-
Kayserili bir genç yeni işe başlamış. 1 aylık çalışma sürecinin sonunda ilk maaşını almak için bankamatiğe gittiğinde anlaştıkları maaşın 300 TL üzerinde bir ücret yatırıldığını görmüş. Hiç sesini çıkartmadan, sevinerek maaşı çekmiş. Aradan bir ay daha geçmiş. Tekrar maaşını çekmeye gitmiş, bakmış bu seferde 150 TL eksik yatmış. Hemen muhasebeye gidip itiraz etmiş. “Neden maaşım eksik yattı†diye. Bunun üzerine muhasebeci “Neden geçen ay 300 TL fazla para yatırdığımızda itiraz etmediniz de, şimdi eksik yatınca itiraz ediyorsunuz†demiş. Adam sakince cevap vermiş: “Prensibimdir ilk hatayı her zaman affederim.â€
-
Temel'le Dursun konuşuyorlardı. Dursun Temel'in başındaki şişliği görünce merak edip sordu: -Temel o başindaki şişluk nedu? -Fadime kafama domates atti... -Uyy domates kafa mi şişirur ula? -Konservesi şişiriyi uşağum.
-
Babası küçük Temel'e sorar: -Sınıfta kaçincusun bakalum? -Yirmincuyum baba. -Geçen on beşinci diyudun? -Sınıfa beş yeni oğrenci geldi baba.
-
Kayserili iki arkadaş aralarında konuşurken, biri diğerine karısından dert yandı: -Yahu bizim hanım çok müsrif. Para yetişmiyor. İnanmazsın pazartesi 100 lira istedi. Salı 200 lira, çarşamba 400, dün de 700 lira... -Acıdım sana vallahi, nereye harcıyormuş bu parayı? -Ne bileyim ben, verdiğim yok ki.
-
Akıl hastanesine ziyarete giden adam bahçede güzel havanın tadını çıkaran birine: - Saatiniz kaç? diye sordu. Adam hemen içeri gidip, kağıt, pergel, gönye, kalem ve cetvel getirdi. Büyük bir titizlik ile gölgeyi ölçüp biçip hesaplar yaptıktan sonra: - Saat tam dördü beş geçiyor, dedi. Ziyaretçi: - Muazzam! Sizi tebrik ederim ama güneşsiz bir havada gölgeyi ölçemezsiniz, o zaman ne yaparsınız? - O zaman da saatime bakarım, dedi.
-
Temel Dursun'u hasta görünce neyin var diye sordu. Dursun nezle olduğunu söyleyince Temel: -Geçenlerda benum kuşum da nezle oldi. -Kuş nasi nezle oluyi da? -Kafesun kapisini açik unutmişum da.
-
Durmadan afacanlık yapan oğlunu yanına çağıran babası: -Oğlum biraz akıllı olsana. Sen şımardıkça benim saçlarım aklaşıyor. Bari bana acı da uslu dur, demiş. Çocuk bilgiç bilgiç: -Babacığım, demek ki siz dedeme hiç acımamışsınız, baksana saçları bembeyaz.
-
Öğretmen, telefonla konuşuyordu: -Demek Ali hasta oldu, okula gelmeyecek... -Evet gelmeyecek. -Peki, ben kiminle konuşuyorum? -Babamla!