Amerikali heavy metal, shock rock ve glam metal grubu Kiss, 18. studyo albumu Psycho Circus’i 22 Eylul 1998’de Mercury etiketiyle piyasaya surdu.
http://media.liveauctiongroup.net/i/...D251365ADF51D0
Printable View
Amerikali heavy metal, shock rock ve glam metal grubu Kiss, 18. studyo albumu Psycho Circus’i 22 Eylul 1998’de Mercury etiketiyle piyasaya surdu.
http://media.liveauctiongroup.net/i/...D251365ADF51D0
Yunan trajedi yazari ve sair Euripides'in dogum yil donumu (M.O 23 Eylul 480)
"Yasayan ve dusunebilen butun varliklar icinde en acinacak halde olani biz kadinlariz. Once acik arttirmaya girercesine kendi paramizla bir koca bedenimize bir efendi satin aliriz. Kotuluk ustune daha da beter bir kotuluktur bu yaptigimiz. Aldigimiz adam iyi mi kotu mu tamamen sansa kalir. Bosanmak, kadinin kusuru gibi gorunur hayir diyemez hic kocasina. Baska bir ortamda farkli geleneklerle karsilasan, erkegine nasil davranmasi gerektigini babasinin evinde ogrenemeyen kadin is kahin olsa yeridir. Buyuk zahmetlere katlanarak bunu basarir, kocamiza evlilik baglarinin baskisini hissettirmezsek ne mutlu bize, basaramazsak olsek evladir. Oysa erkek esiyle birlikte yasamaktan SIKILDI mi bir arkadasinin ya da bir yasitinin yanina giderek disari cikip ruhunu dinlendirebilir. Kadinlar ise tek bir kisiye yoneltmeli dikkatlerini. Bizim evimizde guya tehlikelerden uzak yasadigimizi oysa kendilerinin ellerinde silahlarla savastiklarini soylerler. Buyuk yanlislari var! Bir kez doguracagima uc savasta savasmayi yeglerdim. Ama bu sozlerin anlamlari bile senin ve benim icin farkli. Burasi senin kentin, baba evin var dostlarin var, yasayabiliyorsun hayatin guzelliklerini. Oysa ben yapayalniz ve vatansizim yaban elden getirilmis bir ganimetmisim gibi kocam beni kucuk dusuruyor." Medea
https://images.gr-assets.com/books/1...66l/752900.jpg
"Di tutti che sono viventi e possiedono intelligenza, noi donne siamo la razza piů infelice: che prima di tutto dobbiamo comprarci con una gran quantitŕ di denaro uno sposo e prendercome padrone del corpo; questo infatti un male ancora piů doloroso di male.E in questo c'č un rischio grandissimo: o prendere un cattivo o uno buono. Infatti non sono onorevoli i divorzi per le donne, né possibile ripudiare uno sposo. Poi, giunta tra nuovi costumi e leggi, bisogna che sia un'indovina, non avendo imparato da casa di chi soprattutto si servirŕ come compagno di letto E se lo sposo, grazie ai nostri sforzi, starŕ bene con noi senza sopportare il giogo a forza, la vita invidiabile, se no, meglio morire. L'uomo invece quando non sopporta di stare in casa con i suoi, uscito fuori, pone fine alla noia che lo angustia a noi invece č necessario volgere lo sguardo a una sola persona.E se lo sposo, grazie ai nostri sforzi, starŕ bene con noi senza sopportare il giogo a forza, la vita invidiabile, se no, meglio morire. L'uomo invece quando non sopporta di stare in casa con i suoi uscito fuori, pone fine alla noia che lo angustia a noi invece č necessario volgere lo sguardo a una sola persona."ť
Bizet'nin ayni isimli, unlu operasinin temasini olusturan Carmen adli kisa romani ile taninan Fransiz, drama ve kisa oyku yazari, arkeolog, tarihci ve cevirmen Prosper Mérimée’nin olum yildonumu (23 Eylul 1870)
“Cingene gozu, kurt gozu der bir Ispanyol atasozu. Bu da, iyi bir gozlemi aciga vurur. Bir kurdun bakisini incelemek icin bitkiler bahcesine gitmeye vaktiniz yoksa bir serceyi gozledigi sirada kedinize bakin, yeter.”
https://i.thenile.io/r1000/9781934648124.jpg
“Śil de bohémien, śil de loup, c'est un dicton espagnol qui dénote une bonne observation. Si vous n'avez pas le temps d'aller au Jardin des Plantes pour étudier le regard d'un loup, considérez votre chat quand il guette un moineau.”
“Cingenelerin kendilerine ait bir ulkeleri olmadigindan surekli gezerler, her dili bilirler; Cingenelerin buyuk kismi Portekiz’de, Fransa’da, Bask bolgesindeki illerde, Katalunya’da yasar; hatta Moralilar ve Ingilizlerle de anlasirlar. Carmen Baskcayi epeyce biliyordu.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9782743200305-us.jpg
“Vous saurez que les bohémiens, monsieur, comme n’étant d’aucun pays, voyageant toujours, parlent toutes les langues, et la plupart sont chez eux en Portugal, en France, dans les provinces, en Catalogne, partout ; męme avec les Maures et les Anglais, ils se font entendre. Carmen savait assez bien le basque.”
Amerikali yazar, muhabir ve politik yorumcu Walter Lippmann’in dogum yildonumu (23 Eylul 1889)
https://izquotes.com/quotes-pictures...ann-113192.jpg
“Bilgeligi anlamak icin bilgelik gerekir. Seyircinin sagir olmasi halinde, muzik bir sey degildir.”
https://yahooeysblog.files.wordpress...mann-think.jpg
“Herkesin ayni dusundugu yerde, hic kimse cok dusunmez.”
Ingiliz roman, kisa oyku ve oyun yazari Wilkie Collins’in olum yildonumu (23 Eylul 1889)
“O zaman ya da daha sonralari, guzel tatilimiz bittikten sonra da, minnettar dostumun o cok arzuladigi bana hizmet etme firsatinin pek yakinda cikacagi, onun bu firsati aninda degerlendirecegi, boyle yaparak da hayatima butunuyle farkli bir yon verecegi ve beni neredeyse kendimi taniyamayacak kadar degistirecegi hic aklima gelmemisti. Ama oyle oldu iste. Eger Profesor Pesca suyun altinda, cakildan yataginda yatarken onu kurtarmak icin suya dalmis olmasaydim, buyuk olasilikla bu sayfalarda anlatilacak hikayeyle hicbir ilgim olmayacakti; her an aklimda olan, tum enerjimi emen ve su anda hayatimin amacini belirleyen tek yol gostericim haline gelmis olan o kadinin belki de adini bile duymamis olacaktim.” Beyazli Kadin
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...D%7DImg400.jpg
“Little did I think then—little did I think afterwards when our pleasant holiday had drawn to an end—that the opportunity of serving me for which my grateful companion so ardently longed was soon to come; that he was eagerly to seize it on the instant; and that by so doing he was to turn the whole current of my existence into a new channel, and to alter me to myself almost past recognition. If I had not dived for Professor Pesca when he lay under water on his shingle bed, I should in all human probability never have been connected with the story which these pages will relate—I should never, perhaps, have heard even the name of the woman who has lived in all my thoughts, who has possessed herself of all my energies, who has become the one guiding influence that now directs the purpose of my life.”
“Belirsiz guzellik anlayisimiza ilk kez hayat, isik ve form veren kadin, ruh dunyamizda o ortaya cikana kadar farkinda olmadigimiz bir boslugu doldurur. Boyle zamanlarda duyularin algýladiklarindan, yuz ifadelerinin disa vurduklarindan farkli buyuler soze dokulemeyecek kadar, neredeyse dusunulemeyecek kadar derin yakinlik hislerini harekete gecirirler. Kadinlarin guzelliginin altinda yatan gizem ancak ruhumuzdaki o daha derin gizemle birlestiginde tarifsiz bir hal alir. Ancak ve ancak o zaman bu dunyada, fircadan ve kalemden dusen isigin aydinlattigi dar alanin otesine gecmis demektir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1.LZZZZZZZ.jpg
“The woman who first gives life, light, and form to our shadowy conceptions of beauty, fills a void in our spiritual nature that has remained unknown to us till she appeared. Sympathies that lie too deep for words, too deep almost for thoughts, are touched, at such times, by other charms than those which the senses feel and which the resources of expression can realise. The mystery which underlies the beauty of women is never raised above the reach of all expression until it has claimed kindred with the deeper mystery in our own souls. Then, and then only, has it passed beyond the narrow region on which light falls, in this world, from the pencil and the pen.”
Belcikali surrealist ressam Paul Delvaux’nun dogum yildonumu (23 Eylul 1897)
L’appel (Chiamata – The Call, 1943)
https://en.fundaciontelefonica.com/w...ELL-DEVAUX.jpg
L’Annonciation (L'Annunciazione - The Annunciation, 1955)
https://uploads5.wikiart.org/images/....jpg!Large.jpg
1984 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Cekoslovakyali yazar, sair ve gazeteci Jaroslav Seifert’in dogum yildonumu (23 Eylul 1901)
O guzel gunler
hani kent bir zara, bir yelpazeye, bir kus turkusune
ya da deniz kiyisindaki bir tarak kabuguna benzer
-elveda, elveda guzel kizlar
bugun tanismistik
bir daha gorusmeyecegiz hic.
O guzel Pazar gunleri
hani kent bir topa, bir iskambil kagidina, bir okarinaya
ya da sallanip duran bir cana benzer
-gunesli caddelerde
opusurdu golgeleri gelip gecenlerin
ve birbirlerini tanimadan gecip giderdi insanlar.
O guzel aksam saatleri
hani kent bir gule, bir satranc tahtasina, bir kemana
ya da aglayan bir kiza benzer
-domino oynamistik
kara noktali taslarla, bardaki o zayif kýzlarla
dizlerine bakarak
jartiyerlerinin ipek birer tac gibi suslediđi
iki kuru kafayi andiran bir deri bir kemik dizlerine
umarsiz kralliginda askin.
https://images.gr-assets.com/books/1...64l/905341.jpg
Those beautiful days
when the city resembles a die, a fan and a bird song
or a scallop shell on the seashore
– goodbye, goodbye, pretty girls,
we met today
and will never meet again.
The beautiful Sundays
when the city resembles a football, a card and an ocarina
or a swinging bell
– in the sunny street
the shadows of passers-by were kissing
and people walked away, total strangers.
Those beautiful evenings
when the city resembles a rose, a chessboard, a violin
or a crying girl
– we played dominoes,
black-dotted dominoes with the thin girls in the bar,
watching their knees,
which were emaciated
like two skulls with the silk crowns of their garters
in the desperate kingdom of love.
Amerikalý aktor, vodvil, komedyen, yapimci ve radyocu Mickey Rooney'nin dogum yildonumu (23 Eylul 1920)
https://static.tumblr.com/c15f8f7b39...u1qvo1_500.gif
https://cdn.newsapi.com.au/image/v1/...4872?width=650