-
Turk sair, deneme ve roman yazari, editor Enis Batur'un dogum gunu ( 28 Haziran 1962 )
Masa, sonra temizlenmemeli—
Behcet Bey’in sesiyle kurdugum misra
ister dilek kipinde duyulsun ister
buyruk kipi aransin altinda ve ustunde,
bir belgesel izliyordum, gordum:
Oldugu gibi, oldugu gibi birakmislar
Cocteau’nun son yazi masasini,
hicbir seyi oynatmamislar yerinden.
Boylece dondurulsun zaman, hayir,
tasam, donecek degillim ki biraktigm
yerden yeniden baslamayi ummak olsun.
Bosaltilabilir masam, pekala toplanabilir
ustundekiler de, tikabasa cekmeceler de,
tek tenine dokunulmasin: Kalsin arkamda
izler, murekkep lekeleri, sicak kahvenin
doldurdugu bir fincanin altindan belirmis
inatci halka, en cok da su kucumen sari
kahverengi noktalar- sigara yaniklari:
Benim dalginligimla yanmisssa masam,
bilinsin sol elimdeki ates sag elimin aynasi.
https://www.selyayincilik.com/yazarl...enis-batur.jpg
Let my desk, afterward, not be cleared –
this line, composed in Behcet's manner,
you may take as the optative, or examine it
inside out for intimations of the imperative:
In a documentary on his life I saw that
when Cocteau died they left it as it was,
his last writing desk: they caused nothing
to be removed from its original place.
So, like that, let time be frozen in place. No,
it's not that I want to take up where I left off,
I won't be coming back anyway, of course
my desk can be emptied and re-organized --
the overflowing drawers, the surface clutter --
but the texture should not change, traces
of me should stay: the ink stains, the stubborn
circle left by that hot cup of coffee, and most
of all, those small brownish-yellow spots --
cigarette burns. If, yes, my desk was scarred
through my carelessness, let it be known that
the fire in my left hand was the mirror of my right.
-
Muhtesem Guzellik ( La Grande Bellezza, 2013 ) filminde Ramona karakterine hayat veren Italyan aktris Sabrina Ferilli'nin dogum gunu ( 28 Haziran 1964 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Ferilli_2.jpg
https://biografieonline.it/img/bio/S..._Ferilli_1.jpg
-
-
Warren Beatty, James Mason ve Julie Christie'nin basrollerini paylastigi romantik komedi Cennet Bekleyebilir ( Heaven Can Wait - Il paradiso può attendere ) 28 Haziram 1978'de vizyona girdi
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
-
Avustralyali hard rock grubu AC/DC, 10.studyo albumu Fly on the Wall'u 28 Haziran 1985'te Atlantic Records etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dgx6iwGW0AAu4Ay.jpg
-
Meksikali Surrealist ressam (Olga Kostakowsky Fabricant) Olga Costa’nin olum yildonumu ( 28 Haziran 1993 )
Ramillete con fondo azul ( Bouquet with blue background, 1936 )
https://media.mutualart.com/Images/2...551bcf54c.Jpeg
Autorretrato, 1947
https://i.pinimg.com/originals/f2/5d...c1c5be3728.jpg
-
Amerikali thrash metal grubu Testament, 8.studyo albumu The Gathering'i 28 Haziran 1999'da Spitfire Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dgxv7S7WsAEpa-T.jpg
-
Fransiz sair, roman yazari ve elestirmen Robert Sabatier'in olum yildonumu ( 28 Haziran 2012 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...t_Sabatier.JPG
" Gozkamastiriciydi sokagim.
Yillar akip gecti. Bir hayli sey ogrendim, baska isiklar gordum; bitkilere oldugu kadar insanlara da gerekli aydinligin goklere, guneslere ve denizlere gore degisen essiz renklerini bir bir saydim. Ama hicbir sey, ne doga, ne de kitaplar, sokagim’daki gunesin o amansiz, o degismez beyazligi kadar yer etmedi anilarimda.
Suphesiz, bu goz kamasmasi sadece ozneldi ya da sadece bellegin gecirdigi baskalasimlarda vardi ve gercekliginden emin olamazdim bunun. Ama hayatin esenligiydi gunesten yansiyan bu esenlik. On yasimdaydim ve ilk defa duyumsuyordum hayati bir ilk yarayla duyuruyordu kendini; insanlar arasina karistim ve bir yavru kedi degil de kucucuk insan oldugum icin kurumus bir damla gozyasi kaldi yanagimda.
Evet, gunesin beyaza boyadigi kulrengi binalariyla, aralarindan yesil otlarin bittigi sokak taslariyla, kendi yalnizligini kusatan sinirlariyla sokagim, yasadigim her ani hicbir zaman unutamayacagim kadar goz kamastiriciydi. Sanki ben degil de, bembeyaz bir isik icine gomulen kendi kaybolmus cocuklugum soz konusuymus gibi, ilk acilarin karsisinda gozlerini kirpistirarak butun safligiyla duran ve kalbi bambaska carpan bu urpermis cocugu tekrar goruyorum. O zamanlar dunya yine de sevinclerle doluydu. " Isvicre Kibritleri
https://cdn1.booknode.com/book_cover...ses-725534.jpg
" Eblouissante était ma rue.
Des années se sont écoulées. J'ai un peu appris, beaucoup voyagé, connu d'autres lumières, c'est-à-dire, selon les ciels, les soleils et les mers, dénombré les gammes incomparables de la clarté nécessaire à l'homme comme à la plante. Mais rien, ni la nature ni les livres, ne m'a laissé dans le souvenir cette sensation de blancheur forte, implacable, immuable du soleil de ma rue.
Sans doute cet éblouissement n'était-il qu'intérieur, ou n'existe-t-il que dans les métamorphoses de la mémoire, ne puis-je être sûr. Mais cette salutation solaire était celle de la vie. J'avais dix ans et pour la première fois, je ressentais la vie : elle s'annonçait avec une première blessure; du végétal je passai à l'animal, à la bête séparée de la bête ; et parce que j'étais un petit des hommes et non un jeune chat, une larme finissait de sécher sur ma joue.
Oui, éblouissante , avec ses immeubles gris que le soleil peignait en blanc, ses pavés nacrés sertissant l'herbe verte, ses bornes qui préservaient sa solitude. Eblouissante au point de fixer les instants sur le négatif de la mémoire. A jamais. Et je revois cet enfant frémissant et pur en face des premières tragédies, avec un tremblement de paupières, un battement particulier du cœur, non comme s'il était moi-même, mais comme s'il s'agissait de mon propre enfant, dissous jadis dans trop de lumière blanche. Le monde alors était pourtant joyeux. "
-
Papirus,murekkep, tuy.
Koyu bir cagin cekirdegine dogru
bir ugultu yukseliyor kokumden doruguma,
bir harita aciyorum onume: Sonsuz olcekli,
yeryuzunu, gokleri ve goklerin otesini orten,
dag, koyak, ic deniz, acik deniz, olu deniz icin;
dere tepe duz giden dervis yuzum,
abdal sesim, kesis bakisim icin bir harita.
Flaneur, wanderer, aylak evliyayim
yenilmez hayretler icinde: Nerede yuvam,
nerede oldurdugum agam icin diktigim
sessiz co aniti, nerede durmadan dogurdugum
gece cocuklari: Bir karabasan gibi cokuyorum
birdenbire ustume, sanki cagirilmamis
bir saganagim: Gelip geciyorum heryerden,
tassam tasirsam da.
Ikizim, esim, aynam benim: Yikiliyor
Cag ve karisiyor butun takvimlerin
sayfalarini bosluga savuran ruzgarda
gunler ve geceler. Saatler duruyor
ki kuramiyoruz bir daha, akreple
yelkovanin celisen yuzlerinde
o titiz dengeyi. Bir vida hicbir yive
denk gelmiyor artik, bir fiil
dolasiyor dilimin ucunda ve
icinde buyuk, hizli, sessiz, keskin bir kus
kanatlarini hazirliyor,
geridonussuz bir ucusun esiginden aciyla,
biraz gururla bakiyor otelere,
ufkun ardindan gelen ufuklarin
sonsuz aritmetigine
ve bir yaydan firlar gibi
kanatlarini acmadan
yercekiminden uzaklasiyor,
gorunmez kaynaginin gorunmez gucuyle.
https://images-na.ssl-images-amazon....1fmF70LuaL.jpg
Papiro, inchiostro, piuma d’oca.
Dalla mia radice sorge un boato verso la vetta
verso il nucleo di un evo scuro,
apro dinanzi a me un atlante: di scala infinita,
che copre la terra, i cieli e oltre i cieli,
un atlante per monte e vallata, mar interno, alto mare, mar morto,
un atlante per il mio volto derviscio vagante per monti e valli,
per la mia voce di vate, il mio sguardo di monaco errante.
Flaneur, wanderer, santo vagabondo
Immerso in invincibili stupori: dov’è il mio nido,
dov’è il muto monumento di deserto eretto da me
al signore-padrone che ho ucciso, dove sono i bambini
che di notte partorisco senza fine: d’improvviso calo su di me
come un incubo, come fossi un acquazzone
non invocato:
seppur trabocco e faccio traboccare
trascorro dappertutto.
Mio sosia, mio simile, mio specchio: crolla
l’era e nel vento, che turbina le pagine
di tutti i calendari verso il vuoto, si mescolano i giorni e le notti.
Si fermano gli orologi
e non riusciamo più a fissare
sulle facce contrastanti delle lancette
quel sottile equilibrio.
E una vite non combacia ormai
nel giro che la spana, un verbo
mi si aggira sulla punta della lingua e
un imponente uccello,
veloce, muto e acuto
dispone al volo le ali dentro me,
e dal limitare di un volo senza ritorno,
guarda in lontananza, con pena e un po’ d’orgoglio,
l’infinita aritmetica
degli orizzonti che seguono all’orizzonte,
e come saettando da un arco
senza aprire le ali
si allontana dalla gravità,
con l’invisibile forza della sua sorgente invisibile.
Enis Batur
-
Apple TV+, Jared Harris ve Lee Pace'in basrollerini ustlendigi bilim kurgu dizisi Foundation'dan yeni fragman yayinladi.
https://youtu.be/wvOAA1U0li8
-
Björn Runge, basrolunde Bill Skarsgård'a yer veren Burn All My Letters filminin yonetmenligini ustlenecek.
https://variety.com/wp-content/uploa...resize=681,383
Isvecli yazar Alex Schulman’in ayni isimli romanindan uyarlanan ve gercek olaylara dayanan film, Karin Stolpe’un, esi Sven Stolpe ile icinde bulundugu karmasik evliligini ve 1930’lu yillarda Olof Lagercrantz ile baslayan yasak iliskisini konu aliyor.
https://variety.com/2021/film/global...rs-1235006112/
-
Fast & Furious 9, vizyondaki ilk hafta sonunda 70 milyon dolarlik gise hasýlatina ulasarak A Quiet Place Part II ve The Hitman's Wife's Bodyguard'ý geride birakti. Film, pandemi doneminin en yuksek acilisina imza atti.
https://newslogic.in/wp-content/uplo...ic-records.jpg
https://www.devdiscourse.com/article...ndemic-records
-
Vanessa Kirby, Florian Zeller'in Akademi Odullu ilk uzun metrajli filmi The Father'in devami olan The Son'in kadrosuna dahil oldu. Kadroda Hugh Jackman, Laura Dern'de bulunuyor.
https://tr.web.img4.acsta.net/pictur...45/0111353.jpg
Film, Hugh Jackman’in canlandiracagi Peter karakterinin yeni partneri Emma ve birlikte dunyaya getirdikleri bebekleri ile yasadigi, Laura Dern’in hayat verecegi eski esi Kate‘in ergenlik cagindaki cocuklari Nicholas ile birlikte cikagelmesiyle darmadagin olan meþgul hayatina odaklaniyor.
https://variety.com/2021/film/news/v...on-1234992362/
-
-
Netflix, Fear Street Part 1: 1994'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/clZK2PqLWpI
-
Marvel Studios, Loki'den yeni bir fragman yayinladi.
https://youtu.be/-dN4rA8G7CI
-
-
Shakespeare'in Londra’daki Globe Tiyatrosu, 29 Haziran 1613’de Henry VIII oyunu oynanirken yandi.
( Kralin tiyatroya tesrifi serefine top atesi yapildi ve top catida bulunan samanlara dusup alev aldi ve tiyatro bir saat icinde yandi. )
https://pbs.twimg.com/media/CmHoHpQWIAA13zE.jpg:large
-
Italyan ressam Oronzo Malinconico’nun olum yildonumu ( 29 Haziran 1709 )
Latiano, Chiesa di Sant’Antonio, La caduta di Gesù, inizio XVIII secolo ( Latiano, Church of Sant'Antonio, The fall of Jesus, early 18th century )
https://i0.wp.com/www.fondazioneterr...54%2C669&ssl=1
Napoli, Chiesa della Cesarea, L’andata al Calvario, 1691 circa ( Naples, Church of Caesarea, The journey to Calvary, around 1691 )
https://i0.wp.com/www.fondazioneterr...24%2C847&ssl=1
-
Konfucyuscu Japon bilgin - burokrat, akademisyen, yonetici, yazar ve politikaci Arai Hakuseki'nin olum yildonumu ( 29 Haziran 1725 )
“ Ogretmenim, her gun gunduzleri uc bin, aksamlari bin harf yazmami buyurmustu. Kisa kis gunlerinde gunes erken battigindan, gorevimi tamamlayamazdim. Yazi yazdigim kucuk kuru tahtami bati’ya bakan verandaya goturur, yazimi orada bitirirdim. Aksamlari, ilerlemis saatlerde, yazdiklarimi gozden gecirirken artik yorgunlukla savasamaz olurdum. Bu yuzden su dolu iki kovayi yanima almaya basladim. Cok uyku bastirdiginda, giysilerimi cikarir ve kovanin birini tepemden asagi boca ederdim. Sonra giyinmeksizin yine calismaya koyulurdum. Soguk uyanik kalmami sagliyordu. Biraz sonra isinip yine uykum gelince, bu kez ikinci kovayi kullanirdim. Bu yontemin yardimiyla hemen her zaman odevlerimi zamaninda bitirmeyi basardim. o kis dokuz yasima bastim. ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" My teacher set me a task, ordering me to write out every day in the day-time three thousand Chinese characters in the round or cursive script, and at night one thousand. When winter came on and the days became shorter, it frequently happened that the sun approached his setting before my task was finished. I would then take my desk out to a bamboo veranda which faced the west, and finish it there. Moreover, as I sometimes got intolerably sleepy over my nightly task, I arranged with the man who was told off to serve me to put two buckets of water on the aforesaid veranda. When I became very drowsy I took off my coat and poured one of the buckets of water over me. I then resumed my clothing and went on writing. The cold produced in this way for a while answered the purpose of keeping me awake. But after a time I became warm again, and the drowsiness came back, when I poured water over myself as before. With two applications of this kind I was able to get through most of my work. This was in the autumn and winter of my ninth year. "
-
Alman ressam Anton Raphael Mengs’in olum yildonumu ( 29 Haziran 1779 )
Helios als Personifikation des Mittags , ca. 1765
https://upload.wikimedia.org/wikiped...s_Mittages.jpg
Diana als Personifikation der Nacht, 1765
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._der_Nacht.jpg
-
Italyan sair, dusunur, dil bilimci ve deneme yazari Giacomo ( Taldegardo Francesco di Sales Saverio Pietro ) Leopardi'nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1798 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rdi_Statua.jpg
Ey tek ebedi olan dunyada
her canli varligin yoneldigi olum,
sende dinlenir bizim ruhtan yoksun varligimiz,
hosnut degil,ama kurtulmus
eski acidan.Goturuyor
bilinmeze bu agir dusunce bizi
karmakarisik akildaki koyu bir gece gibi:
tukendigini hissediyor corak ruh
umutlanma,arzulama gucunun:
kurtuluyor boylece acidan,korkudan
ve eriyor bos, agir
ve SIKINTISIZ zaman.
Yasadik: bir sut cocugunun ruhunda
korkunc bir larvadan
ya da korkulu bir ruyadan
nasil karanlik bir ani kalirsa;
oteye kaliyor bizde bu anisi da
hayatimizin. Ama ani uzaktir
korkudan. Ne olduk?
Ne oldu yasam adini alan
o aci zaman parcasi?
Bizim dusuncemize gore, bugun,
yasam gizemli, hayranlik verici,
ve gorunmektedir bilinemeyen olum
canlilarin onu dusundugu gibi.
Nasil kaciyorsa olumden yasarken
oyle kaciyor simdi de yasam atesinden
bizim bilinmeyen varligimiz,
hosnut degil ama emin
yazginin engellediginden
mutlu olmasinin olumlulerin ve olumlerin.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...a_Leopardi.jpg
Sola nel mondo eterna, a cui si volve
Ogni creata cosa,
In te, morte, si posa
Nostra ignuda natura;
Lieta no, ma sicura
Dall'antico dolor. Profonda notte
Nella confusa mente
Il pensier grave oscura;
Alla speme, al desio, l'arido spirto
Lena mancar si sente:
Così d'affanno e di temenza è sciolto,
E l'agrave; vote e lente
Senza tedio consuma.
Vivemmo: e qual di paurosa larva,
E di sudato sogno,
A lattante fanciullo erra nell'alma
Confusa ricordanza:
Tal memoria n'avanza
Del viver nostro: ma da tema è lunge
Il rimembrar. Che fummo?
Che fu quel punto acerbo
Che di vita ebbe nome?
Cosa arcana e stupenda
Oggi è la vita al pensier nostro, e tale
Qual de' vivi al pensiero
L'ignota morte appar. Come da morte
Vivendo rifuggia, così rifugge
Dalla fiamma vitale
Nostra ignuda natura;
Lieta no ma sicura,
Però ch'esser beato
Nega ai mortali e nega a' morti il fato.
-
Fransiz ressam François-Auguste Biard’in dogum yildonumu ( 29 Haziran 1799 )
Combat contre des ours blancs, 1839
https://upload.wikimedia.org/wikiped...olar_Bears.jpg
Le 27 avril 1848, l'esclavage est définitivement aboli par décret du gouvernement provisoire de la République, au nom du peuple français, 1849
https://upload.wikimedia.org/wikiped...avage_1849.jpg
-
Alman ressam Karl Philipp Fohr’un olum yildonumu ( 29 Haziran 1818 )
Die Wasserfälle von Tivoli, 1817
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._di_Tivoli.jpg
Romantische Landschaft in Italien, 1817
https://upload.wikimedia.org/wikiped...p_Fohr_002.jpg
-
Fransiz ressam Alexis-Joseph Mazerolle’un dogum yildonumu ( 29 Haziran 1826 )
Venus marine, 1882
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lle_-_1882.jpg
Néron et Locuste essayant des poisons sur un esclave, XIXe siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...un_esclave.jpg
-
Fransiz ressam Étienne-Prosper Berne-Bellecour'nun dogum yildonumu ( 29 Haziran 1838 )
Chemin creux sur les côtes de Normandie, 1864
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Normandie.jpg
La cigarette, 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._cigarette.jpg
-
Italyan ressam Giacomo Gandi’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1846 )
Il piccolo calzolaio ( The little shoemaker, 1872 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._calzolaio.jpg
Bimbo che conduce i tacchini ( Child leading turkeys, 1881 )
https://media.mutualart.com/Images/2...26f25e05b.Jpeg
-
Italyan ressam Francesco Gioli’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1846 )
Bilance a Bocca D'Arno ( Scales in Bocca D'Arno, 1889 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...er_%287%29.jpg
Paesaggio all'alba, XIX secolo
https://media.mutualart.com/Images/2...058fe4c4b.Jpeg
-
Victoria doneminin onemli Ingiliz sairlerinden Elizabeth Barrett Browning'in olum yildonumu ( 29 Haziran 1861 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._engraving.png
https://internetpoem.com/img/poems/1...t-browning.png
Seni nasil seviyorum ? Anlatmaya baslayayim mi?
Seni derinlikler ve yukseklikler kadar seviyorum
Ruhum duygularimin ulasamadigi noktalara kadar ulasiyor
Varligini ve zerafetini seviyorum
Ben seni gunlerin otesinde seviyorum
Gunes ve mum isigi kadar cok
Seni ozgurce seviyorum bir erkegin hakki oldugu gibi
Seni safca seviyorum bu ovulmeye degmez mi?
Sehvetle seviyorum
Eski uzuntulerim adina seviyorum seni cocuk ruhumla
Kaybedebilecegim kadar seviyorum
Butun azizler adina nefesimi tutarak seviyorum
Gulusler, gozyaslari kadar cok ve Tanri izin verirse
Seni oldukten sonra bile sevecegim.
http://www.nuvoledipoesia.it/site/wp..._love_thee.jpg
-
Uruguayli ressam, avukat, yazar ve politikaci Pedro Figari Solari’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1861 )
Carnival Candombe, circa 1932
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dro_Figari.jpg
Cuarteleras ( Barracks, 1923 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dro_Figari.jpg
-
Italyan ressam Armeno Armeni’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1870 )
Il farabuttismo vince sulla pietà, 1903
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ela_903%29.jpg
Collesanto, 1911
https://upload.wikimedia.org/wikiped...la_1911%29.jpg
-
Italyan ressam Teodoro Wolf Ferrari’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1878 )
San Francesco del Desertoi, 1922
https://upload.wikimedia.org/wikiped...el_Deserto.jpg
Lago con cipressi e case ( Lake with cypress trees and houses, 1923 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lf_Ferrari.jpg
-
Fransiz ressam Adolphe-Joseph-Thomas Monticelli’nin olum yildonumu (29 Haziran 1886)
Portrait de Madame Pascal, 1871
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ame_Pascal.jpg
Scène de parc, femmes, enfants et chiens, XIX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._et_chiens.jpg
-
Almanca librettosu Richard Wagner tarafindan Carlo Gozzi'nin La Donna Serpente'sinden uyarlayarak yazip besteledigi 3 perdelik Die Feen operasi, promiyerini 29 Haziran 1888 tarihinde Munih, Königliche Hof- und Nationaltheater'da gerceklestirdi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nheim_1888.png
-
Fransiz ressam Jean-Joseph Laurens’in olum yildonumu (29 Haziran 1890)
Arlésiennes en costume, XIX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...t_et_Bizet.jpg
Veduta paeaggistica di Carpentras, XIX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...guibertine.jpg
-
Fransiz sair, yazar, gazeteci, pilot ve aristokrat Antoine ( Jean Baptiste Marie Roger ) de Saint-Exupéry'nin dogum yil donumu ( 29 Haziran 1900 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nline1-500.jpg
" Buyukler sayilara bayilirlar. Onlara yeni bir arkadasinizdan bahsettiginizde gerekli sorulari asla sormazlar. ' Sesi nasil ? ' diye sormazlar mesela. ' Hangi oyunlari sever ? Kelebek koleksiyonu yapiyor mu ? ' diye sorduklarini asla goremezsiniz. Onlar sadece, ' Kac yasinda ? Kac kardesi var ? Kac kilo ? Babasi ne kadar kazaniyor ? ' diye merak ederler. Bunlari ogrenince arkasinizi taniyabileceklerini sanirlar. Buyuklere, ' kirmizi tuglali, pencerelerinden sardunyalar sarkan, catisinda guvercinlerin ucustugu cok guzel bir ev gordum... ' derseniz bu evi gozlerinde canlandiramazlar bile. Onlarin anlayabilmesi icin, ' Yuz milyonluk bir ev gordum ', demeniz gerekir. Iste o zaman, ' Aa, ne kadar da guzelmis! ' derler. " Kucuk Prens
https://images-na.ssl-images-amazon....1lWtUcX47L.jpg
" Les grandes personnes aiment les chiffres. Quand vous leur parlez d'un nouvel ami, elles ne vous questionnent jamais sur l'essentiel. Elles ne vous disent jamais: ' Quel est le son de sa voix? Quels sont les jeux qu'il préfère ? Est-ce qu'il collectionne les papillons ? ' Elles vous demandent: 'Quel âge a-t-il ? Combien a-t-il de frères ? Combien pèse-t-il ? Combien gagne son père ? ' Alors seulement elles croient le connaître. Si vous dites aux grandes personnes: ' J'ai vu une belle maison en briques roses, avec des géraniums aux fenêtres et des colombes sur le toit... ' elles ne parviennent pas à s'imaginer cette maison. Il faut leur dire: ' J'ai vu une maison de cent mille francs. ' Alors elles s'écrient: ' Comme c'est joli ! ' "
https://img1.picmix.com/output/pic/n...3956_35f27.gif
" Insan yalniz yuregiyle dogruyu gorebilir, asil gorulmesi gerekeni gozler goremez. / È molto semplice: non si vede bene che col cuore. L'essenziale è invisibile agli occhi. "
-
Ispanyol sair Manuel Altolaguirre Bolín’in dogum yildonumu ( 29 Haziran 1905 )
Gidecegin yerleri gorunce
Mutlulukla degisebilirim;
Ruhunun derinliklerindeki
Mutlu ulkeleri
Eger yolculugun gececekse
Yesil patikalardan
Ve korulerin ustunden
O zaman gorebilirsin gozlerimden
Seni nasil takip edecegimi bildigimi.
https://s.libertaddigital.com/2017/0...720/fit/14.jpg
Al ver por dónde huyes
dichoso cambiaría
las sendas interiores de tu alma
por las de alegres campos.
Que si tu fuga fuera
sobre verdes caminos
y sobre las espumas,
y te vieran mis ojos,
seguirte yo sabría.
-
Yunan ressam Konstantinos Volanakis’in olum yildonumu ( 29 Haziran 1907 )
The Inauguration of the Corinth Canal, 1893
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Volanakis.jpg
The Milkman, 1895 ( National Gallery of Greece-Alexandros Soutzos Museum )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_milkman.jpeg
-
San-Antonio serisiyle taninan Fransiz yazar Frédéric ( Charles Antoine ) Dard'nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1921 )
" Bilinen bir seydir, kadinlar umumi bir telefon kabinini isgal ettikleri zaman, konusmaktan bikmazlar! Pek tabiî, bu gibi hallerde disardaki kimselerin buyuk bir sabirla beklemeleri gerekir. Iste ben de tam on dakikadan beri bir tasra kasabasinin postahanesinde sabirla sirami bekliyor ve arada sirada posta memuru kiza sikayetci bakislar firlatiyordum. Hele sukur, kabindeki kadin konusmasini nihayet bitirebildi. Kabinin camlari buzluydu. Konusan kimsenin ne bicim bir sey oldugunu tayin edememis, ancak sesini duyabilmistim.
Tuhaf degil mi, kadinin carpik curpuk, cirkin bir sey olacagini saniyordum! Aldanmisim meger! Zira kadin otuz yaslarinda, sarisin ve mavi gozlu guzel mi guzel bir afetti! Boyle bir mahluk tasrada degil de Paris'te yasasaydi, kendisinde eksik olan bir seyi, yani giyinme zevkine sahip olmadigini gorur, dolayisiyle ihmalci olmaz ve boylece de bir kat daha guzellesebilirdi! Dolgun vucudunu saran siyah tayyorle icindeki beyaz bluzunu, belli ki Écho de la mode mecmuasinin abonesi bir tasra terzisi dikmisti... " Mezarcilar Da Olur
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" You have to have waited patiently outside a telephone booth occupied by a woman to really appreciate just how much the fairer sex likes to talk. I'd already been waiting my turn for a good ten minutes in that provincial post office that smelt of sadness, with only the sympathetic face of the switchboard girl to sustain me, when the lady in the booth finally ended the chatter she was paying for. As it was a booth with frosted glass, until that point I'd had only her voice to go on in forming an impression of her.
In reality, the person for whom I stood aside was a woman of around thirty, slim, blonde, with blue eyes that were slightly too large. If she had lived in Paris she would have possessed the thing she most lacked, namely a certain sense of elegance. The white blouse she wore, and especially her black suit, the work of some elderly dressmaker with a subscription to the Écho de la mode, deprived her figure of eight-tenths of its power... "
-
Sirp sair Vasko Popa’nin dogum yildonumu ( 29 Haziran 1922 )
https://internetpoem.com/img/poems/7...vasko-popa.png
Kapa bir gozunu
Gozetle kendi icini
Her kosene goz at
Gor ki ne tirnak var ne hirsiz
Ne de guguk kusu yumurtasi
Sonra obur gozunu kapa
Comel ve zipla
Zipla yuksege yuksege yuksege
Kendi tepene
Sonra butun agirliginla dus
Gunlerce dus derine derine derine
Ucurumunun dibine
Parcalanmaz da
Saglam kalkarsan
Oyuna baslarsin