Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon
Arama sonucu : 25 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Gübre Haberleri

  1. #9

    Esas


  2. #10

    Esas

    Solucan gübresi çok ilginç geldi bana

  3. #11

    Esas

    Gül atıkları gübreye dönüşecek
    Isparta'da kentteki gül sanayi atıklarını göbreye dönüştürmek için hazırlanan projeyle 21 bin ton gül atığı ekonomiye kazandırılabilecek

    http://www.posta.com.tr/ekonomi/Habe...ticleID=149847

  4. #12

    Esas

    En pahalı kahve, kahve tanelerinin fillere yedirilip sindirildikten sonra vücuttan atılmasıyla elde ediliyor
    http://fotogaleri.haberler.com/fil-d...orlar/resim-2/

  5. #13

    Esas

    Edirne merkeze bağlı Sarayakpınar köyü yakınlarında bir solucan çiftliği kuran Mehmet Hanifi Can, kırmızı Kaliforniya solucanının Türk tarımının geleceğini kurtaracağını söyledi.

    Sarayakpınar köyü mevkiinde kurduğu sera tipi çiftlikte yaklaşık 5 milyon adet kırmızı Kaliforniya solucanı yetiştiren Mehmet Hanifi Can, Türkiye’de bir ilke imza attı. Solucanlardan elde ettiği gübrenin buğdaydan ağaca, seracılıktan fidancılığa kadar toprakla ilgili her yerde kullanılabileceğine dikkat çeken Can, “1 milimetreküp humusun 500 yılda oluşurken çiftliğimizdeki kırmızı Kaliforniya solucanı her gün ağırlığı kadar humus bırakıyor” dedi.

    Can, bazı bürokratik engeller aşıldığı takdirde solucan gübresi Türk tarımının geleceğini kurtaracağını ifade etti

    “ÜRÜNDE VERİMİ ARTTIRIYOR, MAHSULÜN ERKEN TOPLANMASINI SAĞLIYOR”

    Kırmızı solucandan elde edilen gübre sayesinde tarladaki mahsulün 10 ila 25 gün erken toplanabildiğine dikkat çeken Can, “Bir üretici için en önemli konulardan biri ürünün verimliliği ve erken yetiştirmesidir. Ürettiğimiz gübre sayesinde tarladaki mahsul, 25 güne süreye kadar varan
    http://gundem.milliyet.com.tr/turk-t...92/default.htm

  6. #14
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    HİBRİT TOHUMLARIN KISA TARİHİ



    1930’ların ortalarından itibaren ABD’de hibrid mısır yayılmaya başladı ve on yıl içinde mısır kuşağında açık tozlanan çeşitlerden hibrid mısıra geçiş gerçekleşti, 1965’de ABD mısır ekilişinin %95’i hibrid mısırlara aitti. Açık tozlanan çeşitlerden hibrid çeşitlere geçiş bilimsel bir zorunluluk muydu, yoksa şirketlerin bir tercihi miydi? J.R. Kloppenburg’un “First The Seed” adlı eserinde ikincisinin doğru olduğuna dair epeyce kanıtı vardır. Harward’lı genetikçi Lewontin “eğer aynı çaba bu çeşitlere [açık tozlananlara] verilseydi, şimdiye kadar bunlar hibridlere eşit hatta daha iyi olacaktı” demiştir. Hibridler şirketlere çiftçileri tohumdan ayırma olanağını vermiştir.



    1930’lardan önce mısır gösterisi (corn show) adı altında yürütülen yayım ve ıslah çabaları verimde bir. Bunun çöküşe yol açmıştı nedeni bu gösterilerde başarı kazanan mısırların görünüş olarak güzel olmasına dikkat edilmesi idi. Ancak görünüş ile verim arasında bir ilişki olmayabiliyordu. Bunun sonucu uzun yıllar akrabalı yetiştirme yapıldı ve bu verimde çökme yarattı. 1900 yılından 35 yıl sonra mısır verimleri ciddi bir çöküş gösterdi. Hibrid mısırın başarısının arkasında bu durum çok etkili olmuştur. Şirketlerin hibrid üretiminde kullandığı çeşitler kamuya ait idiler. Bu dönemde kamusal araştırmalar ile özel şirketlerin araştırmaları arasında bir ayrım yapılmaya başlandı. Kamuya “temel araştırmalar” denilen bir görev verildi. Özel sektör sözcüleri kamu ıslahçılarını akrabalı yetiştirilen hatlar geliştirmeye zorladılar. Bunlardan hibridler elde edilmesini ise özel sektör yapmalıydı. Hibrid mısır üretimi aynı zamanda yeşil devrim denilen kimyasal gübre, kimyasal ilaç, makine ve yoğun su ile üretimi de teşvik etmeye başladı. Kimse popülasyon ıslahı üzerinde çalışmak için para ve zaman harcamadı. Çünkü popülasyon ıslahı sonucu elde edilecek çeşitler sayesinde çiftçiler kolayca ürünlerinden tohumluk ayırabilecek veya birçok şirket tarafından üretilecek tohumluklar tekelci kârları aşındıracaktı. Hibrid taraflı Amerikan mısır ıslahı diğer ülkelere de transfer edildi. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü FAO İtalya’da 1947 yılında hibrid mısır okulu yürüttü. Yeşil devrim büyük ölçüde Rockefeller ve Ford Vakıfları tarafından fonlanan uluslar arası Tarımsal Araştırma Merkezlerinde (İngilizce kısaltması ile IARC) uygulandı. Islah edilen çeşitler en iyi topraklara uygun, sağlam saplı, kimyasal gübre ve diğer tarım kimyasallarını kullanmak üzere geliştirildiler. ABD’de hibrid mısırı geliştirenler özel şirketler kurdular. Örneğin Henry A. Wallace 1926’da sonraları Pioner Hi-bred haline dönüşecek olan Hi-Bred Corn Company’i kurdu. Bu şirket de 1999’da Dupont tarafından satın alındı. Hibrid deneyimi daha sonra birçok bitkiye aktarıldı.



    Hibrid mısırın geliştirilmesi bilimsel ve teknik nedenlerin özünden gelen bir sonuç değildir. Tam tersine hibritleştirme şeklinde ortaya çıkan bilimsel bilgi sosyal ilişkiler tarafından şekillendirilmiştir. Simmonds şu yorumu yapar: “hiç kimse büyük popülâsyonları geliştirmek için zamana ve paraya kavuşamadı. Hibrid mısır bir başarıdır, ancak büyük ölçekli çalışmaların onlarca yıl sürdürülmesi ile bu gerçekleşmiştir.” Popülasyon ıslahına aynı çaba koyulsa idi ne olacaktı? Buna iyi bir cevap alamıyoruz. Çünkü hibrid ıslahını kabul etmek için ekonomik dürtü çok büyüktü. Popülâsyon ıslahının hibrid üretiminin altına itilmesi bilimsel nedenlerle kararlaştırılmamıştır. Bunun nedeni politik ekonomidir. Kamu tarımsal araştırması sermayenin hizmeti altına alınmıştır.



    Tayfun Özkaya

  7. #15

    Esas

    Amasya'da bir çiftçi, tarlasındaki kimyasal kirliliği solucan ve solucan gübresiyle önlemek, için solucan yetiştiriciliğine başladı. Biyolog Cihat Tümer: "Amacımız solucan gübresiyle toprağı yeniden sağlığına kavuşturarak, bitkiyi sağlıklı hale getirebilm


    AMASYA - Amasya'nın Suluova ilçesinde bir çiftçi, topraklarındaki kimyasal kirliliği solucan ve solucan gübresiyle önlemek, sağlıklı ürünler üretebilmek için solucan yetiştiriciliğine başladı.

    Harmanağılı köyünde yaklaşık bin dönüm araziye sahip Ahmet Karan'a ait çiftlikte biyolog olarak çalışan Cihat Tümer, solucanları ve solucan gübresini kullanarak tarım arazilerinde kimyasal gübre kullanımını en aza indirmeyi amaçladıklarını söyledi.

    Gübre elde etmek için bir ahırda solucan yetiştirmeye başladıklarını anlatan Tümer, "Yaklaşık 5 ay önce solucan gübresi elde edebilmek için çalışmaya başladık. Bu süre içinde solucan sayımızı 50 binden 100 bine çıkardık. Amacımız solucan gübresiyle toprağı yeniden sağlığına kavuşturarak, bitkiyi daha sağlıklı hale getirebilmek" dedi.

    Kimyasal gübrelerin toprakta kirliliğe yol açarak toprağın doğal ve biyolojik popülasyonuna olumsuz etkide bulunduğunu savunan Tümer, şöyle devam etti:
    "Solucan gübresi üretmemizin nedeni, bin dönüm civarında olan çiftliğimizin topraklarının zaman içinde kimyasal kirlenmeye maruz kalması, toprak sağlığı ve dolayısıyla bitki sağlığımızın tehlikeye girmiş olmasıdır. Toprak sağlığı kötü olunca verim düşmekte. Bugüne kadar tarımda toprağa kimyasal gübrelerle takviyeler yapılıyordu. Bu kimyasalların her yıl atılması toprakta kirliliğe ve toprağın doğal yapısının bozulmasına neden oldu. Toprakta bulunması gereken mikroorganizmalar öldü, bitki hastalık ve zararlılara karşı yalnız hale geldi. Bunun için ilaveten kimyasal ilaçlara da ihtiyaç duyuldu. Toprağa ne kadar fazla kimyasal gübre atılırsa bir o kadar da kimyasal ilaç atılmak zorunda kalındı. Bu da kirliliğe neden oldu."

    Solucan gübresi dünyada çok yaygın
    Dünyada solucan gübresinin yaygın bir şekilde kullanıldığını ifade eden Tümer, "Solucan gübresini Amerika ve Latin ülkelerinden, Avrupa ülkelerine, Rusya, Hindistan ve Nijerya'ya kadar birçok ülke kullanmakta. Komşumuz Bulgaristan bu konuda çok ileride. Fakat bizim ülkemizde bu pek fazla bilinmemekte. Türkiye'de 3-4 firma ciddi anlamda solucan gübresi üretmekte. Ancak bu üretimler destek görmediği için yeterli değil. Devlet, üniversiteler, tarım kooperatifleri bu üretime destek vermeli. Küba'da bu üretim devlet politikası haline getirilmiş. Tarım politikaları kapsamında Küba 20 yılda kimyasal kullanımını yüzde 88'den yüzde 8'e indirmiş" diye konuştu.

    Gübre nasıl elde ediliyor?
    Yaklaşık 5 ay önce Sivas'ın Zara ilçesinden getirdikleri 50 bin solucan popülasyonunun 100 bine ulaştığını dile getiren Tümer, şunları kaydetti:
    "Solucan popülasyonumuz birkaç milyona ulaştığında gübre üretimine başlayacağız. Ürettiğimiz gübrelerle hem katısını hem de 'vermi kompost' denilen çayını yaparak topraklarımızı iyileştirmek istiyoruz. Toprak ve hayvan gübresi yığını içinde fermente edilmiş hayvan gübresi ve organik atıklar ile beslenen solucan popülasyonunun yaklaşık 3 yıl içinde birkaç milyona ulaşacağını tahmin ediyoruz. Yarım gramlık bir solucan bir yılda ortalama 250 gram dışkı üretiyor. Solucan üzerindeki sıvı ve dışkısı gübre olarak kullanılıyor. Bir metrekarede ortalama 30 kilo solucan 6 ayda yaklaşık bir metreküp gübre üretiyor."

    Doç. Dr. Kızılkaya
    Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rıdvan Kızılkaya, solucan gübresinin, içerisinde yoğun miktarlarda bitki besin maddesi bulundurduğu için tarımsal üretimi olumlu yönde etkilediğini söyledi.
    Solucan gübresinin toprak verimliliğini de olumlu yönde etkilediğini vurgulayan Kızılkaya, "Ancak toprakta ağır metal gibi kirlenme söz konusu ise solucan gübresi ile solucanların da toprakta geliştirilmesi gerekir. Solucanlar, toprak içerisindeki toksik maddeleri bünyelerinde tutarlar ve dışkılarına vermezler. Bu nedenle toprakta kimyasal temizlik sağlamak için solucan gübresinin yanında solucanları da toprağa bırakmalıyız" ifadelerini kullandı.

    http://www.dunya.com/tarladaki-kimya...mu-181755h.htm

  8. #16

    Esas

    Balıkesir'de faaliyet gösteren Uğur Kazan Sanayi isimli firma, geliştirdiği projeyle tavuk çiftliklerinde ortaya çıkan çeltik kabuğu ve tavuk dışkısı karışımını yakıt olarak kullanarak, yakıt maliyetini sıfıra indirdi. Bir ilk olan projeyle çevre kirliliğinin önüne de geçilecek.

    Firma sahibi M.Uğur Vural, projenin bir ilk olduğunu belirterek, projeyle hem tavuk üreticilerinin ciddi bir sorundan kurtulduğunu hem de çevre kirliliğinin önüne geçildiğini bildirdi.

    Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA)'nın ikinci destek programından faydalanan M.Uğur Vural, ürettiği inovatif proje ile tavuk kümeslerinin biyokütlesel atıklarını yakıta dönüştürüyor. GMKA'nın 2011 Yılı İhracat ve Yenilikçilik Mali Destek Programı kapsamında desteklediği Uğur Kazan firması tarafından hazırlanan “Tavuk Çiftliklerinde Oluşan Biyokütlesel Atıkları Pelet Yakıt Olarak Değerlendiren Isıtma Sisteminin Tasarımı ve Geliştirilmesi" isimli proje tamamlandı.

    Projeyi yerinde inceleyen GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, 9 ay süreli projeyle, Güney Marmara bölgesinde faaliyet gösteren tavuk çiftliklerinde ortaya çıkan çeltik kabuğu ve tavuk dışkısı karışımının yakıt olarak kullanılabileceği bir sistem tasarlandı.

    Firma, hazırladığı proje ile tavuk kümeslerinde önemli bir yüzde oluşturan işletme giderlerinden yakıt maliyetini ortadan kaldırdı. Balıkesir ve özellikle Güney Marmara bölgesinde tavuk üreticiliği yapan firmalara önemli ölçüde katkılar sağlamayı, ihracat yoluyla geliştirilen ürünün diğer ülkelere pazarlanmasını ve ısıtma sistemi üretiminde bir ilki gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

    "KÜMESLERDE DE YAKIT OLARAK KULLANILABİLİR"

    Sistem hakkında bilgi veren Uğur Kazan Sanayi firmasının sahibi ve Balıkesir Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi M. Uğur Vural, inovasyon yönüne değinerek projeyi bir ilk olarak değerlendirdi. Vural, "Kümes atıklarının, yakıt haline getirilerek kullanılmasını amaçladık. Tavuk kümeslerinde üreticiler, tavukların betonla temas etmemesi için altlık olarak çeltik kabuğu seriyor. Üretim sürecinde tavukların dışkılarıyla bu kabuklar karışıyor ve her yeni dönemde bunların temizlenmesi gerekiyor. 45 günün sonunda bunun temizlenmesi kümesçiler açısından bir sorun. Bunun gübre olarak kullanılması söz konusu ancak bunların temizlenmesi de bir maliyet gerektiriyor. Bu projede ortaya çıkan bu atıkların, kümeslerde ya da başka yerlerde yakıt olarak kullanılması söz konusu. Ayrıca, atıkların bertarafı konusunda da önemli bir çevresel etki sağlıyor." dedi.

    Tamamladıkları projenin sonuçları konusunda şüphesi olmadığına işaret eden Vural, birkaç firma ile görüştüklerini ve bunlardan biriyle kurulum aşamasına geldiklerini vurguladı. Vural, projenin, özellikle Bandırma bölgesindeki kümesçiler için çok önemli bir dönüşüm ve fayda sağlayacağını sözlerine ekledi.

    Projenin sonuçlarını merakla beklediklerini söyleyen GMKA Genel Sekreteri Gündoğan, şöyle devam etti: "Bu proje hem ajansımız hem de bölgemiz açısından önem verdiğimiz bir projeydi. Yenilikçilik içeren, farklı bir proje. Zaten bu aşamaya başarıyla gelmiş ama biz daha da ileri gitmesini ve ekonomiye katkı sağlamasını gönülden arzu ediyoruz. Ülkemizin en büyük ihtiyacı enerji. Aynı zamanda cari açığımızın en büyük kalemi enerji ithalatı. Özellikle enerji üretilmesi anlamında başarıyla tamamlanmasını önemsediğimiz bir projeydi. Diğer tüm projelerimizde olduğu gibi bu projenin de sonuca ulaşması Ajans olarak her türlü yardımı gösterdik. Özel sektör projelerinde bugüne kadar bir başarısızlık yaşamadık."

    Kaynak: CİHAN

    http://ekonomi.haber7.com/ozel-haber...n-yakit-uretti

Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •