-
Avusturyali ressam Gustav Klimt'in dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1862 )
https://arthistoryproject.com/site/a...pped.400x0.jpg
“ Benimle ilgili ozel bir sey yok. Ben her gun sabahtan aksama kadar resim yapan bir ressamim. Hakkimda bir sey bilmek isteyen, resimlerime dikkatlice bakmali ve ne oldugumu ve ne istedigimi anlamaya calismali. / Es ist nichts Besonderes an mir. Ich bin ein Maler, der Tag für Tag von morgens bis abends malt. Wer jemals etwas über mich wissen will, sollte sich meine Bilder genau ansehen. / Non c'è niente di speciale in me. Io sono un pittore che dipinge giorno dopo giorno dalla mattina alla sera. Figure e paesaggi, ritratti meno spesso. Chi vuole sapere qualcosa su di me - come artista, l'unica cosa notevole - deve guardare con attenzione le mie foto e cercare di vedere in loro quello che sono e quello che voglio fare. ”
Giuditta I ( Judith and the Head of Holofernes, 1901 )
http://www.artslife.com/wp-content/u...2/06/klimt.jpg
Il Bacio ( The Kiss, 1907 - 1908 )
https://1.bp.blogspot.com/-LAvxjLd_R...inter-gold.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=ziy0-BSYB5U
-
Isvecli kimyager ve muhendis Alfred Nobel, 14 Temmuz 1867'de Ingiltere, Surrey, Redhill'in 2 mil kuzeyindeki Merstham ocaginda ilk dinamit denemesini yapti.
https://www.globalvillagespace.com/w...ded-prizes.jpg
https://media1.tenor.com/images/7776...itemid=5063386
https://thumbs.gfycat.com/KindlyDens...ry-max-1mb.gif
-
Italyan ressam Umberto Prencipe'nin dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1879 )
Casale in Garfagnana, 1917
https://media.mutualart.com/Images/2...f7b4579cd.Jpeg
Forte dei Marmi, 1919
https://media.mutualart.com/Images/2...30a11e3a2.Jpeg
-
Isvicreli heykeltiras ve sanatci ( Adelaide Nathalie Marie Hedwig Philippine d'Affry ) Duchess of Castiglione Colonna'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1879 )
https://pbs.twimg.com/media/D_a9oP8XoAAM3Uy.jpg
-
Sherif Pat Garrett, 14 Temmuz 1881 tarihinde Fort Sumner, New Mexico’da bulunan Maxwell Ranch'de 21 yasindaki kanun kacagi Billy the Kid'i ( dogum ismi: Henry McCarty, Takma isimleri: William H. Bonney / Kid Antrim ) silahla vurarak oldurdu.
( Billy the Kid Lincoln County Courthouse Hapishanesinde tutukluyken kacti ve kacarken iki gardiyani oldurdu ve Fort Sumner’a kacti. )
https://pbs.twimg.com/media/DEsF49uWAAAeH9S.jpg
https://i2-prod.mirror.co.uk/incomin...ng-The-Kid.jpg
Bazi Film uyarlamalari:
https://pbs.twimg.com/media/DErxoybXcAAu7z9.jpg
-
Ingiliz ressam ve grafiker Edward Calvert'in olum yildonumu ( 14 Temmuz 1883 )
Elemental Life, 19th century ( National Gallery )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...al_Gallery.jpg
Dance around the Golden Tree, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rd_Calvert.jpg
-
Italyan ressam Luigi Campini'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1890 )
Ritratto di gentiluomo, XIX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...gentiluomo.jpg
Ritratto di Giacomo Tempini, XIX secolo
https://www.capitoliumart.it/media/c.../0313-0001.jpg
-
Ozellikle unlu sanatcilarin, politikacilarin ve entelektuellerin biyografik romanlariyla taninan Amerikali yazar Irving Stone’un dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1903 )
https://img-fotki.yandex.ru/get/9155...20df224_XL.jpg
“ Kelimelerle arasi asla iyi degildi, o soylemek istedigini resimle soyluyordu. Bu yuzden veda etmek istiyorsa, vedasini da resmetmesi gerekirdi. Vedanin resmi yapilamazdi ki. Kimse elvedayi resmedemezdi. ” Yasama Tutkusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1EwuqJqbHL.jpg
“ He desperately wanted to say Goodbye. But words have never been his medium. He would have to paint goodbye. However, one cannot paint the farewell. One cannot paint goodbye. ”
“ ‘ Resim yapmayi ’ diyordu Delacroix, ‘ agzimda dis, cigerimde nefes tukendiginde kesfettim. ’ ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘ I discovered painting, ’ said Delacroix, ‘ when I no longer had teeth or breath. ’ ”
-
Polonya asilli Amerikali yazar Isaac Bashevis Singer'in dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1904 )
http://www.azquotes.com/public/pictu...ger-392136.jpg
" Onlar ne biliyor ki, -butun bu akademisyenler, butun bu dusunurler, dunyanÝn butun liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkinda ? Onlar butun turlerin en haini olan insanin yaratilis tacini giydigine ikna etmisler kendilerini. Diger butun canlilar sadece iskence gorsunler, yiyecek olsun, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratilmislar onlara gore. Hayvanlar icin butun insanlar bir Nazi; hayvanlar icin bu, sonsuz Treblinka'dan baska bir sey degil. "
“ Hayvanlari oldurmekle Hitler tarzinda gaz odalari yaratma ve Stalin tarzi toplama kamplari kurmak arasinda sadece kucuk bir adim vardir… Insan elinde bir bicak ya da tufekle durup da kendinden daha zayif olanlari oldurmeye devam ettikce adalet diye bir sey olmayacak. ”
https://utpress.utexas.edu/sites/def...z_2511_CVR.jpg
“ There is only one little step from killing animals to creating gas chambers a' la Hitler and concentration camps a' la Stalin...There will be no justice as long as man will stand with a knife or with a gun and destroy those who are weaker than he is. ”
-
Italyan ressam Giovanni Acci'nin dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1910 )
Autoritratto, 1940
https://upload.wikimedia.org/wikiped...vanni_Acci.jpg
Donna con i limoni, 1950s
https://upload.wikimedia.org/wikiped...limoni.tif.jpg
-
-
Rus ressam Vladimir Ivanovich Ovchinnikov'un dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1911 )
Kazan Cathedral, 1983
https://media.mutualart.com/Images/2...49a92a3a0.Jpeg
Noah's Ark, 2005
https://media.mutualart.com/Images/2...55f8274e1.Jpeg
-
Italyan ressam Antonio Berti'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1912 )
Famiglia Castellani, XX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Castellani.png
Campo fiorito in Toscana, XX secolo
https://images.fineartamerica.com/im...onio-berti.jpg
-
Italyan yazar Natalia Ginzburg’un dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1916 )
https://www.rebeccalibri.it/wp-conte...Ginzburg-2.jpg
“ Delia bes kardesli, babasi ciftci, annesi ev hanimi olan ve yavas yavas olgunlasmaya baslayan bir kizdir. Kardeslerinden en buyugu de kentte oturan Azelia’dir. Ailesi fazla zengin olmayan Delia’nin en buyuk istegi bir an once zengin bir kisiyle evlenip sehirde luks bir hayata sahip olmakti. Ablasi Azelia boyle yapmisti ve su anda sehirde cok luks bir hayata sahipti. ” Kente Giden Yol
https://www.edscuola.it/archivio/ant...s/ginzburg.jpg
“ Dalia, la disgraziata protagonista, vive in piccolo paesino di campagna, con una madre che non sopporta – sentimento ricambiato, e i suoi fratelli. La sua vita però è divisa tra il piccolo paese, che vuole lasciare, e la città, fonte sempre rinnovata della sua gioia e delle sue speranze. E’ lì che vive la sorella maggiore Azalea, sposata col suo ricco marito, che le permette di vivere tra agi e lussi. ”
“ Savasin, hemen, hepimizin yasamini altust edecegini sanmistik. Buna karsilik yillar boyu pek cok kimse evinde, hic tedirgin edilmeden, eskiden ne yapiyorduysa onu yapmayi surdurerek gecirdi. Artik herkes, aslinda yakayi kolay siyirdigini, islerin altust olmayacagini, ne evlerin yikilacagini, ne kacmak zorunda kalinacagini, ne de baski gorecegini dusunup rahat bir soluk almaya hazirlaniyorken, birden her yerde bombalar, mayinlar patladi, evler yerle bir oldu, sokaklar yikintilarla, askerlerle, siginmacilarla dolup tasti. Artik hicbir sey olmamis gibi davranan, gozlerini kapayip kulaklarini tikayan, kafasini yastigin altina sokan kimse kalmadi, hic kimse. Italya'da savas boyle basladi. ” Aile Sozlugu
https://images-na.ssl-images-amazon....1n9deFIa2L.jpg
“ La guerra, noi pensavamo che avrebbe immediatamente rovesciato e capovolto la vita di tutti. Invece per anni molta gente rimase indisturbata nella sua casa, seguitando a fare quello che aveva fatto sempre. Quando ormai ciascuno pensava che in fondo se l'era cavata con poco e non ci sarebbero stati sconvolgimenti di sorta, né case distrutte, né fughe o persecuzioni, di colpo esplosero bombe e mine dovunque e le case crollarono, e le strade furono piene di rovine, di soldati e di profughi. E non c'era più uno che potesse far finta di niente, chiuder gli occhi e tapparsi le orecchie e cacciare la testa sotto al guanciale, non c'era. In Italia fu così la guerra. ”
-
Alman sair, denemeci, oyun yazari ve elestirmen ve Dadacilik hareketinin kurucularindan Hugo Ball, ilk dadaist manifestoyu 14 Temmuz 1916 tarihinde yayinladi.
https://www.e-skop.com/images/UserFi...manifesto1.jpg
" ...Dilin nasil eklemlenmis oldugunu ortaya koymak ise yarar. Ben birakiyorum seslileri aylak aylak dolassinlar. Birakiyorum seslileri, basbayagi olagelsinler, tipki bir kedinin miyavlamasi gibi... Sozcukler belirir, sozcuklerin omuzlari, bacaklari, kollari, sozcuklerin elleri. Au, oi, uh. Insan cok fazla sozcuk ortaya salmamali. Bu lanet olasi dile, sanki borsacilarin para tutmaktan asinmis elleriyle bulastirilmis gibi yapisan butun pislikleri temizlemeye bir siir dizesi yeter. Sozcugu basladigi ve bittigi yerde istiyorum... "
https://pbs.twimg.com/media/DEoiajcXcAEDN_e.jpg
" ...Da kann man nun so recht sehen, wie die artikulierte Sprache entsteht. Ich lasse die Vokale kobolzen. Ich lasse die Laute ganz einfach fallen, etwa wie eine Katze miaut... Worte tauchen auf, Schultern von Worten, Beine, Arme, Hände von Worten. Au, oi, uh. Man soll nicht zu viel Worte aufkommen lassen. Ein Vers ist die Gelegenheit, allen Schmutz abzutun. Ich wollte die Sprache hier selber fallen lassen. Diese vermaledeite Sprache, an der Schmutz klebt, wie von Maklerhänden, die die Münzen abgegriffen haben. Das Wort will ich haben, wo es aufhört und wo es anfängt... "
-
Isvecli oyun yazari ve film yonetmeni Ingmar Bergman!in dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1918 )
https://pbs.twimg.com/media/D_a1i1pVAAABJH8.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DEsa3EhW0AEXizD.jpg
" — Yine de olmek istemiyorsunuz.
—Istiyorum.
—Neyi bekliyorsunuz ?
—Bilgi istiyorum.
—Guvence mi istiyorsunuz ?
—Adina ne derseniz deyin. Tanriyi duyularla kavramak, oyle amansizcasina anlasilmaz bir sey mi? Neden yarim soz verisler ve gorunmeyen mucizeler sisinde saklar kendini ? Kendimize inancimiz yokken, baska bir seye nasil inanc duyabiliriz? Inanmak isteyip de inanamayanlarimizin basina neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gucu yetmeyenler ne olacak ? Tanriyi neden olduremem icimde ? Ona ilenirim, yuregimden sokup atmak isterim de, neden boyle agrilar icinde, boyle asagilanarak yasar durur? Neden, her seye karsin, silkip atamadigim sasirtici bir gercektir o ? Isitior musunuz beni ? " Yedinci Muhur
https://images-na.ssl-images-amazon....16A37B9C5L.gif
" —Yet you do not want to die.
—Yes, I do.
—What are you waiting for ?
—Knowledge.
—You want a guarantee.
—Call it what you will. Is it so hard to conceive God with one's senses ? Why must He hide in a midst of vague promises...and invisible miracles ? How are we to believe the believers when we don't believe ourselves ? What will become of us who want to believe, but cannot? And what of those who neither will nor can believe ? Why can I not kill God within me? Why does He go on living in a painful, humiliating way ? I want to tear Him out of my heart...but He remains a mocking reality...which I cannot get rid of. Do you hear me ? ”
-
Italya dogumlu Fransiz sair, roman ve senaryo yazari Louis Calaferte'in dogum yildonumu ( 14 Temmuz 1928 )
Irkinizdan olmayan herkesten nefret edin.
Inancinizdan olmayan herkesten nefret edin.
Farkli konumdaki herkesten nefret edin.
Habire nefret edin ki sizden de nefret etsinler.
Nefretin sonu Hacli Seferlerine cikar.
Ya oldureceksin ya da oleceksin,
Ve her halukarda nefretinin kurbani olacaksin.
Oysa kaide sudur :
Yalniz basina mutlu olamazsin.
Oteki dedigin mutlu degilse
Sen de saadeti bulamazsin.
Oteki dedigini bekleyen bir gelecek yoksa
Senin de guzel gunlerin olamayacak.
Oteki dedigin aci cekiyorsa
Sen de ayni aciyi yasayacaksin.
Eger oteki dedigin sevgisiz kalmissa
Sen de sevgiyi goremeyeceksin.
Bu dunya ya hepimizin ya da hic birimizin.
Sigindigin bencilligin sonsuzlukta zerre kadar etkisi yok
Ve oteki dedigin panzehirindir senin.
https://imgv2-2-f.scribdassets.com/i...1562554801?v=1
Haïssez celui qui n’est pas de votre race.
Haïssez celui qui n’a pas votre foi.
Haïssez celui qui n’est pas de votre rang social.
Haïssez, haïssez, vous serez haï.
De la haine, on passera à la croisade,Vous tuerez ou vous serez tué.
Quoi qu’il en soit,
vous serez les victimes de votre haine.
La loi est ainsi :
Vous ne pouvez être heureux seul.
Si l’autre n’est pas heureux,
vous ne le serez pas non plus,
Si l’autre n’a pas d’avenir,
vous n’en aurez pas non plus,
Si l’autre vit d’amertume,
vous en vivrez aussi,
Si l’autre est sans amour,
vous le serez aussi.
Le monde est nous tous, ou rien.
L’abri de votre égoïsme est sans effet dans l’éternité.
Si l’autre n’existe pas, vous n’existez pas non plus.
-
Fransiz sair, roman ve oyun yazari Raymond Roussel’in olum yildonumu ( 14 Temmuz 1933 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nd_roussel.jpg
“ Ozellikle, Londra'nin en ince kadinlarini izleyerek, tirnaklarinin kalaylanmasiyla ilgili yeni bir modayi benimsemisti, tum cilalama duzenlerinden ustun olan bu islem, her parmagin ucunda, isiklar sacan bir kucuk ayna olusturmaktaydi. Yontemin yaraticisi, becerikli bir cerrah olarak, yerel bir duyarsizlastirmadan sonra, ozel bir ilacla tirnagi etten ayiriyor, ic yuzunu kalayliyor, sonra kendine ozgu ikinci bir urunle saglamca yapistiriyordu. Kullanilan kalay, bir yari-saydamlik verilmis olarak, biraz azalmayla da olsa, dibinde akligini, makasa ayrilmis bolumu disinda tum geri yanindaysa, plculu pembemsi ayrimini gostermekteydi.
Tirnak uzadikca, bulusu yapanin zaman zaman yeniden sokup dibindeki incecik yeni kusagi kalaylamasi gerekiyordu. ”
http://capitanswing.com/wp-content/u...sel_150ppp.jpg
“ Elle avait notamment adopté, à l’instar des premières élégantes de Londres, une mode récente concernant certain étamage des ongles, qui, supérieur à tous systèmes de polissage, créait au bout de ch**ue doigt une sorte d’étincelant petit miroir. Opérateur adroit, l’inventeur du procédé, après complète insensibilisation locale, séparait avec une drogue spéciale la chair et l’ongle, dont il étamait la face interne, avant de le recoller solidement à l’aide d’un second produit de sa façon. L’étain employé, savamment doué d’une demi-transparence, laissait, non sans atténuation, à la lunule sa blancheur et à tout le reste, moins la portion réservée aux ciseaux, sa discrète nuance rosée.
À mesure que l’ongle poussait, il fallait, de temps à autre, que l’inventeur le décollât de nouveau, pour étamer, à sa base, la mince bande neuve. ”
-
Cek ressam ve grafik sanatcisi Alfons Maria Mucha'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1939 )
Four Seasons, circa 1897
https://upload.wikimedia.org/wikiped...circa_1897.jpg
Woman with a Burning Candle, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ing_Candle.jpg
-
Ingiliz roman ve bilim kurgu yazari Christopher Priest’Ýn dogum gunu ( 14 Temmuz 1943 )
http://english.netmassimo.com/files/...pherPriest.jpg
“ Her sihirbazlik numarasi uc bolum ya da perdeden olusur. Birincisi ‘ Vaat ’ bolumudur. Sihirbaz size siradan bir sey gosterir. Iskambil destesi, bir kus ya da bir insan. Bu nesneyi size gosterir. Son derece gercek, uzerinde oynanmamis, normal bir sey oldugunu gormeniz icin nesneyi incelemenizi ister. Fakat gercek, farkli olabilir. Ikinci perdeye ‘ Donusum ’ denir. Sihirbaz olagan bir nesneyi alir ve onu olaganustu bir seye donusturur. Hilenin sirrini ariyorsunuz ama bulamazsiniz cunku dikkatli bakmiyorsunuz. Siz sirri bilmek degil kandirilmak istiyorsunuz. Henuz alkislamazsiniz, cunku bir seyi yok etmek yeterli degildir. Onu geri getirmeniz gerekir. Iste bu yuzden her sihirbazlik numarasinda ucuncu bir perde bulunur. Iclerinde en zorlusu. Bizlerin deyisiyle ‘ Prestij! ' “
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ Every great magic trick consists of three parts or acts. The first part is called ‘ The Pledge ’. The magician shows you something ordinary: a deck of cards, a bird or a man. He shows you this object. Perhaps he asks you to inspect it to see if it is indeed real, unaltered, normal. But of course... it probably isn't. The second act is called ‘ The Turn ’. The magician takes the ordinary something and makes it do something extraordinary. Now you're looking for the secret... but you won't find it, because of course you're not really looking. You don't really want to know. You want to be fooled. But you wouldn't clap yet. Because making something disappear isn't enough; you have to bring it back. That's why every magic trick has a third act, the hardest part, the part we call ' The Prestige. ’ "
-
Amerikali oyun ve suc romanlari yazari ( Jeffry P. Freundlich ) Jeff Lindsay’in dogum gunu ( 14 Temmuz 1952 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ndsay_2013.jpg
“ —Dexter, soyleyisin cok kotu.
—Ispanyolca mi denesem? Ispanyolcam iyidir.
— Fark etmez, Morg sokagi diye bir yer yok.
— Ne ?
— Morg sokagi hayalidir. Edgar Allen Poe'nun uydurdugu bir yerdir. Gercekte oyle bir yer yok. Sanki ' Noel Baba diye bir sey yok ' demis gibi yuzune baktim. Paris cesetlerinin ust uste yigildigi bir yer yok muydu ? ”
https://images-na.ssl-images-amazon....14u3ILXayL.jpg
“ — Dexter,’ she says. ‘ Your pronunciation is terrible. '
— I might do better in Spanish, ‘ I say.
— It wouldn't matter,’ she says. ‘ There is no Rue Morgue. ’
— What ?
— It's imaginary,’ she says. ‘ Edgar Allan Poe made it up. There is no real Rue Morgue. I feel like she has just said there is no Santa Claus. No Rue Morgue? No happy historical pile of Parisian corpses? ’ ”
-
1922 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, 20. yuzyil Ispanyol edebiyatinin onde gelen isimlerinden, Ispanyol yazar, gazeteci ve oyun yazari Jacinto Benavente y Martínez'in olum yildonumu ( 14 Temmuz 1954 )
https://akifrases.com/frases-imagene...nte-135494.jpg
“ Ask soz konusu olunca cilgin insanlarin daha fazla deneyimi vardir. Askta sakin ve mantikli insanlari istemezsiniz, cunku onlar, size asik olmayi tattiramaz, sadece kalpten severler. / In matters of love, the insane are those who have more experience. Of love never ask the sane; the sane love wisely, which is like never having loved. / In materia di amore, i pazzi sono quelli che hanno più esperienza. D'amore non chiedi mai il sano; l'amore sano, saggiamente, che è come non aver mai amato. "
-
-
Fransiz ressam Julie Manet'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1966 )
Le jardin fleuri, 1890 – 1905
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Wytsman_2.jpg
Spirées, XIX e siecle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Wytsman001.jpg
-
Rumen sair ve cocuk edebiyati yazari Tudor Arghezi'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1967 )
Duvardaki ciplak hucrenin sivasina
Tirnaklarimla yazdim
Karanliklarda yalnizligimla
Ne boga, ne aslan, ne de kartal
Yardima kosamadilar
Onlar cevreyi duzelttiler, taradilar
Luka icin, Marku icin, Joan icin
Bunlar yassiz dizelerdir
Cukur yirlari
Gunun kosuklari
Simdi gokce tirnaklarim kor olunca
Saliverdim buyusnler diye
Ve buyumediler
Buyuseler de belki duyamazdim
Karanlikta, yagmur uzaktan geliyor
Parmaklarim aciyordu bir pence gibi
Ve hic yumruk olmuyordu
O vakit sol elimin tirnaklariyla yazdim.
https://alchetron.com/cdn/tudor-argh...esize-750.jpeg
I wrote it with my fingernail in mortar,
In an empty blockout wall,
In the dark, alone, unaided by
Neither bull, nor lion, nor eagle
That aided
Luke, Mark and John.
There are verses without year.
Verses of the pit,
Verses for thirst,
And for hunger and ashes.
Verses of the now.
When my angelic nail got blunt I let it grow.
Yet, never had it grown
Or I have never known if it had grown.
It was dark. Outside the rain was churning in the distance.
And my hand was in pain, just like a claw
Powerless to clench it in a fist,
So I had forced myself to write with nails of my left hand.
-
1965'te Nobel Edebiyat Odulu'ne aday gosterilen Rus - Sovyet yazar Konstantin Georgiyevich Paustovsky'nin olum yildonumu ( 14 Temmuz 1968 )
https://ikobrin.ru/lag/paus1.jpg
" Ekim ayi her zamankinden cok daha soguk ve yagmurluydu. Evlerin ahsap catilari da kararmisti.
Bahcedeki birbirine karismi otlar artik iyice yerlere yatmisti. Sadece citin dibindeki acilmamis kucuk gunebakan bir turlu yapraklarin dokemiyordu.
Nehrin arkasindan cayirligin uzerinden sogutlere ilise ilise parcali bulutlar surukleniyordu. Yagmur bulutlardan asagiya sirnasikca iniyordu.
Yollarda yurumek de, aracla gecmek de artik imkansizdi. Cobanlar bile artik suruleri cayirlara surmeyi birakmislardi.
Cobanin kavali da ilkbahara kadar susmustu. Katerina Petrovna icin sabahlari kalkip da her gun ocagi yakilmamis sobalarin agirlasmis kokulu odalari tozlanmis ' Vestnik Yevropi ' dergisi, masada sararmis fincanlari, uzun zamandir temizlenmemis semaveri ve duvarlardaki resimleri gormek daha da agir gelmeye basladi. Belki, odalar karanlik icindeydi ve Katerina Petrovna’nin gozleri kara sularla dolmustu. Belki de resimler eskiliginden dolayi solmuslardir ve resimlerden artik hicbir sey anlasilmiyordu. Katerina Petrovna sadece aklinda kaldigiyla hatirliyordu: Bu, babasinin portresiydi; bu da kucuk, altin cercevedeki Kramski’nin hediyesi, onun 'Bilinmeyen' isimli calismasinin eskizidir. Katerina Petrovna unlu bir ressam olan babasinin yapmis oldugu eski bir evde son gunlerini yasiyordu.
Yaslaninca Petersburg’dan koyune donen ressam sakin bir hayat surdurup bahceyle ugrasiyordu. Artik resim cizemiyordu: Eli titriyordu, iyi goremiyordu, gozleri de SIK SIK agriyordu.
Katerina Petrovna’nin dedigi gibi ev bir 'anit ev' idi. Bu ev, bolge muzesinin korumasi altindaydi. Lakin o evin son sakini olan kendisi de vefat ettikten sonra, evin akibeti ne olacak, Katerina Petrovna kendisi de bilmiyordu. Zaborye isimli koyde de resimler hakkinda, Petersburg’daki hayati hakkinda; Katerina Petrovna’nin babasiyla Paris’te gecirdigi yazi ve Victor Hugo’nun cenaze torenini gordugunu anlatacak hic kimse yoktu. " Telgraf
https://images.gr-assets.com/books/1...l/17829687.jpg
" October was unusually cold and rainy. Tesovy roofs turned black.
The tangled grass in the garden had fallen, and everything was flourishing and could not reach the stone, and only the small sunflower at the fence was crumbling.
Over the meadows dragged from behind the river, clinging to the willows that had flown around the loose clouds. From them the rain pissed.
It was no longer possible to walk or drive along the roads, and the shepherds stopped chasing the flocks to the meadows.
Herding horn subsided until spring. It became even harder for Katerina Petrovna to get up in the mornings and see everything the same: the rooms where the bitter smell of unheated stoves, the dusty ' European Herald ', yellowed cups on the table, the long-cleaned samovar and paintings on the walls remained. Maybe the rooms were too gloomy, and dark water had already appeared in Katerina Petrovna’s eyes, or maybe the pictures had grown dull with time, but nothing could be dismantled on them. Katerina Petrovna only knew from memory that this one was a portrait of her father, and this one — a small, in a gold frame — a gift from Kramskoy, a sketch for his Unknown. Katerina Petrovna lived her life in an old house built by her father, a famous artist.
In his old age, the artist returned from St. Petersburg to his native village, lived alone and worked in the garden. He could not write any more: his hand was shaking, and his eyesight was weak, his eyes were often sore.
The house was, as Katerina Petrovna said, 'memorial'. He was under the protection of the regional museum. But what will happen to this house when she, the last of her inhabitants, Katerina Petrovna did not know. And in the village - it was called Zaborje - there was no one with whom to talk about the paintings, about Petersburg life, about that summer, when Katerina Petrovna lived with her father in Paris and saw the funeral of Victor Hugo. "
-
Peter Fonda, Dennis Hopper ve Jack Nicholson’in basrollerini paylastigi macera - drama Easy Rider, 14 Temmuz 1969 tarihinde vizyona girdi.
https://media.giphy.com/media/2WYvNJqL8yXLy/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/Yuk1TwYLzUucg/giphy.gif
https://i.pinimg.com/originals/4e/a7...1dd2852470.jpg
" Seninle kisisel ozgurlukler hakkinda cok kez konusacaklar. Fakat ozgur bir insan gorduklerinde, bu onlari korkutacak. / Ti parlano, e ti parlano, e ti riparlano di questa famosa libertà individuale; ma quando vedono un individuo veramente libero, allora hanno paura. "
-
Amerikali thrash metal grubu Megadeth, 5. Studyo albumu Countdown to Extinction'i 14 Temmuz 1992 tarihinde Capitol Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://www.nuclearblast.de/static/a.../1000x1000.jpg
-
Fransiz sair Léo Ferré’in olum yildonumu ( 14 Temmuz 1993 )
Zamanla...
Gecer, her sey gecip gider, zamanla
Unuturuz yuzu ve sesi unuturuz
Kalp daha da yenilince, gitmek dert olmaz
Aramak daha uzagi, pesini birakmak gerekir ve bu cok iyidir
Zamanla
Gecer, her sey gecip gider, zamanla,
Taptigimiz oteki, yagmur altinda aradigimiz
Bir bakisinin etrafinda kole oldugumuz oteki
Arasinda satirlarin , kelimelerin
Ve altinda, bu gece cekip gidecek boyali bir yeminin
Her sey gorunmez olur, zamanla
Zamanla...
Gecer, her sey gecip gider zamanla
En guzel anilar gibi, dilinden dusmeyenlerden birisidir
Galeri Farfouille’de ,oluler kisminda
Cumartesi gecesi sefkat alip basiniyapayalniz gittiginde
Zamanla
Gecer, her sey gecip gider zamanla
Bir rom icin, bir hic icin inandigimiz oteki
Rozgar ve mocevherler verdigimiz oteki
Birkac asagilk sey ugruna ruhunu satan icin
Neyin karsisinda cabaliyorduk, cabalayan kopekler gibi
Gecer, her sey iyi olur zamanla
Zamanla...
Gecer, her sey gecip gider zamanla
Unuturuz tutkulari ve sesleri unuturuz
Size yoksul insanlarin sozcuklerini en dusuk sesle soyleyenleri
Fazla gecikmeyen, her seyden onemlisi fark etmeyen sogugu
Zamanla
Gecer, her sey gecip gider zamanla
Ve catlamak uzere olan atlar gibi beyazlamis hissederiz
Ve kaderin yataginda buz tutmus gibi hissederiz
Ve belki yapayalniz ama kederli hissederiz
Ve kayip yillarla yanildigimizi hissederiz
Demek ki gercekten
Sevilmeyiz artik, zamanla.
https://images-na.ssl-images-amazon....bL._SX450_.jpg
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
On oublie le visage et l'on oublie la voix
Le cœur, quand ça bat plus, c'est pas la peine d'aller
Chercher plus loin, faut laisser faire et c'est très bien
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
L'autre qu'on adorait, qu'on cherchait sous la pluie
L'autre qu'on devinait au détour d'un regard
Entre les mots, entre les lignes et sous le fard
D'un serment m**uillé qui s'en va faire sa nuit
Avec le temps tout s'évanouit
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
Même les plus chouettes souv'nirs ça t'as une de ces gueules
A la gal'rie j'farfouille dans les rayons d'la mort
Le samedi soir quand la tendresse s'en va toute seule
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
L'autre à qui l'on croyait pour un rhume, pour un rien
L'autre à qui l'on donnait du vent et des bijoux
Pour qui l'on eût vendu son âme pour quelques sous
Devant quoi l'on s'traînait comme traînent les chiens
Avec le temps, va, tout va bien
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
On oublie les passions et l'on oublie les voix
Qui vous disaient tout bas les mots des pauvres gens
Ne rentre pas trop tard, surtout ne prends pas froid
Avec le temps...
Avec le temps, va, tout s'en va
Et l'on se sent blanchi comme un cheval fourbu
Et l'on se sent glacé dans un lit de hasard
Et l'on se sent tout seul peut-être mais peinard
Et l'on se sent floué par les années perdues
Alors vraiment... avec le temps... on n'aime plus.
-
Amerikali roman yazari Nelle Harper Lee, 2. ve son romani Tespih Agacinin Golgesinde ( Go Set A Watchman ), Pulitzer Odullu Bulbulu Oldurmek romanindan 56 yil sonra 14 Temmuz 2015’te Harper Collins ( Amerika ) ve Heinemann ( Ingiltere) araciligiyla yayimladi.
https://cdn.1000kitap.com/resimler/y...per_Lee122.jpg
" Bana inanmayacaksiniz ama ben yine de soyleyecegim: Bugune kadar hayatimda bir kez olsun, aile uyelerimin agzindan ‘ pis zenci ’ sozcugunu duymadim. Pis zenciler baglaminda bir dusunmeyi hic ogrenmedim. Siyahlarla bir arada buyudum, yanimda Calpurina, copcu Zeebo, bahcivan Tom, adi lazim degil, daha kimler kimler vardi. Etrafim yuzlerce Zenciyle sariliydi, onlar tarlalardaki emekcilerdi, pamugu toplayanlar, yollari yapanlar, evlerimiz icin agac kesenlerdi.Yoksuldular, hastalikli ve pistiler, kimileri tembel ve miskindi, ama yasamim boyunca bana onlardan tiksinmem, iclerinden birinden korkmam, iclerinden birine kabalik etmem gerektigi ya da onlardan birine kotu davranabilecegim, bunun da yanima kar kalabilecegi fikri asla asilanmadi. Onlar benim dunyama saygisizca dalmadilar, ben de onlarinkine dalmadim: Ava ciktigimda bir Siyahin arazisine izinsiz girmedim, orasi bir Siyaha ait oldugu icin degil, hic kimsenin arazisine izinsiz girmemem gerektigi icin. Bana zihinsel,toplumsal konum ya da refah duzeyi acisindan benim kadar talihli olmayanlari asla ezmemem, somurmemem ogretildi, ayrica bu herkes icin gecerliydi, sirf Zenciler icin degil. Bunun tersinin nefret edilesi bir sey oldugunu anlamam saglandi. Iste ben, siyah bir kadin ve beyaz bir adam tarafindan boyle yetistirildim. "
https://3.bp.blogspot.com/-FNHuqsdg4...tawatchman.jpg
“ You will not believe me, but I will tell you: never in my life until today did I hear the word “ nigger ” spoken by a member of my family. Never did I learn to think in terms of The Niggers. When I grew up, and I did grow up with black people, they were Calpurnia, Zeebo the garbage collector, Tom the yard man, and whatever else their names were. There were hundreds of Negroes surrounding me, they were hands in the fields, who chopped the cotton, who worked the roads, who sawed the lumber to make our houses. They were poor, they were diseased and dirty, some were lazy and shiftless, but never in my life was I given the idea that I should despise one, should fear one, should be discourteous to one, or think that I could mistreat one and get away with it. They as a people did not enter my world, nor did I enter theirs: when I went hunting I did not trespass on a Negro’s land, not because it was a Negro’s, but because I was not supposed to trespass on anybody’s land. I was taught never to take advantage of anybody who was less fortunate than myself, whether he be less fortunate in brains, wealth, or social position; it meant anybody, not just Negroes. I was given to understand that the reverse was to be despised. That is the way I was raised, by a black woman and a white man. ”
-
Turk yazar Adalet Agaoglu'nun 1. olum yildonumu ( 14 Temmuz 2020 )
https://icdn.ensonhaber.com/resimler...aoglu_6045.jpg
" Butun o pedikurler, manikurler, geceleri yuzumu iyi bir kremle silisim, sabahlari yuzume hafif birnemlendirici surusum, kollarimin altina, orama burama talk pudralari serpisim, o sabaha degin sanki hep kadinligimdam kopuk; saglik, rahatlik icin yapilmis birer gorevdi. Acaba hic kendim olmus muydum ? Hic kendimiz olduk mu ? Gorevlerin birlikte goturulmedigi bir yerim oldu mu hic ? Engin’le doldurdugum son on saat gorevsiz miydi acaba ? "
https://images-eu.ssl-images-amazon....SR600,600_.jpg
" Jusqu’à ce matin-là, toutes ces pédicures, ces manucures, ces applications pour le visage, ces crèmes de nuit et ces produits de jour, ce talc que je me tamponnais sous les aisselles et un peu partout, tout cela m’avait semblé nécessaire à ma santé, à mon bien-être, autant d’obligations sans aucun rapport avec ma féminité. Mais ai-je été moi-même une seule fois ? Avons-nous été un jour nous-mêmes ? Y a-t-il le moindre espace dans ma vie où l’on n’ait pas rapporté ces obligations ? Les dix dernières heures que j’ai comblées avec Engin en étaient-elles dépourvues ? Se coucher pour mourir
Ne demis Atamiz ? ' Kadinlarimiz, erkeklerimizden daha kulturlu, bilgili, uyanik olmak mecburiyetindedirler. Sayet gercekten bu milletin anasi olmak istiyorlarsa boyle olmalidirlar' demis."
https://editions-turquoise.com/wp-co...-Turquoise.jpg
" Qu'a-t-il dit Atatürk ? ' Les femmes se doit d'être plus cultivé, plus savante est plus intelligentes que les hommes. Parce que si elle veulent vraiment être des mères de cette nation, c'est ainsi qu'elle doivent être. ' "
https://www.wisefamousquotes.com/ima...es-1996799.jpg
“ Okudugum butun romanlar sahici bir baslangicla bitsin istedim. "
-
Dogum Gunu Cocugu:)
Johan: Eskiler buna ' kurdun saati ' derlerdi. Insanlarin en cok oldugu ve dogdugu saat. Bu, kabuslarin bize geldigi zaman. Ve eger uyumamissan... / The old ones called it ' the hour of the wolf '. It is the hour when most people die, when most children are born. Now is when nightmares come to us. And if we are awake...
Alma: Korkariz. / We're afraid.
Johan:Korkariz. / We're afraid.
https://66.media.tumblr.com/6d8cfcad...mmclo1_400.gif
Kurtlarin Saati ( Hour of the Wolf - Vargtimmen, 1968 ) Yonetmen: Ingmar Bergman
-
Netflix, Outer Banks’in 2.sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/slC_drCw1dA
-
Amazon, Nicolas Cage’li Tiger King dizisini cekimlere bir turlu baslanamadigi icin iptal etti. CBS diziye yeni bir platform / kanal aramayi dusunuyor.
https://pbs.twimg.com/media/E6OtHevX...g&name=900x900
-
Netflix, Hitchcockyan gerilim filmi Windfall’un haklarini satin aldi. Charlie McDowell’in yonettigi filmin basrollerini Lily Collins, Jesse Plemons, Jason Segel ustlendi.
https://deadline.com/wp-content/uplo...1&h=383&crop=1
-
Top Gun: Maverick’i tamamladiktan sonra Chris Hemsworth’lu Escape from Spiderhead’i ceken Joseph Kosinski siradaki projesini belirledi.
Kosinski, Chariot isimli cizgi-romandan uyarlanacak filmi Warner icin cekecek.
https://pbs.twimg.com/media/E6Ma0MnX...pg&name=medium
-
-
Amazon, The Wheel of Time roman serisini televizyondan sonra sinemaya da uyarlatiyor. Filmin senaryo asamasina baslandigi aciklandi. Senaryoyu Thor ve X-Men: First Class'in senaristlerinden Zack Stentz kaleme alacak.
https://pbs.twimg.com/media/E6MYNeeX...g&name=900x900
-
-