Küçük bir Rus kız, Belarus'taki Ozarichi Kampının kurtuluşundan hemen sonra ölen annesine dokunuyor. Mart 1944
https://i.hizliresim.com/vJDNqr.jpg
Printable View
Küçük bir Rus kız, Belarus'taki Ozarichi Kampının kurtuluşundan hemen sonra ölen annesine dokunuyor. Mart 1944
https://i.hizliresim.com/vJDNqr.jpg
Cumhuriyetçi Reichsbanner tarafından düzenlenen Büyük Anti-Hitler mitingi. 2 ocak 1931
https://i.hizliresim.com/1GoZX5.jpg
Large Anti-Hitler demonstration at the Berlin Sportpalast on December 2, 1931, organised by the Republican Reichsbanner, an organization whose goal was to defend parliamentary democracy against internal subversion and extremism from the left and right.
Balkan Savaşları sırasında koleradan ölen Osmanlı askerleri İstanbul yakınlarında rastgele araziye atılıyor. 1913
Mikrobun yayılmasından endişe edildiği için cenazelerin taşındığı arabalarda arazide bırakılıyor.
https://i.hizliresim.com/LO6RLV.jpg
Kirli sular, hijyen olmayan gıdalar ile bulaşan kolera mikrobu bağırsaklara yerleşerek 5-6 gün içinde ağır ishal ve kusma şeklinde kendini belli eder.
Balkan savaşında temizlik kuralları öğretisi zayıf olan halk ile ordusundan imamı eksik etmeyen ama doktor bulundurmayı akıl edemeyen ordu yönetimi onbinlerce anadolu evladını koleradan kaybetti.
Zaman zaman yenildiğimiz cephelerde düşman, ordumuzu kolera salgınından çekindiği için takip etmedi.
Zaten sağ kalanlarıda kolera öldürüyordu.
Bülent Ecevit, suikast girişiminden hemen sonra Gerede mitinginde, gergin ve stresli 1977
https://i.hizliresim.com/rJDN7P.jpg
Bülent Ecevit seçim kampanyası için gittiği İzmir hava meydanında 29 Mayıs 1977 cumartesi günü kontrgerilla tarafından düzenlendiği iddia edilen suikasttan sağ kurtuldu. Bu suikast girişiminden bir hafta sonra yapılan 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41'e çıkarmayı başardı. Bu oy oranı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti.
Büyük mali buhran sırasında Wall Street'te intihar. 1929
https://i.hizliresim.com/7yL14l.jpg
Tarihimizeki en büyük bozgunlardan olan birinci balkan savaşı sırasında (8 Ocak 1912-23 Ocak 1913) harbiye nazırı ve osmanlı orduları başkomutanıdır.
https://i.hizliresim.com/0GZWk8.png
Onun nazırlığı döneminde Arnavutluğa kadar dayanan balkan toprakların hepsi kaybedilmiş, Edirne bile elden çıkarak ordu Çatalca'ya kadar geri çekilmiştir.
https://i.hizliresim.com/Ayb8q0.jpg
Başarısızlığının en önemli sebebi de Nâzım Paşa'nın Colmar von der Goltz tarafından hazırlanan gerçekçi nitelikte ve stratejik savunma prensibini benimsemiş Osmanlı harekat planlarının selefi Ahmet İzzet Paşa'nın aksine reddi ve seferberlikte dahil savaşa hazırlıkta pek çok konuda yaptğı ihmallerdir.
Reddedilen planda Osmanlı ordusu Makedonya'da savunma halinde kalacak ve eğer gerekirse aşamalı olarak düşmana kayıp verdire verdire gücünü kıra kıra Arnavutluk'a çekilecekti.
Oysa ki Nâzım Paşa'nın planına göre önce Sırplar üzerine yürünüp Sırp ordusu yenilecek ardından Yunan ve Bulgar Ordularına ani hücumlarla saldırılıp durdurulacak ve bu devletlerin ülkelerinin birinin veya birkaçının üzerine yürünmeye başlandığında onları koruyan büyük devletler (İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan, Prusya) 1897 Osmanlı-Yunan Savaşındaki gibi Osmanlı ilerlemesini durdurmak için diplomatik müdahalede bulunacak ve sonuçta Osmanlı İmparatorluğu toprak kaybına uğramadan aksine belki minik toprak kazançları ile bu savaşı sonlandıracaktı.
https://i.hizliresim.com/4GnWkL.jpg
Ancak bu plan başarısız olmaya mahkumdu zira Osmanlı devleti seferberliğini tamamlayamamış ve savaş öncesi ağır hatalar yapmıştı. Ordular hedeflenen sayının çok altındaydı, donanma ve kuvvetler dağınık konumdaydı.
Asker eğitimsiz haldeydi buna karşın geçen zamanda Balkan devletleri Osmanlının aksine ordu ve donanmalarını iyi şekilde güçlendirmişlerdi.
Ayrıca Nâzım Paşa Sırpların gücünü ya hafife almış veya istihbarat hatası ile yanılgıya düşmüştü. Savunma planlarının aksine Ferdinand Foch tarafından geliştirilen Fransız saldırı doktrinini benimseyip buna göre seferberlik doğru düzgün tamamlanmadan orduyu doğrudan saldırıya yönlendirmek Kumanova Muharebesi, Kırkkilise (Lozengrad) Muharebesi gibi bu amaçla yapılan, düşmana cepheden saldırıyı öngören muharebeler Osmanlı için yıkım olmuştur.
Bu başarısızlıktan sonra 23 Ocak 1913 tarihinde Sadrazam Kâmil Paşa'nın hükümetine karşı İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından düzenlenen Bâb-ı Âli Baskını sırasında vurularak öldürüldü.
1912 yılında Balkan Devletlerinin topraklarını genişletme konusundaki hayallerini gösteren harita
https://i.hizliresim.com/vJDA5z.png
Savaş başladığında, Balkanlardaki Osmanlı Orduları toplamda 12.024 subay, 324.718 asker, 47.960 yük, binek hayvanı ve savaş atı, 2.318 top ve 388 makineli tüfekten oluşmaktadır.
Bunlardan 920 subay ve 42.607 askerde geri hizmette idi böylece 3 orduya dağılmış 293.206 subay ve asker kalıyordu ve bunlar da 4 orduya bölünmüştü.
Bunun karşısında ise 3 Slav ittifak gücü (Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ) genişleme planları içinde ordularını konuşlandırmıştı.
Sırplar ve Karadağlılar Sancak eyaletinde, Bulgar ve yine Sırplar Makedonya'da ve Trakya'da idi ve 346.182 askerden oluşan Bulgar ordusu Trakyayı hedeflemişti.
Karşısında 96.273 asker ve 26.000 garnizon askerinden oluşan Osmanlı Trakya ordusu (Doğu Ordusu) bulunmaktaydı.
Kalan Osmanlı ordusu ise 200.000 kişiydi ve Makedonya'da konuşluydu.
Karşısında ise 234.000 Sırp ve 48.000 Bulgardan oluşan Sırp komutanlığının emrinde bir ordu ve 115.000 kişilik Yunan ordusu bulunmaktaydı.
Bağımsız statik muhafız güçlerinden oluşan tahkim edilmiş Yanya ve İşkodra şehirlerine doğru Osmanlı Makedonya ve Vardar ordularında karşı (Batı Ordusu) dağılmış vaziyetteydi.
Yunanlar Epir ve İşkodra'ya doğru mevzilenmiş iken kuzey Arnavutluk'ta Karadağlılar da Osmanlı'ya karşı mevzilenmişti.
Bulgaristan, askeri açıdan bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Balkan Devletleri içindeki en güçlü orduya sahip devletlerden biri oldu. 4 devletin en güçlüsüydü.
https://i.hizliresim.com/3pVWL0.jpg
Rus ve yabancı yardımları sayesinde oluşturulmuş iyi donanımlı, iyi eğitimli ve güçlü bir orduya sahipti.
Bulgaristan'da 4.3 milyon nüfusa karşılık 599,878 askerden oluşan bir ordu bulunmaktaydı.
9 piyade tümeni, 1 süvari tümeni ve 1,116 topu vardı.
https://i.hizliresim.com/ROv8k7.jpg
Bulgaristan savaşta Trakya ve Makedonya'ya yı hedeflemişti.
Ana kuvvetler Trakya'da 3 ordu şeklinde teşkilatlanmıştı.
1. Bulgar Ordusu 79.370 askerle general Vasil Kutinçev komutasında 3 piyade tümeni ile Yambol'un güneyinde konuşlanmıştı ve Tunca nehri boyunca harekat yapacaktı.
2. Bulgar Ordusu ise 122.748 asker ile general Nikola İvanov emrinde 2 piyade tümeni ve 1 piyade tugayından ibaretti. İlk ordunun hemen batısında ana hedef olarak Edirne'yi ve güçlü istihkamlarını almayı hedefleyecekti.
Plana göre 3 piyade tümeninden oluşan Radko Dimitriev komutasındaki 94,884 asker mevcuduna sahip 3. Bulgar Ordusu ise önce 1. Bulgar Ordusu'nun arkasına gizlenip, yayılan süvari kuvvetleri ile Osmanlı odaklarından gizlenecek; ardından sürpriz şekilde Istranca Dağları'nı aşıp, saldırıya geçip doğruca (Kırk Kilise) adıyla da bilinen Kırklaleli ve mevzilerine saldıracaktı.
49.180 kişilik 2. Piyade Tümeni ve 48.523 kişilik 7. Piyade Tümeni ise bağımsız bir rol üstlenecek ve Batı Trakya ile Doğu Makedonya'da harekat düzenleyip müttefik ülkelerin ordularıyla birlikte buraları ele geçirecekti.
Sırbistan 2.912.000 kişilik nüfusa karşılık 255.000 kişilik bir orduya ve 228 topa sahipti. Ordu, 10 piyade tümeni 2 bağımsız tugay ve bir süvari tümeni şekliden Eski Savaş Bakanı General Radomir Putnik emrinde teşkilatlanmıştı.
https://i.hizliresim.com/zJDO47.jpg
Sırp Yüksek Komuta konseyi savaş öncesi tatbikatlarında Üsküp'den hemen önce Ovče Pole platosunda nihai bir meydan savaşı ile Osmanlı'nın Vardar ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmayı hedeflemişti.
Ana kuvvetler 3 ordu ile Üsküp'e ve ötesine ilerlerken, bir tümen ve bir bağımsız tugay Yeni Pazar sancağındaki Karadağlılar ile birleşip birlikte harekat düzenleyecekti.
https://i.hizliresim.com/Oyl8M4.jpg
132.000 askerden oluşan 1. Sırp Ordusu, General Petar Bojović emrindeydi ve güç, olarak diğer Sırp Orduları içinde en güçlüsüydü. Üsküp yakınlarında merkezdeydi.
2. Sırp Ordusu, 74.000 askerle General Stepa Stepanović'in komutasındaydı. 1. Sırp Tümeni yanında müttefik Bulgaristan'ın 7. Rila Tümeni'nde birlikte hareket etmekteydi.
Ordunun sol kanadını oluşturup Makedonya'nın Stracin şehri ve ötesine doğru ilerlemekle görevliydi.
Bulgar tümeni her ne kadar harekat öncesi Sırp ve bulgar ordusunun anlaşmalarına uygun şekilde hareket etmesi yönünde anlaşmaya karşın; savaşın başlamasında sonra General Stepanoviç'in emirlerine uymayı bırakıp, sadece Bulgaristan Yüksek Komuta Merkezi'nin emirlerini uygulamaya başladı.
3. Sırp Ordusu, General Božidar Janković komutasında 76.000 askerden oluşmaktaydı ve Kosova'yı ele geçirip ardından diğer ordularla Ovče Polje platosunda, Osmanlı Vardar Ordusu ile yapılacak nihai savaşa katılacaktı.
Bunun yanında 2 önemli askeri yığınak ta Kuzeybatı Sırbistan ve karşısındaki Sırp-Avusturya Macaristan sınırına yapılmıştı.
https://i.hizliresim.com/POV2Qd.jpg
Bu ordulardan biri 25.000 kişilik General Mihail Zhivkovich emrindeki Ibar Ordusu diğeri ise Yarbay Milovoje Anđelković emrinde 12.000 kişilik Javor Tugayı idi.
Yunanistan, bu sırada 2,666,000 nüfusa sahipti ve üç müttefik içinde en zayıfıydı. 16 yıl önce 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı esnasında Osmanlı'ya yenilmişti.
Ancak kara ordusunun bu zayıflığına karşın Yunanistan güçlü, kayda değer deniz gücüne sahip tek balkan ülkesiydi ve bu diğer iki müttefik için önemliydi. Çünkü Anadolu'da bulunan Osmanlı Birlikleri bu sayede Asya kıtasından Avrupa'ya kolayca nakledilemeyeceklerdi.
Sofya'da süre gelen ittifak görüşmelerinde Yunan Büyükelçisi ittifakta Yunanistan'ın girişinin başı çekeceğini şu sözlerle belirtmişti. "Yunanistan savaş desteği olarak 600.000 asker sağlayacaktır. 200.000 asker muharebe alanında ve donanma ile 400.000 askerin Türkiye'de Selanik ve Çanakkale arasında durdurulmasını sağlayarak..."
https://i.hizliresim.com/Ey0Wrg.jpg
Savaş başlamadan önce Yunan Kara Ordusu, 1911'de çağrılan Fransız uzmanların gözetiminde yeniden yapılandırılmaktaydı. Bu uzmanların gözetiminde Yunanlar kendi ana formasyonlarının yanında üçgen piyade sistemini benimsediler ama bundan önemlisi oluşturdukları seferberlik sistemi 1897'de silahlandırdıklarından çok daha fazla kişinin silahlanmasına imkan veriyordu; yabancı uzmanlar yaklaşık 50.000 kişiyi silahlandırabileceklerini öngörürken Yunanlar 125.000 kiyi silahlandırarak Osmanlı Devleti üzerine sürdüler.
https://i.hizliresim.com/jQDrXW.jpg
Bir de bunun üstüne ulusal muhafızlardan, yedeklerden 140.000 kişi daha seferber edilip savaşa sokuldu.
1897'de olduğu gibi 2 grup ordu oluşturuldu ve coğrafi ayrıma göre ad verilip bu ordular mevzilendi.
Epir ve Teselya orduları.
Osmanlı Devletinde ise sorunlar çok fazlaydı. 1908 yılındaki II. Meşrutiyet'in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekteydi ve I. Balkan Savaşı öncesi İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası arasında çekişme yaşanmaktaydı. Diğer taraftan Osmanlı Ordusu, Trablusgarb'ta İtalyanlar ile savaşırken, Yemen'de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düşerek, Rumeli'deki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen'e gönderdi.
https://i.hizliresim.com/YO98Vj.jpg
Bunun yanında bir diğer sorun da nüfustu. Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusu 1912 yılında 26 milyon olsa da; bunun sadece 6.1 milyonu Balkanlar'da yaşıyordu. Dahası bu nüfustan hiç askerlik yapmayan Hristiyan ahaliyi düşünce geriye sadece 2.3 milyonluk bir Müslüman Türk nüfus çıkıyordu ki, Anadolu'dan takviye almadan Rumeli'deki halktan bir ordu oluşturulmak istense sadece bu 2.3 milyonluk kesimden çıkartılmak zorundaydı.
https://i.hizliresim.com/jQDrAj.jpg
Bunun yanında İmparatorluk bir de Trablusgarb'da İtalyanlar ile savaş içindeydi ve Donanma'nın bir kısmı 12 adalara saldıran ve işgal eden İtalyan donanması ile uğraşmakta veya Trablusgarb'a askeri destek sağlamaktaydı. Dahası İtalyan donanması Beyrut Deniz Muharebesi gibi deniz savaşları ile Osmanlı donanmasının savaş ve taşıma yapan bir kısım gemilerini yok etmişti.
Yine Trablusgarb Savaşı için bir kısım subay ve asker Libya'daydı. İtalyanlarla olan Trablusgarb Savaşı, ancak I. Balkan Savaşı'nın çıkmasından birkaç gün sonra 15 Ekim 1912'de sonra erdirilebildi. Trablusgarb'ın Osmanlı'nın elinden çıkması, Rodos'u da içine alan 12 adaların ise İtalya'dan antlaşma masasında geri alınabilecek iken; Balkan savaşında Yunanlar tarafından işgal edilmesini engellemek için geçici olarak İtalyanların eline bırakılması ile sonuçlandı
(1. Dünya Savaşında Osmanlı ve İtalya ayrı taraflarda savaşa girince zaten fiilen işgal altındaki 12 adalar resmen İtalyanlarca işgal edilip İtalyan toprağı oldu). Ayrıca Osmanlıların bir kısım kuvvetlerini de Balkanlara geç aktarmasına veya hiç aktaramamasına sebep oldu. Osmanlı, I. Balkan Savaşı öncesi Balkanlarda ordularının yerini sağlamlaştırabilecek bir hamle yapamadı.
Almanların yardımıyla orduda bir kısım modernizasyonlar yapılmışsa da bunlar yetersizdi, Osmanlı İmparatorluğu hala askeri refomlarına ve orduya bir şekil verememişti. İşin daha da kötüsü ordunun siyasetin içine düşmesi yanında Rumeli'de ikmal yollarında yaşanan sorunlardı.
Rumeli'deki Osmanlı Demiryolu ağı, Rumeli'ye ulaşmak için, korumak için zayıf ve asker taşımak için yetersiz bir durumdaydı. Anadolu ile bağlantıda sorunlar yaşanmaktaydı.
Deniz yolunda ise Yunanlar donanmalarını geliştirmişler ve Osmanlılardan denizde üstün bir konuma erişmişlerdi.
https://i.hizliresim.com/2ElWPN.jpg
Dahası I. Balkan Savaşı'nın hemen öncesi Osmanlı Yüksek Komutası Balkanlardaki 70.000 askerin ve bunların bulunduğu mobil askeri birliklerin tasarruf ve yaş haddi gerekçeleriyle terhis edilmesine karar vererek ölümcül bir hata yaptı; tecrübeli askerlerden yoksunluk, ve böyle büyük çapta bir askeri terhis Balkan Savaşı'nda Osmanlının felaketini hazırlayan en büyük nedenlerden biri oldu.
https://i.hizliresim.com/DyAWGl.jpg
Yine Osmanlı Ordusu iki tür birlikten oluşmaktaydı Nizam denen birlikler düzenli ve iyi donanımlı askerlerden oluşmaktaydı buna karşın Redif denen takviye (yedek) askeri kuvvetler ise disiplinsiz ve tecrübesiz, eğitimsiz askerlerden oluşmaktaydı en önemlisi topçu başta olmak üzere yetersiz ekipmanlara sahipti.
bunun yanında Yunanlar, Bulgarlar veya Sırpların aksine Osmanlı seferberlik sistemi eski ve hantal bir pozisyondaydı. Öyle ki I. Balkan Savaşı boyunca, hiçbir zaman hedeflediği sayıya ulaşamadı. Osmanlının savaş öncesi Rumeli'de 3 ordusu vardı.
Bunlardan biri Makedonya Ordusu, diğeri Vardar ordusu (ikisinin birleşimi batı ordusunu oluşturmaktadır) ve sonuncusu Trakya Ordusu (doğu Ordusu) idi, bu orduların toplamda 1.203 hareketli ve korumalı bölgelerde 1.115 sabit topu vardı.
Karadağ, Balkan Yarımadasındaki en küçük uluslardan biriydi. Nüfusu azdı. Fakat Karadağ bu az nüfusa rağmen savaş için 45.000 kişilik bir ordu çıkardı.
https://i.hizliresim.com/3pVrP2.jpg
Karadağ, 1876 yılında sırplarla ittifak kurup Osmanlı imparatorluğu ile savaşmıştır.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya'nın yanında yer alan Karadağ, Osmanlı ordusunun önemli bir kısmını Balkanlarda meşgul etmiş ve savaşın Rusya lehine dönmesinde büyük bir etken olmuştur.
Savaş sonrası imzalanan Ayastefanos ve hemen ardından Berlin Antlaşması'yla bağımsızlığını kazanmıştır.
O tarihten beri kendilerine destek veren Rusya ile bağlarını koparmamış, savaştan sonrada yıllar boyunca Rusya'nın desteğiyle askeri becerilerini geliştirmişti.
https://i.hizliresim.com/ROvmB6.png
Ve unutmayalım. Balkan savaşı Karadağ'ın tek başına 8 Ekim 1912'de Osmanlı'ya savaş ilan etmesi ile başladı.
Diğer balkan ülkelerinin savaş ilanı 10 gün sonra olmuştur.
Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu tarafından aşırı dağlık olması nedeniyle asla fethedilemeyen tek Balkan ülkesi Karadağ idi.
https://i.hizliresim.com/LO6kEj.jpg
Hollywood’un unutulmaz klasiklerinden Casablanca’nın prömiyeri 26 Kasım 1942 New York’ta yapıldı.
Filmin ilk gösterimi, 8-16 Kasım’da Müttefiklerin Kuzey Afrika’ya yaptığı Torch (Meşale) Harekatı’ndan hemen sonraya denk getirilmişti.
Casablanca filminden sahnelerle bnm hazırladığım küçük bir müzik videosu " Melody Gardot - Baby I'm a Fool "
https://www.youtube.com/watch?v=9P8Qle-USfQ
95 yıl önce bugün, Howard Carter, Tutankamon’un mezar odasına ulaştı. 26 Kasım 1922
https://i.hizliresim.com/o6mGE9.jpg
Bu firavunun Mısır tarihinde çok fazla önemi yoktu, ancak paha biçilmez hazinesi ve mezarın açılmasıyla başladığı söylenen lanet sayesinde Tutankamon dünyaca meşhur olacaktı.
https://i.hizliresim.com/lbDJEr.png
Her şey, Lord Carnavron’un ölümüyle başladı. Herkes, Lord'un Eski Mısır'ın 18. Sülale firavunlarından Tutankhamun'un lanetine uğradığına inanıyordu. Lord, bu firavunun mezarının açılması için para harcamış ve bizzat kazılara katılmıştı. Lord Carnarvon’un ölümünü başka ölümler izledi.
Eski Mısır yazısıyla yazılmış olan bu yazılardan biri, şöyle diyordu:
"Firavunun mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır.”
https://i.hizliresim.com/ZOqvYV.jpg
Arkeolog Carter ise, Tutankhamun'un mezarında bu türden bir lanetin bulunmadığını söyledi. Onu rahatsız eden bir tek şey vardı. Mezarın altın sandukasının önünde bir lamba bulmuştu. Bu lambanın üstünde şöyle yazıyordu:
"Gizli odaya girilmesini önleyeceğim. Benim görevim, ölüyü korumak."
https://i.hizliresim.com/g9GdX5.jpg
Firavun Tutankhamun'un mezarını ziyaret eden arkeolog ve turistlerden bazıları da kısa bir süre sonra hastalanarak öldüler. Mezarın iç odalarından birinin açılışında bulunan kişilerden biri olan James Henry Breasted, ateşli bir hastalığa yakalandıysa da mezarda çalışmayı sürdürdü. 70 yaşına kadar, yani 12 yıl daha yaşadı. Amerikalı Milyarder George Jay Gould, mezarı ziyaret ettiği gün ateşlenerek aniden öldü. Arkeolog Carter'in yardımcılarından biri olan A. C. Mace, ateş nöbetlerine tutulunca işi bıraktı ve 1928'de öldü. Bir başka yardımcısı Richard Bethell, 45 yaşında kan dolaşımı yetersizliğinden öldü.
https://i.hizliresim.com/V37oEv.jpg
Bütün bu ölümlerin sebebi olarak, havalanan tozdaki bakteriler olduğu öne sürüldü. Ancak Bilim adamı Alfred Lucas, bazı bakteri örneklerini inceleyerek, bir tanesi hariç diğerlerinin zararsız olduğunu söyledi. Bir süre, mezar duvarlarını kaplayan mantarın bir alerjiye neden olduğu sanıldı. Ama bu konuda da bir kanıt getirilemedi. Eski Mısırlıların çok etkili zehirler ürettikleri biliniyordu. Açılan tüm mezarlarda böyle zehirler arandı. Ama bulunmadı.
2. Dünya Savaşı'nda Kuzey Afrika'da ölen İtalyan bir asker. Ölmeden önce çocuğunun fotoğrafına son kez bakmış.
https://i.hizliresim.com/5GvPql.jpg
2. Dünya Savaşı'ndan sonra Berlin , Temmuz 1945
https://i.hizliresim.com/Ayb4Gr.jpg
7 yaşındaki Nermin Divoviç, kuşatılmış kent Saraybosna'nın sokaklarında BM aracına yaklaştıktan sonra bir sırp keskin nişancı tarafından vurularak öldürülüyor. 18 Kasım 1994
https://i.hizliresim.com/0GZvro.jpg
16.ncı yuzyilda Halep gravürü - Matrakçı Nasuh
https://i.hizliresim.com/4Gn79J.jpg
19 Temmuz 1936'da İspanya İç Savaşı'nın patlak vermesinden sonra Barselona'da vurulmuş ölü atların arkasında mevzi alıp çatışmaya devam edenler.
https://i.hizliresim.com/JOGRWj.jpg
Benim Notum: Alttaki at hala yaşıyor sanırım. Kafasını yukarıda tutuyor.
65 km uzaktaki atom testinden yükselen mantar bulutunu izliyorlar.(O dönemde henüz radyoaktif etkiler bilinmiyor), 1955 Las Vegas
https://i.hizliresim.com/OylYaP.jpg
100 yaşında bir Japon daktilosu. 2273 karakter varmış. 1917
https://i.hizliresim.com/zJD8y9.jpg
112 yaşındaki Teimuraz Vanacha, Birinci Dünya Savaşı gazisi ve suvari oğlu Ivan Vanacha, tören çıkışı beraber yürüyorlar, Abhazya, 1980
https://i.hizliresim.com/GyJ6GV.jpg
1855'te Kırım savaşı sırasında İngiliz suvari, ilk savaş fotoğrafçısı Roger Fenton tarafından çekilmiş
https://i.hizliresim.com/yzDYj7.jpg
1880 Osmanlı İmparatorluğunda İngiliz Büyükelçiliği - İstanbul
https://i.hizliresim.com/6y1gM3.png
30 Ekim 1961’de Federal Almanya Başkenti Bonn’da her iki ülkenin Çalışma Bakanları Hans Katzer ve Cahit Talas 13 maddelik Türk – Alman İş Gücü Antlaşmasını imzalıyor
https://i.hizliresim.com/lbDJVJ.jpg
Almanya’nın iş gücü temin etmesi ve Türkiye’nin de iş gücü göndermesi ekonomik ihtiyaçlardan kaynaklanmıştır. Almanya’ya işçi gönderilmesinin ana nedeni, Almanya’dan gelen iş gücü talebidir. Almanya’nın işgücü talebi 1950’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu ülkedeki demografik yapının değişmesi (özellikle nüfus ve yaş yapısının değişmesi) ve sosyo-ekonomik yapıdaki ilerlemeler nedeniyle, çalışabilen nüfusun toplam nüfusa oranı düşmüştür.Savaş sonrası dönemde hızlı bir büyüme ortamında ortaya çıkan faktörler, özellikle Almanlar tarafından rağbet görmeyen, itibar sağlamayan, ağır fizik gücü gerektiren düşük ücretli içlerde iş gücü açığı yaratmıştır.
https://i.hizliresim.com/V37obZ.jpg
Almanya’daki durum böyle iken, Türkiye’de 2.Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Marshall yardımları sonucunda tarımda makineleşme ile kırdan kente yoğun bir göç hareketi başlamıştı.
https://i.hizliresim.com/POV8m5.jpg
Ancak ülkemizin kentleri böyle bir göçe hazırlıklı değildi. Kentlerdeki sanayi ve hizmet sektöründeki iş kapasitesi, tarımla uğraşan vasıfsız bu insanlar için yeterli değildi ve dolayısıyla gelen kitlelerin çoğunlukla işsiz ve evsiz kalmaları, kentlerde gecekondulaşma başta olmak üzere birçok sosyal ve ekonomik soruna yol açmaktaydı.
https://i.hizliresim.com/nJDzZV.jpg
Devlet tarafından da yurt dışına işçi gönderimi öncelikli olarak işçi gelirleriyle ekonominin ihtiyaç duyduğu dövizi temin etme ve ülkedeki mevcut işsizliği azaltma hedefiyle teşvik edilmiştir. Türkiye için göçün ana nedenini var olan işsizlik olduğunu söyleyebiliriz. İşsizliğin nedeni ise önemli bir iş gücü yaratan yüksek nüfus artış hızıydı.
https://i.hizliresim.com/NOoamX.jpg
Bu anlasmaya dayanarak 450 kişilik ilk işçi grubu Haydarpasa tren istasyonundan Almanya’nın Düsseldorf kentine hareket etti. Türkiye’den ilk etapta 6 bin 500 işçi talep eden Almanya’ya ilerleyen yıllarda yüz binlerce Türk işçi ve aileleri göç etti.
https://i.hizliresim.com/mJDOB0.jpg
İşgücü Anlaşması kapsamında çalışmak için Almanya’ya giden Türk işçiler başlangıçta birkaç sene Almanya’da kalıp, o süre içinde çalışıp biriktirdikleri parayla memleketlerinde iş kurmak veya ev, araba almak istiyorlardı.
https://i.hizliresim.com/Ey0GoZ.jpg
Yani, aslında Almanya’da uzun süre kalmak veya yerleşmek gibi bir düşünceleri yoktu. Diğer taraftan, Almanlar da Türk işçilerin ülkelerinde geçici olduklarını düşündüklerinden Türk işçileri “misafir” olarak görüyorlardı.
https://i.hizliresim.com/DyAzZv.png
Bu sebeple, Almanya ilk etapta göçün insani boyutuyla çok fazla ilgilenmedi. Türk işçilerin ve ailelerinin, Alman ekonomisine katkı sağlayıp geri dönecekleri düşünüldüğünden, göçmen işçilere yönelik ciddi bir uyum politikası uygulanmadı. Ancak durum iki tarafın da düşündüğü gibi olmadı. Bugün Almanya’da 3 nesildir yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk bulunuyor. Söz konusu Türklerin yaklaşık 1 milyonu Türk asıllı Alman.
https://i.hizliresim.com/8NrqB7.jpg
1960’lı yıllarda Almanya’ya göç eden ilk nesil Türkler Almanca bilmediklerinden günlük hayatta ciddi sorunlar yaşarken, şimdi tam tersine 2. ve 3. nesil Türklerin Türkçe dil sorunu yaşadıkları görülüyor.
https://i.hizliresim.com/3p5al0.jpg
Almanya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmayla başlamıştı göç yolculuğu.
Almanya'ya işçi olmak için başvuru sırası bekleyen Ankaralı adaylar
https://i.hizliresim.com/pGAoNr.jpg
Alman doktorlar tarafından apış arasına kadar kontrol edilen ilk nesil Türkler
https://i.hizliresim.com/kXQg8q.jpg
https://i.hizliresim.com/ROAVp7.jpg
Umutla bekleyen işçi adayları şartları tutanlar ve yeterince sağlıklı olanlar Almanya yolcusu
https://i.hizliresim.com/o65ZWQ.jpg
Birazdan işçilik sınavını kazananlar açıklanacak, ama kimse sevinemeyecek gitsen bir dert, kalsan bir başka dert... (1965-İstanbul)
https://i.hizliresim.com/Dy1RgZ.jpg
Almanya dediğin de ses etmedim. Adını ilk kez duymuştum. Yolculuk 3 gün sürüyor dediği an anladım..!
Demek benden bu kadar uzağa gidiyordu
https://i.hizliresim.com/YOylZA.jpg
Adı şudur, şu fabrikanın işçisidir, adresi de budur diye yazıp yakamıza astılar.
Gümrükte kaybolacak eşya gibi indirdiler Viyana'ya
https://i.hizliresim.com/8NObRA.jpg
Kapıkule'ye yaklaşınca gitmekten vazgeçip trenden atlıyorlardı.
Ayağa kalkmayı yasakladık, pasaportları topladık ama yine de durduramadık
https://i.hizliresim.com/ZO6J2a.jpg
Tren tam Türkiye sınırından çıkarken askerimiz 3 el havaya ateş edip bizi uğurluyor.
Buradan gerisi gurbet diyor. Başlar bir bir eğiliyor..!
https://i.hizliresim.com/o659nm.jpg
Eşime ben İsveç'e gidiyorum dedim. O da bana çok geç kalma dedi.
Bazen civar köylere oduna giderdik, yine öyle sanmış, ne bilsin garibim.
https://i.hizliresim.com/lbX9BX.jpg
Ford Fabrikası Türkiye'den işçi isteyince bizimkiler ne kadar şoför varsa yollamış.
Tabi gidince anladık ki şoför değil işçi arıyorlarmış.
https://i.hizliresim.com/Dy1971.jpg
Daha ilk gün beni geri yollayın dedim. 5 gün valizimi hiç açmadım.
Sen işe başla da ilk trenle geri gidersin dediler. 45 yıl oldu
https://i.hizliresim.com/1GbrjA.jpg
Hanım gitmemi istemediği için bavulumu, çamaşırlarımı hep saklamış.
Baktı ben ciddiyim bu sefer de patlıcan konservesine kadar doldurmuş
https://i.hizliresim.com/LOMEdj.jpg
Hanım inat etti, erken döneyim diye bavuluma kışlıklarımı koymadı.
Öylece çıktık gurbete ama 2 yıl sonra anca dönebildim. Üşüdüğümüz yanımıza kar kaldı
https://i.hizliresim.com/rJ4RY7.jpg
Kimse demedi ki bu İsveç denen yer kutuplarda bir yerdir, aman kalın giyinin..!
İncecik ceketlerle inmişiz, ben diyeyim Kars, sen de Erzurum