Sean Astin, Josh Brolin, Jeff Cohen'in rol aldiigi komedi - macera Define Avcilari ( The Goonies - I Goonies ) 7 Haziran 1985'te Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
Printable View
Sean Astin, Josh Brolin, Jeff Cohen'in rol aldiigi komedi - macera Define Avcilari ( The Goonies - I Goonies ) 7 Haziran 1985'te Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
Turk sair Cahit Zarifoglu'nun olum yildonumu ( 7 Haziran 1987 )
Topragin yutkunmasidir
Benden yere
Ozumun yeryuzune
Kacmasidir sevmem
Doga sevmeni bekler
Ister ki goveresin
Yari gorunce cokesin
Kavi egilsin boynun
Egilirken diklenmeyi bilmelisin
Sen ine tasir yucelere
Ya gokyuzunde gordugun cehre
Bulutlarin bir oyunu
Hilesi mi yildizlarin
Hep severek
Ve yucelerek de
Ben'im bir yalnizlik haberiyle
Iklimsizlige doðru
Ucarak
Ufalmaktadir
https://i2.milimaj.com/i/milliyet/75...10c4367b4a.jpg
It is gulp of the soil
From me to ground
My love is the escape
Of my core to the earth
Nature asks you to love
For you to blossom
Let you bow down when you see the beloved
Let your nape bend strongly
You should know to stand erect as you bend
What moves you up to the heavens
The face you see in the sky
Is that the game of the clouds
Or a trick of the stars
Always loving
And ascending too
With the news of a loneliness
My self flies
And fades
In the colorless horizon
" Ben Islami duyarliga sahip bir sairim. Bununla iftihar ediyorum. Islami duyarliga sahip olmak, her siirde mutlaka Islam'i islemek degil elbet. Ama sizin bu duyarliga sahip bir sair oldugunuzun bilinmesi, tema'si itibariyla ortadaki bir siirinizin bile Islami bir atmosfer icinde algilanmasina yeter. Benim siirlerimde hadis-i serifler, belki ayetler, tasavvuf, menkibeler, Islami davranis bicimleri, tavirlar, tepkiler, kabuller, suda erimis madenler gibi vardir. Genellikle dogrudan dogruya, bangir bangir bagirarak soylemem. Onlar omursuzdur. "
https://cdnuploads.aa.com.tr/uploads...b87f63048d.jpg
" Je suis un poète qui possède une sensibilité islamique. Et j'en suis fier. Posséder une sensibilité islamique ne signifie bien sûr pas traiter de sujets islamiques dans ch**ue poème. Mais le fait de savoir que vous êtes un poète possédant cette sensibilité suffit à être perçu comme relevant d'une atmosphère islamique même si votre poème est neutre du point de vue du thème. Dans mes poèmes on trouve des références aux hadiths, à des versets du Coran, à la mystique, aux légendes, à des comportements islamiques. Mais en général je ne le crie pas sur les toits. Ce sont des thèmes immortels. "
Evde Bes Basina ( Don't Tell Mom the Babysitter's Dead - Non dite a mamma che la babysitter è morta! ) 7 Haziran 1991'de Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DfD7k74U0AArclg.jpg
Italyan sinemasinda komedi yonetmenlerinin babasi Dino Risi'nin olum yildonumu ( 7 Haziran 2008 )
https://i.pinimg.com/originals/9f/22...c7b2751b3e.jpg
https://68.media.tumblr.com/83a50caa...d7lko1_400.gif
Fransizca ve Katalanca yazan Ispanyol roman yazari Jorge Semprún'un olum yildunumu ( 7 Haziran 2011 )
" O gun, 17 Aralik 1986 Carsamba gunu, Libération gazetesi bir AIDS dosyasi yayimlamisti. Gazetenin ortasinda iki sayfada, hard desenlerin yardimiyla metin, virusun yalnizca escinsel iliskilerle degil, karsi cinsle iliskilerle de bulasabilecegini acikliyordu. Sonsoles gazeteyi katlayip calisma masasinin basina gecmek uzereydi ki –o sabah, Antonio Téllez’in yazdigi, 1974’te Editions Ruedo Ýbérico yayinlari arasinda cikmis olan ve General Franco’nun diktatorlugu doneminde anarsist kent gerillasini anlatan bir Ispanyol kitabi uzerinde calisiyordu– kapisi calindi. Gelen babasiydi. " Nacayev Donuyor ( Hesaplasma )
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" Ce jour-là, le mercredi 17 décembre 1986, Libération consacrait un dossier au Sida, dont deux pages centrales exposant, texte et dessins hard à l’appui, le tableau des voies de transmission du virus, aussi bien dans les rapports hétéro qu’homosexuels. Sonsoles venait de replier le journal et de s’installer à son bureau – elle travaillait ce matin-là sur un livre espagnol d’Antonio Téllez, publié par les Éditions Ruedo Ibérico en 1974, à propos de la guérilla urbaine anarchiste sous la dictature du général Franco – lorsqu’on sonna à sa porte. C’était son père. "
Dogum Gunu Cocougu:)
“ Belki de hikayemizin kalbine geldik. Baskasinin acisini, askini anlamak ne kadar mumkundur? Bizden daha derin acilar, yokluklar, eziklikler icinde yasayanlari ne kadar anlayabiliriz? Anlamak eger kendimizi bizden farki olanin yerine koyabilmekse dunyanin zenginleri, hakimleri, kenarlardaki milyarlarca garibani hic anlayabildiler mi? Romanci Orhan, sair arkadasinin zor ve aci hayatindaki karanligi ne kadar gorebilir? ” Orhan Pamuk, Kar
https://images-na.ssl-images-amazon...._AC_SY780_.jpg
" Forse siamo arrivati al cuore della nostra storia. Quanto è possibile capire il dolore, l’amore di un altro? Fino a che punto possiamo capire coloro che vivono tra dolori, frustrazioni e angosce più profonde delle nostre? Se capire significa mettersi al posto di colui che è diverso da noi, i ricchi e i dominatori del mondo hanno mai potuto capire milioni di miseri emarginati? Fino a che punto il romanziere Orhan può scorgere il buio nella vita difficile e dolorosa del suo amico poeta? “
Dogum Gunu Kizi:)
Butun gece yagdi.
Gunumun iyi gecmeyecegini soyledi algilarim
Oglen bir adam geldi vergi dairesinden,
Aksam sana rastladim.
Degismissin.
Taniyamazdim soylemesen.
Iyimserligim dinlenmeye cekildi
Ogreneceklerimi coktan ogrendim gunduzlerden.
- Surdurdugum ne?.. Cok sey degil
Salak salak kucuk odevlerle yurumek.
Naftalinleyip kaldirdim hayallerimi.
Ciktim kendimden, yalnizca ruyalarým bana yapisik...
Mutlu olup olmadigimi soruyorsun,
Asik oldum mu, neler oldu hayatimda...
Ben hic sormuyorum. Bakislarin anlatiyor
Bir zamanlar vardim... Gerisi olen seyler...
- Bugun vergi memurusun iki cocuklu,
Sade yasamin cerceveli, siradan.
Degisik arzularin vardi eskiden;
Simdi dingin yasamin uyumlu.
Goruyorum seni, gecen guzel yillari,
Zamanin kaydigini parmaklarimizin arasindan.
Uzun sure buyuyemedim ben.
Olaganustu seylere inanmazdim zaten.
Ne kalmissa buyuk duslerimizden,
Simdi kirik dokuk orselenmis.
- Tanrinin yorgunlugunu dusunuyorum da:
Ne cabuk ogutuyor her seyi omrumuzden...
https://pbs.twimg.com/media/DfEJwiZX0AAXzTW.jpg
Die ganze Nacht hindurch hat es geregnet.
Mir ahnte gleich: der Tag fängt nicht gut an.
Um Mittag kam vom Steueramt der Mann,
Und dann am Abend bin ich dir begegnet.
Ich hätte dich beinahe nicht erkannt.
Du hast dich sehr verändert in den Jahren.
Auch ich hab zwischendurch sehr viel erfahren.
Mein Optimismus trat in Ruhestand.
– Was ich so treibe? Nicht sehr viel. Man trottet
So nach und nach sein kleines Pensum ab.
Und meine Träume hab ich eingemottet.
Ich wuch heraus. Nun sind sie mir zu knapp …
Du fragst so viel. – Ob ich jetzt glücklich sei,
Ob ich verliebt sei. Wie es sonst mir ginge …
Ich frage nichts. Dein Blick sagt mancherlei.
Es war einmal … Doch das sind tote Dinge.
– Heut bist du Prokurist und hast zwei Kinder.
Dein Lebenswandel ist korrekt, banal.
Du hattest einst ein andres Ideal;
Doch dieses scheint vernünftig und gesünder.
Ich sehe dich, vergagne schöne Jahre,
Und wie die Zeit uns durch die Finger rinnt.
Auch ich bin längst nicht mehr das große Kind.
Ich glaube nicht mehr an das Wunderbare –
Was übrig blieb von unsern Großen Zielen,
Ist jetzt Gerümpel und nicht aktuell.
– Ich denk’ an Gottes sogenannten Mühlen:
Sie mahlen doch zuweilen ziemlich schnell...
Mascha Kaléko
“ –Yemek hazir Buyukhanim. Masaya buyurun.
Bir sey demedi. Bastonuna dayanmis oyle dikiliyordu. Gittim, koluna girdim, getirip masaya oturttum. Yalnizca mirildandi. Mutfaga indim, tepsisini alip getirdim, onune koydum. Bakti, ama yemege dokunmadi. Soylenerek boynunu uzatinca aklima geldi. Pecetesini cikardim, kocaman kulaklarinin altina uzanarak bagladim. ” Orhan Pamuk, Sessiz Ev
https://images-na.ssl-images-amazon....AC_SY1000_.jpg
“ – La cena è pronta, signora. Se desidera venire a tavola.
Lei non ha detto niente. Se ne stava immobile, appoggiata al bastone. Sono andato a prenderla sotto braccio, l'ho aiutata a sedersi. Lei s'è limitata a borbottare qualcosa. Sono sceso in cucina a prenderle il vassoio, gliel'ho messo davanti, Lei l'ha guardato con la coda dell'occhio, senza toccare nulla. Soltanto quando ha teso il collo brontolando ci ho pensato, ho tirato fuori il tovagliolo e gliel'ho annodato sotto le orecchie immense, tendendo le braccia. ”
“ Yikilmis buyuk imparatorluklardan geriye kalan buyuk Bati sehirlerinde oldugu gibi tarihi anitlar bir muzedeki gibi korunup, gururla ovunulen ve sergilenen seyler degildir Istanbul'da. Onlar arasinda yalnizca yasanir. Kimi Batili seyahatname yazarlarinin, gezginlerin cok hosuna giden bir seydir bu. ”
https://images-na.ssl-images-amazon....1ArXoeyfOL.jpg
“ A Istanbul, a differenza di quanto succede nelle città occidentali con le vestigia dei grandi imperi del passato, i monumenti storici non sono reliquie protette ed esposte come in un museo, opere di cui ci si vanta con orgoglio. Qui le rovine convivono con la città. Ed è questo ad affascinare viaggiatori e scrittori di viaggi. ”
“ Ancak, anlatacak hicbir seyi kalmadiginda insan kendisi olmaya iyice yaklasmis demektir. Ancak, insan anlattigi seylerin tukendigine, butun hatiralarin, kitaplarin, hikayelerin ve hafizanin sustuguna iliskin o derin sessizligi icinde duyduktan sonradir ki, kendi ruhunun derinliklerinden, kendi benliginin sonsuz ve karanlik labirentlerinden kendisini kendisi yapacak kendi gercek sesinin yukselisine tanik olabilir. ”
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00550644-1.jpg
“ E’ soltanto quando non resta più nulla da raccontare che si arriva vicini a essere sé stessi. Solo quando i fatti da narrare si sono esauriti, quando si avverte nell'intimo un silenzio profondo perché libri, ricordi, storie e la stessa memoria si sono spenti, solo allora si può udire la propria vera voce, quella che può davvero farci emergere dagli abissi dell’anima, dal buio degli interminabili labirinti del nostro essere. ”
" Eski ceketlerimden birinin cebinde yillar oncesinden kalan bir sinema bileti buldugumu dusunelim, o an sadece o filmi gordugumu hatirlamam, aklima filmden sahneler de gelir. Unuttugumu sandigim bazi sahneler yillar sonra boylece bana geri doner. Nesnelerde bu guc vardir. / Let us say in the pocket of one of my old coats I find a movie ticket from many years ago. Not only do I remember that I saw this movie, but scenes which I think I have entirely forgotten come back to me. Objects have this power. "
https://images-na.ssl-images-amazon...._AC_SY580_.jpg
" Icinizde kalbinize nakseylediginiz bir sevgilinin yuzu yasiyorsa eger, dunya hala sizin evinizdir. / Se dentro di te, inciso nel cuore, vive il volto della persona amata, il mondo è ancora la tua casa. / For if a lover's face survives emblazoned on your heart, the world is still your home." Orhan Pamuk. Benim Adim Kirmizi
https://www.upwork.com/catalog-image...907a6dfd324d30
" Ask birisine siddetle sarilma, onunla ayni yerde olma ozlemidir. Onu kucaklayarak, butun dunyayi disarda brakma arzusudur. Insanin ruhuna guvenli bir siginak bulma ozlemidir. / L’amore è la bramosia di abbracciare una persona con forza e trovarsi lì dove si trova. Il desiderio di abbracciarla lasciando fuori il mondo intero. La nostalgia dell’anima di trovare un rifugio sicuro. "
https://pbs.twimg.com/media/E3RDnitV...g&name=900x900
Christina Ricci, Lana Wachowski imzali The Matrix 4 filminin oyuncu kadrosuna dâhil oldu. Film izleyici ile 22 Aralik'ta sinemalarda ve HBO Max'te bulusacak.
https://i0.wp.com/filmloverss.com/wp...pg?w=900&ssl=1
Ricci’nin hayat verecegi rol hakkinda herhangi bir bilgi paylaþsilmamasiyla birlikte daha oncesinden herhangi bir duyurunun yapilmamis olmasi ve Warner Bros’un konuya iliskin resmi bir aciklama yapmamasi dikkat cekti.
Wong Kar-wai imzali Blossoms Shanghai dizisinden ilk fragmaný yayinlandi.
https://thefilmstage.com/wp-content/...1-1536x864.jpg
Kar-wai, Blossoms Shanghai’yi filme uyarlamayi dusundugu donemde bu yapimi In the Mood for Love ve 2046'nin ucuncu parcasi olarak tanimlamisti.
Bu yil yayinlanmasi beklenen Blossoms Shanghai, Jin Yucheng’in 2012 yilinda yayimlanan romanindan uyarlama.
Kaynak roman, Cin Kultur Devrimi’nin son donemine denk gelen 1960’iý yillarda basliyor ve Sanghay’da yasayan uc kisinin 90’li yillara kadar uzanan hikayesini anlatiyor.
https://thefilmstage.com/first-trail...gorgeous-epic/
Gectigimiz hafta Cannes 2021 seckisinde yer alacak filmlerin aciklanmasinin ardindan bugun ise Cannes Film Festivali Elestirmenlerin Haftasi seckisinde yer alacak filmler aciklandi.
https://thefilmstage.com/wp-content/...1396x2048.jpeg
https://thefilmstage.com/cannes-crit...s-2021-lineup/
" Etrafinda ne kadar karanlik var bunu bilmek istiyorsan, gozlerini kisip uzak, zayif ýisiklara bakmalisin. / Se vuoi sapere quanto buio hai intorno, devi aguzzare lo sguardo sulle fioche luci lontane." Italo Calvino, Gorunmez Kentler
https://pbs.twimg.com/media/E3IptcpW...g&name=900x900
Foto : Pierre Jahan, Paris, Rue de la Gaité , 1936
“Napoli bir cennet! Herkes kendi tarzinda sarhosca bir kendinden gecmislik icinde yasiyor. Ben de ayni oyleyim, kendimi neredeyse taniyamiyorum, sanki bambaska biriyim. Dun soyle dusundum: ' Sen ya eskiden cilgindin ya da simdi cilginsin. ' ” Johann Wolfgang von Goethe, Italya Seyahati
https://magazine.dlf.it/images/2017/...Napoli1180.jpg
" Napoli è un paradiso dove ciascuno vive in una sorta d’ebbrezza obliosa. Così è per me; non so riconoscermi, mi par d’essere un altro. Ieri pensavo: ' O eri matto prima, oppure lo sei adesso. ' "
https://laricercadellafelicita.org/w...li-vesuvio.jpg
" Iki insan arasindaki icten dostlugun kuskusuz bir bedeli vardir. Iki insanin birbirinin eksigini fark etmeden ve bunlar icin birbirlerini suclamadan, iyi yanlari gorerek yasamasi icin hayli buyuk bir hayat tecrubesi, akla yakinlik ve ictenlik gerekir. " Ivan Goncarov, Oblomov
https://pbs.twimg.com/media/E2kW2cTX...jpg&name=small
" L'intima vicinanza tra due persone costa cara sia all'una sia all'altra: è necessario che da entrambe le parti vi sia molta esperienza di vita, logica e calore umano per godere solo dei pregi reciproci,senza pungere né essere punti dai reciproci difetti. "
Foto : Brigitte Bardot ve Jacques Charrier
“ Kucuk keyiflere bayilirým ben. Karmasik ruhlarin son siginagidir onlar. / Ho il culto delle gioie semplici. Esse sono l'ultimo rifugio di uno spirito complesso.” Oscar Wilde
https://pbs.twimg.com/media/E2sEZGVX...g&name=900x900
Foto : Ruth Orkin, Above and Beyond
Netflix, Jean-Claude Van Damme’ýn basrolunde yer aldigi, yonetmenliðini David Charhon’un ustlendiði The Last Mercenary'den yeni fragman yayinladi.
https://youtu.be/UfkBAID-Mqo
Warner Bros., 1 Temmuz'da HBO Max'te ekrana gelecek, Steven Soderbergh’in Don Cheadle, Brendan Fraser, Julia Fox, David Harbour, Jon Hamm, Benicio del Toro, Ray Liotta ve Amy Seimetz gibi isimleri bir araya getiren No Sudden Move filminden yeni fragman yayinladi.
https://youtu.be/rxXowckA8tM
Foundation, Invasion, Mr. Corman, The Shrink Next Door, See, The Morning Show, Ted Lasso, Coda...
Apple TV+, yeni bir tanitiým videosu yayinladi.
https://youtu.be/M1fI8BL7BnE
Warner Bros. Pictures, 16 Temmuz 2021 tarihinde vizyona girecek Space Jam: A New Legacy'den yeni poster ve LeBron James, Bugs Bunny, Tune Squad'li gorsel paylasti.
https://pbs.twimg.com/media/E3XwRL_X...jpg&name=large
https://pbs.twimg.com/media/E3Uj3EDV...name=4096x4096
https://pbs.twimg.com/media/E3Uj4iaV...name=4096x4096
Anne Hathaway, Tahar Rahim, Marisa Tomei, Joanna Kulig ve Matthew Broderick, romantik komedi She Came To Me'nin kadrosuna katildilar.
https://pbs.twimg.com/card_img/14022...g&name=900x900
https://deadline.com/2021/06/anne-ha...me-1234771191/
Mutiny Pictures, Buyukbabalarinin dedektiflik burosunu devralan ve cinayetlerini cozmek icin bir araya gelen iki kadinin hikayesine odaklanan Bad Detective'den frgaman yayinladi.
https://youtu.be/BB-kR4DaAUk
Sienese Okulu uyesi Italyan ressam ( Ambruogio Laurati ) Ambrogio Lorenzetti’nin olum yildonumu ( 9 Haziran 1348 )
Investiture of Saint Louis of Toulouse, 1329
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA13468.jpg
Allegory of bad government, two soldiers robbing a woman, 1338 - 1340
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nzetti_020.jpg
Hollandali Altin Cag ressami Pieter Jansz. Saenredam’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1597 )
Church of Santa Maria della Febbre in Rome, 1629
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Saenredam.jpg
The nave and choir of the Mariakerk in Utrecht, 1641
https://upload.wikimedia.org/wikiped...K-A-851-00.jpg
Flaman ressam Henri Joseph Antonissen’nin dogum yildonumu ( 9 Haziran 1737 )
Landscape with flocks, 1787
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ith_flocks.jpg
Landscape with a Cowherd, 1777
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._a_Cowherd.jpg
Fransiz ressam Pierre-Athanase Chauvin’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1774 )
The Abbey at Grottaferrata, 1811
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_1811.tif.jpg
Couvent près de Naples, avec une vue de Capri, 1816 (Dallas Museum of Art)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eum_of_Art.jpg
Nobel Baris Odulu alan ilk kadin, Avusturyali yazar, radikal pasifist Bertha Felicitas Freifrau Sophie von Suttner’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1843 )
“ Cok degerli pirlanta bir hacim vardi. Onu bozdurmaya gittim. Aldigim parayla otel faturasini odedim, bir sonraki Viyana ekspresine bilet aldim ve bir miktar da naktim kaldi. Dayanilmaz bir baski altinda, ruyadaymisim gibi hareket ediyordum. Delilik oldugunun farkindaydim, belki de bir mutluluktan kacip bir mutsuzlugun kollarina atiyordum kendimi. Tum bunlar bilincimde simsek gibi cakiyordu, fakat yapamiyordum, baska turlu davranamiyordum… ”
https://images-na.ssl-images-amazon....1uK9xDI2mL.jpg
“ Ich besaß ein wertvolles Diamantkreuz, ein Erbstück meines Vormunds Fürstenberg; dieses ging ich veräußern, und der Erlös genügte, um die Hotelrechnung zu begleichen, eine Fahrkarte für den nächsten Schnellzug nach Wien zu lösen und noch eine Barsumme zu erübrigen. Ich handelte wie im Traum, wie unter unwiderstehlichem Zwang. Daß es Torheit sei, daß ich vielleicht von einem Glück davon und einem Unglück in die Arme renne, das blitzte mir wohl durch das Bewußtsein, aber ich konnte, konnte nicht anders… ”
https://gutezitate.com/zitate-bilder...ner-210865.jpg
" Sevmek fiilinden sonra gelen dunya'nin en guzel fiili, yardim etmektir. "
Danimarkali ressam Michael Peter Ancher’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1849 )
Will he round the point?, 1879
https://upload.wikimedia.org/wikiped...are_pynten.jpg
The lifeboat is taken through the dunes, 1883
https://upload.wikimedia.org/wikiped...olution%29.jpg
Iskoc ressam Dame Ethel Walker'in dogum yildonumu ( 9 Haziram 1861 )
The Excursion of Nausicaa, 1920
https://www.tate.org.uk/art/images/w.../N03885_10.jpg
Miss Jean Werner Laurie, 1927 – 1928
https://www.tate.org.uk/art/images/w...4/N04669_9.jpg
Ingiliz yazar ve toplumsal elestirmen Charles (John Huffam) Dickens'in olum yil donumu (9 Haziran 1870)
" ‘ Bugun kalbinizin sesini dinleseydiniz ve bir ses size 'Hic kimsenin sevgisini kazanamadim. ' deseydi. ‘ Bugune kadar bosuna yasadim, hic sevenim yok deseydi, o zaman gecen yetmis sekiz yilin agirligi altinda ezilirdiniz degil mi? ’ diye sordu
‘ Evet Sydney cok haklisiniz... ’ dedi bay Lorry.
Genc adam gozlerini aleve cevirerek dedi ki: ‘ Sormak istedigim bir sey var bay Lorry. Cocuklugunuz size karanliklar ardinda kalmis gibi mi geliyor, yoksa annenizin saclarinizi oksadigi gunler size cok yakin mi? ’
‘ Yirmi yil once cocuklugumu hatirlamazdim ama simdi aksine cok iyi hatirliyorum, cunku insanlar bir daire icindeler ve yasadikca basladiklari noktaya geri donuyorlar. Bu insani sona yaklastirmak icin var olan bir his. Unutmus oldugum yasantilar tekrar canlaniyor gozumun onunde. Onlari adeta yeniden yasiyorum. Annemi dusunuyorum o guzel kadini. Oysa simdi ben ondan daha yasliyim ve hayallerimin bahcesinde gezindigim cocuklugumu simdi dun gibi hatirliyorum. ’
Sydney sararmisti ‘ Sizi cok iyi anliyorum bay Lorry. ’ "
https://images-na.ssl-images-amazon....1hKPqaR-BL.jpg
" ‘ If you could say, with truth, to your own solitary heart, to-night, ' I have secured to myself the love and attachment, the gratitude or respect, of no human creature; I have won myself a tender place in no regard; I have done nothing good or serviceable to be remembered by! ' your seventy-eight years would be seventy-eight heavy curses; would they not? ’
‘ You say truly, Mr. Carton; I think they would be. ’
Sydney turned his eyes again upon the fire, and, after a silence of a few moments, said:
‘ I should like to ask you:--Does your childhood seem far off? Do the days when you sat at your mother's knee, seem days of very long ago? ’
Responding to his softened manner, Mr. Lorry answered:
‘ Twenty years back, yes; at this time of my life, no. For, as I draw closer and closer to the end, I travel in the circle, nearer and nearer to the beginning. It seems to be one of the kind smoothings and preparings of the way. My heart is touched now, by many remembrances that had long fallen asleep, of my pretty young mother (and I so old!), and by many associations of the days when what we call the World was not so real with me, and my faults were not confirmed in me. ’
‘I understand the feeling!’ exclaimed Carton, with a bright flush. ‘ And you are the better for it? ’ “
" Zamanlarin en iyisiydi, zamanlarin en kotusuydu, hem akil cagiydi, hem aptallik, hem inanc devriydi, hem de kusku. Aydinlik mevsimiydi, karanlik mevsimiydi, hem umut bahari, hem de umutsuzluk kisiydi, hem her seyimiz vardi, hem hicbir seyimiz yoktu. Hepimiz ya dogruca cennete gidecektik ya da tam oteki yana. Sozun kisasi, simdikine oylesine yakin bir donemdi ki, kimi yaygaraci otoriteler bu donemin, iyi ya da kotu fark etmez, sadece daha sozcugu kullanilarak digerleriyle karsilastirilabilecegini iddia ederdi. "
https://img.ibs.it/images/9788817058285_0_0_761_80.png
" Era il tempo migliore e il tempo peggiore, la stagione della saggezza e la stagione della follia, l'epoca della fede e l'epoca dell'incredulità; il periodo della luce, e il periodo delle tenebre, la primavera della speranza e l'inverno della disperazione. Avevamo tutto dinanzi a noi, non avevamo nulla dinanzi a noi; eravamo tutti diretti al cielo, eravamo tutti diretti a quell'altra parte. A farla breve, gli anni erano così simili ai nostri, che alcuni che li conoscevano profondamente sostenevano che, in bene o in male, se ne potesse parlare soltanto al superlativo. "
Italyan gazeteci, roman, oyku ve oyun yazari Curzio Malaparte’nin dogum yildonumu ( 9 Haziran 1898 )
“ Yururken bir yandan dusunuyordum: Acaba Fransizcaya nasil cevrilir, ‘ you bastard ,you son of a bitch, you dirty italian officer. ’
Acaba Rusca'ya, Sirpca'ya, Lehce'ye, Danca'ya, Hollandaca'ya, Norvecce'ye, Arapca’ya nasil cevrilir? Ya Hintce’ye, Bantuca’ya, Madakaskarca’ya? Acaba Almanca’ya nasil cevrilir? Dusunurken gulme tutuyordu. Galiplerin o dili kuskusuz Almanca’ya da pek pek guzel cevrilirdi. Almanca’ya bile ;cunku Almanca da Italyanca’yla kiyaslandiginda, galip bir halkin dili sayilirdi . Yeryuzundeki tum dillerin Bantuca ve Cincenin bile Almancanin bile ‘galip halklarin’ dilleri oldugunu dusunerek guluyordum. Ve yanlizca biz, yanlizca biz Italyanlar Napoli’de Chiaia Caddesinde ve tum Italyan kentlerinin tum caddelerinde ,’galip bir halka ait olmayan’ bir dili konusuyorduk. Ve ben ,bir zavalli ‘itallian bastard’ bir zavalli ‘son of a bitch’olmaktan gurur duyuyordum. ”
https://media.adelphi.it/spool/b9c69...h_cs_cx_cy.jpg
“ E io pensavo camminando: ' chi sa come si traduce in francese 'you bastard, you son of a bitch, you dirty italian officer? '
E come si traduce in russo, in serbo, in polacco, in danese, in olandese, in norvegese, in arabo? Chi sa, pensavo, come si traduce in brasiliano? e in cinese? e in indiano, in bantù, in malgascio? chi sa come si traduce in tedesco?'. E ridevo pensando che quel linguaggio di vincitori si traduceva certamente benissimo anche in tedesco, perfino in tedesco, perché anche la lingua tedesca, nei confronti dell'italiana, era la lingua di un popolo vincitore. Ridevo pensando che tutte le lingue della terra, perfino il bantù e il cinese, perfino il tedesco, erano lingue di popoli vincitori, e che noi soltanto, noi italiani soltanto, in Via Chiaia a Napoli, e in tutte le vie di tutte le città d'Italia, parlavamo una lingua che non era quella di un popolo vincitore. E mi sentivo orgoglioso di essere un povero itolion bastarci, un povero son of a bitch. ”
Ingiliz tarihci ve yazar Eric ( John Ernest ) Hobsbawm’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1917 )
“ ' Aydinlanmis ' dusunceye laik, ussal ve ilerici bir bireycilik egemen olmaktaydi. Bireyi, cahil gelenekciliginden, ( dogal ve ussal dinden ayri olarak ) kilisenin hurafelerinden, insanlari doguma ve ilgili baska olcutlere gore alt ve ust olarak hiyerarsiye ayiran us disiliktan kurtarmak, Aydinlanmanin baslica amaciydi. Ozgurluk, esitlik ve ( bunlari takiben ) butun insanlarin kardesligi, Onun sloganlariydi. Zamani geldiginde bunlar, Fransiz Devrimi'nin slogani oldular. Bireysel ozgurlugun hakim olmasiyla, En hayirli sonuclari yaratmak mumkun olacakti.” Devrim Cagi 1789-1848
https://images-na.ssl-images-amazon...._AC_SY780_.jpg
“ A secular, rationalist and progressive individualism dominated ' enlightened ' thought. To set the individual free from the shackles which fettered him was its chief object: which still threw their shadow across the world, from the superstition of the churches ( as distinct from ' natural ' or 'rational' religion ), from the irrationality which divided men into a hierarchy of higher and lower ranks according to birth or some other irrelevant criterion. Liberty, equality and ( it followed ) the fraternity of all men were its slogans. In due course they became those of the French Revolution. The reign of individual liberty could not but have the most beneficent consequences. The most extraordinary results could be looked for.”
Amerikali filozof ve politik aktivist John Hospers’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1918 )
“ Kadin neden oldu? Baska bir arac ona carptiginda otoyolda araba kullaniyordu. Oteki aracin sahibi cok hizli gidiyordu ve boyle bir hizda bir carpisma genellikle olumle sonuclanir veya araclardaki insanlari sakat birakir. Iste bu kez boyle bir sey oldu. Iste o, bu yuzden oldu. Bunlarin hepsini biliyorum. Ama demek istedigim, neden oldu ? O soruyu simdi cevapladim. Baska bir arac ona carptiginda tam da o kavsakta bulunmakta idi. Iyi de, neden o yerde idi? Alisveris yapmak uzere markete gitmek icin yoldaydi. O koseden birkac dakika daha erken gecebilirdi ama gecikti, cunlu unuttugu bir seyi almak icin geri donmek zorunda kalmisti. Onun neden geciktigini anliyorum. Ancak bilmeyi bilirim ki o niye oldu ? Olum nedenini sana belirttim. Ama sen nedeni degil, onun olum amacini bilmek istiyor gorunuyorsun. Evet, amaci bilmek istiyorum. Ancak orada bir amac olmayabilir. Sebepsiz, amacsiz bir olumden soz etmemizin sebebi budur. Tanri her seyi yonetir ise sayet, o halde Tanri onu olume suruklerken bir amaca sahip olmus olabilirdi. Ne olabilirdi bilmiyorum, ama en azindan ' amac ' sozcugunun bu baglamda ne anlama geldigini biliyorum. Kadinin arabayi sehir merkezine surmesinde bir amaci vardi. Alisverise gitmek istemisti ve ayni sekilde, Tanri onu olume surukledi ve muhtemelen boyle yapmakta bir amaci vardi. ” Analitik Felsefeye Giris
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ Why did she die? She was driving down the highway when another car hit hers. The driver of the other car was going very fast, and a collision at such a speed often kills or maims the people in the vehicles. That's what happened this time. And that's why she died. I know all that. But, I mean, why did she die? I've just answered that question. She happened to be at that intersection just when the other car hit hers. But why was she at that place ? She was on the way to the supermarket to go shopping. She would have passed that corner a few minutes earlier, but she was delayed because she had to turn back for something she forgot. I understand why she was delayed. But I know to know, why did she die ? I've given you the cause of her death. But it seems that you don't want to know the cause but the purpose of her death. Yes, I want to know the purpose. But there may not be a purpose. That's why we speak of a ‘pointless, purposeless death.’ If God rules all things, then God might have had a purpose in bringing about her death. I don't know what it could be, but at least I know what the word ‘ purpose ’ means in this context. The woman had a purpose in driving downtown—she wanted to go shopping. And in the same way, God brought about her death and presumably had some purpose in doing so. ”
Ingiliz - Amerikali, Kraliyet Kanada Hava Kuvvetleri avci ucagi pilotu ve sair John Gillespie Magee Jr.’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1922 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...agee%2C_Jr.jpg
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-s-ecstasy.jpg
Ah, asik suratli sinirlarini gecip gittim yeryuzunun
Ve kahkahayla gumuslenen kanatlar uzerinde goklerde dansettim.
Tirmandim gunese dogru ve takla atan sevincine katildim
Gunesle-yarilan bulutlarin ve yuzlerce seyler yaptim
Ruyasini gormedigin senin—tekerleklenmenin ve suzulmenin ve sallanmanin
Yuksekte aydinlatilmis sessizlikte gunisigiyla. Orada asili havada
Bagiran ruzgarin pesinden kostum yani sira ve salladim
Arzulu teknemi ayaksiz koridorlari icinden havanin.
Yukarida, yukarida ve uzun, delirten yakici mavinin
Kolay zarafetle uzerine ciktim ruzgara acik yuksekliklerin
Ne tarla kusu ne de kartal bile ucmustu orada,
Ve ayagimi basarken sessizce kalkan akilla
Yuksek, izinsiz girilmeyen uzayin kutsalligina
Elimi uzattim ve yuzune dokundum Tanrinin.
Amerikali bilim kurgu - fantazi yazari, editor, sair ve elestirmen Linwood Vrooman Carter’in dogum yildonumu ( 9 Haziran 1930 )
https://www.sfandfantasy.co.uk/image...lin-carter.jpg
Yol uzun ve zorluydu,
Gokyuzu soguk ve gri,
Beyaz ay donmus olu bir parca gibi
Hirsiz ve fahise, kral ve asker,
Savasci, buyucu, sahtekar ve ozan
Bu yolda benimle geldiler.
Ruzgar, bilenmis bir bicak gibi keskindi
Islak, tozlu denizlerden eserken;
Kuru, siyah,
Iskelet gibi agaclar
Firtinada hayalete benzerdi
Yasam kopuklu bir sarap benim icin,
Yagma, sehvet ve savasimdan olusan,
Ve ben bu sarabi en keskin tortusuna kadar ictim.
Ben vahsi topraklardan,
Gorkem ve buyu ulkesine gelen savasciyim
Celik, ates ve kanla kazandim
Insanoglunun kazanabilecegi herseyi.
Oynadigim kumarda
Seytani kendi oynunda yendim
Gorkem, seref, parilti ve un
Ve olumun gulen kafatasiyla alay ettim...
https://farm4.staticflickr.com/3840/...2bafdfcb_b.jpg
The road was long and the road was hard,
And the sky was cold and grey:
The dead white moon was a frozen shard
In the dim dawn of day:
But thief and harlot, king and guard
Warrior, wizard, knave and bard
Rode with me all the way.
The wind was sharp as a whetted knife
As it blew from the wet salt seas;
The storm wind stirred to a ghostly life
The gaunt black skeletal trees:
But I drank the foaming wine of life
Wine of plunder and lust and strife
Down to the bitter lees.
A boy, from the savage north I came
To cities of silk and sin.
With torch and steel, in blood and flame,
I won what a man may win:
Aye, gambled and won at the Devil's game
Splendor and glory and glittering flame
And mocked at Death's skull-grin.
Amerikali bilim kurgu yazari Joe William Haldeman’in dogum gunu ( 9 Haziran 1943 )
" Bundan sonra uzun zaman o korkmus, panik halindeki yaratiklari coskuyla gebertenin ben olmadigimi kendi kendime hatirlattim. ‘Ben sadece emirleri uyguladim’in insanlik disi hareketler icin gecersiz bir ozur oldugu yirminci yuzyilda kabul edilmisti. Ama emirler bilincaltinin derinlerdeki kuklacisindan geldiginde ne yapabilirdiniz ki?
En kotusu de yaptiklarimin o kadar da insanlik disi olmadigi hissiydi. Sadece birkac nesil onceki atalarimiz da ayni seyi, hipnotik sartlandirma olmadan baska insanlara bile yaparlardi. Insan irkindan tiksiniyordum, ordudan tiksiniyordum ve bir yuz yil boyunca bu benligimle yasama olasiligindan korkuyordum.. Neyse ki, her zaman hafizami sildirebilirdim. "
https://m.media-amazon.com/images/I/51HfnYfTqYL.jpg
“ I spent a long time after that telling myself over and over that it hadn't been me who so gleefully carved up those frightened, stampeding creatures. Back in the twentieth century, they had established to everybody's satisfaction that "I was just following orders" was an inadequate excuse for inhuman conduct but what can you do when the orders come from deep down in that puppet master of the unconscious?
Worst of all was the feeling that perhaps my actions weren't all that inhuman. Ancestors only a few generations back would have done the same thing, even to their fellow men, without any hypnotic conditioning. I was disgusted with the human race, disgusted with the army and horrified at the prospect of living with myself for another century or so Well, there was always brainwipe. ”
“ Gecmiste savaslar sosyal reformlari hizlandirmis, teknolojik gelismeler saglamis hatta sanatsal yaraticiligi ateslemislerdi. Bu savas ise ozellikle bu olumlu yan etkilerin hicbirini saglamamak icin birebirdi. / Wars in the past often accelerated social reform, provided technological benefits, even sparked artistic activity. This one, however, seemed tailor-made to provide none of these positive by-products. ”
https://images-na.ssl-images-amazon....1WkMKvsHHL.jpg
“ 1143 yillik savas varsayimlarla baslamis ve sirf iki irkin iletisim kuramamasi yuzunden surmustu. Konusmayi basardiklarýnda ilk soru ‘Bunu neden baslattiniz?’ ve yanit da ‘Biz mi baslattik?’ olmustu. / The 1143-year-long war hand begun on false pretenses and only because the two races were unable to communicate. Once they could talk, the first question was 'Why did you start this thing?' and the answer was 'Me? ’ "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ Cinsiyetsiz bir robotla barda oturuyordum ve kahrolasi gezegende benim disimdaki tek normal insan oydu. / Sitting here in a bar with an asexual cyborg who is probably the only other normal person on the whole goddamned planet. ”