-
Ingiliz casusluk romanlari yazari John Le Carré'in (David John Moore Cornwell) dogum gunu (19 Ekim 1931)
"Cok mutsuz cocukluklari olan insanlar kendilerini yaratma konusunda cok iyidirler. Ben bir yalanciyim. Yalan soylemek icin dogdum onun icin yetistirildim, isi yalan soylemek olan bir sektor tarafindan egitildim, yazar olarak orada tecrube edindim."
https://3.bp.blogspot.com/-NOwFu_Jdc...1600/carre.jpg
"People who've had very unhappy childhoods are pretty good at inventing themselves. I'm a liar.Born to lying, bred to it, trained to it by an industry that lies for a living, practised in it as a novelist."
-
Amerikali Psisik konular yazari Sylvia Browne’nun dogum yildonumu (19 Ekim 1936)
“Itibarinizi zedelemeye calisan insanlar olabilir. Bu elbette sizin caninizi acitacaktir ancak yapmaniz gereken, durumun gecici oldugunu dusunup ileriye bakmaktir. Onemli olan, diger insanlarin soylediklerinden ve dusunduklerinden cok,sizin kendinizle ilgili bildiginiz gerceklerdir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1Y6LWC4tkL.jpg
“People may try to ruin your reputation and this can hurt. But remember, it can only hurt your feelings. The world will forget, so don't hold on to bad publicity or what other say. You know the truth, so let the rest of it go.”
-
Cok yonlulugu ve dogustan gelen yetenegi nedeniyle en buyuk Italyan aktrisleri arasinda yer alan, zengin hanimefendiden, ogretmene, parlak Italyan komedilerinden cesitli karakterleri yorumlayan Italyan aktris Mariangela Melato'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1941)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...elato_1972.jpg
https://78.media.tumblr.com/d5cdb31a...d7lko1_400.gif
https://78.media.tumblr.com/e471b2e7...d7lko1_400.gif
-
Ingiliz roman yazari Philip Pullman’in dogum dogum gunu (19 Ekim 1946)
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-35-35-06.jpg
“Hikayeler; beslenme, barinma ve arkadasliktan sonra, dunyada en cok ihtiyac duydugumuz seydir.”
“Cocuklar, sevgiye ve yemege ve temiz havaya ve oyuna ihtiyac duyduklari kadar sanata ve hikayelere ve siirlere ve muzige de ihtiyac duyar. Eger bir cocuga yiyecek vermezseniz, bunun hasari cabucak gorunur hale gelir. Eger bir cocuga temiz hava ve oyun vermezseniz bunun da hasari gorulebilir ama cok hizli bir sekilde degil. Eger bir cocuga sevgi vermezseniz bunun zarari birkac yil boyunca gorulmeyebilir ama kalicidir.
Fakat bir cocuga sanat ve hikayeler ve siirler ve muzik vermezseniz bunun hasarini gormek o kadar kolay olmaz. Yine de oradadir. Bedenler yeterince sagliklidir; kosabilirler ve atlayabilirler ve yuzebilirler ve aceleyle yemek yiyebilirler ve cocuklarin genellikle yaptigi gibi cok fazla gurultu cikarabilirler, fakat yine de bir seyler ek******.
Dogrudur, bazi insanlar sanatin herhangi bir turu ile karsilasmadan yetismislerdir ve mukemmel bicimde mutludurlar ve iyi yasarlar ve degerli bir hayatlari vardir ve bazilarinin evlerinde hic kitap yoktur ve resimlere de pek deger vermezler ve muzigin onemini de goremezler. Evet, bu olabilir. Boyle insanlar taniyorum. Iyi komsular ve faydali vatandaslar…”
http://www.alma.se/upload/alma/bilda...05/2005_07.jpg
“Children need art and stories and poems and music as much as they need love and food and fresh air and play. If you don’t give a child food, the damage quickly becomes visible. If you don’t let a child have fresh air and play, the damage is also visible, but not so quickly. If you don’t give a child love, the damage might not be seen for some years, but it’s permanent.
But if you don’t give a child art and stories and poems and music, the damage is not so easy to see. It’s there, though. Their bodies are healthy enough; they can run and jump and swim and eat hungrily and make lots of noise, as children have always done, but something is missing.
It’s true that some people grow up never encountering art of any kind, and are perfectly happy and live good and valuable lives, and in whose homes there are no books, and they don’t care much for pictures, and they can’t see the point of music. Well, that’s fine. I know people like that. They are good neighbours and useful citizens…”
-
-
Pulitzer Odullu Amerikali sair ve oyun yazari Edna St. Vincent Millay'in olum yildonumu (19 Ekim 1950)
https://pbs.twimg.com/media/DWnw0SOXkAAx2dV.jpg
http://golfelmcrestcc.com/wp-content...ent-millay.jpg
Ask gitti, birakti beni, gunler hep birbirinin ayni
Yemek gerek, uyuyacagim, isterim ki gece olsun
Fakat heyhat! Uyanigim, saatin agir vuruslarini duyuyorum
Isterim ki gün olsun gene, agarsin karanlik
Ask gitti, birakti beni, ne yapacagimi bilmiyorum
Su ya da bu, hepsi bir benim icin
bitirmeden birakiyorum basladigim her seyi
Ise yarar bir sey yok benim bildigim.
Ask gitti, birakti beni, komsular borc aliyorlar kapi calip
Hayat surup gidiyor gene, kemirip durmasi gibi farenin
Yarin gene yarin gene yarin gene yarin
Kucuk bir sokak ve bu kucuk ev var.
-
Amerikan asilli Ingiliz tarihi roman yazari Tracy Chevalier’in dogum gunu (19 Ekim 1962)
“Adamýn isi sir tutmakti. Bana soru sormayacagini ve ona gittigimi kimseye soylemeyecegini biliyordum. Gozunun onunden o kadar cok degerli mal gelip geciyordu ki, bu nesnelerin ardindaki oykuleri artik merak etmiyordu. Kupeleri isiga tuttu, isirdi ve gun isiginda incelemek icin disari cikti.
"Yirmi guilder" dedi.
Basimla onayladim, bana uzattigi paralari aldim ve arkama bakmadan dukkandan ciktim.
Bu parayi asla harcayamayacaktim.” Inci Kupeli Kiz
https://images-na.ssl-images-amazon....1Xg3PAEfuL.jpg
“The man’s trade was keeping secrets. I knew that he would ask me no questions, nor tell anyone that I had gone to him. After seeing so many goods come and go, he was no longer curious about the stories behind them. He held the earrings up to the light, bit them, took them outside to squint at them.
“Twenty guilders,” he said.
I nodded, took the coins he held out, and left without looking back.
I would never spend them.”
“Annemin soyledigi gibi nesneleri yerinden oynatip sonra onlara hic dokunulmamis gibi eski yerlerine koymanin bir yolunu bulmaliydim.
Mektup masanin kosesine yakin bir yerde duruyordu. Eger basparmagimi mektubun bir kenarinai ikinci parmagimi da oteki kenarina koyarsam ve en kucuk parmagimi da masanin kenarina dayarsam, mektubu kaldirip masanin tozunu alabilir ve mektubu tekrar yerine yerlestirebilirdim.”
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...5%7DImg400.jpg
“As my mother had said, I would have to find a way to move things yet put them back exactly as if they had not been touched.
The letter lay close to the corner of the table. If I placed my thumb along one edge of the paper, my second finger along another, and anchored my hand with my smallest finger hooked to the table edge, I should be able to move the letter, dust there, and replace it where my hand indicated.”
-
Amerikali roman yazari David Vann’in dogum gunu (19 Ekim 1966)
“Biraz tutulmussun galiba, dedi teyzesi, gulumseyerek. Birden Galen'in kafasina dank etti. Teyzesi ondan nefret ediyordu. Gun gibi ortadaydi bu. Galen teyzesini severdi, onun da kendisini sevdigini zannetmisti, fakat simdi onun annesinden ve annesinin uzantisi olan kendisinden nefret ettigini anlayabiliyordu. Teyzesinin yuzunde kotucul bir gulumseme vardi.” Pislik
https://img.washingtonpost.com/rf/im...EeGtWSmdZJSvTg
“You look a little stiff, his aunt said, smiling. And suddenly he understood. His aunt hated him. It was instantly clear. He liked her, and he had thought she liked him, but now he could see that she hated his mother and hated him as her extension. Her smile all meanness.”
“Hatiralarin , gercekte olduklarindan daha zengin olduklarini anladim ; gecmise yolculuk insani hatiralarina yabancýlastirir sadece . Hayatimizi , hatta kendimizi hatiralarin uzerine kurmussak eger , eve donus bunu da alir elimizden.” Bir Intihar Efsanesi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Memories are infinitely richer than their origins, I discovered; to travel back can only estrange one even from memory itself. And because memory is often all that a life or a self is built on, returning home can take away exactly that.”