-
Arçeliğin geçen yıl açıkladığı, Enflasyon Muhasebeli 6 aylık gelir tablosunda 20024 için zarar yazmışlardı.
Bu yıl Enflasyon Muhasebesiz, 2024 ile karşılaştırmalı ve bağımsız denetime tabi gelir tablolarında 2024 yılı ilk yarı için yüksek bir karlılık ve 2025 için ciddi bir zarar söz konusu.
Enflasyon muhasebesi çeyrek dönemler için kullanılmadığı halde böyle yüksek zararlar göreceksek bu yıl işimiz zor.
-
ABD başkanının 2 nükleer denizaltıyı Rusya yakınlarına gönderme gibi kritik bir kararının gerekçesi bildirilmedi. Tahminim, ellerinde Rusya'nın Kiev yönetimini devirecek bir harekata ilişkin bulgular olması... Aradan geçen süre göz önüne alınırsa Putin bir şekilde neticeye ulaşmak istiyor olmalı? Pek çok kişi bu savaşın önemini olduğundan az görme eğiliminde ancak Berlin duvarı yıkıldığından beri batının Rusya'ya doğru hem ekonomik hem askeri bakımdan genişlediğini unutmamak lazım. Ukrayna Rusların kırmızı çizgisiymiş ve bunu net biçimde gösterdiler. Bence mesele Kırım'da biraz toprak koparma isteğinin çok ötesinde ve verilen kayıplar da her iki tarafın ciddiyetini göstermeye yetiyor.
Bu yıl şirket performanslarının pek iyi gelmeyeceği görülüyor. Sene başında CEO anketlerinde büyük çoğunluk 2025'in ikincisi yarısı için düzelme umutlarını dile getiriyordu, genelde faiz indirimi gibi basit gerekçelere dayanan bu iyimserlikler gittikçe azalıyor. Bazıları aksini iddia etse de borsadaki değerler bilançolarla bir şekilde eşleşmek zorundadır. Borsada herkes kumar oynamıyor, kapitalin çoğunluğu servet yönetiminin bir parçası olarak burada. Emeklilik fonları, yatırım fonları, bireysel birikimler vs. belli bir istikrarda ve öngörülebilir kazanç talep eder, bu ise belli kurallara bağlı bir piyasayla mümkündür ve bu yüzden borsanın rasyoları ile değerinin ortalamaları oluşmuştur. elbette bu değerleme kriterlerinin alt ve üst sınırları genel ekonomik koşullar, moral ve istikrara göre genişleyip daralabilir.
Hala merkez bankasının rezervlerini takip eden uzmanlarımız var, bizi ilgilendirmeyen o rezervlerin kimin keyfi için oluşturulduğunu ve kimin çıkarına hizmet ettiğini anlayamıyorlar galiba?
Faiz politikasına gelince; umutları anlıyorum ama korkuları da görmezden gelmemek gerekiyor. Bugünün gündemi sağlık sektöründeki fiyat artışları ve buna bağlı yükselen sigorta pirimleri. Bu sektör de turizmin bir parçası olmuştu hatırlarsanız ve ziyaretçi çekiyordu ancak yüksek fiyatlardan etkilenecektir. Konuttan hizmet sektörüne görülen tüm bu yüksek fiyatlama davranışları sermaye koruma kaygısına dayanıyor karlılık değil. Güven zaten yok ve uygulanan ekonomik programın TL'de yeni bir ani değer kaybı potansiyeli taşıdığı düşünülüyor.
-
Fırsat çeşitliliğinin çok daha fazla olduğu ABD borsalarında dikkatimi çeken şirketlere kısaca göz atalım.
-Kimya sektöründe genel bir düşüş trendi var ancak sonuna yaklaşmış olabiliriz. Dow, Olin, Chemours, Eastman Chemical uzun yıllardır takip ettiklerim.
-Güneş enerjisi alanına yatırım konusunda Çin'li Jinko Solar'ı takip ediyorum ve yatırıma uygun seviyelerde olduğunu düşünüyorum.
-Petrol sektörünü genel olarak cazip buluyorum, sürprizlere açık bir konu. Kolay elde edilen her şey bu kadar pahalıyken çok zor elde edilen petrol ve ürünlerinin bu derece ucuz olması sürdürülebilir değil. Favorim sektörün mühendislik ve ekipman hizmet sağlayıcıları, Halliburton, Schlumberger ve Nov Inc.
-İlaç ve bioteknoloji de sürprizlere açık işler. Moderna pandemi öncesi fiyatlarına döndü ama dünyada mRNA teknolojisiyle aşılanmış milyarlarca insan olduğu gerçeği değişmedi. Aşı ile korumada yeni trend artık bu teknoloji olacak gibi ama karşıt görüşler de var. Pfizer da izlenmeli bence.
-Teknoloji alanında rocket Lab bu ara umut bağlanan şirketlerden biri.
ABD borsaları yatırım yapılabilir seviyede mi dersek?
Bence genel anlamda çok pirimli ve baskılar artıyor. Finansmana erişimde sıkıntılar nedeniyle ABD'de halka arzlarda ciddi artışlar var ve devam edecek. Piyasa yavaş yavaş ve fark ettirmeden sulanıyor, bir kırılma anı olacaktır ilerde. En önemli itici güç ise şirket birleşmelerinin sağaldığı kaldıraç etkileri ,bunlar kısa vadeli itici güç kaynağı. Geri kalan riskler ve fırsatlar herkesçe malum zaten.
-
Sayın Yelpaze;
benim ABD piyasaları hakkında yorum yapacak birikimim yok. Ama yine de birkaç endişemi dile getireyim. ABD ekonomisinin borçluluğu ve doların rezerv para özelliğinde güç kaybı olduğu biliniyor. ABD merkezli kurulan dünya piyasaları, ABD'nin ekonomi üzerinden yaptığı operasyonlar ile güvenilirliğini kaybetmeye başladı. Aslında kaybetti. BRİCS yapılanması kendi aralarında kullanabilecekleri altına endeksli para sistemi kısmi kullanılmaya başlandı ve bu ABD'yi oldukça huysuzlaştırıyor. Eğer ABD elinde ki askeri gücü kullanmaya başlamışsa seçenekleri azaldığının göstergesidir. Yavaş yavaş ana aktörlere doğru savaş devam eder. Yani kırılım hızlanır. Kimin başarılı çıkacağı kolay tahmin edilemez. Çin, bu yüzyılın üretim üssü. Uzun bir savaşa en dayanıklı ülke olabilecek konumda. Savaş ekonomisi ABD için dolar basma devam edeceği için doları ve ABD tahvili bulunduran ülkeleri yıpratır. Bunu hesaba katıyorlardır. Ciddi bir savaş durumunda dağılım çok hızlı olabilir. BRİCS için Hindistan çatlak ses ama Pakistan bile tokatlayabildi koca Hindistan'ı. Belli ki Çin, Pakistan'ı tek başına bırakmayacak. Piyasada, ABD'nin hızlı bir satış durumunda tahvillerini almak zorunda kalırsa doların daha da yıpranacağı dillendiriliyor.
Benim düşüncem ABD hisse senetlerine pek bulaşmamak lazım. Kısa vadede olacakları hesaba katmadan konuşuyorum. FED başkanı direnci aşılır ve faizler indirilirse ne olabileceğini de hariç tutuyorum.
-
Değerli katkılarınız için teşekkürler sevgili Salih Karakaya.
Takip ettiğim global literatürde hiç kimse tarafından dile getirildiğine rastlamadığım bir tespitim var.
Dünyanın en büyük finansal büyüklüğü diyebileceğimiz ve 40 trliyon$'a ulaşan ABD borcu ile açıklarının dengeleyicisi nedir?
En yakın büyüklük ABD teknoloji şirketlerinin piyasa değeri ve kripto piyasası büyüklüğü. Yaklaşık 25-30 trilyon$ diyebiliriz. Simya niteliğindeki bu önermem bence önemli bir ipucu ve dayanak noktasına işaret ediyor. Zaten Trump'ın politikaları da tam bu eksende değil mi? Global anlamda finans piyasalarına yön veren ana olgular bunlar ve teknoloji kaynaklı bu borç dengeleme mekanizmasının neden olduğu aşırı risk iştahı tüm dünya piyasalarını şekillendiriyor. Riskin büyüklüğü, bu oyuna şüphe ile bakan muhafazakar yatırımcıların altın talebini körükleyerek orada da bir balon oluşmasına neden oluyor.
BRICS ile ilgili de sıra dışı bir yaklaşımım var. Bu ülkeleri bir arada tutacak hiç bir ortak nokta veya çıkar yok ABD'den alacakları haricinde tabi. Dolayısıyla BRICS bir mudiler topluluğu gibi düşünülebilir, askeri ve ekonomik bir birlik olacağına inanmıyorum. ABD'nin yeni gümrük politikası ve ticareti kısıtlayan uygulamaları ile bu ülkeler düşen ihracatları karşılığında daha az ABD tahvili bulundurma eğiliminde olacaktır. BRICS çok önemlidir çünkü ABD borçlanma politikasında bir bariyer görevi görmüştür. Bu ve benzeri insiyatifler yüzünden ABD çıkarları jeopolitik bir bariyerle karşılaşmış akabinde Trump ekonomi politikalarında büyük bir değişikliğe zorlanmıştır. Kısacası borç ve açıklar ülkenin çıkarlarını tehdit eden seviyeye ulaşınca önzelikler değişmiştir. FED de bunu fark ettiği için değişen politikaların neden olacağı enflasyon ve durgunluğu göz önüne alarak faizleri düşürmemeyi tercih etmektedir.
Küçük savaşlar kaçınılmaz olarak görülüyor, ABD ve Çin arasında askeri mücadele ise 1980'lerin yıldız savaşları projesi kapsamında gerçekleşecek. Zaten ABD'nin şu anda uzay yatırımlarında gaza basmaktan başka çaresi yok. Çin gibi imalat sanayi kuramaz, hiç bir yatırımcı ABD'de geleneksel üretim yapmaz bu saatten sonra. İlk paragrafta belirttiğim nedenlerden dolayı ABD uzay teknolojisinde ciddi sıçramalar yapmaya mecbur aksi halde kendiyle birlikte küresel finans ve ticaret sisteminde ciddi riskler ortaya çıkar.
Pakistan meselesinde Müslüman cemaat her zamanki gibi gene fakir bir toplumu gaza getirmek suretiyle riske atıyor. Filistinlilere de zamanında Kudüs'ü fethedersiniz diyen bu islamcı kesim şimdi acaba nerede? Hindistan uzun yıllardır çok hızlı büyüyen ve güçlenen yeni dünya devi. Pakistan ise aynı süreçte iyice ekonomisi bozulan ve küçülen ülke. Aralarında muazzam bir uçurum var ve Hindistan ile %100 uyumlu olmak zorundalar aksi halde ortadoğudaki kardeşlerinin kaderini paylaşacaklar. Pakistan'ın askeri yatırım yapacak parası yok, dışardan gelen pervaneli planörlerle ya da Çin'den alabildiği birkaç silahla kapanacak bir fark değil bu. Nükleer gücü de bir anlam ifade etmiyor.
-
2026'nın bütçe ve planlamasını düşünecek kadar yaklaştık.
Bu yıl bütçe açığı 2,5-3 trilyonTL civarında gerçekleşecek gibi. 2026 Ocak itibarı ile kamu çalışanlarından emeklilere herkesin ücreti artacak, tüm gider kalemleri yükselecek. En önemli iki gider kaleminden biri olan faiz yüksek seyretmeye devam edecek. Savunma harcamaları, yardımlar vs. yüksek olacak. Belki 4-5 trilyon açık konuşulacak ki GSYH'nın %8-10'una yaklaşabiliriz.
Dış kaynak bulunamadığı halde izlenmeye çalışılan enflasyon ve değerli TL odaklı ekonomi programı ise şirket gelir ve karlarında kayıplara neden oluyor, bu da 2026 Kurumlar ve Gelir vergileri tahsilatlarında soru işareti demek. Emlak gibi çok geniş bir tabanı ilgilendiren alanlarda hükümetler kolay kolay ciddi politika değişiklikleri yapmaz ama 2026 yılı bütçe gelirlerine ilişkin ufuktaki sıkıntılar nedeniyle olsa gerek, emlak vergilerinde büyük artışlara neden olacak uygulamalar söz konusu. Komik olan ise şu; halkın genel ortalamasının hiç bir şekilde satın alamayacağı fiyatlara tırmanmış evler sanki bu rakamlar gerçekçiymiş gibi vergilendirilecek. Çarpık ekonomi demek bile iltifat olur bu yaşananlara ve halk da bu işin parçası aslında. Madem evler bu değerde verin bakalım vergisini demekte devlet:) Yöneticiler konut sorununu çözmek yerine sorunun sonuçlarından maddi çıkar sağlamaya çalışıyor.
Burada defalarca söylediğim gibi bu ülkede dengelerin temel dayanak noktası değeri aşınan TL'dir. Böylece hem işgücü maliyetleri törpülenir, hem de şirketlerin gelir ve karlılığı yükselir. Bütçe dengeleri de bu sayede daha kolay korunur ama siyasi bir bedeli olur elbette. Şimdi tam tersi deneniyor ama oluşan açıkların tahsilinden kaçınılamıyor.
Borsa açısından sonuçlar da farklılaşabiliyor. İçerdeki uygulamaların olumsuz sonuçları bir yana dış koşullar da şimdilik pek iç acı değil. Bu yıl şirketlerin iyi sonuçlar alamayacağı öngörülse de küresel ölçekte oynanan risk algısı oyunu sayesinde hisseler değer kazanmaya devam edebilir demekte uzmanlar. Tüm piyasaları yönlendiren ABD'de sadece Nvida hisselerinin S&P500 endeksinde ağırlığı %8'e ulaştı. Teknoloji sektörünü temsil eden muhteşem 7'li tek başına tüm borsaları yönlendiren odak oldu, cripto piyasası da bu çılgınlığı perçinliyor. Herkesçe bilinen bu aşırı riskli durum politikacılar tarafından da desteklenerek köpürtülmeye devam ediliyor. Bu şirketlerin gelirleri de yüksek, 2000 balonu gibi içi boş değerler değil diyebiliriz ama sorun şu ki teknoloji şirketlerinin gelirleri yüksek olsa da piyasa değerlerini mantıklı kılacak kadar değil.
-
Orta vadeli bir yatırım stratejisinde özetle şu soruları soruyoruz;
1- Şirketlerin performansları nasıl devam edecek? Hisse fiyatlarını onaylayan karlılıklar söz konusu olacak mı? Burada enflasyon muhasebesi ve diğer yasal mevzuatın etkileri de göz önüne alınmalı.
2- Hazinenin gelir-gider dengesi nasıl olacak? Bütçe açıklarını kapatmak için yapılan borçlanmalarla, piyasada borsa ve diğer yatırım araçları için yeterli para kalacak mı? Faiz giderleri bir yana merkezi yönetimin tüm gider yükleri 2026 başından itibaren artacak ancak gelirlerde durum pek parlak değil.
3- İzlenen para politikalarının etkileri nasıl olacak? TL'nin değerli tutulmasının hem tüketici davranışları hem de şirket bilançoları yoluyla büyük bir probleme işaret ettiği görülebiliyor. Faizleri erken indirme baskıları ne tür riskleri tetikleyebilir?
4- Dış kaynak veya yabancı yatırım konusunu artık dikkate almıyoruz. Yüksek cari açık ve bütçe açığı artık kabullenmemiz gereken bir süreç ve bunun önemli sonuçları olacak.
5- Ekonomideki çözümsüz problemlerin siyasete yansımaları ne tür riskler getiriyor? Tam olarak öngörülüp tedbir alınamayacak bir risk gurubu.
6- ABD teknoloji hisseleri kaynaklı yüksek risk oyunu ne kadar etkili olabilir? Diğer tüm koşullar olumsuzken spekülatif bir borsa oyunu sürdürülebilir mi? Finansal araçlara olan yatırım iştahı bu soruyu cevaplamayı zorlaştırıyor.
-
Temmuz sonu itibarı ile Hem XU-100 endeksinin hem de tüm borsanın F/K oranı rekor seviyelerde. Son açıklanan 6 aylık gelir ve karlar da pek umut vermiyor. Güncel F/K oranı gözüktüğünden daha da yüksek olabilir? Faizlerin de yüksek seyrettiği göz önüne alınırsa piyasaların ana ve tek besin kaynağının ABD ve Trump kaynaklı finansal spekülasyon olduğu söylenebilir.
Temettü verimi bu yıl fena değil, yüksek piyasa değerlerine oranla normal seviyelerde diyebiliriz ancak burada önemli olan 6-7 ay sonra açıklanacak 2026 temettülerine ilişkin tahminler. Küçük yatırımcı kenardaki fazla parasıyla spekülatif kazanç peşinde koştuğundan kar payı hususunu çok önemsemez ancak kurumsal ve büyük yatırımcılar için durum farklı. Yıllık 6-7 milyar$'lara ulaşan temettü getirileri, buradan vergi yoluyla nemalanan hazine için bile kritik önemde dolayısıyla gelecek projeksiyonları yapmak gerekiyor.