https://s-media-cache-ak0.pinimg.com...aa33fc90e1.jpg
Sevilmemek basit talihsizliktir; gercekten utanilacak olan ise sevmemektir.
Printable View
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com...aa33fc90e1.jpg
Sevilmemek basit talihsizliktir; gercekten utanilacak olan ise sevmemektir.
https://pbs.twimg.com/media/C0truCCWQAAk0wg.jpg
"Hic gitmeyi ve asla geri donmemeyi dusundun mu? Kacip ve izlerini kaybedip, uzaktaki bir yere gidip ve yeniden yasamayi, yeni bir hayat yasamayi, sadece sen, gercekten yasamayi? Hic dusundun mu?" Luigi Pirandello, Mattia Pascal Sahiden Yasadi mi Yasamad mi?
Degisir miyim seni bir yaz gunune?
(..,) Fakat senin sonsuz yazin hic solmayacak,
Ince guzelligin de hic silinmeyecek
https://pbs.twimg.com/media/DSrvdjOWAAI92WH.jpg
Potrei paragonarti a un giorno d'estate?
(..,) Ma la tua eterna estate non dovr mai sfiorire
n perdere possesso del bello che tu hai
William Shakespeare
Dow Jones ilk kez 25,000
https://pbs.twimg.com/media/DStDB7QWkAAbTuq.jpg
Cinnet'in (The Shining) carpici posteri (1980, Yonetmen : Stanley Kubrick)
https://pbs.twimg.com/media/DSsry36XUAANsRY.jpg
Italyan barok donem bestecisi Francesco Cavallinin Il Giasone operasi ilk gosterimini 5 Ocak 1649da Venedik, Teatro San Cassianoda yapti.
http://www.operadisc.com/images/imma...re/cavalli.jpg
http://www.librettidopera.it/giasone/immagine_05.jpg
Iskoc yazar Robert Louis Stevensonin Dr. Jekyll ile Bay Hyde romani 5 Ocak 1886 tarihinde Longmans, Green Co. araciligiyla yayinlandi.
Soru sormakla kyamet gunu arasinda pek cok benzerlik vardir. Soru sormak bir tasi harekete gecirmek gibidir. Bir dagin tepesinde oylece oturdugunu dusun; tas baslar yuvarlanmaya ve oteki taslari da harekete gecirir; cok gecmeden, taslardan biri evinin arka bahcesinde oturan kendi halinde( hem de en son akla gelebilecek ) bir adamcagizin tepesine iniverir, ailesi de dimdizlak ortada kalir. Yok, efendim, ben ilkemden sasmam : Birinin cani burnuna gelmisse ona fazla soru sormayacaksin.''
http://www.crcstudio.org/textintrans.../36-148low.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...re-id113440524
"I feel very strongly about putting questions; it partakes too much of the style of the day of judgment. You start a question, and it's like starting a stone. You sit quietly on the top of a hill; and away the stone goes, starting others; and presently some bland old bird (the 140 last you would have thought of) is knocked on the head in his own backgarden and the family have to change their name. No, sir, I make it a rule of mine: the more it looks like Queer Street, the less I ask."
Ruzgar Gibi Gectinin Brent Tarletonu, Amerikali aktor George Reevesin dogum yildonumu (5 Ocak 1914)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...j95qEQj0Kn64Fn
Isvicreli yazar, oyun yazari ve ressam Friedrich Durrenmattin dogum yildonumu (5 Ocak 1921)
"Nehle de oradaydi. Toplama kamplarinda suruler halinde gorulen kamp doktorlarindan biriydi; bilimsel bir tutkuyla kitleleri oldurmeyi uzerine almis pislik sinekleri.Yuzlerce tutuklu, hava, fenol, karbonik gazla ya da gokle yer arasinda bu cehennemlik eglenceyi gercekletirmeye yarayacak herhangi bir seyle olduruluyordu. Yahut da gerektikce deneylerini insanlar uzerinde ve narkoz kullanmaksizin yurutuyor, ustelik buna gerekce de buluyorlardi. Cunku Reich 'in maresali canli hayvan uzerinde deney yapmayi yasaklamisti." Friedrich Durrenmatt, Suphe
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/9654254.jpg
"E l, dunque, viveva anche questo dottor Nehle, del cui destino sei tanto curioso, tu che credi nell'ordine morale della terra. Era uno dei medici del lager, l'ulcera di tutti i lager; mosche sanguinarie che si davano con zelo scientifico all'eccidio in massa, che praticavano a centinaia di prigionieri punture di aria, di fenolo, di acido carbonico, e tutte le altre maledizioni che esistono tra il cielo e la terra per questi spassi infernali, oppure, quando avevan voglia, facevano i loro esperimenti sulla gente, senza narcosi, per necessit, assicuravano, perch quel pancione di maresciallo del Reich aveva proibito la vivisezione degli animali."
Torre di Babele (Tower of Babel 1952)
http://www.bundesmuseen.ch/php/modul...OwQ--&k=2&.jpg
Ispanyol roman, deneme yazari ve sair Juan Goytisolonun dogum yildonumu (5 Ocak 1931)
Vatan tum kotu aliskanliklarin anasidir: illetten tedavi olmanin en hizli ve etkin yolu onu satmak, ihanet etmektir: nasil mi satmak? Ister pahali ister bedavaya: kime mi? En yuksek payi kim surerse ona: ya da, verip kurtulmak agulu armagani, onu hic bilmeyene, bilmek de istemeyene: ister zengine ister yoksula, umursamazin tekine ya da bir asiga: salt ihanet zevki yeter: bizi belirleyen, bizi tanimlayan, istemeden bizi bir seyin sozcusune donusturen: ustumuze bir yafta yapistiran, bize bir maske yakistiran ne varsa ondan siyrilma zevki ugruna... Harac mezat satmak her seyi.
https://images-na.ssl-images-amazon....10LmjQcsoL.jpg
La patria es la madre de todos los vicios : y lo ms expeditivo y eficaz para curarse de ella consiste en venderla, en traicionarla : venderla? : por un plato de lentejas o por un Per, por mucho o por nada : a quin? al mejor postor : o entregarla, regalo envenenado, a quien nada sabe ni quiere saber de ella : a un rico o a un pobre, a un indiferente, a un enamorado : por el simple, y suficiente, placer de la traicin : de liberarse de aquello que nos identifica, que nos define : que nos convierte, sin quererlo, en portavoces de algo : que nos da una etiqueta y nos fabrica una mscara : qu patria? : todas : las del pasado, las del presente, las del futuro : las grandes y las chicas, las poderosas, las miserables : venta en cadena, delito continuado, traicin permanente y activa.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Homeland is the mother of all vices: in order to be cured of it as rapidly and completely as possible, the best remedy is selling it, betraying it: selling it?: for a mess of potage or for all of Peru, for a great deal or for almost nothing: to whom?: to the highest bidder: or giving it, as a gift filled with poison, to someone who knows nothing about it and does not care to know anything: a rich man or a poor one, a man who is indifferent or one hopelessly in love: for one simple but sufficient reason: the pleasure of betraying...what homeland?: all of them: those of the past, the present, and the future...selling one's homeland into bondage, an endless chain of sales...an unending crime, permanent and active betrayal.
1 Akademi, 4 Golden Globe, 1 Emmy ve 1 BAFTA Odulu sahibi Amerikali aktor Robert Duvallin dogum gunu (5 Ocak 1931)
https://media.giphy.com/media/Y4ElPb6BMux0c/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/l0Iy6d...zkly/giphy.gif
Italyan yazar, edebiyatci, elestirmen ve dusunur Umberto Eco'nun dogum yildonumu (5 Ocak 1932)
"Asik olma gereksinimi. Bazi seylerin olacagini onceden sezinler insan; o sirada umarsizca bir ask gereksinimi duydugu icin asik olur. Icinde asik olma istegi duydugu zaman bastigi yere dikkat etmeli insan: Ask iksiri icmis gibi ilk onune gelene asik olur. Bir maymuna bile." Foucault Sarkaci
http://img-egitimajansi.mncdn.com/as...news/54647.jpg
"Bisogno di innamorarsi. Certe cose le senti venire, non che ti innamori perch ti innamori, ti innamori perch in quel periodo avevi un disperato bisogno di innamorarti. Nei periodi in cui senti la voglia di innamorarti devi stare attento a dove metti piede: come aver bevuto un filtro, di quelli che ti innamorerai del primo essere che incontri. Potrebbe essere un ornitorinco." Il pendolo di Foucault
https://i1.wp.com/fmanclossi.com/wp-...o-discorso.jpg
"Kitaplar inanilmak icin degil, sorgulanmak icin vardir. Bir kitabi degerlendirirken onun bize ne soyledigini degil ne anlama geldigini sorgulamaliyiz."
"Biz kimiz, diye soruyordum kendi kendime. Biz ki, Hamlet'i kapicimizdan daha gercek sayiyoruz. / Mi stavo chiedendo chi siamo noi. Noi che riteniamo Amleto pi vero del nostro portinaio"
http://img.over-blog-kiwi.com/0/82/1..._925466_03.jpg
Kenyali yazar Ngũgĩ wa Thiong'onun dogum gunu (5 Ocak 1938)
"Bu gunler icin kan dokuldu. Barakalarimizdaki lekeler kurbanlik koclardan akan kanin degil, biz yasayalim diye olen ogullarimizin ve kizlarimizin damarlarindan akan kanin lekesidir. Ve koylerimizde her yerde, pazar yerlerinde, tarlalarda, hatta havada bile dullarin ve yetimlerin feryatlarini duyuyoruz ve onlarin bu haykirislarini bastirmak icin yuksek sesle konusarak geciyoruz yanlarindan, cunku bir sey yapamiyoruz Tanrim, hicbir sey yapamiyoruz." Bir Bugday Tanesi
http://1.bp.blogspot.com/-_uvpnVQaXu...of%2BWheat.jpg
Oh Lord, are eternal blessings. Blood has been spilt for this day. Each post in our huts is smeared not with blood from the ram, but blood from the veins and skins of our sons and daughters, who died, that w emay live. And everywhere in our villages, in the market place, in the shambas, nay, even in the air, we hear the widows and orphans cry, and we pass by, talking loudly to drown their moaning, for we can do nothing, Lord, we can do nothing.
Japon film yonetmeni, yapimci, senarist, animator, yazar ve manga sanatcisi Hayao Miyazaki'nin dogum gunu (5 Ocak 1941)
http://www.indiewire.com/wp-content/...o-miyazaki.jpg
http://78.media.tumblr.com/fdb886d84...ym3wo1_500.gif
1 Akademi, 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Amerikali aktris Diane Keatonin dogum gunu (5 Ocak 1946)
https://media.giphy.com/media/TzwBq8vgcAxcQ/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/3oEjI2...8bN6/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/gk0S1nc6MYOys/giphy.gif
Samuel Beckettin Godot'yu Beklerken (Waiting for Godot - Aspettando Godot) oyunu, promiyerini 5 Ocak 1953de Paris, Thtre de Babyloneda gerceklestirdi.
https://swh-826d.kxcdn.com/wp-conten...-for-godot.jpg
http://upload.wikimedia.org/wikipedi...r_Godot%22.jpg
Amerikali, sarkici, soz yazari, muzisyen, besteci, aktor, ressam ve yazar Marilyn Mansonin (Brian Hugh Warner) dogum gunu (5 Ocak 1969)
https://media.giphy.com/media/Jpb9UCAlwAytO/giphy.gif
https://media1.tenor.com/images/91c5...itemid=7715759
Bruce Springsteen, ilk studyo albumu Greetings from Asbury Park, N.J. 5 Ocak 1973de piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/tcmuuAR9yE6G...-1205.jpeg.jpg
Amerikali tiyatro ve sinema aktoru Bradley Cooperin dogum gunu (5 Ocak 1975)
https://media.giphy.com/media/qu1hEWUfFkd7a/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/OQTyHznoy472E/giphy.gif
"Evinizde, sominenin yanindaki bir koltuga gomulmus rahatca otururken kendinize hic disarda neler olup bittigini sordunuz mu? Olasilikla sormamissinizdir. Elinize bir kitap alip bunu sunu okuyor ve gercekdisi kisilerle olaylardan baskalari adina heyecan duyuyorsunuz... Eglenceli, degil mi?.. Eski Romalilar da boyle yapiyorlardi, Colosseum'da oturup insanlari parcalayan vahsi hayvanlara bakarak, bu kan ve siddet manzarasi karsisinda kendilerini eglendirdiklerinde, baskalarinin eylemleriyle yasamlarina bir tat katmis oluyorlardi... Oyle ya, seyirci olmak guzel sey. Bir anahtar deliginden gizlenen yasam. Ama sunu unutmayin: Disarda 'gercekten' olaylar oluyor... Artik Colosseum yok, ancak sehir cok daha buyuk bir arena ve cok daha fazla insana yer var. O keskin penceler yirtici hayvanlarin penceleri degil artik, ama insanlarin penceleri cok daha keskin ve kotu olabilir. Uyanik ve becerikli olmalisiniz, yoksa yutulanlar arasina karisirsiniz... Uyanik olmak zorundasiniz. Ve becerikli. Yoksa sizi oldururler." Umberto Eco, Anlati Ormanlarinda Alti Gezinti
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Quando sedete a casa vostra, sprofondati confortevolmente in una poltrona davanti al camino, vi siete mai domandati che cosa accade fuori? Probabilmente no. Voi prendete un libro, e leggete di questo e di quello, e vi fate. eccitare per procura da persone e fatti irreali... Divertente, vero? Anche gli antichi romani facevano cos, davano sapore alla loro vita attraverso delle azioni, quando se ne stavano al Colosseo e si guardavano gli animali feroci che facevano a pezzi degli esseri umani, spassandosela alla vista del sangue e del terrore. Va bene, va bene, bello fare spettatore. La vita attraverso un buco della serratura. Ma ricordatevi: fuori di qui accadono davvero dele cose Non c' pi il Colosseo, ma la citt una arena assai pi grande, e c' posto per tanta pi gente. Le zanne affilate non sono pi quelle delle belve, ma possono essere ben pi affilate e maligne. Dovete essere svelti, e bravi, o sarete divorati... Dovrete essere svelti. E bravi. O vi faranno fuori.
"Sevgi nedir? Dunyada bana sevgi kadar anlasilmaz gelen hicbir sey yoktur; ne insan ne Seytan ne de baska bir sey, cunku sevgi her seyden daha cok isler ruha. Yuregi boylesine kaplayan, boylesine baglayan hicbir sey yoktur. Bu nedenle, onu yoneten silahlar olmayinca, ruh, derin bir ucuruma atilircasina sevgiye atilir." Umberto Eco, Gulun Adi
https://images-na.ssl-images-amazon....11nK2bwXwL.jpg
Cos lamore? Non v nulla al mondo n uomo n diavolo, n alcuna cosa, che io non consideri cos sospetto come lamore, ch questo penetra lanima pi di qualunque altra cosa. Non esiste nulla che tanto occupi e leghi il cuore come lamore. Perci, a meno di non avere quelle armi che la governano, lanima precipita per lamore in una immensa rovina.
Sokakta yururken kulaklarina iPod takan veya trende gazete okuyarak veya manzaraya bakarak bir saat oturamayan, hemen telefon acip, yolculugun ilk kisminda Yola ciktim, ikinci ksmnda da Varmak uzereyim demekten kendini alamayan gerizekalilar kimdir? Bunlar artik gurultu olmadan yasayamayan insanlardir. Bundan dolayidir ki, musterilerinden dolayi zaten gurultulu olan restoranlar bazen iki televizyon ekrani, bazen de muzik araciligiyla daha fazla gurultu sunar; televizyonu kapatmalarini isterseniz de size deliymis gibi bakarlar. Bu gurultu ihtiyaci, uyusturucu gorevi gorur ve asil onemli olan seylere odaklanmayi engeller. Umberto Eco, Dusman Yaratmak
https://img.ibs.it/images/9788845271076_0_0_779_75.jpg
Chi limbecille che marcia per strada con liPod nelle orecchie o che non riesce a stare unora in treno leggendosi il giornale o guardando il paesaggio, ma deve immediatamente attivare il telefonino per dire nella prima parte del viaggio: Sono partito e nella seconda parte del viaggio: Sto per arrivare? Sono ormai persone che non riescono a vivere al di fuori del rumore. Ed per questo che i ristoranti, gi rumorosi di per s per lafflusso dei clienti, offrono rumore in pi attraverso due televisori accesi, talora, e la musica; e se gli chiedete di spegnere, vi guardano come se foste dei pazzi. Questo bisogno intenso di rumore ha funzione di droga e impedisce di focalizzare ci che sarebbe veramente fondamentale.
Buyuk Iskender, sonuclari hesap edilemez bir karar almanin arifesindedir bir kez daha. Gelecegi kesin olarak haber veren bir kadinin varligndan bahsettiler ona. Sanatini kendisine de ogretsin diye kadini cagirtir. Kadin buyuk bir ates yakilmasi ve cikan dumandan, kitaptan okur gibi, gelecegi okumak gerektigini soyler. Ancak fatihi uyarir. Dumana dikkatlice bakip incelerken, ne olursa olsun bir timsahin sol gozunu aklinin ucundan bile gecirilmelidir. Olsa olsa sag gozunu dusunebilir icabinda ama sol gozu asla. Bunun uzerine Iskender gelecegi ogrenmekten vaz gecer. Neden? Cunku sizi birseyi dusunmekten kacinmaya zorladiklarinda, o seyden baskasini dusunemez olursunuz. Timsahin o sol gozunu dusunmemek mumkun degildir. Hatta hayvanin gozu hafizanizi, zihninizi ele gecirmistir. Umberto Eco, Kitaplardan Kurtulabileceginizi Sanmayin
http://alessandria.bookrepublic.it/a...58704622/cover
Alessandro il Grande alla vigilia, una volta ancora, di una decisione dalle conseguenze incalcolabili. Gli stato raccontato che esiste una donna che pu predire l'avvenire con certezza. La fa allora andare da lui perch gli insegni la sua arte. Lei gli dice che necessario accendere un grande fuoco e leggere l'avvenire nel fumo che ne esce, come in un libro. Mette tuttavia il conquistatore in guardia. Mentre scruter il fumo, non dovr in alcun modo pensare all'occhio sinistro di un coccodrillo. Semmai allocchio destro, ma mai a quello sinistro. Allora Alessandro rinuncia a conoscere l'avvenire. Perch? Perch una volta che qualcuno ti ha messo in testa di non dover pensare a qualcosa, tu pensi solo a quello. La proibizione crea un obbligo.
Robert Duvall, Shirley Knight ve James Caan, Francis Ford Coppola'nin yonettigi Buhranli Gunler (The Rain People, 1969) filminde
https://pbs.twimg.com/media/DSweEDFXkAApVcV.jpg
Diane Keaton, Woody Allen ve Tony Roberts, Woody Allen'in yonettigi Annie Hall (1977) filminde
https://pbs.twimg.com/media/DSwfhONWsAE7ico.jpg
Miguel de Cervantesin Don Kisot (Don Quixote) romaninin ilk baskisi Madrid'de bir matbaadan cikti ve 6 Ocak 1605'te halka ulasti.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._la_Mancha.jpg
Ingiliz roman, deneme ve hiciv yazari Fanny Burney'in (Frances Burney) olum yildonumu (6 Ocak 1840)
"Dusuncelerimin, yasantilarimin, tanidiklarimin, hareketlerimin hikayesini, zamanin hafizadan daha cevik davrandigi saate elimde bulundurmak istemem beni gunluk tutmaya zorluyor. Bu gunluge her dusuncemi gecirmeliyim, tum kalbimi acmaliyim!"
https://ia800408.us.archive.org/Book...ale=8&rotate=0
"To have some account of my thoughts, manners, acquaintance and actions, when the hour arrives in which time is more nimble than memory, is the reason which induces me to keep a journal: a journal in which I must confess my every thought, must open my whole heart!"
Bulgar sair Hristo Botevin dogum yildonumu (6 Ocak 1848)
Anam benim, dogdugum, sevdigim toprak
Neden aglamaktasin boyle aci, boyle zavalli?
Sen ey igrenc karga, lanetli kus
Ustude gakladigin kimin mezari?
Agliorsun anam, biliyorum neden:
Tutsaksin, ezilmektesin bir kuru ekmek ugruna;
Senin temiz sesin, elemini soyleyen
Umutsuz bir sestir, issiz bozkirda.
Agla! Cunku orada, yakininda su Sofya kentinin
Yukselmede bir daragaci kocaman kocaman
Orada Bulgaristan, en yigit oglun senin
Sarkmada sarkmada daraacindan
Gakliyor karga, igreng, yabani,
Uluyor kurtlar, kopekler kosusuyor cilginca
Yaslilar imdada cagiriyor tanrilarini
Kadin hickiriklarina, bir cocugun feryatlarina.
Kis kem sarkisini ugulduyor
Ovada savruluyor yelin surukledigi devedikenleri
Soguk ve ayaz ve issizlik agliyor
Yigarak yurek acisinin derin birikintisini
https://image.slidesharecdn.com/bote...?cb=1490339867
O my Mother, dear Motherland
Why weep you so mournfully, so plaintively?
And you, raven, cursed bird -
On whose grave croak you with such a dread?
Ah, I know - I know you're weeping, Mother
Because you are a dismal slave,
Because your holy voice, Mother
Is a helpless voice - a voice in the wilderness.
Weep! There, near the edge of Sofia town
Stretches - I saw it - a dismal gallows
And one of your sons, Bulgaria
Hangs from it with a terrible power.
The raven croaks dreadfully, ominously
Dogs and wolves howl in the fields,
Old people pray to God with fervor
Women weep, children cry.
Winter croons its evil song,
Gales sweep thistle across the field
And cold and frost and hopeless weeping
Heep sorrow on your heart.
Isvicre asilli Amerikali yazar, sair ve editor Carl Sandburgun dogum yildonumu (6 Ocak 1878)
https://www.poemhunter.com/i/poem_images/674/fog.jpg
Kucuk kedi ayaklarla
gelir sis.
Sessiz kalcalarla
oturur bakar
limanla kente
ve sonra ceker gider.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...appiness-8.jpg
Mutluluk nedir bana anlatir misiniz diye sordum
hayatin anlamini ogreten profesorlere.
Ve binlerce kisinin isini yonlendiren
meshur idarecilere gittim.
Hepsi kafalarini salladi ve gulumsedi bana
sanki kendileriyle dalga geciyormusum gibi.
Ve sonra bir Pazar ogleden sonra yurudum
Desplaines irmaginin kenari boyunca.
Ve agaclarin altinda kadinlariyla ve cocuklariyla
ve bir fici birayla ve bir akordeonla
bir Macar toplulugu gordum
Lubnan asilli Amerikali ressam, sair ve filozof Halil Cibran'in (Kahlil Gibran) dogum yildonumu (6 Aralik 1883)
"Her ikimiz de varligimizin en uc sinirlarina dokunmaya calisiyoruz. Gecmisin buyuk sairlerinin hepsi hayata teslim oldu. Belirgin bir seyi aramiyor ya da sirlari ortaya dokmeye calismiyorlardi. Sadece ruhlarini, duygularla cosmasi icin serbest birakiyorlardi. Insanlar her zaman guven arar ve bazen bu guvenli ortami bulabilirler de. Ama guvende olmak kendi icinde bir sondur ve hayatin sonu yoktur. Sairler siir yazan kisiler degillerdir, kalpleri Ask'in kutsal ruhuyla dolu olanlardir."Halil Cibran, 17 Temmuz 1915
https://i0.wp.com/www.brainpickings....00%2C315&ssl=1
"Both of us are trying to touch the limits of our existence. The great poets of the past always surrendered to life. They didnt look for established things, or tried to unravel secrets: they simply allowed their souls to be carried away by their emotions. People are always seeking safety and sometimes they find it: but safety is an end in itself, and life doesnt have an end. Your letter, Mary, is the most beautiful expression of life that I have ever received. Poets arent those who write poetry but all those who have a heart filled with the sacred spirit of love. " Kahlil Gibran, July 17, 1915
https://3.bp.blogspot.com/-aQpq9dpO2...00/gibran4.jpg
"Ask sizi cagirdigi zaman izleyin onu, yolu cetin, sarp olsa da. Ve kanatlariyla sizi sardiginda, kendinizi ona teslim edin, tuylerinin icine gizlenmis keskin kilic sizi yaralayacak olsa da. Ve ask sizinle konustugunda, inanin ona; sesi, kuzey ruzgarlarinin bahceleri darmadagin ettigi gibi, duslerinizi dagitsa da. Ask sizi taclandirirken, carmiha da gerebilir, hem buyutur hem budar sizi. Yukselip tepenize, guneste titreyen en korpe dallarinizi oksadigi gibi, alcalip koklerinize, topraga SIKI SIKI tutunan baglarinizi sarsabilir de. Ve bugday demeti gibi bagrinda birletirir sizi, kabuklarinizdan soyup ciplak birakir, apak edinceye kadar ogutur, kolay bicim alacak kadar yogurur. Ve sonra koyar sizi kutsal atesine, Tanrinin kutsal soleninde okunmus ekmek oluncaya kadar. Ask butun bunlar, siz yureginizin sirlarina eresiniz ve bu bilgiyle hayatinin yureginin bir parcasi olasiniz diye yapacaktir. Ama eger siz, korkuya kapilip, sadece askin guvencesini ve hazzini isterseniz, ciplakliginizi ortup askin harmanini terk edin daha iyi. Guleceginiz, ama doyasiya gulemeyeceginiz ve aglayacaginiz, ama tum gozyaslarinizi dokemeyeceginiz mevsimleri olmayan bir dunyaya donun. Ask kendinden baska hicbir sey vermez ve kendinden baskasindan da almaz, ask ne sahip olur, ne de sahip olunur; cunku ask yeter aska. Aska yol cizebileceginizi dusunmeyin, cunku asktir size yol gosterecek olan, sizi kendine layik bulursa eger. Askin bir arzusu yoktur kendini gerceklestirmekten baska."
Italyan sarkici, besteci, yapimci, komedyen, aktor, film yonetmeni ve TV sunucusu Adriano Celentanonun 80.dogum gunu (6 Ocak 1938)
https://discourse-cdn.global.ssl.fas...dedf70baaa.gif
https://media.giphy.com/media/gXsBoDYOMWnOo/giphy.gif
https://lh6.googleusercontent.com/-y.../Celentano.gif
https://www.youtube.com/watch?v=Z9OS-IO9xj8
Ingiliz komedi aktoru ve yazari Rowan Atkinsonin dogum gunu (6 Ocak 1955)
https://media.giphy.com/media/PqcIFm93VxA8o/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/xsgINagiljkhq/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/1d02d512...0edno1_500.gif
1 Akademi (The Theory of Everything, 2014), 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Ingiliz aktor Eddie Redmaynenin dogum gunu (6 Ocak 1982)
https://media.giphy.com/media/SlUWWSq7g5OjC/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/b8e2ca8e...hqgpo1_500.gif
http://parolenondette.altervista.org...i-e-dedica.jpg
"Seni sevecegim, kirlarin ilk bahari sevdigi gibi. Ve senin icinde, gunes isinlarinin altindaki bir cicegin yasamini surdurecegim. Adini haykiracagim, ruhunun dilini dinleyecegim tipki kumsalin dalgalarin oykusunu dinledii gibi."
Beni huzunlu dusuncelerini seven bir sair gibi sevmeni istiyorum. Beni, yolcunun su icerken icinde goruntusunun yansidigi durgun bir golu hatirlamasi gibi hatirlamani istiyorum. Beni annenin daha isigi gormeden olen cocugunu hatirlamasi gibi hatirlamani istiyorum. Merhametli bir hukumdarin onu bagisladigini ogrenmeden once olen bir mahkumu hatirlamasi gibi hatirlamani istiyorum. Halil Cibran, Kirik Kanatlar
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
I want you to love me as a poet loves his sorrowful thoughts. I want you to remember me as a traveler remembers a calm pool in which his image was reflected as he drank its water. I want you to remember me as a mother remember her child that died before it saw the light, and I want you to remember me as a merciful king remembers a prisoner who died before his pardon reached him.
"Selma'yi onumde sanki isiktan bir sutun gibi dururken gordugum zaman, ruhum ayni Adem'in cennetteki ruhu gibi komadaydi. Selma, kalbimi sirlar ve sorularla dolduran, hayati anlamami saglayan gonlumun Havva'siydi." Halil Cibran, Kirik Kanatlar
https://images-na.ssl-images-amazon....13RbrJq2YL.jpg
My life was a coma, empty like that of Adam's in Paradise, when I saw Selma standing before me like a column of light. She was the Eve of my heart who filled it with secrets and wonders and made me understand the meaning of life.
http://buzznews.it/wp-content/upload...p-5.jpg?x15694
Bir erkegin eli bir kadinin eline dokundugu zaman, ikisi birlikte sonsuzlugun yuregine dokunurlar.