-
Yaz ortasindaydi
Ve geceyarisi
ve yildizlar yorungelerinde
Olgun olgun pirildarken
Daha parlak isiginda
Kendisi goklerde
Kole gezegenlerin arasinda
Isigi dalgalarda olan soguk ayin
Soguk tebessumune dikmistim gozlerimi
Fazlasiyla-fazlasiyla soguktu benim icin
Derken kacak bir bulut
Gecti ortu niyetine
Ve ben sana dondum
Yukseklerdeki ihtisamina
Magrur aksam yildýzi
Senin isigin daha degerlidir benim icin
Cunku yuregime mutluluk verir
Goklerdeki gururun geceleri
Ve daha cok begenirim
O alcaktaki daha soguk isiktan
Senin uzaklardaki atesini.
http://www.aphorism.it/img/users/Poe_def.jpg
L'estate era al suo meriggio,
e la notte al suo colmo;
e ogni stella, nella sua propria orbita,
brillava pallida, pur nella luce
della luna, che piů lucente e piů fredda,
dominava tra gli schiavi pianeti,
nei cieli signora assoluta -
e, col suo raggio, sulle onde.
Per un poco io fissai
il suo freddo sorriso;
oh, troppo freddo - troppo freddo per me!
Passň, come un sudario,
una nuvola lanugiosa,
e io allora mi volsi a te
orgogliosa stella della sera,
alla tua remota fiamma,
piů caro avendo il tuo raggio;
giacchč piů mi allieta
l'orgogliosa parte
che in cielo svolgi a notte,
e di piů io ammiro
il tuo fuoco distante
che non quella fredda, consueta luce.
Edgar Allan Poe
-
“Eger sen kapi sundurmasinin altinda, salincakli sandalyesine kurulmus ihtiyar bunagin tekiysen, mahallenin veletleriyle basketbol oynamazsin. Ihtiyar bunaklar ziplamazlar. Oturur ve sahip olduklarini bir erdem haline getirirler. Ve ayni zamanda da sunu yaparlar: Mahallenin veletlerini herkesin, ama herkesin ziplayabilecegine inandirirlar, ama orada oturup sallanmayi bilmek bir ihtiyarin bilgeligini gerektirir.” Julian Barnes, Ingiltere Ingiltere'ye Karsi
https://images-na.ssl-images-amazon....1acg5AwNWL.jpg
“If you're an old geezer in his rocker on the porch, you don't play basketball with the kids. Old geezers don't jump. You sit and make a virtue of what you have. And what you also do is this: you make the kids think that anyone, anyone can jump, but it takes a wise old buzzard to know how to sit there and rock.”
-
"Her ask hikayesi potansiyel bir keder hikayesidir. Eger once degilse, daha sonra. Biri icin degilse, oteki icin. Bazen her ikisi icin. Peki, o zaman nicin surekli aSka ozlem duyuyoruz? Cunku ask, hakikatle buyunun bulusma noktasidir."ť Julian Barnes, Hayat Duzeyleri
https://images.penguinrandomhouse.co.../9780345806581
"Every love story is a potential grief story. If not at first, then later. If not for one, then for the other. Sometimes, for both. So why do we constantly aspire to love? because love is the meeting point of truth and magic."ť
https://astroglide.media.zestyio.com...7581cb1c2b.jpg
-
“Evlilik, baslangicta pudingin servis edildigi uzun ve SIKICI bir yemektir. / Marriage is a long dull meal with pudding served first. / Il matrimonio č un pranzo interminabile con il dolce servito per primo.” Julian Barnes, Bir Son Duygusu / The Sense of an Ending / Il senso di una fine
https://images.gr-assets.com/books/1...l/13536315.jpg
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...808-us-300.jpg
-
“Bilemezsin sana verecek bir armagani ne cok aradigimi, hicbirsey icime sinmedi; altin madenine altin sunmanin ne anlami var ya da okyanusa su. Dusundugum hersey dogu'ya baharat goturmek gibiydi. Kalbimi ve ruhumu vermenin bir yarari yok, cunku sen zaten bunlara sahipsin. O yuzden sana bir ayna getirdim, kendine bak ve beni hatirla.” Mevlana
https://www.frasiaforismi.com/wp-con...oesia-dono.jpg
“Non hai idea di quanto sia stato difficile trovare un dono da portarti. Nulla sembrava la cosa giusta. Che senso ha portare oro ad una miniera d'oro, oppure acqua all'oceano. Ogni cosa che trovavo, era come portare spezie in Oriente. Non ti posso donare il mio cuore e la mia anima, perché sono giŕ Tue. Cosě, ti ho portato uno specchio. Guardati e ricordami.” Rumi
-
Paramount Network, 1988'in kult klasigi Heathers filminden uyarlanan ayni isimli komedi dizisinin red band fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/k7GEmcrEE4A?t=1
-
Fox Searchlight Pictures, Komedi Super Troopers 2'nun red band fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/RD0vZ9GvpgI?t=6
-
Minds Eye International, Nicolas Cage, Sarah Lind ve Jakob Davies'in rol aldigi aksiyon-bilim kurgu The Humanity Bureau'nun yeni posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/DT4yNnKVoAAkVlf.jpg
-
"Sadece dogaya bak ve hayatin ne kadar basit oldugunu goreceksin. / Just look at nature and you’ll see that life is simple. / Basterebbe osservare la natura per capire che la vita č semplice."
http://38.media.tumblr.com/333415001...1r5ro1_500.gif
https://media.giphy.com/media/3o85xl...baIE/giphy.gif
Nostalghia (1983）, Yonetmen: Andrei Tarkovsky
-
"Ask, karsi konulmaz bir sekilde arzulanmak icin duyulan karsi konulmaz bir arzudur. / Love is an irresistible desire to be irresistibly desired. / L'amore č un desiderio irresistibile di essere irresistibilmente desiderati." Robert Frost
https://pbs.twimg.com/media/DT3JHzUWkAIyCBp.jpg
-
Ingiliz tiyatrosunu 18. yuzyil boyunca her acidan etkileyen, Ingiliz aktor, oyun yazari, tiyatro yoneticisi ve yapimci David Garrick’in olum yildonumu (20 Ocak 1717)
https://uploads8.wikiart.org/images/...id-garrick.jpg
http://www.davidgarrickhereford.org....5/1994-29a.jpg
-
9 Akademi Odul adayligi, 1 Akademi, 2 BAFTA, 7 David di Donatello, 4 Golden Globe Italia, 2 Cannes Odulu sahibi Italyan yonetmen Federico Fellini’nin dogum yildonumu (20 Ocak 1920)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lini_NYWTS.jpg
https://keithandthemovies.files.word...ita-poster.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....9,1000_AL_.jpg
-
-
Amerikali hard rock grubu Kiss’in gitaristi ve solisti, Amerikali muzisyen, sarkici, soz yazari ve ressam Paul Stanley’in (Stanley Harvey Eisen) dogum gunu (20 Ocak 1952)
https://media.giphy.com/media/12LDaoPV3Wv1Ru/source.gif
https://media.giphy.com/media/blUnm9nOHbutG/giphy.gif
-
The Beatles, 2.studyo albumu Meet the Beatles’i 20 Ocak 1964’de Capitol Records etiketiyle Amerika’da hem mono hem de stereo olarak piyasaya surdu.
http://beatlesautographs.com/images/MeetTheBeatles2.jpg
-
20 Ocak 1990’da yapilan 47.Golden Globes Odullerinde Oliver Stone’un yonettigi, Tom Cruise, Raymond J. Barry ve Caroline Kava’nin rol aldigi Dogum gunu 4 temmuz (Born on the Fourth of July), 4 dalda Golden Globe kazandi.
Ayni Odul toreninde Ýki Erkek Bir Kadýn (The Fabulous Baker Boys) filmindeki performansiyla Michelle Pfeiffer,En Iyi Akrtis Odulunu kazandi.
https://images-na.ssl-images-amazon....xMDE@._V1_.jpg
http://linapps.s3.amazonaws.com/lina...1946-735a3.jpg
http://peoplev6.alley.ws/wp-content/...cruise-435.jpg
-
-
-
20 Ocak 2002’de yapilan 59.Golden Globe Odullerinde, Ron Howard'in A Beautiful Mind’i En Iyi Drama filmi, Russell Crowe Drama dalinda En Iyi Aktor, Sissy Spacek, Drama dalinda En Iyi Aktris, Baz Luhrmann’in Moulin Rouge’u da En Iyý Muzikal veya Komedi dalinda 3 odul kazandi.
https://media.gettyimages.com/photos...qdzZFCc12t9TU=
http://images.fandango.com/ImageRend...beawards-1.jpg
http://worldonline.media.clients.ell...cf7613005fe067
-
-
“Genc adam merdivenlerden iniyor, bahce kapisini aciyor (bahce kapisi da tekinsiz bir gicirti cikariyor). Ellerini cebine sokuyor, sonra pantolonunu cekiyor. Pantolon ustunden dokolecek kadar buyuk. Once saga, sonra sola bakiyor; karar vermeye calisirmis gibi bir hali var. Lincoln Place bambaska bir dunya, buradaki evler satolara benziyor, pencereler yuksek ve genis. Sokaklarda isportacilar yok, hatta aslinda kimse yok, sokak bombos. Buzla kapli agaclar sabahin kasveti icinde goz kirpiyorlar. Buzun agirligi yuzunden kirilmis bir dal, kaldirima degiyor, donmus uclarini takirdatiyor. Yolun karsisindaki bir evin penceresinden, perdenin arkasindan biri bakiyor. Yuzu, arkasindaki karanlik boslugun cercevesinde kulrengi. Genc bir kadin bu. Adam kadina gulumsüyor, kadin perdeyi hemen kapatiyor. Yasayabilecegim butun hayatlar, asla tanimayacagim butun insanlar, asla olmayacak olanlar, hepsi her yerde. Dunya bundan ibaret iste.
Kis mevsimi, sehre aylardir neseyle eziyet etmekte. Ocak ayinin bembeyaz kar yagislariyla, subatin sert soguklarý geride kalmis. Simdi sicaklar sadakatsizce yukseliyor, ardindan art niyetle dusuyor. Gaddar buz firtinalarinin zehri, caresizce bahari bekleyen yorgun bedenler. Butun giysiler soba dumani kokuyor. Elleriyle ayaklari soguktan kaskati kesilmis genc adam, parmaklarini ceplerinin icinde esnetiyor, kan akisiniý saglamak icin de iki uc adimda bir dans edermis gibi ayak parmaklarinin ucunda yuruyor. Yedi aydir Chicago'da, bu aylarin cogu da soguk gecmis. Yaz aylarinin son sicaklari artik baska bir kabusun anilari haline donusmus. Olga'yla birlikte, ekim ayinin alisilmadik derecede ilik bir gununde, simdi donup katilasmis olsa da o zaman yosun rengi olan gole gitmis, kiyiya carpip duran dalgalarin sakin ritmini seyrederek, gunun birinde olabilecek butun guzel seyleri dusunmuslerdi. Genc adam hizli adimlarla Webster Caddesi'ne dogru ilerliyor. Kirik agac dalinin cevresinden dolaniyor.” Aleksandar Hemon, Lazarus Projesi
https://images-na.ssl-images-amazon....1QkUt4fsHL.jpg
“The young man descends the stairs, opens the gate (which also creaks ominously). He puts his hands in his pockets, but then pulls his pants up—they are still too big for him; he looks to the right, looks to the left, as though making a decision. Lincoln Place is a different world; these houses are like castles, the windows tall and wide; there are no peddlers on the streets; indeed, there is nobody on the street. The ice-sheathed trees twinkle in the morning drabness; a branch broken under the weight of ice touches the pavement, rattling its frozen tips. Someone peeks from behind a curtain of the house across the street, the face ashen against the dark space behind. It is a young woman: he smiles at her and she quickly draws the curtain. All the lives I could live, all the people I will never know, never will be, they are everywhere. That is all that the world is.
The late winter has been gleefully tormenting the city. The pure snows of January and the spartan colds of February are over, and now the temperatures are falseheartedly rising and maliciously dropping: the venom of arbitrary ice storms, the exhausted bodies desperately hoping for spring, all the clothes stinking of stove smoke. The young man’s feet and hands are frigid, he flexes his fingers in his pockets, and every step or two he tiptoes, as if dancing, to keep the blood going. He has been in Chicago for seven months and cold much of the time—the late-summer heat is now but a memory of a different nightmare. One whimsically warm day in October, he went with Olga to the lichen-colored lake, presently frozen solid, and they stared at the rhythmic calm of the oncoming waves, considering all the good things that might happen one day. The young man marches toward Webster Street, stepping around the broken branch.”
-
“On yedi yasinda, dunyaya dair birbirini tutmaz ve ipe sapa gelmez gorusler one surerken, bir demiryolu barinda rastladigim ellilik bir kadin bana soyle demisti: ‘Goreceksiniz, yaslandikca her sey cok basitlesiyor.’ Ne kadar da hakliymis.” Michel Houellebecq, Kusatilmis Yasamlar
http://www.returnofkings.com/wp-cont...2/whatever.jpg
“I remember at the age of seventeen, when I was once expressing contradictory and confused thoughts on the world, a fifty-year-old woman encountered in a buffet car had said to me, 'You'll see, as you get older things get much simpler.’ How right she was!”
-
“Insanlar bizim aslinda birbirimizi sevmemis oldugumuzu dusunduklerinde, bu bizim yasadigimiz aski kucultuyor. Derinligini alip goturuyor, onu hic haline getiriyor. Bu ask gercekti, hala da oyle. Hicbir zaman hicbir sey benim icin daha gercek olmadi.” Irvin D. Yalom, Askin Celladi ve Diger Psikoterapi Oykuleri
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“When people think that we really hadn’t loved one another, it belittles the love that we had. It takes away the depth—it makes it into nothing. The love was, and is, real. Nothing has ever been more real to me.”
-
“Uzgunum demek, cok bos bir sey. Insan fincanindan biraz kahve doktu mu ya da bowling oynarken topu yanlis yere atti mi, soyler bunu. Gercek uzuntu gercek ask kadar ender gorulur. / Sorry is the Kool-Aid of human emotions. It's what you say when you spill a cup of coffee or throw a gutter ball when you're bowling with the girls in the league. True sorrow is as rare as true love. / Ma il ‘mi dispiace’ č il pronto soccorso delle emozioni umane. Č quello che dici quando rovesci una tazza di caffč, o mandi fuori pista una boccia quando giochi a bowling. Il vero dolore č raro come il vero amore” Stephen King, Goz / Carrie
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....1g0gsLJt8L.jpg
-
“Bir gun, bir gun gelecek, kadinlar ve erkekler isyan edecekler, dagin zirvesine erisecekler, askin altin isinlarinin altinda buyuk, guclu ve ozgur olarak bulusacaklar, almaya, katilmaya, keyifli bir durumun tadini cikarmaya hazir bir halde yasayacaklar. Ne fantezi, ne hayal gucu, ne siirsel zeka, kadinlarin ve erkeklerin hayatinda boyle bir gucun neler yapabilecegini ongormeye kabildir. Sayet dunya, gercek yoldasligi ve tekligi doguracaksa, boyle bir yoldasligin ve tekligin kaynagi evlilik degil, ask olacaktir.” Emma Goldman, Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Degildir
http://www.notable-quotes.com/g/emma_goldman_quote.jpg
“Someday, someday men and women will rise, they will reach the mountain peak, they will meet big and strong and free, ready to receive, to partake, and to bask in the golden rays of love. What fancy, what imagination, what poetic genius can foresee even approximately the potentialities of such a force in the life of men and women. If the world is ever to give birth to true companionship and oneness, not marriage, but love will be the parent.”
-
"Gorusunuz ancak yureginize baktiginizda berraklasir. Disa bakan dus gorur. Ice bakan uyanir. / Your vision will become clear only when you look into your heart. Who looks outside, dreams. Who looks inside, awakens. / La tua visione diventa chiara solo quando guardi dentro il tuo cuore. Chi guarda fuori, sogna. Chi guarda dentro, si sveglia." Carl Gustav Jung
https://static1.squarespace.com/stat...1441261273348/
Ida (2013), Yonetmen: Pawel Pawlikowski
-
"Marla. Buyuk turist. Onun yalani benim yalanimi yansitiyordu ve birden bire hicbir sey hissetmemeye basladim. Artik aglayamiyordum. Ve bir kez daha uykusuzluk bas gosterdi. / Marla, the big tourist. Her lie reflected my lie. And suddenly, I felt nothing. I couldn’t cry. So once again, I couldn’t sleep. / Marla, la grande bugiarda! La sua bugia rifletteva la mia. All'improvviso non sentii niente. Non riuscivo a piangere e di nuovo non riuscivo a dormire."
https://media.giphy.com/media/13FYJiXhyNU40w/giphy.gif
https://www.youtube.com/watch?v=HREKKEcwdHU
Dovus Kulubu (Fight Club, 1999), Yonetmen: David Fincher
-
https://pbs.twimg.com/media/DT_ijTWVoAAtDuo.jpg
Aclik (The Hunger, 1983) , Yonetmen: Tony Scott
-
-
“Karmasanin ortasinda, icimde, yenilmez bir sakinlik oldugunu buldum. Tum bunlarin icinde, farkettim ki... Kisin ortasinda, icimde, yenilmez bir yaz oldugunu buldum. / In the midst of chaos, I found there was, within me, an invincible calm. I realized, through it all, that…In the midst of winter, I found there was, within me, an invincible summer. / Nel bel mezzo del caos ho scoperto che vi era in me un’ invincibile tranquillitŕ. Ho compreso, infine, che nel bel mezzo dell’inverno... ho scoperto che vi era in me un’invincibile estate." Albert Camus
https://media.giphy.com/media/ULLt6YmxZocmc/giphy.gif
Mezun (The Graduate, 1967), Yonetmen: Mike Nichols
-
HBO Films, Riley Keough, Al Pacino, Tess Frazer'in rol aldigi biyografi-drama Paterno'nun teaserini yayinladi.
https://youtu.be/6YW7riZxAaI?t=1
-
Ilk Amerikan romani William Hill Brown'in mektup tarzi romansi The Power of Sympathy, or the Triumph of Nature (Duygudasligin Gucu, ya da Doganin Zaferi) 21 Ocak 1789’da Boston'da imzasiz olarak yayinlandi.
http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:A...WI-QC_U8r1oyzr
-
Macar yazar Imre Madách'in dogum yildonumu (21 Ocak 1823)
Yasayan her sey, cok yasayana esittir.
Asirlik agac ve tek gunluk omro olan bocek,
Idrak eder, sevinir, sever ve yok olur,
Gununu doldurup, tatmin edince ihtirasini.
Zaman ilerlemiyor: Biz degisiyoruz,
Yuzyil, yahut bir gun, hemen hemen ayni...
https://images.gr-assets.com/books/1...25l/651934.jpg
All being that lives will live for the same length,
Secular trees and the tiny may-fly:
Is born, rejoices, loves and comes to grief,
Having perform'd its labour and eagerness.
Not time is running: we are those who change,
A century or a day, that's the same...
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Scene_7%29.jpg
-
1 Akademi Odul adayligi (Alkatraz Kuscusu - Birdman of Alcatraz, 1962), 2 Golden Globe, 1 Emmy Odul sahibi Yunan asilli Amerikali sinema ve tv aktoru Telly Savalas’in dogum yildonumu (21 Ocak 1922)
http://cdn-static.denofgeek.com/site...ly-savalas.png
https://media3.giphy.com/media/26xBy...tulG/giphy.gif
-
-
-
-
Ingiliz yazar,denemeci, gazeteci ve edebi elestirmen George Orwell'in olum yildonumu (21 Ocak 1950)
"Gecmis tuhaf bir sey. Her zaman sizinledir, bence on ya da yirmi yýl once olmus bir seyi dusunmeksizin bir saat bile geciremeyiz, yine de cogunlukla hicbir gercekligi yoktur, tarih kitaplarindaki bir suru malzeme gibi, o da yalnizca bildik bir olgular dizisinden ibarettir. Sonra sans eseri bir goruntu veya ses ya da koku, ozellikle de koku, size carpar ve sadece gecmis canlanmakla kalmaz, siz de gercekten gecmise donuverirsiniz." George Orwell, Daralma
https://images-na.ssl-images-amazon....1TlIwyXSTL.jpg
“The past is a curious thing. It's with you all the time. I suppose an hour never passes without your thinking of things that happened ten or twenty years ago, and yet most of the time it's got no reality, it's just a set of facts that you've learned, like a lot of stuff in a history book. Then some chance sight or sound or smell, especially smell, sets you going, and the past doesn't merely come back to you, you're actually in the past. It was like that at this moment."
"Aslinda proleterler hakkinda pek az sey biliniyordu. Cok fazla sey bilmeye de gerek yoktu. Calismayi, uremeyi surdurdukleri surece, baska ne yaptiklarinin bir onemi yoktu.Doguyorlar, sokaklarda buyuyorlar, on iki yasinda calismaya basliyorlar, guzellesip cinsel isteklerinin uyandigi kisa bir gelisme caginin ardindan yirmisinde evleniyorlar, otuzunda orta yasli insanlar olup cikiyorlar, altmisina geldiklerinde de olup gidiyorlardi. Agir kosullarda calismaktan, bogaz kavgasindan, komsularla didismekten, sinema, futbol, bira ve en onemlisi de kumar yuzunden kafalarini calistirmaya firsat bulamiyorlardi. Onlari denetim altinda tutmak hic de zor degildi."
http://ekitapalani.com/wp-content/up...lani.com_.jpeg
"In reality very little was known about the proles. It was not necessary to know much. So long as they continued to work and breed, their other activities were without importance. They had reverted to a style of life that appeared to be natural to them, a sort of ancestral pattern. They were born, they grew up in the gutters, they went to work at twelve, they passed through a brief blossoming-period of beauty and sexual desire, they married at twenty, they were middle-aged at thirty, they died, for the most part, at sixty. Heavy physical work, the care of home and children, petty quarrels with neighbours, films, football, beer, and above all, gambling, filled up the horizon of their minds. To keep them in control was not difficult."ť
-
1 Akademi (Zoraki Turist - The Accidental Tourist, 1988), 1 Golden Globe, 1 David di Donatello Odulu sahibi Amerikali aktris Geena Davis’in dogum gunu (21 Ocak 1956)
https://media.giphy.com/media/rd6kjHPUu5jYQ/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/rOv9R2K4pU2li/giphy.gif
-
Simon & Garfunkel, Mike Nichols'un The Graduate filminin soundtracklerinden olusan The Graduate albumunu 50 yil once bugun piyasaya surdu. (21 Ocak 1968)
https://img.discogs.com/92Daofbk38kU...-8878.jpeg.jpg
