-
Almanya dogumlu Amerikali psikanalist, sosyolog ve filozof Erich Fromm'un dogum yildonumu ( 23 Mart 1900 )
" Sevmek bir sanat midir ? Eger bir sanat ise, bu sanati ogrenmek bilgi ve caba gerektirir mi ? Sevgi, tamamen rastlantiya bagli, 'talihli kisilerin' basina gelen bir durum, bir duygu mudur ? "
https://exploringyourmind.com/wp-con...m-painting.jpg
"È l'amore un'arte ? Allora richiede sforzo e saggezza.Oppure l'amore è una piacevole sensazione, qualcosa in cui imbattersi è una questione di fortuna ?"
" Sevmek ile ilgili bir diger sorun da, kisilerin, aska dusmek ile asik olmak arasindaki ayrimi yapamayisidir. Basta birbirine yabanci olan kisiler, ansizin onlari ayiran duvarin kuculmesi ve nihayetinde ortadan kalkmasi ile buyuk bir cosku yasamaktadirlar. Bu yakinlasma, cinsel cekim ve birliktelik ile desteklenirse, cok daha kuvvetli hisler aciga cikmaktadir. Ancak, onceleri hayret veren bu durum, zaman icinde kisiler tarafindan kaniksanmakta ve siradanlasmaktadir. Bunun sonucunda, bastaki coskunun yerini, hayal kirikligi, ofke ve dusmanlik almaktadir. Ilk zamanlardaki bu delilik hali; cogunluk tarafindan askin, sevginin buyuklugune yorulsa da, bu yakinlasmadan once bireylerin ne kadar yalniz oldugunu gostermektedir. Kisiler, yalnizliklarindan kurtulmus olmanin coskusuna kapilmakta; ancak, daha sonra bu durum, onlari, bastaki kadar tatmin edemeyen bir hal almaktadir. " Sevme Sanati
https://m.media-amazon.com/images/W/...1R7ykm0nxL.jpg
" Il terzo errore che porta alla convinzione che non vi sia nulla da imparare in materia d'amore, è la confusione tra l'esperienza iniziale d'innamorarsi e lo stato permanente di essere innamorati. Se due persone che erano estranee lasciano improvvisamente cadere la parete che le divideva, e si sentono vicine, unite, questo attimo di unione è una delle emozioni più eccitanti della vita. È ancora più meravigliosa e miracolosa per chi è vissuto solo, isolato, senza affetti. Il miracolo di questa intimità improvvisa è spesso facilitato se coincide, o se inizia, con l'attrazione sessuale. Tuttavia, questo tipo di amore è per la sua stessa natura un amore non duraturo. Via via che due soggetti diventano ben affiatati, la loro intimità perde sempre più il carattere miracoloso, finché il loro antagonismo, i loro screzi, la reciproca sopportazione uccidono ciò che resta dell'eccitamento iniziale. "
https://0901.static.prezi.com/previe...dnitcq_3_0.png
“ Ask 'seni seviyorum cunku sana ihtiyacim var' diye baslar, 'sana ihtiyacim var cunku seni seviyorum' diye olgunlasir. / L'amore immaturo dice: ti amo perché ho bisogno di te. L'amore maturo dice: ho bisogno di te perché ti amo. / Immature love says: 'I love you because I need you. ' Mature love says 'I need you because I love you. ”
-
Japon film yonetmeni, yapimci, senarist ve Akira Kurosava'nin dogum yildonumu ( 23 Mart 1910 )
https://gaijinpot.scdn3.secure.raxcd...vies_Akira.jpg
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lbt8x3m.jpg
" Yabanci dilim olmadigi halde, dunyanin neresine gidersem gideyim, hicbir zaman kendimi yabanci bir yerde hissetmemisimdir. Dunya benim evimdir, ben dunyaliyim. Sanirim herkes boyle dusunebilse uluslararasi kavgalara hic gerek kalmayacak ve belki de bu cagdisi gecimsizlikler bir son bulacaktir. Oyle bir noktaya ulastik ki artik, sadece dunyanin merkezini dusunmek geri kafaliliktan baska bir sey degil. Uzaya uydular gonderilen cagimizda insanlar hala ayaklarinin uzerinde surunuyor ve birbirlerine vahsi kopekler gibi bakiyorlar. Bu gidisle dunyamizin sonu ne olacak! " Kurbaga Yagi Saticisi
https://media2.giphy.com/media/3wV4cHq5uwnTi/source.gif
-
Turk ressam, karikaturist, yazar ve film yonetmeni Abidin Dino'nun dogum yildonumu ( 23 Mart 1913 )
https://icdn.ensonhaber.com/app/resi...-dino_6302.jpg
Savasin Vahseti-Goya'dan Esintiler ( Disasters of War: Evocations of Goya, 1957 – 1958 )
https://uploads4.wikiart.org/images/...-goya-1955.jpg
El-Ingres'e saygi ( Hand - Tribute to Ingres )
https://uploads0.wikiart.org/images/...ngres-1980.jpg
-
Alberto Sordi, Vittorio Gassman ve Nino Manfredi ile Italyan komedisinin 'matadorlarindan'; Buyuk Tikinma'nin ( La grande abbuffata- La grande bouffe, 1973 ) Ugo'su, Il Vizietto'nun ( Cilginlar Kulubu - La cage aux folles ) Renato Baldi'si, Italyan sinema, tv ve tiyatro oyuncusu buyuk insan Ugo Tognazzi'nin dogum yildonumu ( 23 Mart 1922 )
https://cdn.artphotolimited.com/imag...a-la-pasta.jpg
http://giffetteria.it/archivio/anatrafine.gif
https://2.bp.blogspot.com/-MyWBaUs6n...600/sberle.gif
-
Ermeni sair ve roman yazari Hovhannes Tumanyan'in olum yildonumu ( 23 Mart 1923 )
Sen ve gulec Van Golunun
Kucuk kiyi koyunden
Suya girer gizliden
Her gece bir nevcivan.
Suya girer kayiksiz,
Pazusuna guvenir,
Suyu yarar yuzerek
Karsi adaya dogru.
Los adadan sessiz sakin
Bir isik var cagiran,
Onun icin isildayan
Bir isaret durmadan.
Guzel Tamar geceleri
Boyle ates yakiyor,
Ve sabirsiz bekliyor
Orada sessiz, gizlice[...]
https://images-na.ssl-images-amazon....GL._SL480_.jpg
Beside the laughing lake of Van
A little hamlet lies;
Each night into the waves a man
Leaps under darkened skies.
He cleaves the waves with mightly arm,
Needing no raft or boat,
And swims, disdaining risk and harm,
Towards the isle remote.
On the dark island burns so bright
A piercing, luring ray:
There's lit a beacon every night
To guide him on his way.
Upon the island is that fire
Lit by Tamar the fair;
Who waits, all burning with desire,
Beneath the shelter there[...]
-
-
Amerikali bilim kurgu yazari Kim Stanley Robinson'in dogum gunu ( 23 Mart 1952 )
https://images.jacobinmag.com/wp-con...zMyNzM0OQ.jpeg
" Ve boylece buraya geldik. Fakat kavrayamadiklari mesele suydu, Mars'a ulastigimizda yolculuk yuzunden oylesine degismis olacaktik ki yapilmasini soyledikleri seyin hicbir anlami kalmayacakti. Deniz altina inmek ya da Vahsi Bati'ya yerlesmek gibi bir sey degildi bu - tamamen yeni bir deneyimdi ve Ares'in ucusu devam ettikce Yeryuzu oylesine uzaklasi ki , sonunda digerlerinin arasinda mavi bir yildizdan baska bir sey degildi, oradan gelen sesler oylesine gecikiyordu ki sanki bir onceki asirdan geliyor gibiydi. Kendi basimizdaydik ve bu yuzden tamamen farklý varliklar haline geldik. “ Kizil Mars
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
“ And so we came here. But what they didn’t realize was that by the time we got to Mars, we would be so changed by the voyage out that nothing we had been told to do mattered anymore. It wasn’t like submarining or settling the Wild West—it was an entirely new experience, and as the flight of the Ares went on, the Earth finally became so distant that it was nothing but a blue star among all the others, its voices so delayed that they seemed to come from a previous century. We were on our own; and so we became fundamentally different beings. ”
" Buyuk Carpismalar Cagi! Gec Donem Agir Bombardimani! Hic kimsenin bu buyuk atlikarincanin tamamen duzeldigini ve muntazam bir sekilde hareket ettigini soylemesine izin vermeyin. Ya da arada bir de olsa carpisan arabalarin savrulusuna benzemedigini. Yercekimi, o gizemli yercekimi, sabit bir bicimde kendi kurallarina uyar, maddeyle etkilesime gecer ve bazen ortaya karmasik bir hareket cikar. Gorunmez dalgalar o veya bu sekilde kayalari firlatip atar.
Ya insanlik tarihi de bu tur gonmez dalgalara sahipse ? Cunku en nihayetinde ayni gucler is basinda. Bizi su anda oldugumuz seye hangi carpismalar getirdi ? Yeni bir rezonans yeni bir dalga olusturup bizleri yepyeni bir yone firlatip atar mi ? Kendi Gec Donem Agir Bombardimanimiz'a mi giriyoruz ? "
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
" The Era of Big Hits! The Late Heavy Bombardment! Never let it be said that the great merry-go-round is entirely fixed and regular in its motion—that it doesn’t sometimes resemble more a swirl of bumper cars. Gravity, mysterious gravity, immutably following its own laws, interacts with matter, and somehow the result is complex motion. Invisible waves slinging rocks this way and that.
What if human history has such invisible waves ? Because ultimately the same forces apply. What big hits made us what we are ? Will some new resonance create a wave and throw us in a new direction? Are we entering our own Late Heavy Bombardment ? "
" Savas hayal gucunu tetikler. Frank January uc yildan beri hayal gucunu hapsetmis ve onun hicbir sekilde kendisini etkileyecek oyunlar oynamasina izin vermemisti. Onu tehdit eden tehlikeleri, bombalarin yarattigi etkileri, savasa katilan diger kisilerin kaderlerini, bunlarin hepsini dusunmeyi reddetmisti. Fakat savas onun kontrolunu dagitmisti. "
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
" War tears at the imagination. For three years Frank January had kept his imagination trapped, refusing to give it any play whatsoever. The dangers threatening him, the effects of the bombs, the fate of the other participants in the war, he had refused to think about any of it. But the war tore at his control. "
" Ve böylece buraya geldik. Fakat kavrayamadiklari mesele suydu, Mars'a ulastigimizda yolculuk yuzunden oylesine degismis olacaktik ki yapilmasini soyledikleri seyin hicbir anlami kalmayacakti. Deniz altina inmek ya da Vahsi Bati'ya yerlesmek gibi bir sey degildi bu - tamamen yeni bir deneyimdi ve Ares'in ucusu devam ettikce Yeryuzu oylesine uzaklasi ki , sonunda digerlerinin arasinda mavi bir yildizdan baska bir sey degildi, oradan gelen sesler oylesine gecikiyordu ki sanki bir onceki asirdan geliyor gibiydi. Kendi basimizdaydik ve bu yuzden tamamen farklý varliklar haline geldik. “ Kizil Mars
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
“ And so we came here. But what they didn’t realize was that by the time we got to Mars, we would be so changed by the voyage out that nothing we had been told to do mattered anymore. It wasn’t like submarining or settling the Wild West—it was an entirely new experience, and as the flight of the Ares went on, the Earth finally became so distant that it was nothing but a blue star among all the others, its voices so delayed that they seemed to come from a previous century. We were on our own; and so we became fundamentally different beings. ”
-
Italyan aktris Serena Grandi’nin dogum gunu ( 23 Mart 1958 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ndo_Giulia.jpg
-
Cok sayida roman ve cizgi roman yazan ve Bored to Death ( HBO ) ve Blunt Talk ( STARZ ) iki televizyon dizisini yaratan Amerikali yazar Jonathan Ames'in dogum gunu ( 23 Mart 1964 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...cropped%29.jpg
" Dus aldim, yikandim ve giyindim. En guzel beyaz Ingiliz pamuklusu gomlegimi uzerime gecirdim, mavi bir ipek kravat taktim, gri yunlu kumastan pantolon ve blazer takim giydim. Sacimi guzelce vitaminli yagla ovdum, dislerimi fircaladim. Henry, ' Iste, simdi insan icine cikabilirsin, ' dedi. ‘ Havyar cok leziz ‘ dedim, diplomatik olmaya calisarak. Garson konusunu duymazdan gelmeye calisiyordum. Bu yuzden gene her zamanki gibi SIKICI fakat samimiydim — kucuk tuzlu havyar topcuklari gercekten lezizdi. " Fazladan Bir Adam
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
" I took a shower and shaved—for the second time that clay—and got dressed. I wore my best white English cotton shirt, a blue silk tie, gray wool pants, and blazer. I combed my hair neatly with vitamin oil and I brushed my teeth. Henry said, ‘ Perfectly presentable.' ‘ This caviar is wonderful,’ I said, diplomatically, avoiding the issue of the wait staff. So I was my usual boring self, but I was sincere— the caviar was delicious, like little silky pellets of salt. "
-
Berlin'de yasayan Japon yazar Yōko Tawada'nin dogum gunu ( 23 Mart 1960 )
https://s26162.pcdn.co/wp-content/up...520x1440-1.jpg
" Akrobatik yeteneklerle dogdugum, antrenmanla basarimi artirdigim ve sonucunu gururla halka sergiledigim dusunulebilir: Hic isabetli bir yorum degil bu. Meslek secme sansim yoktu, yetenek diye bir sey soz konusu degildi. Uc tekerlekliye biniyordum, karsiliginda kesme seker veriyorlardi. Bunun yerine uc tekerleklimi bir koseye atsam yemek vermez, beni kamcilarlardi. Ivan’in da baska secenegi yoktu. Sirke bagli olmayan, arada bir bizim icin calan piyanist icin de boyleydi bu, buyuk olasilikla o an piyano calmaya hevesli olup olmadigi sorusunu sormuyordu kendine. Gunbegun bir cikmaz sokaga surukleniyorduk hepimiz, hayatta kalmak icin asgari olani yapiyorduk ve bu ayni zamanda, azami bir meydan okuma anlamina geliyordu. "
https://m.media-amazon.com/images/I/...,800_QL80_.jpg
" You might assume that I was born with acrobatic talent, that I trained hard to perfect my abilities and then proudly displayed the results to my audience. This interpretation is completely false. I never chose a profession, and there was never any question of my having talent. I rode the tricycle and was given sugar cubes as a reward. If I’d hurled my tricycle into the corner instead, I’d have gotten nothing to eat, just a whipping. Ivan had no choice either. Even the pianist, who was independent of the circus and played for us only occasionally, had probably never stopped to ask himself whether he happened to feel like playing the piano at a given moment. Day after day, all of us were stuck in a dead end, doing the minimum necessary for survival, which entailed maximal challenges. "
" Sadece insanlari dusunen insanlar, insan haklari kavramibi bulmuslardi. Karahindibalarin insan haklari yoktur ; solucanlarin, yagmurlarin, tavsanlarin da. Belki bir balinanin vardir. Buyuk memelilere kucuk hayvanlardan daha fazla hak taniniyordu, ornegin bir fareden. Ve bu , buyuk seylere kucuk seylerden daha fazla deger veren belirli bir insan grubunun tercihinden kaynaklaniyordu. "
https://m.media-amazon.com/images/I/...,800_QL80_.jpg
" The concept of humanrights had been invented by people who were thinking only of human beings.Dandelions don’t have human rights, and neither do reindeer, raindrops, or hares.At most a whale. It averred that larger mammals enjoyed more rights than smaller animals, like mice for example, and attributed the discrepancy to the tastes of a certain group of people, who valued larger things more than small ones. "
-
Amerikali yazar Mitch Cullin'in dogum gunu ( 23 Mart 1968 )
https://3.bp.blogspot.com/-c0hs4ZH99...n%2BPoster.jpg
" Bir tane onunde, bir arkasinda, bir solunda, biri de saginda duran taslar ihtiyatli ve sade bir bolum olusturmus ve gecmiste, tam burada, caresizligini hem yasamis, hem de bastirmistir. Hafif bir akil tutulmasiydi onunki. Genelde hayra alamet bir tur oyundu. Taslarin cevirdigi kisim onun etki alaniydi. Orada kendi kendine kalip kisa bir zaman da olsa kayiplarini sicak duygularla aniyor, dusunmesi bitince sinirin disina cikiyor, her ne gamsa tasidigi, oraya birakiyordu. 'Her sey daire cizer.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....1qfxDrN9lL.jpg
“ One in front of him, one behind, one to the left, one to the right—forming a discreet, unassuming patch, which had, in the past, contained and muted his despair.It was a slight trick of the mind, a game of sorts, though often beneficial: Within the rocks’ domain, he could meditate, thinking warmly of those who were gone – and later, when stepping beyond the patch, whatever grief he’d brought into the space was kept there, if only for a short time. 'Everything comes in circles.' ”
-
-
-
Amerikali roman yazari Robert Crichton’in olum yildonumu ( 23 Mart 1993 )
https://media.gettyimages.com/id/122...nKLioRJtt5xLs=
" O anda mutluydum. Neden oldugunu bilmiyorum ama, bu bazen bana hayatimin en mutlu aniymis gibi gelir. Baska zamanlar bunu en mutsuz anim olarak gorurum, cunku bu beni kendimden belki de ebediyen kopardi. " Kasabanin Sirri
https://m.media-amazon.com/images/W/...1000_QL80_.jpg
“ I was happy at that time, sometimes it seems to me like the happiest moment of my life and I don't know why. At other times I see it as the saddest, because it cut me loose from myself, perhaps forever. ”
" Yalan gercege benzemek icin inceden inceye islenerek yaratilirdi ama, gercek sadece kaba oldugu icin iyi bir yalanin her zaman gercekten daha iyi olacagini bilmesi gerekirdi. "
https://images-na.ssl-images-amazon....2278i/7685.jpg
“ He should have known that a good lie is always better than the truth, because a lie has been tailored to look like the truth, but the truth is just its clumsy self. ”
" Herkes yumurtayla omlet yapabilir. Yumurtasiz omlet yapmak icin buyuk insan olmak gerekir. "
https://1.bp.blogspot.com/-AJv2dzjs8...-img-92044.jpg
“ Anyone can make an omelet with eggs. It takes a great man to make one with none. ”
-
Turk yazar Ali ( Tataroglu ) Teoman'in olum gunu ( 23 Mart 2011 )
https://www.yapikrediyayinlari.com.t...man-4704-1.jpg
" Bizim icin umut var mi ? Umut etmeli miyiz, yoksa umutsuzluga mi kapilmaliyiz ? Umut ederek acaba kendimizi mi aldatýyoruz ?
Uc yabanci ogrenci bu konu cevresinde tartisir: Muhendislik ogrenimi goren bir Turk; Dogu Avrupa'dan bir felsefe ogrencisi ile Brezilyali ve sokaklarda resim yapan guzel sanatlar ogrencisi. Bu uclu, aslinda tumuyle dussel ve egzotik bir kafe olan Café Esperanza'da bulusup konusurlar. Aslinda Altug, Xeno ve Rapazinho'nun anlattiklari, yazdiklari kitaplaridir. "
https://i.gr-assets.com/images/S/com...600_SS600_.jpg
" L’espoir est-il réaliste ou non ? Faut-il espérer ou faut-il désespérer ? Nous trompons-nous nous-mêmes, en nous autorisant l’espoir ?
Altug, Xénon et Rapazinho se retrouvent souvent au Café Esperanza, un café exotique et imaginaire, mais qui symbolise tous les cafés du monde ; et ils parlent, parlent, et parlent, de tout et de rien, de l’espoir, de l’existence, de l’art, de l’écriture. A mesure que le récit avance, on comprend que, alors que nos trois protagonistes débattent du livre qu’écrit chacun d’eux, l’objet de leur conversation est en fait ce récit même qui se déroule sous nos yeux. "
-
Fransiz yazar Julien Serge Doubrovsky’nin olum yildonumu ( 23 Mart 2017 )
https://www.francetvinfo.fr/pictures...brovsky_31.jpg
“ Ozyasam oykusu mu ? Hayir. Bu iyi bir bicemle yazilmis ve yasamlarinin sonuna yaklasan dunyamizin unlu kisilerine ayrilmis bir ayricaliktir. Butnuyle gercek olgulardan ve olaylardan olusan kurmacayi eger ozkurmaca diye adlandirirsak, yeni ya da geleneksel olsun roman yapisi ve bilgeliginden uzak bir bicimde, bir seruvenin dilini, dilin seruvenine birakmis bir tur olarak tanimlariz onu. Rastlanti, sozcuklerin oglu, ses yinelemeleri, yarim uyaklar, ses cakismalari, onceki yazi ya da sonraki yazin, muzik gibi somut bir evren. Oyle ki, kendi kendini oksayarak sabirla doygunluga ulastiran, zevkini simdi paylastirmayi umut eden kisidir O. “
https://m.media-amazon.com/images/I/51HR4TRXZTL.jpg
“ Autobiographie ? Non, c’est un privilège réservé aux importants de ce monde, au soir de leur vie, et dans un beau style. Fiction, d’événements et de faits strictement réels ; si l’on veut, autofiction, d’avoir confié le langage d’une aventure à l’aventure du langage, hors sagesse et hors syntaxe du roman, traditionnel ou nouveau. Rencontres, fils des mots, allitérations, assonances, dissonances, écriture d’avant ou d’après littérature, concrète, comme on dit musique. Ou encore, autofriction, patiemment onaniste, qui espère faire maintenant partager son plaisir. “
“ Romanimi yaziyorum. Gercekten bir ozyasam oykusu degil, orasi taninmis insanlar icin bir ozel bir yer, ozel bir ayricaliktir. Onu hak etmek icin taninmis bir kisi, Jean-Jacques Rousseau gibi bir siyasaci, sinema ya da tiyatro yildizi olmak gerekir. Ben, odunc iki odali kucuk evimde bir hicim. Zorlukla varim ve kurmaca bir kisiyim. Ozkurmacami yaziyorum. (…) Romanimin kisisi oldugum olcude kendime tapiyorum. Basyapitim le Monstre’u animsiyorum. ”
https://m.media-amazon.com/images/W/...1000_QL80_.jpg
“ J'écris mon roman. Pas une autobiographie. Vraiment, c'est làune chasse gardée, un club exclusif pour gens célèbres. Pour y avoir droit, ilfaut être quelqu'un. Une vedette de théâtre, de cinéma, un hommepolitique, Jean-Jacques Rousseau. Moi, je ne suis, dans mon petit deuxpièces d'emprunt, personne. J'existe à peine. Je suis un être fictif. J'écrismon autofiction. (…) À mesure que je deviens le personnage de mon roman, je mepassionne pour moi. J'appelle mon chef d'œuvreLe Monstre. ”
-
'' Hayali ask hic kuskusuz gercek asktan daha zengindir. Ama nadiren coskulu anlara sahiptir. Kendisini cok iyi tanir. Hic durmadan kendisini gozlemler. Dusunceleri raylarindan cikartmak yerine, dusuncelerle yapilar meydana getirir sadece. ''
https://m.media-amazon.com/images/W/...194OxN94SL.jpg
“ L’amour de tête a plus d’esprit sans doute que l’amour vrai, mais il n’a que des instants d’enthousiasme ; il se connaît trop, il se juge sans cesse ; loin d’égarer la pensée, il n’est bâti qu’à force de pensées. “
-
“ Ne de guzeldir sevilen kadinin sefkatine maruz kalmak! Hep onun yaninda olmak ve hic durmadan sevildigini gormek neredeyse dindirir aciyi. “
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
“ How sweet to be nursed by a woman you love! To be always with her, to see every moment her love for you, would make pain almost a blessing. “
-
https://i.ppcdn.it/pp/pictures/f/171_600x600f.b57dc.jpg
" Doga kadina soyle seslenir: olabiliyorsan guzel ol, istiyorsan bilge ol, ama mutlaka saygideger biri ol. / La nature dit à la femme: Sois belle si tu peux, sage si tu veux, mais sois considérée, il le faut. ”
-
Konfucyuscu Japon bilgin-burokrat, akademisyen, yonetici, yazar ve politikaci Arai Hakuseki'nin dogum yildonumu ( 24 Mart 1657 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Gelehrter.jpg
“ Ogretmenim, her gun gunduzleri uc bin, aksamlari bin harf yazmami buyurmustu. Kisa kis gunlerinde gunes erken battigindan, gorevimi tamamlayamazdim. Yazi yazdigim kucuk kuru tahtami bati’ya bakan verandaya goturur, yazimi orada bitirirdim. Aksamlari, ilerlemis saatlerde, yazdiklarimi gozden gecirirken artik yorgunlukla savasamaz olurdum. Bu yuzden su dolu iki kovayi yanima almaya basladim. Cok uyku bastirdiginda, giysilerimi cikarir ve kovanin birini tepemden asagi boca ederdim. Sonra giyinmeksizin yine calismaya koyulurdum. Soguk uyanik kalmami sagliyordu. Biraz sonra isinip yine uykum gelince, bu kez ikinci kovayi kullanirdim. Bu yontemin yardimiyla hemen her zaman odevlerimi zamaninda bitirmeyi basardim. o kis dokuz yasima bastim. ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" My teacher set me a task, ordering me to write out every day in the day-time three thousand Chinese characters in the round or cursive script, and at night one thousand. When winter came on and the days became shorter, it frequently happened that the sun approached his setting before my task was finished. I would then take my desk out to a bamboo veranda which faced the west, and finish it there. Moreover, as I sometimes got intolerably sleepy over my nightly task, I arranged with the man who was told off to serve me to put two buckets of water on the aforesaid veranda. When I became very drowsy I took off my coat and poured one of the buckets of water over me. I then resumed my clothing and went on writing. The cold produced in this way for a while answered the purpose of keeping me awake. But after a time I became warm again, and the drowsiness came back, when I poured water over myself as before. With two applications of this kind I was able to get through most of my work. This was in the autumn and winter of my ninth year. "
-
Hollandali ressam Pieter de Hooch'un olum yildonumu ( 24 Mart 1684 )
Woman nursing, 1658
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_de_Hooch.jpg
Cardplayers in a Sunlit Room, 1658
https://upload.wikimedia.org/wikiped...unlit_Room.jpg
-
Ingiliz ressam Marmaduke Cradock'in olum yildonumu ( 24 Mart 1716 )
View A Peacock, Turkey, Hen, Doves, Chicks and a Pheasant, 18th century
https://media.mutualart.com/Images/2...-4--W2ZH5.Jpeg
Various Birds Along a River Landscape, 18th century
https://media.mutualart.com/Images/2...-a--W3G8M.Jpeg
-
Fransiz ressam ( Jeanne-Marie-Catherine Desmarquets ) Pauline Auzou'nun dogum yildonumu ( 24 Mart 1775 )
Le premier sentiment de la coquetterie, 1804
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ry%2C_1804.jpg
Daria, ou l'effroi maternel, 1810
https://upload.wikimedia.org/wikiped...line_Auzou.jpg
-
Isvicre dogumlu Isvecli ressam Fritz von Dardel'in dogum yildonumu ( 24 Mart 1817 )
Queen Josefina's coronation, 1844
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ember_1844.jpg
Inn in Halland, 1863
https://upload.wikimedia.org/wikiped...MA.0029088.jpg
-
Ispanyol ressam José María Casado del Alisal'in dogum yildonumu ( 24 Mart 1832 )
Últimos momentos de Fernando IV el Emplazado, 1860 ( Palacio del Senado de España)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Le%C3%B3n.jpg
La Rendición de Bailén, 1864 ( Museo del Prado )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Alisal%29.jpg
-
Ingiliz sair, desinator, roman ve sanat yazari, ressam ve Arts and Crafts hareketi'nin babasi William Morris'in dogum yildonumu ( 24 Mart 1834 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...morris3248.jpg
“ Icimdeki bunalim duygularini hicbir sekilde uzerimden atabilmis degildim ve nerelere gitsem gittigim yerlerin pek bilincinde olmuyordum; bu durumda Thames nehrinin bana bildik olan yuzunu gordugum zaman bile, kafamin bu kadar karisik olmasi da saslacak bir sey degildi. “ HiCbir Yerden Haberler
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
“ I had by no means shaken off the feeling of oppression, and wherever I might have been should scarce have been quite conscious of the place; so it was no wonder that I felt rather puzzled in despite of the familiar face of the Thames. “
" Hicbir is yapmayan zengin insanlar sinifina gelirsek, hicbir sey uretmemelerine ragmen cok fazla tuketim yaptiklarini hepimiz biliyoruz. Bu nedenle de acik bir sekilde calisan insanlarin zararina, tipki yoksullara bakildigi gibi, onlara bakilmaktadir ve toplulugun uzerinde sadece bir yukturler. " Faydali Isler Faydasiz Ugraslar
https://m.media-amazon.com/images/W/...1000_QL80_.jpg
" For first, as to the class of rich people doing no work, weall know that they consume a great deal while theyproduce nothing. Therefore, clearly, they have to be keptat the expense of those who do work, just as paupershave, and are a mere burden on the community. "
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-20-65-70.jpg
" Insanlar savasirlar ve savasi kaybederler ve yenildikleri halde ugrunda savastiklari sey gerceklesir ve gerceklestiginde istedikleri seyin bu olmadigi anlasilir ve baska insanlar onlarin istedikleri sey icin baska bir ad altinda savasmak zorundadirlar. "
-
Guney Afrikali yazar, savas karsiti ve entelektuel Olive Schreiner'in dogum yildonumu ( 24 Mart 1855 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Schreiner.jpg
“ Gocebe kadin ilerler. Ozgurlukler ulkesini arar. ' Oraya nasil ulasacagim ? ' diye sorar. Mantigi cevap verir: 'Yalnizca ama yalnizca tek bir yol var. Iscilik sahilinden iner, acinin sularindan gecersin. Baska yolu yok.' Kadin gecmiste tutunduklarini birakarak feryat eder: ' Kimselerin ulasamadigi bu uzak ulkeye ne diye varayim ? Yalnizim, yapayalnizim.' ”
https://m.media-amazon.com/images/I/...1000_QL80_.jpg
“ The woman wanderer goes forth to seek the Land of Freedom. ' How am I to get there ? ' Reason answers: 'here is one way, and one only. Down the banks of Labour, through the water of suffering. There is no other.' The woman cries out: ' For what do I go to this far land which no one has ever reached ? Oh, I am alone! I am utterly alone! ' ”
-
Turk neyzen ve sair ( Tevfik Kolayli ) Neyzen Tevfik'in dogum yildonumu ( 24 Mart 1879 )
Izdirabin sonu yok sanma, bu alem de gecer,
Omr-i fani gibidir; gun de gecer, dem de gecer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de gecer,
Devr-i sadi de gecer, gussa-i matem de gecer,
Gece gunduz yok olur, an-i demadem de gecer.
Bu tecelli-i hayat ask ile buktu belimi,
Cagliyan goz yasi mý, yoksa bu hicran seli mi ?
Inleyen saz-i kazanin acaba bam teli mi ?
Cevrilen dest-i kaderle bu suurun fi'limi,
Ney susar, mey dokulur, gulgule-i Cem de gecer
https://static.birgun.net/resim/habe...r-834439-5.jpg
Don't think this suffer is endless, this world also passes
Like the mortal one, the day passes, the moment also passes
The happiness of the one who cannot feel sorrow also passes
The age of the happiness also passes, the grief of the mourning also passes
The day and night disappear, the man of the moment also passes
This manifestation of life has bended me with love
Are these gurgling teardrops or the flood of blues ?
Is this howling sound of the instrument of life belongs to the lowest note ?
Are these the deeds of all kinds which surrounded by destiny ?
Reed gets silent, drink spills over, the sound of the Solomon also passes
-
Amerikali yazar, sair ve egitimci Henry Wadsworth Longfellow'un olum yildonumu ( 24 Mart 1882 )
https://hips.hearstapps.com/hmg-prod...5673-1-402.jpg
https://img.poemhunter.com/i/poem_im...e-hesperus.jpg
Hesperus yelkenli bir gemiydi
zangirdayan okyanusta yol alan
kaptani guverteye kizini koymustu
ikisi de bir kadere mecbur olmustu
egil bak gozlerine; mavi keten cicegini gormek icin bak
yanaginda sokecekmis kizilca safak
oydu mayista hic gelmeyecek yaz
ve alic tomurcuklari gibiydi, beyaz
simdi dumenin ardinda duruyor kaptan
agzinda piposuyla bekleyen golge
fark etmisti rotasinin saptigi bu bolge
batida is ve sis, doguda pus, duman
gecenlerde haber vermisti
Ispanyola’dan gelen yasli denizci
gemisini limana cekmis
bir kasirga cikacagindan soz etmisti
“su ay, dun geceki haleli,
simdi neden ortalikta yok” dedi
piposunu tutturdu kaptan
aci bir ifadeyle gulumsedi
ruzgar daha soguk, daha sesli ufurdu
kuzeydogudan o korkunc ugultuyla
gelmisti kar, okyanusa dustu
dev dalgalar kopurerek usustu
firtina var gucuyle davranmisti
tekne karsi koymaya calisirken
titreyerek durdu korkmus bir at misali
sicradi palamari uzunlugunca
“buraya gel, buraya gel kucugum
ne olur sakin korkma
ustesinden gelip atlatacagiz
yenemeyecek bizi bu firtina
paltosuyla sarmalayarak kizini
aci ruzgardan korumaya calisti
kirik diregin kesip halatini
onu pruvaya baglamisti
“babacigim can sesi duyuyorum
soyle bana bu ne olabilir ?
ancak bir sis cani kayaliklardan
bizi okyanusa yonlendirebilir”
“babacigim duyuyorum top seslerini
soyle peki bu ne olabilir ?
böyle havada butun tekneler
dalgalar icinde kaybolabilir”
“ve parildayan bir sey goruyorum
babacigim bir sey soyle”
ama cevap veremezdi babasi artik
kaskati bir cesetti o, ne yazik
dumene dolanmis olu bir adam
goklere bakiyor gibiydi simdi
fenerin isigi aydinlatiyordu
o donuk ve karli gozlerini
kiz ellerini birlestirdi, dua etti
belki de tekneden kurtulabilirdi
Mesih’i animsadý dalgalarin duruldugu
Taberiye golunde
karla karisik kapkaranligin
ve kasvetin icinde kaybolan tekne
yelkenleriyle carsafli bir hayalet gibi
Norman’s Woe’ya suuklenmisti
firtina giderek azaldiginda
tahtini ugultuya biraktiginda
sesler sustu, dalgalarin
kayaliklari dovdugu duyuldu
dalgalar bukuluyor, bir yay ciziyor
korkunc enkazi surukluyordu
iclerinden bir dev guverteyi aldi goturdu
murettebati sulara supurdu
kizcagiz da vurdu, vurdugu yere o bembeyaz
taraklanmis yun gibi yumusak dalgalarin
ama zalimdi, boynuzu gibi sivri kayalar
o kizgin bogalarin
takir tukur oten tabutuyla, buzlu bir kefen
birkac tahta kalmisti guverteden
boyle bir sekilde kutsanip batti
kukredi dev dalgalar kahkaha atti
safak soktugunde sahil boyunda
bir balikci kahrolup cok uzulmustu
suruklenen direge simsiki bagli
cunku bir peri kiziniý gormustu
govdesini dondurmustu soguk okyanus
guzel gozleri tuzla buz
tutup kahverengi sacindan
dalgalarin oksadigi yosunlar gibi
Herperus’un aci hikayesi iste bu
o firtina, kar, dev dalgalar ve su
Ulu Tanrim bizim gibi aciz kullarini
felaketten uzak tut, kederden koru.
-
Ingiliz gazeteci ve hiciv ustasi Malcolm Muggeridge’in dogum yildonumu ( 24 Mart 1903 )
“ Son gunlerde, arada bir yaptigim gibi geriye donup yasantima baktigimda beni en cok sarsan, bir zamanlar bana cok onemli ve cazip gelen seylerin simdi bos ve sacma gorunmesi oluyor. Ornegin, her turlu aldatici kisvesi icinde basarilar; taninmak ve ovulmek; para kazanmak, ya da kadinlari bastan cikarmak, ya da yolculuga cikmak, dunyanin bir orasina, bir burasina, seytan gibi bir asagi bir yukari gidip gelmek, gosteris Dunyasi’nin sundugu seyleri aciklamak ve yasamak gibi apacik zevkler. Geriye baktigimda, butun bu kendini tatmin denemeleri, Pascal’in 'topragi yalamak' dedigi turden, salt fantezi gibi gorunuyor. “
https://images.gr-assets.com/authors...61p8/17437.jpg
“ When I look back on my life nowadays, which I sometimes do, what strikes me most forcibly about it is that what seemed at the time most significant and seductive, seems now most futile and absurd. For instance, success in all of its various guises; being known and being praised; ostensible pleasures, like acquiring money or seducing women, or traveling, going to and fro in the world and up and down in it like Satan, exploring and experiencing whatever Vanity Fair has to offer. In retrospect all these exercises in self-gratification seem pure fantasy, what Pascal called “licking the earth. “
-
Dunyanin Merkezine Yolculuk ( 1864 ), Denizler Altinda Yirmi Bin Fersah ( 1870 ) ve Seksen Gunde Devr-i Alem'in ( 1873 ) Fransiz yazari ve gezgin Jules Gabriel Verne'nin olum yildonumu ( 24 Mart 1905 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nne_Carjat.jpg
" Deniz her seydir! Yerkurenin onda yedisini kaplar. Havasi saf ve sagliklidir. Insanin hicbir zaman yalniz kalmadigi bir coldur burasi, yalniz degildir cunku yasamin yani basinda kipirandigini hisseder. Deniz, olaganustu ve sasirtici bir yasamin ileticisinden, hareket ve asktan baska bir sey degildir; yasayan sonsuzluktur. "
https://m.media-amazon.com/images/W/...1fTz12cMAL.jpg
" Il mare è tutto: non per nulla copre i sette decimi del globo. Ha un'aria pura e sana, è il deserto immenso dove l'uomo non è mai solo, perché sente la vita fremergli accanto. Il mare è il veicolo di un'esistenza soprannaturale e prodigiosa, è movimento ed amore, è l'infinito vivente. "
" Bir Cin atasozu soyle der: 'Kiliclar pas tutup beller parladigi zaman, hapishaneler bosalip tavanaralari doldugu zaman, mahkeme avlularini otlar buruyup dindarlar tapinak basamaklarini asindirdigi zaman, hekimler yayan giderken, firincilar at bindikleri zaman, imparatorluk iyi yonetiliyor demektir.' " Cin'de Bir Cinli'nin Basina Gelenler
https://www.livredepoche.com/sites/d...740-001-T.jpeg
" Un proverbe chinois dit: ´Quand les sabres sont rouillés et les bêches luisantes, Quand les prisons sont vides et les greniers pleins, Quand les degrés des temples sont usés par les pas des fidèles et les cours de tribunaux couvertes d’herbe, Quand les médecins vont pied et les boulangers à cheval, L'Empire est bien gouverné.' "
" Bu konuda haklisiniz. Fransiz misiniz ? "
" Evet, Parisli. "
" Oyleyse saklabanlik yapmayi iyi bilirsiniz ? "
" Aslinda, " diye cevap verdi bu sozleri milliyetine hakaret olarak algilayan Passepartout, " Biz Fransizlar da en az siz Amerikalilar kadar iyi saklabanlik yapariz! "
https://www.babelio.com/users/QUIZ_L...axim_6517.jpeg
" Vrai, cela.Vous êtes un Francais, vous ? "
" Oui, un Parisien de Paris. "
" Alors, vous devez savoir faire des grimaces ? "
" Ma foi, " répondit Passepartout, vexé de voir sa nationalité provoquer cette demande, "nous autres Français, nous savons faire des grimaces, c'est vrai, mais pas mieux que les Américains! "
-
Irlandali oyun yazari, sair John Millington Synge’in olum yildonumu ( 24 Mart 1909 )
https://bpb-us-w2.wpmucdn.com/sites....8/06/sunge.jpg
“ On bir uzun gundur dunyayi dolastim, kah kuzeyimde kah guneyimde, buyugunden de gectim hendeklerin kucugunden de, gozumun alabildigine tasli tarlalar gordum ucsuz bucaksiz, yer yer batakliklar, kirlar; senden daha cevik kizlar gordum oralarda ve erkeklerle kiristiran kadinlar; ama sana benzeyen birini, sen gibisini gormedim. ”
https://m.media-amazon.com/images/W/...1EP5R1nafL.jpg
“ I’ve seen none the like of you the eleven long days I am walking the world, looking over a low ditch or a high ditch on my north or my south, into stony scattered fields, or scribes of bog, where you’d see young, limber girls, and fine prancing women making laughter with the men. ”
“ Oralarda guzun acan gunesler gibi guler yuzlu ve neseli olurdum. Biryana oturur, kuzeyden gunesin cekildigini, kume kume sislerin dagildigini seyrederdim. Derken bir tavsan sesi isittim mi katirtirnaklarinin arasindan dortnala kosar, pesine duserdim. Sonra canim istedigi kadar avlaninca yuruye yuruye eve donerdim. ”
https://m.media-amazon.com/images/W/...1000_QL80_.jpg
“ I’d be as happy as the sunshine of St. Martin’s Day, watching the light passing the north or the patches of fog, till I’d hear a rabbit starting to screech and I’d go running in the furze. Then when I’d my full share I’d come walking down where you’d see the ducks and geese stretched sleeping on the highway of the road. ”
https://www.azquotes.com/picture-quo...141-8-0837.jpg
“ ‘ Ceviri, ’ dedi, ‘ siirin sozcukleriyle birlikte muzigini de vermiyorsa bes para etmez. ’ ”
-
Allen Ginsberg ve Jack Kerouac ile birlikte Beat Kusagi'nin kurucularindan, City Lights Kitapcisi ve Yayinevi'nin kurucusu, Amerikali sair, ressam ve Beat hareketinin ruhani vaftiz babasi ( 'The spiritual godfather of the Beat movement' ) Lawrence Monsanto Ferlinghetti’nin 104. dogum gunu ( 24 Mart 1919 )
https://kurumata.com.br/wp-content/u...0-1024x768.jpg
Gel koynuma gir sevgilim ol
Koynuma gir sev beni
Gel uzan yamacima
Serviler perdemiz
Cimenler yatagimizken
Ruzgar mezarina cekildiginde
Ruzgarin sesi dindiginde
Ve gece usuldan gecerken
Gel koynuma gir
Sabaha dek uyuma
Diledigince op beni
Diledigince sevis
Kertenkelem konussun hadi
Ve birak yalniz ikimiz konusalim
Servilerin altinda sabaha dek
Sevismeden.
https://static1.squarespace.com/stat...1490808695566/
Come lie with me and be my love
Love lie with me
Lie down with me
Under the cypress tree
In the sweet grasses
Where the wind lieth
Where the wind dieth
As night passes
Come lie with me
All night with me
And have enough of kissing me
And have enough of making love
And let our two selves speak
All night under the cypress tree
Without making love.
-
Italyan aktor, oyun yazari, komedyen, sarkici, tiyatro yonetmeni, sahne tasarimcisi, soz yazari, ressam ve 1997 yilinda Ortacag soylularinin iktidarini elestiren ve ezilenleri koruyan yazisiyla Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Dario ( Luigi Angelo ) Fo'nun dogum yildonumu ( 24 Mart 1926 )
https://alchetron.com/cdn/dario-fo-2...esize-750.jpeg
"Girtlagimiza kadar boka battigimiz dogru; bu yuzden basimizi dik tutarak yuruyoruz. / Siamo immersi nella merda fino al collo, ma è per questo che camminiamo a testa alta!"
KOMISER: Peki sen ne zaman okudun ?
SANIK: On alti ayri akil hastanesinde, tam yirmi yillik egitimim var benim. Kendim gibi binlerce deliyi inceledim. Gunbegun, hatta geceleri bile... Cunku normal ruh doktorlarindan farkli olarak geceleri de onlarla uyuyordum. Hatta bazen yatak yoklugundan ayakta uyuyorduk. Her seye ragmen, beni sikayet eden o sizofreni hastasina ne kadar dogru teshis koymusum, bir inceleyin.
https://m.media-amazon.com/images/W/...19uynW0uGS.jpg
COMMISSARIO BERTOZZO: Appunto, ma tu, quando mai hai studiato ?
MATTO: Io per vent’anni ho studiato in sedici manicomi diversi... su migliaia di matti come me... giorno per giorno... e anche di notte! Perché io, a differenza dei normali psichiatri, dormivo con loro...magari di piedi con altri due, perché mancano sempre i letti. Ad ogni modo, s’informi, e vedrà se non gli ho fatto una diagnosi più che perfetta a quel povero schizofrenico per il quale mi hanno denunciato
" Skandallar sosyal demokrasinin gubresidir! Hatta dahasini soyleyeyim: Skandal halkin bilinclenmesinde zehire karsi kullanilan en mukemmel panzehirdir. Halk bilinclendiginde isimiz bitiktir! "
https://sciami.com/scm-content/uploa...-4-768x570.jpg
" Lo scandalo è il concime della socialdemocrazia! Dirò di più: lo scandalo è il miglior antidoto al peggior veleno, che è la presa di coscienza del popolo: se il popolo prende coscienzasiamo fregati! "
-
Isvicreli yazar ve gazeteci Peter Bichsel'in dogum gunu (24 Mart 1935)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...12-ffm-431.jpg
“ Umut merdiven cikmayi kolaylastirir, hayal kirikligi ile sadece asagi inilir. / Die Hoffnung macht das Treppensteigen leichter und enttäuscht kann man nur hinuntergehen. ”
“ Yasli bir adamdan, artik tek bir sozcuk bile konusmayan, yorgun yuzlu, gulumsemeyecek kadar yorgun, kizamayacak kadar yorgun yuzlu bir adamdan soz etmek istiyorum.Kucuk bir kentte oturur. Gri bir sapka, gri bir pantolon, gri bir ceket ve kisin da gri bir palto giyer.
Odasi evin en ust katindadir.Odasinda iki sandalye, bir masa, bir hali, bir yatak ve bir dolap vardir. Cunku bir masanin ustunde bir calar saat durur, bunun yaninda eski gazeteler, fotograf albumu vardir, duvarda bir ayna ve bir resim asilidir.
Yasli adam sabahlari bir gezinti ve ogleden sonralari bir gezinti yapardi, komsusuyla birkac kelime konusur ve aksamlari masa basinda otururdu. Bu hic degismezdi, Pazar gunleri de boyleydi. Ve adam masaya oturdugunda calar saatin tiktaklarini, devamli tiktaklarini dinlerdi.
Sonra bambaska bir gun geldi, gunesli fazla sicak degil, fazla soguk degil, kus civiltilarinin, dost insanlarin, oyun oynayan cocuklarin oldugu bir gun. Ve garip olan sey su ki, butun bunlar adamin hosuna gitti. 'Simdi her sey degisecek' diye dusundu. " Masa Masadir
https://m.media-amazon.com/images/W/...1W4X541EXL.jpg
" Ich will von einem alten Mann erzählen, von einem Mann, der kein Wort mehr sagt, ein müdes Gesicht hat, zu müde zum Lächeln und zu müde, um böse zu sein. Er wohnt in einer kleinen Stadt. Er trägt einen grauen Hut, graue Hosen, eine graue Jacke und im Winter den langen grauen Mantel.
Im obersten Stock des Hauses hat er sein Zimmer. In seinem Zimmer sind zwei Stühle, ein Tisch, ein Teppich, ein Bett und ein Schrank. Auf einem kleinen Tisch steht ein Wecker, an der Wand hängen ein Spiegel und ein Bild.
Der alte Mann machte morgens einen Spaziergang und nachmittags einen Spaziergang, sprach ein paar Worte mit seinem Nachbarn, und abends saß er an seinem Tisch. Das änderte sich nie, auch sonntags war das so. Und wenn der Mann am Tisch saß, hörte er den Wecker ticken, immer den Wecker ticken.
Dann gab es einmal einen besonderen Tag, einen Tag mit Sonne, mit freundlichen Leuten, mit Kindern, die spielten, und das Besondere war, dass das alles dem Mann plötzlich gefiel. Er lächelte. 'Jetzt wird sich alles ändern', dachte er. "
-
Cagdas Rus filozof Nikolai Alexandrovich Berdyaev'in olum yildonumu ( 24 Mart 1948 )
https://psmb-neos-resources.hb.bizmr...65-980x653.jpg
“ Ask, ona gore, bir yanardagin patlamasi, insan dogasinda gizlenen tutkularin ansizin fiskirmasidir. Ondaki ask yasa tanimaz, bicim tanimaz. / L’amour, pour lui, c’est une éruption volcanique, l’éclatement de toutes les forces passionnelles latentes dans la nature de l’homme. Cet amour-là ne connaît pas de lois et ne connaît pas les formes. ”
“ Dostoyevski tum yaratici gucunu tek bir konuya adamisti: Insan ile insan yazgisi. Anlatilmasi hemen hemen olanaksiz, antropolojik bir tutumu vardi: Insan olusturuyordu temelini isledigi konularin; onu tek ilgilendiren sey insan sorunuydu. Daha yuksek bir duzeyde de olsa, dogal olgulardan biri degildi insan, bir mikrokozmos idi, basli basina kucuk bir evrendi; varolusun merkeziydi: her seyin cevresinde donup durdugu gunesti: Evrenin gizi insanin kendi icindeydi, insan sorununu cozmek demek, Tanri sorununu cozmek demekti. ”
https://m.media-amazon.com/images/W/...4,203,200_.jpg
“ La préoccupation exclusive de Dostoïevski, le thème unique auquel il a consacré sa force créatrice, c’est l’homme et son destin. Il fut anthropologiste et anthropocentriste à un degré qu’on ne peut exprimer. Le problème de l’homme l’a absorbé jusqu’à la frénésie, l’a dévoré. A ses yeux, l’homme n’est pas un simple phénomène naturel, un phénomène du même ordre que tous les autres, encore que plus élevé : pour lui, l’homme est un microcosme, le centre de l’être, un soleil autour duquel tout se meut. C’est en l’homme qu’est enfermée l’énigme de l’univers, et résoudre la question de l’homme, c’est résoudre la question de Dieu. ”
" Etik gunahla, iyinin ve kotunun kaynagiyla ve ahlaki degerlendirmelerle ilgilendigi icin felsefede merkezi bir yeri vardir. Ve bu problemler evrensel oneme sahip olduklari icin, etik'in alani genellikle dusunuldugunden cok daha genistir. O, anlamla ve degerle mesgul olur ve faaliyet alani, icinde iyi ile kotu arasina bir ayirim cizgisinin cekildigi, degerlendirmelerin yapildigi ve anlamin arandigi dunyadir. "
https://m.media-amazon.com/images/W/...1000_QL80_.jpg
" Ethics occupies a central place in philosophy because it is concerned with sin, with the origin of good and evil and with moral valuations. And since these problems have a universal significance, the sphere of ethics is wider than is generally supposed. It deals with meaning and value and its province is the world in which the distinction between good and evil is drawn, evaluations are made and meaning is sought. "
-
Amerikali oyun yazari Tennessee Williams'in 694 kez performans gosterecegi Kizgin Damdaki Kedi ( Cat on a Hot Tin Roof - La gatta sul tetto che scotta ) oyunu ilk kez 24 Mart 1955'te New York, Morosco Theatre'da sahnelendi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" Brick: Seninle birlikte yasamaya devam etmek icin one surdugum kosullari hep unutuyorsun.
Margaret: Seninle yasamiyorum. Ayni kafesi paylasiyoruz. "
https://www.broadwayworld.com/ezoimg...ngcb35/notWebP
" Brick: You keep forgetting the conditions on which I agreed to stay on living with you.
Margaret: I'm not living with you. We occupy the same cage. "
-
-
Mario Puzo'nun romanindan uyarlanan, Francis Ford Coppola‘nin Baba ( Il Padrino - The Godfather ) filmi 24 Mart 1972'de tum Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.
https://design-jm.com/wp-content/upl...022/05/072.gif
-
Amerikali aktris Jessica Michelle Chastain'in dogum gunu ( 24 Mart 1977 )
https://i.pinimg.com/736x/b5/42/a9/b...b600f39263.jpg