10 yılda bir kent olsa yeter mucxMI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Printable View
10 yılda bir kent olsa yeter mucxMI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
tek kelime AHLAKSIZLIK......kumar kağıdımısın....
Hareketler baş döndürücü.. son zamanda ki hacimler ise efsanevi oldu kendi adına.. buraya not düşelim bu hisseyle daha cok işimiz olacak gibi duruyor :) 10 aydır takipteyim vede trendeyim
MI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yabancı payı en çok atanlara girmiş ama kağıt aşağı doğru gidiyor. Umarım ilerisi için iyi olur.
SM-G900FQ cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
pazartesi 19,77 .......ONURSUZLARRRRRRRRRR
Tele-sağlıkta yatırım yarışı
COVID-19 salgınıyla birlikte dijital sağlık yatırımları da hız kazandı. Uzmanlara göre, yatırımlardan teletıpın alacağı pay 5 yılda %25 artacak.
Uzaktan ya da evden tedavi amacına yönelik olarak hasta, doktor ve hastanelerin sağlık verileriyle ilişkili iletişimini elektronik ortama taşıyan teletıp hizmetleri, pandemiyle birlikte hızla yaygınlaşmaya başladı. Tanı, tedavi ve takipte dijitalleşmeye kademeli geçiş paralelinde, bu alandaki yatırımlarda da hızlı bir büyüme yaşanıyor. Hastaneler arka arkaya yazılım sistemlerine yatırım yaparken, Sağlık Bakanlığı’nın da yeni bir yönetmelik hazırlığında olduğu belirtiliyor. Halen yüzde 1 seviyesinde bulunan telesağlık yatırımlarının sektördeki payının 5 yıl içinde yüzde 25’e ulaşması bekleniyor. 2020 bütçesinden sağlığa 188.6 milyar TL’lik pay ayıran Türkiye’de pandemiyle birlikte dijital sağlık yatırımları hız kazandı. Hastaneler arka arkaya yazılım sistemlerine yatırım yaparken, Sağlık Bakanlığı’nın da yeni bir yönetmelik hazırlığında olduğu belirtiliyor. Halen toplam yatırımların %1’ini oluşturan tele-sağlığın, beş yılda payını %25’e çıkarması bekleniyor.
“Uzaktan sağlık”, “tele sağlık” gibi kavramları, “dijital sağlık” ana başlığının altında toplayan uzmanlar, önümüzdeki dönemde yapay zekanın hasta-doktor ilişkisine damga vuracağının altını çiziyorlar. Ve diyorlar ki, “Sanal randevu, sanal bekleme odası, sanal muayene ve ödeme sistemlerinin olduğu hastanelere kendinizi hazırlayın.”
Hastaneler yatırım yarışında
Türkiye ve dünyada pek de rağbet edilmeyen dijital sağlık uygulamaları, pandemiyle birlikte bir anda en çok yatırım ayrılan kalemlerden biri oldu. Özellikle zincir hastaneleri olan markaların konuyla ilgili taleplerinin mart ayından bu yana arttığını belirten EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörleri Lideri Ufuk Eren, pandemiyle birlikte WhatsApp, Zoom gibi platformlar üzerinden bireysel alınan sağlık hizmetleri artınca hastanelerin geniş kapsamlı yazılım sistemlerine yöneldiğini söylüyor. Eren, aynı zamanda sağlık teknolojileri konusunda Türkiye’nin en atik yatırımcıları arasında. Kurucusu ve CEO’su olduğu Volitan Danışmanlık, Hindistan’dan İngiltere’ye kadar olan coğrafyadaki birçok ülkeye sağlık teknolojileriyle ilgili hizmet ihraç ediyor. “Dijital sağlıkta gelecek vaat eden şirketlere ortak oluyorum” diyen Ufuk Eren, pandeminin başından itibaren tüm iştirakleriyle yoğun bir çalışma içine girdiklerinin altını çiziyor. Eren’in verdiği bilgiye göre tele sağlık sistemleriyle ilgili ilk yatırım talebi Bozlu Holding çatısı altında bulunan Neo Life’tan gelmiş. Yurtdışında da hastaneleri olan grubun uzaktan sağlığa imkan veren yazılım sistemlerine yatırım yaptığını belirten Eren, “Ardından Memorial, Acıbadem, Amerikan Hastanesi gibi gruplarla görüşmelerimiz başladı. Dijital sağlık çok geniş bir kavram, bunun altında tele sağlık şu anda hem hastanelerin hem de devletin gündeminde olan bir konu” diyor.
Hastanelere önce bir tele sağlık stratejisi belirlediklerini ardından da hasta ile hastane arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan yazılım sistemini kurduklarını belirten Ufuk Eren, “Randevudan görüntülü muayeneye, ödeme sistemine uzanan sistemin kurulumunu yapıyoruz. Bu sisteme ileride birtakım ölçüm cihazları da entegre olacak. Kol saatleri gibi giyilebilir sağlık cihazlarıyla sistem sizi anlık olarak takip ederek doktorunuzla bağlantınızı sağlayacak” diye anlatıyor yaptıkları işi. Hastaneler için bu yatırımın çok pahalı olmadığını söylüyor Eren. Maliyetin sistemi aynı anda kaç kişi kullanacaksa ona göre belirlendiğini vurgulayarak, talepler arttıkça donanımın da güçlendiğini ifade ediyor.
Bakanlık yönetmelik hazırlığında
Ufuk Eren’in verdiği bilgiye göre Sağlık Bakanlığı da pandemiyle birlikte uzaktan sağlık sistemlerini yakın markaja aldı. Konunun bir de kişisel veri güvenliği meselesini içinde barındırdığına dikkat çeken Eren, “Bakanlık şu anda uzaktan sağlıkla ilgili bir yönetmelik hazırlığında” diyor. Konuyu danıştığımız bakanlık yetkilileri şimdilik bilgi paylaşmaya yanaşmazken, sağlık sektörünün uzmanları mevzuatla ilgili başlıkların şekillenmeye başladığını ifade ediyorlar. Örneğin bir hastanenin uzaktan sağlık hizmeti verebilmesi için öncelikle kriterleri yerine getirip onay belgesi alması gerektiği gibi maddelerin yönetmelikte yer aldığı vurgulanıyor.
AssistBox 5 kat büyüme bekliyor
Kamuda şehir hastanelerinin akıllı çözümlere adapte olacak şekilde yapılandığı bilgisi gelirken, toplumun asıl yükünü çeken Halk Sağlığı Merkezleri’nde ise henüz uzaktan sağlıkla ilgili bir hazırlık olmadığını öğreniyoruz. Peki özel hastaneler uzaktan sağlık sistemlerini nasıl kuruyor? Bu işi yapan şirketler kimler? Cevabı araştırırken sektörde çok da alternatif olmadığını görüyoruz. Birkaç yabancı şirket var ama pastadan asıl payı alan firma AssistBox adında, yeni bir girişim. AssistBox’ın kurucu patronu Bora Gül, aslında sigorta sektörüne yönelik uzaktan ekspertiz çözümleri geliştirirken, pandemiyle birlikte faaliyet alanını hastanelere taşıdıklarını anlatıyor. Yüzde 100 yerli olan şirketinin, pandemiyle birlikte yılın ilk yedi ayında geçen yılki ciroyu ikiye katladığını, sene bitmeden 5 kat büyüme öngördüklerini söylüyor. Gül, yaşadıkları sıçramayı şöyle anlatıyor: “Pandemiyle birlikte hastanelerden arka arkaya talep gelmeye başladı. Bir gün Arçelik aradı, bir fırını uzaktan tamir etmek istiyorlardı. Evet, fırınlar da insanlar gibi uzaktan tedavi edilebilir dedik, hizmetimizi verdik. Hastanelere danışmanlık hizmeti veren Ufuk Eren ile de temas kurduk. EY ile işbirliğine gittik. Onlar danışmanlık yapıyor, biz de sistemi kuruyoruz.”
AssistBox’ın müşteri portföyünde Memorial, Acıbadem, Liv Hospital, MedicalPark, Medipol gibi Türkiye’nin tüm önde gelen zincir hastane markaları bulunuyor. “Kimse bu sürece hazırlıklı yakalanmadı” diyen Bora Gül, tele sağlık sistemlerinin maliyetinin sanıldığı kadar büyük olmadığının da altını çiziyor. Gül’ün verdiği bilgilere göre hastanelere tele sağlık sistemi kurulduğunda ücretlendirme genellikle doktor başına verilen hizmetle yapılıyor. Doktor başına 500 TL’lik bir yatırım hesaplaması yapılması gerektiğini anlatan Gül, şu bilgileri veriyor: “Akıllı telefona bir uygulama indiriliyor. Hasta oradan randevusunu alıyor. Aynı anda hasta ve doktora bilgi mesajı gidiyor. Bu mesajda bir link var. 15 dakika sonra hasta linke tıklıyor ve online muayene odasına alınıyor. Fotoğraf çekimi, video, laboratuvar testlerinin sonuçları konuşuluyor doktorla ve her şey kayıt altına alınıyor. Daha sonra kayıttaki bilgilere göre kontroller devam ediyor. Uzaktan EKG vb. testler yapılabiliyor. Şu anda hastanelerdeki tüm cihazlar bu sisteme entegre edilmeye çalışılıyor. Ödeme, hastanelerin sanal pos cihazıyla entegre yapılıyor. Havale isteyenler de olabiliyor.”
“Uzaktan sağlık”, “tele sağlık” gibi kavramları, “dijital sağlık” ana başlığının altında toplayan uzmanlar, önümüzdeki dönemde yapay zekanın hasta-doktor ilişkisine damga vuracağının altını çiziyorlar. Ve diyorlar ki, “Sanal randevu, sanal bekleme odası, sanal muayene ve ödeme sistemlerinin olduğu hastanelere kendinizi hazırlayın.”
Hastaneler yatırım yarışında
Türkiye ve dünyada pek de rağbet edilmeyen dijital sağlık uygulamaları, pandemiyle birlikte bir anda en çok yatırım ayrılan kalemlerden biri oldu. Özellikle zincir hastaneleri olan markaların konuyla ilgili taleplerinin mart ayından bu yana arttığını belirten EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörleri Lideri Ufuk Eren, pandemiyle birlikte WhatsApp, Zoom gibi platformlar üzerinden bireysel alınan sağlık hizmetleri artınca hastanelerin geniş kapsamlı yazılım sistemlerine yöneldiğini söylüyor. Eren, aynı zamanda sağlık teknolojileri konusunda Türkiye’nin en atik yatırımcıları arasında. Kurucusu ve CEO’su olduğu Volitan Danışmanlık, Hindistan’dan İngiltere’ye kadar olan coğrafyadaki birçok ülkeye sağlık teknolojileriyle ilgili hizmet ihraç ediyor. “Dijital sağlıkta gelecek vaat eden şirketlere ortak oluyorum” diyen Ufuk Eren, pandeminin başından itibaren tüm iştirakleriyle yoğun bir çalışma içine girdiklerinin altını çiziyor. Eren’in verdiği bilgiye göre tele sağlık sistemleriyle ilgili ilk yatırım talebi Bozlu Holding çatısı altında bulunan Neo Life’tan gelmiş. Yurtdışında da hastaneleri olan grubun uzaktan sağlığa imkan veren yazılım sistemlerine yatırım yaptığını belirten Eren, “Ardından Memorial, Acıbadem, Amerikan Hastanesi gibi gruplarla görüşmelerimiz başladı. Dijital sağlık çok geniş bir kavram, bunun altında tele sağlık şu anda hem hastanelerin hem de devletin gündeminde olan bir konu” diyor.
Hastanelere önce bir tele sağlık stratejisi belirlediklerini ardından da hasta ile hastane arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan yazılım sistemini kurduklarını belirten Ufuk Eren, “Randevudan görüntülü muayeneye, ödeme sistemine uzanan sistemin kurulumunu yapıyoruz. Bu sisteme ileride birtakım ölçüm cihazları da entegre olacak. Kol saatleri gibi giyilebilir sağlık cihazlarıyla sistem sizi anlık olarak takip ederek doktorunuzla bağlantınızı sağlayacak” diye anlatıyor yaptıkları işi. Hastaneler için bu yatırımın çok pahalı olmadığını söylüyor Eren. Maliyetin sistemi aynı anda kaç kişi kullanacaksa ona göre belirlendiğini vurgulayarak, talepler arttıkça donanımın da güçlendiğini ifade ediyor.
Sistem nasıl çalışacak?
Sağlık Bakanlığı’nın tele sağlık ya da uzaktan sağlık sistemiyle ilgili bir yönetmelik hazırlığı var. Yönetmeliğin detayları şu anda kesinleşmiş değil ama ana ayakları şöyle belirlenmiş durumda:
• Sağlık sisteminde şu anda 10 branşta uzaktan sağlık yazılımı kullanılabiliyor.
• Bu, hastane ile entegre bir telefon aplikasyonu. Telefona yükleniyor ve hastalar randevu almaktan, muayene olmaya, EKG çektirmekten fatura ödemeye kadar her aşamayı bu yazılım üzerinden yapabiliyorlar.
• Hastaneler için maliyet, kaç doktor bu yazılıma dahilse ona göre belirleniyor.
• Sistemi suiistimal edecek kişiler olabileceği düşüncesiyle kimlik doğrulamak için yüz tanıma gibi eşleştirme sürecinden geçiliyor.
• Bora Gül, yönetmelik devreye girdiğinde uzaktan sağlık sistemlerinin WhatsApp, Skype gibi sistemlerin üzerinden yapılamayacağını belirtiyor. Kimlik doğrulama konusundaki sıkıntıları engellemek için bu tedbirin alındığını anlatıyor.
• Yönetmelikte bu işi yapabilecek kuruluşların bir sertifikasyon sistemiyle onaylanacağı bir yapı üzerinde çalışılıyor. Onayı olmayanlar uzaktan sağlık hizmeti veremeyecek.
• Aile hekimleri mutlaka sisteme dahil edilecek. Özellikle dahiliye, dermatoloji, psikiyatri gibi branşlarda uzaktan sağlık hizmetlerinin verimli işleyeceği belirtiliyor.
• Uluslararası hizmet veren hastanelerde, belirtilen dillerde yapay zekayla hizmet verebilecek. Bora Gül, tercüman hizmeti de verildiğini aktarıyor. Şu anda bu hizmet için üç hastane sırada bekliyormuş.
"Türkiye'nin payı yüzde 1 bile değil"
Peki Türkiye tele sağlık konusunda nasıl bir karneye sahip? Ufuk Eren’in yanıtı “Şu andaki pazarın yüzde 1’i bile değil” şeklinde oluyor. Eren’e göre bu alanda hem doktorlar hem de hastane ve hastalar tarafında bir direnç söz konusu. “Geleneksel doktorlar hastayı mutlaka görmek istiyor. Ama yeni nesil doktorlar bu sisteme bayılıyor. Burada hastane yöneticileri, yönetimin bakış açısı çok önemli” diyen Ufuk Eren, önümüzdeki 5 yılda Türkiye’de tele sağlığa ayrılan bütçenin toplam sağlık yatırımlarının yüzde 25’ini oluşturacağını ifade ediyor. Eren’e göre pandemiyle birlikte bu talep çok hızlı artmış durumda. Şu andaki hızlı ivmenin önümüzdeki bir buçuk yıl daha süreceğini belirten Eren, “Türk hastane zincirleri gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki hastanelerinde tele sağlıkla ilgili yatırım yapmaya hevesliler. Bölgede Türkiye bu alanda dikkat çekici bir fark yaratacak. Çünkü henüz yabancı sağlık yatırımcılarından bir talep almış değiliz” diye anlatıyor süreci.
"Yatırımlara önceden başladık"
Prof. Dr. Ayberk KURT İstinye Ünv. Tıp Fakültesi Dekanı
Bir süredir tüm dünyada yoğun bir şekilde büyümesini sürdüren tele-tıp ve dijital sağlık, COVID-19 salgını sürecinde özellikle kronik rahatsızlıkları olanların ve evden çıkmak istemeyen hastaların sağlık ihtiyaçlarının güvenli bir biçimde karşılanabilmesinin önemli bir aracı haline geldi. Biz de üniversite hastanelerimizde bir süredir bu yapılandırma içindeydik. Pandemiyle görüntülü doktor muayenesi hizmeti hız kazandı. 21. Yüzyıl Anadolu Vakfı’nın “MLPCare Grubu”na bağlı tüm Liv Hospital, Medical Park ve VM Medical Park hastanelerinde tedavi gören hastalarımız, pek çok branştan doktora akıllı telefonları aracılığıyla online ortamda ulaşabiliyor. Tele-tıp uygulamaları önümüzdeki dönemde stratejimizin önemli parçasını oluşturuyor. Türkiye’de tele-tıp uygulamalarına yönelik mevzuatın henüz tam olarak hazırlanmamış olması ve ödeyici kurumların desteğinin bulunmaması süreci yavaşlatan bir etken. Yine de biz tüm hazırlıklarımızı mevzuat ve yasal süreçler hemen devreye alınacakmış gibi yapmaktayız. Bu alandaki teknolojik çözümlerle ilgili mühendislik fakültemizle birlikte çeşitli bilimsel çalışmalar planlıyoruz.
"Halk Sağlık Merkezleri'nde hazırlık yok"
Dr. Mustafa Tamur İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcısı
Aile hekimleri olarak uzaktan sağlığı, pandeminin başında öneri olarak Sağlık Bakanlığı’na sunduk. Ülkemizde bu konuda bir mevzuat yok. O nedenle mart ayında gönderdiğimizi yazımızda, “Bu dönemde insanları halk sağlığı merkezlerine getirmeyin, uzaktan hizmet almalarını sağlayın” dedik. Ancak bizlere gelen herhangi bir hazırlık yok şu anda. Yönetmelik hazırlanıyormuş ama zincirin en önemli halkası olmamıza rağmen bizimle temasa geçilmedi henüz. Biz de sürecin içinde olmak istiyoruz. Çok yaşlı, kronik hastalığı olanlara uzaktan bakabilmek istiyoruz. Bunun art niyetli kullanımı olabilir bunun ayrıntılarını konuşmamız gerekiyor. Bu sistem aynı zamanda sağlık çalışanlarına bulaş riskini da azaltır. Yüzde 50 oranında bile kullansak faydalı olur. Karantina döneminde poliklinik yükünü çeken kurumlar halk sağlığı merkezleri oldu. Bizdeki yığılma önlenebilirdi. Bu da bulaş hızını yavaşlatabilir, hatta ölümleri azaltırdı. Çünkü bize gelenlerin çoğu riskli gruptu. Aile hekimliklerine teknolojik altyapıyı devlet kurmalı. Çünkü bununla ilgili bir ödeneğimiz yok. Verilen ödenek işleyişe yetmiyor. Hala devlet memuruyuz ama sahipsiz bırakıldık. Sağlık sisteminde, birinci basamağın bütçesini artırırsanız, bütün sağlık harcamalarını azaltmış olursunuz. Temel ders budur sağlık ekonomilerinde. Türkiye’de ise tam tersi tedavi edici hekimliğe, hatta gecikmiş tedavi edici hekimliğe yatırım yapılıyor.
"Virüs süreci hızlandırdı"
Dr. Erhan Barutcu VKV Sağlık Grubu Başkanı
Son dönemde “telemedicine” kavramına odaklandık. Zaten grup olarak hastane dışı hizmetleri geliştirmek işini 2020-21 vizyonumuza almıştık. Koronavirüs bunu hızlandırdı. Sağlık tüketicisi olan yeni bir nesil var. Bu kitle, uzaktan sağlık hizmetlerini almak istiyor. Biz de giyilebilir sağlık teknolojileriyle hastalarımızı 24 saat takip edeceğimiz sistemler üzerine yoğunlaştık. Bu konularda önemli işbirlikleri üzerinde çalışıyoruz. Koç Sağlık Yanımda diye bir uygulamamız var. Hastane dışı hizmetleri onunla vereceğiz. Bir yandan giyilebilir sağlık teknolojileriyle ilgili stratejik planlar yapıyoruz bir yandan da zihin sağlığını da kapsayan bir model oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde sağlıkta teknoloji yatırımları artacak. Yapay zeka ile sağlık çalışanlarının daha sağlıklı kararlar vereceklerini düşünüyorum.
"Dijital sağlık globalde 640 milyar dolarlık hacme ulaşacak"
Ediz GÜNSEL PwC Türkiye Sağlık, İlaç ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri
Dijital sağlık ve onun alt kırılımı olan teletıp, pandemiyle birlikte tüm dünyada en dikkat çeken yatırım alanlarından oldu. Bu konuda yapılan araştırmalar, hastaların da sağlık kuruluşlarının da teletıp konusuna sıcak bakmaya başladıklarını ortaya koyuyor. Öyle ki 2026’da küresel teletıp pazarının 176, dijital sağlık pazarının ise 640 milyar dolar düzeyine ulaşması bekleniyor. Teletıp bu nedenle de Türkiye’nin hizmet ihracatı pazarının genişletilmesi için kritik öneme sahip. Özellikle COVID-19 sonrasında Türkiye’nin hizmet ihracatı yapmaya devam edebileceği en güçlü alan olarak öne çıkan teletıp, dünyada gittikçe büyüyen bir pazar payına sahip olacaktır. Bunun için gerekli mevzuatlar, özellikle de KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) üzerinde düzenlemeler gerekiyor.
https://www.dunya.com/saglik/tele-sa...-haberi-487143
Ahmet mutlu bey teşekkür ediyorum. Biraz moral olsun bari.
SM-G900FQ cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Şirketimizin*21.10.2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararı uyarınca, 6362 sayılı Sermaye Piyasası*Kanunu ile Sermaye Piyasası Kurulu'nun ("SPK") III-61.1 sayılı Kira*Sertifikaları Tebliği ("Tebliğ") çerçevesinde, Yatırım Varlık Kiralama A.Ş.*aracılığıyla, yurt içinde, halka arz edilmeksizin – tahsisli olarak ve/veya*nitelikli yatırımcılara satılmak üzere – 500.000.000,00 TL'ye kadar, 1-60 ay*aralığındaki vadelerle, Tebliğ'in 4/1b ve 6 maddelerine göre yönetim*sözleşmesine dayalı olarak kira sertifikası ihraç işleminde Şirketimizin fon*kullanıcısı/kaynak kuruluş olarak yer almasına karar verilmiştir.
İhraca ilişkin*aracılık hizmeti ihraççı Yatırım Varlık Kiralama A.Ş. ile Türkiye Sınai*Kalkınma Bankası A.Ş. arasında imzalanan Aracılık Sözleşmesi kapsamında Türkiye*Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.'den alınacaktır.
Bahsi geçen kira sertifikası ihracı*nedeniyle SPK'ya başvuru yapıldığında kamuoyu ayrıca bilgilendirilecektir
Bilancoyu yorumlayacak bir babayiğit yok mudur?
HIRSIZ İb.. ç........şirketinizde sizde adisiniz..
19 TL ye halka arz olan mpark şuan 17.55 taş üstüne taş damı koymadiz hiç derler.
3 yıl önce 19 TL = 5 USD
Bugünün döviz kuruyla 50TL yapıyor
RMX1941 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Hiç bir şey yapmadılar halka arzdan beri yedi içtiler desek. Enflasyon mpark hisse sini hiç mi etkilemedi.
Enflasyon yon iğneden ipliğe tüm varlıklarda 2018 den beri ikiye katladı ama mpark a ugramadi enflasyon, enteresan
Hisseyi baskılıycaz diye olur olmadık spekülatörlere mal toplattılar. Şimdi de spekülatörlerde toplu mal oluncs, sizi mi zengin edecez diye ne var ne yok dağıtıyorlar. Filleer tepişiyor, çimler eziliyor. Milyarlarca tl hasılat, ama sıfıra sıfır elde var sıfır. Tabi bir de son günlerdeki hastanenin müşterilerine fatura kesmediği, ve fatura isteyen hasta olursa tedavisinin yapılmadığı idda edilen videolar dolaşıyor. Bu iddalar gerçekse, bu bilançolar nasıl gerçekci olabilir?
Kayyım istiyoruz
RMX1941 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
aşağılık HIRSIZLARRRRRRRRRRRRR.............
taban yapmazsanız adisiniz........pislik i... ç.........
08,07,2020 end.1187-hı...ın kağıdı 23,46 yorum yok........
Mübarek slot makinesi ytd
kağıdın hiçbir anlamda getirisi olmamış
MI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Hırsız teşhir edildikçe dizgini bırakacak.Hastanelerde bir çok bölgede yer olmaya bilir bu lanet virüs keşke bitse biz para kazanmayalım sağlık en başta fakat yatırımcı psikolojisi gerçekleşecek olana hayali olasılık vermek.Ytd
MI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.[/QUOTE]
bu hafta biseyler bekliyorum
MI 6 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sağlık sigortasında özel hastane krizi
Özel sağlık ve tamamlayıcı sağlık sigortası olanlar COVID şüphesiyle özel hastaneye gittiğinde gerekli testler yapılıyor. Sonuç pozitifse ve hastanın durumu ağır değilse evde tedavi için gönderiliyor. İş yatarak tedaviye gelince yatak doluluğundan dolayı hastane ya ‘Yerim yok’ diyor ya da başka hastaneye sevk etmeye çalışıyor.
BU yazıyı yazmadan bir gün önce, bir dostum, ‘haberin var mı, özel sağlık sigortası olanlar, COVID tedavisi için hastane hastane dolaşıyor, hastaneler yerim yok diyerek geri çeviriyor, şu işi bir soruştursana’ diye aradı. Duyunca, önce iddiadır, astı astarı yoktur dedim ama araştırdım, sigortacılarla konuştum, maalesef doğruymuş. Meğer sigorta şirketleri de son 15 gündür bu sorunla uğraşıyorlarmış. Öğrendiklerimi anlatayım.
Salgının başlarında, mart ayında tüm özel hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmişti. Sonradan normale dönüldü. Vakalarda artış başlayınca da ekim ayında; özel hastanelerin topyekün pandemi hastanesi olarak değil de COVID’li hastalara belirli sayıda yatarak ayırarak, ayrı bir birimde bakmaları yönünde karar alındı. Yanılmıyorsam, bu oran da yüzde 25. Yani, bugün özel hastaneler, yataklarının yüzde 25’ini COVID’li hastaların tedavisi için ayırıyor. Düne kadar bir sorun yoktu; ancak özellikle İstanbul başta olmak üzere her yerde vakalar hızla artınca sorun da başladı.
ŞİRKETLERİ ARIYORLAR
Bugün gelinen noktada durum şöyle. Özel sağlık sigortası olan vatandaş COVID şüphesiyle özel hastaneye gittiğinde önce gerekli tetkikler ve testler yapılıyor. Burada da bir sorun yok. Testin sonucu pozitif çıkarsa ve hastanın durumu ağır değilse, evde tedavi için gönderiliyor. Burada da bir sorun yok. Özetle, ayakta tedavide sorun yok. İş, yatışa geldiğinde, işte büyük sorun bu noktada başlıyor. Hastane ya yerim yok deyip, hastayı kabul etmiyor ya da ‘sizi başka hastaneye sevk edelim’ deyip, devlet hastanelerine göndermeye çalışıyor. Çünkü özel hastanelerde yataklar dolu da ondan. Eğer gidilen hastane COVID’li hastalar için, misal 50 yatak ayırmışsa, 51’inci hastayı kabul etmiyor. Özel sağlık sigortalı, o hastaneden çıkıp bir başka hastaneye gittiğinde yine aynı durumla karşılaşıyor.
Sordum soruşturdum; son 15-20 gündür, bu durumda olan özel sigortalılar kapı kapı özel hastaneleri dolaşıyormuş. Aynı cevabı alınca da, ‘bana yardımcı olun diye’ sigorta şirketini arıyormuş. Devreye sigorta şirketi giriyor, hastaneleri tek tek tarıyor, cevap aynı, ‘yerimiz yok’. Bir kısım hastanelerde yerimiz yok demek yerine; bakıyor, hastanın durumu ağır değil, evde tedavi yoluna gidiyor. Anlayacağınız sigorta şirketleri de zor durumda.
HASTANELERDE YATAK YOK
Niye böyle? Haliyle, özel hastaneler, COVID’in dışındaki tedavileri yürütmek istiyorlar da ondan. Çünkü 9-10 günde iyileşen COVID’li hasta da var, tedavisi 45 günden fazla süren de var. O nedenle de COVID için belirli sayıda yatak ayırıyorlar. Hal böyle olunca da ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Özel sağlık sigortalıysanız, kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye giderseniz kapılar sonuna kadar açık; ama COVID yüzünden giderseniz şansınıza yer varsa kabul görürsünüz, yoksa başka hastane ararsınız. Şimdi soracaksınız, ‘kardeşim parayı sigorta şirketi ödemiyor mu, hastane sigorta şirketinden para almayacak mı, daha ne istiyorlar?’. Mesele para değil, hastanede yer yok; sorun burada. Hemen belirteyim, bu anlattıklarım sadece özel sağlık sigortalılar için değil, özel hastaneye giden tüm vatandaşlar için geçerli.
Peki, çözüm ne? Basit; ortalık bu haldeyken, özel hastanelerin pandemi için ayırdıkları yatak sayılarını artırmaları, devletin de bu noktada özel hastaneleri desteklemesi gerekiyor. Gerçi, kurallara uymayan sorumsuz insanlar yüzünden salgın daha da yayılacağından, mart-nisan aylarında olduğu gibi diğer sağlık sorunları için hastanelere giden olmayacağından, özel hastaneler mecburen yatak sayılarını artıracaklar. Nitekim öğrendiğime göre son dönemde vakalardaki artışlar nedeniyle hastanelere gidenlerin sayılarında azalış başlamış.
SİGORTA, TEST ÜCRETLERİNİ KARŞILAMIYOR
OKUYUCULARDAN çokça soru alıyorum, ‘özel sigorta, COVID testlerini karşılıyor mu?’ diye. Kimileri de ‘hastaneye gittik, sigortanın test paralarını karşılamadığını öğrendik, cepten ödedik’ diye şikâyet ediyor. Doğrudur; ‘şüphem var ya da COVID’li biriyle aynı yerdeydim bir test yaptırtayım’ diye giderseniz sigorta şirketi karşılamıyor, cepten ödeyeceksiniz. Ama sonuç pozitif çıkar da tedavi başlarsa sigorta şirketi ödüyor. Hazır yeri gelmişken, test ücretlerine de değineyim, ortalarda garip garip rakamlar dolaşıyor; kimileri bin lira istediler diyor, kimileri 250 lira ödedik diyor. Şimdi artık küçük laboratuvarından özel hastanesine kadar herkes test yapıyor. Dolayısıyla test ücreti yerine göre 250 lira ile 500 lira arasından değişiyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar...krizi-41663274
Covid testi 250-300 TL..Özel hastaneler çok tatlı para kazanıyorlar, bir de pozitif çıkarsa tedavi parası da cabası..
Eğer bir de bu -70 oC de saklanması kullanılması gereken aşılar gelince , bu imkanlara sahip çok hastane olduğunu sanmıyorum. Tedaviler, covid testlerinin yanında insanlar bu sefer de aşı için sıraya gireceklerdir.
Önümüzdeki 2-3 yıl için sağlık sektörüne karada ölüm yok, altın çağını yaşayacaktır. Benim fikrim bu şekilde.
RMX1941 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Bu ortamda bu takasa rağmen bu fiyat yemezler sayın spekler mala hücum başladı artık birşeyler değişecek hele asansör hareketler birşeylerin habercisi bırakın kafa karıştırmayı oyunu kuralına göre oynayın adaletli olun.:rules:YTD
Cümle alem yürüdü gitti sen kaldın. 2.dalga geliyo, kısıtlamalar başlıyor falan derlen TAVHL satıp buraya geldim, yanlış yaptım:(
hır.... ib.....
Şerefsiz iki yıl önceki yerine bile gelemiyor.komple zarar
SM-A305F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
https://s12.directupload.net/images/201202/z7zvl25c.jpg
üç aylık takas
Özel Hastaneler Derneği Başkanı Bahat: Stoklarımız bitti, hastanelerimiz için geçici kamulaştırmayı bakanlığa önerdik.
Özel Hastaneler Derneği Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Özel hastanelerin durumunun çok kötü olduğunu söyleyen Reşat Bahat, "Gerekirse kamu bizim işletmelerimizi alsın, kamuda verildiği kadar personelimizin parasını versin, işi bittiğinde de bize işletmelerimizi teslim etsin. Geçici kamulaştırmadan bahsediyorum. Sayın bakana da önerdik. Sonu belli olmayan bir savaş içerisindeyiz. Bütün stoklarınız bitmiş" dedi.
Özel Hastaneler Derneği Başkanı (OHSAD) Dr. Reşat Bahat, pandeminin başlangıcı olan mart ayında dile getirdiği ve geçtiğimiz hafta sonu yinelediği “Sürecin sonu belli değil, bütün hastaneler pandemi statüsüne alınacaksa, geçici kamulaştırma yapılsın” şeklindeki sözlerine, sektörlerden destek buldu.
Yılsonu itibarıyla özel hastanelerde bıçağın kemiğe dayandığını belirten Bahat, “Finansal yükün altından kalkamıyoruz. Geçici kamulaştırma derken, eğer devlet destek vermeyi beceremiyorsa buyursun, dükkanı onlar işletsin demek istiyorum” dedi. Bahat’ın bu sözleri, 340 bin çalışanı olan toplam 570 özel hastanenin bulunduğu sektörde büyük ses getirdi.
Bahat, pandemide önemli bir görev üstlenen özel hastanelerin kaynaklarının tükendiğini ifade ederek bankalardaki borç yüküne dikkat çekti: “Bu borcun yüzde 80’i döviz, pandemi öncesinden kalan bir sıkıntı. Zaten 14 yıldır SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) nedeniyle fiyatlara artış yapılmıyor. 6 TL’ye yoğun bakımda hasta mı bakılır? Bunları salgın döneminde konuşmadık, görevlerimizi yaptık. Artık tehlikedeyiz. Çünkü yabancı hastalarımız, polikliniklerimiz durdu. Sektör kaosa gidiyor. Bu bir savaşsa kışlayı, askeri ve silahı güçlü tutmanız gerek. Başarılı bir pandemi yönetimi için özel sağlık sektörünün desteklenmesi şart.”
Sağlık Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile konuştuklarını, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’dan da randevu talep ettiklerini söyleyen Bahat, acil eylem çağrısında bulundu.
Sektör ne diyor?
‘Hizmette kamulaştırma yapıldı, finansta yapılmadı’
Mehmet Altuğ/ Özel Hastaneler Platformu Başkanı: Bu bir seferberlik gibi düşünülüyorsa işin kamusu, özeli olmaz. Planlamalar ortak belirlenmeli ancak bu nokta bizimle yeterince istişare yapılmıyor. Nasıl Bilim Kurulu’yla ortak çalışma yürütülüyorsa, bizimle de yapılsın. Bütün özel kuruluşlar pandemi hastanesi ilan edildiğinde zaten bir anlamda kamulaştırma yapılmıştı. Sadece hizmette kamulaştırma oldu, finansta değil. Şimdi kaynaklar tükendi, finansal destek istiyoruz.
‘Uzun vadeli planlamayla yola çıkılmadı’
Dr. Seyit Karaca / TOBB Sağlık Kurumları Meclisi Başkanı: Sektöre, 2008’deki planlamadan sonra yatırım gelmiyor. Tüm açılışlar krediyle yapıldı. Ciddi taahhütler altına girildi. Pandemide devletin uzun vadeli planla yola çıktığı kanaatinde değilim. “Birkaç ay sürer” diye baktılar. Şu anda ağır bir tablo yaşıyoruz. Meselenin sürdürülebilir noktada olmadığı aşikar. Burada Reşat Başkan’ın dediği; geçici olarak gelir ve giderleri devlete, borçları bize kalmak üzere yeni bir iş modeli.
‘Küçük ölçekli hastaneler zorda’
Dr. Feza Şen / Özel Biga Can Hastanesi: Küçük ve orta ölçekli özel hastanelerin pandemideki durumu çok ağır. Pandemi farklı maliyetler getirdi. Koruyucu ekipman talebi arttı, çalışan mesaileri arttı. Sonuçta kaynaklarımız da kısıtlı. Kaynağa ihtiyacımız var. Stopaj affedilebilir, SGK primi affedilebilir. Almanya örneği gibi belli bir doluluk garantisi verilebilir.
‘Kamulaştırma bir ironi’
Ayhan Arslan / Özel Optimed Hastanesi: Kamunun işletmelerimizi geçici ele alması sözü biraz da ironi. Önemli olan kaynakların yetersizliği. Tam kamulaştırma mantıklı görünmüyor ama gelirimizi ve giderimizi kamuya bırakalım, personeli onlar yönetsin. Bununla birlikte şu anda primleri ve vergiyi muaf tutsa bile sektör rahatlar. Devletin direkt aldığı emlak, elektrik, tıbbi atık vergisi gibi giderler alınmazsa bile önemli bir teşvik sağlanmış olur.
‘Kısmi müdahale söz konusu olabilir’
Prof. Dr. Ömer Faruk Bilgen/ Bursa Özel Hastaneler Der. Başkanı: Devletin birtakım yardımları oldu ama özel sağlık sektörüne direkt bir yardım olmadı. Desteğe ihtiyacımız var. Geçici kamulaştırma derken kısmi müdahale söz konusu olabilir. Bu dönemde devletin yıllardır uyguladığı SUT fiyatlarında iyileştirme yapılabilir.
Kağıdı pc ettiler..
Orantı çocukları..
Ömer Bayram dirsek, Emre Kılınç aşile basma, Marcao bileğe basma. Üç kırmızı kart hak eden Galatasaray, 10 kişi devam ediyor maça.
bunlar halkın gözü önünde batığı oynuyolar bu hastaneye uranmaz demekki ..batıktan korkcan hemde salık olursa ..aman uzak dursun ..
Hsbc ye sordunuz mu?
Karanlık oda mafyasına sordunuz mu??
Sorun o zaman..
Günlerdir neden alıyorsunuz bunu.
SM-J415F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.