Tatsız, boğucu, fırın kapağı açılmış gibi bir ürküntü veren yaz günlerindeyiz.
İnsanın aklına Yaşar Kemal'in o çok bildik Çukurova romanlarındaki atmosfer geliyor.
Ya da benim aklımdaki Nazım'ın o büyülü kaleminden çıkmış şiiri...
Şeyh Bedrettin Destanındaki unutulmaz betimlemesi.
Sıcaktı,
sıcak.
Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı
sıcak
Sıcaktı.
Bulutlar doluydular,
Bulutlar boşanacak
boşanacaktı.
O kımıldanmadan baktı,
kayalardan
iki gözü iki kartal gibi indi ovaya.
Orda en yumuşak, en sert
en tutumlu, en cömert,
en seven,
en büyük, en güzel kadın;
TOPRAK Nerdeyse doğuracak doğuracaktı.
Bu topraklarda, hele de Osmanlı döneminde, Şeyh Bedrettin olayı olsa olsa inanılmayacak bir destan olabilirdi...
Ne diyor Nazım bu destanın bir yerinde...
"Dostlar bırakın beni, bırakın beni
Dostlar bir varayım göreyim Bedreddin kullarından Börklüce Mustafayı Mustafayı.
Boynu vurulacak ikibin adam, Mustafa ve çarmıhı.
Cellat kütük ve satır herşey hazır herşey tamam.
Kızıl sırma işlemeli bir başa, altın üzengiler, kır bir at.
Atın üstünde kalın kaşlı bir çocuk, Amasya padişahı şehzade Sultan Murat.
Ve yanında onun bilmem kaçıncı tuğuna ettiğim Bayezid paşa..."
Meraklısına...
https://sarki.bikuple.net/cem-karaca...rki-sozu-11617