridir. Çevremizde bu şekilde çok örnek vardır. En yakın örnek annemdir. Biz inat ettik bu illetle Allahın izniyle savaşıyoruz.

    Ayrıca sizlerin de araştırdığınız ve tecrübe ettikleriniz varsa lütfen insanlık adına bu gibi forumlarda paylaşalım.

    Bütün kanser hastalarımızı Allah şifa versin , sağlıklı insanlarımızında sağlığını daim etsin.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •