Birde geri alım başlasa 8 üstüne atar kısa sürede, tadından yenmez...
Printable View
Birde geri alım başlasa 8 üstüne atar kısa sürede, tadından yenmez...
16 yıldır tanıdığım sayın cb, eline böyle bir koz geçmişken (trump diken üstünde, kasımdaki seçimleri almak için yapmayacağı şey yoktur) papazı bedava vermez. Ekonomi zaten taklaya gelmiş, ya herru ya merru der halkbank işini sıfırlar bence... Geçenlerde bir arkadaşımız timur ve parmak ısırma hikayesini yazmıştı, trumpın parmağı kopmak üzere bunu bir kenara yazın.
Yok abi. Ben onu burda benim gibi dusunen insanlara karsi bile savundum rahat yazabilsin diye (his sevmedigim AKP'yi savunmasina ragmen), ozelden insanlarla kavga ettim. Simdiye kadar hicbir saygisizligim da olmadi. Dogruyu, dusuncelerine ters olsa bile savunacaksin. Burada dogru, HalkBankla ilgili herkesin saldirilmadan yazabilmesi banka hakkinda; partisi, dini, dili ne olursa olsun.
"Yazdigimi anlamiyor, isim olmaz falan, pasta atiyor sadece" ne demek ya.
Ben onu incitmemek icin oyle yaziyorum, sucu kendime bindiriyorum. "Anlamiyorum" dememin tercumesini yaptirmayin bana.
Gercekten yazik. Umarim borsa ile ilgili bir sorun cikmistir da, fevri yazmistir.
Demokratlar zamanında TR nin masadaki durumu daha kötüydü.reis de bunu çok iyi bildiğinden Trump a papazı verecektir.bu bir iş kazasiydi.
TriumpH almazsa ? ).. Çok geç artık ayağı yaparsa ?..
arkadaşlar, son zamanlarda iş çevremde ve patronlar arasında konuşulur olmaya başlayan bir konu var ve bu durum ciddi ciddi kulaktan kulağa anlatılıyor. Türkiye gündemi papaz, Halkbank ve ABD ile gerilen ilişkilere odaklanmış olmasına, ayrıca Suriye üzerinde hala bir sonuca ulaşılamaması gibi nedenlerle ekonomide yaşanan sıkıntılar ve ilave olarak faizler borçlar dolar vs gibi ilave olumsuzluklarla, Türk bankalarında sorunların gizliden gizliye büyüdüğünü ve ülkemizdeki bankalardan birkaçının batabileceği konuşulmakta. herkes muhtemelen Halkbank tahminini yapacaktır ancak kamu bankaları dışında gerçekleşecek bir olaylar zincirinden bahsedilmekte. başta Yapı kredi bankası olmak üzere yanında zor günler geçiren bir iki özel bankanın daha iflasını vereceği söyleniyor. bu olayların gerçekleşme ihtimalleri ve sonrasında yaşanabilecekler hakkında, özellikle trendhoud un yorumlarını okumak isterim.
Not: yatırım tavsiyesi değildir.
Boyle seyleri yaymayin derim. Bu bankalarin hepsi ne krizler atlatti. Herkes Halk Bankasi tahmini yapmaz. Halk Bankasinin YP exposure daha az Zarrab'dan dolayi. Ayrica rasyolari hemen hemen en iyi butun bankalar arasinda sorunlu kredi kisminda.
Şaşırttı mı? Tabiki de hayır...
Citi 6.40'dan 2 milyon lot verdi.
http://share.matriksdata.com/Images/...1805274673.png
Hem atma necati, tam tersi durum ilk yazdığın kısma dair.. Pehh..
Ne yani görmüyonuz mu olan biteni Cumhuriyetçiler geldi beri tee 2 yıl olmuş daha ayak bastı bile yok annatıyonuz bi de..
Geçin bu ucuz varo$ siyasetini, devir döndü artıkın vAkİt temam.. Şarkısı bile var.. )
Fıkrası da hatta.. )) Annatsın iyi anlatan bir bilen.
Trumpla Erdogan bugun karsilasmis :
buyuk bulusma bu kadarmis :
https://www.youtube.com/watch?v=Ewoq...ature=youtu.be
Bugünkü hareketi inceledim. Sabah açılışta yükseliş kesin gibiydi, öyle de oldu çok büyük talep geldi aslında, ama açılır açılmaz müthiş bir satış da geldi (ilk dakikalardaki çok yüksek işlem hacmi), hissenin gideceği belliyken kim neden bu kadar satış yazar?
Bu kadar satış verilmese yüzde on veya daha yüksek artıya geçebilirdi. Demek ki hissede geleceğe yönelik hala olumlu beklenti yok, ya büyükler gelen talebi fırsat bilip hala mal çıkıyor, ya da orta ve küçükler üç kuruş kara razı durumda. Takas dökümlerine bakılınca ilk seçenek olduğu görülüyor, yabancılar çıkmış malı bugün.
Papaz bırakılsa da yine daha güçlü ama benzer bir hareket olacak.
Sn. Trendhound'un sıklıkla yazdığı gibi bu satılmak istenen hisseler emilmedikçe hissenin önü kapalı, ya banka geri alımı yapıp bunları toplayacak, ya da büyük yabancı fonlar girip satıcıları kıra kıra hisseyi götürecek (şu ara böyle bir olasılığı düşük görüyorum).
Daha çekilecek çilemiz var, bir süre daha testere hareketlerine devam edeceğiz anlaşılan.
Bu arada ABD'nin ofac cezasını açıklamaması açıklamasından daha etkili oluyor, başta halkbank olmak üzere tüm bankacılık sektörü ve dolayısıyla tüm piyasalar üzerinde baskı oluşturuyor. Cezayı açıklasalar bu kozu kaybederler öyle değil mi? Siz olsanız sonuna kadar bu avantajı kullanmaz mısınız? Biz de burada açıklasınlar diye kıvranıp duruyoruz.
Bu tür senaryolar hemen her krizde ortaya çıkar. TR bankalarının rasyoları çok güçlüdür. Ortalama sermaye yeterlilik rasyosu hala %15 civarındadır ve dünya ortalamasının epeyi üzerindedir. Ortalama batık kredi rasyosu şu anda %3 gibi. Tamam, bu oran yükselecek ama öyle kritik seviyelere gelmez. Bakın, İtalya ve İspanya bankacılık sektörü çok daha zor durumda. İtalyan bankacılık sektöründe batık kredi oranı resmi olarak %17, gayrı resmi olarak ise %30'a yakın. Buna rağmen ciddi problem yaşamıyorlar. TR'deki en kötü senaryoda devlet müdahil olur ve hiç bir bankanın iflasına müsaade etmez derim.
Aynen boyle. O yuzden midtermlere kadar OFAC dusmedi mi, daha da uzayacak demek bence hikayeler.
Bugun mal verdiler. 6.40'dan bile seans sonu City gelip 2 milyon lot verdi. Ortada emilecek lot falan yok. Herkes tasiyici yapildi. OFAC'tan dolayi da ilgi yok yabancilar tarafindan. Bankanin 70 milyon lotu almasi da birsey degistirmez bence. En azindan asagilara gitmez, o kadar.
Bugünkü kapanış 6.39 dan oldu, açılışta günlük zirve olan 6.73 görüldü ama gün sonunda günün en düşüğünden kapattık, hacim de 76 milyon lot gibi oldukça yüksek gerçekleşti. Günlük performans moral bozucu çünkü hisse aylardır yaptığı gibi bir türlü çıktığı seviyede tutunamıyor, patinaj çekiyor, sonra da kapanışa doğru günlük dip seviyelere salınıyor. Yalnız önemli bir değişime dikkatinizi çekerim, artık "alım momentumunun hakim olduğu" bölgedeyiz. 50 günlük basit hareketli ortalama olan 6.30'un üzerinde kaldığımız sürece bu bölgede salınım yapmaya devam edeceğiz. Son 13 aydır hep satış momentumunun hakim olduğu bölgede kalmıştık, bir kaç geçici feyk hareketler dışında. 6.30'un üzerinde kaldığımız sürece hisse olumlu şartlara maruz kalmaya devam edecektir.
6.70 seviyesinin önemi bugün gözler önüne serildi. Bu seviye son derece kuvvetli bir direnç seviyesidir. Üstüne atmamız için çok büyük bir enerji gerekiyor, bu enerjiyi elde etmek için de günlük işlem hacminin "spot alım" ağırlıklı olarak 100 milyon lotu geçmesi lazım. Bildiğiniz üzere 6.70 seviyesi "trend değişim" seviyesidir, bunun üstü "çıkış trendi" bölgesidir, altı ise "düşüş trendi" bölgesi. 6.70'in üzerinde kalıcılık olması için 1 hafta boyunca (5 işgünü) bu seviyenin üzerinde kalmamız lazım.
Bugün şahit olduğumuz türden gün içi %5 gibi yüksek marjlı geri çekilmeler genelde dip çalışması yapan hisselerde yaygın şekilde görülür. Nedeni şu: Hissenin hala kendini toparlayamadığı ve yeniden düşüş moduna gireceği beklentisini taşıyanlar (ayılar) bu tür yüksek marjlı çıkışları satış fırsatı olarak görürler, ellerinde hisse varsa onları tahtada basarlar, yok ise bir yerlerden ödünç alıp öyle basarlar, ödünç alamazlarsa T+2 bünyesinde mahsuplaşma kapsamında yine basarlar (çıplak açığa satış oluyor). Ayılar cephesinin karşı tarafında, olumlu yönde beklentilere sahip boğalar yer alır, bunların temel öngörüsü ise hissede artık en kötü günlerin geride kaldığı ve geleceğin daha parlak olduğu yönündedir. Dip çalışması sürecinde hatta bu süreçten çıkış esnasında bu 2 gruptan biri geçici olarak hakim konuma geçer ve hisseyi kendi öngörüsü yönünde hareket ettirir, örneğin bugün ayılar hakim konumdaydı çünkü hisseyi 6.73 ten 6.39 a kadar sürmeyi başardılar yani %5 düşürdüler. Ancak hisse gerçekten de dip çalışmasını sona erdiriyorsa ayıların zaferi uzun soluklu olmaz, boğalar gücü tekrar ele geçirirler çünkü hissede artık momentum değişimi gerçekleşmiştir, satış momentumu yerini alım momentumuna terk etmiştir. Genelde ayılar en dipten %20 çıkış yaşanana kadar yani tanım itibariyle trend değişimi onaylanana kadar bu gerçeği göremezler ama bunun akabinde ister istemez havlu atmak zorunda kalırlar. İşte bu yüzden 6.70 seviyesi gerçekten de büyük önem taşıyor. Japon mum analizi formasyonlarına bakarsanız ne dediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
Amerika'nın 5 Kasım seçimleri ne birşey kalmadı. Trump eğer bu işi seçim öncesi toparlamak istiyor ise son bir ayı var. Çok zorlu geçebilir bu süre. Türkiye ve Amerika da Anlaşma yoluna giden yok gibi görünüyor. Karışık ve zorlu bir süreç olacak gibi, ama anlaşma olmaz ise 5 Kasım sonrasinda karışık durumlar da daha da artabilir. Anlaşma olur ise işler tatlı tatlı iyilesebilir. Tavsiye içermez
Hisse yalancı çoban misali çıkacakmış gibi yapıp her seferinde en düşükten kapatıyor o kadar alıştırdı ki yine aynı diyorsun.
Birgün gitmeye başlarsa kimse inanmayacak, tabi elimizde senet kalmışsa.
Lenovo A7020a48 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
ERDOĞAN: BRONSON KARARININ MAHKEME VERİR, 12 EKİM'DE MAHKEMESİ VAR, NE KARAR VERİR BİLEMEM, BUNA SİYASİLER KARAR VEREMEZ
12 ekimde gidici bence
Peki bu kağıt niye brunsona endeksli, karşılığında halkb anlaşması kesin olacak diye bir şey yok bence
ABD ile isler duzelecegi anlamina geldigi icin. Sonuc olarak OFAC dusene kadar canimizi cikaracak yine de.. En azindan biraz yukari cekip beklenilir. Yani olumlu bir havayla. OFAC'tan ceza gelmesi bankayi mimleyecegi icin, bu da ileride baska bir problem olacaktir tabi ki, cezanin miktari ne olursa olsun.
önümüzdeki hafta bu iş biter, aym bırakır cumartesi sabah erken saatlerde abbas yolcu
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yargının bağımsızlığını dünyanın her yerinde savunuyorsak o zaman yargının bu noktadaki kararlarına saygı duymamız lazım
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ev hapsinde bulunan rahip Brunson olayının Türkiye ekonomisindeki sıkıntılarla alakası olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Bileşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın ardından Reuters haber ajansına önemli konularda açıklamalarda bulundu. Rahip Brunson'un ev hapsinde tutulmasına ilişkin Erdoğan, "Ben yargı mensubu değilim, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanıyım. Biz hukukta muhtariyetten kuvvetler ayrılığını kabul ediyorsak, yargının bağımsızlığını dünyanın her yerinde savunuyorsak o zaman yargının bu noktadaki kararlarına saygı duymamız lazım.
Şu anda ismini andığınız zat; Türkiye'de terör örgütleriyle münasebeti olduğu için gözaltına alınmış, daha sonra da tutuklanmıştır. Şu anda ise bu tutukluluk süreci içerisindedir. Ve rahatsızlığı göz önünde bulundurularak sağlık nedeniyle yargı kendisini eve çıkmaya müsaade etmiştir. Ve tutukluluk sürecini şu an itibariyle evinde geçirmektedir. 12 Ekim'de biliyorsunuz mahkemesi var. Ve 12 Ekim'deki mahkemede yargı ne karar verir, onu bilemem. Tabi buna siyasiler de karar veremez" dedi.
Brunson davası ile benzer şeylerin ABD'de yaşandığını belirten Erdoğan, "Örneğin Amerika'da şu anda Türkiye'de 251 vatandaşımın ölümüne neden olan ve devlete karşı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ Amerika'dadır. 2 bin 193 kişinin yaralanmasına neden olan FETÖ Amerika'dadır. Ve Amerika'da bulunan bu zat yargılanmıyor. Dosyalarını gönderdiğimiz halde yargılanmamakta buradaki yetkililer direnmektedirler. Halbuki Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi anlaşması vardır. Anlaşma olmasına rağmen buradaki Fetullah Gülen denilen bu şahıs deport edilmek suretiyle rahatlıkla bırakılabilecekken bırakılmamaktadır. Fakat Brunson bir yargı sürecinin içerisindedir, yargılanmaktadır. Yargılanmakta olan bir kişiyi de 'bıraktım hadi git' deme hakkına ne ben cumhurbaşkanı olarak yetkiliyim, ne de bir başkası yetkilidir. Bunun yetkisi sadece o mahkemenin hakimlerininndir. Mahkeme ne karar verir şu an bilemem. 12 Ekim gelsin göreceğiz" diye konuştu.
"Ekonomik sıkıntıların Bronson olayı ile alakası yok"
Brunson olayının Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntılarda bir bağlantısını olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2008 yılında biz ekonomik sıkıntı yine yaşadık. Ekonomik sıkıntı yaşandığı zaman benim bir ifadem olmuştu demiştim ki 'bu sıkıntı teğet geçecektir.' Sonra biz ekonomik sıkıntıyı aştık ve Türkiye rahatlama sürecine girdi. Şu an ülkemizdeki ekonomik sıkıntı öyle zannedildiği gibi abartılacak bir sıkıntı değildir. Türkiye kendi imkanlarıyla çok kısa zamanda aşacaktır. Bunun Brunson ile yakından uzaktan alakası yoktur" dedi.
"Yüksek faize karşıyım"
Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yükseltmesine ilişkin Erdoğan, "Merkez Bankası bağımsızlığının ifadesi olarak faiz oranlarını buraya kadar çıkartmıştır. Bunlar yine cumhurbaşkanı olarak tasarrufumda olan bir şey değil. Ama ben Türkiye'de herkes beni bilir. Yüksek faize karşı olan birisiyiim. Şu anda burada yine söylüyorum. Yüksek faize karşıyım. Çünkü yüksek faiz oranları bir defa girişimcinin, yatırımcının bu noktadaki adımlarını olumsuz istikamette etkileyecektir. Halbuki finans sektörü yatırımcıya, girişimciye imkan hazırlaması gerekir ki üretim olabilsin. Üretim olursa istihdam olur. İstihdam olursa ihracat olur ve böylece bir rekabet alanının içerisinde hareketlenme olur. Ama şu andaki durum bu yüksek faiz uygulamasıyla bir çözüm olacağı istikametinde herhalde Merkez Bankası böyle bir kararı verdi. Temenni ederim ki o beklentileri gerçekleşir. Çünkü bunun bir de olumsuz istikamette enflasyon durumu var. Yüksek faiz, yüksek enflasyonu getirir. Şu anda da bu temenni ederim ki tersi olur" ifadelerini kullandı.
İdlib'de son durum
Suriye'deki radikal grupların dışarı çıkması ile ilgili Erdoğan, "Her şeyden önce Rusya Federasyonu ile Türkiye arasındaki bu 10 maddelik anlaşmanın içerisinde savunma bakanlarımızın imza altına aldığı bu muhtıra ile gerek Rusya'nın rejimi buu 15-20 kilometrelik bu koridora sokmaması, gerekse merkezde de bu radikal grupların Türkiye tarafından, Türkiye'nin kendi örgütleriyle; istihbarat gibi. Bunu kontrol altına alması, onların buralardan çıkışını sağlaması noktasında, daha doğrusu silahlardan arındırılmış bir bölge haline getirilmesi de bizim tasarrufumuzda olacak. Bunun için gerekli adımları da atacağız. Bunun için de şu anda bütün çalışmalar yürütülmektedir. Zaten özellikle de bu İdlib halkının beklentisiydi. İdlib halkı da bu süreci gerçekten şuanda çok çok huzurlu bir şekilde ve burada dönüşün başlamış olması ki, 50-60 bin kişi bu süre içerisinde geriye dönmüş vaziyette. Onların destekleriyle bu iş başarılacaktır" şeklinde konuştu.
"Esad'ın Suriye'nin başında kalmasını kabul etmek gibi bir lüksümüz yok"
Radikal grupların İdlib'ten ayrılmaya başladığını söyleyen Erdoğan silahların çıkarılmasına ilişkin, "Bu tabi her tür silah değil. Bunlar ağır silahlarla alakalı olarak sınıflamalarını Rusya'dan ve Türkiye'den ekipleriimiz çalışmalarını yaptılar. Bu çalışma çerçevesi içerisinde sınıflandırılarak gerekli adımlar atılacak. Esad'ın bir defa bizim Suriye'nin başında kalmasını kabul etmek gibi bir lüksümüz yok. Yüz binlerce vatandaşını öldüren, katleden bir insanı biz demokratik bir ülkede göremeyiz. Bizi bu süreç içerisinde buraya sevk eden Suriye halkının içinde olduğu durumdur. 3.5 milyon Suriye halkı şu anda kimin misafiri? Bizim misafirimiz. Bunlar Esad'ın zulmünden kaçtılar. Hala Esed bombaları yağdırıyor. İdlib'de Rusya ile attığımız adım, Soçi, Ankara, Tahran bu zirveler olmasaydı belki bu hala devam edecektir. Ama atılan adımla birlikte bir ufuk belirdi. Bu ufukta huzur, refah var. Şimdi bizim bunu korumamız lazım. Bunun adımlarını da Rusya ve İran'la beraber atıyoruz, atacağız" diye konuştu.
"Türkiye Almanya ilişkilerini o eski sıcak günlere taşımak istiyoruz"
Almanya'ya yapacağı seyahat konusunda Erdoğan, "Şu anda zaten Almanya seyahatimiz ilk defa resmi devlet ziyaretidir. Ama gittiğim gün şaansölye Merkel ile görüşmem olacak. Ertesi gün tekrar bir ucu açık bir kahvaltımız kendisiyle olacak. Türkiye Almanya ilişkilerini o eski sıcak günlere taşımak istiyoruz. İlişkilerimizi yeniden güçlendirmek istiyoruz. Zaten Türkiye'nin Almanya ile olan ilişkileri ticari hacim noktasında çok çok yüksekti, bunu yeniden o seviyeye çıkartmayı hedefliyoruz. Turizm konusunda Almanya öndeydi, şu anda Rusya geçmiş vaziyette. Bu konuları, bölgedeki siyasi sıkıntıları, ikili ilişkilerimizi hepsini tekrar masaya yatıracağız. Atılması gereken adımları da birlikte atacağımıza inanıyorum" dedi.
ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımların Türkiye'nin İran ile yakın ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi gerçekçi olmak lazım. Sayın Obama döneminde de buna benzer durumlar söz konusu olmuştu. Şu gerçeği göreceğiz, biz doğal gazı eğer alamazsak ben halkımı ne ile ısıtacağım? Şu anda benim ülkemin tükettiği doğal gazın yüzde 50'sini biz Rusya'dan alıyoruz, geeri kalanını İran'dan Azerbaycan, Irak, bazen Cezayir'den alıyoruz. Ben bu doğal gazı almadığım takdirde halkımı kar kışta o soğukta üşütecek miyim? Bizim görevimiz halkımızın mutluluğu değil mi? Kimse kusura bakmasın atacağımız adımları kendi tasarrufumuz içerisinde atarız. Ve bunu atarken de halkımızın bir defa huzurunu, halkımızın menfaatlerini gözetmekle mükellefiz."
Bankalara gore biraz daha iyi bugun. 3'une hazirlik mi yapiyorlar acaba.
http://share.matriksdata.com/Images/...1726360891.png
Garan erken sattı kaçtı bugün, meri teyze isterse show yapar
Tamamen siyasi iste.
Seker Yatirim 1.5 milyon lot satti 6.60'dan. Hep yapiyor bunu, 20 kademe asagidan yerine koyuyor.
http://share.matriksdata.com/Images/...1810188096.png
bu gun psikolojik 100 oncesi bir ayi tuzagi cektiler gibi...haftaya psikolojik seviye ustu girme muhtemel gibi...koyunlar uyanmadan kurtlar işi gormek zorunda inerkende cikarkende öncü olmalari isin şanindan...trend ustadin da izah ettigi gibi 6.7 uzeri gunler ufukta gibi 7.2ye kadar bir korku tuneli daha olabilir...ekim 2.hafta kalan saglar bizim...
yabanci haftayi %60 uzeri kaparmi bu gidisatla...kimbilir...
https://resmim.net/f/mipN8o.png
https://www.bloomberght.com/haberler...notunu-dusurdu
Halkbank hariç neredeyse tüm bankaların döviz mevduat notları indirilmiş...
Kısaltarak önemli gördüğüm yerleri alıntılıyorum:
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İstanbul Sanayi Odası'nın aylık olağan toplantısında şu açıklamaları yaptı:
* Bankacılıkta kredi mevduat rasyosu yüzde 120'li seviyelere, TL kredilerde kredi mevduat rasyosu yüzde 150'lere kadar çıktı; yani kapasite sonuna kadar kullanılmıştır, bunun farkında olmak lazım
* Krizin temelinde yatan unsurun makro ekonomik unsurlarla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Sadece ekonomik nedenlerden kaynaklanmayan bir krizin tamamen çözülmesi sadece ekonomik tedbirlerle de olmayacak
* Kredi yeniden yapılandırmaları ve takipteki krediler nedeniyle bazı riskler var ama bugünkü yüzde 3 olan NPL'ler 2001'de yüzde 27 seviyelerindeydi
* Bu kur belli bir seviyede de kalmalı; ihracatı tamir etmeli, turizmi tamir etmelidir. Bir miktar iyileşmesi yerinde olur ama rekabet açısından eski kur seviyelerine gitmemesi gerektiğini de düşünüyorum.
* Bankacılık sektörü olarak büyük yatırım ve atılımlar imkanını maalesef bulamayacağız
(not: NPL = Takipteki kredi oranı)