BORA YAŞAR

Çanakkale: Kurtuluş Savaşımızın Provası...

Rating: 5 votes, 4.20 average.
Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı hepsi 10 yıl içinde gerçekleşmiş, bu coğrafyadaki insanları derinden etkilemiş, erkeklerini, evlatlarını kaybetmelerine yol açmış savaşlardı.

Babamın ilk ad olarak bana uygun gördüğü kendi babası (büyükbabam) Ömer, Çanakkale'de savaşırken tifoya yakalanarak köyüne gönderilmiş köyünde ölmüş, babaannem iki çocuğu ile yirmisinde dul kalmıştır.

Dün gece HaberTürk'te bir programda, bir konuşmacı, paralel kumpasları anlatırken, ordunun ve mensuplarının moral seviyeleriyle ilgili görüş aktarırken, "Kurtuluş savaşında Teşkilatı Mahsusa'nın yiğitçe direnişi, Atatürk ve arkaşadaşlarına yepyeni bir ruhla orduyu oluşturmalarına zaman kazandırmıştır" dedi.

Bir milletin kaderini tayin etmede öyle şiirlerdeki, destanlardaki gibi tüm halk değil, bir kaç yiğit vatanseverin cesaret ve fedakarlığı başlıca etmen olmakta.

Falih Rıfkı o yılları anlatırken dağların asker kaçaklarıyla dolu olduğunu, savaşmak istemeyenlerin dağlarda yaşadıklarını, jandarmanın bunlarla uğraşmaya yeterli, sayı ve gücünün olmadığını aktarır.

Savaşları, iyi yetişmiş profesyonel askerlerin kazandığı bir gerçek.

Halk genelde insana dair tepkiler verir felaketler karşısında: korkar ve kaçar, ya da boyun eğer.

Mustafa Kemal gibi askeri liderlerin önemi ve büyüklüğü buradadır.

Malum,Çanakkale Savaşlarının üst komutası tamamiyle Almandır.

Mustafa Kemal bu savaşlarda Yarbay ve sonra terfi ederek Albay rütbesindedir.

Ancak, Çanakkale Savaşlarının asıl önemi, Kurtuluş Savaşının gerçek bir provasını oluşturmuş olmasıdır.

Bizlere de Kurtuluş Savaşının başkomutanlığını yapacak Mustafa Kemal gibi bir komutanı vermiştir.

Çanakkale Savaş ve Zaferinin 100. Yılını kutladığımız bu günlerde, unutmamamız gereken, vatan olarak kabul ettiğimiz Anadoluyu savunan binlerce şehit ve gazinin bir milletin kaderini değiştiren insanlar olmalarıdır.

Onlara dua, onlara minnet...



(Bu yazıyı iki yıl önce Facebook'ta paylaşmıştım)

Submit "Çanakkale: Kurtuluş Savaşımızın Provası..." to Google Submit "Çanakkale: Kurtuluş Savaşımızın Provası..." to Facebook Submit "Çanakkale: Kurtuluş Savaşımızın Provası..." to Twitter

Kategoriler
Uncategorized

Comments

  1.  Avatarı
  2.  Avatarı
    Mayısın altıncı gecesi yaralandım
    Sekiz yerimden
    Yaranın ikisi hala kapanmadı
    Teper vakit vakit
    İngiliz'le karşı karşıyayız
    Gayetle yakın
    Bizim el bombası onun siperlerine gider
    Gelir onunki bizim sipere
    Hücuma kalktık
    Üç adım atmadan yıkıldım yere
    Kasıklarımın üstünü biçmiş
    İngiliz'in makinalısı
    Geçti bir zaman
    Başımı kaldırdıp baktım
    Gökte yıldızlar
    Bizimkiler çekilmiş geri
    Boyna ateş eder İngiliz'in siperi
    Kurşunlar vızır vızır geçer
    Kafamın üzreinden
    Başladım sürünüp gerilemeye
    Toprağı ellerimle iterim
    Alnım gavurdan taraf
    Bir yandan sürünürüm bizim sipere doğru
    ''Hey Allah'ım'' derim bir yandan
    ''Arkamdan yara aldırma bana''
    O Saat
    Başka şey gelmez insanın aklına
    Boyuna sürtünür bana şehitler
    Doğrusu ben onlara dokunurum
    Kimisi sırtüstü yatar
    Kimi yüzükoyun
    Kimi diz çökmüş
    Elinde mavzer
    Öylece donup kalmış
    ''Hey Allah'ım'' derim bir yandan
    ''Arkamdan yara aldırma bana''
    Elimde silah
    Diz çökmüş
    Yüzüm gavura karşı
    Neyse gayrı sabah oldu
    İyice açıldı ortalık
    Biz de siperin yanına vardık
    Bir mavzer uzattılar
    Yapıştım süngüsüne
    Beni çekip aldılar içeri
    Sonradan hespladım
    Üç saatte geçmişim
    25 metrelik yeri
    Kaldım siperde bir zaman
    İki büklüm
    Yaralar başladı sızlamaya
    Öğleye doğru beni bir arkadaşın sırtına
    yüklediler
    Geldik fırka nahiyesine
    Çadırlar
    Kazıklar çakılı içinde çadırların
    Samanla doldurulmuş kazıkların arası
    Samanların üzerinde bo boy yaralılar yatar
    Ağlayan mı dersin
    Küfreden mi dinine imanına
    Makasla kestiler benim elbiseyi
    Kaldım anadan doğma çırılçıplak
    Bir kaput attılar üzerime
    Srgı bezi yok
    Yaralar açık
    Ama Allah'tan kan akmaz
    Karışıp toprakla kurumuş
    Geçti bir zaman
    Dalmışım
    Koltuklarımdan tutulunca uyanıverdim
    Çadırdan dışarı çıkarıldık
    Vakit akşam
    Gün kavuşmuş kavuşacak
    Dışarım serin, içerim sıcak
    Dizilmiş mekkare arabaları sıra sıra
    Sıhhıyeler atar yaralıları arabalara
    Üst üste
    Boş buğday çuvalı atar gibi
    Altta kalanın canı çıksın
    Bir tek arabada on on beş yaralı
    Bağıran mı dersin
    Belki o dakka ölen mi
    Neyse yola koyulduk
    Arıburnu'nun yolları taşlık
    Arabalar sarsılır
    Bastı karanlık
    Ben sırtüstü yatarım
    Altımda bir insan gövdesi kımıldar
    Gögsümde bir çift bacak
    Ama tekinin yarısı yok
    Bayır aşağı ineriz
    Gökyüzü tekmil yıldız
    Bir de inceden inceye rüzgar
    Yürür birbiri peşinden arabalar
    Kum iskelesine vardık sabaha karşı
    Bir çadır orada
    Dışarı çıkmadan
    Nerelisin
    Falan yerli
    Babanın adı
    Falan
    Senin adın
    Filan
    At aşağı arabacı
    Arabacı kaldırıp atar yere
    Sıra bana geldi
    Dayanılır gibi değil acıya
    Sövdüm ana avrat arabacıya
    Alışmış herif
    Söv kardeşim der
    Kalayla bildiğin gibi
    Kumların üzreine uzatıldık
    Deniz fışır fışır gidip gelir
    Gayrı iyice ışıdı ortalık
    Kumların üstünde belki bin yaralı var
    Belki ziyade
    Bekledik ikindi vaktine kadar
    Bir vapur geldi
    İki bacalı
    Deniz renginde
    Küfrede bağıra çağıra
    Yüklediler bizi vapura
    Yine öyle boş çuval yükler gibi
    Vapurun içi mahşer
    Vıcık vıcık kan
    İslim
    Yağ
    Ter
    Beni ambara indirdiler
    Yola koyulmuşuz
    Yedi gün yedi gece
    Kurtlandı yaralarım
    Kaputu açarım
    Kara kara başları
    Beyaz beyaz kurtlar
    Bakarım eğilip
    Hayvancıklar akıllı
    Kaçarlar beni görünce
    Tekrardan girerler yaranın içine
    Yedi gün yedi gece
    Öldürmeyince öldürmez Allah
    Türk'ün sağlamdır naturası
    Dayanır
    Sirkeci'ye varmışız sekizinci sabah
    Kaptan demiri atmış
    Ve lakin
    ''Bu yerde boş yer yok'' diye istememişler
    bizi
    Akşam ezanı çekmiş demiri kaptan
    Gelmişiz Haydarpaşa önlerine
    Tıbbıye Mektebi Hastaneydi o zaman
    Onlar ''olur'' demişler
    Bir tayfanın sırtında güverteye çıktım
    Biraz topladı ama tayfa
    Demir gibi laz uşağı
    Bismillah deyip baktım dört tarafa
    İstanbul yanar pırıl pırıl
    Ah canım İstanbul
    Neyse hastaneye girdik
    Duvarlar bembeyaz
    Elektrikler donanma gibi
    Malta taşları tertemiz
    Gıcır gıcır
    Tekerlekli araba hazır
    Beni üstüne yatırdılar
    Rahat
    Allah Devlete Zeval Vermesin
    Devlete Dua Ettim O Saat...


    Nazım Hikmet'in bir bekçinin anlattıklarından kaleme aldığı şiiri...
  3.  Avatarı


    Son namaz, son dua...
  4.  Avatarı


    Yarbay Mustafa Kemal...

    Bu fotoğrafta ona bakınca, Nazım'ın Kuvay'ı Milliye Destanında şiirleştirdiği dizeler geliyor aklıma...

    Sarışın bir kurda benziyordu.
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun basına kadar,
    eğildi, durdu.
    Bıraksalar
    İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
  5.  Avatarı
  6.  Avatarı
  7.  Avatarı
    Çanakkale Savaşları için Kurtuluş Savaşının Provası nitelememe, bazı Osmanlı taraftarları karşı çıkıyorlar. "BU iki savaş böyle ayrılamaz, Çanakkaleye prova demekle onu hafife alıyorsunuz" diye.

    Oysa her ikisi de yurdun emperyalizme karşı savunulmasıdır.

    Çanakkale başarılı olmasa Kurtuluş Savaşımız belki de başarılı olamayacaktı.

    Ancak benim vurguladığım asıl husus şu prova derken...

    Çanakkale savaşlarında Osmanlı kuvvetlerinin başında Alman subaylar vardı.

    Mustafa Kemal Çanakkale'ye yarbay rütbesiyle başlamış, albay rütbesiyle bitirmişti.

    Çanakkale savaşlarının asıl önemi, Mustafa Kemal gibi Kurtuluş Savaşının Başkomutanını ortaya çıkarmasıdır...

    Bugün okuduğum bir yazının başlığı "Mustafa Kemal Şehit olsaydı" idi?

    Bakın yazının o kısmında yazar ne demekte:

    "Conkbayırı'ndaki mücadele bütün hızıyla devam ederken Albay Mustafa Kemal ölümden döndü.Conkbayırı Tepesi'nde Mustafa Kemal savaşın gidişatına bakarken elini birden göğsüne götürmüş ve şarapnel parçası göğsünde bulunan saati parçaladı.Göğsünde hafif bir morluk oluşan Albay Mustafa Kemal saat sayesinde kurtuldu ve o saati Türk milletine hediye etti ki Anıtkabir'de sergilenmektedir.İşte budur Allah'ın mucizesi.İşte budur Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ile Mustafa Kemal'in hayatta kalması arasındaki mucize.Ya Çanakkale'de şehit düşseydi Mustafa Kemal?Kurulabilir miydi Türkiye Cumhuriyeti?Bana sorarsanız hayır.O zaman Çanakkale destanının 102. yılında Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha şükranla minnetle yâd edelim. Ruhu şad olsun."...

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mu...di-42071yy.htm

    Çanakkale Savaşları işte Kurtuluş Savaşımızı için bu kadar önemli idi...
  8.  Avatarı
    Çanakkale Savaşı hakkında bugün sanlda gözüme çarpan bir bilgi. Şahsen bunu bilmiyordum...Paylaşayım istedim...

  9.  Avatarı


    Yukardaki fotograf Çanakkale Savaşları sırasında çıkarılan "Donanma" dergisinden alınmıştır. Altında eskitürkçe şunlar yazıyor: "Düşmanın Çanakkale'ye vuku bulan ilk kara taarruzunu durduran kumandanlarımızdan Miralay Mustafa Kemal Bey ve muavini erkanından Mehmet Arif Bey (Bu resim mamuleyhin harbi takip ettiği sırada alınmıştır.)" Kaynak : Cem İşmen .
  10.  Avatarı


    Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girişinin birinci yıldönümü nedeniyle, Tasvir-i Efkâr Gazetesi 29 Ekim 1915 tarihli sayısının ilk sayfasında, 18 Mart Deniz Zaferi’nin “ muzaffer komutanı” Cevat Paşa’nın yanı sıra kara muharebelerinin kahtaman komutanı Albay Mustafa Kemal’in de fotoğrafını yayınlayarak onunla ilgili olarak şu bilgiyi vermistir : “ Çanakkale muharebat-ı beriyesinde( kara muharebelerinde) fevkalade yararlılıkları görülen ve emri müdafaadaki (savunmadaki) iktidar ve mahareti ile (kudret ve becerisiyle) bihakkın( hakkıyla) ihrazı şan-u şeref eyleyerek (şan ve şeref kazanarak) boğazları ve makamı hilafeti (hilâfet makamını) kurtaran kumandanlarımızdan celadeti fıtriyye (yaradılışındaki yiğitlik) ve havârıkı hamaset ile (olağanüstü cesaretiyle) mümtaz (seçkin) Miralay (Albay) Mustafa Kemal Bey Efendi.” Mustafa Kemal, daha muharebeler devam ederken Anafartalar Kahramanı Komutan olarak tanınmıştı. Canakkale Zaferinden sonra, Mustafa Kemal ismi, “ İstanbul’u Kurtaran Kahraman” unvanıyla özdeşleşmistir.

    (Facebook'tan alıntılanmıştır)