-
Arch Oboler’in yonettigi, Robert Stack, Barbara Britton ve Nigel Bruce’un oynadigi, Dunyanin ilk renkli, uzun metraj, 3-boyutlu filmi Ormanlar Seytani (Bwana Devil) 26 Kasim 1952’de Los Angeles, California’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1MDE@._V1_.jpg
http://www.gstatic.com/tv/thumb/movi...01_p_v8_ac.jpg
https://lh4.googleusercontent.com/-D...na-%281%29.gif
-
Ingiliz punk rock grubu The Sex Pistols, Anarchy In The UK sarkisini 26 Kasim 1976 da Ingiltere’de piyasaya surdu.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...Z6O13EDjJv5Rfg
-
-
-
“Dunyanin para etrafinda dondugunu ogrendim. Degerler,erdemler var tabii; iliskiler, guven, ask...ve tum bunlar cok onemli. Fakat ne yazik ki para daha onemli ve tipki cok degerli su damlaciklari gibi damliyor. Bazilari kana kana iciyor, bazilariysa susuz kaliyor. Para olmayinca kuruyup oluyorsunuz. Paranın yoklugu, hicbir seyin yasamasina izin vermeyen bir kuraklik yaratiyor. Behala gibi kupkuru bir yerde yasadiginiz surece paranin degerini anlamaniz mumkun degil. Binlerce insan her gun yagmur yagmasini bekliyor.” Andy Mulligan, Copluk
https://images-na.ssl-images-amazon....1EKdRFsrJL.jpg
“I learned that the world revolves around money. There are values and virtues and morals; there are relationships and trust and love---and all of that is important. Money, however, is more important and it is dripping all the time, like precious water. Some drink deep; others thirst. Without money, you shrivel and die. The absence of money is drought in which nothing can grow. Nobody knows the value of water until they've lived in a dry, dry place---like Behala. So many people, waiting for the rain.”
-
"Tutkular dusuncelerin ilk asamasindan baska bir sey degildir: onlar genc kalbin malidir ve kim butun omrunce onlarla heyecanlanacagini saniyorsa budaladir; bir cok sakin nehir, gurultulu selalelerle baslar, oysa bunlardan hic biri ziplayip kopurerek denize kadar akmaz. Ama bu sessizlik cogunlukla, buyuk, ama gizli bir gucun isaretidir; duygularin ve fikirlerin dolgunlugu, derinligi, cilgin egilimlere engel olur; ruh istirap ve sevgi duyarken kendinden kesin bir hesap sorar ve bunun boyle olmasi gerektigine inanir. O bilir ki firtina olmazsa gunesin surekli isisi kendisini kurutur; kendi hayatinin icine isler; kendi kendini sevgili bir evlat gibi oksar ve cezalandirir. Bir insan ancak kendi kendini tanimanin bu yuksek haline erisince Tanri'nin adaletini olcup bicebilir." Mihail Yuryevic Lermontov, Zamanimizin Kahramani
https://imnews777.files.wordpress.co...2345-small.jpg
“Passions are merely ideas in their initial stage. They are the property of youth, and anyone who expects to feel their thrill throughout his life is a fool. Tranquil rivers often begin as roaring waterfalls, but no river leaps and foams all the way to the sea. Tranquility, however, is often a sign of great, if hidden, power. Intensity and depth of feeling and thought preclude wild outbursts of passion; in sorrow and joy the soul takes careful stock of every situation, and sees that so it must be. It knows that without storms the constant heat of the sun would dry it up. It gets steeped in its own existence, coddles and chides itself like a loved child. Only this higher state of self-knowledge can give man a true appreciation of divine justice.”
-
http://media.pronetsrl.it/uploads/20...poesie/amo.jpg
Sende, ben, kutba giden bir geminin serguzestini,
sende, ben, kumarbaz macerasini kesiflerin,
sende uzakligi,
sende, ben, imkansizligi seviyorum.
Gunesli bir ormana dalar gibi dalmak gozlerine
ve kan ter icinde, ac ve ofkeli,
ve bir avci istihasiyla etini dislemek senin.
Sende, ben, imkansizligi seviyorum,
fakat asla umitsizligi degil.
-
Iste buradayim ben de... yoksul, ustumde
vitrinlerin kaba isigindan yoksullarin
gozlerini kamastiran giysilerle
Pier Paolo Pasolini
https://pbs.twimg.com/media/DPfpcrSWAAAfMPl.jpg
Ed ecco qui me stesso... povero, vestito
dei panni che i poveri adocchiano in
vetrine
Foto: Herbert List, Pier Paolo Pasolini, Trastevere, Roma, 1963
-
-
Ben hep sıkıntılıyım. Yani bir adamın canı sıkılır, o Benim. Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. Ben silahsız bir askerim de ondan. Törenler askeriyim ben.
Cumartesi ve Pazar askeri. Aslında karışık bir şey, kime ne söylenebilir? Bir sıkıntıyı ısrarla büyüterek, asıl büyük sıkıntıya ısrarla giden tümün attığı çekirdek. Pis bir köleliğe ve sonsuz çılgınlığa varacak bir oluşumu sıkıntıyla bekleyen bölünmez Varlık benim.
Ondan severim sıkıntıyı. Sevincin o amansız, o aşağılayıcı bönlüğünden korur beni.
Ne söylenmişse ve ne söylenmemişse, ne yapılmışsa ve ne yapılmamışsa, ne düzeltilmişse ve ne düzeltilmemişse ondan sıkılan biri. Belki, söylenmemişin, yapılmamışın ve düzeltilmemişin telaşı içinde biraz. O kadar. Ve sıkıntılı. Ve sıkıntılı.
İşte böyle başlıyordu her yerde mutsuzluk. Ve mutsuzluk büyük bir umut gibi çekiyor kendine beni. Değişiyorum ve çoğalıyorum gibi. Tek büyük doğrunun yarım dilimi o. Kim bilebilir işe yaramamanın değişmesini ha? Ha! Cumartesi ve Pazar günlerinde. Yorgun, izinli ve silahsız bir asker.
Sonra kim döneniyor ortalarda benden başka. Şiir yazdığım söyleniyor ortalarda. Değil.
Ben, kutsal bir bahaneyim, belki de bir sığınağım kendime.
Turgut Uyar
Papirüs, Eylül 1966, Sayı 4
-
Sayin latino,
Hos geldiniz.Paylasim icin cok tesekkur eder,saygilar sunarim:):)
-
Romali sair Quintus Horatius Flaccus’un (Horace) olum yil donumu (MO 27 Kasim 8)
“Sormak yok (bilinmesi gunah), ne ulasacagimiz zamani. Dusunme; ne benim ne senin, ne de Babilli muneccimlerin resmini. Leuconoe, daha, uzun yillari tarih gibi goturecek. Jupiter, ya bu sonuncuydu ya da yeni bir kis getirecek. Bu da Etrusklerin sinirlerini dalgalandiracak sahile karsi. Hayat kisa, sarabi suz ve hikmetini goster, yirt arsi. Konusurken, zamanin kiskancligi ucup gitmis olacak. Ani yasa, yarin da gelip gececek; dun olacak.”
http://tedium.imgix.net/2017/02/0207_horace.jpg
“Ask not — we cannot know — what end the gods have set for you, for me; nor attempt the Babylonian reckonings Leuconoë. How much better to endure whatever comes, whether Jupiter grants us additional winters or whether this is our last, which now wears out the Tuscan Sea upon the barrier of the cliffs! Be wise, strain the wine; and since life is brief, prune back far-reaching hopes! Even while we speak, envious time has passed: pluck the day, putting as little trust as possible in tomorrow!”
Quintus Horatius Flaccus (Horace), Ode I-XI, Carpe Diem.
-
William Shakespeare ve Anne Hathaway kayitlara gore 27 Kasim 1582’de evlendiler.
http://1.bp.blogspot.com/-7MrVHPgCe2...75546965_n.jpg
https://www.folger.edu/sites/default...%20cropped.jpg
Anno Domini 1582...Novembris...27 die eiusdem mensis. Item eodem die supradicto emanavit Licentia inter Wm Shaxpere et Annam Whateley de Temple Grafton.
http://slideplayer.com/6268770/21/im...6%2C+1583..jpg
https://image.slidesharecdn.com/shak...?cb=1244110887
Sevgilimin gozleri degil gunesin dengi,
Mercan daha kirmizi onun dudaklarindan;
Kar beyaz da ne diye onun gogsu kulrengi,
Saclar simse fiskirmis kara simler basindan.
Ben guller gormusumdur yari pembe yari ak,
Onun yanaklarinda oyle guller ne arar;
Cana can katar nice kokulari koklamak,
Sevgilimin solugu guzel kokmaz o kadar
Musiki gibi gelir sozleri kulagima,
Yine de musikinin kat kat buyuktur tadi;
Tanrica nasil yurur gormemisimdir ama,
Sevgilim yuruyup de gok katina cikmadi:
Su var ki ozanlarin bos lafina karni tok,
Yoksa tanri bilir ya, sevgilimin esi yok.
-
Isvecli fizikci, astronom ve matematikci Anders Celsius’un dogum yil donumu (27 Kasim 1701)
“Butun yolu Ay'i kesfetmek icin geldik ve en onemli sey Dunya'yi kesfettigimizdir.”
https://4.bp.blogspot.com/-u1vxkmqY9...255B1%255D.jpg
“We came all this way to explore the Moon, and the most important thing is that we discovered the Earth.”
-
Giacomo Puccini'nin babasi opera bestescisi Michele Puccini'nin dogum yil donumu (27 Kasim 1813)
http://www.teatrodelgiglio.it/upload...a_in_fa_02.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=bHYsO4t2rCQ
-
Alfred Nobel, olumundenn sonra Nobel Odulu dagitilmasini istedigi vasiyetini 27 Kasim 1895’de Paris'teki Isvec-Norvec Kulubu'nde (Svenska Klubben) imzaladi ve bu isin takibi icin Ragnar Sohlman ve Rudolf Lilljequist ikilisini gorevlendirdi. (Vasiyet, oldugu gun olan 10 Aralik 1896’da acildi.)
https://www.nobelprize.org/alfred_no...el_will_p1.jpg
http://2.bp.blogspot.com/_ug6iW-03X8...0/nobel+01.jpg
http://1.bp.blogspot.com/_ug6iW-03X8...0/nobel+03.jpg
-
Douglas Fairbanks, Marguerite De La Motte ve Robert McKim’in oynadigi ilk Zorro’nun Maskesi filmi 27 Kasim 1920’de New York’ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....3MDIx._V1_.jpg
http://www.thagomizer.net/wp-content.../11/zorro1.gif
-
-
-
2 Akademi Odulu (Olumcul Tuzak, 2010- En Iyi Film ve En Iyi Yonetmen Akademi Odulleri) ve 2 BAFTA Odulu sahibi Amerikali yonetmen, yapimci ve yazar Kathryn Bigelow’un dogum gunu (27 Kasim 1951)
https://media.giphy.com/media/10QPfP8LKqQMhy/giphy.gif
https://images-na.ssl-images-amazon....1Mg@@._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....4,1000_AL_.jpg
-
Amerikali oyun yazari Eugene O'Neill'in olum yil donumu (27 Kasim 1953)
http://www.azquotes.com/picture-quot...l-36-18-79.jpg
"Simdi veya gelecek yoktur, sadece gecmis durmadan, simdi tekrarlanir."
https://guideimg.alibaba.com/images/..._21263062.jpeg
-
The Beatles, Beatles'65 albumunden I Feel Fine sarkisini 27 Kasim 1964’de yayinladi.
https://data.opus3a.com/product_phot...9762fbf151.jpg
-
Neil Simon’in Anton Cehov'un kisa oyun ve oykulerinden uyarladigi Sevgili Doktor (Good Doctor) oyunu ilk kez 27 Kasim 1973’de New York, Broadway, The Eugene O'Neill Theatre’da sahnelendi.
http://static.playbill.com/dims4/def...973-11-web.jpg
http://static.playbill.com/dims4/def...11-27-73-1.jpg
-
-
-
“Sanirim annem inisli cikisli grafik konusunda hakliydi. Hepimiz ayni grafige sahibiz. Sunu anladim ki hayat yukari tirmanmak, asagi kaymak ve kendinizi yeniden toparlamaktan ibaret. Asagi kaymaniz onemli degil. Az cok yukari dogru ilerlemeye devam ettiginiz surece.Tek umabileceginiz bu. Az ya da cok yukari.” Sophie Kinsella, Audrey'yi Bulmak
http://gbshortcake.com/wp-content/up...ing-audrey.jpg
“I guess Mum was right about the jagged graphs thing. We’re all on one. I think that what I’ve realized is, life is all about climbing up, slipping down, and picking yourself up again. And it doesn’t matter if you slip down. As long as you’re kind of heading more or less upwards. That’s all you can hope for. More or less upwards.”
-
"Ask, simsek pariltilari ve gok gurultuleri ile kendini birdenbire gosterir, goklerden dusup hayati altust eden, iradelerimizi birer yaprak gibi soken, butun kalbi ucuruma surukleyen bir kasirgaya benzerdi. / L'amore, pensava doveva manifestarsi di colpo, esplosione di lampi e fulmini, uragano dei cieli che si abbatte sulla vita la sconvolge strappa via ogni resistenza come uno sciame di foglie e risucchia nell'abisso l'intero cuore." Gustave Flaubert - Madame Bovary
https://pbs.twimg.com/media/DPp9uhuWsAEkiAr.jpg
-
Sev beni ukdesiz sev beni
Eriyiver cizgilerinde elimin
Sev beni
Bir hafta birkac gun birkac saat sev beni
Ben onemsemem ebediyeti...
https://pbs.twimg.com/media/DPljJLhX4AAi0zW.jpg
Amami senza preoccupazioni e
perditi nelle linee della mia mano
Amami per una settimana,
per qualche giorno o solo per qualche ora ...
non mi interessa l'eternitá...
Nizar Kabbani
-
Askin ogretti bana
cocuklar gibi olmayi
yuzunu tebesirle cizmeyi
duvarlara balikci aglarina
Askin ogretti bana
askin zamanin haritasini nasil degistirdigini
asikken dunyanin donmemeyi biraktigini
ogretti.
https://pbs.twimg.com/media/DPphoytW0AEfOq4.jpg
Il tuo amore mi ha insegnato
a comportarmi come un ragazzino,
a disegnare il tuo viso con il gesso sui muri.
Il tuo amore mi ha insegnato
che l’amore cambia la
mappa del tempo
e che, quando amo,
la terra smette di girare.
Nizar Kabbani
-
Ingiliz yazar John Bunyan’in dogum yil donumu (28 Kasim 1628)
https://quotefancy.com/media/wallpap...-have-done.jpg
”Bir insana karsiligi olmayan bir sey vermediyseniz, o gun yasamadiniz demektir.”
-
17.yuzyil Barok Italyan heykeltiras Gian Lorenzo Bernini’nin olum yil donumu (28 Kasim 1680)
Apollo e Dafne (Apollo and Daphne, 1622 – 1625) Galleria Borghese di Roma
http://galleriaborghese.benicultural...?itok=JtfreGbd
-
Edo doneminde haiku ustasi Japon sair Matsuo Basho’nun olum yil donumu (28 Kasim 1694)
http://www.jefferyoliver.com/wp-cont...ho-644x644.jpg
Bu yol boyunca
Giden kimse yok
Bu sonbahar aksami
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...tterfly-30.jpg
Kelebek kokular surunuyor
Kanatlari bulasmakta
Orkidenin kokusuna.
http://www.azquotes.com/picture-quot...o-95-80-07.jpg
Eski havuz
Kurbaga iceri atliyor
Su sesleri.
-
Ingiliz sair ve ressam William Blake'in dogum yil donumu (28 Kasim 1757)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...l-thy-love.jpg
Asla ugrasma askini anlatmaya,
Ask varolur yalnizca dile gelmeden;
Nasil hareket ederse soylu ruzgar
Sessizce, gorunmeden.
Anlattim askimi, anlattim askimi,
Anlattim ona tum yuregimdekileri;
Titreyerek dehsetli korkularla, buz gibi,
Ah! yanimdan ayrildi.
Uzaklastiktan az sonra benden,
Bir gezgin onu elde etti,
Sessizce, gorunmeden:
Ah, bu inkar edilmezdi.
https://pbs.twimg.com/media/C_E2yzWXkAIUXEZ.jpg
"Her insanin her haykirisinda,
Korkuyla bagirisinda her bebegin,
Her seste, her yasakta,
Akilla dovulen kelepceler isitirim."
http://www.ground.org.uk/wp-content/...oison-tree.jpg
Kizgindim arkadasima, kinliydim
Soyledim ona kinimi, giderek sondu
Kizgindim dusmanima, kinliydim
Soyleyemedim bir turlu, gunlerce buyudu.
Onu korkularimla suladim
Geceler boyu gozyaslarimla
Gulucuklerle onu aldattim
Yumusak, hileli oyunlarimla.
Gittikce buyudu gunduz ve gece
Saklanamaz oldu parlak bir elma gibi
Dusmanim yakalandi onun menevislerine
Bile bile benden geldigini.
Ve sonucta bahceme calmaya girdi
Bir gece ki karanligi dunyayi sarmis
Sabah, baktim sevincle gordum
Dusmanim agacin dibinde uzanip kalmis.
-
Alman politik filozof Friedrich Engels!’in dogum yil donumu (28 Kasim 1820)
“Burjuvazi yonetimi ele gecirdigi her yerde,tum feodal ,ataerkil ve kirsal iliskilere son vermistir. Insanoglunu "dogal efendileri"ne bagli kilan caprasik feodal baglari acimasizca kesip atmis,insanla insan arasindaki katiksiz cikardan ,kati ‘nakit ödeme’ den baska bir bag birakmamistir.Dinsel azginligin,soylu tutkularin,sig duygusalligin en ulu coskunluklarini bencil cikarcıligin buzlu sularin da bogmustur.Insanoglunun kisisel degerini degişim degerine donusturmus ve onca kazanilmis , geri alinmaz ozgürlugun yerine o tek vicdansiz ozgurlugu ,serbest ticareti gecirmiştir.Sozun kisasi dinsel ve siyasal aldatmacalarin pecesi ardina gizlenen somurunun yerine cirilciplak , utanmasiz , dolaysiz , acimasiz bir somuruyu gecirmistir.”
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ich_Engels.gif
“The bourgeoisie, wherever it has got the upper hand, has put an end to all feudal, patriarchal, idyllic relations. It has pitilessly torn asunder the motley feudal ties that bound man to his “natural superiors”, and has left remaining no other nexus between man and man than naked self-interest, than callous “cash payment”. It has drowned the most heavenly ecstasies of religious fervour, of chivalrous enthusiasm, of philistine sentimentalism, in the icy water of egotistical calculation. It has resolved personal worth into exchange value, and in place of the numberless indefeasible chartered freedoms, has set up that single, unconscionable freedom — Free Trade. In one word, for exploitation, veiled by religious and political illusions, it has substituted naked, shameless, direct, brutal exploitation.”
-
Amerikali yazar, denemeci, biyografi yazari ve tarihci Washington Irving'in olum yil donumu (28 Kasim 1859)
"Hudson'in dogu tarafindaki sahillerini girintilerle bezeyen o genis kovuklarindan birinin merkezinde, eski Felemenk gemicilerin Tappan Denizi diye adlandirdiklari nehrin genisleyen kisminda, yelkenleri sarmaya itina gösterip gecerken, Aziz Nicholas’in kendilerini korumasi icin ona yakardiklari yerde, bazilarinin Greensburgh dedigi, ama daha dogru bir sekilde Tarrytown diye bilinen ve pazar kurulan kucuk bir kasaba ile koy limani vardir. Bize soylenene gore, pazarin kuruldugu eski gunlerde, koy meyhanesinde zaman geciren kocalarinin bu koklesmis arzularindan dolayi oraya eskiden bu adi verenler, komsu koyun iyi ev kadinlariydi. Oyle ya da boyle, ben kendi gozlerimle olayi gormedim, ama sadece kesin ve guvenilir olmak maksadiyla bunlari aktarmakla yetiniyorum. Bu köyden cok da uzakta olmayan, belki uc-dort kilometre mesafede, yuksek tepelerin arasinda, tum dunyada en sessiz sakin yerlerden biri olan, kucuk bir vadi, daha dogrusu bir dag etegi vardi. Arasindan insana huzur verecek kadar tatli bir ninni soyleyen kucuk bir irmak akip gidiyordu. Arada sirada duyulan bir bildircin isligi ya da bir agackakanin tikirtisi, tekduze dinginligi bozan yegane sesti." Bassiz Suvari
http://www.loyalbooks.com/image/deta...epy-Hollow.jpg
"In the bosom of one of those spacious coves which indent the eastern shore of the Hudson, at that broad expansion of the river denominated by the ancient Dutch navigators the Tappan Zee, and where they always prudently shortened sail, and implored the protection of St. Nicholas when they crossed, there lies a small market-town or rural port, which by some is called Greensburgh, but which is more generally and properly known by the name of Tarry Town. This name was given, we are told, in former days, by the good housewives of the adjacent country, from the inveterate propensity of their husbands to linger about the village tavern on market days. Be that as it may, I do not vouch for the fact, but merely advert to it, for the sake of being precise and authentic. Not far from this village, perhaps about two miles, there is a little valley, or rather lap of land, among high hills, which is one of the quietest places in the whole world. A small brook glides through it, with just murmur enough to lull one to repose; and the occasional whistle of a quail, or tapping of a woodpecker, is almost the only sound that ever breaks in upon the uniform tranquillity."
"Gozyaslarinin bir kutsalligi vardir. Zayifligin degil gucun simgesidirler. Yogun acinin ve tarifsiz sevginin elcisidirler."
https://www.biography.com/.image/t_s...0087-1-402.jpg
"There is a sacredness in tears. They are not a mark of weakness, but of power. They are the messengers of overwhelming grief, of deep contrition and of unspeakable love."
-
Ingiliz felsefeci yazar James Allen’in dogum yil donumu (28 Kasim 1864)
"Bir insan amacini belirledikten sonra, bunu basarmak icin zihninde duz bir yol cizmeli, saga ya da sola bakmamalidir. Supheler ve korkular tamamen arkada birakilmalidir. Bunlar cabalayarak olusturulan duz cizgide egikler yaratip onu etkisiz ve yararsiz hale getiren parcalayici unsurlardir. Suphe ve korku iceren dusuncelerle asla bir sey basarilamaz. Basarisizlik boyle durumlarda kacinilmazdir. Suphe ve korku sessizce sokuldugunda amac, enerji, basarma gucu ve tum guclu dusunceler tukenir." Dusuncenin Gucu
http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:A...BM5i6au_cM4bOV
“Having conceived of his purpose, a man should mentally mark out a straight pathway to its achievement, looking neither to the right nor the left. Doubts and fears should be rigorously excluded; they are disintegrating elements, which break up the straight line of effort, rendering it crooked, ineffectual, useless. Thoughts of doubt and fear never accomplished anything, and never can. They always lead to failure. Purpose, energy, power to do, and all strong thoughts cease when doubt and fear creep in.”
-
Avusturyali roman, oyun ve biyografi yazari, gazeteci Stefan Zweig’in dogum yil donumu (28 Kasim 1881)
“Suskunlugun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgic gibi yasiyordu insan, kendini dis dunyaya baglayan halatin kopmus oldugunu ve o sessiz derinlikten hicbir zaman yukari cekilmeyecegini ayrimsayan bir dalgic gibi hatta. Yapacak, duyacak, gorecek hicbir sey yoktu, her yerde ve surekli hiclikle cevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tumuyle yoksun boslukla. “ Stefan Zweig, Satranc
http://www.chesshistory.com/winter/p...731_zweig5.jpg
“One lived like a diver in his bell in the black ocean of this silence - like a diver, too, who is dimly aware that the cable to safety has already snapped and that he never will be raised from the soundless depths. There was nothing to do, nothing to hear, nothing to see; about me; everywhere and without interruption, there was nothingness, emptiness without space or time.“
-
Italyan yazar ve sair Alberto Moravia’nin (Alberto Pincherle) dogum yil donumu (28 Kasim 1907)
https://img.thedailybeast.com/image/...ase_nj9nfr.jpg
“Annem, ne vakit bir sey elde etmeyi aklina koysa bagirir ve sahiden kafasi kizmis gibi yapar. Oysa hic kizmamistir. Iyi bilirim annemi, sakin bir kadindir. Bir musteri mallarina az para verince pazarci kadinlar nasil bagirirlar oyle bagirir annem de. En cok terbiyeli insanlara bagirir, cunku bilir ki terbiyeleri geregi her seferinde onun dedigine geleceklerdir.” Romali Kadin
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“La mamma quando vuole ottenere qualche cosa grida sempre e pare davvero che sia in collera. Invece non è affatto in collera e io, che la conosco bene, so che in realtà è calma come l'olio. Ma lei grida come gridano le donne al mercato quando un compratore gli offre troppo poco per la loro merce. Grida soprattutto con la gente educata perché sa che per educazione quelli finiscono sempre per cedere.”
https://pictures.abebooks.com/LDESVA...d810974312.jpg
"Herkes kendi cennetini baskalarinin cehennemine koyar. / Così ciascuno mette il proprio paradiso nell'inferno degli altri." Alberto Moravia, Romali Kadin / La romana, 1947)
-
Fransiz antropolog, etnolog ve yapisalci antropolojinin en onemli ismi Claude Lévi-Strauss’un dogum yil donumu (28 Kasim 1908)
“Ama ben varim. Suphesiz birey olarak degil; cunku bu anlamda, kafatasimin icindeki karinca yuvasinda barinan birkac milyar sinir hucresinden olusan bir baska topluluk ile onun robotu olan vucudum arasindaki mucadelenin her an hirpalanan hedefi olma disinda ben neyim? Ne psikoloji, ne metafizik, ne sanat bana siginak oluyor. Bunlar, bir gun ortaya cikacak yeni tur bir sosyolojinin, artik kendi icinde de inceleyebilecegi mitoslardir.” Huzunlu Donenceler
http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:A...AfwyjgbBmIbNaf
“I am merely the stake – a stake perpetually at risk – in the struggle between another society, made up of several thousand million nerve cells lodged in the anthill of my skull, and my body, which serves as its robot. Neither psychology nor metaphysics nor art can provide me with a refuge. They are myths, now open to internal investigation by a new kind of sociology which will emerge one day and will deal no more gently with them than traditional sociology does.”
-