-
Ingiliz sair Wilfred Owen’in dogum yildonumu (18 Mart 1893)
https://knowingchristie.files.wordpr...cf427bd467.jpg
Iki buklum, cuval giymiž yasli dilenciler gibi,
Carpik bacakli, acuzeler gibi oksurerek, kufurlerle gectik icinden camurun
Basimiza musallat olan roketlere sirtimiza cevirene kadar
Ve uzaktaki cadirlarimiza dogru yurumeye basladik yorgun.
Adamlar yururken uyukluyordu. Bircogu botlarini kaybetmis
Ama topallamaya devam ettiler, kan-nalli. Hepsi sakatlandi; hepsi kor;
Yorgunluktan sarhos; arkalarżnda patlayan yorgun, kendilerinden ustun cikmis
mermi kovanlarinin ugultularina bile sagir.
GAZ! Gaz! Acele edin, cocuklar! – El yordamiyla o sakar gaz maskelerini
Takmanin mutlulugu tam zamaninda;
Ama hala bagirip tokezliyordu biri,
Atesin ya da kirecin icinde bocalayan bir adam gibi bosuna…
Icinden los, dumanli camlarin ve yesil isigin,
Yesil bir denizin dibindeymisim gibi, gordum onu bogulurken.
Butun ruyalarimda, onunde caresiz bakislarimin,
Bana dogru atiliyor, oluk-oluk, tikaniyor, boguluyor.
Bazi duman-alti ruyalarda, yuruyebilseydiniz siz de
Onu icine firlattigimiz vagonun arkasindan,
Ve izleyebilseydiniz debelenen beyaz gozlerini yuzunde,
Sarkmis suratini, sanki bikmis bir seytan gunahlardan;
Duyabilseydiniz, her sarsilisinda, oluk oluk gelen kani
Kopukle tahrip edilmis cigerlerinden,
Kanser gibi mustehcen, gevisi kadar aci
Masum dillerdeki hakir, dermansiz yaralarin,
Dostum, bunca keyifle soyleyemezdiniz,
Umutsuz bir zafere heves eden cocuklara
O eski yalani: “Tatli ve Sereflidir
Olmek Vatanin Icin.”
(Dulce et Decorum est Pro Patria Mori)
-
Avusturya-Macaristanli Besteci Arnold Schoenberg’in yayli calgilar icin besteledigi en buyuk eseri Verklärte Nacht (Degisen Gece - Transfigured Night) ilk performansini 18 Mart 1902’de Wiener Musikverein’da gerceklestirdi.
https://img.cdandlp.com/2013/01/imgL/115814095.jpg
-
Amerikali siyasal roman yazari Richard Condonin dogum yildonumu (18 Mart 1915)
“Ustelik siradan teroristler degil, muhalif uluslarin gizli ittifaklarindan gelecek. Hepsi de bu tek dunyaci Jordan'dan cesaret aliyor. Insanlarżn ozde iyi olduguna ve bizim gucumuzun utanc verici ya da seytani olduguna veya asla kullanilmamasi gerektigine inanan Jordan'dan. Sakin yanilmayin, Amerikan halki dehset icinde. Onlar felaketin yaklastigini biliyor. Hissediyorlar! Ya onlara ayni palavralari yutturmaya calisiriz ya da onlari silahlandiririz. Genc, enerjik bir baskan yardimcisiyla silahlandirabiliriz. Onlara cosku, enerji, yurekli bir savas kahramani verebiliriz! O yurek ki, col karanliginda dusman atesinde dovulmus, Amerikalilarin yasamlari tehlike icindeyken!”
https://mysteriouseats.files.wordpre...ondon-cov_.gif
“And it's not from random terrorists, but from covert alliances of disaffected nations who've all been made bold by this kind of Jordan one-worlder who believes that human beings are essentially good and that our powers are somehow, I don't know, shameful or evil and never to be used. Make no mistake. The American people are terrified. They know something's coming. They can feel it. And we can either shovel them the same old shit and call it sugar or we can arm them. We can arm them with a young, vibrant Vice President. We can give them heat, energy! Give them a war hero with heart, forged by enemy fire in the desert! In the dark! When American lives hung in the balance!”
-
-
Alman roman ve deneme yazari, edebiyat elestirmen Christa Wolf’un dogum yildonumu (18 Mart 1929)
“Bu Roket ve bombalar, icinde yasadigimiz medeniyetin tesadufen urettiši urunler degildir.Kendi sonunu bu denli titizlikle planlayan ve bunun icin gerekli zemini hazirlayan bir medeniyet hastadir, buyuk bir ihtimalle beyninden rahatsizdir, belki de olumcul derecede hastadir.“ Kassandra
http://www.suhrkamp.de/cover/640/18921.jpg
“Diese Raketen, diese Bomben sind kein Zufallsprodukt dieser Zivilisation.Wenn diese Zivilisation imstande war, ihren eigenen Untergang derartig zu planen und vorzubereiten, sich die Mittel dafür zu beschaffen unter solch furchtbaren Opfern, dann ist sie krank, wahrscheinlich geisteskrank, vielleicht todkrank.”
-
Amerikali roman ve oyku yazari, sair, sanat ve edebiyat elestirmeni John Updike’in dogum yildonumu (18 Mart 1932)
“Guzel bir gundu. Gunesli. Butun Haziran ayi boyunca parlak gunes Maple’larin dramiyla dalga gecmisti sanki –isiktan gozleri kamasmis konusmalari, gunes isinlarinin dalga dalga aydinlattigi yesil tonlari ustunde kivrilarak ilerlemisti; miriltilarla cevrelenmis uzgun benlikleri Doga’daki yegane lekeler gibiydi. Genellikle yilin bu zamanlarinda coktan bronzlasmis olurlardi, ama bir yil Ingiltere’de kalan kizlarini havaalanindan almaya gittiklerinde neredeyse onun kadar solgundu yuzleri, ama Judith, kendini anavataninin zengin isigina kaptirdigindan bunu fark etmedi. Her seyi anlatarak eve donus sevincini kizlarinin kursaginda birakmak istemediler. Kapali pencerelerinin ardinda dunya onlardan habersiz her yil oldugu gibi kendini yenilerken, onlar kahve, alkollu kokteyller ya da Cointreau esliginde yaptiklari gri sohbetlerinin akisi icinde birkac gun beklemeyi, kizlarinin yol yorgunlugunu ustunden atmasina firsat vermeyi kararlastirmislardi. Richard Paskalya tatilinde evden ayrilmayi dusunmustu; Joan ise en azindan dort cocuklarinin da gelmesini beklemeleri gerektiginde israr etmisti. Cocuklar tum sinavlarini gecmis olacakti; bunu ailece kutlarlardi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1I9e3bLYsL.jpg
“The day was fair. Brilliant. All that June the weather had mocked the Maples’ internal misery with solid sunlight – golden shafts and cascades of green in which their conversations had wormed unseeing, their sad murmuring selves the only stain in Nature. Usually by this time of the year they had acquired tans; but when they met their elder daughter’s plane on her return from a year in England they were almost as pale as she, though Judith was too dazzled by the sunny opulent jumble of her native land to notice. They did not spoil her homecoming by telling her immediately. Wait a few days, let her recover from jet lag, had been one of their formulations, in that string of gray dialogues - over coffee, over cocktails, over Cointreau – that had shaped the strategy of their dissolution, while the earth performed its annual stunt of renewal unnoticed beyond their closed windows. Richard had thought to leave at Easter; Joan had insisted they wait until the four children were at last assembled, with all exams passed and ceremonies attended.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ike-189023.jpg
“En siradan bir eylem bile, eger onu yapan, daha iyisini yapma cabasż icine girerse, yaratżciliga donusur.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-30-1-0197.jpg
“Eger bir insan cocuklarla gecinemezse, insan olmaktan cikar, tum gayesi yemek ve para kazanmak olan bir makineye donusur.”
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...As/s0/0159.jpg
Her seyden once, sonuncusu disinda her an hayatta kaliriz.”
-
Kanadali roman yazari Joy Fielding’in dogum gunu (18 Mart 1945)
“Kendimi yeniden tam anlamiyla normal hissetmemin ne kadar surecegine, bir daha normal hissedip hissetmeyecegime, bir erkegin dokunusundan haz almaya baslamamin, diger insanlara guven duymamin ne kadar surecegine dair hicbir fikrim yok. Katetmem gereken uzun bir yol oldugunu biliyorum. Elizabeth Gordon ve ben bunun uzerinde calismaya devam edecegiz.”
https://images.gr-assets.com/books/1...l/22694047.jpg
“I have no idea how long it will be before I feel truly normal again, if ever, before I'll be able to experience pleasure at a man's touch, to trust others. I know I have a long way to go. Elizabeth Gordon and I will keep working on it.”
“Ruyamda gozlerden uzakta cicek acmis fundalarla cevrili zumrut yesili bir goletin icinde ciplak yuzuyordum. Basimi arkaya dogru kaldirmistim, gunesin sicakligini yuzumde hissediyordum, temiz su boynuma soguk soguk vuruyordu.”
https://vorablesen.s3-eu-west-1.amaz...f5dca61ef4.jpg
“In my dream, I'm skinny-dipping in a secluded emerald green pond surrounded by flowering shrubs.I put my head back, feel the sun warm on my face, the fresh water cold against my neck.”
-
Amerikalż yazari Louis Bromfield’in olum yildonumu (18 Mart 1956)
https://bloximages.newyork1.vip.town...ize=1200%2C623
“Mutluluk garip bir seydir. Onu hicbir zaman tatmamis olan insanlar, belki gercekten mutsuz degildirler. / Happiness is an odd thing. Perhaps people who have never known it are not really unhappy.”
-
Howard Hawks’in yonettigi, John Wayne, Dean Martin ve Ricky Nelson’in rol aldigi Kahramanlar Sehri/ Korkusuz Seifler (Rio Bravo) 18 Mart 1959’da New York’ta gosterime girdi
https://theredlist.com/media/databas...theredlist.jpg
https://78.media.tumblr.com/10432560...04g0o1_400.gif
https://im-01.gifer.com/516W.gif
-
-
Polonyali Art Deco ressam Tamara de Lempicka’nin olum yildonumu (18 Mart 1980)
https://pbs.twimg.com/media/Cb0lKvrW8AA3Rz9.jpg
(Beverly Hills'teki evinin bahcesinde resim yapiyor,1930'lar.)
https://www.allartclassic.com/img/Lempicka_LET003.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=hXY4uKm5lZs
-
Amerikali roman ve kisa oyku yazari Bernard Malamud’un olum yildonumu (18 Mart 1986)
"Ben devrimci degilim. Ben deneyimsiz bir adamim. Boyle seylerden anlamam ki. Ben bir tamirciyim. Kirilan ne varsa tamir ederim - yurek disinda.”
https://www.antiqbook.com/books/AB_i...RO60076713.jpg
“I am not a revolutionist. I am an inexperienced man. Who knows about such things? I am a fixer. I fix what's broken – except in the heart.”
“Gece sona ermis olmasina karsin Kasim ayinin ilk gunlerindeki cadde karanlikti; ote yandan ruzgar, bakkali sasirtan bir bicimde pencesini sallamaya baslamisti bile. Adam kaldirim kenarindaki iki sut kasasina egilirken ruzgar onlugunu yuzune ucurdu. Morris Bober nefes nefese bir halde agir kutulari kapiya dogru surukledi. Esikte sert kabuklu ekmeklerle dolu buyuk, kahverengi bir kesekagidi duruyordu, yaninda da bir tane ekmek isteyen eksi suratli, kir sacli Poilisheh (Yiddis dilinde Polonyali) buzulmustu.
‘Niye bu kadar gec kaldin?’
‘Altiyion geciyor,’ dedi bakkal.
Kadin, ‘Soguk,’ diye sikayet etti.
Bakkal anahtari kilitte dondurerek kadini iceri aldi.Genellikle once sutu iceri tasir ve gazli radyatorleri yakardi ama Polonyali kadin sabirsizdi. Morris ekmek torbasini tezgahtaki tel sepete bosaltti, kadina susamsiz bir tane buldu. Ikiye kesip beyaz dukkan kagidina sardi. Kadin ekmegi pazar filesine koyup tezgaha uc peni birakti.Bakkal, satisi eski, gurultucu yazarkasaya isledi, ekmeklerin geldigi kesekagidini duzleyip kaldirdi, sutu iceri alma isini halletti, siseleri buzdolabinin alt katina dizdi. Dukkanin onundeki gazli radyatoru yakti, arkadakini de yakmak uzere arka tarafa gitti.
Kararmis emaye demlikte kahve kaynatti, yudumlayarak icti, bir yandan da ekmeklerden birini tadini almadan kemiriyordu. Ortaligi temizledikten sonra bekledi; ust kattaki kiraciyi, mahalledeki bir oto tamirhanesinde calisan genc tamirci Nick Fuso'yu bekliyordu. Nick her sabah yedi civarinda yirmi sentlik jambonla bir somun ekmek almaya gelirdi.”
https://booksyo.files.wordpress.com/...7893.jpg?w=306
“The early November street was dark though night had ended, but the wind, to the grocer's surprise, already clawed. It flung his apron into his face as he bent for the two milk cases at the curb. Morris Bober dragged the heavy boxes to the door, panting. A large brown bag of hard rolls stood in the doorway along with the sour-faced, gray-haired Poilisheh huddled there, who wanted one.
‘What's the matter so late?’
‘Ten after six,’ said the grocer.
‘Is cold,’ she complained.
Turning the key in the lock he let her in. Usually he lugged in the milk and lit the gas radiators, but the Polish woman was impatient. Morris poured the bag of rolls into a wire basket on the counter and found an unseeded one for her. Slicing it in halves, he wrapped it in white store paper. She tucked the roll into her cord market bag and left three pennies on the counter. He rang up the sale on an old noisy cash register, smoothed and put away the bag the rolls had come in, finished pulling in the milk, and stored the bottles at the bottom of the refrigerator. He lit the gas radiator at the front of the store and went into the back to light the one there.
He boiled up coffee in a blackened enamel pot and sippedit, chewing on a roll, not tasting what he was eating. After he had cleaned up he waited; he waited for Nick Fuso, the upstairs tenant, a young mechanic who worked in a garage in the neighborhood. Nick came in every morning around seven for twenty cents' worth of ham and a loaf of bread.”
-
-
Yunan sair Odisseus Elitis’in olum yildonumu (18 Mart 1996)
Firtina tadi var dudaklarinda, peki nerelerde dolandin?
Kaya ve deniz duslerinde gun boyu.
Hasin bi ruzgar soydu tepeleri,
Soydu, mahrum birakti seni ozleminden
Ve gozbebeklerinde belirdi kuruntular,
Kopukten bir iz anilar!
Nerede o kisa Eylul‘un her zamanki bayiri,
Ustunde oynadigin kirmizi topraklarda
Bakarken tepeden sira sira dizili oteki kizlara,
Arkadaslarinin kucak dolusu biberiye birakigi koseler.
Peki nerelerde dolandin?
Kaya ve deniz duslerinde gece boyu
Saymani soylemistim sana
Duru suda yansiyan aydinlik gunleri,
Sirtustu uzanip sevinc bulman icin gunlerin safaginda,
Yada gezinmen icin tekrar sari cayirlarda,
gogsunde siir tanrican- isiżktan bir yonca.
Firtina tadi var dudaklarinda,
Ve ustunde kan kirmizi bir elbise, koyu,
Yazin altin sariliginin icerisinde,
http://www.poemsearcher.com/images/p...89642359d.jpeg
You have a taste of tempest on the lips -But where have you been?
All day long on the tough reverie of stone and sea
An eagle carrying wind uncased the hills
Uncased your desire to the bone
And the pupils of your eyes took the baton of Chimera
Quivering the memory with foam!
Where is the usual acclivity of short September
On the red soil you played gazing down
the deep broad bean fields of the other girls
The corners where your friends laid armfuls of rosemaries
-But where have you been?
All night long the tough reverie of stone and sea
I told you in the naked water to count up its radiant days
Laying supinely to take delight in the aurora of things
Or then again, to stroll on yellow plains
With a clover of light on your chest, an iambus heroine.
You have a taste of tempest on the lips
And a dress red as blood
Deep in the gold of the summer,
-
Amerikali rock grubu Aerosmith, 12.studyo albumu Nine Lives’i 18 Mart 1997’de Sony Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://78.media.tumblr.com/58aae8071...0o1_r1_500.gif
-
-
-
"Sen benim kolem olacaksin.Benim paspasim olacaksin.Ve benim emrimle botumun topuklarindaki kopek pisligini yalayacaksin.Senin yeni adin Spot olacak.Kolelige hosgeldin. / You'll be my foot stool. And at my command, you'll lick the dog shit from my boot heel. Since you'll be my dog, your new name will be "Spud. Welcome to Slavery."
https://youtu.be/iBzrRCGn-Ko?t=3
George Clooney ve Selma Hayek. Gunbatimindan Safaga (From Dusk Till Dawn. 1996) Yonetmen: Robert Rodriguez
-
"Ugruna yasanan tek sey zevktir. Hicbir sey eskimez mutluluk kadar. / Il piacere č l'unica cosa degna di essere vissuta: niente fa invecchiare quanto la felicitą. / Pleasure is the only thing one should live for, nothing ages like happiness" Oscar Wilde
https://lh5.googleusercontent.com/-N...in-the-sun.gif
Alain Delon. Kizgin Gunes (Purple Noon - Plein Soleil, 1960) Yonetmen: René Clément
-
Franz Joseph Haydn’in bas yapiti Yaratilis oratoryosu (Die Schopfung - La Creazione – The Creation) 19 Mart 1799’da Viyana, Burgtheater’da sahnelendi.
http://www.onlinekunst.de/maerz/Schoepfung.jpg
http://www.apesound.de/out/pictures/...t/1/haydn2.jpg
-
Johann von Schiller’in Messinali Gelin (Die Braut von Messina- La sposa di Messina– The Bride of Messina) dramasi 19 Mart 1803’de Weimarer Hoftheater’da sahnelendi.
https://pictures.abebooks.com/INLIBRIS/15723853034.jpg
http://www.friedrich-schiller-archiv...6-819x1024.jpg
-
Mistik resimleri ile unlu Amerikali ressam Albert Pinkham Ryder’in dogum yilsonumu (19 Mart 1847)
The Race Track (Death on a Pale Horse, 1900)
https://uploads6.wikiart.org/images/...horse-1900.jpg
-
Fransizca librettosu Jules Barbier ve Michel Carre tarafindan, Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe'nin Faust: I. Kisim'indan uyarlayarak yazdigi, Charles Gounod’un besteledigi, 5 perdelik Grand Opera turu Faust operasi ilk kez 19 Mart 1859’da Paris, Théātre Lyrique’de sahnelendi.
https://media.gettyimages.com/photos...re-id678737183
-
Librettosu José de Alencar’in Portekizce romani O Guarani ‘den Italyanca olarak Antonio Scalvini ve Carlo D'Ormeville tarafindan yazilan, Antōnio Carlos Gomes’in besteledigi Il Guarany, ilk kez 19 Mart 1870’de Milano, La Scala’da sahnelendi.
http://www.gounin.net/images/acgguac2.jpg
-
Amerikali yazar, sair, elestirmen ve editor Thomas Bailey Aldrich’in olum yildonumu (19 Mart 1907)
http://www.azquotes.com/picture-quot...h-78-70-87.jpg
“Kendi bildigimi okuyup da baskalarini kendi bildiklerini okuduklarina ikna etmek, erkekte ender rastlanan bir seydir. Kadinlarda ise kas kadar yaygin gorulur.”
-
André Breton, Philippe Soupault ve Louis Aragon tarafindan düzenlenen edebiyat dergisi "Littérature" ilk sayisini 19 Mart 1919’da yayinladi.
http://www.dada-companion.com/journa...itterature.jpg
https://www.theparisreview.org/blog/...ber-1922-1.jpg
-
Amerikali roman yazari Philip Roth'un dogum gunu (19 Mart 1933)
https://pbs.twimg.com/media/C7RIMi0W4AIY3QY.jpg
"Dus kirikligina ugrayan birisi bana dedi ki, 'Tanistiginda kim bu yeni insanlar? Maskeler giymis eski insanlar onlar. Yeni hicbir seyleri yok. Insanlar iste.' "
https://upload.wikimedia.org/wikiped...yingAnimal.jpg
“As one of the disillusioned told me: ‘Who are the new people when you do meet them? They're the same old people in masks. There's nothing new about them at all. They're people.’ ”
"Dus kur gun bittiginde, gerceklesebilirler, dusler, Hicbir sey gorundugu kadar kotu degildir asla, Dus kur bu yuzden, dus kur dus kur."¯ Pastoral Amerika
https://images-na.ssl-images-amazon....1rSsom3qAL.jpg
"Sogna, quando il giorno č passato, Sogna e i sogni potrebbero avverarsi, Le cose non sono mai cosģ brutte come sembrano, Perciņ sogna, sogna, sogna."¯ Pastorale Americana
'' Dunyada ne olursa olsun, askimiz bize yeter. Bucky, soz veriyorum, beni her zaman yani basinda sana sarki soylerken ve seni severken bulacaksin. Ne olursa olsun, her zaman yaninda olacagim.''
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“No matter what happens in the world, we have each other's love. Bucky, I promise, you'll always have me singing to you and loving you and, whatever happens, I'll always be standing at your side.”
-
-
2 Golden Globes, 3 Emmy Odullu Amerikali sinema ve tiyatro aktrisi Glenn Close’un dogum gunu (19 Mart 1947)
https://media.giphy.com/media/3U7tlMTR04paM/giphy.gif
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20140512043234
-
Amerikali film yapimcisi ve sinema filmi studyosu The Weinstein Company’nin sahibi Harvey Weinstein’in dogum gunu (19 Mart 1952)
http://img.wennermedia.com/social/we...d0ad96f879.jpg
http://digitalmediawire.com/wp-conte.../Weinstein.jpg
-
Tennessee Williams’in Dusler Yolu/ Dusler Bulvari (Camino Real) oyunu 19 Mart 1953’de Broadway, The Martin Beck Theater’da sahnelendi.
https://images.collection.cooperhewi...93dc2181_b.jpg
-
19 Mart 1953’de duzenlenen 25.Akademi Odul toreninde, Cecil B. DeMille’nin yonettigi Harikalar Sirki (The Greatest Show on Earth,1952) En Iyi Film; Shirley Booth, Don Bana (Come Back, Little Sheba, 1952) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Gary Cooper, Kahraman Serif (High Noon, 1952)filmi ile En Iyi Erkek Oyuncu Odulunu aldilar.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...2MjE@._V1_.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...5276?s=612x612
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ary_Cooper.jpg
-
-
Italyan sarkici (pop, blues ve jazz), gitarist ve soz yazari Pino Daniele'nin dogum yildonumu (19 Mart 1955)
https://i.makeagif.com/media/1-08-2016/EEbX1W.gif
https://www.youtube.com/watch?v=VOmf4swgfjs
-
Bob Dylan, kendi ismiyle cikardigi ilk albumunu 19 Mart 1962’de Columbia Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://2.bp.blogspot.com/-QYoYIKUJO9..._Bob_Dylan.jpg
-
Leonard Cohen, Songs of Love and Hate albumunu Columbia Records etiketiyle 47 yil once bugun cikardi. (19 Mart 1971)
https://pbs.twimg.com/media/C7RW8FEX0AEsu-r.jpg
-
Sovalyelik Nisani'na sahip Ingiliz mucit ve bilimkurgu yazari Arthur C. Clarke’in olum yildonumu (19 Mart 2008)
“Dunya uzerinde yasayan insanlari degistirmek icin elli yil yeterli bir sureydi. Gereken tek sey, saglam bir sosyal muhendislik bilgisi ile net bir hedef belirleyebilme becerisiydi. Tabii bir de guc.” Cocuklugun Sonu
https://images-na.ssl-images-amazon....1VHNCSOEgL.jpg
“Fifty years is ample time in which to change a world and its people almost beyond recognition. All that is required for the task are a sound knowledge of social engineering, a clear sight of the intended goal – and power.”
“Dunya’da hala demokrasiler, monarsiler iyicil diktatorlukler, komunizm ve kapitalizm bulunuyordu. Bu durum, kendi yasam bicimlerinden baskasini mumkun gormeyen basit kimseler iēin oldukca hayret vericiydi.”
https://images.gr-assets.com/books/1...28l/414999.jpg
“Earth still possessed democracies, monarchies, benevolent dictatorships, communism, and capitalism. This was a source of great surprise to many simple souls who were quite convinced that theirs was the only possible way of life.”
-
Kristin Scott Thomas, Elsa Zylberstein ve Serge Hazanavicius’un rol aldigi Seni O Kadar Ēok Sevdim ki (Il y a longtemps que je t'aime - I've Loved You So Long) 19 Mart 2008’de Fransa ve Belcika’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...0,1000_AL_.jpg
-
Alman hard rock grubu Scorpions, 17.studyo albumu Sting in the Tail’i 19 Mart 2010’da Columbia SevenOne Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://static1.purepeople.com/articl...rs-950x0-1.jpg
-
Ben Affleck, Henry Cavill ve Amy Adams’in rol aldigi Batman ve Superman: Adaletin Safagi (Batman v Superman: Dawn of Justice) 19 Martb 2016’da Mexico City’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...5,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/l4hLSS...hY1W/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/l4hLVh...dDfW/giphy.gif