Amerikali rock grubu Aerosmith, 5.studyo albumu Draw the Line’i 1 Aralik 1977’de yayinladi.
http://files.dreamdev.org.ru/_hdd/%D...ers.net%5D.jpg
Printable View
Amerikali rock grubu Aerosmith, 5.studyo albumu Draw the Line’i 1 Aralik 1977’de yayinladi.
http://files.dreamdev.org.ru/_hdd/%D...ers.net%5D.jpg
Sydney Pollack’in yonettigi, Dustin Hoffman, Jessica Lange ve Teri Garr’in rol aldigi romantik komedi Tootsie 1 Aralik 1982’de Hollywood, California’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
http://blankobtest.wpengine.netdna-c...07/Tootsie.gif
http://brightestyoungthings.com/wp-c...do1_r1_500.gif
Martin Brest’in yonettigi, Eddie Murphy, Judge Reinhold ve John Ashton’in rol aldigi komedi Sosyete polisi (Beverly Hills Cop) 1 Aralik 1984’de Los Angeles, California’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....8,1000_AL_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/KindlyGlas...ddog-small.gif
https://media.giphy.com/media/YDdA3yvCdk4Io/giphy.gif
https://i0.wp.com/www.projectcasting...size=400%2C294
Amerikali aktris Zoë Kravitz’in dogum gunu (1 Aralik 1988)
https://media.giphy.com/media/te8PK7hwv07xS/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/dTZNfY1USS1kQ/giphy.gif
Jeremiah S. Chechikin yonettigi, Chevy Chase, Beverly D'Angelo ve Juliette Lewis’in rol aldigi komedi Cilgin Aile Yilbasi Tatilinde (National Lampoon's Christmas Vacation) 1 Aralik 1989’da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....zNDI@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/U7eeeAgKFfD4k/giphy.gif
https://media1.tenor.com/images/370c...itemid=7301814
https://78.media.tumblr.com/415bbdcd...0yuao1_500.gif
Italyan yonetmen ve senarist Sergio Corbucci’nin olum yil donumu (1 Aralik 1990)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....0Mzc@._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....5,1000_AL_.jpg
Spice Girls, Ekim 1997'de Istanbul'da vermis oldugu iki gecelik konseri Girl Power! Live in Istanbul ismiyle album yapip 1 Aralik 1997'de piyasaya surdu.
http://1.bp.blogspot.com/-VZE0l8FR-4...n_Istanbul.jpg
J.R.R. Tolkien ‘in romanindan uyarlanan, Peter Jackson’in yonettigi, Elijah Wood, Viggo Mortensen, Cate Blanchett, Orlando Bloom ve Ian McKellen’in rol aldigi Yuzuklerin Efendisi: Kralin Donusu (The Lord of the Rings: The Return of the King) 1 Aralik 2003’de Yeni Zelenda, Wellington’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon...._SX668_AL_.jpg
http://24.media.tumblr.com/306d07520...gxxco1_500.gif
https://media.giphy.com/media/WvUyMX1gB1gnC/giphy.gif
Alman roman ve deneme yazari, edebiyat elestirmen Christa Wolf’un olum yil donumu (1 Aralik 2011)
“Bu Roket ve bombalar, icinde yasadigimiz medeniyetin tesadufen urettiđi urunler degildir.Kendi sonunu bu denli titizlikle planlayan ve bunun icin gerekli zemini hazirlayan bir medeniyet hastadir, buyuk bir ihtimalle beyninden rahatsizdir, belki de olumcul derecede hastadir.“ Kassandra
http://www.suhrkamp.de/cover/640/18921.jpg
“Diese Raketen, diese Bomben sind kein Zufallsprodukt dieser Zivilisation.Wenn diese Zivilisation imstande war, ihren eigenen Untergang derartig zu planen und vorzubereiten, sich die Mittel dafür zu beschaffen unter solch furchtbaren Opfern, dann ist sie krank, wahrscheinlich geisteskrank, vielleicht todkrank.”
“Hitler’i ele alin…”
“Siradan bir ressam, ama resimde bir deha oldugundan emin; cocukken oynadigi uc kupu ust uste koyabilecek kadar anliyor mimarliktan ama, bu dalda basarili olduguna inaniyor… Odullendirilmesi gerekirdi! Aninda! Ilk suluboya lekeleri daha kurumadan, yapitlarinin tumu odullendirilmeliydi! Ressamligi, mimarligi, hepsi! Ustelik, bunu herkesin bilmesi gerekirdi. Dunya capinda bir odul! Evrensel bir podyuma cikmak ve yorungeye girmek! Bu bize, 42 milyon cani… bagislardi! Hic de yabana atilamayacak bir… tasarruf olurdu.” Daniel Pennac, Tesekkur ederim
http://www.claudiobisio.it/resize.as...ZIE-X-WEB-.gif
“Prendete Hitler…”
“Pittore mediocre il piccolo Adolf no? eppure convinto del proprio talento pittorico, architetto capace a stento a diimpilare le tre costruzioni della sua infanzia, ma totalmente convinto dei propri meriti in quel campo... Bisognava premiarlo! Subito! Fin dai suoi primi pastrocchi all'acquarello, lui faceva uno scarabocchio sul foglio e tutti: "Oh che meraviglia". E premiarlo, per l'insieme della sua opera! Pittura, architettura, statica, dinamica, tutto! E farlo sapere in giro! Un riconoscimento planetario! Il podio universale. Ci avrebbe risparmiato ... 42 milioni di morti. Non č del tutto... irrilevante... come risparmio.”
“Ve iste o, odasina kapanmis, okumadigi bir kitabin onunde bir delikanli. Baska yerlerde olma arzulari, onunla acik satirlar arasinda, satirlari bulandiran deniz yesili bir perde olusturmakta. Penceresinin onune oturmus, kapali kapiya sirti donuk. Sayfa 48. Bu kirk sekizinci sayfaya ulasmak icin gecirdigi saatleri saymaya cesareti yok. Kitabin bitmesine dort yuz kirk alti sayfa var. Siz deyin bes yuz... 500 sayfa! Biraz da diyalog olsaydi ya!” Daniel Pennac, Roman Gibi
https://www.macrolibrarsi.it/data/co...ibro-69562.jpg
“E ora eccolo, adolescente chiuso nella sua stanza, di fronte a un libro che non legge. Tutta la sua voglia di essere altrove forma tra lui e le pagine aperte uno schermo opaco che confonde le righe. Č seduto davanti alla finestra, con la porta chiusa alle spalle. Pagina 48. Non ha il coraggio di contare le ore passate per arrivare a questa quarantottesima pagina. Il libro ne conta esattamente quattrocentoquarantasei. Come dire cinquecento. 500 pagine! Se almeno ci fossero dei dialoghi.”
"Neler hissettigimi size nasil soylesem, bilmem ki?"
Bize bunu nasil soyleyecegini yukses sesle dusunur.
"Sadece belirgin bir densizlik duygusu... bir tur terbiyesizlik belirtisi... herkesin gozu onunde mahremiyetin irzina gecilmesi... ya da cocukca, nankor yerine konulmama istegi degil bu; baska bir sey... Sevgi gosterisine kusku golgesi dusuruyor gibi... Sanki tesekkur edince, o sapasaglam minnettarlik duygusunda bir pas lekesi olusacak... cok kucuk bir sey, zor duyulan bir bemol gibi... Ama yine de, dinleyenlerde tuhaf bir izlenim uyandiran bir duygu..." Daniel Pennac, Tesekkur ederim
http://www.feltrinellieditore.it/med...463_quarta.jpg
“Come posso spiegarvi quello che ho provato?”
Pensa a voce alta come puň spiegarcelo:
“Non solo la sensazione di una certa indecenza… di una vistosa mancanza di pudore... di una violazione pubblica della loro intimitŕ... di un desiderio infantile di non passare per ingrati, no, era qaulcosa d’altro… Come l'intrusione di un... di un dubbio in quella dimostrazione d'affetto... Una pecca nell'acciaio della gratitudine… Oh, un nonnulla, un abbassamento di tono appena percepibile... Ma che fa uno strano effetto.”
Agirbasliligin, zarafetin icimde
bir cekim yaratti ayin karsi koyamayacagi;
ama gordum ki narkoleptik gozlerinde
bir gormezlik var bu gece; ya da beteri,
beni aciz býrakan bir kayitsizlik.
bu arada, uykusuz, tutarken nefesimi,
gelecegimin kumda yazili oldugunu dusunurken
'olum kadar sakin ve hareketsiz' bir ogle uzeri
ve dua ederken hiclik icin, oyle derin olsun ki,
degisimle bitsin. Ancak safak
kurtarabilir beni, bu lanetli uyku evi'ni basip
isikla, ve bogup her gece uyaran hayaletleri:
bir baska omur gerek en azindan, izlemek icin
korunan gizlerini onun agirbasliligin ve zarafetinin.
Jonathan Coe, Uyku Evi
https://readingmattersblogdotcom1.fi...f76970c-pi.jpg
Your gravity, your grace have turned a tide
In me, no lunar power can reverse;
But in your narcoleptic eyes I spied
A sightlessness tonight: or something worse,
A disregard that made me feel unmanned.
Meanwhile, insomniac, I catch my breath
To think I saw my future traced in sand
One afternoon "as still, as carved, as death,”
And pray for an oblivion so deep
It ends in transformation. Only dawn
Can save me, flood this haunted house of sleep
With light, and drown the thoughts that nightly warn:
Another lifetime is the least you’ll need, to trace
The guarded secrets of her gravity, her grace.
Fransiz aristokrat, felsefe yazari ve erotik edebiyat'in onemli yazarlarindan Marquis de Sade'in (Donatien Alphonse Francois le Marquis de Sade) olum yil donumu (2 Aralik 1814)
"Bir kizin anasinin karnindan cikar cikmaz ebeveynlerinin istencinin kurbani olmasi gerektigini, son nefesine kadar boyle kalmasi gerektigini soylemek sacma olur. Insan haklarinin ve kapsaminin bunca ozenle derinlestirildigi bir cagda genc kizlar ailelerinin kolesi olduklarina inanmak zorunda degillerdir, bu ailelerin onlar uzerindeki nufuzu kesinlikle bos bir kuruntudur. Boyle ilginc bir konuda dogayi dinleyelim, dogaya cok daha yakin olan hayvanlarin yasalari bize bir an icin ornek olsun. Hayvanlarda ebeveynlik gorevleri ilk fiziksel ihtiyaclarin otesine uzanir mi hic?" Yatak Odasinda Felsefe
http://images.gr-assets.com/books/14...56l/152113.jpg
"It is absurd to say that immediately a girl is weaned she must continue the victim of her parents' will in order to remain thus to her dying day.It is not in this age of preoccupation with the rights of man and general concern for liberties that girls ought to continue to believe themselves their families' slaves when it is clearly established that these families' power over them illusory.Let us consult Nature upon so interesting a question as this, and may the laws that govern animals, in much stricter conformance with Nature, provide us for a moment with examples.Amongst beasts, do paternal duties extend beyond primary physical needs?"
Gaetano Donizetti'nin La Favorita operasi ilk kez 2 Aralik 1840’da Paris, Académie Royale de Musique’de (Salle Le Peletier) sahnelendi.
https://cloud10.todocoleccion.online...4/14305589.jpg
https://4.bp.blogspot.com/-s2Rx3k2dS...gler_1899.jpeg
Fransiz Akademik ressam Georges-Pierre Seurat’nin dogum yil donumu (2 Aralik 1859)
Bagnanti ad Asničres (Bathers at Asničres, 1884)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...ieres_1883.jpg
Fransiz sair Francis Jammes’in dogum yil donumu (2 Aralik 1868)
http://2.bp.blogspot.com/-gD4QAAajRN...ncisJammes.jpg
Usulca baslarini egdikleri icin sevdigim bu hayvanlarla,
Kucucuk ayaklarini birlestirerek duran
O tatli hayvanlarla.
Onlarin binlerce kulagi ardimdan gelecek
Ardimdan gelecek sirti sepet yukluler,
Cambaz ya da cop arabasi ceken, teneke goturen
Kambur sirtlarinda tenekelerle
Tulum gibi sis karinli, aksak adimli, kancik, erkek, hepsi
Kucuk pantolon giydirilmis olanlar
Kume kume ususen sirnasik sineklerin uctugu
Bacaklari akan mavi yaralilar.
Melekler gotursun bizi, sonsuz sukun icinde
Gulen genc kizlarin derileri gibi parlak
Kirazlarin titredigi, agacli derelere.
Ruhlarin o yurdunda bana bagisla nolur
Bitmez askinin ariligi ile
Gosterissiz, uysal, yoksullugunu seyreden
https://archive.org/services/img/fra...setl00pilouoft
These beasts who bow their heads so gently, and stand
With their small feet ****ed together in a fashion
Utterly gentle, asking your compassion.
I shall arrive, followed by their thousands of ears,
Followed by those with baskets at their flanks,
By those who lug the carts of mountebanks
Or loads of feather-dusters and kitchen-wares,
By those with humps of battered water-cans,
By bottle-shaped she-asses who halt and stumble,
By those tricked out in little pantaloons
To cover their wet, blue galls where flies assemble
In whirling swarms, making a drunken hum.
And let it be that angels lead us in peace
To leafy streams where cherries tremble in air,
Sleek as the laughing flesh of girls; and there
In that haven of souls let it be that, leaning above
Your divine waters, I shall resemble these donkeys,
Whose humble and sweet poverty will appear
Gerhart Hauptmann’in Batik Can (Die Versunkene Glocke - La Campana Sommersa) oyunu ilk kez 2 Aralik 1896’da Berlin, Deutsches Theater’da sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Titel_1898.jpg
https://www.lubranomusic.com/picture...g?v=1504199776
Fransiz sair, oyun yazari ve Cyrano De Bergerac'in yaraticisi Edmond Eugčne Alexis Rostand'in olum yil donumu (2 Aralik 1918)
"Nedir ki buse? Biraz daha yan yana yapilan bir vaattir.Yemindir kanmayana.Bir itirafin candan delil bulmasidir; sevismek mastarinin gul pembe noktasidir.Bir sirdir ki soylenir agza, kulak yerine.Bir gonul hazzidir ki, hep derinden derine yayilir. Bir visaldir karanfil lezzetinde.Dudaklarin ucundan tatmaktir ruhu biraz."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Cos'č poi un bacio? Un giuramento un pň piů da vicino, una promessa piů precisa, una confessione che cerca una conferma, un'apostrofo roseo fra le parole t'amo, un segreto soffiato in bocca invece che all'orecchio, un frammento d'eternitŕ che ronza come l'ali d'un ape, una comunione che sa di fiore, un modo di respirarsi il cuore e di scambiarsi sulle labbra il sapore dell'anima!"
Tum zamanlarin en cok taninan sopranosu Yunan asilli Amerikali Maria Callas'in dogum yil donumu (2 Aralik 1923)
http://studiomk27.com.br/wordpress/w...ria-callas.gif
https://68.media.tumblr.com/c7c98ee3...zib8o1_400.gif
Amerikali yazar Isaac Asimov, Ben Robot (I Robot) romanini Genome Press araciligiyla 2 Aralik 1950’de Amerika’da yayinladi.
"Kendinize bir bakin." dedi sonunda Robot. ‘Kucumsemek istemiyorum ama lutfen gidin bir bakin kendinize. Yumusak ve gevsek bir maddeden uretilmissiniz, gucsuz ve dayaniksizsiniz, ihtiyaciniz olan enerjiyi organik maddeleri verimsiz yontemlerle okside ederek kazaniyorsunuz. Mesela soyle...’ Kinayan bir tavirla Donovan'in sandvicinden geriye kalanlarý gosterdi. ‘Duzenli araliklarla komaya giriyorsunuz ve sýcaklik, hava basinci, nem ya da radyasyon yogunlugundaki en ufak bir degisim, etkinliginize darbe vuruyor. Derme catma varliklarsiniz."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Look at you," he said finally. "I say this in no spirit of contempt, but look at you! The material you are made of is soft and flabby, lacking endurance and strength, depending for energy upon the inefficient oxidation of organic material - like that." He pointed a disapproving finger at what remained of Donovan's sandwich. "Periodically you pass into a coma and the least variation in temperature, air ressure, humidity, or radiation intensity impairs your efficiency. You are makeshift.”
Cin asilli Amerikali aktris, seslendirme sanatcisi, yonetmen, yapimci ve sarkici Lucy Liu’nun dogum gunu (2 Aralik 1968)
https://media.giphy.com/media/4ikiBbb96WhcA/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/M3TRsqpK23iKc/giphy.gif
http://78.media.tumblr.com/b92b03244...380oo1_500.gif
Grammy Odulu sahibi Amerikali pop muzik sarkicisi, aktris ve dans sanatcisi Britney Spears’in dogum gunu (2 Aralik 1981)
https://media.giphy.com/media/QuUTvlLGd46Os/giphy.gif
https://media1.tenor.com/images/d106...itemid=5372808
http://i.perezhilton.com/wp-content/.../giphy(18).gif
Ingiliz sair ve yazar Philip Larkin'in olum yil donumu (2 Aralik 1985)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-is-so-sad.jpg
Huzunludur baba evi. Kalir birakildigi gibi
Kendini son terk edenin zevkine uygun,
Yeniden kazanmaz istercesine o gideni.
Oysa, sevindirecek kimsesi yokken, solgun,
Bir turlu unutamaz yitirdiklerini.
Ve yeniden baslayamaz donup geriye,
Iste, her sey boyle olmali, deyip coskuyla
Bunu denedigi gunlere. Coktan ugramis yenilgiye.
Nasildi bir zamanlar! Bakin: resimlere, su vazoya.
Catal bicak. Notalar piyanonun ustunde.
Police Squad isimli tv dizisinden uyarlanan, David Zucker’in yonettigi, Leslie Nielsen, Priscilla Presley ve O.J. Simpson’in rol aldigi komedi Ciplak Silah (The Naked Gun: From the Files of Police Squad) 2 Aralik 1988’de vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
http://media.giphy.com/media/gwqez8gEsuTCw/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/8iBMxhcHo2s8g/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/zblC90CCdokEM/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/FQWAMyHFLu1P2/source.gif
Kanadali roman yazari Robertson Davies’in olum yil donumu (2 Aralik 1995)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...vies-47473.jpg
“Icsel vizyonun sahtesini yapmak kadar kolay bir sey yoktur.”
https://whyevolutionistrue.files.wor...es-7-29-29.jpg
“Yazarlar kedileri sever cunku kediler sessiz, sevilesi ve bilgedir. Ve kediler de yazarlari sever; ayni sebeplerden.”
“Dunyadaki kotuluk neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanir ve eger aydinlatilmamissa, iyi niyet de kotuluk kadar zarar verebilir. Insanlar kotu olmak yerine daha cok iyidir ve gercekte sorun bu degildir. Ancak insanlar bir seyin farkinda degillerdir, su erdem ya da kusur denilen seyin; en umut kirici kusur, her seyi bildigini sanan ve boylece kendine oldurme hakki taniyan cehalettir. Katilin ruhu kordur ve insan her turlu sagduyudan yoksunsa guzel ask ve gercek iyilik diye bir sey olamaz.” Albert Camus, Veba
https://images-na.ssl-images-amazon....10DrjdPdZL.jpg
“The evil that is in the world always comes of ignorance, and good intentions may do as much harm as malevolence, if they lack understanding. On the whole, men are more good than bad; that, however, isn’t the real point. But they are more or less ignorant, and it is this that we call vice or virtue; the most incorrigible vice being that of an ignorance that fancies it knows everything and therefore claims for itself the right to kill. The soul of the murderer is blind; and there can be no true goodness nor true love without the utmost clear-sightedness.”
“Martin simdi biliyordu ki onu gercekte sevmemisti. Onun sevmis oldugu idealize edilmis bir ruh, kendi yaratmis oldugu tanrisal bir yaratik, onun ask siirlerinin parlak ve aydinlik ruhuydu. Butun burjuva yetersizlikleri ve kafasindaki burjuva psikolojisinin umitsiz engeli ile gercek burjuva Ruth'u hicbir zaman sevmemisti.” Jack London, Martin Eden
http://1.bp.blogspot.com/-WoJEDxxgBx...600/martin.jpg
“Martin knew, now, that he had not really loved her. It was an idealized Ruth he had loved, an ethereal creature of his own creating, the bright and luminous spirit of his love-poems. The real bourgeois Ruth, with all the bourgeois failings and with the hopeless cramp of the bourgeois psychology in her mind, he had never loved.”
“Pek yasadin denemez, oysa her sey coktan soylendi, coktan bitti. Topu topu yirmi bes yasindasin, ama yolun cizilmis bile. Roller hazir, etiketler de, bebekligindeki oturaktan yasliligindaki tekerlekli sandalyeye varana kadar oturulacak tum yerler orada durmus siralarini bekliyorlar. Seruvenlerin oyle iyi betimlenmis ki, en siddetli isyan bile kimsenin kilini kipirdatmayacaktir. Sen istedigin kadar sokaga cikip insanlarin sapkalarini baslarindan ucur, basina igrenc seyler tak, ciplak ayakla yuru, bildiriler yayinla, onune cikan bir kapkacciyi gecerken kursunla, bosuna, bir ise yaramayacak, duskunler yurdunun yatakhanesinde yatagin coktan yapilmis, lanetli sairler sofrasinda yerin ayrilmis. Her sey ongoruldu, her sey en ufak ayrintisina kadar hazirlandi, buyuk asklar, soguk alaycilik, istirap, bolluk, egzotizm, buyuk seruven, umutsuzluk. Sen ruhunu seytana satmayacak, ayaklarinda sandaletlerle gidip kendini Etna’ya atmayacak, dunyanin yedinci harikasini yikmayacaksin.” Georges Perec, Uyuyan Adam
https://luisellapacco.files.wordpres...2/08/perec.jpg
“Non hai vissuto granché, eppure tutto č giŕ deciso e definito. Hai solo venticinque anni, ma la tua strada č tracciata. Tutti i ruoli sono pronti, e cosě le etichette: dal vasino della prima infanzia alla sedia a rotelle della vecchiaia tutti i sedili sono lě che aspettano il loro turno. Le tue avventure cosě ben dettagliate che anche davanti alla piů violenta delle ribellioni nessuno batterebbe ciglio. Hai un bel scendere in istrada e sbatter per terra il cappello alla gente, cospargerti il capo di spazzatura, andar scalzo, pubblicare manifesti politici e sparare revolverate all'usurpatore di turno, non servirŕ a niente: hai giŕ un letto fatto nel dormitorio dell'ospizio, un posto apparecchiato alla tavola dei poeti maledetti. Battello ebbro, miserabile miracolo: lo Harar č soltanto un parco divertimenti, un viaggio organizzato. Tutto č previsto, preparato nei minimi particolari: i grandi slanci del cuore, la fredda ironia, la lacerazione, la pienezza, l'esotismo, la grande avventura, la disperazione. Non venderai l'anima al diavolo, non andrai a gettarti nell'Etna coi sandali ai piedi, non distruggerai la settima meraviglia del mondo. “
Amerikali portre ressami Gilbert Stuart’in dogum yil donumu (3 Aralik 1755)
Miss Dick and her Cousin Miss Forster 1792-97
http://www.canvasreplicas.com/images...t%20Stuart.jpg
Fransiz deniz manzarasi ressami Claude-Joseph Vernet’nin olum yil donumu ( 3 Aralik 1789)
Naufragio (A Shipwreck in Stormy Seas, 1750)
http://www.settemuse.it/pittori_oper..._shipwreck.jpg
Polonya asilli Ingiliz yazar Joseph Conrad’in dogum yil donumu (3 Aralik 1857)
“Zihnimi, dusuncelerimi bos yere isgal ediyorlardi. Bana gore bu insanlar, hayat bilgilerini sinir bozucu yalan ve hileler uzerine kurulu isgalcilerdi; cunku benim bildigim seyleri onlarin bilmelerinin mumkun olmadigindan son derece emindim. Kendilerini kusursuzca emniyette hissederek gundelik yasamlarini surduren siradan insanlarin davranislarindan farksiz olan davranis ve duruslari bana gore, idrak edemedigi bir tehlikenin karsisinda olcusuzce ve abes bir bicimde gosteris yapan bir delinin davranislari kadar iticiydi. Onlari aydinlatmak gibi belli bir hirsim yoktu, fakat kendilerine verdikleri o aptalca onemi yansitan yuzlerine bakip kendimi gulmemek icin tuttugum zamanlar oluyordu. O donemde pek de iyi olmadigimi söyleyebilirim. Son derece saygideđer insanlara aci aci siritarak, sokaklarda yalpalayarak dolasiyordum; halletmem gereken cesitli meseleler vardi. Davranisimin affedilmez oldugunu kabul ediyorum fakat o gunlerde atesim nadiren normal sevilerde seyrediyordu. Sevgili yengemin ‘gucumu toparlama’ cabalari tümüyle bosuna gorunuyordu. Toparlanmasi gereken fiziksel gucum degildi. Hayal gucumun yatistirilmaya ihtiyaci vardi.” Karanligin Yuregi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“No, they did not bury me, though there is a period of time which I remember mistily, with a shuddering wonder, like a passage through some inconceivable world that had no hope in it and no desire. I found myself back in the sepulchral city resenting the sight of people hurrying through the streets to filch a little money from each other, to devour their infamous cookery, to gulp their unwholesome beer, to dream their insignificant and silly dreams. They trespassed upon my thoughts. They were intruders whose knowledge of life was to me an irritating pretence, because I felt so sure they could not possibly known the things I knew. Their bearing, which was simply the bearing of commonplace individuals going about their business in the assurance of perfect safety, was offensive to me like the outrageous flaunting of folly in the face of a danger it is unable to comprehend. I had no particular desire to enlighten them, but I had some difficulty in restraining myself from laughing in their faces so full of stupid importance. I dareway I was not very well at that time. I tottered about the streets—there were various affairs to settle—grinning bitterly at perfectly respectable persons. I admit my behaviour was inexcusable, but then my temperature was seldom normal in these days. My dear aunt’s endeavours to `nurse up my strength´ seemed altogether beside the mark. It was not my strength that wanted nursing, it was my imagination that wanted soothing.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...d-73-98-68.jpg
“Kimse bana Arsimet'in kaldiracindan bahsetmesin. Arsimet, matematiksel imgeleme sahip dalgin bir adamdi. Matematige olan saygim sonsuz ama bu noktada formüllere ihtiyacim yok. Bana dogru vurguyu ve dogru sozcugu verin, sizin icin dunyayi yerinden oynatayim.”
Define Adasi romaninin Iskocyali yazari Robert Louis Stevenson'in olum yil donumu (3 Aralik 1894)
"Cok uzaklardan aramaya geldigimiz ve o zamana kadar Hispaniola'daki on yedi insanin hayatina mal olan Flint'in definesiydi bu. Bunu bir araya getirmenin ne kadar cana, ne kadar kan ve huzne, batirilmis kac guzel gemiye, gozleri bagli kalas ustunde yuruyen kac cesur adama, kac top atisina, ne kadar ayiba, yalana ve acimasizliga mal oldugunu ise belki yasayan hic kimse anlatamayacak."ť
https://images.macmillan.com/folio-a...0812505085.jpg
"That was Flint's treasure that we had come so far to seek and that had cost already the lives of seventeen men from the Hispaniola. How many it had cost in the amassing, what blood and sorrow, what good ships scuttled on the deep, what brave men walking the plank blindfold, what shot of cannon, what shame and lies and cruelty, perhaps no man alive could tell."
Baba (Il Padrino), Sekiz Bucuk 8˝ (Otto e mezzo) ve Tatli Hayat (La Dolce Vita) gibi filmlerin bestelerini yapan Italyan besteci Nino Rota’nin dogum yil donumu (3 Aralik 1911)
http://worldofwonder.net/wp-content/...15/12/nino.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....0,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....9,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....7,1000_AL_.jpg
Fransiz empresyonist ressam Pierre-Auguste Renoir'in olum yil donumu(3 Aralik 1919)
Vicino al Lago -By the Water (Near the Lake,1880)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._the_Water.jpg
La Colazione dei Canottieri (Luncheon of the Boating Party, 1881)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Agatha Christie, 3 Aralik 1926 Cuma gunu aksam saat 21:30'da oturdugu koltuktan kalkip evin merdivenlerinden yukariya, kizinin odasina cikti ve uyuyan kýzý Rosalind'i yasli gozlerle optu ve tekrar merdivenlerden asagiya inip arabasina atlayip gozden kayboldu.11 gun boyunca tum aramalara ragmen kendisinden haber alinamadi.
Arabasi bir gol kenarinda bulundu. Araba agaclara carpmis, bavullari yerlere sacilmis vaziyetteydi. Christie bir sure sonra ortaya cikti ama hicbir aciklama yapmadi. Bu olayin kaza susu verilmis bir senaryo oldugu dusunuldu.
http://i2.getsurrey.co.uk/incoming/a...h_00514918.jpg
http://www.historyextra.com/feature/...gatha-christie
Lon Chaney, Marceline Day ve Henry B. Walthall’in rol aldigi korku filmi Geceyarisindan Sonra Londra (London After Midnight) 90 yil once bugun vizyona girdi. (3 Aralik 1927)
https://images-na.ssl-images-amazon....1,1000_AL_.jpg
http://3.bp.blogspot.com/-pSB-dtRsA-...ght-poster.jpg
http://www.historicmysteries.com/wp-...r-midnight.jpg
https://monstergirl.files.wordpress....r-midnight.png
Fansiz-Isvicreli yonetmen Jean-Luc Godard’in dogum gunu (3 Aralik 1930)
http://img.wennermedia.com/article-l...4-83981409.jpg
Sevgili Esi Anna Karina ile
https://assets.vogue.com/photos/5891...a-vogue-02.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....5NDIx._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....2,1000_AL_.jpg
Tennessee Williams'in Ihtiras / Arzu Tramvayi (Streetcar Named Desire - Un tram chiamato desiderio) oyunu ilk kez New York, Broadway’de 3 Aralik 1947’de sahnelendi.
https://timedotcom.files.wordpress.c...jpg?quality=85
http://megwaiteclayton.com/1stbooks/...e-Playbill.jpg
“New Orleans’ta, L&N yolu ve nehir arasinda Elysian Field denilen mahalledeki bir caddede, iki katli kose bir binanin disi.Yoksul bir yer ama diger benzer Amerikan sehirlerinin tersine pespaye bir cekiciligi var. Evler cogunlukla beyaz boyali, soluk gri, cokecekmis gibi duran merdivenleri ve balkonlari ve tuhaf, suslu catilari var. Bu ev de iki katli, soluk beyaz merdivenler alt ve ust katlara cikiyor. Mayis'in baslarinda aksam karanligi henuz basmis. Cevredeki beyaz binalari gosteren gokyuzu tuhaf hos bir mavilikte, neredeyse turkuaz renginde ve kohneligi azaltarak, sahneye bir tur siirsellik, zerafet katiyor. Neredeyse muz ve kahve kokan depolarin kiyisindaki, kahverengi nehrin ilik nefesini hissediyorsunuz. Kosedeki bardaki zenci muzisyenlerin sarkilari benzer bir hava yaratiyor. New Orleans’in bu kisminda daima bir kosede veya birkac kapi otede, siyahi parmaklarin akici bir sekilde piyano caldigini duyarsiniz. Bu 'Mavi Piyano' sesi, burada yasanan hayatin ruhunu yansitir.”
http://www.blackfilm.com/read/wp-con...ire-poster.jpg
“The exterior of a two-story corner building on a street in New Orleans which is named Elysian Fields and runs between the L & N tracks and the river. The section is poor but, unlike corresponding sections in other American cities, it has a raffish charm. The houses are mostly white frame, weathered gray, with rickety outside stairs and galleries and quaintly ornamented gables. This building contains two flats, upstairs and down. Faded white stairs ascend to the entrances of both. It is first dark of an evening early in May. The sky that shows around the dim white building is a peculiarly tender blue, almost a turquoise, which invests the scene with a kind of lyricism and gracefully attenuates the atmosphere of decay. You can almost feel the warm breath of the Brown river beyond the river warehouses with their faint redolences of bananas and coffee. A corresponding air is evoked by the music of Negro entertainers at a barroom around the corner. In this part of New Orleans you are practically always just around the corner, or a few doors down the street, from a tinny piano being played with the infatuated fluency of brown fingers. This "Blue Piano" expresses the spirit of the life which goes on here.”
Ingiliz heavy metal sarkici, soz yazari ve aktor "Ozzy"nin (Ozzy Osbourne) dogum gunu (3 Aralik 1948)
https://rockcinema.eu/resources/ozzy20logo.gif
https://media.giphy.com/media/xM3MSNqU6ffAA/giphy.gif