-
Ustumuze yazdiklarimin hepsi yalan
onlar olan degil olmasini istediklerimdi aramizda
onlar ulasilmaz dallarinda duran hasretimdi
onlar susuzlugumdu duslerimin kuyusundan cekilmis
isiga cizdigim resimlerdi onlar.
Ustumuze yazdiklarimin dogru hepsi
guzelligin
yani bir yemis sepeti yahut kir sofrasi
sensizligim
yani sehrin son kosesinde son sokak feneri olusum
kiskanisim seni
yani gozu bagli kosusum geceleyin trenlerin arasinda
bahtiyarligim
yani bentlerini yikip akan gunesli irmak.
Ustumuze yazdiklarimin hepsi yalan
ustumuze yazdiklarimin dogru hepsi
https://pbs.twimg.com/media/DUpDiIUWAAAAU35.jpg
Ciň che ho scritto di noi č tutta una bugia
č la mia nostalgia
cresciuta sul ramo inaccessibile
č la mia sete
tirata su dal pozzo dei miei sogni
č il disegno
tracciato su un raggio di sole
ciň che ho scritto di noi č tutta veritŕ
č la tua grazia
cesta colma di frutti rovesciata sull’erba
č la tua assenza
quando divento l’ultima luce all’ultimo angolo della via
č la mia gelosia
quando corro di notte fra i treni con gli occhi bendati
č la mia felicitŕ
fiume soleggiato che irrompe sulle dighe
ciň che ho scritto di noi č tutta una bugia
ciň che ho scritto di noi č tutta veritŕ.
Nazim Hikmet
-
https://pbs.twimg.com/media/DUoVcSaXUAAoCsE.jpg
"Sali sabahi beste José Arcadio kahvesini icip kopekleri disari salýverdigi sirada, Rebeca pencereyi kapatti, dusmemek icin karyolaya tutunarak, -Getiriyorlar, diye icini cekti. -Oyle de yakisikli ki. Jose Arcadio pencereden bakti, safak alacasinda urkek halini gordu. Sirtini duvara dayamislardi bile. Elleri kalcalarindaydi, cunku koltukaltlarindaki bereler, kollarini daha asagi indirmesine engel oluyordu. Albay Aureliano Buendia, -Bir adam kendini ancak bu denli rezil eder, dedi. -Bu denli rezil eder ki, alti ****nin elinde olur de, bir sey gelmez elinden. Bunu oylesine tutkuyla ustuste yineledi ki, Yuzbasi Roque Carnicero'ya pek dokundu. Cunku onun dua ettigini sanmisti. Askerler nisan aldigi zaman, Aureliano'nun ofkesi, dilini uyusturan, gozlerini kapatmasina yol acan aci ve tatsiz bir nesne gibi somutlasmisti." Gabriel Garcia Marquez, Yuzyillik Yalnizlik
-
"Oyle kucuk bir seydir aglamak, ic cekmek o kadar kisa bir sey; ve yine de bu olcude degis tokuslarla. Oluruz biz erkekler ve kadinlar! / Č poca cosa il pianto, sono brevi i sospiri: pure, per fatti di questa misura uomini e donne muoiono! / It ’s such a little thing to weep, so short a thing to sigh; and yet by trades the size of these. We men and women die!" Emily Dickinson
https://pbs.twimg.com/media/DUoo3TOXkAAUj7v.jpg
-
Senza te non posso stare
Senza te
Anche con te sono solo
Senza te
Senza te conto le ore senza te
Con te si fermano i secondi
Non hanno valore
https://youtu.be/LIPc1cfS-oQ?t=1
-
Italyan ressam Giuliano Bugiardini'nin dogum yildonumu (29 Ocak 1475)
Ritratto di Giovane Donna (Portrait of a Young Woman, 16.yy) Museo Calouste Gubelkian, Lizbon
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-25_ca._02.jpg
-
Rokoko doneminin Italyan ressami Donato Creti'nin olum yildonumu (29 Ocak 1749)
La Caritŕ (The Charity, 1721 - 22)
http://www.settemuse.it/pittori_oper...he_charity.jpg
-
Italyanca librettosunu Giambattista Varesco’nun yazdigi, Wolfgang Amadeus Mozart’in besteledigi Idomeneo operasi ilk kez 29 Ocak 1781’de Munih, Bavarian State Opera’da sahnelendi.
https://media.gettyimages.com/photos...5512?s=612x612
-
Amerikali sair, yazar, editor ve edebiyat elestirmeni Edgar Allan Poe'nun The Raven'i (Kuzgun) ilk kez 29 Ocak 1845 tarihinde New York’ta yayinlandi.
Ah, hatirliyorum simdi, bir Aralik gecesiydi,
Oruyordu dosemeye hayalini kul ve duman,
Isisin istedim safak caresini arayarak
Bana kalan o acinin kaybolup gitmis Lenore'dan,
Meleklerin cagirdigi essiz, sevgili Lenore'dan,
Adi artik anilmayan!
http://d28hgpri8am2if.cloudfront.net...9863523_hr.jpg
Oh, ricordo, era il dicembre e il riflesso sonnolento
dei tizzoni in agonia ricamava il pavimento.
Triste avevo invan l'aurora - chiesto e invano una virtů
a'miei libri, per scordare la perduta mia Lenora,
la raggiante, santa vergine che in ciel chiamano Lenora
e qui nome or non ha piů!
-
Rus tiyatro yazari ve modern kisa oykulerin kurucularindan Anton Cehov’un dogum yildonumu (29 Ocak 1860)
"Perde kalktiginda , sahne dedikleri uc duvarli odada, sahnenin yapay isiginda o muazzam yetenekleri, insanlarin nasil yiyip ictiklerini, nasil asik olduklarini, nasil gezip tozduklarini, nasil giyinip kusandiklarini gostermeye; bezdirici sahneler, yavan konusmalarla ibret vermeye; onumde surekli, hep o ayni, kolayin kolayi ahlak dersini okumaya kalkistiklarinda yuregimi sikintilar basiyor ve Maupassant'in Eyfel Kulesi'nden kacmasi misali kaciyorum."ť
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...t=Anton+Cechov
“Quando si alza il sipario e sotto la luce dei riflettori, in una camera a tre pareti, questi grandi talenti, sacerdoti della sacra arte, rappresentano uomini che mangiano, bevono, amano, camminano, indossano le loro belle giacche; quando da scene e frasi volgari vogliono a tutti i costi trarre una morale, una morale meschina, facile, pronta per tutti gli usi; quando in mille varianti mi ripropongono sempre la stessa cosa, la stessa identica cosa, allora io scappo, scappo come scappava Maupassant dalla torre Eiffel, che lo ossessionava con la sua volgaritŕ.”
-
1915 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Fransiz yazar Romain Rolland’in dogum yildonumu (29 Ocak 1866)
“…insan icin hayvanlarin cektigi aci, insanlarin cektigi acidan daha katlanilmazdir. Zira ikincisinde, hic olmazsa, cekilen aci lanetlenir ve neden olan suclu ilan edilir. Oysa her gun binlerce hayvan en ufak piţmanlik duymadan, hic luzumu yokken katledilir. Birisi bundan soz edecek olsa alay edilir. Ve bu affedilemez bir suctur.”
https://www.nobelprize.org/nobel_pri...d_postcard.jpg
"... there is something even more intolerable in the sufferings of animals than in the sufferings of man. For with the latter it is at least admitted that suffering is evil .... But millions of animals are uselessly butchered every day without a shadow of remorse. And that is the unpardonable crime."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ben de Voltaire gibi dusunuyorum: Birkac sinek isirigi, kosan ati durduramaz. / Penso come Voltaire che qualche puntura di mosca non puň rallentare la corsa di un cavallo focoso."
-
Ispanyol roman yazari, gazeteci ve politikaci Vicente Blasco Ibáńez’in dogum yildonumu (29 Ocak 1867)
“En alt dallarindan, en yukaridakilere kadar fildisini andiran bembeyaz minicik ciceklerle bezenen portakal agaclari kesme kristalden yapilmis gibi gorunuyordu. Her an tazelenen guzel koku dalgalari, dogayi degistirerek, dogaustu bir hava yaratarak, insanda yepyeni, guzel bir dunya hayali yaratarak en gur bosluklari sarmaktaydi; sanki bir anda dunya icinde oturanlarin yalniz guzel kokulari icerek ebedi bir siir havasi icinde yasadigi bir yildiz oluvermisti bir anda. Her sey degisivermisti sanki, sedef isik dalgasiyla yikanan engin bir ask odasi oluvermisti kirlar. Derin sessizligin icinde, dallarin hisirtisi opucuk sesleriydi sanki; nehrin miriltisi, Rafael’e baygin bir sesle birbirinin kulagina ihtirasla titreyen seyler soyleyen sevgililerin fisiltisi gibi geliyordu.” Baharlar Acarken
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The orange-trees, covered from trunk to crown with white, ivory-smooth flowerets, seemed like webs of spun glass, the vegetation of one of those fantastic snow-mantled landscapes that quiver sometimes in the glass spheres of paper-weights. The perfume came in continuous, successive waves, rolling out upon the infinite with a mysterious palpitation, transfiguring the country, imparting to it a feeling of supernaturalness–the vision of a better world, of a distant planet where men feed on perfume and live in eternal poetry. Everything was changed in this spacious love-nest softly lighted by a great lantern of mother-ofpearl. The sharp crackling of the branches sounded in the deep silence like so many kisses; the murmur of the river became the distant echo of passionate love-making, hushed voices whispering close to the loved one's ears words tremulous with adoration.”
-
Avusturyali ressam Albin Egger-Lienz'in dogum yil donumu (29 Ocak 1868)
La Danza Macabra dell'anno Nove (The Dance of Death of Year Nine, 1906-1908)
http://www.artcyclopedia.org/art/alb...ienz-dance.jpg
-
Fransiz ressam Alfred Sisley'in olum yildonumu (29 Ocak 1899)
Una Sera di Fine Ottobre a Moret (One Evening in Late October in Moret, 1888)
https://imagenes.museothyssen.org/si...?itok=5nZvSZWo
-
Amerikali yazar ve denemeci Edward Abbey’in dogum yildonumu (29 Ocak 1927)
http://www.azquotes.com/picture-quot...bey-0-1-82.jpg
“Bilim diye, mantik diye, akil diye bir sey var; deneyimle dogrulanan dusunce var. Bir de Kaliforniya diye bir sey var.”
-
-
Amerikali oyun yazari Arthur Miller’in Butun Ogullarim (All My Sons) oyunu, ilk kez 29 Ocak 1947’de New York, Broadway, Coronet Theatre’da sahnelendi.
http://www.westonplayhouse.org/blog/...ONS-Poster.jpg
http://dailybruin.com/images/44271_w...sons.picao.jpg
-
Amerikali medya yatirimcisi, talk show sunucusu, aktris, yapimci ve hayýrsever Oprah Winfrey’in dogum yildonumu (29 Ocak 1954)
https://media.giphy.com/media/5H1oeFLRxGbTy/giphy.gif
http://i.perezhilton.com/wp-content/...prahohyeah.gif
-
Alman asilli Amerikali gazeteci, denemeci, dergi editoru, yazar ve kultur elestirmeni Henry Louis Mencken’in olum yildonumu (29 Ocak 1956)
https://quotefancy.com/media/wallpap...re-and-the.jpg
“Kalin kafali insan her zaman emin bir insandir ve her seyden emin bir insan her zaman icin kalin kafalidir”.
http://quotes2remember.com/wp-conten...theologian.jpg
“Filozof, karanlik bir odada, olmayan bir kara kediyi arayan kor bir adamdir; teolog ise o kediyi bulan adamdir.”
-
Amerikali sair Robert Frost’un olum yildonumu (29 Ocak 1963)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...d-can-stay.jpg
Doganin ilk yesili altindir,
En zor renk tonu onun elde tutmak icin.
Onun onceki yapragi bir cicektir;
Fakat yalniz oyle kalir bir saat icin.
Sonra coker yaprak yapragin dibine.
Cennet boyle batti kedere,
Safak boyle soker gune.
Altin hicbir sey kalmaz geriye.
https://image.slidesharecdn.com/robe...?cb=1375524065
Sari bir ormanda ikiye ayrildi yolum,
ikisinden birden gidemedigim ve yazýk ki
tek yolcu oldugum icin uzgun, uzun uzun
baktim gorene kadar birinci yolun
otlar calilar arasýnda kivrildigi yeri;
sonra oburune gittim, o kadar iyiydi o da,
ve belki cimenlik oldugu, asinmak istediginden
gidilmeye daha cok hakki vardi; oysa
oradan gelip gecenler iki yolu da
es olcude asindirmisti hemen hemen,
-
Stanley Kubrick’in yonettigi, Peter Sellers, George C. Scott ve Sterling Hayden’in rol aldigi komedi Garip Doktor (Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb) 29 Ocak 1964’de Amerika ve Ingiltere’de vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1NTc@._V1_.jpg
https://78.media.tumblr.com/f66258bd...r898qo_500.gif
http://24.media.tumblr.com/f5cb2467e...1g19o1_500.gif
-
29 Ocak 1977’de yapilan 24.Golden Globes Odul toreninde, Rocky, Drama Dalinda En Iyi Senaryo; Faye Dunaway, Sebeke (Network) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Peter Finch, yine ayni film ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu aldilar.
https://media.gettyimages.com/photos...ure-id80751384
http://snappa.static.pressassociatio...-1366x2108.jpg
http://ecowallpapers.net/wp-content/...eter_finch.jpg
-
29 Ocak 1983’de duzenlenen 40.Golden Globes Odul toreninde, E.T (E.T. the Extra-Terrestrial) filmi, Drama Dalinda En Iyi Senaryo; Meryl Streep, Sophie’nin Secimi filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Ben Kingsley, Gandhi filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktoe Oulunu aldilar.
https://images-na.ssl-images-amazon...._RI_SX940_.jpg
http://www.altfg.com/film/wp-content...den-globes.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...s8kpWdbPFrRrQ=
-
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ose-family.jpg
Bir guldur gul,
Ve hep bir guldu, gul.
Ama simdi kuram der sunu bil
Ki elma da bir gul,
Ve armut da bir gul,
Hatta erik de sanirim gul.
Sevgiyle bilir sadece gul
Oluverecegini neyin gul.
Sen, elbette bir gulsun, gul
Ve bir guldun, gul.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...minor-bird.jpg
Ucup gitmesini diledim bir kusun,
Sakimasin evimin onunde butun gun;
Ellerimi cirptim dikilip kapida
Sanki katlanilmaz gibi olunca.
Hata biraz da bende olmalii
Bir kus ottu diye suclanmamali.
Anladim ki bunda yanlislik var
Sussun istenir mi hic sarkilar.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...23/stars-2.jpg
Nasil sayisizca birlesiyorlar
Bizim duzensiz yagan karin ustune
Ki akiyor agaclar kadar yuksek sekillerde
Kis ruzgarlari eserken!
Sanki duskunlukleri kaderimize muptela
Bizim sendelenen bir kac adimlarimizin uzerinde
Beyaz dinlenise, ve bir dinlenme yerine,
Safakta gorunmeyen,
Ve henuz halen asksiz ve nefretsiz,
Bazisi kar gibi gorunen o bembeyaz yildizlar
Sanki Minerva’nin kar gibi bembeyaz mermer gozleri
Ama onda mahrum olan goru hediyesinin haricindeler.
-
"Kendilerini aydin diye adlandirirlar ya, hizmetci kadini 'sen' diye cagirir, koylulere hayvana davranir gibi davranirlar. Dogru durust ogrenim gormezler, ciddi hicbir sey okumazlar, hemen hemen hicbir sey yapmazlar, bilimin sadece sozunu ederler,sanattan pek az anlarlar. Hepsi ciddidir, hepsinin yuzunden dusen bir parcadir, ciddiyet konusunda hicbiri burnundan kil aldirmaz, durmaksizin felsefe yaparlar."ť Anton Cehov, Visne Bahcesi
https://pictures.abebooks.com/BOOKSA...1701951266.jpg
"They call themselves 'Intelligentsia'ť they say 'thou'ť and 'thee'ť to the servants, they treat the peasants like animals, learn nothing, read nothing serious, do absolutely nothing, only talk about science, and understand little or nothing about art. They are all serious; they all have solemn faces; they only discuss important subjects. They're all serious, significant, they talk philosophy."
-
“Eski zamanlarda Polikrat adinda birinin mutlulugu oylesine buyukmus ki, basina bir sey gelmesinden korkarak, Tanrilari yumusatmak icin yuzugunu adak vermis. Boyle bir soylence biliyor musun? Tipki Polikrat gibi bende mutlulugumun buyuklugunden korkuyorum. Garip degil mi? Sabahtan aksama dek yuregimi, tum benligimi sevinc dolduruyor yalnizca, sanki icimde baska duyguya yer kalmiyor. Huzun, uzuntu, can sikintisi nedir bilmiyorum hayli zamandir. Cok ciddiyim. Anlamiyorum bir turlu.”
“Bunda anlamayacak ne var? Sevinc olagandisi bir duygu degil ki. Sevinc de oteki duygular gibi normal insanlarin tadabilecekleri bir duygu. Insanoglu akil ve ahlak yonunden gelisip yuceldikce daha bir ozgurlesir, yasamdan alacagi zevk artar. Sokrates, Diyojen, Marcus Aurelius elem nedir bilmezlerdi, onlar yalniz sevinc duyarlardi. Havarilerden biri ne demis? ‘ Sevincin surekli olsun.’ Sende sevincli ve mutlu ol.”
http://anton-chekhov.com/wp-content/...1909175570.jpg
"In ancient times a happy man grew at last frightened of his happiness ¬¬it was so great!¬¬ and to propitiate the gods he brought as a sacrifice his favourite ring. Do you know, I, too, like Polykrates, begin to be uneasy of my happiness. It seems strange to me that from morning to night I feel nothing but joy; it fills my whole being and smothers all other feelings. I don't know what sadness, grief, or boredom is. Here I am not asleep; I suffer from sleeplessness, but I am not dull. I say it in earnest; I begin to feel perplexed."
"But why?" the monk asked in wonder. "Is joy a supernatural feeling? Ought it not to be the normal state of man? The more highly a man is developed on the intellectual and moral side, the more independent he is, the more pleasure life gives him. Socrates, Diogenes, and Marcus Aurelius, were joyful, not sorrowful. And the Apostle tells us: 'Rejoice continually'; 'Rejoice and be glad.'"
-
Gulmeyen Kadin (Ninotchka, 1939), Yonetmen: Ernst Lubitsch
https://78.media.tumblr.com/7b3ca92c...m4tlo1_500.gif
-
"Opucuk, sozler gereksizlesince konusmayi kesmek icin doga tarafindan yaratilmis hos bir hiledir. / Un bacio č un bel trucco progettato dalla natura per fermare il discorso quando le parole diventano superflue. / A kiss is a lovely trick designed by nature to stop speech when words become superfluous." Ingrid Bergman
https://pbs.twimg.com/media/DUlK-uBWsAEjKzm.jpg
Ingrid Bergman, Cary Grant ile Hitchcock'un Asktan da Ustun (Notorious, 1946) filminde
-
https://kultguyskeep.files.wordpress...ne-femme_4.gif
Jean-Paul Belmondo ve Anna Karina, Godard’in Kadin Kadindir (Une Femme Est Une Femme - A Woman Is a Woman, 1961) filminde
-
Sanirim seni ozluyorum / Non so se mi manchi
Sanirim seni affediyorum / non so se ti perdono
Yoluma ciktigin icin mutluyum / Sono lieto che tu abbia preso il mio posto
https://pbs.twimg.com/media/DUuPDshXcAA4154.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=tAmQ...ature=youtu.be
-
Italyan sehir peyzaj ressami ve ressam Canaletto'nun yegeni Bernardo Bellotto’nun dogum yildonumu (30 Ocak 1721)
Vista dell'entrata dell'Arsenale (View of the Entrance to the Arsenal, 1732)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...he_arsenal.jpg
-
Ingiliz yazar ve sair Walter Savage Landor’un dogum yildonumu (30 Ocak 1775)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...d-my-wheel.jpg
Anacigim,kirmanimi ceviremem
Parmaklarim durdu,dudaklarim kurudu
Demek sen de duydun ayni duyguyu;
Ama kim benim gibi duyabilir bunu.
Artik ondan nasil kuskulanabilirim
Butun erkekler yalanci olsa bile
O her zaman benim mavi gozlum derdi
Dudaklarimin tatli olduguna yemin ederdi.
http://www.azquotes.com/picture-quot...r-37-33-18.jpg
Hickimseyle ugrasmadim, cunku hickimse deymezdi ugrasmaya.
Dogaya asik oldum, ve, Dogadan sonra, Sanata:
her iki eli isittim yasamin atesi onunde;
o batar; ve ben hazirim gitmeye.
-
Ingiliz sair John Keats, When I Have Fears sonesini 30 Ocak 1818’de tamamladi.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...have-fears.jpg
Sona erebilecegimin korkulari ellerine gecirince beni
Kalemim kaynasan beynimden bilgiyi azar azar toplamazdan once,
Ustuste yuksekce yigilmis kitaplarin onunde dizilmis karakterlerde,
Iyice olgunlasmis tahili tutan zengin bugday ambarlari gibi;
Farkina vardigim zaman gecenin yildizli yuzunun uzerinde,
Yuce bir ask oykusunun dev gibi bulutlu sembollerini,
Ve dusundugum zaman asla yasamayabilecegimi izinden gitmeye
Onlarin golgelerinin, rastlantinin buyulu eliyle;
Ve hissettigim zaman, bir zamanin guzel yaratigi,
Senin ustune bir daha bakmayacagimi,
Asla keyfini cikarmayacagimi perilerle ilgili guclulugunun icersinde
Isigi yansitmayan askin;-- o zaman sahilinin ustunde
Engin dunyanin tek basina durur, ve dusunurum
Yoklugun icine batip kayboluncaya dek ask ve un.
-
Fransiz yazar Jules Verne’nin Seksen Gunde Devri-Alem (Around the World in 80 Days - Il giro del mondo in 80 giorni) romani 30 Ocak 1873’de Fransa’da yayinci Pierre-Jules Hetzel tarafindan yayinlandi.
"Bu konuda haklisiniz. Fransiz misiniz?"
"Evet, Parisli."
"Oyleyse saklabanlik yapmayi iyi bilirsiniz?"
"Aslinda," diye cevap verdi bu sozleri milliyetine hakaret olarak algilayan Passepartout,
"Biz Fransizlar da en az siz Amerikalilar kadar iyi saklabanlik yapariz!"
http://manybooks.net/original_covers...t9480day11.jpg
“That's true. You're French, right?”
“Yes, a thoroughgoing Parisian.”
“So you must be good at sneering and smirking?”
“Oh ye gods,” Passepartout replied, aggravated at seeing his nationality inspire this question
“It’s true, we Frenchman are good at sneering and smirking – but no more than you Americans!”
-
2 Akademi, 3 Golden Globe, 2 BAFTA Odulu sahibi Amerikali aktor Gene Hackman’in dogum gunu (30 Ocak 1930)
https://media.giphy.com/media/cLR3QPAPU6JfW/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/FfrlRYkqKY1lC/giphy.gif
-
-
Amerikali yazar Richard Brautigan’in dogum yildonumu (30 Ocak 1935)
"O zamanlar, giymeye zorlandigim o alay edilecek kadar eskimis tenis ayakkabilarinin anlamiyla, devlet yardimi aldigimiz ve devlet yardiminin da, dogasi geregi, bir cocugun gurur duymasi icin verilmedigi gercagi arasinda iliski kuramayacak kadar naif ve saftim.
Yeni bir cift tenis ayakkabisi aldigimda, dunyaya bakisim birden degisirdi. Yeni bir insan olurdum, dunya uzerinde yeniden gururlu yurumeye baslardim ve dua ederken yeni bir cift tenis ayakkabisi almama yardim ettigi icin Tanri'ya sukrederdim." Yani Ruzgar Her Seyi Alip Goturmeyecek
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"I was too young and naive then to link up the meaning of those ridiculingly defunct tennis shoes that I was forced to wear with the reality that we were on Welfare and Welfare was not designed to provide a child with any pride in its existence.
When I got a new pair of tennis shoes, my outlook on life immadiately changed. I was a new person and proud to walk on the earth again and thanked God in my prayers for helping me get a new pair of tennis shoes."
“Sanirim kim oldugumu merak ediyorsun ama ben surekli bir adi olmayanlardanim. Adim sana bagli. Aklindan gectigi gibi seslen bana.
Eger uzun zaman once olmus bir seyi dusunuyorsan, diyelim biri sana bir sey sormustu ve sen de cevabiniý bilmiyordun.
Iste benim adim o.
Belki cok siki bir yagmur vardi.
Iste benim adim o.
Belki bir nehre bakakaldin. Yaninda seni seven birileri vardi. Neredeyse dokunacaklardi sana. Daha onlar dokunmadan hissetmistin bunu. Sonra dokundular.
Iste benim adim o.
Belki uzanmistin yatakta, uykuya dalacaktin neredeyse ve birden bir seylere gulmeye basladin, kendinle ilgili bir sakaya, gunu bitirmek icin guzel bir yol.
Iste benim adim o. “ Karpuz Sekerinde
https://bookquotemonster.files.wordp...melonsugar.png
“I guess you are kind of curious as to who I am, but I am one of those who do not have a regular name. My name depends on you. Just call me whatever is in your mind.
If you are thinking about something that happened a long time ago: Somebody asked you a question and you did not know the answer.
That is my name.
Perhaps it was raining very hard.
That is my name.
Or somebody wanted you to do something. You did it. Then they told you what you did was wrong—“Sorry for the mistake,”—and you had to do something else.
That is my name.
Perhaps it was a game you played when you were a child or something that came idly into your mind when you were old and sitting in a chair near the window.
That is my name.
Or you walked someplace. There were flowers all around.
That is my name.
Perhaps you stared into a river. There as something near you who loved you. They were about to touch you. You could feel this before it happened. Then it happened.
That is my name.”
-
Amerikali sair Ezra Pound, 30 Ocak 1935’de Benito Mussolini ile bulustu ve kendisine Cantos’da parcalar okudu.
https://i0.wp.com/www.gordsellar.com...5%2C1200&ssl=1
https://mauriciocorreoblog.files.wor...6_1280x720.jpg
Ve sonra indik gemiye,
Surduk karinayi dalgalara, ilerledik tanrisal denizde, ve
Direkle yelken taktik o yagiz gemiye,
Koyun tasiyordu, ve aglayisla agir
Bedenlerimizi de, ve kic taraftan esen yeller
Sisirip yelkenleri tasidi bizi oteye,
Suslu hotoz takan tanrica Circe’nin teknesidir bu.
Yekeyi zorlarken ruzgar, oturduk geminin ortasinda sonra,
Boylelikle gergin yelkenle, gun sonuna dek sefer ettik deniz ustunde.
-
1 Akademi, 2 Golden Globe, 2 Emmy, 1 BAFTA Odulu sahibi Ingiliz televizyon ve sinema aktrisi Vanessa Redgrave’in dogum gunu (30 Ocak 1937)
https://media.giphy.com/media/K35IUuiK7KBvG/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/ZJMls4ufu5ppS/source.gif
-
Hindistan’in ruhani lideri Mahatma Gandi'nin olum yildonumu (30 Ocak 1948)
http://www.azquotes.com/picture-quot...i-34-41-10.jpg
"Kimseye kirli ayaklariyla beynimde gezme firsati vermem"
https://www.goalcast.com/wp-content/...-Happiness.jpg
"Mutluluk dusundugunuz, soylediginiz ve yaptiginiz sey uyumlu oldugunda ortaya cikar."
http://aforismi.meglio.it/img/frasi/...ta-destino.jpg
"Dusunceleriniz pozitif olsun, cunku dusunceleriniz sozleriniz olur.
Sozleriniz pozitif olsun, cunku sozleriniz davranisiniz olur
Davranislariniz pozitif olsun, cunku davranislariniz alliskanliklariniz olur
Aliskanliklariniz pozitif olsun, cunku aliskanliklariniz degeriniz olur
Degerleriniz pozitif olsun, cunku degerleriniz kaderiniz olur."
-