Originally Posted by
1prometheus
Evet şuan karar tamamen SS ile ZT lehine değiştirilmiş görünüyor.
"Gerekçenin Temel'ini oluşturan ZT nin birleşme öncesi Kervn hissesinin %10 una sahip olması, %10 clvarında ortaklığı bulunan bir başka hissedarın ZT ile birlikte hareket ettiğini beyan etmesi ve ZT bin eşinin de yönetimde oluşu. Burdan yola çıkarak yönetim yapısını değiştirecek bir durum olmadığıdır."
SPK yasaları nezdinde yönetim yapısının değişikliği ve çoğunluk hisseleri ele geçirip hakim ortak olması aynı olgular olarak mı değerlendiriliyor? Zorunlu hlsse gerş alımında değerlendirmeye alınan aynı mı kriterler mi farklı kriterler mi?
Çünkü şirket birleşme öncesi yönetimde eşi ve kardeşi olsa bile hakim ortak değillerdi. yatırımcılarda bulunan dşğer %80 lık hisse ile yatırımcıların yönetimi değiştirilme gücüne herzaman sahipti. ama şirket birleşiminden sonra ZT büyük çoğunluk hisseye sahip olarak yönetimde tek belirleyici güç haline gelmiş bulunuyor.
Tabi şirket birleşimiyle oluşan finansal borç girdapları ve özsermayenin 3 kat azalması, birleşen şirketin bazı hotellerini hukuksal olarak olasılığı gibi unsurlar ortaklığa getirdiği büyük dezavantajlar farklı konular.
Ama "Birleşmeye itiraz olmamış ve şirket ayrılma hakkı vermiş" diye Danıştay bunları tolere etmiş.
Süreçte yatırımcılara birleşen bilançolar sunulmuş mu? birleşen şirketin finansal darboğazda oluşu ve en önemlisi bazı hotellerin üs kullanım hakkını kaybetme olasılığı konusu yatırımcılara bildirilmiş mi ki? (Bildiğim kadarıyla bu konuların bir kısmı birleşme sürecinde hep örtülü kalmıştı ve çok sonraları SPK nın uyarısıymış açığa çıktı) yanı şşrket Birleşme süreci yeterince şeffaf mı olmuş mu ki şirket birleşimine itiraz edilmemiş olmasının bir geçerliliği olsun?
Şirketin ayrılma Hakkı vermesi ise yeni hakim ortağın çağrı yükümlülüğünü giderir mi? Çünkü ikisinde hisse alım flyatını belirleme ölçütleri farklıdır ve ortaya çok farklı hisse flyatı çıkar, ve ayrıca şirketin ayrılma Hakkı vermesi Kervn ında uyguladığı gibl geriye alınacak hisselere sınırlama getirebiliyor, çağrıda hisse miktarında sınırlana olmaz.
Bana öyle geliyorki Danıştay herseye okadar the Boss tarafından bakmışki, sanki sipariş gibl tek taraflı bazı verileri bir bir sıralayarak verdiği kararı güçlendirmiş.
Herneyse SPK kendl uzmanlık alanına giren konuları daha iyi bilir ve herseyi netleştirecektir ve konu ile ilgili yatırımcıları aydınlatacaktır. Spk da Danıştay dayanaklarına göre sonucun doğruluğuna kanaat getiriyorsa, sorun yok ozaman, demek ki the Boss lar girişimlerinde haklılar imiş dşyeceğiz.
Ama diğer taraftan karar hukuksal olarak böyle tehid edilirse, SPK nın kendi yasaları konusunda doğru ve net bilgilere vakıf olmadığı, yatırımcıyı patronu şirketi yanıltarak maddi manevi kayıplara neden olduğu sonucun da çıkar
Yanı Dostlar ve SPK! Borsada olan diğer şirketlerde %10 veya %20 hisseye sahip biri, yönetimde eşi kardeşi var diye kendl şirketlni getirip kervanda olan aynı koşullar içinde (ortaklık oranını direk-dolaylı %90 lara çıkarıp, yönetimi belirleyen tek güç haline gelerek, şirket birleşmesi halka açık şirketin özsermaye ve finans yapısını yatırımcılar aleyhine ne kadar olumsuz şekilde değişirse değişsin) halka açık şirketle birleştirip ve çağrıdan muaf oluyorlarsa ve muaf olacaklarsa, Danıştay kararına saygı duymalı ve kabul etmeli.
Yasaların kuralların uygulanmasında ve hukuğun kararlarında evrensellik varsa kimse bu sonuca itiraz etmez elbette.