-
Sembolizm akiminin oncusu Fransiz sair Stéphane Mallarmé’nin olum yildonumu (9 Eylul 1898)
https://www.rodoni.ch/GARZANTI/mallarme.jpg
Ten bitirdi hazlarini, tukendi kitap;
Kacsam, kacsam uzaklara... Ustumde mehtap;
Saniyorum en guzeli mest oluslarin
Gokle engin arasinda ucan kuslarin.
Kim tutacak denizlere bagli bu gonlu?
Ne gozlere gulumseyen bahcenin gulu,
Ne sutbeyaz kagitlara aksi lambanin
Ne dizinde yavrusunu emziren kadin.
Gidecegim, guzel gemi haydi demir al,
O ellere yelken ac ki sanilir masal...
Bir uzuntu, kuskun ama umutlarina
Inaniyor mendillerin elvedasina.
Belki deli ruzgarlara uyan direkler
Karayelde bir kazaya bas egecekler
Ve gorunmez olacaklar... Denizler derin
Gonul, dinle turkusunu gemicilerin.
http://www.marsilioeditori.it//media/libri/3172631.jpg
Come è triste la carne... E ho letto tutti i libri!
Fuggire! Laggiù fuggire! Ho udito il canto degli uccelli ebbri tra l'ignota schiuma e i cieli.
Nulla, neppure gli antichi giardini riflessi negli occhi,
Potrà Trattenere il mio cuore che si immerge nel mare.
O notti! Neppure il deserto chiarore della mia lampada
Sul foglio ancora intatto, difeso dal suo chiarore,
E neppure la giovane donna che nutre il suo bambino.
Partirò! Nave che culli le tue vele
Leva l'ancora verso un'esotica natura!
Una Noia crede ancora, desolata da speranze crudeli, ai fazzoletti agitati nell'ultimo addio.
E forse gli alberi che attirano la tempesta
il vento farà inclinare sui naufragi
Perduti, senz'alberi, lontani da fertili isole...
Ma ascolta, mio cuore mio, il canto dei marinai!
-
-
Ingiliz roman yazari James Hilton’in olum yildonumu (9 Eylul 1900)
“Dudaklarda purolar bitmeye yuz tutmustu; yillar sonra bir araya gelip de birbirlerinden ne kadar uzaklasmis olduklarini anlayan butun eski okul arkadaslarinin duydugu hayal kirikligi bizim de icimize cokmeye basliyordu. Rutherford yazar olmustu; romanlar yaziyordu. Wyland, buyukelcilik sekreterlerinden biriydi. Biraz once Tempelhof’ta yedigimiz aksam yemegini bizlere o ismarlamisti. Bana kalirsa pek cani gonulden yapmasa bile diplomatlarin boyle durumlar icin hazir bulundurduklari kibarlik ve guler yuzle gelmisti bu isin ustesinden. Bir yabancý ulke baskentinde uc yalniz ve bekar Ingiliz erkegi olmamiz disinda hicbir sey bizi bir araya getiremezdi saniyorum. Wyland Tertius’un, okul günlerinden aklimda kalan hafif ukala ve dar kafali kisiliginin sunca yildir hic duzelmemis oldugunun coktan farkina varmistim. Rutherford’u ise daha bir gozum tutmustu. Okul yillarinda kah zorbalikla hukmettigim, kah tepeden bakarak kanadimin altina aldigim o ustun zekali ve pisirik cocugu cok iyi asmis, cok gerilerde birakmayi basarmisti. Onun ikimizden de daha cok kazanip daha keyifli bir yaþam surdugunu bilmek, o gece Wyland’la beni ortak bir histe bulusturdu: hafif bir kiskanclik!” Yitik Ufuklar
https://images-na.ssl-images-amazon....1lMxC8oPCL.jpg
“Cigars had burned low, and we were beginning to sample the disillusionment that usually afflicts old school friends who have met again as men and found themselves with less in common than they had believed they had. Rutherford wrote novels; Wyland was one of the Embassy secretaries; he had just given us dinner at Tempelhof—not very cheerfully, I fancied, but with the equanimity which a diplomat must always keep on tap for such occasions. It seemed likely that nothing but the fact of being three celibate Englishmen in a foreign capital could have brought us together, and I had already reached the conclusion that the slight touch of priggishness which I remembered in Wyland Tertius had not diminished with years and an M.V.O. Rutherford I liked more; he had ripened well out of the skinny, precocious infant whom I had once alternately bullied and patronized. The probability that he was making much more money and having a more interesting life than either of us gave Wyland and me our one mutual emotion—a touch of envy.”
-
Fransiz ressam Henri de Toulouse-Lautrec'in olum yil donumu ( 9 Eylul 1901)
Ballo al Moulin Rouge (At the Moulin Rouge, The Dance, 1890)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...ulin_rouge.jpg
-
Italyan sair, roman yazari, cevirmen ve elestirmen Cesare Pavese'nin dogum yildonumu (9 Eylul 1908)
https://pbs.twimg.com/media/DExjU6OWsAAMrmr.jpg
Olum gelecek ve senin gozlerinle bakacak
sabahtan aksama dek, uykusuz,
sagir, eski bir pismanlik
ya da anlamsiz bir ayip gibi
ardini birakmayan bu olum.
Bir bos soz, bir kesik ciglik,
bir sessizlik olacak gozlerin:
Boyle gorunur her sabah
yalniz senin uzerinde
kivrimlar yansitirken aynada.
Hangi gun, ey sevgili umut,
bizler de ogrenecegiz senin
yasam oldugunu, hiclik oldugunu.
Herkese bir bakisi var olumun.
Olum gelecek ve senin gozlerinle bakacak.
Bir ayiba son verir gibi olacak,
belirmesini gorur gibi
aynada olu bir yuzun,
dinler gibi dudaklari kapali bir aðzi.
O derin burgaca inecegiz sessizce.
https://www.frasi-celebri.net/images...9558aa20cb.jpg
"Insan kendini bir kadina duydugu ask yuzunden oldurmez. Ask bizi tum ciplakligimiz, sefilligimiz, duskunlugumuz ve hicligimizle aciga vurdugu için oldurur."
https://pbs.twimg.com/media/CdicNDYXIAAbg6x.jpg
Sen kimsenin asla soylemedigi
bir toprak gibisin.
Sen hicbir sey beklemiyorsun
dallar arasindaki bir meyve gibi
dipten fiskiracak
bir sozun disinda.
Sana erisen bir ruzgar var.
Kuru ve olmus varliklar
engelliyor seni ve ruzgara karisiyor.
Kol ve bacaklar, eskil sozler.
Yazin titriyorsun.
-
Amerikali yazar, sair ve avukat Max Ehrmann’in olum yildonumu (9 Eylul 1945)
https://prettybrittyshines.files.wor...9315c4ca4b.jpg
Gurultu ve karmasanin arasinda sessizce yol al
ve hatirla, sessizligin icinde nasil bir barisin var olabilecegini
mumkun olabildigince, ama tutsak olmadan,
tum insanlarla iyi gecin.
gerceklerini sessiz fakat acik bir sekilde ifade et;
ve digerlerini dinle,
donuk ve cahil olanlar dahil;
cunku onlarin da kendilerine gore bir hikayeleri vardir.
yuksek sesle konusan, agresif kisilerden uzak dur,
onlar ruha sikinti verenlerdir.
eger kendini baskalariyla kiyaslarsan,
ya kibirli ya da uzuntulu olursun;
cunku her zaman senden daha iyi ve daha kotu olan birileri olacaktir.
basarilarindan planlarin kadar sevinc duy
ne kadar mutevazi olursa olsun, kendi kariyerine duydugun ilgiyi kaybetme
cunku o, zamanin degisen hazinesi karsisinda sahip oldugun gercek mulktur.
is iliskilerinde tedbiri elden birakma;
cunku dunya aldatmacalarla doludur.
fakat bu tedbirinin, seni erdeme karsi kor etmesine izin verme
cunku hala pek çok insan, yuksek idealler icin yasamaktadir
ve her yerde yasam, kahramanliklarla doludur.
kendin ol!
ozellikle, sevmedigin halde seviyormus gibi davranma.
sevgi hakkinda kuskucu da olma;
cunku sevgi, tum o coraklik ve hayal kirikliklarina raðmen
ayni cimen gibi ansizin buyuyecektir.
yillarin rehberligini nazik bir sekilde kabul et,
gencligine dair seyleri ise asaletle terk et.
beklenmedik bir talihsizlikte seni koruyan guc olmasi icin, ruhunu besle.
fakat kendini karanlik hayallerle de strese sokma
bil ki, pek cok korku, bitkinlik ve yalnizliktan dogar
tum bu disiplinin otesinde,
kendine nazik ol!
cunku sen de en az agaclar ve yildizlar kadar,
bu evrenin cocugusun
ve burada olmaya hakkin var.
kavrasan da kavramasan da
suphesiz, evren olmasi gerektigi gibi islemektedir.
bu sebeple, Tanriyla baris icinde ol,
kendini onun ne olduguna inandirmis olursan ol,
ve emek ve verimlerin ne olursa olsun,
yasamin gurultulu karmasasi icinde, ruhundaki huzuru koru.
tum yalanlarina, angaryasina ve hayal kirikliklarina ragmen,
dunya hala guzeldir.
neseli ol!
mutlu olmak icin gayret et!
-
Kral’in (Elvis Presley), ilk televizyon goruntusu, 9 Eylul 1956’da katildigi Ed Sullivan Show’da cekildi.
https://pbs.twimg.com/media/Cr6IhAoW8AA3yTF.jpg
-