-
Amerikali aktivist, dil bilimci, filozof, mantikci, siyasi elestirmen, tarihci ve yazar Noam Chomsky’nin dogum gunu (7 Aralik 1928)
“Egitim standartlari dusuyor, reel ucret nufusun bircogu icin 1950 sonlarindaki seviyesine geriledi ve kimse bunun icin kilini kipirdatmiyor. Boyle durumlarda, saskin surunun dikkatini baska taraflara cekmeniz gerekir, cunku eger olan biteni fark ederlerse, kendileri magdur olduklari icin bu durumdan hoslanmayabilirler. Yalnizca super lig maclarini ve televizyon dizilerini izlemesini saglamak yeterli olmayabilir. Onlari dusman korkusuyla koruklemeniz gerekir. 1930'larda Hitler, Cingene ve Yahudi korkusuyla koruklemisti suruyu.” Medya Denetimi
https://drcraigconsidine.files.wordp..._1024x1024.jpg
“Educational standards are declining, real wages are now back to the level of about the late 1950s for much of the population, and nobody’s doing anything about it. In such circumstances you’ve got to divert the bewildered herd, because if they start noticing this they may not like it, since they’re the ones suffering from it. Just having them watch the Superbowl and the sitcoms may not be enough. You have to whip them up into fear of enemies. In the 1930s Hitler whipped them into fear of the Jews and gypsies. You had to crush them to defend yourselves.”
-
Romantik romanlarin Amerikali yazari Rosemary Rogers’in dogum gunu (7 Aralik 1932)
“Rowena Dangerfield… Pek cok erkegin arzuladigi ama hicbirinin sahip olamadigi cazibeli ve akilli bir kadin.Kaderinin cizdiði yoldan ilerler ve kendisine kalan mirasi almak icin gittigi yerde o gune dek yuregini titreten tek erkekle karsilasirsa? Hic kimse onu istediginden uzak tutamaz!
Yakisikli bir yari Apaci ve Meksika sinirinda korku salan eski bir suclu olan Lucas Cord. Tum bedeni ve ruhuyla, ansizin dunyasina dalan guzel ve inatci yabanciyi arzularsa. Hem de olum tehlikesine ve aleyhinde isleyen baska planlara ragmen?”
http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:A...a4TgElT-gx5UPZ
“No man can own Rowena Dangerfield--a sensuous, strong-willed lady with a fiery, unchained spirit--though many desire her. She had come to claim her birthright, following her destiny to the sprawling New Mexican frontier...and to the only man who can tame her restless heart.
A handsome half-Apache branded an outlaw--a rebel and renegade feared throughout the territories--Lucas Cord's body and soul cry out for the beautiful, headstrong stranger who has burst into his world. And neither peril nor the treachery of desperate men will prevent him from taking what he wants...or restrain a rampaging passion as wild and hot as the Southwestern winds.”
-
-
Fransiz roman ve oyun yazari Tristan Bernard’in olum yil donumu (7 Aralik 1947)
https://qqcitations.com/images-citat...ard-173536.jpg
“Kadinlar olaganustudurler. En ufak kozlarini bile kullanmasini bilirler. Kimi yuruyus bicimini, bir digeri yakasi acik elbisesini, bir ucuncusu ise; bacaklarini. Hatta aklini bile kullananlari vardir.”
-
-
Pulitzer Odullu Amerikali roman ve oyun yazari Thornton Wilder’in olum yil donumu (7 Aralik 1975)
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...As/s0/0040.jpg
“Size tavsiyem, nedenini nasilini dusunmektense hazir tabaginizdayken dondurmanizin tadini cikarmaniz.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...der-278327.jpg
“Agac dikmek, yapabilecegimiz seyler arasinda bencillikten en uzak olanidir. Dunyaya çocuk getirmekten de saf bir eylemdir o.”
-
Ingiliz sair ve roman yazari Robert Graves’in olum yil donumu (7 Aralik 1985)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...he-thieves.jpg
Asiklarin davranislariyla dagittigi
Benim - senin haklarina karsilikli saygi
Aslinda uyarici bir aciklamada-
Alinacak ve calinmayacak olana dair,
Ve uyguladiklari cozumun gizi:
‘Sen ve ben buralarda degiliz.’
Sonra cozulunce birbirlerinden
Sen benden ve seninki benimkinden,
Ikisi de kararsiz, kimdi
O ben, benimkinin sen oldugu.
Davranmaya baslarlar yine
Butunuyle bilmezden gelircesine.
Hirsizlik hirsizliktir, saldiri saldiri
Yapilmis olsa bile karsilikli
Sonuc sudur: asiklar
Ic gecirmeyi ve kiskancligi arttirirlar
Hirsizlar arasinda yiten onura
Yas tutmakta olan tek bir yurekte.
https://i.scdn.co/image/1b869def5a38...b6fcc7a7fac86c
-
Kubali sair Reinaldo Arenas’in olum yil donumu (7 Aralik 1990)
http://www.quixoticlife.net/files/ar...aldoarenas.jpg
Ben...
O cocugum...
Kirli yuvarlak yuzlu...
her kosede karsina cikip,
"bir ceyrekligin var mi?" diyerek...
Canini SIKAN...
ben...
yuzu kirle kapli...
Hic suphesiz
kimse tarafindan istenmeyen...
diger cocuklar,
atlayip ziplayip gulusup oynasirken...
uzakta durup gelip gecen
at arabalarini izleyen...
Ben istenmeyen o cocugum...
Kesinlikle istenmeyen...
Kirli yuvarlak yuzlu...
Oyle ki dev sokak isiklari ya da
buyuk annem beni aydinlatmadan...
ya da kucuk kizlarin onunde
oylece aptal aptal dikilip durmadan
cok once...
Kirli yuzunun asagilayici bakislarini yansitan, o cocugum ben...
ben o her zaman kizgin
ve yalniz olan cocugum...
Sizi o her zaman kizgin olan
cocugun asagilamasina maruz birakan ve uyaran:
"eger yanlislikla basimi oksayacak olursanýz...
Bu imkani sizin cuzdaninizi calmak icin kullanirim."
Ben her zaman o cocugum...
Islenmis ve yakinda islenecek suclarin
sonucu cikmasi yakin terorden...
gelecek olan cüzzamdan ve pirelerden once...
Hep o cocuk olarak kalacak olanim.
Ben o itici igrenc cocugum,
eski kartonlardan uyduruktan bir ev yapan...
Ve bir gun kendisine
eslik edeceginizi bilerek...
Sabirla bekleyen.
-
-
-
“Ask bobreklerden gecer, mideye vurur, kalbi kirar, gogsu SIKISTIRIR ve aklini bozar. Ama birincisi; bunlar gecer, ikincisi, durum hic de sana gorundugu gibi umutsuz degil ve ucuncusu kalbin camdan degil.” Kerstin Gier, Zumrut Yesil
https://i1.wp.com/www.tor.com/wp-con...vertical&ssl=1
“Love: it goes to your kidneys, it punches you in the stomach, it breaks your heart and… er… it scurries over your liver like a louse. But first, that will all pass off; second, it’s not as hopeless as it looks to you; and third, your heart isn’t made of glass.”
-
Jack elinde kadehiyle tekrar yakinina gelmisti. O saatte genellikle yaptiginin aksine, Fiona'ya bir kadeh Sancerre teklif etmiyordu.
''Ne istiyorsun Jack?''
"Bu iliskiyi yasayacagim."
"Bosanmak istiyorsun."
"Hayir. Her sey ayni kalsin istiyorum. Aldatmaca olmasin."
"Anlamadim."
"Evet, anladin. Sen degil miydin bana uzun evliliklerde kari kocalarin hedefi kardes durumuna gelmektir diyen? Biz geldik o duruma Fiona. Ben senin agabeyin oldum. Cok rahat, cok hos, seni de seviyorum, ama olmeden once dolu dolu, tutkulu bir iliski yasamak istiyorum." Ian McEwan, Cocuk Yasasi
https://www.washingtonpost.com/rf/im...jpg?t=20170517
He had come back toward her with his glass. He wasn't offering her a Sancerre the way he usually did around this time.
"What do you want, Jack?"
"I'm going to have this affair."
"You want a divorce."
"No. I want everything the same. No deception."
"I don't understand."
"Yes you do. Didn't you once tell me that couples in long marriages aspire to the condition of siblings? We've arrived, Fiona. I've become your brother. It's cozy and sweet and I love you, but before I drop dead, I want one big passionate affair."
-
“Gustave Eiffel, Amelie adinda bir kadina cilgin gibi asikti. Paris’e yuz senedir tepeden bakan A harfine olan saplantisi buradan kaynaklaniyor.” – Bu dogru mu? – Tabii ki dogru. O kadinin ismi Olga olsaydi, Paris bambaska bir sembole kavusacakti.” Amélie Nothomb, Kis Yolculugu
https://www.babelio.com/couv/bm_2401_495751.jpg
“Gustave Eiffel was madly in love with a woman named Amelie. Hence his obsession was to create a giant letter “A”, and there it is already for more than a century overlooking Paris. – Is that really true? – Of course. If this woman had been called Olga, the symbol of Paris would have had a very different shape.”
-
"Nicin, gercek asklarda geride kalan, kendini oldurup de pesinden gitmiyordu o sevilenin? Yalnizca, yasayanin oleni gommesi gerektigi icin mi? Bir olumden sonra yerine getirilmesi gereken belli birtakim torenler oldugu icin mi? Geride kalan, bir sahnede bir sure gorunup her an sonsuz bir zamana dogru uzuyormus ve bir suru goz kendisini seyrediyormus gibi oldugu icin mi? Ya da kim bilir, arada ask olunca, dul kalanin, sevilen kisinin yeniden dirilmesini beklemesi gerekiyordu. Yani gitmis olan gercekten olmus olmuyordu da buyumeye devam ediyordu, yasayanin ruhunda ikinci bir yasam nicin yaratiliyordu? Nicin?" Carson McCullers, Yalniz Bir Avcidir Yurek
http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:A...8bd7F0S21OwiSG
“Why was it that in cases of real love the one who is left behind does not more often follow the beloved by suicide? Only because the living must bury the dead? Because of the measured rites that must be fulfilled after a death? Because it is as though the one who is left steps for a time upon a stage and each second swells to an unlimited amount of time and he is watched by many eyes? Because there is a function he must carry out? Or, perhaps when there is love, the widowed must stay for the resurrection of the beloved – so the one who has gone is not really dead, but grows and is created for a second time in the soul of the living? Why?”
https://bosilawhat.files.wordpress.c..._mccullers.jpg
-
-
-
Augustus doneminin en onemli Romalý sairi Horatius’un (Quinto Orazio Flacco) dogum yildonumu (MO.8 Aralik 65)
"Denizi asan insanlar ruhlarini degil, (uzerlerindeki) gokyuzunu degistirirler. / Non mutano il loro animo, ma solo il cielo (sopra la loro testa) coloro che attraversano il mare."
http://2.bp.blogspot.com/-M34apTVhLF...76c060324c.jpg
Acem gosterisini sevmem, cocuk;
Ihlamur celenklerinden hoslanmam.
Gel, arama bahceleri, bize ne
Mevsim sonu gulunden!
Asmanin altindayim, iciyorum.
Gel, soframda kadeh dolduran cocuk,
Ikimize de yeter, agacindan
Koptugu gibi mersin.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...us_Flaccus.jpg
Odio il fasto persiano, e non mi piacciono
le corone annodate con il tiglio,
ragazzo: non cercare dove sboccia
l’ultima rosa.
Non voglio che ti affanni ad intrecciare
altro al semplice mirto: basta il mirto
a te che mesci e a me che bevo sotto
pergola folta.
-
Amerikali karikaturisti, yazar, mizahci, gazeteci, oyun yazari James Thurber’in dogum yil donumu (8 Aralik 1824)
https://www.fulltable.com/vts/aoi/t/thurber/02.jpg
“Bir gun ogleden sonra, koskocaman bir kurt, karanlik bir ormanda pusu kurmus, buyukannesine sepetle yiyecek goturecek kucuk kizi beklemeye baslamis. Sonunda kucuk kiz karsidan gorunmus. Elinde de gercekten bir sepet dolusu yiyecek varmis. ‘O sepeti buyukannene mi goturuyorsun?’ diye sormus kurt. Kiz da, ‘Evet,’ diye cevap vermis. Kurt bunun uzerine, buyukannenin nerede oturdugunu sormus. Kiz tarif etmis, kurt da donup uzaklasmis.
Kucuk kiz kapiyi acip buyukannesinin evine girince, yatakta gecelikli ve boneli birisinin yatmakta oldugunu gormus. Ama yataga uzakligi sekiz metre kalinca, bunun buyukannesi olmayip kurt oldugunu anlamis. Cunku Metro Goldwyn-Mayer’in aslani, bizim baskana ne kadar benzerse, bir kurt da bir buyukanneye ancak o kadar benzeyebilir. Gecelik giyse bile. Bunun uzerine, kucuk kiz, sepetinden bir Colt otomatik cikarmis ve kurdu hemen vurup oldurmus.”
https://drinks-dvq6ncf.netdna-ssl.co...n-Burgundy.gif
https://jimsworldandwelcometoit.file...bbit.jpg?w=600
https://lh3.googleusercontent.com/pr...h630-p-k-no-nu
-
Norvecli sair Bjornstjerne Bjornson’un dogum yil donumu (8 Aralik 1832)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...the-tree-6.jpg
Ilk yapraklari yeseriyordu agacin tomurcuk tomurcuk, tek tek.
"Alayim mi onlari elinden? " dedi
Kiragi surunerek.
Sactan tirnaga titreyip agac
"Hayir" dedi, yalvararak,
"Cicek acincaya kadar
Onlari rahat birak."
Tomurcuklandý çiçekleri agacin
Otustu butun kuslar.
"Alayim mi onlari elinden? " dedi
Esintiyle ruzgar.
"Hayir" dedi sallanirken agac,
Titremeden yaprak yaprak.
" Cicek acincaya kadar
Onlari rahat birak."
Yaz ortasý sicaginda
Agac meyvesini verdi.
Cocuk dedi: "Toplayabilir miyim
Artik yemislerini? "
Egerken yuklu yapraklarini agac
"Tabii" dedi, "toplayabilirsin
Al hepsini,
Hepsi senin icin."
-
Giuseppe Verdi’nin besteledigi Luisa Miller operasi promiyerini 8 Aralik 1849’da Napoli, Teatro San Carlo’da yapti
https://upload.wikimedia.org/wikiped...isa_Miller.jpg
-
Meksikali ressam Frida Kahlo'nun sevgili esi ressam Diego Rivera'nin dogum yil donumu (8 Aralik 1886)
Il Banchetto di Wall Street (Wall Street Banquet, 1928)
http://www.mexicoart.it/IMAGES/wallstreet.jpg
Il Mercato di Tenochtitlan (Tenochtitlan Marketplace, 1945)
http://www.mexicoart.it/IMAGES/ilmercato.jpg
-
Ingiliz ressam Christiana Jane Herringham’in dogum yil donumu (8 Aralik 1852)
Un Battaglia di Amore e Castità (A Battle of Love and Chastity, Tahmini 1918)
https://static.artuk.org/w944h944/SRY/SRY_RHU_P1279.jpg
-
Vadim O Kadar Yesildi Ki romaninin Ingiliz yazari Richard Llewellyn’in dogum yil donumu (8 Aralik 1906)
“Altin sesini hala duymakta oldugum Socrates oldu mu? Sesleri kulaklarimda cinlayan arkadaslarim, olduler mi? Hayir derim ve hayir demekte direnirim. Kanimi akitsalar bile hayir derim. Ceinwen oldu mu? Oyleyse, butun guzelligiyle yanimda kim yatiyor, mucevher gibi gozleriyle gozlerimin icine kim bakiyor? Kimin parmaklari kollarimi SIKIYOR, canimi acitiyor? Gercek kadin sevgisinin ne oldugunu bana ogreten Branwen oldu mu? Kadin gucunun, erkeklerin yumruklarindan, adalelerinden ve seslerinden daha ustun oldugunu bana goreten Branwen oldu mu? Babam komurlerin altinda mi can verdi? Daha neler! O simdi koyde dolasiyor, ceketinin ustune Dovy'nin kirmizi formasini giymis, sokaklarda dans ediyor, birkac dakika sonra eve gelip on odada oturacak, piposunu icerken annemin elini oksayacak. Iste, iceri girdi bile. Bakin, Kraliceye yarasir bir koruyu yoneten en buyuk ogluna Kralice tarafindan verilen resmin karsisinda nasil da gogsunu kabartiyor. Beni sevdigi icin dunyadaki tek varligini, saatini bana veren o kaya gibi adam, sevgili akil hocam, dostum Mr. Gruffydd oldu mu? Nasil olmus olabilir? Onunla vedalasmaya calisirken doktugum gozyaslari hala islak islak duruyor yuzumde. Bogazimda dugumlenen yumrular hala canimi acitiyor. Ne yazik ki, soylemek istedigim kelimeleri bir turlu cikaramamis, hicbir sey soylemeden ondan ayrilmistim. Icim kan aglarken, yalniz gozyasi dokmustum. O oldu mu?”
https://s3-us-west-2.amazonaws.com/t...quare-1536.jpg
“Is Socrates dead, then, when I hear the gold of his voice? Are my friends all dead, then, and their voices a glory in my ears? No, and I will stand to say no, and no, again. In blood, I say no. Is Ceinwen dead, then, and her beauty dear beside me again, and her eyes with jewels for me, and my arms hurting with the grip of her fingers? Is Bronwen dead, who showed me the truth of the love of a woman? Is she dead, who proved to me that the strength of woman is stronger than the strength of fists, and muscles, and the male shoutings of men? Did my father die under the coal? But, God in heaven, he is down there now, dancing in the street with Davy's red jersey over his coat, and coming, in a moment, to smoke his pipe in the front room and pat my mother's hand, and look, and O, the heat of his pride, at the picture of a Queen, given by the hand of a Queen, in the Palace of a Queen, to his eldest son, whose baton lifted voices in music fit for a Queen to hear. Is Mr. Gruffydd dead, him, that one of rock and flame, who was friend and mentor, who gave me his watch that was all in the world he had, because he loved me? Is he dead, and the tears still wet on my face and my voice still cutting through rocks in my throat for minutes while I tried to say good-bye, and, O God, the words were shy to come, and I went from him wordless, in tears and with blood. Is he dead?”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...726-us-300.jpg
-
Amerikali sair ve kisa oyku yazari Delmore Schwartz’in dogum yil donumu (8 Aralik 1913)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-of-houses.jpg
Yorgun ve mutsuz, yumusak halili, sicak
Evleri dusunuyorsun Aralik aksaminda,
Beyaz kar tanecikleri ucusurken camda
Ve turuncu alevler ocakta oynasirken.
Bir genc kiz
Gluck’tan Orpheus’un Olume yalvardigi o sarkiyi
soyluyor;
Buyukleri mutluluk icinde baslarini sallayarak
seyrediyorlar
Zamanin yeniden canlanisini gormek icin onun
cekingen gozlerinde:
Hizmetciler kahve getiriyor, cocuklar odalarina
cekiliyor,
Esneyip yataklarina gidiyor yaslisi genci,
Pembe, kulrengi korlar parlayip sonuyor ocakta,
Silkin artik, vaktidir uyanip bu budala dusten
Basini yer altina inen telasli insanlara
Ve o ince binalarin agirligina cevirmenin.
Bak, metroyu dolduran kalabaligin icinde
Adsiz seyirciler arasinda, iyi giyimli, yoksul
Nice insan nasil senin yazginin canlarini
caliyorlar
Sasmayan bir carkin ofkesiyle cevreni sarip.
-
-
Amerikalý sarkici, soz yazari ve sair Jim Morrison’in dogum yil donumu (8 Aralik 1943)
https://media.giphy.com/media/26xBSy...DiU/source.gif
https://media.giphy.com/media/ZwfElWV9xZDWg/source.gif
https://img0.etsystatic.com/139/2/57...53756_2yap.jpg
Bilincaltina kaymadan once
Sevindir beni bir opucukle.
Sonsuzda parlayan bir sans
Bir opucuk, bir baska opucukkle.
Gunler parildayan, aciyla dolu
Zarif yagmuruna ilistir beni.
Cok cilgin pesinde kostugun zaman
Karsilasacagiz, karsilasacagiz gene.
Ah, Ozgurluk yalanlarin nerde soyle
Caddeler ki hic olmeyen alanlardir.
Nedenlerden yana ulastir beni.
Sen agladikca, cirpinirdim ben de.
Binlerce genc kizla dolu kristal gemi,
Binlerce titreme. Milyonlarca yol zamani
harcamak icin. Dondugumuzde,
Bir satir yazarim ben de.
-
2005 yilinda Deniz (The Sea) romaniyla Man Booker Odulu kazanan Irlandali roman yazari John Banville’in dogum gunu (8 Aralik 1945)
“Rose kapida duruyordu. Uzerinde mayosu vardi ama ayagina siyah ayakkabilarini gecirmisti, bu da uzun soluk siska bacaklarini daha da uzun, daha da soluk, daha da siska gosteriyordu. Bir eli kapida, digðeri de esigin uzerinde, sanki biri kabinden yuzune dogru, digeri disaridan gelip de arkasindan bastiran iki guclu ruzgarin arasinda dengede tutuluyormus gibiydi, bana ne oldugunu bilemedigim bir seyi hatirlatýyordu.”
https://images.gr-assets.com/books/1...45l/581536.jpg
“Rose was standing in the doorway. She was in her bathing suit but was wearing her black pumps, which made her long pale skinny legs seem even longer and plaer and skinner. She reminded me of something, I could not think what, one hand on the door and the other on the door-jamb, seeming to be held suspended there between two strong gusts, one from inside the hut driving against her and another from outside pressing at her back.”
-
-
Amerikali yazar Bill Bryson’in dogum gunu (8 Aralik 1951)
“Beyin hucrelerinin omru sizinkiyle aynidir. Dogarken size yuz milyar kadar beyin hucresi verilmistir ve olene dek gorup goreceginiz bu kadardir. Saatte bes yuz tanesini kaybettiginiz tahmin ediliyor, dolayisiyla eger dusunmeniz gereken ciddi konular varsa kaybedecek tek bir saniyeniz yok demektir.” Hemen Herseyin Cok Kisa Bir Tarihi
http://youcanscience.com/wp-content/...everything.jpg
“Brain cells last as long as you do. You are issued a hundred billion or so at birth, and that is all you are ever going to get. It has been estimated that you lose five hundred of them an hour, so if you have any serious thinking to do there really isn't a moment to waste.”
-
-
Irlandali sarkici ve soz yazari Sinéad O'Connor’in dogum gunu (8 Aralik 1966)
https://metrouk2.files.wordpress.com...ngcompares.gif
-
-
Ingiliz muzisyen, pop yildizi ve Beatles uyesi John Lennon, 8 Aralik 1980’de henuz 40 yasindayken Mark David Chapman tarafindan New York'ta vurularak olduruldu.
http://assets.nydailynews.com/polopo...t06a-4-web.jpg
http://i.dailymail.co.uk/i/pix/2015/...6065019839.jpg
-
Kolombiyali yazar Gabriel Garcia Marquez, “Gercekle gercekustunu, bir anakaranin yasamini ve celiskilerini zengin bir hayal dunyasinda birlestiren roman ve celiskilerinden dolayi’ gerekcesiyle Nobel Edebiyat Odulunu 8 Aralik 1982’de kazandi.
“Bugunku gibi bir gunde, William Faulkner, demisti ki, ‘Insanligin sona ermesini kabullenmeyi reddediyorum.’ Eger onun otuz-iki yil once tanimayi reddettigi bu devasa trajedinin insanligin baslangicindan bu yana ilk defa basit bir bilimsel gerceklik oldugunun farkinda olmasaydim, onun bulundugu bu yere yakismazdim. Insanin tum zamanlarinda sadece bir distopya olarak gorunmus bu korkunç gerceklikle yuzlesmis olarak, biz, hikayelerin her seye inanan yaratýcilari, bunun tersi olan bir utopyayi yaratmaya baslamanin bugun hic de gec olmadigina inaniyoruz. Yeni ve kusatici bir hayat utopyasi, hic kimsenin backalarinin nasil olecegine karar veremeyecegi, askin hakiki ciktigi ve mutlulugun mumkun oldugu ve yuzyillik yalnizliga mahkum edilen halklarin, sonunda ve sonsuza dek, yeryuzunde ikinci bir sansi olacagi bir hayat utopyasi.”
http://cdn.cnn.com/cnnnext/dam/asset...ge-gallery.jpg
“On a day like today, my master William Faulkner said, "I decline to accept the end of man". I would fall unworthy of standing in this place that was his, if I were not fully aware that the colossal tragedy he refused to recognize thirty-two years ago is now, for the first time since the beginning of humanity, nothing more than a simple scientific possibility. Faced with this awesome reality that must have seemed a mere utopia through all of human time, we, the inventors of tales, who will believe anything, feel entitled to believe that it is not yet too late to engage in the creation of the opposite utopia. A new and sweeping utopia of life, where no one will be able to decide for others how they die, where love will prove true and happiness be possible, and where the races condemned to one hundred years of solitude will have, at last and forever, a second opportunity on earth.”
-
Alan J. Pakula’nin yonettigi, Meryl Streep, Kevin Kline ve Peter MacNicol’in rol aldigi Sophie'nin Secimi (Sophie's Choice) 8 Aralik 1982’de gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....43,999_AL_.jpg
http://78.media.tumblr.com/78ef9dba1...on41s1u9mj.gif
-
-
“Cinselligin doyurulmasiyla ask tukenmisti ve birbirimizin karsisinda aslinda gercek duygularimizla, gercek iliskimizle kalmistik, yani biri digeri vasitasiyla olabildigince fazla doyum saglamak isteyen, birbirine tamamen yabanci iki bencildik.” Lev Nikolayevic Tolstoy, Kreutzer Sonat
https://images.gr-assets.com/books/1...91l/141077.jpg
“It was merely the discovery of the abyss that yawned between us. What we called love had been exhausted, and there we stood face to face in our true mutual relations; two egoists, perfect strangers to each other.”
-
http://www.morefamousquotes.com/imag...nt-perfect.jpg
"Ask mukemmel degildir. Zor istir ve bazen asik olmak, asktan kacmaktan daha cok caba gerektirir. Mukemmeli aramaya devam edersen, gercek olan yanindan gecip gidecektir." Jay Crownover, Rome
-
-