-
Fakat Hamit "ulu hakan" ya,,, bulunur bir yol. Yok "denge siyaseti yapýyor", yok "oyun oynuyor", yok "ýslýk çalýyor"... Yeni çýkan belgelere biz de bir kuram oluþturalým(->Hamit-Düyun-u Umumiye-i Osmaniye-125 milyon altýn borç / Herzl-Bir kýsmýný öderiz / Hamit:Filistin'i boþver Mezopotamya verelim).
"Siyonistler çok saftýrlar, Hamit'in oyalamasýna hemen aldanýrlar; saf olduklarý kadar cingöz düzenbazcýdýrlar, Hamit'i düþürmüþtürler."
Þu Siyonistler ne ilginç insanlarmýþ. Hem saf, hem cingöz, hem cambaz, hem düzenbaz, hem mason, hem fason, hem dünya gücü, hem kendine toprak dilenen garip, hem ittihatçý, hem arz-ý mevudcu vesaire vesaire bir toplulukmuþ...
Alýntý
-
Bir zamanlar Musa kavmine þöyle demiþti: Ey kavmim! Allah'ýn size lütfettiði nimetini hatýrlayýn; O içinizden peygamberler çýkardý ve sizi hükümdarlar kýldý. Alemlerde hiçbir kimseye vermediðini size verdi/Ey kavmim! Allah'ýn size yazdýðý mukaddes topraða girin ve arkanýza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüþ olursunuz. (Maide: 5/20-21).
Mûsâ, MÖ. 1272 yýlýnda 120 yaþýnda Moab ovasýnda Eriha karþýsýnda bulunan Nebo daðýndaki Pisga tepesine çýkar. Oradan Vaad Edilmiþ Topraklar’a son bir kez bakar ve ölür. Moab ülkesinde Bet-Peor nehrinde gömülür. Mezarýnýn yeri bugün bilinmemektedir.
"Ve Rabb'in sözüne göre; Rabb'in kulu Musa orada, Moab diyarýnda öldü. Ve Moab diyarýnda Beyt-peor karþýsýndaki derede onu gömdü; fakat bugüne kadar kimse onun kabrini bilmez. Ve Musa öldüðü zaman yüzyirmi yaþýnda idi; gözü zayýflamadý ve kuvveti eksilmedi. Ve Ýsrailoðullarý, Moab ovasýnda, otuz gün Musa'ya aðladýlar; ve Musa için yas/aðlama günleri tamam oldu".(Tesniye: Bab:34 Ayet:5-8)
Moab Lut gölüne yakýn bir yerdedir. Google maptan Lut gölü yazarsanýz mevkiinin Filistin yakýnlarýnda oldugunu görürsünüz.
Alýntý
-
Theodore Herzl, Osmanlý Arþivleri'ndeki belgelere göre, Sultan Abdülhamid ile görüþmüþ ama bu görüþme sýrasýnda Herzl'in Filistin'de bir Yahudi vataný kurulmasý, dolayýsýyla da Abdülhamid'in bu talebi tek bir cümleyle reddetmesi gibisinden bir olay yaþanmamýþ; Abdülhamid, aksine, "Filistin'e deðil, Mezopotamya'ya yerleþin" demiþtir.
Zaten Kendisinin kovmadýðý yönünde bir bilgim vardý. Çünki kendisi Siyonist lobisini kullanýyor. Lakin Vaadedilmiþ topraklarýda onlara vermiyor. Bir siyasi oyun oynuyor.
Siyonistler bu oyunun farkýna vardýklarýnda yüz yüzemi yoksa aracýlar þeklindemi orayý kesin olarak bilmiyorum Ama onu yerinden edeceklerini söylüyorlar. Ve sonuçtada da ediyorlar.
Benim þahsi olarak mezopotanya üstündeki düþüncem yahudileri oraya yerleþtirerek veya onlarý oraya verecegini vaad ederek ingilizlerin oyununu bozmak istemesi olabilir. Tabii ki bir düþünce. Yýldýz arþivlerinin çoðununda yandýðý düþünülürse gerçek biraz uzak gibi. Birde saklý arþivlerimiz var orasýda ayrý konu :)
Alýntý
-
II. Abdülhamidin Çiftlik Yolsuzluklarý Silsilesi
II. Abdülhamidin Çiftlik Yolsuzluklarý Silsilesi þöyle iþlemiþtir:
1- Abdülhamidin el koyduðu çiftliklerde çiftçilik yapanlar nüfusa yazýlmaya zorlanmamýþtýr. Nüfusa yazýlmadýklarý için de yýllarca askerlik yapmaktan kurtulmuþlardýr.
2- Abdülhamidin el koyduðu çiftliklerden alýnan vergiler hem azaltýlmýþ hem de bu vergiler devlet hazinesine deðil, doðrudan Padiþahýn hazinesine girmiþtir. Örneðin, çiftçiden alýnan Aþar Vergisi normalde devlet hazinesine kaldýðý halde bu çiftliklerden alýnan Aþar Vergisi Padiþahýn Hazine-i Hassasýna mal edilmiþtir.
3- Abdülhamidin el koyduðu çiftliklerden posta ve telgraf ücreti alýnmamýþtýr.
4- Çiftliklerini, topraklarýný Hazine-i Hassaya vermek istemeyenler üzerinde büyük baskýlar kurulmuþ, çiftliklerin bulunduðu köyler tahrip edilmiþ, tarlalara zarar verilmiþtir.
5- Hem kendilerine sunulan olanaklardan yararlanmak hem de baskýdan kurtulmak isteyenler kendi topraklarýnýn da Emlak-ý Þahane sýnýrlarý içine alýnmasýný istemiþler, böylece II. Abdülhamidin çiftliklerinin sayýsý her geçen gün daha da artmýþtýr.
Sonuçta II. Abdülhamidin ele geçirdiði çiftlikler ve sahip olduðu emlak ile adeta kendi derebeyliðini kurmuþtur. Emlak-ý Hümayunun her türlü rüsum ve tekâliften müstesna olmasý keyfiyeti geniþ bir tefsire tabi tutulmak suretiyle Abdülhamid, memleket içinde kendine mahsus olarak bir nevi feodalite usulünü tesis etmiþ bulunuyordu.
Vasfi Þensözen, II. Abdülhamidin deðiþik kurnazlýklarla halkýn çiftliklerini ele geçirmesini hukuk tarihimizin affedemeyeceði bir kanun bozgunculuðu olarak adlandýrmýþtýr:
Bu kanun dýþý hareket tarzý o kadar ileri götürülmüþtür ki ellerinde zaten tapu senetleri bulunan çiftlik sahasýndaki köylüler bu senetlerini Hazine-i Hassa senediyle deðiþtirmeye zorlanmýþ ve yurtiçinde uyrukluk deðiþtirme gibi bir zavallýlýk içinde köylü buna da katlanmýþtýr.
Abdülhamid’in Emlak-ý Hümayun Ýdaresinin son yýllardaki geliri 1,5 milyon altýn liradýr.
Ahmet Emin Yalman, gördüklerim ve Geçirdiklerim adlý eserinde II. Abdülhamidin sadece halktan gasp ettiði çiftlikleri deðil, tüm ülkeyi kendi has çiftliði olarak gördüðünü belirtmiþtir.
II. Abdülhamidin Osmanlýnýn dört bir yanýna daðýlmýþ çiftliklerinin sayýsý son zamanlarda 150ye yaklaþmýþtýr. Atatürkün üstelik tamamen devlet malý mantýðýyla satýn alýp geliþtirip milletine baðýþladýðý 3-5 çiftliði dillerine dolayanlarýn II. Abdülhamid’in halktan gasp ettiði 150 yakýn çiftlikten hiç söz ettiklerini duydunuz mu?
Kaynak: Vasfi Þenözen, Osmanoðullarýnýn Varlýklarý ve II. Abdülhamitin Emlaki, sayfa 86-87-91
Sinan Meydan
Panzehir kitabý sayfa 251-252
-
Suzy Liberman, aslýnda Ortadoðu coðrafyasýnýn Türk milleti elinden çýkmasýna sebep olan derin casusluk mesleðinin kitabýný yazmýþ, Polonya doðumlu Yahudi kadýn casus. Osmanlýnýn Filistini kaybetmesinde baþrol oynamýþ isimlerden ve bu esnada yaptýklarýnýn askeri strateji ve istihbari güvenlik açýsýndan, Atatürk tarafýndan Türk milleti adýna tekerrür etmesin diye 1935 yýlýnda tüm subay ve astsubaylara kitap olarak daðýtýlmýþtýr.
Bu olaylar yaþanýrken Mustafa Kemal Atatürk, Süveyþ Kanal Muharebesinde Osmanlý ordusunu komuta ediyordu. Ýþte maðlubiyeti getiren sonuç belliydi. Nili Yahudi yerel istihbarat örgütü, Ýngiliz ordusuna Osmanlý ordusunun geri planý hakkýnda bilgi aktarýyordu. Kudüs bu yüzden kaybedilmiþti.
Bu tarihsel arka planýn tanýðý Mustafa Kemal Atatürk, bu kitabý tüm subaylara daðýtýlmasýyla kalmamýþ, Siyonist Ýsrail devletinin kuruluþ sürecinde, 1937 yýlýnda þunlarý söylemek durumunda kalmýþtý:
Þimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiðimiz için, Ýslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanlarýn nüfuzunun altýna girmesine mani olacaðýz. Buralarýn Avrupa emperyalizminin oyun sahasý olmasýna müsaade etmeyeceðiz. Biz þimdiye kadar dinsiz ve Ýslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ithamlara raðmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes topraklarýn daima Ýslam hakimiyetinde kalmasýný temin için hemen bugün kanýmýzý dökmeye hazýrýz.
ATATÜRK tarafýndan basýlma emri verilen bu kitap, hikaye tadýnda bir istihbarat kitabý olmasýna raðmen, içerisinde stratejik ve saklanan bilgiler içermektedir. Bu kitap Atatürk tarafýndan kurulan devletin kurumlarý tarafýndan 1936 yýlýnda talimatla toplatýlarak yasaklanmýþtýr.
Atatürkün Yasaklanan Kitabý Siyonizmin geliþim sürecine ve devletleþmesine farklý bir bakýþ getiren, günümüz olaylarýyla baðlantýsýný kuran, Mescid-i Aksa tatýþmalarýnýn güncel olduðu bir dönemde her bakýmdan tartýþma yaratacak bir kitap.
Yayýnevi:Ulak Yayýncýlýk
Yazar:Hüseyin Hakký Kahveci
info@dogukitabevi.com
-
Tarafsýz ve objektif kriterlere sadýk kalma prensibinden vazgeçmeyelim arkadaþlar.
Hiç bir insan % 100 kötüde iyide olamaz, gri alanlar vardýr.
Paylaþýmlar, siyasetten uzak ve bilgi amaçlý olmalý düþüncesindeyim.
-
-
