Bana kalırsa.

Kapitalist-liberal sistemin işleyiş tarzından bi kaç sefer bahsetmiştim.

Devlet sadece işleyişin kanunlarını koyar, uzun vadeli politikalar belirler ve şirketler o yöne gitsin diye şirket gözetmeden teşvikler çıkarır.

Kanunların en önemlisi mutlaka her alanda rekabet olmasıdır. Yeni buluşların tekel olmaması içinde bir sürü kanun vardır. Bu sistemin olmazsa olmazı rekabettir.

Devlet, bu kanunlar uygulanıyormu diye denetler ve ceza verir. Onun haricinde, sistemin belkemiği şirketlere müdehale etmez.

Sistem bu hali ile işler ve yürür. Çok çalışan, yetenekli olan, yeni fikirler bulup geliştirenler yükselir. Diğerleride fabrikalarda, işyerlerinde çalışır.

Fakat bu sistemi icad eden abd ve ingiltere gibi ülkelerde bile bu kurallar uygulanmaz. Korkunç kayırma vardır. Tüm gelir belli gruplara aktarılır. Sen batarsan sistem işliyor derler ama o gruptan biri zora düşerse hemen merkez bankalarında trilyonlar basılır ve o gruba verilir.

Gazete ve TV lerde bu grubun hakimiyetinde olduğundan, millete her şey güzel işliyor diye anlatılır. Bizim yeni damat amerikalı bir doktor. Siyasi konulara girmeyiz ama abd ırakta suriyede ne yapıyor diye sorsan, oraları kurtarıyor der.

Bizim TVler bize ne masallar anlatıyorsa, onlarada o masalları anlatıyorlar.
Medya elindeyse, herşey sana güzel.

Medya bu kadar önemli. O sebeple devleti yönetenler, belediyeler, halkın malını mülkünü medya ile paylaşır.
Sen görüp itiraz etsen nereye edeceksin. Veren devlet, alan medya. Devlete gidemezsin, medyada duyuramazsın.
Ancak böyle yerlerde yazarsın, ama ana TV kanalı başka anlatıyor, ben başka. Cahil vatandaş kime inanacak, TV deki ekonomist, prof, dr. etiketli çok önemli gibi görünen insanlaramı, kim olduğunu bilmediği benim gibi insanlaramı.

Batıdada, bizdede devletlere hakim olan çıkar gruplarına, halkın emeği akar durur.

Sistemde batması gereken şirketler, halkın parası ile sürekli ayakta tutulur. Bolluk içinde yaşarlar, sevgililerinin donuna milyon dolarlık elmas takarlar.(bu gerçek)
Ama çalışan halkın beli doğrulmaz, o gruptan olmayan büyük şirketlerinde işi zordur, küçük şirketlere ise bakan olmaz. Yükseliyorsan ya o grup tarafından satın alınırsın çünki halkın tüm parası onlarda, dağ taş para dolu, istediği şirkete yüksek fiyat verip alıyor. Yada çabalayıp durursun bir türlü onların seviyesine erişemezsin. Yorulduğunda batarsın. karşında medyada var.
Bakın emeklilik şartlarına. Anormal ağır çalıştığı için erken emeklilik ve normalinden yüksek emeklilik maaşı alacaklar içinde kimler var.? Kömür madeni işçileri, millet vekilleri, gazeteciler... Kelle koltukta çalışan, hastanelerden çıkamayan Kömür madeni işçisi ile talancıları aynı yere koymuşlar. üstelik kömür işçisine 1 ek vermişlerse kendilerine 10 ek almışlar.

ABD obez beyinli şirketleri 2008 den beri ayakta tutuyor. Trilyonları bastı durdu.
O şirketlere verilen trilyonlarla EMTIA ve para piyasaları sapıttı. Doğal seyirlerinde değiller.

Ekonomiler düşerken hammadde fiyatları artar. Alım düşer ama fiyat artar çünki dağ gibi parası olan obez beyinliler o paraları bi yerlere koymak zorundadır.

damadın açıkladığı reform dediği yersen maddelerden, yürütebilecekleri ve niyetlerini yansıtan tek madde. Milleti zorla bireysel emeklilik sistemine sokmak işi.

Oradan 500 milyar gelir diye hesab etmişler. Şimdiden o 500 milyarı hangi ihalelerde kullanalım diye hesaba girdiklerinden, şimdiden harcama planları yapmaya başladıklarından emin olabilirsiniz.

Ne zaman siyasetçiler hazineyi boşaltsa, ek paraya ihtiyacı olsa, hemen çalışanın cebine elini atarlar.
Geçmiştede ev edinme fonu, işsizlik fonu, emeklilik fonu gibi çok uygulama çıktı, hepsindede parayı çar çur eden siyasiler oldu. Millete faydası olmadı. Tek işe yarayan işsizlik fonu oldu ama parayı işssizden çok devlet bankaları dolayısı ile siyasetçi kullanıyor. Önce GAP a para aktardılar geçen yılda devlet bankalarına 11 milyar aktardılar.

E çok para birikti kullanılsın.
İşsize vereceksin kardeşim, çalışandan topluyosunki işsiz kalınca ona veresin diye, onların parası, senin 1 TL sini almaya hakkın yok.

Şimdi yeniden halkın cebine ellerini sokacaklar.

Geri kalan çıkardıkları maddeler hepsi hikaye. Çalı dikecemde koyunlar geçecekte, yünleri takılacakta, o yünleri eğirecemde...
Yapamadıkları şeyleri anlatmışlar. Tek yapacakları milleti zorla bireysel emekli sistemine sokmak.

SGK yı soydular, oradan alınan paralar yetmedi, ek emeklilik sistemi çıkarıyorlar... SGK da 3 yıl çalıştım gördüm nasıl soyulduğunu.
Şu an bile tüm doktorlar ilaç firmaları ile anlaşmış, firmaların ilaçlarını yazıp duruyorlar. Firmada 10TL lik ilaca 35TL fiyat koyup satıyor.

Nasıl olsa doktorlar yazıyor. Aradaki fark 25 TL, bu farkı cebe atan doktorla ilaç firması, ödeyen SGK yani vatandaş. SGK soyulmasa millet daha çok emekli maaşı alacak.

Ama soyuluyor emekli maaşı düşük, hadi bireysel çıkaralım. Lan soyma allahın hırsızı..

tepem attı keseyim...

Hırsıza soyma demek kadar aptalca bişey yok.. denetleyene ve ceza verene diyeceksin niye işini yapmıyorsun.

e onları seçende kendi başına getirende yine soyulan halk. Halk niye böyle yapıyor. Çünki 80 yılda şartlandırılmışlar.
İşin temeline doğru gidersen her türlü pisliğin dibinden yahudiler çıkıyor... Dünyadaki tüm pisliklerin dibinden çıkıyorlar... Şimdi ÇİN i ele geçirmeye çalışıyorlar...

tükkanı kapatalım...yeterince sinirlendim.

Ezberleyemediğim için, karşılığını öğrendiğim pek çok kelimeyi, defalarca tekrar tekrar ezberlemeye çalışmam gerekir. Yinede aklımda kalmaz.

Kendini, olduğundan daha değerliymiş gibi göstermeye çalışma çabalarından biri, marka hayat sürmek, diğeride yabancı kelimeler kullanmak.

Çok güzel Türkçe karşılığı olduğu halde, sürekli yabancı kelime kullanmaya çalışırız. O zaman sizi daha değerli zannedecekler diye umarız. Hakkatende işe yarıyor, oda ayrı mavzu yaw. Bak moral seviyem 1 kademe düştü şimdi.

Yabancı kelime kullananların en başta gelenleri, din adamları. Türkçesinden önce arapçasını söyleyerek, daha yüksek bir etkiye ulaşmak isterler. Anlattıkları daha ulvi bişeymiş gibi hissedilsin isterler. karşısındakinin kafası ne kadar boşsa, arapça cümlelerden etkilenme oranı o kadar yüksektir. kendinden geçer. O sebeple din adamlarından kötü niyetli olanlar arapçadan vazgeçmezler.

Bizim ekonomistlerde ekranda sürekli araya yabancı kelimeler sıkıştırdığından, karşılıklarını mutlaka öğrenmek gerekiyor. Mesleğin buysa aklında kalıyorda, mesleğin değilse akıldan uçup gidiyor.

Şu bi kaç kelimeyi çok fazla unutuyorum. Burayada asayımda, belki aklımda kalması kolaylaşır.

pragmatist madde elde etmeye yönelik hareket. Direk çıkarcı hareket.
innovation yenilikçi. Teknolojik yeni fikirler ve mevcudu geliştirme.
Regülasyon Devletin, piyasalara müdahale ederek mevcut sonuçlardan daha iyi bir sonuç üretmek için getirdiği kurallar, kanunlar, düzenlemeler, müdehaleler. Serbest piyasaya devletin müdehale etmesi.
Regüle etmek Düzenlemek.

Ege Cansen bugün yine harika bir yazı yazmış. Nasılda sürüyü tokatlamış. yermisin yemezmisin.

ermenilerin sahip olduğu odaTV.com sitesi yine benim 2 yazıyı onaylamamış.

Birinde akp yi ve baykal ı eleştirdim. akp ye muhtaç eden chp dir dedim. baykal döneminde parti halktan koptu ve sadece zenginlere hizmet eder hale geldi dedim.
baykal a göre, "Halk arasına inmek yerine, sadece gazetelerde, TV lerde görünsek yeter. Çağ değişti." zihniyetinin oturduğunu yazdım.

Örnek olarakta izmirli chp belediyelerinin, şemikler bostanlıda 30 yıldır bataklıkta elektriksiz susuz oturan 800 aileyi evlerinden attığını, bu ailelere 10 km uzakta, müteahhit fiyatına toki evleri sattığını.
Diğer yandan ise gazetecilere aynı yıllarda binlerce parsel turistik hazine arazisi BEDAVA dağıttığını yazdım. dikili ve urla da. dikilidekini bizzat ben gördüm, utanmadan pul parasına verdiler diyorlar, bizzat gazetecilerin kendisi.

İşin içine baykal ve gazetecilerin talanı girince onaylamıyorlar. baykal gazetecilerle ortak çalışıyordu maalesef. chp yi baraj altına indiren zibidi kendisidir. sonra Derviş e kurtarttı ve Dervişide yine beslediği gazetecilere yazdırdığı yazılarla kovaladı.

odaTV de baykala dokunamıyorsun. Çok iyi beslemiş olmalı bunları. erdoğanı özel çaba sarf ederek hapisten kurtaran, kurtardıktan sonrada siyasete atılması için özel çaba sarfedende baykal.

gazeteciler baykal ı çok sever. Laf söyletmiyorlar.

odaTV tabi o yazıyı onaylamadı. onaylamayınca sansürledi sandı. Kendilerini zeki sanan embesiller sürüsü. Halkın sırtına çıkmış parazit takımı.
O işler öyle yürümüyor. Kafanı kuma gömünce herşey düzgün gitmiyor.

Bak chp yeni örnek. Kafasını orta sınıfın ve zenginlerin içine gömdü. Kıçı açıkta kaldı. Vatandaş oy vrmedi...

Kim kaybetti tabiki vatandaş. Seni sırtına almadı, gitti akp yi sırtına aldı. Sırtına aldıktan sonra ne fark ederki.
Kime verirse versin zaten kaybeden hep vatandaş oluyor, yahudilerin dünyaya dayattığı ve yönettiği bu sistemde... vatandaşın başka şansı yok. Cahilce çıkış arıyor.

Amma çok yazıyorum. Plan geride kaldı. Öne alayımda aklımda kalsın.

---

Portfoy planımın iskeletinde değişiklik yok... Bu sabah, vakit ayırıp planımı detaylandırdım.

Endeks 110 bine, S400 krizi çıkmadan yaklaşırsa. Senet portfoyumden az bir kısmı satıp nakite geçeceğim. 1/6 gibi bişey satabilirim.
BIST yükselmişse, USD az veya çok aşağı inmiş demektir, altına dokunmayacağım.

Tersine beklenen kriz sebebi ile USD 6 yı geçmişse. BIST yine 90 binlere, muhtemelen biraz daha aşağıya inmiş demektir. O zamanda USDnin tepeye yaklaştığını düşündüğüm yerlerde parti parti altın satıp. USD nin dönmeye başlayacağını düşündüğüm yerlerdede, sattığım altından gelen nakitlerle BIST banka ve şirket senetlerine ekleme yapacağım...

Plan bu...

Bu planı yazıp, göreceğim yere koyayım. Sık sık bakıp hatırlamam gerekiyor. kafamda tutmama gerek yok.

---

Tabi her plan, siyasilerin kriz çıkarmaması üzerine kurulu.
Geçen yıl papaz. Bu yıl S400, araya seçim sonuçlarını kabul etmemeyi sıkıştırdı.

Alıntı:

---

Originally Posted by alicemal

Örneğin, köyde yaşayan, şehirle bağı olmayan, her problemini kendileri çözmeye alışmış bir köy, bir kadının gözleri git gide kötüye gidiyor. neredeyse kör kalacak. Yıllar geçtikçe eve kapanıyor, ne yaptıysa gözü düzelmiyor, sürünüp duruyor.

Bir gün köye bir doktor geliyor, kadına denk geliyor. Bakıyor yüzüne "abla senin kataraktın var. Çözümü çok kolay 2 dakkalık iş. Minibüse atla, şehirde şu hastahaneye git, randevunu ben aldım. Kimliğini göster, gözünü düzeltsinler. Parada almayacaklar, devlet bu ameliyatı ödüyor."

Kadın, yıllardır içinde olduğu bunalımdan 1 günde çıkıyor. Tüm köyün göremediği bir çözümü, görüyor ve düzeltiyor.

Çünki köyün hiç bilmediği basit bir konuda bilgiye sahip.

İlgili konuda birazcık bilgi, sorunlardan kolayca çıkmamızı sağlar.

Bunalımda olduğumuz, yorgun düştüğümüz, bezgin hale geldiğimiz için çözüm aramaya mecalimiz olmadığı durumlarda, konuda bilgili, GENİŞ BAKABİLEN, AT GÖZLÜĞÜ TAKMAYAN biri, sorunu kolaylıkla çözebilir.

tek sorun şu ki... yardım ederim diyenlerin çoğu, karşısındakinden alabildiğine faydalanma amacındadır. Büyük ihtimallede, sorunumu çöz diye gittiğin kişiler, sana ek yük olacaklardır.

Elimde proje olmasaydı, sen verileri gönderirdin, bende konuya yoğunlaşıp fikirlerimi söylerdim. Sende bunlar ne abicim ya!!! hastir ordan derdin bende "du bakayim bi daha inceleyeyim" derdim.. derken sen batardın. :)

Şaka bi yanada...
3 yıla kadar bende basit bir sera ve balık yetiştirme yeri yapmayı planlıyordum.
Sen sera deyince merakım uyandı.

Güneyde bir yerde, kendime ve yakın çevreme yetecek kadar küçük bir sera, bi kaç küçük havuzdan oluşan balık üretim yeri kurmayı planlıyordum... fazla üretirsemde, bi şekilde satacaktım.
Belki bikaç keçi ve koyunlada uğraşırdım...

Evet sayende güzel hayallere daldım...

Netçede demem oki. İstisnai hastalıklar hariç, tüm sorunların çözümü var. hele senin durumun epey kolay görünüyor. Tabi uzaktan.

Bol şans. kısa vadeli al sat yapıyorsan, borsadan uzak dur abicim ya.! hemde VOB dan.

Bak kızar gibi oldum. Üreten adamın ne işi var borsada.?

---

ben 37 yaşındayım, ilkokulu bitirince anneyi babayı kyöde bırakıp onun bunun yanında kalarak okudum, üniversite bitirdim. bir makina firmasında kalite müdürü idim. puşt patrona kızdım son maaşı da tazminatı da götüne sok dedim bıraktım çıktım. hayat öyle sürükledi ki olduk sütçü, çiğköfteci.
gelelim işin özüne. o kadar açlık sususluk, okuma uğruna milletin kahrını çekeceğime ilkokuldan sonra okumaz köyde kalırdım. eminim daha karlı idim. daha düne kadar rahmetli babam tarlaları eker bende yaz tatilinde ekine orağa giderdim. elimiz tırpan tutardı. şeker pancarı ekerdik bu el tayyip geldi kota koydu onu da bıraktık.

şimdi dedim ya 37 yaşındayım 2 tane çocuk var, bir tane hanım. desek bırakalım devlet baba ömür boyu bakacaksın diyor bırakamıyoruzda, gel desem köye benimle gelmezde.

şundan eminim ömrümün geri kalanını istanbulda geçirdiğim sürece bir halt kazanamayacağım. ticaret yapıyoruz masrafları ucu ucuna çeviriyoruz. eski ticaretler öldü. cebinde her geçen gün üç beş bişeyler birikecek ki o ticaretin tadı olsun. elektrik gelmiş ona para topla kira gelmiş ona para topla mal almışsın ona topla diyerek geçiyor günler.
sözün özü memlekette ev var, tarla var bizde çalışacak güç var, aha bugün 8 liraya kuru soğan aldı hanım pazardan. süperde soğan olur bizim orda. sulak arazi var kuru arazi var. var oğlu var.
ancak gel gör ki bu işleri kıvıracak sermaye lazım. traktör lazım, çapa alacak para lazım, lazım da lazım. gidemiyoruz dönemiyoruz olmuyor. aha bu borsada sermayeyi bir doğrultabilsem beni burda tutamazlar. kasımda gider buğdayı eker dönerim istanbula, martta gider tarlaya ne ekeceksem patates, soğan fasulye neyse artık eylül ekime kadar. hele hele istanbulda facebook üzerinden oluşturduğum hazır müşteri portföyüm var. orda yapsam tarhanayı, erişteyi receli kargo ile gönderip dünya para kazanırım. dahası köy yazın paris gibi oluyor orda kazanılacak para da cabası çalış yeterki. köyde çalışacak genç yok. birde kamyon alsam ufağından kışın hasat ettiğimiz soğanı patatesi haftada bir getirsem istanbulda 10 tane markete dağıtsam yeter. her aracı çıkmış olur aradan.
para nasıl kazanılıar, geçtim onu nasıl mutlu yaşanır biliyoruz da yapamıyoruz.
allahın cezası istanbul boğuyor adamı.

turk çok güzel yazı yazmış, engellesemmi.?
Benden iyi anlatanı yaşatmamalıda 2 bebesi varmış... bakcaz.

Ons altında kavga var sanki. Son 1 yılda, rusya ve çin in dev alımlarına bakınca, fiyatının 2.000 i geçmiş olması gerekirdi. Alım miktarlarını yazmıştım ama aklımda kalmamış. Rusya geçen yıl temmuz muydu, 1 ayda 30 yada 50 ton alıyor. ons altın kıpırdamıyor.

Dünyada toplam kaç ton vardı ya.? 5bin miydi. Her neyse, net bilmediğim konuda detay vermeye çalışmayayım. Yazmıştım geride var. Ama maalesef bu sitenin arama kısmı iyi değil.

Ancak pek çok kez anlattığım sebeplerden, yükselmiyor. yükseltmiyor olmalılar. Yada hiç bilmediğim bişeyler daha var. Netçede dışarıdan bakıyorum.
Tabi yükselmemesi Rusya ve Çin in çok işine yarar. Uygun fiyata toparlarlar yüzlerce ton altını.

USD de ne oluyor.
Geçen hafta yurtiçi yerleşikler alım yapmamış.?

Sanırım bankalar, seçim sonuçlarını kabul etmeyen kişiye baskı yapmak amaçlı USD yi kullanıyorlar... ya kabul et, yada bizden diilsin diyor olmalılar.
Tabi bundan emin değilim... tüm ülke USD ye gözünü dikmiş odaklanmışken, yükselmeside doğal.

Benim plana göre USD 6 yı geçerse, 1 parti altın satıp, senetlere takviye yapacağım... Belki 6 yı zorlarken yaparım...
Fakat son günlere girdik, olay çok hızlı gelişirse, sat al 3 gün sürüyor, o arada beklemediğim fiyatlardan almak zorunda kalabilirim, yada senet alamadan nakitle kalabilirim...

Her neyse yaw o kadarda önemli değil.