Enerji ve Maden kanunlarında değişiklik
Sakarya Meydan Savaşı alanlarında madencilik ruhsatı alan şirketleri "Milli Park Alanı" olması bile durmaya yetmemiştir ifadesine takılmış olabilirsiniz.
Yeni paylaşıma geçmeden önce bu konuya açıklık getirmek istedim.
https://i.hizliresim.com/WqqDaP.jpg
Hükümetin enerji ve madencilik sektörüne öncelik verilmesi kararı ile;
Enerji ve Maden kanunlarında son 10 yılda 4 defa esaslı değişiklik, yönetmeliklerde ise sayısız değişiklik yapılmıştır.
Bu kanuni değişikliklerde kanun maddeleri arasına eklenen "Bu kanun daha önce çıkmış tüm kanunların üstündedir" yada "bağlayıcı değildir" tarzı ifadelerle bittiği için geçmişte önlem olarak düşünülmüş tüm kanunlar ve takipçisi olan kurumlar devre dışı kalmıştır.
https://i.hizliresim.com/6aaNbE.jpg
Her çıkan kanun çevrecilik anlamında sıkıntıları büyütürken sektörün işlerini kolaylaştırmıştır.
https://i.hizliresim.com/y66q19.jpg
Örneğin önceden orman alanları, doğal akarsular önceliği artık 2. plandadır.
İyi oldu kötü oldu tartışmasına girme niyetiyle değil, bilgi amacı ile yazıyorum.
İşte Sakarya Meydan Savaşı alanları da benzer kanunlar gereği Milli park olmasına rağmen korunamamış, ancak koruma kurulunun verdiği sit alanı kararı ile çalışmalar durmuştur.
Kısacası... Artık Enerji ve Madencilik kanunları öncelikli ve diğer tüm kanunların üstündedir.
Hatta mülkiyeti size ait olan arazilerde bile eğer maden mevcutsa, ruhsat sahibi firmanın talebi ile kamulaştırma yapılarak araziniz sizden alınacaktır. Bilginize...
Darüssaade Ağası Hacı Beşir
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'ni Darüssaade Ağası Hacı Beşir'e borçluyuz.
Ağa, 1715'te Kahire'ye gelir. Evliya'yı tanıyan Özbek Bey diye biri ona el yazması seyahatnameden bahseder.
Bey'in oğlu İbrahim ise 1742'de kitabı Ağa'ya hediye edince Seyahatnâme İstanbul'a ulaşır ve elle kopyalanır.
https://i.hizliresim.com/V999vR.jpg
Darüssaade Ağası Hacı Beşir
Darüssaade Ağası Hacı Beşir, Namı ile Hacı Beşir Ağa dile kolay, 29 yıl harem ağalığı yapmıştır.
https://i.hizliresim.com/Lllly1.jpg
Beşir Ağa'nın, Afrika'nın Habeşistan diye bilinen, bugün Eritre ve Sudan'ın geniş bir kesimini kapsayan bölgesinde, XVII. yy'ın ortalarında doğduğu tahmin edilir. O da birçok Habeşli gibi gözlerini dünyaya bir köle ve Osmanlı'nın bu bölgeyi hadım seçmek için ideal bulmasından ötürü potansiyel bir hadım olarak açar. Hadımlık, esasında yıllar boyunca kökenleri Asurlulara kadar giden bir devlet müessesesi konumunu almıştır. Hatta İslamiyet’ten evvel Bizans ve Sasani İmparatorlukları da hadımları hem ordularında hem de saraylarında geniş ölçüde kullanıyorlardı. Kuzey Afrika'ya egemen olan Memlük idaresi altında da hadımlar çeşitli kademelerde kendine yer bulmuşlardır. Bunların en önemlilerinden biri de Medine’de Peygamberin kabrini korumak ve çevredeki emniyeti sağlamak için hadımların kullanılmasıdır. Bu alışkanlık daha sonra burda bir Osmanlı idaresi kurulduğunda da egemen olacaktır.
https://i.hizliresim.com/nQQQ9M.jpg
Osmanlı için konuşacak olursak başlangıçta hadım ağalar, ak ağalardan ve kara ağalardan oluşan karışık bir gruptu. Daha sonra I. Selim'in Memlük Sultanlığı'nı ele geçirmesiyle Osmanlıların bu bölgedeki hâkimiyeti pekişmiş ve Afrika köle ticaretine egemen olmuşlardır. Habeşli hadımlar böylece zamanla Osmanlı sarayında en önde gelen hadımlar olarak kabul gördü. 1591 yılı itibariyle kara ağalar ''darüssaade ağalığı'', Kafkasyalı ve Doğu Avrupalılar da ''babüssaade ağalığı'' ile görevlendirilmiş ve aralarında böyle bir ayrım temel kazanmıştır.
Hacı Beşir Ağa, İsmi Beşir olan diğer hadım ağalarından ayırmak için Mekke'ye hac ziyaretinde bulunduğu için 'Hacı' ünvanı ile anılır.
Topkapı Sarayı’nın yakınına inşa ettirdiği külliyesinin ilginç bir şekilde hareme bitişik bir şekilde yapılan kütüphane odasında çoğu Hanefi fıkhı ve ilahiyat eserlerinden müteşekkil 1007 cilt kadar kitap bulunması, onun kitaplara olan tutkusunu gösterir niteliktedir. Yine Eyüp'teki Darülhadis'i bir dini eserler kütüphanesi olarak kullanmıştır.
İbrahim Mütereffika'nın ilk kurduğu matbaaya da destek vermiştir.
https://i.hizliresim.com/lqqqPr.jpg
Uzun görev hayatı boyunca büyük bir servete de sahip olan Beşir Ağa, bu paraları hayır işlerine ve imarete harcamıştır. Kahire, Ziştovi, Cağaloğlu ve Eyüp’te çok sayıda hayır eseri yaptırmıştır. Bunların arasında sıbyan mektepleri, medreseler, kütüphane, tekke ve sebiller var. Arkasından 1007 ciltlik büyük bir kütüphane bırakan Beşir Ağa, Haziran 1746'da Topkapı Sarayı haremindeki dairesinde öldüğünde doksanlı yaşlarındaydı. Cenazesi Eyüp’te Eyüp Sultan’ın yanına defnedilmiştir.
Hacı Beşir Ağa Külliyesi ve camii
Hacı Beşir Ağa Külliyesi ve camii, İstanbul Suriçi Gülhane Alemdar Caddesi ile Vilayet Caddesinin kesiştiği yapı adasında 1745 tarihinde inşa edilmiştir. Külliye Darüssaade Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Hacı Beşir Ağa külliyesi Türk sanatında batı tesiriyle ortaya çıkan yeni sanat akımının ilk eserlerden biridir. Bu yapı topluluğunda en önemli konu cami, medrese, sebil, dergah gibi farklı yapıların bir arada inşa edilmiş olmasıdır.
https://i.hizliresim.com/pbb55L.jpg
Külliye eğimli bir arazide inşa edilmiştir. Her bölüm ayrı bir kottadır. Bu zorluk çok akıllı çözülmüştür. Vilayet caddesi kotundan Cami avlusuna girilmektedir. Giriş kapısının sağından yüksek bir kota yokuş yukarı olarak çıkılmaktadır. Bu aynı şekilde üçünçü kattır. Caminin ikinci katıyla medrese aynı kottadır. Kapı girişinden sola gidildiğinde sebilin olduğu alt kota gidilmektedir.
https://i.hizliresim.com/366OO4.jpg
Külliye Sultan II.Mahmut döneminde tepeden tırnağa elden geçirilmiştir. Bu tamiratın 1826 ile 1839 tarihleri arasında yapıldığı bilinmekse de kesin tarih belli değildir. Harim kapısının üzerindeki kitabe:’’ Muaffak oldu Han Mahmut Sani şimdi tecdidine.’’ Bu tamiratı anlatır. 1950 yılında tekke binası bir yangın geçirmiştir. Yapı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden tamir edilmiştir.
https://i.hizliresim.com/Rrrggj.jpg
Külliye eğimli bir arazide inşa edildiği için cami üst kotta bulunmaktadır. Caminin altına dükkanlar yapılmıştır. Yapının tam köşesinde ise bir barok sebil bulunur.
https://i.hizliresim.com/r550p7.jpg
Sebil mermerden yapılmış olup kubbesi kurşun ile kaplanmıştır. Geleneksel tüm sebiller gibi geniş bir saçağı bulunur. Osmanlı Sebilleri genelde dairesel olduklarından dolayı pencereler dışa doğrudur. Bu yapıda pencereler içe dönüktür. Sebilin beş penceresi bulunur. Bu pencereler sütüncelerle ayrılır, aynı zamanda sebilin alınlığı taşınmış olur. Pencerelerin aralarında döküm şebekeler bulunur. Hacı Beşir Ağa Sebili Osmanlı sebil mimarisinde barok olarak yapılan ilk sebillerden biridir. Ebat olarak sanat tarihi açısından önemlidir. Sebilin üst kısmında Şair Rahmi’nin yazmış olduğu beş satırlık uzun bir yazı bulunur. Sebilin yan kısmında kitabesi bulunan bir mermer çeşmeler bulunur.
https://i.hizliresim.com/NnnLLP.jpg
Hacı Beşir Ağanın "İleride nasıl olsa suları kesilir. Suyu kesilmiş sebilide büfe yaparlar" diye düşünüp tam köşeye sebil yaptırması takdire şayandır.
Topkapı sarayında bekleyen harem ağaları