-
Beyaz çimento: rengin ötesinde
Yayın 2021 23 Ağustos
Tagged Under: Cementir beyaz çimento Aalborg Portland
Beyaz çimento pazarı artık sadece satış için ürünün rengine bağlı bir niş pazar olarak görülmemektedir. Son zamanlardaki mega trendler, önde gelen beyaz çimento üreticisi Cementir Holding NV'nin premiks, kuru karışım, prekast ve ultra yüksek performanslı betonda yeni ve daha sürdürülebilir ürünler geliştirmesinde önemli bir itici güç olmuştur. ICR, Cementir'in satış, pazarlama ve ticari geliştirme sorumlusu Michele Di Marino ile beyaz çimento ürünlerinin ve yeni uygulamaların geleceğine bakıyor.
ICR: Cementir Grubu'nun beyaz çimento gelişiminin bugün geldiği nokta hakkında kısa bir tarihçe verebilir misiniz?
Michele Di Marino (MDM): Cementir, 2000 yılının başlarında Aalborg Portland Group'u satın alarak beyaz çimento pazarına girdi. Faaliyetleri o zamandan beri esas olarak kendi fabrikalarımıza, terminallerimize ve lojistiğe yapılan yatırımlar da dahil olmak üzere iç büyümeye odaklandı. Çin, Anqing'de yeni bir fabrika kurarken ve Malezya'da kapasiteyi ikiye katlarken, Avrupa ve Asya'da genişledik. Mısır'da ikinci bir hatta yatırım yaptık ve tesisi eski bir konumdan yeni bir yere taşıdık.
-
Koronavirüs salgınının yakıt talebini düşürmesiyle Avustralya'dan Filipinler'e, ABD'den Japonya'ya birçok üretici petrol rafinerilerini kapatmaya başlıyor. Enerji danışmanlık şirketi Wood Mackenzie sıranın Avrupa'daki rafinerilere gelmiş olabileceğini belirtti
Petrol rafinerileri, koronavirüs salgını nedeniyle sert düşen yakıt talebinin kısa vadede toparlanmayacağı beklentisiyle Asya ve Kuzey Amerika'daki tesislerini kalıcı olarak kapatırlarken, sıra Avrupa'daki rafinerilere gelmiş olabilir. Salgının başlamasıyla birlikte küresel yakıt talebini yüzde 30 düştü. Rafineriler de geçici olarak tesislerini kapattılar. Ancak tüketimin hâlâ pandemi öncesindeki seviyelere dönmemiş olması tesislerinin temelli olarak kapanmasına yol açabilir.
Avustralya, ülkedeki son kalan dört petrol rafinerisinin kapanmaması için 2.3 milyar Avustralya doları (1.68 milyar dolar) değerinde 10 yıl süreli teşvik planı hazırladı. Avustralya uzun vadeli arz güvenliği çalışmaları kapsamında yakıt depolama kapasitesini artıracağını açıkladı. Ülkedeki dört rafinerinin sahipleri olan BP Plc , Exxon Mobil Corp, Viva Energy Group ve Ampol Ltd teklifi olumlu karşıladılar ancak tesislerini açık tutma konusunda herhangi bir vaatte bulunmadılar.
Avustralyalı Viva Energy, bu ayın başında yaptığı açıklamada, petrol endüstrisinin uzun vadeli görünümündeki bozulmadan dolayı Victoria eyaletindeki rafinerisinin kalıcı olarak kapatabileceğini belirtti.
Japonya'nın en büyük petrol rafineri işletmecisi olan Eneos Holdings, eski adıyla JXTG, PetroChina ile beraber işlettikleri günlük 115.000 varil kapasiteli Osaka rafinerisini Ekim ayında kapatmayı planladığını açıklad
2 TANEDEN BİRİ
Royal Dutch Shell , Filipinler'in Batangas kentindeki günlük 110.000 varil petrol işleme kapasiteli Tabangao rafinerisini daimi olarak kapatacağını açıkladı. Bu tesis, Filipinler'de bulunan iki rafineriden biri olma özelliğini taşıyor.
ABD'nin işleme kapasitesine göre en büyük rafineri işletmecisi olan Marathon Petroleum , Kaliforniya'nın Martinez bölgesindeki ve New Mexico'nun Gallup bölgesindeki rafinerilerinde petrol işlemeyi tamamen sona erdirmeyi planlıyor. JBC Energy, Çin hükümetinin ülkedeki rafineriler arasında konsolidasyon sağlamak için çaba göstereceğini tahmin ettiğini bu nedenle ülkede öngörülen güçlü kapasite artışının bir miktar azalabileceğine dikkat çekti.
Refining NZ , Haziran sonunda Yeni Zelanda'nın tek petrol rafinerisini kapatma kararını değerlendirdiğini ve bu tesisi yakıt ithalat terminali haline dönüştürmeyi planladığını açıkladı. Ancak şirket öncelikle faaliyetlerini daraltarak maliyetleri azaltıp 2021'de başa baş noktaya gelmeyi hedefliyor.
LİSTE UZAYABİLİR
Gunvor Group, Haziran ayında Antwerp'teki günlük 110.000 varil kapasiteli rafinerisinin faaliyetlerini, salgının pandemisinin olumsuz ekonomik etkilerinden dolayı kapatmayı planladığını duyurdu.
Enerji danışmanlık şirketi Wood Mackenzie, Hollanda, Fransa ve İskoçya'daki rafinerileri potansiyel kapanacak tesisler listesine ekledi.
-
Petrokimya EndüstrisiPetrokimya sanayi, petrol rafineri ürünleri ve doğal gazdan başlayarak plastik, lastik ve elyafhammaddeleri ve diğer organik ara mallar üreten bir sanayi dalıdır. Ambalaj, elektronik,otomotiv, inşaat, tekstil ve tarım gibi birçok sektöre girdi sağlamaktadır.Petrokimyasalların üretiminin birincil hammaddesi petrol ve doğal gazdır. Petrol ve doğal gazınrafinerilerde işlenmesi neticesinde ortaya çıkan ara ürünlerden metan, etan gibi hafifhidrokarbon bileşikleri ve nafta, gasoil gibi ağır hidrokarbon bileşikleri oluşmaktadır. Hampetrol; atmosferik basınç altında kademeli distilasyon yöntemi ile ayrıştırılarak ve/veyaparçalama yöntemi ile hidrokarbon moleküllerini parçalayarak petrol ürünlerine dönüştürülür(Kayhan, 2020).Bu türev ürünler başlıca; petrol gazı (LPG), benzin, nafta, kerosin, dizel oil, luboil, fuel oil, gresyağı, parafin vakslar ve bitümendir. Doğal gazın ayrıştırılması ile de metan, etan, propan, naftaelde edilir. Ham petrolün rafinerilerde arıtılması ve işlenmesi sonucunda, ortalama olarak %43benzin, %18 fuel oil ve motorin, %11 LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı, propan veya propanbütan karışımı), %9 jet yakıtı, %5 asfalt ve %14 diğer ürünler elde edilmektedir (İTÜ, 2020).Petrokimyasallar hızla küresel petrol tüketiminin en büyük itici gücü haline gelmektedir.Petrokimya ürünlerinin, 2030 yılına kadar petrol talebindeki büyümenin üçte birinden fazlasınıve 2050ye kadar ise yarısını oluşturması beklenmektedir (IEA, 2018)
Nafta ham petrolün atmosferik koşullarda damıtılması sırasında elde edilen (30-170°C) renksiz,uçucu ve yanıcı sıvı hidrokarbon karışımlarına verilen addır. Nafta kimyasal olarak parafinik,naftenik ve aromatik hidrokarbonlardan oluşur. Nafta yaygın olarak solvent (çözücü) ve diğermaddelerin üretildiği bir ara ürün olarak kullanılır.Petrokimyanın ilk ortaya çıkışı 1920 ile 1925li yıllara dayanmaktadır. Petrokimyanın tümdünyada yaygınlaşması ise İkinci Dünya Savaşında, sentetik kauçuk ve patlayıcı maddeler içinkullanımının artmasıyla gerçekleşmiştir. Plastik ve kauçuk sektörleri petrokimya endüstrisininasıl gelişimini sağlayan iki önemli sektördür. Otomobil satışlarının artması kauçuk üretiminiartırmış; plastik maddeler ise hemen hemen tüm sektörlerde yaygın olarak kullanıldığından busektörlerin büyümesi ile doğru orantılı olarak petrokimya üretimi de önemli ölçüde artışgöstermiştir. Kimya sektöründe olduğu gibi Çin, dünyanın en büyük petrokimya üreticisi vetüketicisi konumunda bulunmaktadır. ABD ise kaya gazının avantajı ile dünyanın en büyüketilen işlemcisi durumundadır
Petrokimya sanayi Türkiyeye 1960lı yıllarda gelmiş ve kısa sürede hızlı bir gelişim göstermiştir. Sektör ülkemizdeki toplam kimyasal üretiminin %25ini temsil etmektedir. 1965yılında, ülkede petrokimya sanayinin geliştirilmesi amacıyla PETKİM kurulmuş ve 1970yılında devreye alınmıştır. Günümüzde Petkim Aliağa Kompleksinde toplam 1,903 milyon tonkapasite ile termoplastik ürünleri (AYPE, PVC, YYPE ve PP), elyaf hammaddeleri (ACN, PTA ve MEG) ve diğer petrokimyasal ürünler (Etilen, Benzen, PA, Gaz Klor, VCM) üretilmektedir.Türkiye petrokimya pazarı %11lik büyüme hızı ile dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarındanbirisidir. Türkiyenin petrokimya sektöründeki büyüme hızı GSYHdaki büyüme hızınınyaklaşık 2 katı düzeyindedir. Sektördeki büyüme hızı yüksek olmasına rağmen, Türkiyepetrokimya endüstrisi henüz pazar doygunluğa erişememiştir. Türkiyede kişi başına plastiktüketimi 45 kg/yıl iken ABD, Kanada ve batı Avrupa ülkelerinde bu oran 70-90 kg/yıl arasındadeğişmektedir (Petkim, 2020).
Polietilen, polipropilen gibi ürünlerin bulunduğu plastik ve kauçuk ürünlerin 2019 yılındakidünya ticareti 828 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. En fazla ticareti yapılan ürün grubu,polietilen başta olmak üzere 80,7 milyar dolarlık hacmi ile etilen polimerleridir. 2015 yılında6,9 milyar dolar olan Türkiyenin plastik sektöründeki net ithalatı 2019 yılında 5,3 milyardolara düşmüştür. Buna rağmen dünyadaki net ithalatçı sıralamasında 7. ülke olarak ön planaçıkmaktadır. Propilen polimerlerinde dünyanın en büyük üçüncü ithalatçısı olan ülkemizpolipropilen ithalatında ise ikinci sıradadır. Kauçuk sektöründe de Türkiye hammaddeninneredeyse tamamını ithal etmektedir. Ancak sahip olduğu güçlü otomotiv ve lastik sektörüsayesinde hammaddeyi işleyerek, ithal ettiğinden fazlasını ihraç edebilmektedir.Petrokimya sektörü teknoloji ve sermaye yoğun, ileri ve geri bağlantıları yüksek bir sektördür.Birçok ürün entegre biçimde üretilmektedir. Bu yüzden petrokimya sektörünün gelişmiş olduğuülkelerde petrokimya kümeleri oluşmuştur. Geniş alanlarda konumlanan kümeler, ülkeekonomilerine de önemli katkılar sağlamaktadır. AT Kearneyin Çukurova Kalkınma Ajansı desteği ile Adana Sanayi Odası için hazırladığı Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri BölgesiRaporunda dünyadaki iyi uygulama kümelerine detaylı biçimde yer verilmiştir. Raporda yeralan başarılı küme örneklerinde altyapı, teşvik, yönetim ve eğitim-insan kaynakları gibi konularön plana çıkmaktadır. Kümelerin çoğunda liman, demiryolu bağlantısı bulunmakta, etkin birkarayolu hattının yanında petrokimyasal ürünlerin taşınması için boru hattı da mevcuttur.Doğalgaza erişim, kesintisiz su teminin yanında merkezi hammadde tedariği, merkezi atıkyönetimi, merkezi akışkan tedariği (nitrojen, oksijen ve sıkıştırılmış hava) gibi yönetimselkonular bulunmaktadır. Devletin teşvik sisteminin önemli bir rol oynadığı bölgelerde eğitimiçin özel programlar düzenlenmekte, Ar-Ge merkezleri teşvik edilmekte hatta eğitim amaçlıgerçek fabrikalar kurulmaktadır. İlgili raporda yer alan ve ön plana çıkan petrokimya kümelerişu şekildedir
Houston-ABD: 449 milyar dolar GSYİHa sahip olan bölge toplam 5.152 üreticiye ve250.000den fazla çalışana ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın en büyük petrol üretimbölgesidir. Bölge Bayport Endüstriyel Bölgesi, Battleground Endüstriyel Kompleksi, BayportLimanını içeren 3 farklı endüstriyel kompleksi barındırmaktadır. ABDnin petrol işlemekapasitesinin %28,8ini oluşturan 27 rafineri de bölgededir. Bayport Endüstriyel Bölgesinde60 adet üretim tesisi bulunmakta olup kaya gazı teknolojisinin gelişmesi ile bölgenin ilerleyenyıllarda daha büyük petrokimyasal işleme kapasitesine sahip olacağı görülmektedir. Bölge, işyapma maliyetlerinin düşük olması, önemli devlet teşvikleri sağlanması ve avantajlı vergisistemi ile dikkat çekmektedir. 2015 yılı boyunca 35 milyar dolarlık yatırımla yeni rafineri vekimya fabrikaları kurulması planlanan bölgenin ana endüstri odakları petrol ve doğalgaz,biyomedikal ve havacılıktır. Bölge gelişmiş altyapısı ile de dikkat çekmektedir. HoustonLimanı ABDde ithalat hacminde birinci, ihracat hacminde ikinci ve toplam hacimde ikincidurumda bulunmaktadır. Limandan yıllık toplam 200 milyon ton kargo geçmektedir.Antwerp Limanı-Belçika: Yılda 40 milyon tondan fazla petrol işleyen Antwerp LimanıAvrupnın en büyük petrol ve kimyasal kümesidir. 130.000 dekarlık alana kurulmuş olanküme, içlerinde dünya çapında lider BASF, Air Liquide, Solvay, IBR, Ineos, Monsanto, Bayer,Lanxess, Total, ExxonMobil, Eurochem, Dow, Borealis gibi şirketlerin de bulunduğu 34 şirketeev sahipliği yapmaktadır. İçinde bulundurduğu derin su limanı, karanın 80 km içinde yer alankonumu ve her yöne bağlantısı bulunan gelişmiş kara, demiryolu sistemi ile dikkat çekmektedir.Depolama konusunda da küme dışından ortakların yönettiği 7 milyon metreküplük kapasite ilegelişmiş altyapıya sahiptir. Kümenin dâhili olarak hammadde ve bitmiş ürün taşımasında kullanılmak üzere aynı anda 100 farklı ürünün taşınmasına olanak sağlayan 1.000 kmlik boruhattı altyapısı bulunmaktadır. Bu boru hattı Avrupadaki nafta, likit hidrokarbon, etilen,propilen, sıvı yakıt, ham petrol, hidrojen, nitrojen ve oksijen taşıyan hatlara bağlantısı ile pekçok hammaddenin kümeye ulaştırılmasında kilit öneme sahiptir. Kümede ayrıca istihdamsağlamadan, ARGE faaliyetlerine ve eğitime uzanan birçok destek faaliyeti de yürütülmektedir.Antwerp Limanı personel eğitimi konusunda da uluslararası organizasyonlarla iş birlikleriyaparak işletme personeline teknik eğitim vermektedir.Jubail-Suudi Arabistan: 2005 yılında kurulan Jubail endüstri şehri 100.000 dekarlık bir alanakurulmuş olup 290dan fazla şirkete ev sahipliği yapmaktadır. Kümede faaliyet gösteren enbüyük şirketler Hadeed, Ar-Razi, Samad, Sadaf, Ibn Sina, Petra-Kemya, Sharq, Ibn Hayyan,Ibn Zahr, Ibn Al-Bitar olarak sıralanabilir. Jubail toplam 22,5 milyar dolar GSYİH ile önemlibir endüstriyel alan olarak dikkat çekmektedir. Kuruluş amacı ülkede çıkarılan ham petrolünişlenmesi olan bölge tek başına Suudi Arabistanın petrol dışı ihracatının %85ini, Dünyapetrokimya üretiminin %7sini yapmaktadır. Kuruluşundan günümüze kadar 110 milyar dolaryatırım çeken küme gelişmiş bir lojistik altyapısına sahiptir. Jubail havalimanı şehrin 25kilometre dışında endüstriyel alanın yakınında yer almaktadır. Bölgeden geçen Dhahran-Jubailotoyolu ve Abu Hadriyah otoyolu bölgenin kara yolu taşımacılığına destek vermektedir. JubailLimanı da toplam 44.700 ton kargo kapasitesi ile dünyanın en büyük 92. limanı olarakgörülmektedir. Demiryolu konusunda da Saudi Landbridge Projesi ile bölgenin Dammamakarayolu ile bağlanması planlanmaktadır. Bölgede Jubaili Yanbuya bağlayan boru hattıprojesi ile kümenin lojistik kapasitesine boru hattı taşımacılığının da eklenmesiplanlanmaktadır. Suudi Arabistan kalifiye iş gücü geliştirme konusunda İnsan KaynaklarıGeliştirme Fonu ile özel sektöre iş gücünü geliştirme, eğitim ve istihdam masraflarını paylaşmakonularında destek vermektedir. Bu fonun bir diğer amacı da iş gücünü hazırlayan ve eğitenözel kuruluşlara destek sağlamaktır.Jurong Adası-Singapur: Singapur, kuzeyde Malezya, güneyde ise Endonezya'nın RiauAdaları ile çevrili, 725 kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın az sayıdaki şehirdevletlerinden biridir. 1819 yılında kurulan liman ile birlikte Güney Asyaya yönelik antrepove ticaret merkezi olmasıyla önem kazanmıştır. Uzun yıllar İngiliz sömürgesinde bulunan ülke1965 tarihinde bağımsız bir cumhuriyet statüsüne kavuşmuştur. 2019 yılı nüfusu 5,7 milyonolup gayri safi yurt içi hasılası 507,6 milyar dolardır. Ekonomisi başta sanayi olmak üzereticaret ve finansal hizmetlere dayanmaktadır (DSS, 2020). Jurong, Singapur'un sanayileşmede büyüme ve başarısını temsil eden en önemli bölgedir. 1961yılında yabancı yatırımları çekmek için büyük arazi ve altyapı geliştirme çalışmalarıbaşlamıştır. Ekonomik Kalkınma Kurulu (EDB) altında başlayan çalışmalarda sanayileşmehızlandıkça, bölgenin yönetimi daha zor ve karmaşık hale gelmeye başlamıştır. Bunun üzerine1968'de Jurong Town Corporation (JTC), Singapur'un ekonomik kalkınması için endüstriyelaltyapının planlanması ve geliştirilmesine öncülük etmekle görevlendirilen uzman bir kurumolarak çalışmaya başlamıştır (JTC, 2020).1891den itibaren Singapuru lojistik üs olarak kullanan Shell firması 1961 yılında ülkedeki ilkrafineriyi hayata geçirmiştir. Mevcut operasyonlarının yanı sıra, sağlanan teşvik ve vergiindirimleri bu kararda önemli rol oynamıştır. Shelli 1966da Mobil Rafinerisi, 1970de EssoRafinerisi, 1979da SRC Rafinerisi takip etmiştir. Mobil ve Esso rafinerileri 1999 yılında boruhatları ile birleştirilerek ExxonMobil adıyla tek tesis olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Buşirketler, rafineri yatırımının yanında geniş bir hammadde yelpazesi sunan dünya ölçeğindeentegre kraker kompleksleri inşa etmişlerdir. Üretilen hammaddeler Sumitomo Chemicals,Lanxess ve Asahi Kasei gibi çeşitli petrokimya firmaları tarafından kullanılmaktadır (Rikvin,2020).JTC, 1980lerde Singapur'un sermaye yoğun ekonomik faaliyetlere geçişini desteklemek için10 yıllık vizyoner bir master plan başlatmıştır. Hedef sektörler arasında elektronik, ilerimühendislik ve kimyasalların yanı sıra yüksek teknoloji Ar-Ge ve hizmet endüstrileribulunmaktadır. 1990'lar, yükselen yabancı yatırımların ve gelişen endüstrilerin ortasında hızlıekonomik büyümeyi başlatmıştır. Artan talep üzerine 1995 yılında 7 adanın birleştirilmesi veimar çalışmalarına başlanmıştır. 2009 yılında tamamlanan proje ile 32.000 dönümün üzerindetek bir ada olan Jurong Adası oluşturulmuştur (SJ, 2020). Ayrıca 2014 yılında 950 milyondolara mal olan Güneydoğu Asyanın ilk yer altı deposu faaliyete geçmiştir. Yerin 130 metrealtında, 1,47 milyon metreküp depolama hacmine sahip olan depo 600 dönümlük bir avantajsağlamaktadır (JTC, 2020). 21. yüzyılda, Singapur ekonomisi yatırım odaklı olmaktaninovasyona dayalı yeni bir dönüşüm dönemine geçmiştir. 2010 yılında başlayan Jurong AdasıVersiyon 2.0 girişimi beş temel ekseni hedef almaktadır: enerji; lojistik ve ulaşım; hammaddeseçenekleri; çevre ve su. Gelecekteki büyüme için belirlenen hedef Singapurun temiz teknolojiyeteneklerinin artırılmasıdır.Jurong Adası günümüzde, 47 milyar Singapur doları yatırımla 100'den fazla şirkete ev sahipliğiyapan birinci sınıf bir petrol rafineri merkezidir. Enerji ve kimya sektörüne büyük katkısağlayan ada 26.000 kişiye istihdam sağlamaktadır (SJ, 2020).Jurong Adasının gelişiminde coğrafi konum, limanın mevcudiyeti ile teşvik ve vergi avantajlarıilk aşamada gelmektedir. Ayrıca yapılan uzun vadeli planlamalar ve altyapı yatırımları Jurongudünyanın önemli petrokimya merkezlerinden biri haline getirmiştir. “Plug and play adı verilenve bir boru hattı ağı aracılığıyla tesisler arası kesintisiz entegrasyon sağlayan sistem yatırımcılariçin büyük kolaylık sağlamaktadır. Bir tesisin çıktısı diğer komşu tesisler için girdioluşturmakta, şirketlerin hammadde ve ürünleri birbiri arasında alıp satmasını mümkünkılmaktadır. Bu, zamandan ve nakliye maliyetlerinden tasarruf etmenin yanı sıra dökülme vekontaminasyon riskini de azaltmaktadır.Atık su arıtma, kamu hizmetleri ve depolama gereksinimleri gibi dış kaynak kullanımı içinkapsamlı hizmet sağlayıcı firmalar mevcuttur. Örneğin, Hitachi Engineering, mühendislik,tedarik ve inşaat hizmetleri; Sembcorp, Tuas, Power Utilities atık su arıtma hizmetleri; vePipenet, Keppel Merlimau Cogen gibi firmalar altyapı hizmetleri sağlamaktadır. Tüm bunlarşirketlerin temel iş faaliyetlerine odaklanmalarına izin verirken, sermaye giderlerinde yüzde 25-30'a ve lojistik maliyetlerinde yüzde 10-15'e varan tasarruflar sağlamaktadır.Adada eğitim ve ARGE çalışmalarına özel bir önem verilmektedir. Kimya endüstrisi için yenisüreçler ve uygulama geliştirmede araştırma programları yürüten A*STAR (Bilim, Teknolojive Araştırma Ajansı) altında özerk bir ulusal araştırma enstitüsü olan Kimya ve MühendislikBilimleri Enstitüsü (ICES) bulunmaktadır. Ayrıca, Singapur Ekonomik Kalkınma Kurulutarafından, kimya endüstrisine yeni girenlerin eğitimini desteklemek ve mevcutprofesyonellerin yeteneklerini geliştirmek için adada bir Kimyasal Proses Teknoloji Merkezioluşturulmuştur (Rikvin, 2020).Dünya Bankasının 2019 yılı iş yapma kolaylığı endeksinde ikinci sırada yer alan Singapurfarklı sektörlerde ve çeşitli ölçekteki firmalara yönelik hazır ofis çözümleri sunmaktadır.
-
Adana Kimya ve Petrokimya SanayiiÇukurova Bölgesinde endüstriyel üretim 1500lü yıllara dayanmakla birlikte modern üretimtesislerin kurulması pamuk ekimi sonrası 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir. Adanadakiilk fabrika 1864 yılında kurulan bir çırçır fabrikasıdır. Kimya sanayisinin kayıtlara ilk kezgeçtiği tarih ise 76 çalışana sahip 17 işletme ile 1927 yılıdır. 1950li yıllarda az sayıda sabunimalathanesi bulunmaktadır. Kimya sektörünün gelişimini sağlayan ana etmenler 1966 yılındakurulan SASA, 1968de açılan Plassa ve 1971 yılında hizmete geçen Pilsadır. Açılan büyük
ölçekli fabrikalarla Adana kimya ve plastik sanayisi gelişmeye başlamış ve 1988 yılında 10firmada 5752 kişinin çalıştığı bir yapıya ulaşmıştır (Adana İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü,2019).Günümüzde Adanada kimyasal ürünleri imalatında 158 işyeri ve 3.692 sigortalı çalışanbulunmaktadır (SGK, 2018). Bu veriler toplam işyeri sayısının binde 4ünü oluştururkenAdanadaki çalışan sayısının %1,2sini teşkil etmektedir. Sektörün yapısından kaynaklı olarakAdanada da firmalar imalat sektör ortalamalarının üzerinde çalışan sayısına sahiptir. Kimya,tekstil sektöründen sonra firma başına en fazla çalışan sayısına sahip sektördür. Adana, Türkiyekimya sektörü çalışanlarının %4,6sına sahip olup il bazında altıncı sıradadır. Türkiyedeçalışan sayısı açısından önemli bölgeler Marmara Bölgesi (İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ)ve İzmirdir. Kimya sektörüne ek olarak Adanaâ€da kauçuk ve plastik ürünleri imalatında 341firma, 4.971 çalışan yer almaktadır.Kimya sektörü Adanada net satış rakamlarında ön plana çıkmaktadır. Sanayi ve TeknolojiBakanlığının yaptığı büyüklük, başatlık ve uzmanlık analizlerinde Adanadaki imalatsektörleri arasında uzmanlıkta 2014 yılında ilk sırada, 2015 yılında ikinci sırada yer almaktadır.Net satışlar üzerinden ildeki sektörel uzmanlaşmayı gösteren analizde Adana kimya sektörü,2,6 uzmanlık katsayısı ile Yalovadan sonra Türkiyede ikinci sırada gelmektedir. Bu durumunen önemli sebebi SASA Polyester ve Meltem Kimya gibi Türkiyenin en büyük sanayikuruluşları arasındaki iki firmadır. İstanbul Sanayi Odasının yaptığı 1000 Büyük SanayiKuruluşu çalışmasında SASA Polyester 77. sırada, Meltem Kimya 677. sırada yer almaktadır(İSO, 2018). SASA yıllık 500.000 ton elyaf üretimi ile dünyanın önemli elyaf üreticilerindenolup Dimetil Teraftalat gibi özel polimerler ve iplik üretmektedir. Meltem Kimya ise PolietilenTeraftalat (PET), PVC gibi polyester çeşitleri üretmektedir. Adanada yer alan bazı önemlikimya firmaları ve ürünleri şu şekildedir: Aschem (polistren), Beyaz Kâğıt (temizlikmalzemeleri), Agakim Kimya (su bazlı polimerler), Sepaş Plastik (PE plastik film), Ersoplast(geri dönüşümle PE granül), Eksoy Kimya (tekstil kimyasal ve boyaları), Ertar Kimya (tarımsalilaçlar), Alpa İnşaat (yapı kimyasalları), Alteks Kimya (organik gübre, uçak sis boyası, yapıkimyasalları), Technochem (çeşitli kimyasallar), Proser Chemicals (tekstil kimyasalları),Adafer Gübre (gübre), Agrotime (gübre), Alde Kimya (çeşitli kimyasallar), Merpa Kimya(temizlik ürünleri).
Türkiye kimyasal ürünler dış ticaretinin büyük kısmı İstanbuldan gerçekleştirilmektedir.Türkiye kimyasal ürün ihracatının %61ini ve ithalatının %59unu tek başına İstanbulgerçekleştirmektedir. İstanbulu ihracatta İzmir, ithalatta Gaziantep takip etmektedir.Kimya sektörü Adana dış ticaretinin en önemli sektörüdür. Adanada ithalatın %45, ihracatın%14ünü kimya sektörü oluşturmaktadır. İl içinde ithalatta önemli bir farkla birinci, ihracattaüçüncü sektör konumundadır. Türkiye kimyasal ürün ihracatının %2,7si, ithalatının ise%3,2sini Adana gerçekleştirmektedir.2019 yılında Adanadan 272 milyon dolar kimyasal ürün ihracatı yapılırken yaklaşık 1 milyardolarlık ithalat gerçekleştirilmiştir. Son 10 yıllık süreçte ithalattaki artış dikkat çekicidir. Adanaiçin 2010-2019 dönemine bakıldığında kimya sektöründe ihracat %6 artarken ithalat %84artmıştır. Bu durum il dış ticareti ile uyumsuzluk göstermektedir. 10 yıl öncesine göre Adanaithalatı bugün aynı seviyelerdeyken ihracat yaklaşık %40 artmış durumdadır. İthalatın kimyadaalt sektörlere göre kırılımı incelendiğinde büyük oranda hammadde ithal edildiğigörülmektedir. 2019 yılında 437 milyon dolarlık ana kimyasal madde, 417 milyon dolarlıkkauçuk-plastik hammaddesi ithal edilmiştir. Bu açıdan Adana kimya ve plastik sektörlerinin hammadde ihtiyacını yurtdışından temin ederek gelişmekte olduğu ve yurtiçi artan talebeyönelik çalıştığı söylenebilir.Ülke bazında Adana kimya ihracatında Irak ön plana çıkmaktadır. Adana kimyasal ürünihracatının %19u Iraka gerçekleştirilmektedir (TÜİK, 2017). Iraka sabunlar, yüzey-aktifmaddeler vb. ürünler ihraç edilmektedir. Irakı Çorlu Serbest Bölgesi, Çin, Azerbaycan veGüney Kore takip etmektedir. İthalatta ise organik kimyasal ürünler baskın bir konumda olupHollandayı sırasıyla Suudi Arabistan, Kuveyt, İsrail ve Çin takip etmektedir.
NACE ve ISIC sınıflandırmalarında “kimyasal madde ve ürünler ile plastik ve kauçukürünleri farklı sektörlerde sınıflandırılmaktadır. Ancak kimya ile ilgili birçok sektörçalışmasında sektörlerin birbiri ile olan sıkı ilişkisi nedeniyle plastik sektörü ile birlikte elealınmaktadır. Akdeniz İhracatçılar Birliği de kimya sektöründen yapılan ihracat kalemlerindekimya ve plastik ürünlerini birlikte değerlendirmektedir. 2019 yılında Adanadan en fazlaihracatı yapılan ürün kısa adıyla PET olarak bilinen Polietilen Teraftalattır. Yaklaşık 78 milyondolarlık ihracat rakamına sahiptir. Bunun dışında ürün bazında yıkama ve temizleme ürünleri(sabun hariç), torba ve çantalar, alçak yoğunluk polietilen, boru ve hortumlar, profil ve çubuklar, boyalar ön plana çıkmaktadır. Adana kimya ihracatı; plastik hammadde ve plastiknihai ürünlerde yoğunlaşmaktadır.On Birinci Kalkınma Planında kimya sektörü için katma değeri yüksek, çevre dostu verekabetçi ürünlerin üretilebildiği, sürdürülebilir, ileri teknoloji kullanan, koordineli yatırımlarınyapılması ve böylece ülkemizin ithalat bağımlılığının azaltılması, sektörün dünya üretim veihracatındaki payının artırılması, temel amaç olarak belirlenmiştir. Bu hedefe yönelik belirlenen8 tedbirden bir tanesi şu şekilde ifade edilmiştir: “Çukurova bölgesinde büyük ölçeklipetrokimya tesisi kurulacaktır. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinde başlayacak büyükölçekli yatırımlar tamamlanarak temel petrokimyasallar da dâhil olmak üzere entegre üretimyapısı kurulacaktır.Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri BölgesiIrak-Türkiye, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Ceyhan-Kırıkkale boru hatlarının merkezinde, günlük 2,6milyon varil petrol taşıma kapasitesine sahip Adana, Türkiye için stratejik bir öneme sahiptir.10. Kalkınma Planında Ceyhanın uluslararası petrol piyasasında ana dağıtım noktalarındanve petrol fiyatlarının teşekkülünde önemli merkezlerden biri olması yolundaki çalışmalarsürdürülecektir ifadesi yer almaktadır. Bu avantaj ile birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın RecepTayyip Erdoğan tarafından müjdesi verilen 5 mega endüstri bölgesinden birisi Ceyhandadır.Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi 13.410 dekar alan için 17/10/2007 tarihli 26673 sayılıResmi Gazetede yayımlanarak ilan edilmiştir. Bölgenin, Ortadoğu petrol ve gaz rezervleri,uluslararası enerji boru hatları ve İskenderun limanına olan yakınlığı ile enerji sektörü içinönemli bir yatırım olacağı düşünülmektedir. Bölgede petrokimya ve kimya ürünleri alanlarındayapılacak yatırımlar sadece bölgemizin değil ülkemizin kalkınmasına, cari açığın azaltılmasınave 2023 yılı hedeflerine ulaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.Enerji Bölgesi ilimizin önemli yatırımları arasında başı çekmektedir. Bölgenin yatırımlara hazırhale gelmesi için imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporunun hazırlanma sürecitamamlanmıştır. Taşınmazlarla ilgili hukuki ve idari problemler çözülerek bölgeye yönelik imarplanı tamamlanmıştır. Alandaki mülkiyet, kamulaştırma, imar ve tahsis işlemlerine ilişkinsorunların çözümüne yönelik yoğun çalışmalar yürütülmüştür. Bu kapsamda; orman vasfınıkaybetmiş alanların orman sınırları dışına çıkarılması için 07 Mart 2019 tarih ve 807 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı alınarak ilk uygulaması Ceyhanda gerçekleştirilmiştir. Yakın birdönemde Rönesans Holding, Sonatrach, Port of Rotterdam işbirliğinde polipropilen üretimineyönelik proje için temel atılması hedeflenmektedir.Ceyhanda yapılacak polipropilen üretimi projesinin 5 Eylül 2019 tarihli Resmi GazetedeYatırımlara Proje Bazlı Devlet Yardımı verilmesi kapsamında devlet teşviklerindenfaydalanabileceği ilan edilmiştir. Ceyhan Polipropilen Üretim AŞ tarafından hayata geçirilecek,8 milyar 225 milyon lira tutarındaki sabit yatırım miktarı ile yıllık 450 bin ton kapasitelipolipropilen (Türkiyenin 2019 yılı polipropilen ithalatı 1,8 milyon ton) üretim tesisikurulacaktır. Projeyle 590 kişiye ilave istihdam sağlanması öngörülmektedir. Bu yatırımlaTürkiye için stratejik öneme sahip otomotiv sanayisi, tekstil, ambalajlama ve plastik ürünlerigibi birçok kullanım alanı bulunan plastik ham maddenin üretim kapasitesi artırılacaktır.Böylece dışa bağımlılığın azaltılması, döviz tasarrufunun sağlanması, Türkiye'nin tüketimininyerli kaynaklarla karşılanması sağlanacaktır.Uzun vadede polipropilen yatırımına ek olarak bölgede birçok petrokimyasal tesisiplanlanmaktadır. Bu yatırımların, inşaat sırasında 10 yıl boyunca 40.000, tüm tesisler hizmetegirdiğinde 10.000 kişiye istihdam sağlayacağı öngörülmektedir. Türkiye cari açığına yıldayaklaşık 2 milyar dolar katkı sağlayacaktır. Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesinde; liman, PDH-PPtesisi, Naptha Cracker, HDPE/LLDEP/LDPE tesisi, Polipropilen tesisi, MethanolMMA/PMMA Asetonphenol tesisi, Choloro-Alkalin Soda Chlorine, Peroksit, Strin/PolistrinABSB, Ethylene Oxide Propylene Oxide Polyether, Pet Polyether Polyamides, Polycarbonate,Oxy-alcohols, Methanol MMA/PMMA Acetone Phenol Expension, TDI/MDI/PMDI, SMRAmmonia üretim tesisleri planlanmaktadır.2015 yılında Çukurova Kalkınma Ajansı tarafından Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesine yönelikAdana Sanayi Odasına bir doğrudan faaliyet desteği verilmiştir. Verilen destek ile hazırlananraporda Türkiyenin mevcut durumu, makroekonomi, ticaret dengesi ve rekabet gücüeksenlerinde değerlendirilmiş ve Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesine yol göstermesi ve doğruşekilde kurgulanmasına yönelik olarak küresel anlamda faaliyette olan petrokimya kümeleri vesanayi şehirleri incelenerek çıkarımlar yapılmıştır.Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda Adanada kimya sektörüneyönelik yeni alan oluşturma çabaları devam etmektedir. Kimya İhtisas OSB kurulumuna yönelik yaklaşık 40.000 dekarlık arazi belirlenmiş, fizibilite çalışmaları yaptırılarak tescilaşamasına gelinmiştir.Kimya Vadisi ProjesiKimyasal Madde Üretim Teknolojileri Merkezi (kimya vadisi projesi) ülkemiz ve bölgemizdeüretilmeyen katma değeri yüksek kimyasal maddelerin belirlenmesi, nasıl üretilebileceklerininve üretim teknolojisinin ortaya koyulması, üretim teknolojisi ve fizibilitesi yapılankimyasalların girişimcilerin bilgisine sunulmasını hedeflenmektedir. Bunun sonucunda daithalatın azaltılması, ihracatın arttırılmasına katkı sağlanması beklenmektedir.Proje sahibi, Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş. olup Adana Sanayi Odası,Adana Ticaret Odası, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Adana Büyükşehir Belediyesi, ÇukurovaÜniversitesi ve Akdeniz İhracatçı Birlikleri projenin ortaklarıdır. Toplam 5 milyon TL bütçeliprojenin 3,75 milyon TLsi Çukurova Kalkınma Ajansı tarafından geri kalan 1,25 milyon TLise proje sahibi ve ortakları tarafından karşılanmaktadır.Proje ile hâlihazırda ithal edilerek tedarik edilen 5 adet kimyasalın üretim teknolojilerininbelirlenmesi ve bunun yerli sanayi sektörü ile paylaşılması, kurulacak merkeze 10 sürekli, 2geçici istihdam sağlanması, bölgede yer alan firmaların bünyesinde bulunan kimya ile ilgilimakine ve teçhizatların etkin ve verimli kullanımına yönelik eğitimlerin verilmesi ve böylecekimya alanında yetişmiş kalifiye eleman sayısının artırılması hedeflenmektedir. Projetamamlandıktan sonra kurumsal ve finansal sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için proje sahibive diğer paydaşların ortaklığında bir anonim şirket kurulması ve projenin çıktılarının bu şirketaracılığıyla ticarileştirilmesi planlanmaktadır.Projenin başvuru sahibi ilk aşamada Çukurova Üniversitesidir. 2019 yılı içerisinde ÇukurovaÜniversitesi, projenin Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş.ye devredilmesitalebinde bulunmuş ve Ajans Yönetim Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Proje mevcutdurumda tamamlanmış ve Adana Sanayicilerine hizmet vermeye başlamıştır.
-
Teşvik Sisteminde AdanaAdana 2020 yılının Ağustos ayında Resmi Gazetede yapılan değişiklikle teşvik sisteminde 2.bölgeden 3. bölgeye geçmiştir. Ancak kimyasal ürün üretimi orta-yüksek teknoloji yatırımlarıarasında yer almakta olup zaten 4. bölge desteklerinden faydalanabilmektedir. Bu kapsamda 1milyon TL ve üzeri kimyasal ürün yatırımları bölgesel teşviklerden faydalanacak olup KDVistisnası, gümrük vergisi muafiyeti, SGK işveren hisse desteği (6 yıl %25 yatırıma katkı oranı),vergi indirimi desteği (yatırıma katkı oranı %30) ve faiz desteğinden (TL 4 puan, döviz 1 puanindirimli) faydalanabilmektedir.Bölgesel teşviklerin yanı sıra petrokimya sektörü gibi stratejik ve büyük yatırımlar için 2016yılında Å“yatırımlara proje bazlı devlet desteklerigetirilmiştir. Asgari sabit yatırım tutarı 100milyon dolar olan ve ülkemizin kritik ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak,dışa bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümü gerçekleştirecek, yenilikçi, Ar-Ge yoğun veyüksek katma değerli yatırımların proje bazlı olarak desteklenmesine başlanmıştır. Projeözelinde değişmekle birlikte; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergiindirimi veya iadesi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopaj desteği, niteliklipersonel desteği, faiz veya hibe desteği, sermaye katkısı, enerji desteği, kamu alım garantisi,yatırım yeri tahsisi, altyapı desteği, izin ve ruhsatlar için yasal süreçlerde düzenleme yapılmasıgibi destek çeşitleri bulunmaktadır. Destek verilmesi planlanan yatırımlara Bakanlar Kurulukarar vermekte ve Resmi Gazetede yayınlanmaktadır. Adanadan bugüne kadar SASAnın üçprojesi ve Ceyhan Polipropilen Üretim A.Ş.nin bir projesi proje bazlı devlet desteklerinialmaya hak kazanmıştır.
Sonuç
Kimya sektörü, ekonomide oluşturduğu etki ve diğer endüstrilerle olan yakın ilişkisi nedeniyleülke politikalarında stratejik bir öneme sahiptir. Üretim ekseninin doğuya kaydığı süreçte Çin,2009 yılından itibaren ABD, Almanya, Japonya gibi ülkeleri geride bırakarak lider konumagelmiştir. ABD son yıllarda bulunan kaya gazı rezervleri ile nafta üretimine önemli bir maliyetavantajı sağlamış ve dünyanın en büyük ETİLEN üreticisi konumuna yükselmiştir. Dünyaekonomisinin doğrudan ve dolaylı yollarla %7sini oluşturan kimya sektörü için ülkeler yenihammadde bulmak, yeni üretim alanları oluşturmak ve Ar-Ge çalışmaları için yoğun gayretgöstermektedir.
-
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, dünyada en düşük çimento fiyatı olan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, "Kamuoyunda hala çimentocular zam yaptıkları için konut fiyatları artıyor diye bir yanlış bir söylem var. Bu tamamen yanlış.
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, dünyada en düşük çimento fiyatı olan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, "Kamuoyunda hala çimentocular zam yaptıkları için Konut fiyatları artıyor diye bir yanlış bir söylem var. Bu tamamen yanlış. Binaların cinsine göre bir inşaatın maliyeti içinde çimentonun payı yüzde 2 ila 4 civarında" dedi.
TÇMB düzenlediği basın toplantısında, çimento sektörü 2018 yılı değerlendirmeleri ve 2019 yılı beklentilerinin yanı sıra sektör önceliklerini paylaştı. Çimento fiyatları ile ilgili açıklama yapan Özdemir, "Türkiye'de beton tüketiminin neredeyse yüzde 30-35'ini İstanbul'daki projelere harcanıyor. Kum ve çakıl bizim dışımızda olan maliyetler. Beton fiyatı arttığında sanki sadece çimentodan artıyormuş gibi bir izlenim var. Bu tamamen yanlış. Betonun içinde çimentonun maliyeti üçte bir civarında. Halk tabiriyle beton bugün 100 lira ise bunun 33 lirası çimento. Binaların cinsine göre bir inşaatın maliyeti içinde çimentonun değeri yüzde 2 ila 4 civarında. Betonun içinde maliyet olarak üçte birindeyiz. Çimento fiyatı arttı, onun için beton, inşaat maliyetleri de arttı algısı yanlış. Biz Limak olarak Afrika'da iki ülkede çimento üretimi ve satışı yapmaktayız. Bunlardan biri Fil Dişi Sahilleri, diğeri Mozambik. Satışlarımız burada lira, orada euro ile... Burada çimentoyu 150 liraya satıyorsak, orada 150 euroya satıyoruz; yani, buradaki fiyatın neredeyse 6 katı. Biz dünyada en ucuz çimento fiyatı olan ülkeyiz" dedi ve ekledi:
"İç piyasadaki daralmayı ihracatla kapatmaya çalıcağız"
"Bizler enflasyonla topyekün mücadele de büyük fedakarlık yaptık, yapmaya da devam edeceğimizi, elimizi taşın altına da sokacağımızı söyledik. Ama kamuoyunda hala çimentocular zam yapıyorlar işte konut fiyatları artıyor diye bir yanlış anlamayı önleme çalışıyoruz. İç piyasadaki daralmayı ihracatla kapatmaya çalışacağız. Ocak ayına baktığımız zaman miktar olarak yüzde 100 daha fazla ihracat yaptık. İsrail'e ABD'ye çimento yolluyoruz. İnşallah Suriye düzelirse bu rakamın çok daha fazla olacağını düşünüyoruz. Şu anda sınır kapılarındaki sıkıntılarımızdan dolayı Suriye'ye ihracat yapamıyoruz. Talep var ama yapamıyoruz. İhracatta 1-2 dolar karla satabiliyoruz bizle beraber çin Endonezya, Vietnam ile uğraşıyoruz. Biz de nakliye avantalarımızı kullanarak pazar da payımızı artırmaya çalışıyoruz"
"Emlak fiyatlarındaki artışın bize bağlandığını görünce çıldırıyoruz"
Sanko Holding Yönetim Kurulu Bşakan Vekili Adil Sani Konukoğlu da, "Gerçekten de biz çimento üreticileri olarak ne zaman emlak fiyatlarının artmasının bize bağlandığını görünce inanın çıldırıyoruz. Nedeni ortada bizim katkımız yüzde 4; yüzde 96'sı ne durumda? Kimse bu oranı tartışmıyor. Üstüne üstelik hiçbir zaman unutmayalım ki bizim çimento üretirken de maliyetimizin yüzde 65'i dışa bağımlı, enerji. Çimentoya gelen zamma baktığınız zaman bir şey ortada. Dünyadaki en ucuz çimento Türkiye'de" dedi.
Zararına çimento sattıklarını ifade eden Konukoğlu, "Biz buradan ABD'ye çimento gönderiyoruz neden çünkü ABD'de 150 dolara çimento satılıyor bizden 35-40 dolara çimento alıyor.
Götürüyor ABD'ye 150 dolara satıyor. 60 dolar da nakliye ücreti. Böyle ucuz olduğu zaman kim almaz çimentoyu. Biz zararına mal satıyoruz. Türkiye'deki konut fiyatlarının artmasında inşaat maliyetlerinin artmasında lütfen bize de bağlamayın. Bir tek biz değiliz; hiç bir şey de yapmadık. Dönüp baktığınız zaman son 6 aydır zam da yok" diye konuştu.
"Çin'den daha ucuza satıyoruz"
Sabancı Holding Çimento Grup Başkanı Tamer Saka da, " Türkiye'deki maliyetlerimizin tamamı TL olduğu yönünde bir algı var. Yüzde 65-yüzde 70 seviyesindeki girdilerimiz döviz cinsinden fiyatlanan maliyetlerdir" dedi ve şunları söyledi: "Türkiye'deki çimento fiyatı dünyadaki en düşük çimento fiyatıdır. Türkiye'de satılan çimento, bugün Çin'den, dünyadaki gelişmekte olan ülkelerinden daha ucuzdur. Dolayısıyla bu da esasında sektörün içinde bulunduğu zorluğu da bence tek başına ifade eder bir unsurdur. Maliyetlerimiz birçok ülkeye kıyaslandığı zaman ne kadar yüksek olduğunu düşünürseniz, fiyatınızın tüm bunlardan düşük olması bizi rekabetçilik anlamında ciddi sıkıntıya sokmaktadır. Bu sektör yatırımla büyüyen bir sektördür." (Fotoğraflı) - İstanbul
-
İspanya'nın sekiz aylık çimento tüketimi 2021'de artıyor
01 Ekim 2021
İspanya: 2021'in ilk sekiz ayında ulusal çimento tüketimi, 2020'nin ilk sekiz ayında 8,48 milyon ton olan yıllık bazda %13 artarak 9,58 milyon ton oldu. İspanyol Çimento Sanayicileri Derneği (Oficemen), tüketimin 2 kaldığını söylüyor 2019'un ilgili döneminde Covid-19 salgın öncesi seviyelerin % altında. El Economista gazetesi, derneğin 2020'de tam yıl çimento tüketimini 14,6 milyon ton, 2019'un tam yılı rakamı olan 14,7 milyon tonun biraz altında tahmin ettiğini bildirdi.
Başkan José Cascajero, "Bu seviyeler bizi gelecek yıllarda umut verici bir büyüme yoluna soktu. Birincil talep kaynağı olmaya geri dönen altyapı ve konut inşaatının toparlanması, hem tüketimin hem de beklentilerin artmasına izin verdi. Nisan 2021'den bu yana önemli ölçüde iyileştirilecek.â€
2022'de, kısmen AB'nin Covid-19 salgını sonrası toparlanma fonunun olumlu etkileri nedeniyle yıllık talep artışının %3 - 5 olacağını tahmin ediyor. Cascajero, artan elektrik fiyatlarının ve CO2 emisyon ücretlerinin artan yükü konusunda uyarıda bulundu ve büyüme üzerindeki etkilerini azaltmak için 'yapısal reformlar' çağrısında bulundu.
-
Alıntı:
Originally Posted by
Dandanakan
https://www.tradingview.com/x/Njs1T2jY/
-
Mangal Industries, Kogi eyaletinde 3 milyon ton/yıl çimento fabrikası kuracak
05 Kasım 2021
Nijerya: Mangal Industries, kuzeydeki Kogi eyaletinde 3 milyon ton/yıl kapasiteli yeni bir entegre çimento fabrikasının teslimatı için Çin merkezli Sinoma International Engineering ile bir sözleşme imzaladı. Daily Independent gazetesi, tesisin 600 milyon ABD dolarına mal olacağını ve 2024'ün başlarında devreye alındığında 'binlerce' iş yaratacağını bildirdi. Sinoma International Engineering ayrıca tesis için özel bir 50 MW enerji santrali kuracak.
Mangal Industries'in başkanı Alhaji Dahiru Mangal, “Bu yatırım, Mangal Industries tarafından uygulanmakta olan iddialı bir yatırım programının parçası. Fabrika, en yüksek çevre standartlarına uygun çimento üretimi için mevcut en iyi teknolojiye güvenecek.†Mangal, bölgenin en büyük ekonomisindeki devasa altyapı ve konut açığını kapatmak için Nijerya çimento endüstrisine stratejik olarak yatırım yapıyor. Bu yatırım, Mangal'ın Nijerya'nın altyapı ve ekonomik gelişimine olan bağlılığını pekiştiriyor ve ülke ve bölgedeki ekonominin olumlu görünümüne olan güvenini yansıtıyor.â€
-
Rigaku Corporation, çimento kalite kontrolü için MiniFlex XpC x-ray difraktometresini piyasaya sürdü
08 Kasım 2021
Japonya: Rigaku Corporation, çimento numunelerinin analizi için yeni MiniFlex XpC yüksek verimli hızlı x-ray difraktometresini (XRD) piyasaya sürdü. Tedarikçi, ürünün çimento bileşimindeki değişiklikleri hızlı bir şekilde tanımlayabildiğini söylüyor. Bir EasyX arayüzü kullanır ve numune yükleme robotu veya konveyör bandı kullanılarak otomatikleştirilebilir.
Başkan ve CEO'su Toshiyuki Ikeda, “MiniFlex XpC, hızlı ve doğru kalite kontrol ölçümleri için üretim açısından optimize edilmiş bir toz kırınım ölçerdir. En son gelişmeleri ve Rigaku SmartLab gibi sınıfında lider ürünlerden öğrenilen dersleri kullanan bu kompakt XRD, rakipsiz performans ve kullanım kolaylığı sunuyor."
-
05 Kasım 2021
Dünya: Üç çimento üreticisi - Cemex, Dalmia Cement ve Holcim - COP26'nın First Movers Coalition kamu-özel ortaklığının kurucu üyeleridir. Ortaklık, küresel satın alma gücünü , emisyon azaltma hedeflerinin küresel olarak gerçekleştirilmesine yönelik toplu etkiyi hızlandırmak ve ölçeklendirmek amacıyla, ortaya çıkan CO 2 emisyonu azaltma teknolojileri için pazarlar yaratmak üzere kullanmayı planlıyor .
Koalisyon, şu anda piyasada bulunan teknolojilerin2030'dan önce CO 2 emisyonlarının %82'sini ve 2050'den önce %50'sini oluşturmasını beklerken, gelecekteki teknolojilerin 2030'dan önce %15 ve 2050'den önce %46'sını oluşturmasını bekliyor.
-
----ÇELİK, ÇİMENTO ve KİMYA gibi enerji yoğun endüstriler, önemli bazı değer zincirlerini tedarik ettiklerinden AVRUPA
EKONOMİSİ için VAZGEÇİLMEZDİR.................................... ...
---- BU sektörlerin karbondan arındırılması ve modernleştirilmesi esastır
----Sanayi sektörü ve Üye Devletler ile yapılan ortaklıklar, piller, temiz hidrojen, düşük karbonlu çelik üretimi,
döngüsel biyo-temelli sektörler ve yapılı çevre dahil olmak üzere ulaştırma alanındaki araştırma ve yeniliği
destekleyecektir
----sınırda karbon vergisi uygulanması, ürünün karbon oranına göre fiyatlandırılması, temiz ürün sertifikası,
bankalardan alınacak krediler ve finansman sorunu, kamu ihaleleri ve geri dönüştürülmüş veya döngüsel ekonomiyi
önceleyen ibarelerin eklenmesi gibi konu başlıklarının sektöre ilave maliyetler getireceği mütalaa edilmektedir.
-----AYMnin temel hedefi; çelik, kimya, çimento başta olmak üzere enerji yoğun sektörlerin karbonsuz üretime
yönlendirilmesi ve enerji verimliliği konularında ilgili sektörlerinmodernize edilmesi amaçlanmaktadır.
-----2030 yılına kadar sıfır karbon emisyonlu çelik üretimine destek verilmesi ve 2050 yılına kadar Avrupa kıtasında
net sera gazı emisyonlarının sıfıra indirilmesi amaçlanmaktadır
------Bu kapsamda özellikle İskandinavÜlkelerinde yaygın bir şekilde uygulanan karbon vergisinin ilerleyen yıllarda
tüm AB ülkelerinde uygulanması beklenmektedir
------AB, karbon nötr bir Avrupa hedefi ile kriterlere uymayan Avrupa dışından yapılacak ürün ithalatına ek vergiler
getirmeyi amaçlamaktadır.
-
Çin fiyat müdahalesinden sonra kömür keskin bir şekilde düştü, petrokok fiyatı sabit kaldığı için petrokok indirimleri negatife döndü
Ham petrol ve gaz
Petrol piyasasında tüm odak noktası gaz ve kömür olduğu için Ekim ayında çok az hareket oldu. Kasım ayında OPEC+ tekrar stratejisini korudu ve ABD Başkanı Joe Biden ve Japonya'nın sorduğu gibi üretim kesintilerini düşürme baskısına boyun eğmedi.
Yakın tarihli bir rallinin ardından, petrol fiyatı 80-88 ABD Doları arasında dengeleniyor. Brent petrol fiyatı yüzde üç artarak 83.25 ABD Dolarına, 88 ABD Dolarına ulaştı, ancak kömür ve gazın düşmesiyle geri düştü. Direnç, 80 ABD Doları ve 76 ABD Doları desteğiyle 85 ABD Doları ve 88 ABD Doları'nda. Önümüzdeki 12 ay için Brannvoll ApS, ortalama 75 ABD Doları ile 60-100 ABD Doları aralığı görüyor.
Kömür
Kömür piyasasında Çin, kendisini sıkı bir şekilde odak noktasına yerleştirdi. Yurt içi fiyatlar 2000 Yuan'a (312 ABD$) ulaştığında, NDRC kömürlü termik santraller için kısıtlamalar getirerek FOB madeni için maksimum 1200 CNY (188 ABD$) üst sınır koydu. Ayrıca, fiyatları düşürmek için 2 milyon ton Avustralya kömürünün gümrükten çekilmesine ve kullanılmasına izin verdi. NDRC, maksimum 528 CNY (83 ABD$) fiyatla 440 Yuan (69 ABD Doları) yüzde 20 değişken tavan olasılığını daha da artırdı.
Bu, Çin dışındaki pazarlar da dahil olmak üzere birçok spekülatif pozisyonu tamamen deldi ve büyük satışlar, uzun pozisyonların durmasını sağladı ve hem AP2 hem de API4 ön fiyatlarının fiyatını yarıdan fazla düşürdü. Temeller değişmedi, ancak spekülatif balon patladı ve şimdi piyasanın daha gerçekçi seviyeler bulduğunu görüyoruz. Gaz piyasası da düşüyor, ancak aynı hızda değil. Norveç ve Rusya'dan Avrupa'ya daha fazla gaz yaklaşabilir, ikincisi hala durumu Nord Stream 2'yi desteklemek için kullanıyor.
API2 ön çeyrek (1Ç22) kontratı yüzde 50 düşerek 125 ABD Dolarına düşerek 280 ABD Doları'na ulaştı. Destek 120 ABD Doları ve 110 ABD Dolarında, direnç 150 ABD Doları ve 180 ABD Dolarındayken, yüksek oynaklık riski devam ediyor. API2 Cal22 sözleşmesi yüzde 14 düşüşle 125 ABD Dolarına geriledi. Destek, 130 ABD Doları ve 150 ABD Doları'na yükselme riskiyle birlikte 120 ABD Doları ve 100 ABD Doları seviyesindedir. Beklenen aralık, Çin'den gelen haberlere bağlı olarak 110-150 ABD Doları arasındadır.
API4'ün ilk çeyreği (1Ç22), API2'nin ardından yüzde 50 düşerek 122 ABD Doları'na geriledi ve çok fazla satılan bir pazarda 110 ABD Doları ve 100 ABD Doları'ndaki yeni destek. Yukarı yönlü risk, geçen ayın 250 Euro'luk en yüksek seviyeleri göz önüne alındığında, 140 ABD Doları ve 160 ABD Doları'nda. API4 Cal22 sözleşmesi, desteği 90 ABD Doları'nda test ettikten sonra yüzde 40 düşerek 105 ABD Doları'na düştü. Artan yön şu anda 120 ABD Doları ve 140 ABD Doları ile sınırlandı ve Çin haberlerine bağlı olarak beklenen 100-130 ABD Doları aralığında. Piyasalar keskin bir şekilde aşırı satıldı ve oynaklığın sürmesi bekleniyor.
petkok
Petkok piyasası çok istikrarlı. Ancak kömür yüzde 100 arttı ve ardından yüzde 50 düştü ve şu anda neredeyse aynı seviyelerde kalıyor. Bu, yüksek fiyatlarda bile son derece ucuz bir petrokoktaki indirimi değiştirdi. Spot piyasada çok az malzeme bulunan şirketler indirimin peşine düştü. Hindistan ve Çin alım tarafına dönüyor.
Kömürün çöküşü ve sürekli petkok alımıyla indirim tamamen ortadan kalktı. Petcoke, CIF ARA'da hem fiyat hem de kömür primi açısından artık pahalı. Sonuç olarak şirketlerin mümkün olan yerlerde yeniden kömüre geçmeleri bekleniyor. Bu, petrokok fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturacaktır, ancak çoğu ticaret endeks bağlantılı sözleşmelerde olduğu için bu, 1Ç22'ye kadar zaman alabilir.
USGC FOB yüzde 6,5 sözleşmesi, tüm zamanların en yüksek seviyesini yüzde 18 artırarak tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 154 ABD Dolarına ve API4'e yapılan indirim yüzde 57'den sıfıra indi. Talebin daralması muhtemeldir ve şu anda 140-155 ABD$ arasında bir aralık beklenebilir. ARA sözleşme fiyatı yüzde 15 artarak 188 ABD Dolarına yükseldi ve çok pahalı petkok bölgesinde indirim yüzde 20'lik bir prime dönüştü.
USGC FOB yüzde 4,5 kontratı yüzde 18 artarak 164 ABD Doları ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı ve yüzde 10'luk bir primle bir ayda yüzde 63'ten düştü. Dezavantajı, yukarı yönlü arz eksikliği ile sınırlıdır. Kömür düştü ve 150-165 ABD$ aralığı beklenebilir. 202 ABD$'lık ARA oranı yüzde 15 arttı, şu anda kömüre karşı yüzde 29 primli, bir ay için yüzde 68 düştü ve çimento şirketlerini mümkün olduğunda kömür satın almaya yönlendirecek.
Yüzde 4,5 ile 6,5 arasındaki petrokok farkı, normal 4-6 ABD Doları'nın üzerinde daha da genişleyerek 14 ABD Dolarına yükseldi, ancak 10-20 ABD Doları arasında sabit bir seviyede görülüyor. Yüksek kükürtlü petrokok talebi arttıkça talep yeniden daralabilir. Ayrıca, Türkiye kükürt içeriğine ilişkin kurallarını değiştirmiştir ve daha düşük kaliteli kömürün yanı sıra daha yüksek S türleri için daha yüksek talep görebilir.
-
Kömür yukarı hareket görürken petrokok fiyatları düşüyor
23 Kasım 2021
ICR'nin ardından Brent petrolün fiyatı 78,50 ABD Dolarına düştü. API2 1Ç22 sözleşmesi 129,00 ABD Dolarına yükselirken, API4 1Ç22 fiyatı 125.00 ABD Dolarına yükseldi.
Petkok fiyatları nihayet düşüyor, ancak bu endekslemeye bağlı olarak yavaş. Yüzde 6,5 kükürt petkok USGC FOB fiyatı 154,00 ABD Dolarından 148,00 ABD Dolarına düşerken, CFR ARA fiyatı 188,00 ABD Dolarından 176,50 ABD Dolarına düştü.
İndirimler ortadan kalktıkça kömür değişimi artıyor. API4 kömürü ile karşılaştırıldığında yüzde 6,5 kükürt petkok USGC FOB indirimi, yüzde 37'den yüzde 9,5'e düştü. API2 kömürü ile karşılaştırıldığında yüzde 6,5'lik kükürt petkok CIF ARA indirimi, yüzde 15'ten yüzde 9,5'e düştü.
Aralık 2021 için CO 2 fiyatı 69.36 EURO/ton ile yeni bir zirveye ulaştı.
-
https://www.resimupload.org/images/2021/11/30/bbbbb.png
Bazı korkunç manşetler, Şükran Günü tatilini uzun bir hafta sonuna kadar uzatmayan yatırımcıları, Güney Afrika'da tespit edilen yeni bir COVID varyantı olan B.1.1.529 haberiyle selamlıyor. Şimdiye kadarki en ağır mutasyona uğramış, bu da daha bulaşıcı ve aşılara dirençli olabileceği anlamına geliyor. Yine de mevcut aşıların yeni varyanta karşı daha az etkili olacağına dair bir kanıt yok.
Ancak pandeminin Çin'de ilk kez çirkin yüzünü göstermesinin üzerinden iki yıl geçmişken, yatırımcıların duymak istemedikleri şey tam olarak buydu.
Riskle ilgili hemen hemen her şey, bugünün seansını ya bir pazarlık sepeti ya da alıcıların dikkatli olduğu bir sepet vakası haline getirebilecek derin bir satışın pençelerinde.
Saxo Bank'taki bir ekip, yatırımcılara "talihsiz zamanlamada kısa vadeli oynaklık risklerinin aşırı olduğu göz önüne alındığında, özellikle de bu haberin son temalara ve mevcut piyasa konumlandırmasına göre odakta ani kaymayı göz önünde bulundurarak aşırı dikkatli davranmalarını" tavsiye ediyor.
Cuma gününün tek tesellisi, Wall Street için daha kısa bir seans olması.
Bizim günün çağrı Sven Henrich, kurucusu gelen Norveçli Trader çizelgeleri tarayarak ve yatırımcılar izlemek gerekiyor seviyeleri sunan, erken olmuştur. Ve tabiri caizse S&P 500 SPX'in kaz, -0.57% 4,550, Eylül başı için en yüksek değer.
E-postayla gönderilen yorumlarda, "Bu alan boğaları tuttuğu sürece sorun yok, çünkü bu sadece kopuşun geriye dönük bir testi olabilir" dedi. "Aşağıda sürekli bir hareket ve boğaların başı büyük belada, ancak bu alan genel olarak devam ederse, o zaman yıl sonu rallisinin hala mümkün olduğunu düşünüyorum."[/COLOR]
Bu piyasa için bazı güncel problemler endeks için vadeli fiyat/kazanç oranı 23 civarında olduğu için bir ölçüye göre pahalı olduğunu söylüyor. Ve yatırımcılar oldukça uzun hisse senetleri, bu yıl hisse senetlerine son 19 yılda olduğundan daha fazla döküldü. . Bank of America'dan bu grafik için aşağıya bakın.
Son söz , Wall Street Sun and Storm Report'un kurucusu ve piyasa analisti , aynı zamanda eğitimli bir moleküler immünolog ve virolog olan ve paniğe kapılmış bu pazar için bazı sert sözleri olan Dr. David Durand'a ait .
Bu mutanta verilen yanıt, herhangi bir mutant virüse verilen yanıtla aynı olmalıdır. Yıllardır influenzadaki yeni mutasyonlara dayalı yeni aşılar ürettik. Covid için de durum farklı değil ve bu anlamda bir tehdit de değil. Borsanın, yeni bir aşı gerektiren yeni bir grip varyantı olduğu her seferinde tepki gösterdiğini hayal edebiliyor musunuz? Durand, e-postayla gönderilen yorumlarda söyledi.
Henüz yeni bir aşıya ihtiyacımız olup olmayacağını bile bilmiyoruz ve bugün spekülasyon yapıyorlar. Bu satma bahanesi değil satma sebebidir. İyi bir nedenden dolayı satmak istiyorsanız, iyi ama sahip olduğunuz tek şey buysa, Las Vegas'a gidebilir ve tüm birikimlerinizi kırmızıya yatırabilirsiniz dedi.
Vızıltı
Dünya Sağlık Örgütü, yeni tespit edilen ve nu olarak adlandırılabilecek COVID varyantını görüşmek üzere Cuma günü acil bir toplantı yapacak. Güney Afrika sağlık bakanı Joe Phaahla , spike proteininde deltanın iki katı olan 32 mutasyona sahip yeni varyant üzerinde Cuma günü alarm verdi. AB ülkeleri ve İsrail kıtadan seyahatleri kısıtlıyor .
Grafik
Bank of America, son Flow Show raporunda, hisse senetlerinin bu yıl 893 milyar dolarlık rekor bir giriş kaydettiğini ve son 19 yılda görülen toplam 785 milyar dolarlık girişi aştığını söyledi. İşte o tablo:
https://www.resimupload.org/images/2021/11/30/bbbbb.png
bu grafik KÜRESEL borsalara giren para miktarını göstermektedir.
1- Bu büyük para elbette kar realizasyonu yapacaktır
2- uzun vade ABD borsaları bu para sayesinde güçlü olacaktır.
3- ABD ekonomide büyüme iyi gitmektedir ve abd BORSALARINA GİREN PARANIN İTİTCİ GÜÇÜ OLABİLİR diye düşünüyorum.
son 19 YILDA görülen toplam 785 milyar dolarlık giriş ile en yüksek giriş olmuştur.
Yatırımcılar bu yıl küresel hisse senetlerine son 19 yılın toplamından daha fazla 893 milyar dolar akıttı.
26 Kasım 2021
Bu iyi kullanılan kısaltma, elbette, S&P 500 endeksinde bugüne kadar %25'lik bir kazanç gören yatırımcılar için bir miktar toparlanma çağrısı olan Alternatif Yok'un kısaltmasıdır. .........ALTERNATİF YOK ( S&P 500,KÜRESEL BORSALAR)
Küresel hisse senetlerine ne kadarının girdiğine gelince - bu yıl son 19 yılda toplam 785 milyar dolarlık girişi aşan 893 milyar dolarlık rekor bir giriş - Bank of America bu sarsıcı tabloyu sunuyor:..........REKOR GİRİŞ ( KÜRESEL BORSALAR )
-
Alıntı:
Originally Posted by
Dandanakan
https://www.tradingview.com/x/GEvXw09A/
Brent yeşil kanalı kıramadı, kırsa idi başka seviyelerden konuşuyor olurduk.
-
YEŞİL enerji söylemleri ile DÜNYADA bu alana 2,5 trilyon dolara yakın PARA GÖMDÜLER.Aynı zamanda KREDİLERİN büyük bölümünü bu alana yönelttiler.Sanki dünyada fosil yakıtların sonu geldi algısı yarattılar.Ancak PETROL e 3-4 sene yatırım yapmadılar ve TALEP arzın ALTINDA kaldı.GERÇEK ortaya çıktı.
Kısacası PETROL fiyatları ARZIN yetersizli ile önümüzdeki yıllarda YÜKSEK seyredebilir.Dünyada ENFLASYONİST baskılara petrolde eklenebilir
-
Dünya'da enflasyonun artarak devam edeceği varsayımı hakim zaten.
Matbaalarda sürekli basılan pamuk paraların değersizleşeceği aşikar görünmekte.
Bu sebeple büyük para sahipleri paralarını artık elle tutulur gözle görülür varlıklara yatırma eğilimindeler.
( Arsa, bina, fabrika vs aklınıza ne geliyorsa. )
-
https://www.resimupload.org/images/2021/12/04/111.png
1900 yılında $100 nakitin alım gücü, enflasyon sebebiyle bugün $3 dolara düşerdi.
https://www.resimupload.org/images/2021/12/04/222.png
1900 yılında Amerikan'ın en büyük 500 firmasının olduğu S&P500'e endeksine yatırılan $100, bugün $10.29 milyon ederdi.
-
https://www.tradingview.com/x/KEUWYzY7/
Gram altın 780 tl üzeri kapanışlarda 900 lü civarları test edebilir.
-
Türkiye çelik sektörü:
Çelik endüstrisi ekonomilerin ilerlemesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Çelik sektörünün altyapı, inşaat, beyaz eşya,
otomotiv, gemi,uçak, demir yolu gibi ana sanayilere hammadde temin etmesinden dolayı sektörde yaşanacakbir
daralmanın başka sektörleri ve nihayetinde tüm ekonomiyi olumsuz etkileyebilmesi nedeni ile korumacılığın yüksek
düzeyde olduğu sektörlerdendir.
Pandemi ile beraber 2020yılında tüm dünyada korumacılık bir adım daha öne çıktı
Önce ABD Mart 2018de tüm ülkeleri çelik ithalatında %25 ek vergiye tabi
tutmuş, Ağustos2018de ise Türkiye özelinde bu ek gümrük
vergisini iki
katına çıkartmıştı. 2019 Mayıs ayında Türkiye özelindeki ek vergi
kaldırılarak tekrar yüzde25 indirilse de bu uygulamalar sonucunda 2019
yılında ABDye çelik ihracatımız bir önceki yılın neredeyse 5te birine düştü.
Benzer korumacı tutumu ile AB de Şubat 2019da ülkelerin çelik ürünlerine
ithalat kotası getirmiş,Temmuz 2020de de küresel kota uygulamasından
ülke bazlı kota uygulamasına geçerek Türkiyenin ihracat kotasını yarı
seviye indirmişti. Son olarak İngilterenin ABden çıkışı neden gösterilerek
2021 yılı için de Türk çeliğine kotayı daha da aşağı çektiğini duyurmuştur
Bu dönemde ihracatta AB ve ABD pazarlarımızdaki daralmayı yeni pazarlara
ulaşarak veya zayıf olduğumuz pazarlarda varlığımızı arttırarak telafi
etmeye çalıştık. Uzak Doğu,Güneydoğu Asya, Afrika ve Güney Amerika son
dönemde Türk çelik ihracatçısı için alternatif pazarlar oldu. Uzun yıllardır
ihracat yapamadığımız Çin e 2020 yılında ihracat gerçekleştirdik.
Pandemide 2020 yılında çelik üretiminde dünya küçülürken büyük üretici
ülkelerden Türkiye dahil sadece 5 ülke (Çin, Vietnam, Rusya, İran) büyüme
gösterebildi. Diğer büyükler ABD, Japonya,Almanya, İtalya ve Hindistan
%10-20 dolaylarında daralma gösterdi. Bu dönemde Türkiyenin
büyümesindeki etkenlerden biri de Pandemiyi çabuk kontrol altına alarak
eski performansına dönen Çindir. Çinin iç tüketime odaklanıp ihracatını
geçmiş yıllara göre düşürmesi ile Türkiye Çinden boşalan Uzakdoğu ve
Güneydoğu Asya pazarlarına önemli tutarda ihracat gerçekleştirilmiştir.
-
İthalat
Türkiye büyük bir çelik üreticisi ve ihracatçısı olmasına rağmen aynı zamanda büyük bir ithalatçı konumundadır.
Bunun nedeni ise çelik üretiminde gerekli hammaddeler olan demir cevheri, kömür ve hurdada yerli kaynaklarımız yeterli olmadığı için ithalata bağımlılığımızın yüksek olmasıdır.
Türk Demir çelik sektörü hammadde olarak kullandığı demir cevherinin ve hurdanın %60-70inive taşkömürünün ise tamamına yakınını ithalat yoluyla karşılamaktadır.
Hammadde hariç ele alındığında ülkemiz çelik ticaretinde net ihracatçı konumdayken, yurtdışı ağırlıklı hurda, demircevheri ve taş kömürü dikkate alındığında net ithalatçı konuma gelmektedir.
Türkiyede üretilen çeliğin %70 gibi büyük bir bölümü hammadde olarak hurda çelik kullanan elektrikli ark ocaklarında üretilmektedir.
Hurdada yurtiçi kaynakları yeterli olmayan Türkiye ithalata odaklanmıştır ve dünya hurda çelik ithalatında birinci sırada yer almaktadır.
Diğer yandan uzun ürünlere göre daha katma değerli olan ve imalat sanayinin temel girdilerinden yassı ürünlerde ihracatımızın ithalatı karşılama oranı düşüktür.
Ülkemizde tüketilen yassı ürünlerin %50 yakını ithal edilmektedir.
AB Türkiye için en büyük ihracat pazarı iken, Avrupalı çelik üreticileri için de Türkiye en önemli ihracat pazarıdır.
Yani Türkiye ABye ne kadar ihracat yapıyorsa AB de Türkiyeye benzer ölçüde ihracat yapmaktaydı.
Fakat ABnin son yılardaki korumacı tutumu sonrası Türkiyenin toplam ihracatında ABnin payı azalırken, ithalatında ABnin ağırlığı arttığı kolayca görünmektedir.
Global pazarda Rusya önemli bir çelik ihracatçısıdır ve Türkiyenin ithal ettiği çeliğin en büyük kısmı Rusyadan karşılanmaktadır.
Haziran ayında açıklanan habere göre 2021 yılında Rusya çelik ihracatına %15 veya üzerinde vergi getirme planlamaktadır.
Bu vergiler ile ihracatta zorluk yaşayacak Rus çelik üreticilerinden boşalacak pazarın önemli bir kısmının da ülkemiz tarafından doldurulması bekleniyor.
Bu durumun önümüzdeki yıllarda Türk çelik ihracatçısına önemli avantaj sağlayacaktır.
-
Türkiyede kişi başına çelik tüketimi ABD, Avrupa ve Asya ortalamalarının üzerindedir.
Kişi başına çelik tüketimi bir ülkenin gelişmişliğini yansıtan ölçütlerden biri olarak değerlendirilmektedir ve o ülkede sanayi ve inşaat faaliyetlerinin yoğunluğunu göstermektedir.
Türkiye her ne kadar genel tüketim açısından dünya ortalamasını üzerinde kişi başına tüketime sahip olsa da, endüstrinin hammaddesi olan yassı çelik de kişi başı tüketim ortalamanın altında gözükmektedir.
Paslanmaz çelik tüketiminde ise iç pazarın düşük olması nedeni ile kişi başına 5-6 kilogram civarındadır.
https://www.resimupload.org/images/2021/12/05/mmmmm.png
-
Tüketimimizin yaklaşık yarısını oluşturan ve çoğunlukla inşaat ürünlerini içeren uzun ürünlerin hemen hemen tamamı iç piyasadan karşılanmaktadır.
Diğer yandan katma değeri daha yüksek olan ve imalat sanayinin ana girdilerinden olan yassı ürün tüketimimizin yarısı yurtdışından karşılanmaktadır.
Yeterli üretim kapasitesi olmasına rağmen yassı ürün tüketimimizde ithalat oranının yüksek olması AB, ABD ve diğer bazı büyük pazarların son yılardaki korumacı tutumu nedeni ile kapılarını dış ülkelere kapatması sonucu Türkiyenin açık pazar haline gelmesinden kaynaklandığı söylenebilir.
Bu durum Türk çelik üreticilerinin rekabetinin artmasına yolaçmaktadır ve KKO oranlarımızı son yıllarda baskılamaktadır.
Son 10 içerisinde %16 gibi oranda artış gösteren Türkiyenin ham çelik üretim kapasitesi 50 milyon tona ulaşmıştır.
2019 yılında yüzde 78 seviyesinde bulunan dünya çelik sektöründeki kapasite kullanım oranına karşın ülkemizde kapasite kullanım oranı %68e seviyesindedir.
Bu farkın ana nedenlerinden bir tanesi korumacı politikaları ile gelişmiş ülkelerin ithalatı zorlaştırması ve bunun sonucunda Türkiyenin açık ve cazip bir pazar konuma gelmesidir.
-
Son yıllarda yapılan yatırımlar ile yassı çelik tarafında hem kapasite artış göstermiş hemde üretimler artmıştır. Fakat artan kapasiteye rağmen ucuz ithal mal ile yeterli rekabet edilememesi kapasitenin verimli kullanılmasının engellemektedir.
Türkiyenin katma değeri yüksek ürün olan paslanmaz çelikte ise kapasitesi yetersizdir ve yatırım ihtiyacı bulunmaktadır.
Türkiye paslanmaz çelik ürünlerinin tamamına yakınını yurtdışından ithal etmektedir.
Dünya paslanmak çelik üretiminin önemli bir kısmı ABD, Japonya,Çin, Almanya, Hindistan gibi ham çelik üretiminde rekabet ettiğimiz ülkelerden sağlanmaktadır.
Dünyada paslanmaz çelik fazlası olması, ülkemizde ham çelik pazarının düşük olması ve yüksekenerji ile hammadde maliyetleri ülkemizde paslanmaz çelik yatırımını çok cazip kılmamaktadır.
-
Toplam ham çelik üretimimiz %70e yakını elektrikli ark ocaklı tesisler, geri kalanı ise entegre tesisler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Dünya genelinde baktığımız zaman ise dağılımın Türkiyenin hemen hemen tam tersi olduğu görülmektedir.
Ülkemizde ağırlıklı olarak elektrikli ark ocağı tesisi yatırımı yapılmasını temel nedenlerinden bir tanesi entegre tesislere kıyasla yatırım maliyetinin daha düşük olmasıdır.
Demir çelik sektöründe, ağırlıklı olarak ithal girdi kullanılmaktadır.
Elektrik Ark Ocaklı (EAO)kuruluşlarda hammadde olarak kullanılan hurdanın %70 civarındaki bölümü ithal edilmektedir.
Sektördeki en fazla dış ticaret açığına 5-6 milyar dolarla hurda ithalatı neden olmaktadır.
Buithalatın büyük bir kısmı ABD, Rusya, Ukrayna ve AB ülkelerinden yapılmaktadır.
Entegretesislerde ise, hammadde olarak kullanılan taş kömürünün hemen hemen tamamı ve demircevherinin de aynı hurda gibi önemli bir bölümü ithal edilmektedir.
-
Türkiye çelik sektörü SWOT analizi
Sektörün güçlü yönleri:
Büyük ihracat pazarlarına yakın coğrafi konumu
%100 özel sektör oyuncularından oluşan sektörün hızlı karar verme ve manevra kabiliyeti ile kriz durumlarında kendilerine yeni pazarlar bulabilme başarısı ve değişen pazar şartlarına göre pozisyon alabilmesi
Çeliği ana girdi olarak kullanan imalat sanayinin ve altyapı ile inşaat sektör faaliyetlerinin yoğun olması ve gelecek dönemlerde de büyüme beklentileri içermesi
Üretim tesislerimizin, özellikle son yıllara inşa edilen veya iyileştirilen tesislerin,yeni teknolojilere dayalı ve uluslararası standartlarla uyumlu olmasının verimlilik ve rekabet açısından pozitif etkisi
Son yıllarda verimliliğin arttırılması ve katma değerli ürünlerin üretimine ilişkin gerekli araştırma geliştirme ve kapasite iyileştirme çalışmalarına ağırlık verilmesi
Fırsatlar:
Sektör oyuncularımızın yüksek ihracat kabiliyeti sayesinde küresel büyüme sonucunda artacak çelik talebini karşılayabilecek konumda ve kapasitede olması
Özellikle Çinin büyüme trendine girip iç tüketime odaklandığı dönemlerde hem Çin pazarına hem de Çinden boşalan Uzak Doğu ve Asya pazarına ihracat fırsatının oluşması
Rusyanın 2021 yılında çelik ihracatın a yapacağı %15 civarı vergi artışının Türkiye için ek Pazar fırsatı yaratması
Yurtiçinde çelik tüketiminin fazla olduğu inşaat sektörünün ve endüstriyel üretim sektörünün yüksek büyüme potansiyeline sahip olmasına
Dünyadaki eğilimin tersine ağırlıklı olarak hurdadan üretim yapan tesislerden oluşan sektörde karbondioksit emisyonlarının daha düşük seviyede kalması ve gelecekte oluşabilecek Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi çevresel standartlarda daha düşük maliyetlerin oluşması
-
Sektörün zayıf yönleri:
Hurda, demir cevheri ve taş kömürü gibi ana hammadde kaynaklarının yurtiçinde yetersizliği nedeni ile dışa bağımlılık oranının yüksek olması
Yüksek enerji gerektiren üretim süreçleri ve enerji maliyetlerinin yüksek olması
Sektörde küçük ölçekli üretici sayısının fazla olması ve bu oyuncuların fiyat rekabeti ve girdi maliyetleri karşısında zorlanması
Son yıllarda yapılan yassı çelik kapasite artışına rağmen, dünyadaki korumacılık duruşu sonucunda açık pazar haline gelen ülkemizde mevcut kapasitenin yeterince değerlendirilememesi
Düşük kaliteli ve dampingli ürün ithalatını engelleyici mekanizmaların yetersizliği
Tehditler:
ABD ve ABnin nin başı çektiği korumacılık politikaları nedeni ile ana ihracat pazarlarının daralması, pandemi sonrası yaralarını sarmaya çalışacak ülkelerin korumacı tutumlarını sürdürme potansiyeli
Dünyanın çelik üretim kapasitesinin yüksek olması ve daha ucuza üretilen çelik için Türkiyenin cazip bir pazar konumunda olması
AKÇT anlaşmasına göre devletin çeliksektörüne destek verememesi veTürkiyenin taraf olduğu serbest ticaretanlaşmalarının ithalatı kolaylaştırması
-
Ülke kaynaklarını (yer altı, yer üstü ve insan kaynakları da dahil) harekete geçirerek ülke insanın ihtiyaçlarını karşılayabilen teknoloji kritik teknolojidir.
Türkiye dünyada krom cevheri üretimi sıralamasında ilk 8 ülke içindedir.
Krom cevherimiz yüksek kalitelidir.
Yalnızca Türkiye ve Arnavutluk un paslanmaz çelik tesisi yoktur, Kübada bile ihracat yapabilen 150.000 ton kapasiteli bir paslanmaz çelik tesisi bulunmaktadır.
Türkiye, 2002 yılında, dünya demir çelik üreticisi ülkeler sıralamasında 13. büyük Demir Çelik üreticisi olmuştur.
Ülkemiz demir ve çelik üretiminde birikim ve deneyim sahibidir.
Krom cevherlerimizden, Etibank'a ait Elazığ ve Antalya Ferrokrom Tesislerinde üretilen ürünler iç ve dış piyasalara satılmaktadır.
Türkiye için paslanmaz çelik üretimi kritik bir teknolojidir.
Gelişmiş ülkelerde çelik sektörü entegre tesislere dayalı olup, katma değeri yüksek; paslanmaz çelik, vasıflı çelik, özelçelikler gibi ürünlere yönelmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerde çelik sektörü, yarı entegre tesislere dayalı olup, hurda gibi parçalı girdilerden nispeten ucuz ürünler üretmektedir.
Demir Çelik sektörünün özelliğinden; tonu 200-250 $ lık ürünler üretilebildiği gibi maliyetleri fazla artırmadan, paslanmaz çelik gibi, tonu 1.500-2.000 $ ürünler de üretmek mümkündür.
-
Paslanmaz çelik, esas olarak paslanmayan çeliklerin genel adıdır.
Özellikle nikel ve molibden çeliğin paslanmazlık özelliğini iyileştirmek için alaşım yapımında kullanılsa da paslanmazlığı sağlayan ana element kromdur.
Paslanmazlık için gerekli en az krom miktarı, kütle olarak,yüzde 10.5 tir.
Dünyada üretilen çeliğin çoğu karbon ve alaşımlı çeliktir.
Karbon ve alaşımlı çeliğe göre paslanmaz çeliğin, daha küçük, fakat cazip ve gelişen bir pazarı vardır.
Doğada yalnızca altın ve platin gibi metaller saf halde bulunur, normal metallerse diğer elementlerle bileşmiştir.
Paslanma, bu yüzden doğal bir olaydır.
Doğada demir cevheri şeklinde bulunan demir, bu yüzden dengesizdir ve paslanmak ister. Paslanmak saf demirin suyun mevcudiyetinde oksijenle birleşmesidir.
Paslanmaz çeliğin rekabet gücü emsalsiz ve karizmatik bir özelliğinden gelmektedir.
Krom oksijenle karşılaştığında çeliğin yüzeyin de moleküler düzeyde bir krom oksit filmi oluşur.
Bu filmin kalınlığı 130 Angstrom ( 1 Angstrom = 10-6 cm. )dür. Bu durum, büyük bir binayı, mektup kağıdı kalınlığındaki çatı sacıyla yağmurdan korumak gibi birşeydir.
Krom oksit katmanı edilgin, kuvvetli ve kendi kendini yenileme özelliğine sahiptir.
Edilgin demek diğer malzemelerle tepkimeye girmeyen demektir.
Kuvvetli demek çelik yüzeyine iyi yapışmış, yerinden kolayca sökülemez demektir.
Yenilenebilir demek eğer krom oksit katmanı aşınırsa veya zorla yüzeyden sökülürse çeliğin içindeki krom tekrar havayla hemen yeni bir krom oksitk atmanı oluşturur demektir
Paslanmaz çelikten yapılmış bir çakı, uzun süre kullanıldığında aşınır ve ağzı körelir, bileği taşında bilendiğinde krom oksit katmanı sökülür. Kromun sağladığı bu yenilenme özelliği sayesinde paslanmazlığını muhafaza eder.
-
Kişi başına paslanmaz çelik tüketimi, gelişmiş ülkelerde 6,5 - 7 Kilogramdır. Ülkemizde ise paslanmaz çelik tüketimi 1,5
Kilogram civarındadır.
-
-İthalatımıza baktığımızda paslanmaz çelik ve trafo saçları ithalatının son derece mühim bir yekun tuttuğu söyleniyor.
1972 senesinde Makina Kimya Endüstrisi Kurumu,Aliağa'da bir çelikhane kurmayı mevzubahis etmişti.
Bende o planlamadaydım ve bunun paslanmaz çelik ve trafo saçları olması gerektiğine karar vermiştik ve yabancı bir mütehassıs bu işi bilen bir insan da bulmuştuk.
Aradan birzaman geçti, oraya hassas döküm fabrikası kuruldu.
"Niye? diye sordum. Dediler ki: Biz gezdik Avrupa'yı bu gibi tesisler 2 milyon tondan aşağı olmuyor.
2 milyon ton a maddi gücümüz yetmez, o yüzden vazgeçtik." Benim kanaatimce 50-60 bin tonluk paslanmaz çelik sac imalitesisi mükemmel randımanlı bir şey olabilirdi.
Ve bu ihtiyaç Türkiye'de yerli olarak karşılanabilirdi.
Doğru yahut yanlış fakat bence kurulması isabetli bir şey olurdu.
Hem insanlarımızın öğrenmesi bakımından, hem de memleketimizin ihtiyacının karşılanması bakımından.
-
. PASLANMAZ ÇELİK ÜRETMEK İÇİN NE KADARBİR YATIRIM GEREKLİDİR?
Türkiyenin paslanmaz çelik tüketimi kişi başına 1,5 kilogram olarak varsayıldığında yurt içi paslanmaz çelik tüketimi yaklaşık 100.000 ton olarak kabul edilebilir.
Bu rakama yurt dışı talep için 50.000 ton eklendiğinde 150.000 tonluk yıllık paslanmaz çelik tesisi kapasitesi başlangıç için makul görünmektedir.
Bu kapasitede bir paslanmaz çelik tesisi mevcut kromit rezervlerimizi ve ferrokrom üretim tesislerimizi atıl kalmaktan kurtararak katma değeri yüksek ürünler üretme olanağı sağlayacaktır.
Ülkemizde Paslanmaz Çelik üretimi mevcut Entegre Tesislerinde ya da Yarı Entegre Tesislerinde ( Ark Ocakları) gerçekleştirebilir.
Bu tesislerde, bulunması zor ve pahalı olan paslanmaz çelik hurdası yerine entegre tesislerinde üretilen sıvı çelik ya da çelik hurdası kullanılabilir
Argon Oksijen Karbon Giderme kabında sıvı metalin karbonu azaltıldıktan sonra ferrokrom ve ferronikel ve diğer alaşım elementleri eklenerek paslanmaz çelik üretilebilir.
Böyle bir paslanmaz çelik tesisi için gerekli yatırım tutarı,Argon Oksijen Karbon Giderici, sürekli döküm tesisi,haddehane, ısıl işlem, asitle temizleme ve malzeme kontrol ünitelerinden oluşacaktır.
Gerekli olan bu ünitelerin bazıları mevcut tesislerimizde zaten vardır ve mevcutların paslanmaz çelik üretimine uyarlanmaları gerekecektir.
Böyle bir Paslanmaz Çelik Tesisi için gerekli yatırım tutarı yeni bir paslanmaz çelik tesisinin tutarıyla kıyaslandığında yeni tesis tutarının % 20-30 u gibi bir yatırım tutarının yeterli olacağı tahmin edilmektedir.
Mevcut demir çelik tesisleri esnek bir biçimde dönüştürülerek gerçekleştirilecek Paslanmaz Çelik üretimiyle demir çelik sektörümüze rekabet gücü kazandırılacak, mevcut istihdam korunacak ve ek istihdam yaratılmış olacaktır.
-
[IMG] Çinin iç tüketime odaklanıp ihracatını geçmiş yıllara göre düşürmesi ile Türkiye Çinden boşalan Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya pazarlarına önemli tutarda ihracat gerçekleştirilmiştir.[/IMG]
2022 Yılında da Çin içe kapanık bir politika izleyecek gibi görünüyor.
Bu durum yine bize yaramaya devam edecek gibi.
-
Türkiyede Demir Çelik Sektörü ve Paslanmaz Çelik Üretiminin Değerlendirilmesi
Türkiyenin Güçlü Yönleri
- Demir Çelik sektörü Türkiye için stratejik sektördür
- Demir Çelik üretiminde birikim ve deneyim sahibidir
- Uluslar arası standartlarda üretim yapmaktadır
- Türkiye dünyada Demir Çelik üretiminde 13. Sırada,demir çelik ihracatında 9. Sırada yer almaktadır
- Paslanmaz Çeliği mevcut demir çelik tesislerinde üretebileceği yatırımının az finansman gerektirmesi
Türkiyenin Fırsatları
- Kaliteli, yüksek tenörlü kromit rezevleri ve ferrokromüretimi
- Paslanmaz Çelik teknolojisini öğrenmek
- Mevcut tesislerinde katma değeri yüksek ürünler üretmek
- Gençlere yeni istihdam olanakları yaratmak
- Paslanmaz Çelik ihtiyacını karşılamak
- Paslanmaz Çelik ihracatı yapmak
- Dış ödemeler dengesini iyileştirmek
- Dünya Demir Çelik sektöründe etkinliğini artırmak,rekabet üstünlüğü sağlamak
- Geleceği güvence altına almak
Türkiyenin Zayıf Yönleri
- Düşük alaşımlı çelik üretimi
- Paslanmaz Çelik yatırımının finansmanı
- Mevcut Nikel rezervlerinin tenörlerinin düşük oluşu
- Ferronikel ihtiyacının dışardan karşılanması
Türkiyeye Yönelik Tehditler
- Enerji fiyatlarındaki yükselişler
- Dünyada demir çelik sektöründeki gruplaşma
-
1----- KRİZDEN V ÇIKIŞI ( Krizden çabuk çıkar)
2------ KRİZDEN W ÇIKIŞI ( kriz uzun sürer.2013 bernanke krizi DEVAMI)
3----- yol ayrımındayız.YUKARISI 2,7 CENT (MOLA BÖLGESİ )
4------- SEÇİM BEKLENTİSİ 3,5 CENT(ORTA VADE ZİRVE OLABİLİR.)
5---------2011 VE 2013 OLDUGU GİBİ 2,7 CENT bölgesinden SERT DÜZELTMELER gelebilir.
-
-
1----- KRİZDEN V ÇIKIŞI ( Krizden çabuk çıkar)
2------ KRİZDEN W ÇIKIŞI ( kriz uzun sürer.2013 bernanke krizi DEVAMI)
3----- yol ayrımındayız.YUKARISI 2,7 CENT (MOLA BÖLGESİ )
4------- SEÇİM BEKLENTİSİ 3,5 CENT(ORTA VADE ZİRVE OLABİLİR.)
5---------2011 VE 2013 OLDUGU GİBİ 2,7 CENT bölgesinden SERT DÜZELTMELER gelebilir.
-
2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefinin, maliyetleri ve fizibilite eksikliği nedeniyle büyük ölçüde sınırlandırılacağı neredeyse kesin gözüküyor.
Wall Street Journal'a göre, karbon salınımının azaltılması konusundaki en büyük harcamaların Hindistan ve Çinde gerçekleşmesi gerekiyor. Zira 2060 yılına kadar sıfır net karbon emisyonu hedefine ulaşmak için bu ülkelerin nükleer, rüzgar ve güneş tesisleri inşa ederken ulaşım ve inşaat harcamaları için 21 trilyon dolar yatırım yapması gerekiyor olacak. Ancak Çin'in 2020'deki enerji tüketiminin %57'si kömür kaynaklarından sağlandı ve bu emtia tüketiminin 2020'den 2025'e kadar %6 oranında artacağı tahmin ediliyor. Çin'de kömür madenciliği önemli bir istihdam alanı olmakla birlikte ülkede kömür enerji santralleri aşırı borç batağında ve ekonomik büyüme için elektrik enerjisi gerekiyor. Çin bu sebeplerden ötürü 2040’lardan önce aşamalı olarak kömür enerjisini devre dışı bırakmak konusunda isteksiz. Hindistan'da ise kömür ülkenin enerji ihtiyacının yarısını karşılıyor ve dünya kömür tüketimindeki payını 2030 yılında %11'den %14'e yükseltmesi bekleniyor.
Çin'de kömür madenciliğine yönelik kısıtlamaların sıkılaştırılması, Avustralya'dan siyasi sebeplerle kömür ithalatının yasaklanması ve dünya çapında ekonomik toparlanma ile küresel bir ölçüt olan Newcastle Termal Kömür Fiyatı 2019'un sonundan bu yana üç katına çıktı. Enerji santrallerinde düşük kömür stokları bu kış daha da yüksek fiyatlara işaret ediyor. Tüm bunlar, kömürden diğer fosil yakıtlara geçişi teşvik ediyor. Bu sebeple ABD’de benzin fiyatları ilkbahardan bu yana %92 artarak tüketicilerin de araçlarını daha pahalıya doldurmasına neden oldu. Ayrıca, Amerikan evlerinin yarısı doğalgazla ısıtıldığından %273 oranında artan doğalgaz maliyetleri tüketicilerin daha da üzülmesine sebep oluşturdu. ABD Enerji Enformasyon İdaresi, bu kış geçen yıla kıyasla %30 daha fazla yakıt faturası öngörüyor. Havaların normalden %10 daha soğuk olması durumunda ise bu oran %50’ye kadar yükselebilir.
Paris İklim Anlaşması'nı tek başına yerine getirmenin toplam maliyeti 2030'da 50 trilyon dolar veya her Amerikalı başına 140 dolar olacaktır. Yine de yakın tarihli bir Washington Post anketi, çoğunluğun enerji faturalarına eklenen yıllık 24 dolarlık iklim vergisine bile karşı yönde oy vereceğini ortaya koydu. Yine de 2100 yılına kadar sürdürülmesi halinde, her Amerikalı başına yıllık 140 dolarlık yatırım, küresel sıcaklıkları sadece eksi 0,03 santigrat derece azaltacaktır. Maliyetini ödemek zorunda olmadıkları sürece herkes emisyonun azaltılmasını istiyor. Kongre Bütçe Ofisi'ne göre, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2050 yılına kadar %100 net sıfır karbon emisyonu hedefi her Amerikalıya yıllık 11.279 dolara mal olacak. Bu rakam, gayrisafi yurt içi hasılanın %11,9'una, sosyal güvenlik, tıbbi bakım sigortası ve yoksullar için sağlık yardımına harcanan miktarın toplam %11,6'sından daha fazla maliyete eşit olacak. Planın yıllık maliyeti 2030 yılında 4,4 trilyon dolara yükselecek.
Çin, Hindistan ve Rusya gibi büyük kirleticiler karbon emisyonunu düşürme sözü verdiler. Ancak verdikleri sözler Batılı ülkelerin küresel ısınmayı sınırlamak için gerekli olduğu konusunda ısrar ettiği seviyelerde değil. Suudi Arabistan 2050 yılına kadar net karbon salınımını sıfıra indirmeyi planlıyor. Ancak bu plan ihraç ettiği petrolden elde edilen karbonu içermiyor. Krallık günde yaklaşık 10 milyon varil ham petrol üretiyor ve hidrokarbondan tasarruf edip yurtdışına satmak için çöle güneş panelleri kuruyor. Bu arada, Boston Danışmanlık Grubu tarafından büyük şirketler arasında yapılan yakın tarihli bir anket, son beş yılda emisyon azaltma hedeflerini sadece %11'inin karşıladığını ortaya koydu.
Etkili iklim çözümleri üzerine yaptığı çalışmalarla 2018'de Nobel Ödülü'nü kazanan ekonomist William Nordhaus, küresel ısınmanın maliyetinin yanı aynı zamanda iklim kontrol politikalarının maliyetini ve neden oldukları ekonomik büyümedeki azalmaları hesaplayan modeller geliştirdi. Nordhaus'un modelleri, iklim değişikliğini yavaşlatacak herhangi bir düzenleme olmadan, 2200'deki ortalama sıcaklığın 1900'den 4,1 santigrat derece daha yüksek olacağını ve bugünün dolarıyla 140 trilyon dolara mal olacağını gösteriyor.
Sıkı iklim politikaları sıcaklık artışını 2,2 santigrat dereceye düşürecek. Ancak iklim değişikliğine bağlı hasarı 140 trilyon dolardan 38 trilyon dolara düşürmek 177 trilyon dolara mal olacaktı. Bu da toplam maliyeti 215 trilyon dolara yükseltecek. 3,5 santigrat derecelik sıcaklık artışıyla en uygun çözüm 21 trilyon dolara mal olacaktı ve toplam 108 trilyon dolarlık maliyet için iklimle ilgili hasar maliyetini 53 trilyon dolar azaltacaktı.
Daha temiz bir atmosfer daha sağlıklı bir dünyayı destekliyor olsa da 2050'de yetersiz beslenmeye bağlı ölüm oranları iklim değişikliği sebebiyle olanlardan çok düşük miktarda daha az olacak. Daha iyi beslenme sayesinde, 1990'da yılda milyonda yediden 2020'de milyonda 2,78'e düştüler ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından iklim değişikliğinin devam etmesiyle 2050'de milyonda 0,64'e düşeceği tahmin ediliyor. Daha iyi beslenme şartları sayesinde yetersiz beslenmeye bağlı ölümler 1990'da yılda milyonda 7’den 2020'de milyonda 2,78'e düştü. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre iklim değişikliğinin devam etmesiyle 2050'de milyonda 0,64'e düşeceği tahmin ediliyor. Büyük maliyetler küresel sıcaklığı sabit tutarsa bu oran 2020’nin sayısı aynısı olacak ve 2050'de ise çok küçük miktarda azalacak.
Her büyük ekonomik olay gibi, karbon salınımını sınırlama arayışı da yatırım fırsatlarını açar. Ancak çoğu zaman olduğu gibi, yükselen maliyetler ortaya çıktıkça ve net sıfır karbon emisyonu umutları söndükçe, ilk coşku muhtemelen yakında hayal kırıklığına yol açacaktır. Sağduyulu yatırımcıların muhtemelen iklim yatırımları konusundaki mevcut coşkudan geri çekilmeyi beklemesi ve daha ucuzdan satın alması daha iyi olacaktır.”
-
Öğleden sonra ise bir anda başlayan özellikle bankacılık hisselride yoğunlaşan satışlar endeksi yüzde 5'e yakın aşağı çekince devre kesici uygulaması başladı ve işlemlere 15 dakikalaığına ara verildi.
Yeniden başlayan işlemlerde satışların arkası kesilmeyince ikinci devre kesici uygulaması başlatımldı, ancak buna rağmen endkeste geri çekilme durdurulamadı.
BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 194,07 puan azalırken, toplam işlem hacmi de 77 milyar lira ise rekor seviyede gerçekleşti.
Bankacılık endeksi yüzde 8,74 ve holding endeksi yüzde 9,33 değer kaybetti. Tüm sektör endeksleri gerilerken, en çok kaybettiren ise yüzde 9,89 ile iletişim oldu.
Reuters'ın yayınladığı BDDK haberi de düşüte etkili oldu. Haberde, BDDK'nın, TL'deki değer kaybının banka sermaye yeterlilik rasyolarında (SYR) yarattığı tahribatı azaltacak önlemler üzerinde çalıştığı vurgulandı.
Bankacılık kaynakları TL'deki değer kaybının SYR'yi düşürücü etkisini telafi etmenin bir yolunun döviz bazlı sermaye olduğuna dikkat çekerek, sermaye niteliğine sahip olanlar için sıkıntı yaşayabileceğini belirtildi.
Bu gelişme özellikle bankacılık sektörü hisselerinde sert satışa neden oldu. Merkez bankası'nın dövize başarısız müdahalesi ve iş dünyasının acil önlem çağrısı da düşüşte etkili faktörler arasında gösteriliyor.
Bu arada, Varlık Fonu'nun Türk Telekom'u devralacağı haberi bankalar için olumlu.
Çünkü hisselerin önemli bir kısmı bankaların elinde bulunuyor.
HANGİ BANKANIN NE KADAR PAYI VAR?
LYY deki en büyük pay yüzde 35.5598 ile Akbank olurken,
Akbank yüzde----------------------22.1265 pay ile
Garanti Bankası, yüzde-------- 11.5972 payla
İş Bankası, yüzde ------------------4.9150 lik hisse oranıyla
Yapı Kredi, yüzde ------------------4.2559lik payla
Vakıfbank, yüzde------------------- 3.6562 payla
Halkbank, yüzde-------------------- 2.5913 payla
Denizbank ve
yüzde 1.6172'lik payla TSKB izledi.
Sözkonusu bu 8 bankanın LYY deki toplam payı yüzde 84.7.
Kalan yüzde 15.3lük hisse de OTAŞa kredi veren diğer kreditörlerin. LYYdeki bu pay oranları dikkate alındığında Akbank ın Türk Telekom daki dolaylı payı yüzde 19.56 olurken, diğer bankaların TTdeki dolaylı payları ise şöyle sıralandı:
akbank yüzde ----------------------19,56
Garanti Bankası yüzde ---------12.17
İş Bankasi yüzde-------------------6.38
Yapı Kredi yüzde-------------------2.70
Vakıfbank yüzde--------------------2.34
Halkbank yüzde---------------------2.01
Denizbank yüzde-------------------1.42
TSKB yüzde--------------------------0.89
Türk Telekom hisselerine ne kadar değer biçilir şimdilik net değil ama satıştan bankaların kasasına önemli oranda bir kaynak girmesi bekleniyor.
TL'deki değer kaybının banka sermaye yeterlilik rasyolarında (SYR) yarattığı tahribatın da bu şekilde giderilebileceği beliritilyor.
Bu açıdan orta vadede bankacılık sektörü ve borsa için olumlu bir gelişme olarak yorumlanıyor.