-
Italyan gezgin, yazar,tuccar ve kasif Marco Polo’nun olum yildonumu (8 Ocak 1324)
http://img.desmotivaciones.es/201102/marcopoolo.jpg
"Kimse bana inanmayacagi icin, gorduklerimin yarisini bile anlatmadim. / Non ho raccontato neppure la metŕ di ciň che ho visto, perché sapevo che nessuno ci avrebbe creduto."
http://www.havocpoint.it/wp-content/...9668_image.jpg
-
Italyan Barok kadin ressam Elisabetta Sirani’nin dogum yildonumu (8 Ocak 1638)
Timoclea uccide il re dei Traci (Timoclea Killing Alexander's Captain, 1659)
http://www.stilearte.it/wp-content/u...1-775x1024.jpg
Il Ritratto di Beatrice Cenci (The portrait of Beatrice Cenci, 1662)
http://www.settemuse.it/pittori_oper...rice_cenci.jpg
-
Italyan astronom, fizikci, muhendis, filozof ve matematikci Galileo Galilei'nin olum yildonumu (8 Ocak 1642)
http://slideplayer.it/slide/7263/1/i...eo+Galilei.jpg
"Kainat dedigimiz kitap, yazildigi dil ve harfler ogrenilmedikce anlasilamaz.o, matematik dilinde yazilmis; harfleri ucgen, daire ve diger geometrik sekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksizin kitabin bir tek sozcugunu anlamaya olanak yoktur."
https://thestrangecompany.com/wp-con...06/Galileo.gif
-
George Frideric Handel’in 24 yasindayken yazdigi Almira operasi ilk gosterimini 8 Ocak 1705’de Hamburg, Oper am Gänsemarkt’da yapti.
https://handelhendrix.org/wp-content...title_page.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...A4nsemarkt.jpg
-
Ingiliz dogabilimci, cografyaci, antropolog ve biyolog Alfred Russel Wallace’in dogum yildonumu (8 Ocak 1823)
“Medeniyetten uzak yasayan insanlari gordukce insanin dogasina dair daha iyi dusunme firsatim oldu ve sozde medeni insanlarla sozde yabani insanlar arasindaki temel farklarin kaybolup gittigini gordum.”
https://d1o50x50snmhul.cloudfront.ne....100-1_800.jpg
“The more I see of uncivilized people, the better I think of human nature on the whole, and the essential differences between so-called civilized and savage man seem to disappear.”
-
Ingiliz roman, kisa oyku ve oyun yazari Wilkie Collins’in dogum yildonumu (8 Ocak 1824)
“O zaman ya da daha sonralari, guzel tatilimiz bittikten sonra da, minnettar dostumun o cok arzuladigi bana hizmet etme firsatinin pek yakinda cikacagi, onun bu firsati aninda degerlendirecegi, boyle yaparak da hayatima butunuyle farkli bir yon verecegi ve beni neredeyse kendimi taniyamayacak kadar degistirecegi hic aklima gelmemisti. Ama oyle oldu iste. Eger Profesor Pesca suyun altinda, cakildan yataginda yatarken onu kurtarmak icin suya dalmis olmasaydim, buyuk olasilikla bu sayfalarda anlatilacak hikayeyle hicbir ilgim olmayacakti; her an aklimda olan, tum enerjimi emen ve su anda hayatimin amacini belirleyen tek yol gostericim haline gelmis olan o kadinin belki de adini bile duymamis olacaktim.” Beyazli Kadin
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...D%7DImg400.jpg
“Little did I think then—little did I think afterwards when our pleasant holiday had drawn to an end—that the opportunity of serving me for which my grateful companion so ardently longed was soon to come; that he was eagerly to seize it on the instant; and that by so doing he was to turn the whole current of my existence into a new channel, and to alter me to myself almost past recognition. If I had not dived for Professor Pesca when he lay under water on his shingle bed, I should in all human probability never have been connected with the story which these pages will relate—I should never, perhaps, have heard even the name of the woman who has lived in all my thoughts, who has possessed herself of all my energies, who has become the one guiding influence that now directs the purpose of my life.”
“Belirsiz guzellik anlayisimiza ilk kez hayat, isik ve form veren kadin, ruh dunyamizda o ortaya cikana kadar farkinda olmadigimiz bir boslugu doldurur. Boyle zamanlarda duyularin algýladiklarindan, yuz ifadelerinin disa vurduklarindan farkli buyuler soze dokulemeyecek kadar, neredeyse dusunulemeyecek kadar derin yakinlik hislerini harekete gecirirler. Kadinlarin guzelliginin altinda yatan gizem ancak ruhumuzdaki o daha derin gizemle birlestiginde tarifsiz bir hal alir. Ancak ve ancak o zaman bu dunyada, fircadan ve kalemden dusen isigin aydinlattigi dar alanin otesine gecmis demektir.” Beyazli Kadin
http://images.amazon.com/images/P/B0...1.LZZZZZZZ.jpg
“The woman who first gives life, light, and form to our shadowy conceptions of beauty, fills a void in our spiritual nature that has remained unknown to us till she appeared. Sympathies that lie too deep for words, too deep almost for thoughts, are touched, at such times, by other charms than those which the senses feel and which the resources of expression can realise. The mystery which underlies the beauty of women is never raised above the reach of all expression until it has claimed kindred with the deeper mystery in our own souls. Then, and then only, has it passed beyond the narrow region on which light falls, in this world, from the pencil and the pen.”
-
Hollandali ressam Lawrence Alma-Tadema’nin dogum yildonumu (8 Ocak 1836)
La Donna di Anfissa (The Women of Amphissa, 1887)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...fissa_1887.jpg
Non mi chiedere altro (Ask me no more, 1906)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...altro_1906.jpg
-
Fransiz sair Paul Verlaine'nin olum yildonumu (8 Ocak 1896)
https://pbs.twimg.com/media/C1VWih6XcAA3sIp.jpg
Kediyle oynuyor kadin
Ne de guzel yarasmis bak
Karanliginda aksamin
Beyaz el ve beyaz ayak.
Kediyle oynuyor kadin
Ne de guzel yarasmis bak
Karanliginda aksamin
Beyaz el ve beyaz ayak.
Nasil da gizliyor kadin
Bicak gibi keskin parlak
Katil tirnagini -hayin-
Eldivende sakliyarak.
Oteki de, sozum ona
Pencesini saklamada
Ama yutmuyordu seytan..
Simdi cinliyor odada
Bir kahkaha havalanan
Parliyor dort fosfor nokta.
Guzel gozler tul ardinda gorunsun
Gun isigi titremeli siirinde
Ak yildizlar mavilige burunsun
ilgit ilgit sonbahar goklerinde.
Ara rengin pesindeyiz cunku biz;
Rengin degil, ara rengin sadece.
Ancak oyle sarmas dolas ederiz
Kavali boruyla, ruyayi dusle!
https://i2.wp.com/www.rougenuances.c...the-artist.jpg
Son gli occhi belli dietro alle velette,
l'immenso dě che vibra a mezzogiorno,
e per un cielo d'autunno intepidito
l'azzurro opaco delle chiare stelle!
Perché ancora bramiamo sfumature,
sfumatura soltanto, non colore!
Oh! lo sfumato soltanto accompagna
il sogno al sogno e il corno al flauto!
-
Italyan yazar Leonardo Sciascia'nin dogum yildonumu (8 Ocak 1921)
"Bir sey sormama izin verir misiniz?... Sonra bir sey daha soracagim, baska bir konuda... Kopya cektigim icin, Italyanca odevlerimde bana hep uc verirdiniz. Ama bir kez bes verdiniz. Nicin?"
"Cunku daha akli basinda bir yazarin kitabindan kopya etmistiniz."
Savci bir kahkaha atti. "Italyanca! Evet, Italyancam oldukca zayifti. Ama bu pek engellemedi ilerlememi, gordugunuz gibi Cumhuriyet savcisi oldum."
"Italyanca degil, aklini kullanmak onemlidir. Daha az Italyancayla belki daha da yuksek bir mevkiye gelirdiniz."
Espri acimasizdi. Savcinin rengi atti. Ve SIKI bir sorgulamaya giristi.
Leonardo Sciascia, Basit Bir Olay
https://4.bp.blogspot.com/-KZ16m9db6...lostellato.jpg
"Posso permettermi di farle una domanda?" Poi gliene farň altre, di altre natura. "Nei componimenti di italiano lei mi assegnava sempre un tre, perché copiavo. Ma una volta mi ha dato un cinque: perché?"
"Perché aveva copiato da un autore piů intelligente."
Il magistrato scoppiň a ridere. "L'italiano: ero piuttosto debole in italiano. Ma, come vede, non č poi stato un gran guaio: sono qui, procuratore della Repubblica."
"L'italiano non č l'italiano: č il ragionare" disse il professore. "Con meno italiano, lei sarebbe forse ancora piů in alto."
La battuta era feroce. Il magistrato impallidě. E passň a un duro interrogatorio.
https://78.media.tumblr.com/a27f8661...chdo1_500h.jpg
"Gercek, bir kuyunun dibindedir. Kuyuya bakarsaniz, gunesi ya da ayi gorursunuz, ancak iceri atlarsaniz artýk gunes ya da ay yoktur; gercek oradadir."
-
Ingiliz sair, cevirmen, akademisyen ve illustrator Charles Tomlinson’in dogum yildonumu (8 Ocak 1927)
http://slideplayer.com/slide/1532180...se+is+only.jpg
Biliyorum
biliyorum ki bu gul
murekkep ve kagittan bir gul sadece
nasil da buyuyup gitmede ama
gelisip serpilmede gozunun onunde
oyle degil mi
cicek acmis bir gul
gelmis (neredeyse) yesillik saati
iste o sirada
benim uzay gulum, tipografya
diledikce cikiverir ortaya
(dilek senin)
her yinelediginde
bu gorsel soleni
sil bastan baslaya baslaya
ogreneceksin
nasilini nedenini
-
-
Ingiliz fizikci, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking’in dogum gunu (8 Ocak 1942)
“Birkac yil once Italya, Monza'da belediye meclisi Japon baliklarinin yuvarlak akvaryumlarda tutulmasini yasakladi. Yapilan aciklamaya gore baligi yuvarlak kenarli bir akvaryumda tutmak zalimlikti, cunku yuvarlak cam baliga bozulmus bir gerceklik goruntusu sunuyordu. Peki, biz gercekligin dogru ve bozulmamis resmine bakip bakmadigimizi nereden bilecegiz? Biz de gorusumuzu bozan dev bir yuvarlak akvaryumun icinde olabilir miyiz? Japon baliginin gerceklik algisi bizimkinden farklidir ama bizimkinin daha gercek oldugundan emin miyiz?”
http://weshapelife.org/wp-content/up...Must-Learn.jpg
“A few years ago, the city council of Monza, Italy, barred pet owners from keeping goldfish in curved fishbowls. The sponsors of the measure explained that it is cruel to keep a fish in a bowl because the curved sides give the fish a distorted view of reality. Aside from the measure’s significance to the poor goldfish, the story raises an interesting philosophical question: How do we know that the reality we perceive is true?”
-
Amerikali fantastik kurgu yazari Terry Brooks’un dogum gunu (8 Ocak 1944)
https://images.gr-assets.com/books/1...3l/6316183.jpg
“Ask, olume bile karsi koyabilecek bir erk dogurur. / Love supplies a kind of strength that can withstand even death.”
-
-
Elvis, 8 Ocak 1954’de Memphis Kayit Studyosuna 4 dolar odeyerek ‘Casual Love’ ve ‘I'll Never Stand in Your Way’ sarkilarinin kaydini yapti.
https://www.elvispresleymusic.com.au...-4-acetate.jpg
http://media.cleveland.com/popmusic_...39fe1a465e.jpg
(Elvis Presley, basci Bill Black, gitarist Scotty Moore ve Sun Records ve Memphis Kayit studyosu baskani Sam Phillips, kayda mola verdiklerinde.)
-
Amerikalý sair, oyku ve roman yazari Conrad Aiken, 8 Ocak 1956’da Bollingen Siir Odulunu kazandi.
https://images.gr-assets.com/books/1...l/26451588.jpg
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-i-heard-2.jpg
Dinledigimiz sarki, asmisti musikiyi,
Bolustugumuz ekmek, ekmekten cok kutsaldi;
Ama artik sen yoksun, her yer ve her sey issiz,
Eskiden guzel olan ne varsa cansiz kaldi.
Ellerin su sofrayi oksamis, parmaklarin
Su bardagi tutmustu, ben gormustum kac kere,
Seni anmasalar da butun bunlar, sevgilim,
Hicbiri son veremez biraktigin izlere.
Onlarda gezindin de ellerin gozlerinle
Kutsallastirdin ama hep benim canimdaydin,
Seni tanidilar ya, hep hatirlayacaklar
Yine benim kalbimde, guzel akilli kadin.
-
Amerikali sair ve roman yazari Kenneth Patchen’in olum yildonumu (8 Ocak 1972)
http://images.slideplayer.com/10/267...es/slide_2.jpg
Yemegimi bitirdim
Soyle yuruyuse ciktim
Hava guzeldi
Basladim islik calmaya
Cok gecmeden
Bir atin uzerinde
Bir adamla
Karisina rastladim
Yedi cocugu kosturup
Duruyordu yanlarinda
-
Ingiliz heavy metal grubu Def Leppard, Kasim 1978’de Hull’deki Fairview Studyolarinda kaydettigi The Def Leppard E.P. albumunu 8 Ocak 1979’da piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/MoyM96zQ3a3S...61632.jpeg.jpg
-
"Kokain cekip biriyle yattin mi Nick ? / Have you ever fucked on cocaine, Nick?"
https://78.media.tumblr.com/a816d3fa...svdno1_500.gif
Sharon Stone, Catherine Tramell rolunde, Temel Icgudu (Basic Instinct, 1992), Yonetmen: Paul Verhoeven.
-
"Eskiden duyamadigim seyleri duyabiliyorum. Olmek uzere olan seylerin cigliklari gibi. / “Now I could hear what I couldn’t hear before. The cry of all the things that are to die.”
https://media.giphy.com/media/n23ZRYxbx6ww/giphy.gif
Deccal (Antichrist, 2009), Yonetmen: Lars von Trier
-
Universal Pictures, Leslie Mann, John Cena ve Kathryn Newton'in rol aldigi komedi Blockers'inm yeni fragmanini yayinladi.:kahkah::kahkah:
https://youtu.be/RfFcaV5O7SU?t=1
-
20th Century Fox, Jennifer Lawrence, Joel Edgerton ve Mary-Louise Parker'in rol aldigi gerilim Red Sparrow'un yeni fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/PmUL6wMpMWw?t=2
-
-
“Kadinlari bu kadar iyi nasil yazabiliyorsun? / How do you write women so well?”
http://www.okmoviequotes.com/wp-cont...ets-quotes.gif
“Bir erkegi dusunüyorum, sonra da mantik ve sorumlulugu cikariyorum. / I think of a man and I take away reason and accountability.”
https://i1.wp.com/www.okmoviequotes....ets-quotes.gif
Benden Bu Kadar (As Good as It Gets, 1997), Yonetmen: James L. Brooks
-
Italyan gazeteci, denemeci, edebiyat elestirmeni, sair ve roman yazari Giovanni Papini’nin dogum yildonumu (9 Ocak 1881)
http://www.fondazioneprimoconti.org/...nni-papini.jpg
"Yalnizca yasamin gizi olumde degil, isigin gizi de karanlikta, iyinin gizi kotulukte, dogrunun gizi yanlislikta, evetin gizi hayirdadir! Bu yuzden yasamak isteyen her Faust, yasami, tipki bir sevgiliyi kucaklar gibi, onun her seyini duyumsamak, her yanini kucaklamak, her seyin tadina varmak isteyen her tutkulu olmeye hazirlanmali, kendini olumun icine koymalidir. Bir an yogun bir bicimde yasamayi basarabilirsek, yasam agir bir olumdur, her kosnu, bu uzun can cekisin onca sicrayisindan, olum hiriltisindan biridir yalnizca." Kacan Ayna
http://image.anobii.com/anobi/image_...892a6eaaa33fb0
“Non soltanto il segreto della vita č nella morte ma il segreto della luce č nelle tenebre, il segreto del bene č nel male, il segreto della veritŕ č nell'errore, il segreto del sě č nel no! E allora ogni Faust che vuol vivere, ogni anima avida che vuol abbracciare la vita come si abbraccia un'amante per sentirla tutta, per baciarla tutta, per goderla tutta deve prepararsi a morire, deve mettersi dentro la morte. Se noi riusciamo, in qualche momento, a vivere intensamente, gli č che la vita č un lento morire e che ogni voluttŕ č uno dei tanti sobbalzi e rantoli di questa lunga agonia.”
“Ben para kazanmak icin, kendimi guzel gostermek icin, mutevazi genc kizlara ve sisman adamlara kur yapmak icin ya da kentsel sohretin defne dallarindan olusan karnavalimsi pacavrasini siyah sapkamin uzerine takmak icin yazmiyorum. Sadece icimi dokmek icin yaziyorum; akla gelebilecek en pis cukurlara icini dokmek, ey aylak baritonlarin duyarli dus gucleri.” Bitik Adam
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/1010504.jpg
“Io non scrivo per far quattrini, non scrivo per farmi bello, non scrivo per ruffianeggiare colle modeste fanciulle e cogli uomini grassi, non scrivo neanche per metter sul mio nero cappello a cencio la carnevalesca rama d'alloro della fama cittadina. Scrivo unicamente per sfogarmi — per sfogarmi nel senso piů fognaiolo che vi sia dato pensare, delicate immaginazioni di baritoni a spasso. “
-
20.yuzyilin onemli Cekoslovak roman yazari Karel Čapek’in dogum yildonumu (9 Ocak 1890)
“Gelecek onumuzde degildir, o burada bir tohum seklindedir; o zaten bizimle birliktedir ve su anda bizimle olmayan sey gelecekte de olmayacaktir. Bizler tohumu gormeyiz cunku onlar topragin altindadir; gelecegi bilemeyiz cunku icimizdedir. Bazen curumenin kokusunu alir gibi oluruz, gecmisin solgun renkli kalintýlari ile dolariz; oysa keske yasli, tortulasmis topragi delmeye calisan kac tane tombul ve beyaz filiz oldugunu gorebilseydik, ‘simdi’ denilen su zamanda, kac tane tohumun gizlice filizlendigini; yasli bitkilerin bir araya gelip, bir gun cicek veren bir hayata donusecek olan tohumu nasil besledigini, gelecegin gizli bir telasla icimizde nasil bekledigini; iste o zaman melankolimizin ve guvensizligimizin aptalca ve absurt oldugunu soylerdik, ve her seyin en guzelinin aslinda yasayan bir insan olabilmek oldugunu ve bunun aslinda buyumek oldugunu.” Bahcivanin Bir Yili
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...209-uk-300.jpg
“The future is not in front of us, for it is here already in the shape of a germ; already it is with us; and what is not with us will not be even in the future. We don’t see germs because they are underneath the earth; we don’t know the future because it is within us. Sometimes we seem to smell of decay, encumbered by the faded remains of the past; but if only we could see how many fat and white shoots are pushing forward in the old tilled soil, which is called the present day; how many seeds germinate in secret; how many old plants draw themselves together and concentrate into a living bud, which one day will burst into flowering life – if we could only see that secret swarming of the future within us, we should say that our melancholy and distrust is silly and absurd, and that the best thing of all is to be a living man – that is a man who grows.”
“Bay Rybka, o gece eve yururken her zamankinden daha neseliydi; cunku birincisi, satranc macindan galip ayrilmisti (rakibini atla ne de guzel mat etmisti, yol boyunca kendini tebrige devam etti); ikincisi, yerdeki taze ve yumusak karin o muhtesem, saf sessizlikte ayaklarinin altinda ezildigini duyabiliyordu. ‘Bu ne guzellik Tanrim’ diye dusundu Bay Rybka; karla kaplanmis bir sehir birdenbire kucucuk bir kente, metruk bir kasabaya donusur. Insan neredeyse birdenbire gece bekcilerinin ve at arabalarinin belirecegine inanir. Karin her seye kirsal bir goruntu vermesi, her seyi zaman kavramindan uzaklastirmasine ilginctir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“That night Mr. Rybka was walking home in a particularly good mood, first because he’d won his game of chess (that was a nice checkmate with the knight, he congratulated himself as he walked along), and second because fresh snow had fallen and it crunched softly beneath his feet in the fine, pure silence. Good heavens it’s beautiful, thought Mr. Rybka; a city covered with snow is all of a sudden such a small town, such an old-fashioned little place — it almost makes you believe in night watchmen and horse-drawn carriages; it’s funny how snow makes everything seem timeless and rustic.”
-
Fransiz yazar ve feminist filozof Simone (Lucie-Ernestine-Marie-Bertrand) de Beauvoir’in dogum yildonumu (9 Ocak 1908)
http://images.slideplayer.it/33/1036...es/slide_2.jpg
“Insan kadin olarak dogmaz. Biyolojik, ruhsal, ekonomik hic bir yazgi,toplumun icinde insan disisinin takinmis oldugu cehreyi tanimlamaz; kadinlik olarak adlandirilan igdis ile erkek arasindaki bu ara urunu hazirlayip ortaya cikaran uygarligin butunudur.”
https://pbs.twimg.com/media/DLJVrgjXUAAxH5x.jpg
"Kadini kurtarmak, ozgur kilmak, onu erkekle arasindaki ilintilerin daracik dunyasina kapatmamak demektir, yoksa bu ilintileri yadsimak degil; kadin, kendisi icin var olmaya devam edecektir: iki cins de, hem birbirlerini ozne olarak kabul edecek, hem de karsilarindaki varlik icin baskasi olarak kalacaktir; iliskilerindeki karsiliklilik , insanogullarinin birbirinden ayri iki kategoryaya bolunusunun dogurdugu arzu, tutku, ask, dus, seruven gibi mucizeleri yok etmeyecektir; ve hepimizi heyecanlandiran vermek, elde etmek, birlesmek gibi sozcukler yine ayni anlama gelecektir; insanlþgin yarisinin koleliði ve bunun getirdigi butun o iki yuzluluk yok edildigi zaman ortaya cikacaktir insanlik denen 'varlik kesimi'nin gercek anlami ve yine ancak o zaman kadinla erkek arkadasligi gercek yuzune kavusacaktir."Simone de Beauvoir, Kadin
-
Yeni Zelandali modernist kisa oyku yazari Katherine Mansfield'in olum yildonumu (9 Ocak 1923)
"Hayat ne kadar korkunc.Yalnizlik cok guzel gorunuyor. Yapraklar gibi savruluyoruz, kimse nereye dustugumuzu bilmiyor, kimsenin umurunda degil hangi siyah nehrin bizi alip goturdugu." Album Yapragi
https://images.gr-assets.com/books/1...l/18459570.jpg
"Oh, how terrifying life was, how dreadful. It is the loneliness which is so appalling. We whirl along like leaves, and nobody knows - ťnobody cares where we fall, in what black river we float away."
"Yureklilik, soz dinlemeyen kopege benzer, bir kez kacmaya koyuldu mu ne kadar cagirmaya kalkissaniz o kadar hizla kosar." Cocuksu Bir Sey
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...186-us-300.jpg
"Courage is like a disobedient dog, once it starts running away it flies all the faster for your attempts to recall it."
“Insan geceleri nicin degisik duyumsar kendini? Herkes uyurken uyanik olmak nicin boylesine heyecan vericidir? Gectir, vakit cok gectir. Ama gene de her an kendinizi daha uyanik duyumsarsiniz; sanki yavas yavas, neredeyse her solugunuzla, yeni, olaganustu, gun isigi dunyasindan cok daha urpertici, heyecan verici bir dunyaya uyaniyormussunuz gibi.” Bahce Partisi
https://images-na.ssl-images-amazon....1a3xkxqjkL.jpg
“Why does one feel so different at night? Why is it so exciting to be awake when everybody else is asleep? Late—it is very late! And yet every moment you feel more and more wakeful, as though you were slowly, almost with every breath, waking up into a new, wonderful, far more thrilling and exciting world than the daylight one.”
-
-
-
Guney Afrika dogumlu Ingiliz roman yazari Wilbur Smith’in dogum gunu (9 Ocak 1933)
“Basini kaldirip yukari bakti ve yildizli gokte ufuktaki tek kizil yildizi secti; Tanrica Lostris'in yildiziydi bu. Onun tilsimini yuksege kaldirdi ve Tanrica'ya Ovgu'yu musiki makaminda okumaya koyuldu. Daha ilk kitayi tamamlamisti ki ofkeli ve yabacin bir gucun varliginiý hissetti. Baska bir tanri cagriya yanit vermisti, Taita da Istar"! tanidigina göre, bunun hangisi oldugunu tahmin edebiliyordu. Ovgunun ikinci kitasýna baslamasi uzerine ilersindeki kayanin ustunde bir parilti belirdi. Marduk'un tapinagindaki kurban atesinin yandigi zamanlar ocagin bakir duvarlarinda beliren kizarti gibi bir seydi bu.” Buyuculer Krali
https://images.gr-assets.com/books/1...5l/8116762.jpg
“He looked up at the sky, and from the starry firmament picked out the single red star low on the horizon, the star of the goddess Lostris. He held up her Periapt and began to chant the Praise to the Goddess. He had barely completed the first stanza when he felt an angry, alien presence. Another god had been invoked on this spot, and knowing Ishtar he could guess well enough who that was. He started on the second stanza of praise and on the bare rock ahead of him appeared a glow, like that of the copper walls of the furnace in the temple of Marduk when the sacrificial fires were burning”.
“Yuva tam onlarin hizasinda, on metre asagidaydi. Kayadaki bir yariga SIKISTIRILMIS kuru dallardan olusan buyuk bir platformu andiriyordu. Tepesi canak seklindeydi ve yesil yapraklar, yosunlar dizilmisti. Cukur kismin ortasinda iki yavru kartal titrek bacaklarinin ustunde duruyorlardi. O kadar kucuktuler ki baslarini guclukle dik tutuyorlardi. Koca gagalari tuylu govdelerine gore cok orantisizdi ve icinden ciktiklari yumurtalarin kabuklari daha uclarinda duruyordu.‘Cok cirkinler, ama ayni zamanda cok da sevimliler. Su kocaman sut gibi gozlerine bak.’ Eva guldu, sonra baslarinin ustunde cirpilan dev kanatlarin sesini duyunca korkuyla buzuldu. Once disi, sonra da erkek kartal ofkeyle haykirarak, pencelerini uzatmis, yuvalarini ve yavrularini korumaya hazir bir sekilde onlara dogru dalmisti.” Avcinin Kaderi
https://images-na.ssl-images-amazon....1zUFWTuolL.jpg
“The nest was no more than thirty feet directly below, a massive platform of dried sticks wedged into a cleft in the rock. The top was dish-shaped and lined with green leaves and reeds. In the centre of the indentation two eaglets crouched on wobbly legs, so young they could barely hold their heads upright. Their huge beaks were out of proportion to their fluffy grey bodies, and they had not yet shed the hooks on the tips with which they had battered their way through the tough shell of the eggs as they hatched. ‘They’re so adorably uglu.Look at those big milky eyes.’ Eva laughed, then ducked with alarm as the air around their heads was disrupted and filled with the sound of great wings. Shrieking with outrage, first the female and then the male eagle dived in at them, talons extended, ready to defend their nest and the young birds in it. “
-
George Orwell, Paris ve Londra'da Bes Parasiz romanini ilk kez 9 Ocak 1933’de yayinci Victor Gollancz araciligiyla Londra’da yayinladi.
“Meteliksiz kalmanin bana kesinlikle ogrettiđi bir iki seyi gosterebilirim. Bir daha hicbir zaman berduslarin sarhos birer ahlaksiz oldugunu dusunmeyecegim, bir peni verdim diye bir dilencinin bana minnet duymasini beklemeyecegim, issizler uyusuksa buna sasmayacagim, Selamet Ordusuna para vermeyecegim, sokakta birisinin uzattigi el ilanini geri cevirmeyecegim, SIK bir restoranda yedigim yemekten tat almayacagim. Bu bir baslangic.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“At present I do not feel that I have seen more than the fringe of poverty. Still I can point to one or two things I have definitely learned by being hard up. I shall never again think that all tramps are drunken scoundrels, nor expect a beggar to be grateful when I give him a penny, nor be surprised if men out of work lack energy, nor subscribe to the Salvation Army, nor pawn my clothes, nor refuse a handbill, nor enjoy a meal at a smart restaurant. That is a beginning.”
“Yoksullugun hos bir sey olmadigini biliyoruz; hatta bize dokunmayacak kadar uzagimizda kaldigi icin ne denli tatsiz oldugunu dusunerek kahrolmaktan aslinda zevk aliyoruz. Ama bu konuda bir sey yapmamizi beklemeyin. Siz alt siniflar adina uzuluyoruz, tipki uyuz bir kediye uzuldugumuz gibi; ama sartlarinizin duzelmesini engellemek icin elimizden geleni ardimiza koymayacagiz. Tam da bu halinizle cok daha guvenilir oldugunuz kanaatindeyiz. Su anki durum isimize geliyor ve sizi gunde bir saat dahi fazladan ozgur birakma riskini goze almayacagiz. Bu yuzden, aziz kardeslerim, madem Italya seyahatimizin masrafini cikarabilmemiz icin ter dokmeniz gerekiyor, dokun o terleri ve kahrolun.”
https://coffeestainedpages.files.wor...-in-paris1.jpg
“We know that poverty is unpleasant; in fact, since it is so remote, we rather enjoy harrowing ourselves with the thought of its unpleasantness. But don’t expect us to do anything about it. We are sorry for you lower classes, just as we are sorry for a, cat with the mange, but we will fight like devils against any improvement of your condition. We feel that you are much safer as you are. The present state of affairs suits us, and we are not going to take the risk of setting you free, even by an extra hour a day. So, dear brothers, since evidently you must sweat to pay for our trips to Italy, sweat and be damned to you.”
-
Amerikan folk sarkici ve sarki sozu yazari Joan Baez'in (9 Ocak 1941) ve Led Zeppelin'in kurucusu Jimmy Page'in (9 Ocak 1944) dogum gunleri
https://media.giphy.com/media/RtcEsguWkg9MY/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/O4Chmc027ea8E/source.gif
-
Amerikali sair Louise Bogan, 9 Ocak 1954’de Bollingen Siir Odulunu kazandi.
Yuzun simdi yuregimde oldugundan oturu,
Ayva ve kavunun, taze bir alaz gibi sarinin
Dikenli yildizcicekleri ve coban asasiyla uzandigi
Yureginin kararan cercevesine oranla
Daha az bakarim yuzunun cehresine.
Otede, bir bahce. Tirpanlar asili dursa da elma agaclarinda,
Orada, kustah rahatlikta kursun ve mermer figurler seyreder
Gonulsuzce giden baska bir yazin gosterisini.
Yuzun simdi yuregimde oldugundan, bakarim.
https://images.newrepublic.com/5d48c...&fm=pjpg&h=400
Now that I have your face by heart, I look
Less at its features than its darkening frame
Where quince and melon, yellow as young flame,
Lie with quilled dahlias and the shepherd’s crook.
Beyond, a garden. There, in insolent ease
The lead and marble figures watch the show
Of yet another summer loath to go
Although the scythes hang in the apple trees.
Now that I have your face by heart, I look.
-
-
Amerikali hard rock grubu Van Halen, 6.studyo albumu 1984’u 9 Ocak 1984’de piyasaya surdu.
http://www.feelnumb.com/wp-content/u...Baby_Angel.jpg
-
"Ben hic cocuk olmadim. Cocuklugum olmadi. Cocuksu esrimenin sicak ve gunesli gunleri; safligin engin huzuru; evrenin gundelik kesfindeki surprizler: Nedir bunlar? Bilmiyor ya da animsamiyorum. Sonradan kitaplardan ogrendim bunlari; simdi ise genclere bakarak tahminde bulunuyorum. Bu duygulari ilk kez yirmi yasindan sonra, birkac mutlu ateskes ya da bos vermislik aninda hissettim ve yasadim. Cocukluk asktir, nesedir, kaygisizliktir ancak ben gecmisteki kendimi hep ayrik, mahzun, dusunceli goruyorum. Cocuklugumdan beri kendimi, nedendir bilmem, korkunc derecede yalniz ve farkli hissettim. Bizimkilerin yoksullugundan midir, yoksa baskalari gibi dogmamis oldugumdan midir acaba? Bilmiyorum. Tek hatirladigim, genc bir teyzenin bana alti yedi yaslarimdayken ihtiyar adini takmis ve butun akrabalarimin bunu kabullenmis oldugu. Gercekten de cogu zaman ciddi ve catik kasliydim. Baska cocuklarla dahi cok az konusurdum; iltifatlardan SIKILIR, yalakaliklardan rahatsiz olurdum ve en guzel cagdaki arkadaslarin dizginsiz gurultu patirtisina minicik, yoksul ve karanlik evimizin en korunakli koselerindeki yalnizligi yeglerdim. Kisacasi sapkali hanimlarin ‘huysuz cocuk’, saclari acik kadinlarin da ‘kara kurbagasi’ adini verdigi turde biriydim." Bitik Adam
http://www.mondadoristore.it/img/Un-...iovanni+Papini
"Io non sono mai stato bambino. Non ho avuto fanciullezza. Calde e bionde giornate di ebbrezza puerile; lunghe serenitŕ dell'innocenza; sorprese della scoperta quotidiana dell'universo: che son mai? Non le conosco o non le rammento. L'ho saputo dai libri, dopo; le indovino, ora, nei ragazzi che vedo; l'ho sentite e provate per la prima volta in me, passati i vent'anni, in qualche attimo felice di armistizio o di abbandono. Fanciullezza č amore, letizia, spensieratezza, ed io mi vedo, nel passato, sempre, separato, meditante. Fin da ragazzo mi son sentito tremendamente solo e diverso - né so il perché. Forse perché i miei eran poveri o perché non ero nato come gli altri? Non so: ricordo soltanto che una zia giovane mi diede il soprannome di vecchio a sei o sett'anni e che tutti i parenti l'accettarono. E difatti mene stavo il piů del tempo serio e accigliato: discorrevo pochissimo, anche con gli altri ragazzi; i complimenti mi davan noia; i gesti mi facevan dispetto; e al chiasso sfrenato dei compagni dell'etŕ piů bella preferivo la solitudine dei cantucci piů ritirati della nostra casa piccina, povera e buia. Ero, insomma, quel che le signore col cappello chiamano un bambino scontroso e le donne in capelli un rospo.”
-
-
-
1 Akademi, 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odullu Amerikali aktor J.K. Simmons'iin dogum gunu
https://pbs.twimg.com/media/DTHJIBcWkAAHRlb.jpg