Linkte çok güzel bir yazı var. Forumda yazılan çizilenleri özetler mahiyette. Ayrıca yapılan vurgunlarda apayrı kaleme alınmış güzel bir yazı.
İŞ in İÇİNDE BAŞKA BİR İŞ VAR;
CHP, İş Bankası hakkındaki güncel polemiklerden sonra konu ile ilgili daha evvel verilmiş yargı kararları olmasına rağmen elindeki bu büyük gücün farkında olmadığı ile ilgili bazı görüşler var. Hayır! CHP elindeki bu hukuki üstünlüğün farkında aslında. Ancak Bankanın kuruluşunda ve devamında meydana gelen bazı nahoş olaylar nedeniyle uzun zamandır dile getirtilmeyen ve resmi tarih arasına gizlenmiş gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek için bilerek ve isteyerek konuyu Atatürk’ün %28.09’luk hisseleri üzerinden kurgulamaya çalışıyor. Durumun daha iyi anlaşılabilmesi ve okuyucuların da verdiğimiz bilgiler ışığında kendi araştırmalarını yapabilmeleri için Bankanın kuruluşuna bakmakta fayda var.
Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 30 Haziran 2018 tarihi itibarıyla İş Bankasının ortaklık yapısı aşağıdaki gibidir:
İş Bankası Munzam Sandık Vakfı: %40,12
Atatürk Hisseleri: %28,09
Halka açık pay: %31,79
Mayıs 1998'de TC Hazinesinin İş Bankasında ki %12,3 oranındaki payı, başarılı bir halka arz işlemi ile yerli ve yabancı yatırımcılara sunuldu. Bu hisseler bugün Borsa İstanbul'da işlem görüyor.
Gelelim Şevket Süreyya Aydemir’in ilk baskısı 1966 da yapılmış olan İkinci Adam I.cilt'te bahsettiği o zaman ki İş Bankası ortaklık yapısına;
İş Bankası Munzam Sandık Vakfı (Memurlarının Emekli Sandığı) : %34
Atatürk Hisseleri : %26
Maliye payı : %14
Kalan Eşhas payı : %26
Oranlara bakılacak olursa 50 sene içerisinde bankanın ortaklık yapısında meydana gelen değişim net şekilde görülecektir.
Aydemir kitabında her ne kadar İnönü’yü anlatsa da I.cildin sonunda İş Bankası ile ilgili ayrıca bir bölüm açılmıştır. Başlık ismi de ilginçtir. AFFAİRİZMA.
İş Bankası konusu Doğan Avcıoğlu’nun “Türkiye’nin Düzeni Dün-Bugün-Yarın I.cilt.†adlı kitabında da uzun uzadıya anlatılan bir bölümdür.
Öncelikle adından başlayalım. İş Bankalarının ( Les Banques d’affaires) bankacılık alanında özel bir durumu vardır. Bu tip bankalar 1830’lu yıllar sonrasında Fransa’da faaliyete geçmişlerdir. İş Bankalarını diğer bankalardan ayıran en önemli özellikleri hem ticaret işlemlerini hem de belirli bir oranda endüstri tesis veya iştirakleri ile ekonomik faaliyetlerini verimli olan sahalara yayabilmeleridir. Bunlar aynı zamanda özel mevduat bankalarıdır. Bu yüzden devlet bankalarına yüklenen ağır yatırımlı ve sermaye devir hızının az olduğu konularda faaliyet göstermediğinden başarı şansları oldukça fazladır. İşte Türkiye İş Bankası da bu özelliklerle kurulmuş olmasına rağmen ilk andan itibaren devletin imkân ve garantilerini sağlamıştır.
Resmi Banka tarihinde de belirtildiği üzere Mustafa Kemal Atatürk’ün sağladığı para - ki bu para da savaş sırasında Hint Müslümanları tarafından gönderilmiştir - ile kurulmuştur. Bankanın kurucuları nüfuzlu politikacılar ile tüccar ve eşraftır. Bankanın kurucu listesi hayli kabarık. Bilinen isimler Celal Bayar, Mahmut Soydan. Bir de çok bilinmeyen isimler var.
İlki Hanifzade Ahmet Bey: Zamanın Ankara Ticaret Odası başkanı aynı zamanda Belediye meclis üyesi. GM’in Chevrolet oto ve kamyon bayiliği ile Zündap motosikletleri ithalatçısı. Aile soyadı kanunu ile Hanif soyadını alıyor. Günümüzdeki HNF yapı bu aileye ait.
Hüseyin Beyzade İbrahim: Dersaadet sanayi odasına kayıtlı olan banker, tüccar ve komisyonculardan biri.
Yelkencizade Ömer Lütfi: Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın ( bu banka daha sonra İş bankası ile birleşti.)1926 yılı idare meclisi üyesi.
İnegöllüzade Mehmet Saffet: İtibar-ı Milli Bankasının Bursa müdürü. Kurucu ortak olduktan sonra bu sefer İş bankası Bursa müdürü oldu. Ancak çok önem arz eden durum oğlu Muammer Erişâ€™in İş Bankası Genel Müdürü olması. Kurucu ortakların diğerleri ile ilgili fazla bilgi yok. Ancak İş Bankası kurulduktan sonra yönetiminde bulunan kişiler oldukça tanıdık. Kurtuluş savaşından gelme nüfuzlu politikacılar ile sivrilmiş eşraf ve tüccarı bir araya getiren bu özel banka, devlet gücüyle kısa zamanda gelişir ve birçok kapitalist imal eder. Kendilerini bir anda iş hayatının göbeğinde bulan bu kurtuluş savaşı temsilcileri kim midir? İşte â€œİş Bankası grubu†olarak bilinen ve affairizma tartışmalarında adları sıkça duyulan kişiler.
Celal Bayar
Muammer Eriş
Mahmut Soydan
Kılıç Ali
Recep Zühtü Soyak
Salih Bozok
Nuri Conker
Cevat Abbas Gürer
ŞEKERDEN VURULAN VURGUN.
Okuyacağınız satırlar memleketin sanayileşmesine hizmet için kurulmuş bir bankanın yönetici grubunun durumunu göstermek bakımından oldukça önemlidir.
İş Bankası yeni kurulmuş şeker fabrikalarının da ortağıdır. Görevi, teorik olarak şeker ithalinin önlenmesi ve iç üretimin geliştirilmesi olması beklenirken durum hiç de öyle değildir. İthal malı şeker o kadar ucuzdur ki, bunu ithal edip iç piyasada yüksek fiyatla satmak çok daha kolay ve kârlıdır. Bunun için de içerde satış tekelini ele geçirmek yeterlidir. Böylece Hayri İpar ile işbirliği halindeki nüfuzlu â€œİş Bankası grubu†şeker ticaretini ele geçirir ve Atatürk Bulvarı üzerinde içinde iki güzel sekreterin bulunduğu bir ofis tutarak şeker ithalinden sağlanan büyük kârları paylaşırlar. Üretimini kısmak zorunda kalan şeker fabrikaları ise zarar eder ve devletin yüksek teşvik ve himayesi ile girişilen sanayileşme hareketi devlete en yakın eller tarafından baltalanır.
ŞİŞEN CAM SANAYİİ.
İş Bankasının iştiraki olduğu cam sanayinde de durum farklı değildir. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikasında - kararname ile 25 yıl süreyle 8 ilde başka fabrika kurulmaması hükmü ile fabrikaya tekel olma hakkı tanındığı halde - üretim sınırlı ve az tutulur. Ürünlerin satış tekeli “Kale Grubu†denilen “Karako ve Ortaklarına†verilir. Bu Yahudi grup yüksek fiyat ve ithalat yoluyla fabrika ve sanayi aleyhine yüksek kârlar sağlar. Burada da nüfuzlu grup özel teşebbüsle ortak çalışır.
â€œİş Bankası grubunun†bu nüfuzlu işleri Atatürk’ün ölümü ve akabinde İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasıyla sekteye uğrar. Başbakan Celal Bayar ile Ekonomi Bakanı Şakir Kesebir ve İş Bankası Genel Müdürü görevlerinden uzaklaştırılır. Kılıç Ali, Nuri Conker ve diğer ‘mutat zevat’ bir daha vekil seçtirilmezler. Yeni iktidarın elinde, Şişe Cam ve Şeker haricinde Ekrem König, Denizbank ve Impex işi gibi konularda onlarca yolsuzluk dosyası vardır ancak bu dosyalar devr-i sabık yaratmamak için arşivlerde sumen altı edilir. Olayların fazla dal budak sarmaması için yeni kabine 5 Ocak 1939’da ‘devlet alımlarında komisyonculuk usulünü’ kaldırır. Böylece â€œİş Bankası grubu†bir süreliğine politika sahnesinden silinir. Ama çoğu, kudretli iş adamları olarak daha da güçlenir. Örneğin; Şeker kralının (İpar) şeker işleriyle ilgili bir yakını büyük bir bankanın kurucusu ve başkanı olur. Şeker kralı Fransa’nın güneyinde zengin ve güçlü işadamı olarak ömrünü geçirir. ‘32 şirketin idare meclisi üyesi’ diye ün yapan bir başkası dev bir yabancı tekel ile İş Bankası ortaklığı olan yağ şirketinin yöneticisidir. DP’nin 1950’de tüm gücüyle iktidara gelmesiyle, İş Bankası ekibinin başı Celal Bayar’ın o günlerden akrabaları ve dostları da artık en önemli mevkilerdedirler.
Muammer Eriş: Vita Yağları Genel Müdürü.
Haki Erol (bacanağı): Türk Ticaret Bankası Genel Müdürü.
Cabir Selek: Garanti Bankası ve Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası ve sonrasında aile efradıyla birlikte Türkiye Bor Madeni işinde. Bor madeni ve Cabir Selek ile ilgili başka bir bilgisel yapacağım.
Zekâi Eriş (kayınbiraderi): Millî Reasürans'ta.
Turgut Bayar: Migros ve Ciba'da.
Üzeyir Avunduk: İş Bankası Genel Müdürü ayrıca yeni kurulan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı.
Veysi Emre ( Muammer Eriş'in kayınbiraderi) :Anadolu Sigorta Şirketi Genel Müdürü.
Yazımızın başında 1966 yılındaki ortaklık yapısında ki Kalan Eşhas : %26’lık payın zaman içerisinde nasıl evrildiği ve yapının bugünkü halini nasıl aldığı ortaya çıkarılabilirse farklı zamanlarda Atatürk hisselerine neden ve kim tarafından saldırıldığı gerçeğini daha net anlayacağız düşüncesiyle tezimi güçlendiren bir bilgi aktarımı yapmak istiyorum. Bu bilgiler sosyal medyada gündem nedeniyle yakın zamanda paylaşılmıştır.
İş bankası ve diğer bankalar için de geçerli olmak üzere; bankaların kurucu ortaklarının hisselerine bankanın yıllık net karının %10’nu temettü olarak dağıtması gerekmektedir. Ancak özellikle İş Bankası 1991 ve 1993 yılında sözleşmesinde değişiklikler yaparak temettü miktarını 250.000 TL ile sınırladı. Böylece 2017 yılı temel alınarak yapılan hesaplamada hisselerin her birine 200.000 TL verilmesi gerekirken sadece 3,9 TL ödeme yapıldı. Kurucu hisselere yapılması gereken bu ödemeler Garanti ve Akbank’ta da yüksek meblağlara ulaştığından bu bankalar kurucu başına bir kereliğine 5-6 Milyon TL ödeyip hisseleri piyasadan çektiler. Ancak İş Bankasında durum böyle değil. Kurucu hisseler almaları gereken miktarın çok altında bir meblağ alıyorlar ki buna TDK ve TTK’na verilmesi gereken paylar da dâhil.
Gelelim Atatürk’ün hisseleri ile ilgili duruma tekrar. Yazımızın başında belirttiğimiz ve içinde â€œİş Bankası Grubu†da denilen kişilerin dışında 1966 yılındaki ortaklık yapısında Kalan Eşhas: %26’lık dilimde yer alıp da 28 senedir gittikçe büyüyen bir kârdan istenilen kadar pay alamayan bazı kişiler ile devlet ve büyükleri bir anlaşma yapmış olabilirler mi?
Şöyle ki; CHP’nin hiç umurunda olmayan Atatürk hisselerinin zira o temettü miktarı TDK ve TTK ya gidiyor hazineye devri karşılığında Kalan Eşhas’tan kalan gerçek kişiler banka yapısı değişikliği ile istedikleri temettü oranına kavuşabilirler. Bu gerçek kişiler kim mi olabilir? Yazımızı okuduktan sonra adı geçenlerin alt soylarına bakmak yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Not: yararlanılan kaynakları görsel olarak eklemek istedim..