Voltaire’in Oedipus oyunu 18 Kasim 1718 tarihinde Paris’te sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...re%29_ED1B.jpg
Printable View
Voltaire’in Oedipus oyunu 18 Kasim 1718 tarihinde Paris’te sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...re%29_ED1B.jpg
George Bernard Shaw’un Binbasi Barbara (Major Barbara) oyunu ilk kez 19 Kasim 1905 tarihinde Londra, Royal Court Theatre’da sahnelendi.
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...C%7DImg400.jpg
http://ecx.images-amazon.com/images/I/51lG7r6gFNL.jpg
Italyan yonetmen Bernardo Bertolucci’nin babasi sair Attilio Bertolucci’nin dogum yil donumu (18 Kasim 1911)
http://www.parcopoesia.it/sites/defa...2002.57.07.png
https://image.slidesharecdn.com/laro...?cb=1360050697
Senin icin toplayacagim
Bahcenin son gulunu
Ilk sislerde
Ciceklenen beyaz gulu.
Onu gordu hirsli arilar
Dune kadar
Ama o hala o kadar tatli ki
Titretir.
Otuz yasindaki bir resmindir
Biraz unutkan, o zaman olacagin gibi.
Fransiz roman ve deneme yazari ve edebi elestirmen Marcel Proust’un olum yil donumu (18 Kasim 1922)
https://pbs.twimg.com/media/C_YQSZmWAAAXxVW.jpg
"Ne var ki, uzak bir gecmisten geriye hicbir sey kalmadiginda, insanlar oldukten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kirilgan, ama daha uzun omurlu, daha maddeden yoksun, daha surekli, daha sadik olan koku ve tat, daha cok uzun bir sure, ruhlar gibi, diger her seyin yikintisi uzerinde hatirlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlaciklarinin ustunde, bukulmeden, hatiranin devasa yapisini tasimaya devam ederler."ť Marcel Proust, Kayip Zamanin Izinde
“Sevdigimiz zaman, ask o kadar buyuktur ki, bir butun olarak icimize sigmaz; sevdigimiz insana dogru yayilir, onda kendisini durduran, baslangic noktasina geri donmeye zorlayan bir yuzey bulur; iste karsimizdakinin hisleri dedigimiz sey, kendi sevgimizin carpip geri donusudur; bizi gidisten daha fazla etkilemesinin, buyulemesinin sebebiyse, kendimizden ciktigini fark etmeyesimizdir.” Marcel Proust, Cicek Acmis Genc Kizlarin Golgesinde - Kayip Zamanin Izinde (2)
https://images-na.ssl-images-amazon....1OWVL9xemL.jpg
“When we are in love, our love is too big a thing for us to be able altogether to contain it within ourselves. It radiates towards the loved one, finds there a surface which arrests it, forcing it to return to its starting-point, and it is this repercussion of our own feeling which we call the other's feelings and which charms us more then than on its outward journey because we do not recognise it as having originated in ourselves.”
Akademi Odullu Amerikali aktor James Coburn’un dogum yil donumu (18 Kasim 1928)
https://media.giphy.com/media/tL1EXp2ivoUSs/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/26gsq9...XaZa/giphy.gif
Kanadali yazar ve sair Margaret Atwood'un dogum gunu (18 Kasim 1939)
"Hicbir dey bir anda degismez: derece derece isinan bir kuvette farkina varmadan haslanarak olursunuz. Elbette gazetelerde oykuler vardi, hendeklerdeki ya da ormanlardaki cesetler, olesiye dovulmus ya da sakatlanmis, eskiden dedikleri gibi saldiriya ugramis; ancak bunlar baska kadinlar hakkindaydi ve bunlari yapan erkekler baska erkeklerdi. Hicbiri tanidigimiz erkekler degildi. Gazete oykuleri bizim icin ruya gibiydi, baskalarinin gordugu kotu ruyalar. Ne korkunc, derdik, oyleydiler, ancak inanilir olmaksizin korkunctular. Asiri melodramatiktiler, bizim hayatimiza ait olmayan bir boyuta sahiptiler. Gazetelere konu olmayan insanlardik biz. Baski kenarlarindaki beyaz bos alanlarda yasiyorduk. Bu bize daha cok ozgurluk verirdi.Oykuler arasýndaki bosluklarda yasardik." Damizlik Kizin Oykusu
https://cdn.shopify.com/s/files/1/07...g?v=1487866633
"Nothing changes instantaneously: in a gradually heating bathtub you'd be boiled to death before you knew it. There were stories in the newspapers, of course, corpses in ditches or the woods, bludgeoned to death or mutilated, interfered with, as they used to say, but they were about other women, and the men who did such things were other men. None of them were the men we knew. The news paper stories were like dreams to us, bad dreams dreamt by others. How awful, we would say, and they were, but they were awful without being believable. They were too melodramatic, they had a dimension that was not the dimension of our lives. We were the people who were not in the papers. We lived in the blank white spaces at the edges of print. It gave us more freedom. We lived in the gaps between the stories."
https://www.deichman.no/sites/defaul...maids_tale.jpg
Amerikali aktris Linda Evans’in dogum gunu (18 Kasim 1942)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...SPIkawmv-TpU8y
http://www.lindaevansofficial.com/im...ons_pic2-2.jpg
Ingiliz yazar ve cizgi roman yazari Alan Moore’un dogum gunu (18 Kasim 1953)
“Timarhaneye kapatilmis iki deli, bir gece kacmaya karar verir. Catiya cikarlar ve bir tanesi karsidaki evin damina atlayiverir. Ancak digeri atlamaktan korkmaktadir. Ilk atlayan deli korkmakta olan arkadasina; ‘Yanimda fenerim var, onu sana dogru tutarim. Sen de isiga basarak karsiya geciverirsin’ der. Atlayamayan deli kafasini sallar ve ‘Sen beni deli mi sandin? Ya yari yoldayken feneri sondurursen ne olacak?’ der.” Batman-Olduren Saka
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“See, there were these two guys in a lunatic asylum... and one night, one night they decide they don't like living in an asylum any more. They decide they're going to escape! So, like, they get up onto the roof, and there, just across this narrow gap, they see the rooftops of the town, stretching away in the moon light. Stretching away to freedom. Now, the first guy, he jumps right across with no problem. But his friend, his friend didn't dare make the leap. Y'see.Y'see, he's afraid of falling. So then, the first guy has an idea.He says 'Hey! I have my flashlight with me! I'll shine it across the gap between the buildings. You can walk along the beam and **** me!' B-but the second guy just shakes his head. He suh-says.He says 'Wh-what do you think I am? Crazy? You'd turn it off when I was half way across!”
1960 yilinda En Iyi Film Akademi Odulu alacak olan, William Wyler'in yonettigi, Charlton Heston, Jack Hawkins ve Stephen Boyd'un oynadigi macera-drama-tarih Ben-Hur, 18 Kasim 1959 tarihinde New York'ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon...._SX659_AL_.jpg
http://78.media.tumblr.com/6a805df19...bqvto1_500.gif
https://thumbs.gfycat.com/UniqueHorr...rd-max-1mb.gif
http://3.bp.blogspot.com/-cxRx6TTmRz...revelation.gif
Ingiliz pop sarkicisi, yazar, DJ ve televizyon sunucusu Kim Wilde’in dogum gunu (18 Kasim 1960)
http://kimwildetvarchives.i.k.f.unbl.../07/kw1983.jpg
https://media.giphy.com/media/6aSaXYWmUVflS/giphy.gif
https://www.youtube.com/watch?v=xJZF-skCY-M
Amerikali aktor ve senarist Owen Wilson’in dogum gunu (18 Kasim 1962)
https://media.giphy.com/media/Sg5HTNqpahmYE/giphy.gif
https://media.sticker.market/gif/owe...760b27ea-g.gif
Michael Cimino’nun yonettigi, Kris Kristofferson ve Christopher Walken’in oynadigi macera-drama-western Cennetin Kapisi (Heaven's Gate), 18 Kasim 1980 tarihinde New York’ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....3NA@@._V1_.jpg
http://cdn-static.denofgeek.com/site.../01-skates.jpg
https://theredlist.com/media/databas...theredlist.jpg
Spike Lee’nin yonettigi, Denzel Washington ve Angela Bassett’in oynadigi biyagrafi-drama-tarih Malcolm X, 18 Kasim 1992 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....0,1000_AL_.jpg
https://78.media.tumblr.com/bab60d54...z098o1_400.gif
http://66.media.tumblr.com/tumblr_le...0mkko1_500.gif
Patrick Stewart, William Shatner ve Malcolm McDowell’in oynadigi alsiyon-macera-gizem Uzay Yolu: Yeni Nesil (Star Trek: Generations), 18 Kasim 1994 tarihinde tum Amerika’da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4Mzg@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/10wwPZ3Jg2sxXO/giphy.gif
https://img.buzzfeed.com/buzzfeed-st...09134407-4.gif
Metallica, 7. Studyo albumu ReLoad'i Elektra Records araciligiyla 18 Kasým 1997'de piyasaya surdu.
http://www.freecovers.net/preview/0/...b6341f/big.jpg
"Bir, ikinin yarisi degildir; ikidir birin iki yarisi. / Uno non č metŕ di due: due sono metŕ di uno." E.E. Cummings
https://pbs.twimg.com/media/DO4MS_XVQAAgS4U.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DO2cTpCW0AA937l.jpg
“Senin sessizligini anlamayan, muhtemelen senin sozlerini de anlamaz.”
https://pbs.twimg.com/media/DOya1QFX4AE9jSk.jpg
"Taclandiriyorsun sessizligin kubbesini."
Fransiz klasisist ressam Nicolas Poussin’in olum yil donumu (19 Kasim 1665)
Il Ratto delle Sabine (The rape of the sabine women, 1637-38)
http://www.lacooltura.com/wp-content...tto-sabine.jpg
Avusturyali besteci Franz Schubert’in olum yil donumu (19 Kasim 1828)
https://styriarte.com/cms/wp-content...h-1258x520.jpg
Ingiliz sair Alfred Tennyson, 19 Kasim 1850 tarihinde Kraliyet Sairi odulunu kazandi.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im.../the-oak-2.jpg
Hayatini yasa
genc ve yasli,
ordaki mese agaci gibi
isikli baharda
altini yasayan.
Bereketli yaz
O zaman ve o zaman
donusur guze
ilimli rengiyle
altin yine.
Butun yapraklari
duser sonunda.
Bak, O durur
govde ve dal,
yalin guc.
19 Kasim tarihi Arthur Conan Doyle ve kurgusal dedektif Sherlock Holmes icin cok yogun bir tarihti. Zira Doyle, Sherlock Holmes Olum Doseginde (The Adventure of the Dying Detective) romanini 19 Kasim 1887 tarihinde; Sherlock Holmes Sussex Vampiri'nin Macerasi romanini da tesaduf olarak 19 Kasim 1896 tarihinde yazmaya basladi.
https://cdn.shopify.com/s/files/1/03...0x300.jpg?2186
http://vignette2.wikia.nocookie.net/...20150517072911
http://vignette4.wikia.nocookie.net/...20150210091803
Ikinci Dunya Savasi'nin ahlaki deneyimini anlatan unlu Alman yazar Anna Seghers’in dogum yil donumu (19 Kasim 1900)
“Isini bitirin!” Yuzbasi homurdanir gibi soylemisti bunlari ama, Erwin anlamisti.Sonunun yaklastigini kavramisti. Dun beyaz birlikler saray ahirlarini aldiklarinda kendi olumunu aklina bile getirmiţ degildi. Daha 1914'de, biraz da gonullu olarak askere gittiginden bu yana olumu aklina getirmege alismisti gerci. O tarihlerde ordu onun gozunde kendi yoksul ve oksuz gencliginden daha degerliydi. Uniformayla dolasmak Berlin copculerinin kiliksiz gomleginden daha iyiydi. Onu daha fazla beslemek ve ogrenimi icin para vermek istemeyen amcasi bu acinacak isi bulmustu.
Yuzbasinin sozleri agzinin icinden, ya da dislerinin arasindan iki kez daha duyuldu : “Bitirin isini! Bitirin!” O tarihlerde ordu onun gozunde her sey demekti: ana, yurt ve barinak. Onur ve yurt sozlerini silaha sarilir gibi buyuk bir istekle benimsemisti. O gune kadar sadece itilip kakilan, soylesine katlanilan, ya da kimsenin hatirlamadigi bacaksizi simdi buyuk gorevler bekliyordu birden. Ilk buhranlardan sonra olum korkusuna alismisti; gunun birinde oleceklerini bildikleri halde bundan oturu hic de keyifleri kacmayan butun dunya insanlari gibi. Fakat onun gercekten yasamaya baslamasi, tam tarihiyle soylemek gerekirse, Aralik 1916'ya rastliyordu. Zira ilk beyanname o tarihte ve siperlerde eline gecmisti. Yuzbasinin: «“Bitirin isini!” buyrugu gercekten omrunun sonu anlamini tasiyorsa, o gunlerden bu yana uc yýldan cok gecmis degildi. Otomobil frenlerinin gicirtisiyla kafasini dolduruveren hepsi birbirinden sacma bir suru umut kopugunu bir turlu uzaklaţtiramýyordu.” Oluler Genc Kalir
https://static.lafeltrinelli.it/stat...35/3032335.jpg
"Fatela finita!" Erwin percepí le parole malgrado il tenente le avesse solo sussurrate. Capí che la fine era prossima. Quando ieri le Guardie Bianche avevano preso le Scuderie, la propria morte gli era ancora sembrata inconcepibile. Era sí abituato a considerare la possibilitŕ di morire, da quando nel 1914, ancora quasi un ragazzino, si era arruolato volontario. A quel tempo l'esercito prometteva piú della sua giovinezza orfana e miserabile. Meglio dentro un'uniforme che nello squallido grembiale della raccolta della spazzatura berlinese, gramo impiego procuratogli dallo zio perché non voleva mantenerlo oltre, e neppure scucire il denaro per un apprendistato.
L'eco risuonň ancora due volte nel suo intimo o tra i denti del capitano: "Finita! Finita!". A quel tempo l'esercito era per lui tutto in uno: madre, patria e rifugio. Aveva accolto le parole Onore e Patria altrettanto volentieri come le armi; improvvisamente il nanerottolo che veniva soltanto sopportato, picchiato o ignorato, era chiamato a grandi gesta. Dopo i primi accessi di paura fisica la minaccia della morte gli era divenuta naturale, come per tutti gli esseri viventi che sanno un giorno di dover morire, senza per questo farsi guastare la vita da queslla prospettiva. Ma la sua vita, a dire il vero, era cominciata nel dicembre del 1916, quando in trincea gli era capitato tra le mani il primo volantino. Da quei giorni non saranno passati piú di tre anni, se "Fatela finita!" significava davvero la fine. Non riusciva a scacciare l'esile e spumoso sciame di insensate speranze, che gli si gonfiň in testa solo allo stridere dei freni.”
Avusturya asilli Amerikali yazar, ogretim uyesi, yonetim danismani ve egitimci Peter F. Drucker’in dogum yil donumu (19 Kasim 1909)
“Clark. Ikinci Dunya Savasinin hemen oncesinde, devletin karsi konulmasi mumkun olmayan enflasyonist baskilara yol acmadan, gayri safi milli hasilanin ya da gayri safi kisisel gelirin yaklasik dortte birinden fazlasini alamayacagini soyluyordu, Yuzde 25 gercekten de bir esik olusturur mu, --- bilmiyorum-- gorunen odur ki esik yuzde 40'a daha yakin olabilir Ama boyle bir sinir vardir Bu sinirin uzerine cikildi mi, devlet gelirindeki artis artik ekonomiyi kamcilamaz. Ya ekonomiyi zayiflatip gunumuzde "stagflasyon" diye nitelendirilen durumu yaratir, ya da tirmanan enflasyonist baskilar olusturur.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...293-us-300.jpg
“Clark asserted, just before World War II, that government could not take more than around one quarter of a country’s gross national product or gross personal income without creating irresistible inflationary pressures. Whether 25 percent is indeed the threshold, we do not know; the evidence would indicate that it might be closer to 40 percent. But there is such a limit. Above it, increased government revenue will not stimulate the economy. It will either depress it and create what we now call “stagflation,” or it will create mounting inflationary pressures.”
Samuel Goldwyn ve Edgar Selwyn bagimsiz film sirketi Goldwyn Pictures'i 18 Kasim 1916 tarihinde kurdular.
https://media.giphy.com/media/OxDFBxboYnDO0/giphy.gif
Polonyali sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman’in dogum yil donumu (19 Kasim 1925)
“Kendi becerimiz, adanmisligimiz ve zor kazanilan marifetlerimiz sayesinde bir zamanlar elde edilmis sonuclar yalnizca havali bir kredi karti ve bir tusa basmayi gerektiren bir cihazda “taseronlaţtirildiginda”, bircok insani eskiden mutlu kilan ve muhtemelen herkesin mutlulugu acisindan yasamsal olan sey “basariyla kotarilmis is”, ustalik, maharet ve beceri karsisinda, yildirici bir gorevin yerine getirilmesi, inatci bir engelin ustesinden gelinmesi karsisinda duyulan gurur zamanla yitirilir. Daha uzun vadede, bir zamanlar elde edilen beceriler ve yeni beceriler kazanma ve uzmanlasma huneri de yitip gider ve bunlarla beraber, ozsayginin aciga cikardigi mutlulugun yani sira, yerine baska bir sey koymasi cok guc olan izzetinefsin yasamsal sarti, yani ustalik yetenegini tatmin etme zevki de yitip gider.” Yasama Sanati
https://images-na.ssl-images-amazon....1QalgGHhLL.jpg
“The pleasures of relaxation are not the only ones to have been laid at the altar of a life hurried for the sake of saving time to chase other things. When the effects that were once attained thanks to our own ingenuity, dedication and hard-learned skills are ‘outsourced’ to a gadget requiring only a swish of a credit card and a push of a button, something that used to make many people happy and was probably vital for everybody’s happiness is lost on the way: pride in ‘work well done’, in dexterity, smartness and skill, in a daunting task performed, an indomitable obstacle over- Introduction come. In the longer run, skills once obtained, and the very ability to learn and master new skills, are forgotten and lost, and with them goes the joy of gratifying the workmanship instinct, that vital condition of self-esteem, so diffi cult to replace, along with the happiness offered by self-respect.”
“Asiklar guvensizlik hissettiklerinde, yapici olmayan sekilde davranma egilimi gosterirler, ya hosa gitmeye calisirlar, ya denetimi almaya calisirlar, hatta fiziksel olarak kavga ettikleri de olur. Butun bunlar buyuk ihtimalle partneri kaciracaktir. Guvensizlik bir kez isin icine karistiginda, serinkanli, akliselim ve sakin davranmak imkansiz olur. Akintiya kapilan iliskinin dumensiz, dayaniksiz sandali, bir cok iliskinin batma tehlikesi gecirdigi, adi kotuye cikmis iki kaya arasinda yalpalar durur: tam boyun egme ve tam iktidar, uysalca riza gosterme ve kustah fetih, kendi ozerkligini ortadan kaldirma ve partnerinkini zapt etme. Bu kayalardan birine carpmak, yedek parca caginda buyumus ve tamir sanatini ogrenme firsati bulamamis yeni yetme bir gemiciyi tasiyan bir sal soyle dursun, gayet iyi giden ve deneyimli bir murettebata sahip bir teknenin bile parcalanmasina yeter. Hicbir modern denizci, denizde yol alacak durumda olmayan bir ogeyi tamir etmek iCin bir dakika bile kaybetmez: Yedegiyle onu hemen degistirmek ister. Ama iliskilerin salinda yedek parca bulunmaz.” Akiskan Ask
https://images-na.ssl-images-amazon....1y9qZjBvIL.jpg
“When lovers feel insecure, they tend to behave unconstructively, either trying to please or trying to control perhaps even lashing out physically — all are likely to drive the lover away. Once insecurity creeps in, navigation is never confident, thoughtful and steady. Rudderless, the frail raft of relationship sways between one and the other of the two ill-famed rocks on which many a partnership flounders: total submission and total power, meek acceptance and arrogant conquest, effacing one's own autonomy and stifling the autonomy of the partner. Hitting either of the two rocks would wreck even a shipshape boat with a seasoned crew — let alone a raft carrying an inexperienced sailor who, having been brought up in the spare-parts era, never had a chance to learn the art of damage repair. None of the up-to-date sailors would waste time on repairing the part that is no longer seaworthy and would rather put a spare in its place.But on the raft of relationship, spares are not available.”
Akademi Odulu (Sil Bastan, 2005 - En Iyi Ozgun Senaryo Akademi Odulu) sahibi Amerikali film yapimcisi Charlie Kaufman’in dogum gunu (19 Kasim 1958)
http://pixel.nymag.com/imgs/daily/vu....w529.h529.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....4,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....xNzE@._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....04,999_AL_.jpg
Amerikali aktris Meg Ryan’in dogum gunu (19 Kasim 1961)
https://media.giphy.com/media/DWhp74LOSfx0k/source.gif
http://akns-images.eonline.com/eol_i...ally_scene.gif
http://gif-finder.com/wp-content/upl.../megryanok.gif
Iki Akademi Odulu sahibi (Sanik, 1989 - Kuzularin Sessizligi, 1992) Amerikali aktris, yonetmen ve yapimci Jodie Foster’in dogum gunu (19 Kasim 1962)
https://media.giphy.com/media/BBaV3rxNruMIU/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/FOssjHqjSDBvy/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/wNQamtbGHLuX6/giphy.gif
http://24.media.tumblr.com/39d7fff9f...mi3zo1_500.gif
The Benny Hill Show, Ingiliz televizyon kanali Thames Television’da (ITV), 19 Kasim 1969 tarihinde yayinlanmaya basladi.
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20160701200642
https://thumbs.gfycat.com/ShabbyQual...el-max-1mb.gif
https://thumbs.gfycat.com/MatureHard...ll-max-1mb.gif
https://i.makeagif.com/media/10-06-2015/rYDbRB.gif
https://giant.gfycat.com/AnimatedDearestEgg.gif
Milos Forman’in yonettigi, Jack Nicholson, Louise Fletcher ve Michael Berryman’in oynadigi drama Guguk Kusu (One Flew Over the Cuckoo's Nest), 19 Kasim 1975 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....2,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/pDnzKhkJAfEnC/source.gif
https://media.giphy.com/media/13TdsxonQYYniE/source.gif
https://media.giphy.com/media/bNx3gkbBruWhq/source.gif
CBS Tv, 19 Kasim 1980 tarihinde Brooke Shields’in oynadigi Calvin Klein jean reklamlarini yayinlamama karari aldi.
https://www.fashiongonerogue.com/wp-...jeans-1980.jpg
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...rZQ9v86-y5WGrn
https://www.youtube.com/watch?v=x_sV4k-xRa4
https://img-s2.onedio.com/id-5553dfc...7f5f4d47a.webp
"Sayim memurlarindan birisi beni test etmeye calisti. Bende biraz bakla ve guzel bir sarap ile birlikte onun karacigerini yedim. / Uno che faceva un censimento una volta tentň di interrogarmi: mi mangiai il suo fegato con un bel piatto di fave e un buon Chianti.” Kuzularin Sessizligi / Il Silenzio degli Innocenti
''Cocuklariyla, sefil kocalariyla ugrasmaktan baska bir sey yapmayan o kadar cok kadin var ki, hepsi de oldukca mutsuzlar. Ama cesaretlerini toplayip da bunu degistirecek bir sey de yapmiyorlar. Yasamlarinin sonuna kadar bu boyle surup gidiyor." Kazuo Ishiguro, Uzak Tepeler
https://s3-ap-southeast-2.amazonaws....0571258253.jpg
“So many women, get stuck with kids and lousy husband and they’re just miserable. But they can’t pluck up the courage to do a thing about it. They’ll just go on like that for the rest of their lives.”
Jean-Pierre Leaud ve Catherine-Isabelle Duport, Jean-Luc Godard'in yonettigi Erkek Disi (Masculin Féminin,1966) filminde Moličre'in yazdigi Le Misanthrope'u okuyorlar.
https://pbs.twimg.com/media/DO-ZhTOX0AAM_J1.jpg
"Her askta en azindan iki varlik vardir, her biri bir digerinin denklemindeki buyuk bilinmeyendir. / “In ogni amore, ci sono almeno due esseri, ciascuno dei quali č la grande incognita nelle equazioni dell'altro.” Zygmunt Bauman
https://pbs.twimg.com/media/DO-lYzYWAAAh7vA.jpg
Sokakta yuruyen uc tane domates var. Baba domates, anne domates ve bebek domates. Bebek domates geride kaliyor ve baba domates ona kiziyor. Geri donuyor, bebegi eziyor ve ona soyle diyor: "ketcap" / Tre pomodori camminano per la strada. Papŕ pomodoro, mamma pomodoro e il pomodorino. Il pomodorino cammina con aria svagata e papŕ pomodoro allora si arrabbia e va da lui, lo schiaccia e dice: "Fai il concentrato" Mia Wallace (Uma Thurman)Ucuz Roman(Pulp Fiction)
https://pbs.twimg.com/media/DFjE-1eUIAA-l0a.jpg
- Kalir misin ?
- Seninle kalmak mi ? Halimize bak, simdiden kavga ediyoruz..
- Baska ne yapabiliriz ? Kavga edecegiz.Bana ****** cocugu oldugumu soyledin, ben de sana karin agrisi oldugunu soyluyorum.Duygularini incitmekten korkmuyorum.Iki dakikada bir degisiyorlar.
- Oyleyse.
- Oyleyse ne ? Kolay olmayacak, çok zor olacak.Bununla her gün uđraţmamýz gerekecek ama bunu yapmak istiyorum; çünkü seni istiyorum.Seninle sonsuza dek beraber.
https://pbs.twimg.com/media/BZe6PLnCYAArBfQ.jpg
Karanlikta tek tek yakilmis uc kibrit
Ilki gormek icin yuzunu senin
Gozlerini gormek icin ikincisi
Sonuncusu dudaklarini
Ve kollarimla sararken seni
Koyu bir karanlik butun bunlari bana hatirlatmak icin.
Jacques Prevert
https://pbs.twimg.com/media/DO8B8SSWkAA2-PB.jpg
Tre fiammiferi accesi uno per uno nella notte
Il primo per vederti tutto il viso
Il secondo per vederti gli occhi
L’ultimo per vedere la tua bocca
E tutto il buio per ricordarmi queste cose
Mentre ti stringo fra le braccia