-
Avusturyali ressam Gustav Klimt'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1862)
Il Bacio (The Kiss, 1907 - 1908)
https://1.bp.blogspot.com/-LAvxjLd_R...inter-gold.jpg
Giuditta I (Judith and the Head of Holofernes, 1901)
http://www.artslife.com/wp-content/u...2/06/klimt.jpg
-
Sherif Pat Garrett, 14 Temmuz 1881 tarihinde Fort Sumner, New Mexico’da bulunan Maxwell Ranch'de 21 yasindaki kanýn kacagi Billy the Kid'i (dogum ismi: Henry McCarty, Takma isimleri: William H. Bonney / Kid Antrim) silahla vurarak oldurdu.
(Billy the Kid Lincoln County Courthouse Hapishanesinde tutukluyken kacti ve kacarken iki gardiyani oldurdu ve Fort Sumner’a kacti.)
https://pbs.twimg.com/media/DEsF49uWAAAeH9S.jpg
https://i2-prod.mirror.co.uk/incomin...ng-The-Kid.jpg
Bazi Film uyarlamalari:
https://pbs.twimg.com/media/DErxoybXcAAu7z9.jpg
-
Ozellikle unlu sanatcilarin, politikacilarin ve entelektuellerin biyografik romanlariyla taninan Amerikali yazar Irving Stone’un dogum yildonumu (14 Temmuz 1903)
“Kelimelerle arasi asla iyi degildi, o soylemek istedigini resimle soyluyordu. Bu yuzden veda etmek istiyorsa, vedasini da resmetmesi gerekirdi. Vedanýn resmi yapilamazdý ki. Kimse elvedayi resmedemezdi.” Yasama Tutkusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1EwuqJqbHL.jpg
“He desperately wanted to say Goodbye. But words have never been his medium. He would have to paint goodbye. However, one cannot paint the farewell. One cannot paint goodbye.”
“ ‘Resim yapmayi’ diyordu Delacroix, ‘agzimda dis, cigerimde nefes tukendiginde kesfettim.’ ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘I discovered painting,’ said Delacroix, ‘when I no longer had teeth or breath.’ ”
-
Polonya asilli Amerikali yazar Isaac Bashevis Singer'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1904)
http://www.azquotes.com/public/pictu...ger-392136.jpg
"Onlar ne biliyor ki, -butun bu akademisyenler, butun bu dusunurler, dunyanýn butun liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkinda? Onlar butun turlerin en haini olan insanin yaratilis tacini giydigine ikna etmisler kendilerini. Diger butun canlilar sadece iskence gorsunler, yiyecek olsun, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratilmislar onlara gore. Hayvanlar icin butun insanlar bir Nazi; hayvanlar icin bu, sonsuz Treblinka'dan baska bir sey degil."
“Hayvanlari oldurmekle Hitler tarzinda gaz odalari yaratma ve Stalin tarzi toplama kamplari kurmak arasinda sadece kucuk bir adim vardir… Insan elinde bir bicak ya da tufekle durup da kendinden daha zayif olanlari oldurmeye devam ettikce adalet diye bir sey olmayacak.”
https://utpress.utexas.edu/sites/def...z_2511_CVR.jpg
“There is only one little step from killing animals to creating gas chambers a' la Hitler and concentration camps a' la Stalin...There will be no justice as long as man will stand with a knife or with a gun and destroy those who are weaker than he is.”
-
-
Alman sair, denemeci, oyun yazari ve elestirmen ve Dadacilik hareketinin kurucularindan Hugo Ball, ilk dadaist manifestoyu 14 Temmuz 1916 tarihinde yayinladi.
"...Dilin nasil eklemlenmis oldugunu ortaya koymak ise yarar. Ben birakiyorum seslileri aylak aylak dolassinlar. Birakiyorum seslileri, basbayagi olagelsinler, tipki bir kedinin miyavlamasý gibi. Sozcukler belirir, sozcuklerin omuzlari, bacaklari, kollari, sozcuklerin elleri. Au, oi, uh. Insan cok fazla sozcuk ortaya salmamali. Bu lanet olasi dile, sanki borsacilarin para tutmaktan asinmis elleriyle bulastirilmis gibi yapisan butun pislikleri temizlemeye bir siir dizesi yeter. Sozcugu basladigi ve bittigi yerde istiyorum..."ť
https://pbs.twimg.com/media/DEoiajcXcAEDN_e.jpg
"...It will serve to show how articulated language comes into being. I let the vowels fool around. I let the vowels quite simply occur, as a cat miaows...Words emerge, shoulders of words, legs, arms, hands of words. Au, oi, uh. One shouldn't let too many words out. A line of poetry is a chance to get rid of all the filth that clings to this accursed language, as if put there by stockbrokers'hands, hands worn smooth by coins. I want the word where it ends and begins..."
-
Isvecli oyun yazari ve film yonetmeni Ingmar Bergman!in dogum yildonumu (14 Temmuz 1918)
https://pbs.twimg.com/media/DEsa3EhW0AEXizD.jpg
"— Yine de olmek istemiyorsunuz.
—Istiyorum.
—Neyi bekliyorsunuz?
—Bilgi istiyorum.
—Guvence mi istiyorsunuz?
—Adina ne derseniz deyin. Tanriyi duyularla kavramak, oyle amansizcasina anlasilmaz bir ţey mi? Neden yarim soz verisler ve gorunmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancimiz yokken, baska bir seye nasil inanc duyabiliriz? Inanmak isteyip de inanamayanlarimizin basina neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gucu yetmeyenler ne olacak? Tanriyi neden olduremem icimde? Ona ilenirim, yuregimden sokup atmak isterim de, neden boyle agrilar icinde, boyle asagilanarak yasar durur? Neden, her seye karsin, silkip atamadigim sasirtici bir gercektir o? Isitior musunuz beni?"ť Ingmar Bergman, Yedinci Muhur
https://images-na.ssl-images-amazon....16A37B9C5L.gif
"—Yet you do not want to die.
—Yes, I do.
—What are you waiting for?
—Knowledge.
—You want a guarantee.
—Call it what you will. Is it so hard to conceive God with one's senses? Why must He hide in a midst of vague promises...and invisible miracles? How are we to believe the believers when we don't believe ourselves? What will become of us who want to believe, but cannot? And what of those who neither will nor can believe? Why can I not kill God within me? Why does He go on living in a painful, humiliating way? I want to tear Him out of my heart...but He remains a mocking reality...which I cannot get rid of. Do you hear me?”
-
Fransiz sair, roman ve oyun yazari Raymond Roussel’in olum yildonumu (14 Temmuz 1933)
“Ozellikle, Londra'nin en ince kadinlarini izleyerek, tirnaklarinin kalaylanmasiyla ilgili yeni bir modayi benimsemisti, tum cilalama duzenlerinden ustun olan bu islem, her parmagin ucunda, isiklar sacan bir kucuk ayna olusturmaktaydi. Yontemin yaraticisi, becerikli bir cerrah olarak, yerel bir duyarsizlastirmadan sonra, ozel bir ilacla tirnagi etten ayiriyor, ic yuzunu kalayliyor, sonra kendine ozgu ikinci bir urunle saglamca yapistiriyordu. Kullanilan kalay, bir yari-saydamlik verilmis olarak, biraz azalmayla da olsa, dibinde akligini, makasa ayrilmis bolumu disinda tum geri yanindaysa, plculu pembemsi ayrimini gostermekteydi.
Tirnak uzadikca, bulusu yapanin zaman zaman yeniden sokup dibindeki incecik yeni kusagi kalaylamasý gerekiyordu.”
http://capitanswing.com/wp-content/u...sel_150ppp.jpg
“Elle avait notamment adopté, ŕ l’instar des premičres élégantes de Londres, une mode récente concernant certain étamage des ongles, qui, supérieur ŕ tous systčmes de polissage, créait au bout de chaque doigt une sorte d’étincelant petit miroir. Opérateur adroit, l’inventeur du procédé, aprčs complčte insensibilisation locale, séparait avec une drogue spéciale la chair et l’ongle, dont il étamait la face interne, avant de le recoller solidement ŕ l’aide d’un second produit de sa façon. L’étain employé, savamment doué d’une demi-transparence, laissait, non sans atténuation, ŕ la lunule sa blancheur et ŕ tout le reste, moins la portion réservée aux ciseaux, sa discrčte nuance rosée.
Ŕ mesure que l’ongle poussait, il fallait, de temps ŕ autre, que l’inventeur le décollât de nouveau, pour étamer, ŕ sa base, la mince bande neuve.”