Printable View
Akademi ve Golden Globe Odulu sahibi Amerikali aktor Jared Leto’nun dogum gunu (26 Aralik 1971)
https://media.giphy.com/media/c80qjj8MgJgvC/giphy.gif
http://cdn.worldofwonder.net/wp-cont...eto-gif-16.gif
https://media.giphy.com/media/oSahaBAfXSil2/giphy.gif
William Friedkin’in yazip yonettigi, Ellen Burstyn, Max von Sydow ve Linda Blair’in rol aldigi korku filmi Seytan (The Exorcist) 26 Aralik 1973’de tum Amerika’da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....zNDI@._V1_.jpg
https://media1.popsugar-assets.com/f...rcist-1973.gif
https://media1.popsugar-assets.com/f...rcist-1973.gif
https://1.bp.blogspot.com/-ahrhFvrX8.../s1600/TE8.gif
Steven Spielberg’un yonettigi, Roy Scheider, Robert Shaw ve Richard Dreyfuss’un rol aldigi Jaws, 42 yil once bugun Ingiltere’de vizyona girdi. (26 Aralik 1975)
https://ultraimg.com/images/FXsb.jpg
https://i0.wp.com/bloody-disgusting....size=620%2C232
“Insanoglu dunyayi iyilestirip guzellestirmek istemesiyle, kendisini gorevlere adamasiyla buyuktur. Tanrilarin kralliginda kazanilacak buyukluk yoktur. Cunku orada her sey asamali bir duzendedir: Sinirsiz bir varolus, ozveri, dinleme, zevk ve nese vardir, iste bu nedenle, aci cekmekten ve calisip cabalamaktan bunalip ezilmis, felaketler ortasinda bile sevebilen insanoglu, yuceligini ve yuksek degerini, ancak bu dunyanin kralliginda bulabilir.” Alejo Carpentier, Bu Dunyanin Kralligi
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Eng_1st_Ed.jpg
“Man’s greatness consists in the very fact of wanting to be better than he is. In laying duties upon himself. In the Kingdom of Heaven there is no grandeur to be won, inasmuch as there all is an established hierarchy, the unknown is revealed, existence if infinite, there is no possibility of sacrifice, all is rest and joy. For this reason, bowed down by suffering and duties, beautiful in the midst of his misery, capable of loving in the face of afflictions and trials, man finds his greatness, his fullest measure, only in the Kingdom of This World.”
“Bazilarina gore cinsellik ermislige, azizlige goturur insani; bazilarina gore de cehenneme. O da yasamdaki herhangi bir þey gibidir - bir insan, bir nesne, bir olay, bir iliski gibi. Hersey bir kimsenin bakis acisina baglidir. Yasami daha guzel, daha sevimli, daha derin ve doyurucu duruma getirmek icin, yasamin her ogesine berrak ve taze bir gozle bakmamiz gerekir. Cinsellige karsi olan tavrimizda bir aksaklik varsa, ekmege, paraya, ise, oyuna, herseye karsi olan tavrimizda da aksaklik var demektir. Yasamin diger yanlarina karsi rahatsiz, sagliksiz bir tavri olan kimse mutlu bir cinsel yasam surebilir mi? “Henry Miller, Cinsellik Dunyasi
https://images.gr-assets.com/books/1...7l/3343410.jpg
“For some sex leads to sainthood; for others it is the road to hell. In this respect it is like everything else in life – a person, a thing, an event, a relationship. All depends on one’s point of view. To make life more beautiful, more wonderful, more deep and satisfying, we must gaze with fresh, clear vision upon every contributing element of life. If there is something wrong about our attitude towards sex then there is something wrong about our attitude towards bread, towards money, towards work, towards play, towards everything. How can one enjoy a good sex life if he has a distorted, unhealthy attitude toward other aspects of life?”
“Neyin kaca patlayacagindan bana ne? Bu dunyaya yasamaya geldim, hesap yapmaya degil. ****** cocuklarinin yapmani istedikleri de bu zaten -yasaman! Butun hayatini hesap yaparak gecirmeni istiyorlar. Onlara mantikli geliyor boylesi. Akillica. Zekice. Geminin kaptani ben olsaydim isler o kadar duzgun yurumeyebilirdi, fakat daha neseli olurdu, Tanri askina! Sacma sapan seyler icin altina sicmak zorunda kalmazdin. Belki makadam yollar, aerodinamik arabalar, hoparlorler ve milyonlarca kucuk aygit olmazdi, belki pencerelerde cam bile olmazdi, belki yerlerde uyumak zorunda kalirdin, belki Fransiz mutfagi, Italyan mutfagi ve Cin mutfagi olmazdi, belki insanlar sabirlari tukendiginde birbirlerini oldururlerdi ve belki kimse onlari durdurmazdi cunku hapishaneler, yargiclar, polisler ve kesinlikle milletvekilleri ile parlamento olmazdi cunku itaat edilecek ya da cignenecek yasalar bulunmazdi ve belki bir yerden bir yere gitmek aylar ya da yillar alirdi, ama vizeye, pasaporta ya da kimlige ihtiyacin olmazdi cunku hicbir yere kayitli olmazdin, bir numara tasimazdin ve adini her hafta degistirmek istersen oyle yapardin cunku sahip oldugun her sey zaten yaninda tasiyabildiklerinden ibaret olurdu. Hem her sey bedavayken neden bir seye sahip olmak isteyesin ki?” Henry Miller, Oglak Donencesi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Why should I give a fuck about what anything costs ? I'm here to live, not to calculate. And that's just what the bastards don't want you to do – to live! They want you to spend your whole life adding up figures. That makes sense to them. That's reasonable. That's intelligent. If I were running the boat things wouldn't be so orderly perhaps, but it would be gayer, by Jesus! You wouldn't have to shit in your pants over trifles. Maybe there wouldn't be macadamized roads and streamlined cars and loudspeakers and gadgets of a million-billion varieties, maybe there wouldn't even be glass in the windows, maybe you'd have to sleep on the ground, maybe there wouldn't be French cooking and Italian cooking and Chinese cooking, maybe people would kill each other when their patience was exhausted and maybe nobody would stop them because there wouldn't be any jails or any cops or judges, and there certainly wouldn't be any cabinet ministers or legislatures because-there wouldn't be any goddamned laws to obey or disobey, and maybe it would take months and years to trek from place to place, but you wouldn't need a visa or a passport or a carte d'identite because you wouldn't be registered anywhere and you wouldn't bear a number and if you wanted to change your name every week you could do it because it wouldn't make any difference since you wouldn't own anything except what you could carry around with you and why would you want to own anything when everything would be free?”
"Hayranlarimdan bir tanesi bir kulagini kesip bana gonderdi. Bu Van Gogh aksiyonu oldukca tuhafti. / Someone cut their ear off once and sent it to me. That was very strange. A whole ear. The Van Gogh move." Jared Leto
https://pbs.twimg.com/media/DR-izwQX0AEmKl8.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DR-ngG0XcAAe-iD.jpg
STX Entertainment, Léa Seydoux, Colin Firth ve Matthias Schoenaerts'in rol aldigi Kursk'un posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/DR-EP-1VAAAK1tj.jpg
Universal Pictures ve Focus Features, Felicity Jones, Armie Hammer ve Justin Theroux'nun rol aldigi On the Basis of Sex'den, Felicity Jones'un Ruth Bader rolundeki ilk goruntusunu paylasti.
https://pbs.twimg.com/media/DR94c1kV4AAP3kj.jpg
https://youtu.be/zk-syuBZVM8?t=1
Seviyorum suskunlugunu, sanki sen
yokmuscasina burada
duyarsin beni uzaktan, dokunmaz sana sesim.
Ucup gitmis gibi gozlerin
ve agzin bir opusle muhurlenmis.
Seviyorum suskunlugunu, cok uzakta
gorunuyorsun
Sanki yas tutuyorsun, kumrular gibi cilvelesen
kelebek benzeri.
Uzaklardan duyuyorsun beni, ulasmiyor sana sesim.
Birak da varayim dinginligine sessizliginde.
Ve konusayim sessizligginle
bir lamba gibi parlak, bir yuzuk gibi yalin.
Gece gibisin, suskunlugun ve takim yildizlarinla
Yildizlarinki gibidir sessizligin, oyle uzak, onyargisiz.
Seviyorum suskunlugunu, sanki sen
yokmuscasina burada
uzakta ve huzun dolu, sanki olmussun gibi.
Iste o zaman bir sozcuk yeter
Ucarim, ucarim sevinciyle yasadiginin.
Alman matematikci, astronom ve bir gokbilimci Johannes Kepler’in (Giovanni Keplero) dogum yildonumu (27 Aralik 1571)
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lbt8f5j.jpg
“Kuslarin sakimasindaki ise yarar amacin ne oldugunu sormuyoruz, cunku bunun icin yaratildiklarindan beridir sakimaktan keyif alirlar. Benzer þekilde, insanoglunun neden goklerin sirlarini anlama zahmetine girdigini de sormamaliyiz. Doða fenomeninin cesitliligi muazzam, ve onun goklerinde saklþ olan hazineler cok zengin; ki insan akli taze gidadan asla yoksun kalmasin.”
Fransiz mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur’un dogum yildonumu (27 Aralik 1822)
http://thequotes.in/wp-content/uploa...r-Quotes-3.jpg
“Bir cocukla ilgilenirken 2 duygu icinde ol: cocuk oldugu icin sevgi, yarin buyuyecegi icin saygi.”
Ingiliz sair, roman ve deneme yazari Charles Lamb’in olum yildonumu (27 Aralik 1834)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...liar-faces.jpg
Dostlarim vardi,arkadaslarim vardi
Cocuklugumun gunleri,neseli okul gunleri
Gitti gelmez artik geri,bildik insan yuzleri.
Sabahlara kadar gulerdik, eglenirdik
Icerdik canimdan cok yakinlarimla
Gitti gelmez artik geri, bildik insan yuzleri.
Asiktim ki askim kadinlari en guzeli
Kapandi artik kapisi,goremem onu ben
Gitti gelmez artýk geri,bildik insan yuzleri.
Bir arkadasim vardi, dunyanin en iyi insani
Nankor gibi,biraktim dostumu birden
Biraktim,onu da gecmis dostlara kattim.
Cocuklugumun anilarina baktim, hep dus,
Dunya gectigim bir uzun col gibiydi
Bulmak icin aradim bildik yuzleri.
Canimdan cok sevdigim,kardesimden yakinim
Nicin benim babamin yuvasinda dogmadin
Boyle konusabilirdik seninle bildik yuzlerden.
Kimi olup gittiler,kimi beni terk etti
Kimi benden alindi,simdi tumu yok artik
Hepsi hepsi gittiler,butun bildik yuzleri.
Ingiliz yazar Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes Mavi Yakut'u 27 Aralik 1887'de yazmaya basladi.
"Calisma odasi oldukca kucuktu,uc duvari kitap dolu raflarla kapliydi;disaridaki bahceye bakan tek pencerenin onune bir yazi masasi konulmustu.Iceri girer girmez gozumuze carpan sey, iri cussesiyle odanin ortasinda yatmakta olan talihsiz ev sahibi oldu. Daginik kýyafetlerinden, yataktan aceleyle firlamis oldugu anlasiliyordu. Kursun onden ateslenmis ve kalbine girdikten sonra da iceride kalmisti. En azindan aci cekmeden aninda oluvermisti.Ne robdosambrinda, ne de ellerinde barut izine rastlandi. Doktorun ifadesine gore hanimefendinin yuzunde barut izi varmis ama ellerinde bir sey gorememis.
"Izler tam olmus olsaydi iyiydi ama eksik olusu da fazla bir seyi degistirmez," dedi Holmes."Kursun tabancaya iyi surulmemis ve ates esnasinda barut geriye dogru puskurmemisse, boyle bir silahla birden fazla ates etseniz de hicbirinin ardinda barut izi kalmaz.Bay Cubitt'in cesedini artik kaldirabilirsiniz. Doktor, yanilmiyorsam Bayan Cubitt'i yaralayan kursunu cikarmadiniz, oyle mi?"
https://images-na.ssl-images-amazon....1JXZpvgxBL.jpg
"The study proved to be a small chamber, lined on three sides with books, and with a writingtable facing an ordinary window, which looked out upon the garden. Our first attention was given to the body of the unfortunate squire, whose huge frame lay stretched across the room. His disordered dress showed that he had been hastily aroused from sleep. The bullet had been fired at him from the front, and had remained in his body, after penetrating the heart. His death had certainly been instantaneous and painless. There was no powder-marking either upon his dressing-gown or on his hands. According to the country surgeon, the lady had stains upon her face, but none upon her hand.
"The absence of the latter means nothing, though its presence may mean everything,' said Holmes. 'Unless the powder from a badly fitting cartridge happens to spurt backward, one may fire many shots without leaving a sign. I would suggest that Mr. Cubitt's body may now be removed. I suppose, Doctor, you have not recovered the bullet which wounded the lady?"
Alman asilli Amerikali aktris ve dans sanatcisi Marlene Dietrich'in dogum yildonumu (27 Aralik 1901)
https://media.giphy.com/media/MbEFvRnkc6H8k/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/oDRd8HYqUJXjy/giphy.gif
https://mattsko.files.wordpress.com/...e-cary-gif.gif
James Barrie’nin Peter Pan oyunu promiyerini 27 Aralik 1904 tarihinde Londra, Duke of York’s Theater’da yapti.
http://blogs.slj.com/afuse8productio.../PeterPan8.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nouncement.jpg
Kanadali yazar ve sair Elizabeth Smart’in dogum yildonumu (27 Aralik 1913)
"Bir demiryolunun son istasyonunda raylarin dibine atilmis bir balik kafasini yemek icin ususen kedileri gorunce, evsizleri ve kimsesizleri bile doyuracak bollukta oldugunu fark ettim duygularimin." Merkez Istasyonu'nda Oturup Agladim
https://bookmebookblog.files.wordpre...beth-smart.jpg
“When I saw a horde of cats gathenng at a railway terminus to feed on a fish-head thrown near the tracks, I felt, It is the lavishness of rny feelings that feeds even the waifs and strays.”
Italyan yazar ve senaryo yazari Giuseppe Berto’nun dogum yildonumu (27 Aralik 1914)
“Vurulacak hedef bir istasyon, bir hemzemin gecit, bir kopru ve demiryolu agi. Bu kadar yuksekten cocuk oyuncagina benziyorlar. Dusman savasta bunlardan yararlanabilecegi icin, hepsinin vurulmasi gerekiyor. Bunlarin yakininda ya da cevresinde, yine cocuk oyuncagina benzeyen ayný olcude kucuk baska seyler de var. Bunlar, hedefi tayin eden ozel isaretlerle harita uzerinde belirtilmemis olan evler. Bu yuzden sanki hic yokmus gibi dikkate alinmiyor. Evlerinin icinde yasayan bircok insan, onlar da dikkate alinmiyor. Belki de bu kentin nufusu yuz binden fazla. Dehsete kapilan yuz binden fazla insan isiklari gordu, motorlari duydu ve anladi.” Gok Kirmizi
http://alessandria.bookrepublic.it/a...58626429/cover
“L’obiettivo è una stazione, un cavalcavia, un ponte, dei fasci di binari. Così dall’alto sembrano giocattoli per bambini. Quelle cose si devono colpire, perché il nemico se ne serve per la guerra. Ma intorno e vicino ad esse ci sono delle altre cose, egualmente piccole come giocattoli per bambini. Sono le case delle città, che sulle carte non sono segnate con i segni speciali che mettono in risalto l’obiettivo. Perciò si trascurano, è come se non ci fossero. E si trascura anche che dentro le case vive la gente, molta gente. Forse la piccola città ha più di centomila abitanti, ora che tanti profughi vi si sono rifugiati dalle città vicine. Più di centomila persone cadute nel terrore. Hanno visto le luci, sentito i rumori, e hanno capito.”
Dunyanin en unlu yapilarindan Eyfel Kulesi ve Ozgurluk Heykeli’ni tasarlayan Fransiz insaat muhendisi ve mimar Gustave Eiffel’in olum yildonumu (27 Aralik 1923)
http://www.imgag.com/product/full/ap...0/eiffelcp.gif
https://img-fotki.yandex.ru/get/6819...fd_ea300489_XL
Amerikali roman yazari Zona Gale’in olum yildonumu (27 Aralik 1938)
http://www.azquotes.com/picture-quot...e-72-75-73.jpg
“Sevmek, bir surec oldugu kadar dua gibi bir guctur. Ayrica iyilestiricidir, yaraticidir.”
1 Akademi Odul adayligi (Cyrano de Bergerac, 1990) ve 1 Golden Globe Odul adayligi bulunan Fransiz aktor Gérard Depardieu’nun dogum gunu (27 Aralik 1948)
https://redbirdmenace.files.wordpres...6/applause.gif
https://media1.tenor.com/images/b6c4...itemid=5330416
Ingiliz rock grubu Dire Straits’in kurucularindan ve gitaristi David Knopfler’in dogum gunu (27 Aralik 1952)
http://www.markknopfler.co.kr/direstraits/david.jpg
https://d31fr2pwly4c4s.cloudfront.ne...traits_400.jpg
Kanadali yazar, sair, soz yazari ve muzisyen Leonard Cohen, ilk albumu Songs of Leonard Cohen’i Columbia Records aracaligiyla 27 Aralik 1967’de piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/uW1fzHZMPhi3...24773.jpeg.jpg
Star Wars, Ingiltere promiyerini 27 Aralik 1977'de Leicester Square Theatre ve Londra The Dominion Theatre'da yapti.
http://starwarsblog.starwars.com/wp-...27.12.77_2.jpg
http://starwarsblog.starwars.com/wp-...m_27.12.77.jpg
https://www.theguardian.com/film/gal...uk-in-pictures
2003 yilinda En Iyý Film Akademi Odulu alacak olan, Basrollerinde Renée Zellweger, Catherine Zeta-Jones ve Richard Gere’in bulundugu, komedi-muzikal Chicago, 27 Aralik 2002’de Amerika’da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....2,1000_AL_.jpg
http://78.media.tumblr.com/tumblr_m8...na0fo1_500.gif
https://media.giphy.com/media/QQnjO24xo0f5K/giphy.gif
Amerikali aktris, senarist ve yazar Carrie Fisher’in olum yildonumu (26 Aralik 2016)
https://78.media.tumblr.com/f447a5d1...qo3_r1_500.gif
https://media.giphy.com/media/9Uh9ldgCg8TDO/giphy.gif
"Gozlerimi ustunde hissedebiliyor musun? Yuregine baktigimi hissedebiliyor musun? Beni karninin ta icinde hissedebiliyor musun? Beni icinde hissedebiliyor musun? Yureginde?"
https://www.phactual.com/wp-content/...015/06/a37.jpg
"Can you feel my eyes on you? Can you feel me look into your heart? Can you feel me in the pit of your stomach? Can you feel me in you? In your heart?"
Casino, 1995. Yonetmen: Martin Scorsese
https://pbs.twimg.com/media/DSEItitX4AA36Ic.jpg
"Y.’ye dogru yol alirken, en cok istedigim seyin yolun sonunda Y. ‘yi bulmak olmadigini fark ediyorum; Y.’nin bana gitmekte olmasini istiyorum, gereksindigim yanit bu, yani onun, benim ona gitmekte oldugumu bilmesini istiyorum, ama ayni zamanda onun bana gitmekte oldugunu bilmek istiyorum." Italo Calvino, Zor Sevdalar
https://pbs.twimg.com/media/DSC3DidX0AI8yRa.jpg
Non posso fare il discorso come lo fanno in TV
e non so scrivere una canzone d’amore come si deve
Non posso fare tutto, ma farei qualsiasi cosa per te
Non posso fare altro che essere innamorato di te
(Dire Straits, Romeo ve Juliet)
Fransiz ressam ve yazar Félix Vallotton’un dogum yildonumu (28 Aralik 1865)
L’Estate e le donne che fanno il bagno in piscina di mattoni all’aperto (The Bath, Summer Evening, 1892)
http://www.frammentiarte.it/wp-11-15...o-il-bagno.jpg
Donne con gatti (Women and cats, 1898)
http://www.frammentiarte.it/wp-11-15...-con-gatti.jpg
Ispanyol Koloratur soprano Elvira de Hidalgo’nun dogum yildonumu (28 Aralik 1891)
http://www.aecid.es/Centro-Documenta...?RenditionID=8
https://www.codalario.com/v_portal/i....jpg&w=939&c=0
Fransiz Lumiere kardesler icadini yaptiklari sinematografi ile ilk gosterilerini halka acik ve ucretli olarak 28 Aralik 1895’de Paris, Salon Indian Du Grand Café'’nin bodrum katinda yaptilar.
http://home.bt.com/images/illustrati...1223162640.jpg
https://pbs.twimg.com/media/CXW38P9U0AI-sS3.jpg
http://www.history.com/s3static/vide...h-dec28-HD.jpg
Edmond Rostand’in Cyrano de Bergerac oyunu, promiyerini 28 Aralik 1897’de Paris, Théâtre de la Porte Saint-Martin’de yapti.
http://d28hgpri8am2if.cloudfront.net...3487757_hr.jpg
http://pressarchive.theoldglobe.org/...Cyrano%203.jpg
Amerikali filozof, egitimci ve populer yazar Mortimer Jerome Adler’in dogum yildonumu (28 Aralik 1902)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ler-323104.jpg
“Iyi bir hayat yasamak icin gereken en basit arac okumaktir.”
Ingiliz roman yazari George Gissing’in olum yildonumu (28 Aralik 1903)
“Yirmi sekiz yaslarinda, kahverengi sade bir sapka takmis, terzi elinden cikan bir elbise giymis, elinde mukemmel bir semsiyeyle genc kadin, Wattleborough’daki herkesten daha hizli yurumesine ragmen acelesi varmis gibi gozukmuyordu ve camurlu caddeyi gecerken etekleri umurunda bile degildi, yine de hic camur sicratmadi, sanki evindeymis gibi, basini kaldirmis, SIK SIK kendi kendine gulumsuyordu. Onu tanimayanlar kim oldugunu sordular, yeterince ahbaplik kurmus olanlarsa lisenin bu yeni ogretmeniyle bayagi bir sohbet ettiler. Ismi Bayan Rodney’di. Sehre gelisinden bir hafta sonra, Wattleborough’lu hanimlar kadinin fikirlerinden soz etmeye ve konusmaya baslamislardi. Kadin beraberinde universitenin havasini da getirmisti, bir suru onemli kisi taniyordu, konusmalari ve tavirlari Wattleborough’nun salonlarinda oldukca etkileyici bulunmustu. Okul mudiresi de kadin hakkinda ovguyle soz etmisti ve St. Luke’li papaz kadinin ailesini taniyordu ve onun cok zeki oldugunu belirtmisti.
Sehirde bir yabanci olmasi sebebiyle bayan Rodney’e, kilise memurunun dul esi bayan Ducker’in evini tavsiye etmislerdi. Fakat kadin o evde sadece bir, iki hafta kaldi. Kadinin evin tipini, ozelliklerini begenmedigi icin ciktigi anlasilmisti. Bazilarina gore bu bayan Ducker’i tohmet altinda birakmisti ve bu yuzden sasirmislardi. Bayan Rodney’i bilenler ise kadinin ‘kaprisli’ oldugunu dusunmuslerdi. Kadinin son sectigi ev ise herkes için surpriz oldu. Evin oldugu cadde Wattleborough’un mutena bir semtinde olmasina ragmen, Bayan Rodney’in St. Luke papazindan da (ki, ev onun cemaatinin oldugu yerdeydi) ogrenebilecegi gibi evin pek çok olumsuz yanlari vardi. Her Pazar ayine katilan Bayan Turpin hakkinda kimse onemli bir iddiada bulunamazdi ama marangoz olan kocasi “Ýki Boyunlu Kugu” meyhanesine pek SIK gidiyordu. Bir de semttekilerin hakkinda cok þey duydugu, genc kiraci Bay Rawcliffe vardi. Kadinin evi kiralamasiyla ilgili bu tur yorumlar uzerine Bayan Rodney onlari aydinlatti: Odalarda tuhaf bir hosluk bulmustu ve cok begenmisti. Bayan Grundy’ye gelince, kadin onun hakkinda “je m’en fische” (hic umurumda degil)demisti ki, belli kulture sahip hanimefendilerin kibarca hakaretiydi.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9781161442939-us.jpg
“A young woman of about eight-and-twenty, in tailor-made costume, with unadorned hat of brown felt, and irreproachable umbrella; a young woman who walked faster than any one in Wattleborough, yet never looked hurried; who crossed a muddy street seemingly without a thought for her skirts, yet somehow was never splashed; who held up her head like one thoroughly at home in the world, and frequently smiled at her own thoughts. Those who did not know her asked who she was; those who had already made her acquaintance talked a good deal of the new mistress at the High School, by name Miss Rodney. In less than a week after her arrival in the town, her opinions were cited and discussed by Wattleborough ladies. She brought with her the air of a University; she knew a great number of important people; she had a quiet decision of speech and manner which was found very impressive in Wattleborough drawing-rooms. The headmistress spoke of her in high terms, and the incumbent of St. Luke's, who knew her family, reported that she had always been remarkably clever.
A stranger in the town, Miss Rodney was recommended to the lodgings of Mrs. Ducker, a churchwarden's widow; but there she remained only for a week or two, and it was understood that she left because the rooms 'lacked character.' Some persons understood this as an imputation on Mrs. Ducker, and were astonished; others, who caught a glimpse of Miss Rodney's meaning, thought she must be 'fanciful.' Her final choice of an abode gave general surprise, for though the street was one of those which Wattleborough opinion classed as 'respectable,' the house itself, as Miss Rodney might have learnt from the incumbent of St. Luke's, in whose parish it was situated, had objectionable features. Nothing grave could be alleged against Mrs. Turpin, who regularly attended the Sunday evening service; but her husband, a carpenter, spent far too much time at 'The Swan With Two Necks'; and then there was a lodger, young Mr. Rawcliffe, concerning whom Wattleborough had for some time been too well informed. Of such comments upon her proceeding Miss Rodney made light; in the aspect of the rooms she found a certain 'quaintness' which decidedly pleased her. 'And as for Mrs. Grundy,' she added, 'je m'en fiche? which certain ladies of culture declared to be a polite expression of contempt.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...285-us-300.jpg
Spider Man, Fantastik Dortlu, X-Men, Daredevil, Hulk ve Iron Man superkahraman karakterlerini yaratan Amerikali cizgi roman yazari, editor, film yapimcisi ve yayinci Stan Lee’nin dogum gunu (28 Aralik 1922)
https://media.giphy.com/media/4vu9bLrVAHjMc/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/7IakfrmaAFY5y/giphy.gif
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20150817130214
George Bernard Shaw’un Jan Dark (Saint Joan - Santa Giovanna) oyunu promiyerini 28 Aralik 1923’de Broadway, Garrick Theatre’da yapti.
https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/s...s71/710386.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...re-id825515890
Arjantinli yazar Manuel Puig’in dogum yil donumu (28 Aralik 1932)
“Bir tuhaflik, degisik bir sey; insanin dikkatini ceken ilk bu oluyor; baskalarina hic benzemeyen, siradan olmayan bir kadin. Enikonu genc oldugu belli, yirmi besinde filan, belki biraz daha buyuk; minicik bir yuz, kedi gibi, ucu yukari kalkik, ufak bir burun... Yuz bicimi tam oval degil de yuvarlacik, alni genis, elmacikkemikleri belirgin filan falan, ama ceneye dogru sivrilesiyor, tipki kedilerinki gibi.”
“Ya gozleri?”
“Dupduru, yesil olduguna kalibimi basabilirim, elindeki resme daha dikkatli bakmak icin iyice kisilmis. Resmini cizdigi seye bakiyor. Hayvanat bahcesindeki kara panter. Ilkin sakin duruyor, kafesinin icinde uzanip yatmis... Gelgelelim kizin sehpasiyla iskemlesi gicirdayinca panter onu gordu, kafesinde volta atip kizdan yana homurdanmaya basladi, kiz da zaten cizdigi resmi golgelendirmekte gucluk cekiyordu.”
“Hayvan onun kokusunu almamis miydi daha once?”
“Yok, kafesin icinde kocaman bir parca et var, hayvan ancak bunun kokusunu aliyor. Bakici, eti parmakligin hemen icine birakiyor ki disaridaki kokulari bastirsin; isin puf noktasi bu, panter heyecanlanmasin, diye. Simdi hayvanin ofkesini goren kiz daha bir heyecanla calismaya basliyor, cizgileri daha hizli hizli cekerek oyle bir hayvan yuzu ciziyor ki ayni zamanda bir seytan. Panter de onu gozluyor, erkek panter, acaba kizi paramparca edip govdeye indirmek mi istiyor, yoksa cok daha baska, cok daha cirkin bir icguduyle mi bakiyor, bunu kestirmesi guc.”
https://images.penguinrandomhouse.co.../9780679724490
“Something a little strange, that’s what you notice, that she’s not a woman like all the others. She looks fairly young, twenty-five, maybe a little more, petite face, a little catlike, small turned-up nose. The shape of her face, it’s . . . more roundish than oval, broad forehead, pronounced cheeks too but then they come down to a point, like with cats.”
“What about her eyes?”
“Clear, pretty sure they’re green, half-closed to focus better on the drawing. She looks at her subject: the black panther at the zoo, which was quiet at first, stretched out in its cage. But when the girl made a noise with her easel and chair, the panther spotted her and began pacing back and forth in its cage and to growl at the girl, who up to then was still having trouble with shading in the drawing.”
“Couldn’t the animal smell her before that?”
“No, there’s a big slab of meat in the case, that’s all it can smell. The keeper drops the meat near the bars, and it blocks out any smell from outside, that’s the point, so the panther won’t get excited. And noticing the anger of the wild animal the girl begins to work more feverishly, with faster and faster strokes, and she draws the face of an animal that’s also a devil. And the panther watches her, a male panther, and it’s hard to tell if he’s watching to tear her to pieces and make a meal of her, of if he’s driven by some other, still uglier instinct.”
2 Akademi, 4 Golden Globe ve 7 BAFTA Odulu sahibi Ingiliz aktris Maggie Smith’in dogum gunu (28 Aralik 1934)
http://media.tumblr.com/tumblr_mdjbavWR7w1qha3t1.gif
https://media.giphy.com/media/11EnAwGgaTX5PW/giphy.gif