-
Dane DeHaan, James Hetfield, Lars Ulrich, Kirk Hammett ve Robert Trujillo'nun rol aldigi Metallica Through the Never, 27 Eylul 2013'de Amerika, Turkiye, Bulgaristan, Kanada, Danimarka, Endonezya, Singapur, Litvanya ve Letonya'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
"Oliena daglarinda, sut mavisi sivri doruklari gokle ic ice gecen kirecli sirtlarin arasinda buyuk ucurumlar uzanir; cok eski volkanik sarsintilarin birer anisi olan bu ucurumlardan bazilarinin dibini goremez insan. Adlari sas nurras olup halk onlarin cehennemle dunya arasindaki gizemli baglanti noktalari olduguna inanir. Seytanlar oradan disari cikar, ak daglarda kosusturarak, ruhlar ve seruvenler ararlarmis. Nurra’larla ilgili oteki efsaneler arasinda, bu pek tuhaf ve belli ki cok eski olmayan efsaneyi buldum.
Bir zamanlar, dinine cok bagli ve inancli, bu yuzden de seytanin hic hoslanmadigi Olienali bir coban varmis. Seytan, butun ayartma cabalari boşa cikinca, ondan intikamini soyle almis: Coban, biraz sakin gunlerinde, surusunu bir arkadasina emanet edip daglarda geyik ve yabani koyun avina cikiyormus. Guzel bir kis gunu, avlandıigi sirada, kendisinden biraz uzakta harika bir geyik gormus. Geyige ates etmis, onu hafifce yaralamis, ama yakalayamamis. Ve kovalamaya baslamis. Geyik buyuk bir hizla bir kayadan otekine sıicriyormus, ama coban da ceviklikte ondan asagi kalmadigi icin, oldurmeye kararli oldugu geyigin pesini birakmıyormus. Boylece, dagin doruguna ulasmislar. Tepeler, kayalar, ucurumlar karla kapliymis, ama alti karistan uzun bakir rengi boynuzlariyla o cok guzel, harika geyigin buyusune kapilmis olan ve bu yerleri iyi bilen coban, tek bir tasa takilmadan, avina devam ediyormus. Birden hayvan kara gomulup beklenmedik sekilde yok oluvermis.
Coban, geyigin yok oldugu yere ulasmis ve kendisini korkunc derecede derin bir nurra‘nin kiyisinda bulmus.
Geyik artik gorulmuyormus, ama nurra‘nin dibinden alayci cehennem kahkahalarinin ic karartici yankisi yukseliyormuş. Zavalli coban, o zaman, geyigin seytanin ta kendisi oldugunu anlayip kacmaya calimis, ama ayagini bastigi kar gocuvermis ve hac bile cikaramadan dipsiz ucuruma yuvarlanmis…"
https://images-eu.ssl-images-amazon....1mI0oxitwL.jpg
"Nei monti di Oliena, nei contrafforti calcarei dai picchi acuti di un azzurro latteo che si confonde col cielo, esistono grandi crepacci - ricordi di antichissime convulsioni vulcaniche - di alcuni dei quali non si distingue il fondo. Vengono chiamati sas nurras, e volgarmente si crede che sieno misteriose comunicazioni dell'inferno col mondo. Di là escono i diavoli per scorrazzare sulle bianche montagne in cerca di anime e di avventure. Fra le altre leggende riguardanti le nurras ho trovato questa, molto bizzarra, e, pare, non molto antica.
C'era dunque un pastore di Oliena, molto devoto e pio e perciò malvisto dal demonio che, riuscitegli vane tutte le tentazioni per condurlo al male, si vendicò di lui in questo modo. Nei giorni un po' tranquilli il pastore, affidata la greggia ad un suo compagno, si recava alla caccia del cervo e del muflone su per i monti. Un bel giorno d'inverno, mentre cacciava, vide un magnifico cervo poco distante da lui: lo sparò, e lo ferì leggermente, ma non poté pigliarlo. E si mise ad inseguirlo. Il cervo balzava di rupe in rupe, velocissimo; ma il pastore non meno agile, si teneva sempre sulle sue orme, deciso a ucciderlo. Arrivarono così in cima della montagna. La neve copriva i picchi, le rocce, i precipizi; ma il cacciatore, esperto dei luoghi, continuava la sua caccia senza inciampare in una sola pietra, affascinato dal cervo meraviglioso, bellissimo, le cui corna ramate erano alte più di sei palmi. A un tratto l'animale sparì, improvvisamente, sprofondandosi nella neve.
Il cacciatore raggiunse il posto e si trovò sull'orlo di una nurra spaventosamente profonda.
Il cervo non si vedeva più, ma dal fondo della nurra saliva un'eco tetra di sogghigni infernali. Il misero pastore comprese allora che il cervo era il diavolo in persona e cercò di fuggire, ma la neve su cui posava i piedi sprofondò e prima ch'egli si fosse fatto il segno della croce precipitò nell'immensità dell'abisso..."
-
Netflix, House of Cards'in 6.sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/ZYsgPwG9GLA?t=1
-
Lionsgate, aksiyon-macera Robin Hood'un 3.fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/20YIava9AM0?t=3
-
Cinli filozof, egitimci ve yazar Konfucyus'un dogum yildonumu (28 Eylul 551)
https://www.brainyquote.com/photos_t...confucius1.jpg
"Hayat gercekten basit ama biz karmasiklastirmakta israr ediyoruz."
http://thequotes.in/wp-content/uploa...s-Quotes-5.jpg
"Bir insanin akilli davranmasi icin uc yol vardir: Birincisi iyi dusunmektir. Bu en soylusudur. Ikincisi, taklit etmektir. Bu en kolayidir. Ucuncusu, denemis olmaktir. Bu en acisidir."
http://www.mammaebambini.it/wp-conte...e-negative.jpg
“Uc tane faydali uc tane de zararli arkadaslik cesidi vardir. Durust insanlarla, icten insanlarla ve iyi gozlem yapanlarla arkadaslik kurmak fayda saglar insana. Ancak burnu havada, budala ve cok konusan insanlarla arkadaslik etmek zararlidir.”
-
Fransiz ressam Alexandre Cabanel'in dogum yildonumu (28 Eylul 1823)
Albaydé, 1848
https://uploads3.wikiart.org/images/...jpg!HalfHD.jpg
-
Ingiliz yazar Evelyn Beatrice Hall’un dogum yildonumu (28 Eylul 1868)
https://izquotes.com/quotes-pictures...hall-78013.jpg
“Soylediklerinin hicbirine katilmiyorum. Ancak onlari ifade etme ozgurlugunu hayatim pahasina savunurum.”
-
Moby Dick'in Amarikali yazari Herman Melville'in olum yildonumu ( 28 Eylul 1891)
"Insanlar kiskanclik ugruna cinayet islemislerdir ve ofke ugruna ve nefret ugruna ve bencillik ugruna ve ruhsal gurur ugruna; ama ben hicbir insanin bir digerini sevme ugruna cinayet isledigini duymadim. Demek ki, daha iyi bir neden bulunamiyorsa, ozellikle ofkesi burnunda kisilerde, kisisel cikar herkesi iyilikseverlige ve hayirseverlige yonlendirmelidir." Katip Bartleby
http://www.loyalbooks.com/image/deta...-Scrivener.jpg
"Men have committed murder for jealousy's sake, and anger's sake, and hatred's sake, and selfishness' sake, and spiritual pride!s sake; but no man that ever I heard of, ever committed a diabolical murder for sweet charity's sake. Mere self-interest, then, if no better motive can be enlisted, should, especially with high-tempered men, prompt all beings to charity and philanthropy."
"Gozle gorulen seyler mukavvadan maskeler gibidir. Ama her olan bitten seyde, her canli iste, her su goturmez olayda, bilinen her seyin icinde, bilinmez bir akil vardir. Bu akil, kendi damgasini vurur o akilsiz mukavva maskeye. Eger insan vuracaksa, o maskeye vurmali. Mahpus, zindandan kacabilir mi duvari delmeden? Beyaz balina benim dort bir yanimi saran o zindan duvaridir iste. Bunun otesinde hicbir sey yok sandigim da oluyor zaman zaman. Ama ne olursa olsun, eziyor beni bu balina, kemiriyor icimi. Insani kucuk dusuren bir guc goruyorum onda. Iste bu anlasilmaz seyden nefret ediyorum asil. Beyaz balina ister kotulugun bir araci olsun, ister kotulugun ta kendisi, ondan alacagim ocumu. Kufurden, dinsizlikten soz etme bana, evlat. Beni gunes kucuk dusurse, gunesi vururum. Gunes bana dusmanlik ederse, ben de dusman olurum ona: oyunun kuralidir bu yarismadan doguyor her sey. Ama ben bu oyunun kolesi degilim oglum. Kimdir benden ustun olan? Gercegin sinirlari yok."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"All visible objects, man, are but as pasteboard masks. But in each event - in the living act, the undoubted deed - there, some unknown but still reasoning thing puts forth the mouldings of its features from behind the unreasoning mask. If man will strike, strike through the mask! How can the prisoner reach outside except by thrusting through the wall? To me, the white whale is that wall, shoved near to me. Sometimes I think there's naught beyond. But 'tis enough. He tasks me; he heaps me; I see in him outrageous strength, with an inscrutable malice sinewing it. That inscrutable thing is chiefly what I hate; and be the white whale agent, or be the white whale principal, I will wreak that hate upon him. Talk not to me of blasphemy, man; I'd strike the sun if it insulted me. For could the sun do that, then could I do the other; since there is ever a sort of fair play herein, jealousy presiding over all creations. But not my master, man, is even that fair play. Who's over me? Truth hath no confines."