Printable View
Misal sigorta sektörü.İnternetten beş dakikada kendi sigortanı yapabilir olacağız yakında.E yüzlerce sigorta acentası ne olacak.Veya garsonlara kasiyerlere gerek kalmayan cep telefonu ile ödeme yapılabilen marketler benzin istasyonları gelecek,bu durumda para tahsilatları otomatik olacak,binlerce muhasebeci mali müşavir falan ne yapacak gibi.Tabi bu dediklerim en az onbeş yıl alır,bizim için tabi.Alıntı:
Originally Posted by EMLAK
Bizde bu süreçler yavaş ilerler ülkemizdeki en büyük fenomen olan çaycıdan vazgeçemeyen bir toplumuz.Alıntı:
Originally Posted by hkm
Zaten teknolojik gelişmenin temeline bakarsanız artan iş gücü maliyetinden kaçmanın ana motivasyon olduğunu görürsünüz. bizde işçi bedava. Bu nedenle geriden gideriz biz.
Benim şu anda en büyük hayalim otonom araçlar. trafikte ciddi bir optimizasyon problemi var. Eğer otonom araçlara geçebilirsek sürekli makas atan, hayalet trafik oluşturanlardan, kararsız sürücülerden kurtulup yolları %99 verimle kullanabiliriz.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Bu tür kararları üst düzey yetenekli personel verecek. Bu personelde evde çalışma eğilimi artarsa şirketler ya bu personelden vazgeçecek yada mecburen bu düzene geçecek.Alıntı:
Originally Posted by finans_mt
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
fabrikada üretim montaj yapan adamı home office e nasıl geçireceksin, arçelik ford işçisi evden robotla mı takıyor parçaları.Alıntı:
Originally Posted by hkm
sektörle alakalı bir durum üretim firmalarında 10% home office bile ciddi başarı.
ben de üretim firmasındayım finans ve IT komple home office, üretim çok arge büyük oranda home office ama işçiler komple geliyor.
Üretim makinalaşmaya hatta 3d yazıcılarla belkide butik üretime evrilecek. Fikri mülkiyet önem kazanıp emeğin önüne geçtikçe yaşamımızda buna göre evrilecek.Alıntı:
Originally Posted by thron
Bu arada şehirde yaşamanın temel motivasyonu hala değişmedi. Kaynaklara ve altyapıya ucuz ulaşım. Sorun bizim ülkemizde yaşamı çekilmez hale getirmemiz. Oda çözülebilecek bir problem değil.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Anlattığınıza göre sizde bir işçisiniz
Alıntı:
Originally Posted by thron
basit tanımıyla işçi, yaptığı iş karşılığı maaş alan herkestir. işyerindeki ünvanınız değişebilir ama aylık maaş alıyorsanız işçisinizdir.Alıntı:
Originally Posted by Tasarrufcu
sanırım siz üretim alanını kast ettiniz, benim çalıştığım alan finans, tanıma göre ben de işçiyim.
Dünyanın en büyük finans merkezini inşa ediyoruz ancak bu sektörde çalışanların çoğunu uzaktan çalışmaya yönlendiriyoruz. 3 . Havalimanından sonra finans merkezi işi de büyük bir hayal kırıklığı olacak.
Bu bilinç altı hep var.
Beyaz yaka veya hat başında çalışmayan kısım sanki işçi olmadığını düşünür.
Konuşma anında bunu ister istemez telaffuz eder.
Alıntı:
Originally Posted by thron
Beyaz yaka, bilmemney pırodakşın egzekütif dayrektır aslında migros kasiyerinden veya hattaki işçiden hiç bir farkı olmadığını anladığı gün çok güzel bir gün olacak ama malesef kendimizi olduğumuzdan fazla görüp gereğinden fazla kendimize değer biçme konusunda ben dahil alacak çok yolumuz var.
Vaktini satıp karşılığında para kazanmak için kullanılan herhangi bir makine veya nesneden çok farklı değiliz. Nedense bi kasılmalar bi kendini bisey zannetmeler bi harcama yarışı almış başını gidiyor. Haddimizi bilerek başlamak lazım...
SM-N985F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.Alıntı:
Originally Posted by Tasarrufcu
Bağkurlu olmayan herkes işçidir. Veya mirasyedi.Alıntı:
Originally Posted by thron
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Bunun yeni farkına varanlara üzüldüm.Alıntı:
Originally Posted by nosfecagri
Herkesin bir saat ücreti var. Buna yan haklardan tut. Şirket aracına, eğitim bedeline kadar her şey dahil. tek soru bir ayda ortalama 180 saatinizi kaç liradan satarsınız.
İş güvenliği uzmanları, şantiye şefleri gibi pozisyonda olanlar olası bir durumda hapis cezasına kadar giden bir sorumluluk taşırken. Bir kasiyerin taşıdığı sorumluluk sahte para ile hesap tutmamasında ibaret.
Türkiye’de nominal olarak olmasada reel olarak taşıdıkları sorumluluğa göre çok az ücret ödeniyor.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Benim aydınlanma 25 yaşlarında bir süre kendi işimi yapıp sonra bir yerde çalışmaya başlayınca gelmişti. Borsaya başlamam da o döneme denk gelir. 11 sene olmuş, daha malesef yol var gibi.SM-N985F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.Alıntı:
Originally Posted by Egeli
Burada insan hayatının önemi yok.Alıntı:
Originally Posted by Egeli
Burası bir muz cumhuriyeti mi bilemem, ama 3.sınıf bir ortadoğu ülkesi olduğu bariz.
"Her millet layığıyla yönetilir" sözü belki de hiç bu kadar geçerli olmamıştı.
Sent from my LM-G710 using Tapatalk
Tanımsal olarak en güzel en anlamlı tanım işçidir.İşçi iş üreten insan demektir,iş yapar karşılığını alır,bunun karşıtı da patrondur.Aslında ssk bağkur memur falan diye tanımlar yoktur.İki tür insan vardır işçiler ve patronlar.Devlette çalışıyorsanız da patronunuz devlettir.Yok beyaz yaka ,yok mavi yaka,yok ofis çalışanı yok argeci falan bunlar manasızdır.İş üretip bu üretimini satan işçidir,o hizmeti satın alan işin ve sermayenin sahibi olan da patrondur.Bence geri kalan tanımlar manasız.
Bu ne saçma salak bir cevaptır yahu, gazeteciler niye hesap versin. İyi o zaman yolsuzluğu yapanı değil yazanı cezalandıralım, zaten az gazeteci var hapiste en ufak bir haberde içeri atılsın...Alıntı:
Originally Posted by Egeli
10 yıldır kentsel dönüşüme engel olanlar gazeteciler değil, belediye, aç haberi oku da , biraz da yolsuzluk iddiası hakkında bir yorumunu görelim. Haberdeki İLLEGAL kentsel dönüşümden yararlanan şahıs akepeli değil de kazara muhalif bir partiden olsa topik topik dolaşıp haberi paylaşırdın herhalde...
Her fırsatta sinsi sinsi iktidar yalakalığı yaptığının çok kişi farkında, birçok topikte daha önceden de çeşitli kişiler tarafından bol bol trollükle suçlanıp fırça yedin ama hala aynı tas aynı hamam. Bari biraz dürüst ol açık açık de "ben akepeliyim, ne yaparlarsa sonuna kadar savunurum" . Herkes anlasın senin meşrebini de ona göre muamele etsin.
İnsanların düşüncelerini özgürce ifade etmesine karşı olduğunuzu görüyorum. Kafanızda kalıplar oluşturmuşsunuz. Ona göre insanları sınıflandırıyorsunuz. beğenmiyorsanız engelleyin geçin ne diye saldırıyorsunuz. Mesela ben şimdi öyle yapacağım.Alıntı:
Originally Posted by turali
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
İnşaat maliyetleri buradaki birçok arkadaş için "yok hükmünde"Alıntı:
Originally Posted by D R A G O N
Nihat Zeybekçi gibi, yükselişi kabul etmiyorlar.
Biz kabul etmedik mi akan sular durur.
Ben son 1 aydır yeni bitmek üzere olan evlerin fiyatlarına baktım.
Gördüğüm kadarıyla fiyatlarda %10 civarı bir artış var.
Faizlerin bu kadar yüksek olduğu dönemde bile bu fiyat artışı gelecek için hiç iyimser değil.
İnşallah fiyatlarda yükseliş olmaz
Batmanda konut fiyatları fırladı, satış yok fiyatlar artıyor, emlakçılar isyanda:
https://www.youtube.com/watch?v=nnoLm0ZHR4s
Geçtiğimiz sene bir anda artan maliyetler nedeniyle arazi alıp, ev yapmaktansa hazır yapılmış evi almak daha rasyonel hale gelmişti.Alıntı:
Originally Posted by djoz
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
https://twitter.com/EsatBatur2/statu...088934912?s=20
2008 reloading:)
İnsanları anlayamıyorum.Alıntı:
Originally Posted by Turnike
Konut fazlası var, açıkta kalmış insan yok, boşta ev çok.
Fahiş fiyatlı olanları almasınlar.
1 milyonluk evleri yok farzetsinler. Görmezden gelsinler.
Almayacağım şeyin fiyatı 10 milyon olsa bana ne.
Falanca ağanın kızı ağırlığınca altın istiyormuş, kıza talip değilsem isterse 1 ton altın istesin, bana ne. :)
Aynı durum buradada var son aylarda, geçen ay gezdiğim ev 375k düşüneyim dedim şu an 450k diyor fiyatına. Tüm evler %20 civarı arttı iki aydır. Bu faizlerle ev alınmaz diyorum ama fiyatlar inanulmaz bir hızla artıyor, korkarım bu ev seneye 600k olacak. Bu artışın gerekçesi nedir. Faiz inecek beklentisi diyor bazıları. Mütahitler bu kez zammı önceden yüklemeli yapıyor sanırım.Alıntı:
Originally Posted by djoz
F5121 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Amerika için geçerli.Alıntı:
Originally Posted by thron
Geçen sefer biz 2008 mortgage krizini amerikadan tam 8 yıl gecikmeli yaşadık.
Ve ispanyadan, ve çinden, vs..
O yüzden herkesle senkronize gideceğiz gibi düşünülmemeli.
Burada "artık dip görüldü, bundan sonra kredi faizleri yüksek olsa da evler enflasyon oranında artar" diyorum, dalga geçmeye kalkanlar bile oluyor.Alıntı:
Originally Posted by freshwind
80'lerde 90'larda faizler uçuktu. Kredi diye bir şey yoktu. Ev fiyatları ise her yıl enflasyon kadar artıyordu.
Kira çarpanları nasıl gelişir.Alıntı:
Originally Posted by djoz
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Kiraları da, fiyatları da etkileyen faktör çok fazla.Alıntı:
Originally Posted by Egeli
Alternatif yatırım araçlarının getirileri, insanların gelir düzeyi, il il semt semt talep artış ve azalışları, evlerin yaşı, devletin imar politikaları, insanların tercihlerindeki kitlesel boyutta değişimler, deprem ve benzeri doğa olayları, bölgesel savaş ve güvenlik riskleri, huzurlu ve huzursuz dönemler, iktidar değişimleri..
Deneyimlerinize ve bu faktörlere göre sizce Kira çarpanları ilerleyen yıllarda artar mı?Alıntı:
Originally Posted by djoz
80-90'lı yıllara göre çarpanları yukarıda olduğunu bu forumda okumuştum.
Geçmişte mevduata reel faiz vardı. Bu yüzden kiracıyla falan uğraşmak angaryaydı.Alıntı:
Originally Posted by diproyal
Evlerin bir kısmının inşaat kalitesi, bir kısmının da kalan ömrü bu günkü yeni binalara kıyasla düşüktü.
Yani ya 90'ların dandik sıfır evlerini, ya 80'lerin "para buldukça kat eklenmiş" apartkondularını, ya da 50-60-70'lerin küf kokmaya başlamış eski apartmanlarını almak zorundaydınız.
Şu an satılık eski evlerde kira çarpanı zaten düşük. Yeni evler ise ömrünün başında olduğundan çarpanlar biraz daha yüksek.
Alternatif yatırım araçları cazip olduğu için (dolar, altın, vs) insanlar şu an ev almaya yönelmiyor.
Bunlarda "daha da yükselmez" algısını oluşturacak yeni bir senaryo gerçekleşirse ve insanlar döviz-altın bozmaya başlarlarsa paranın tekrar gideceği adres emlak olur ve çarpanlar tabi ki yükselir.
Ha olumsuz bir senaryoda, gerginlikte, savaşta, buhranda falan tabi ki kimse evlerin yüzüne bakmaz.
ama kiralar da düşeceği için "çarpan hala yüksekmiş gibi" görünebilir.
(Şu anki durumu da ben öyle tanımlıyorum, evler pahalı olduğu için değil, gelirler ve kiralar düşük olduğu için çarpan yüksek)
Bir de deprem senaryosu var tabi.
Deprem olursa çatlayan eski evlerden çıkan halk piyasayı alt üst eder. Almanya gibi 1 ev ilanına 500 kişi başvurur.
Kiralar da fiyatlar da yükselir. Eşit yükselirse çarpan değişmeyebilir. Ya da o an hangisinin ne kadar yükseleceğini bilemeyiz.
Montrö konusunda amerika ve rusya arasında kalıp başımızı belaya sokarsak, yine gerginliğin boyutuna göre kiraların ve fiyatların ne kadar düşeceğini tahmin bile edemeyebiliriz.
Yani her senaryonun sonucu farklı.
hem bir sürü yeni ev yapılıyor hem fiyatlar artıyor bu nasıl işAlıntı:
Originally Posted by freshwind
Bence anadoluda güzel şehirlerde ev fiyatları ucuz istanbula kıyasla. İstanbulda 80m2 güneşalmayan, otoparksız gürültü ortasında sıfır evlerr 800k hatta 1 milyon istiyorlar. Oysa anadoluda 120m2 evi 400 bine alabilirsin. Şuan tersine göç artışı var trend anadoluya kayıyor, 400 lük evler 800k neden olmasın.F5121 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.Alıntı:
Originally Posted by djoz
Hocam bir süre ev yapıldıpını düşünmüyorum
Elimde veri yok ama gözlemlerime göre geçtiğimiz yıllara göre inşaatşarda gözle görülür bir düşüş var.
Alıntı:
Originally Posted by hepterste
Eskidendi o. Bir sürü ev falan yapılmıyor uzun zamandır..
Alıntı:
Originally Posted by hepterste
Genelde istanbulun hep eksileri görülür ama artıları da çoktur.Alıntı:
Originally Posted by freshwind
Mesela geçende bize MR ve endoskopi gerekti. Kağıthane devlet hastanesi MR için okmeydanı dev. hastanesine gönderdi. Hamidiye etfal devlet hastanesinde MR var, orada da endoskopi taa mayısta başlayacakmış. Şak diye gittik evimize 500 metre uzaklıkta olan özel Levent hastanesine.Sıra mıra yok, MR ve endoskopi dahil her türlü alet edevat emrinize amade.
Onu da geçtim, çok olmazsa şişlide cevahiri geçince bir sokakta özel MR merkezleri dolu. (devlet hastanesi rahmetli babama aylar sonrasına gün verince oraya gitmiştik)
Okmeydanı hast. karşısında özel endoskopi hazır. (yine devlet hastanesi bana aylar sonraya gün verince oraya gitmiştim)
İyi doktorlar özel muayenehanelerini bile büyük şehirlere açarlar. Anadoluda sadece mecburi hizmetlerini yaparlar.
İstanbulda imkanlar resmen şelale.
Oysa ki sinoplu bir komşumuz, memleketinde rahatsızlandığında MR için taa samsuna gittiğini anlatmıştı.
Küçük bir şehirde yaşayıp, tek bir hastanenin insafına kalmak istemem açıkçası.
Veya market örneği vereyim. Bir marketin ürününü beğenmediğim zaman 5-6 bina ötede başka market var. Bazen bir alışverişte 4-5 markete uğruyorum. Birinin eti güzel, diğerinin meyvesi taze, ötekinin peyniri.
Bunları tek veya iki markette bulamam.
İnanın bazen bir parçayı ararken 5-6 nalbur gezdiğim oluyor. Küçük bir şehirde ortalama bir semtte 6 nalbur olacağını sanmıyorum. Ama istanbulda var.
Ha anadoluda oturmayı şu açıdan isteyebilirdim. Madem ki otopark bol, hem binek otomobil, hem bir suzuki jimny, hem de bir 56 chevrolet alıp üçüne dönüşümlü binerdim.
Ama sırf 80 m2 fiyatına 120 m2 evde oturmak için bence değmez.
Gerçi anadoludaki şehirlerde de bir daireye üç araçlık otopark düşeceğini sanmıyorum. Allahın VAN'ında otopark kavgasında biribirini öldüren komşular var.
Habil ve Kabil meselesi gibi, koskoca uçsuz bucaksız dünyada bir avuç insan olsa, eminim onlar bile biribiriyle kavga etmeyi başarır.
Yani durum böyle.. Artılar ve eksiler.. Tercih meselesi.
öncelikle kişi kendisinin ne istediğini bilmesi lazım. Sakin bir yer arayıp üzerine marketler nalburlar cafeler olsun demek biraz garip.Alıntı:
Originally Posted by djoz
Sağlık konusu bence tam analiz edilemiyor. Her ilde her imkan var. MR olmayan il yoktur diye düşünüyorum. Çok özel hastalıklar içinde istanbul ankaraya gidiyor insanlar. Ama daha genel hastalılar için küçük yerler daha avantajlı olabilir. Sıra olmadan rahatlıkla hallediyorsunuz. MR dahada rahat :)
Oysaki saglıkta cağ atlamıstık herkes devlet hastanesinde muayene olabiliyor deniyordu. örnek 350 muayene parası 700 de tahlıler tutsa 1000 tl den aşagı cıkamıyorsun goz hastanesınden devlet hastanelerınden sıra alamıyorsun
Küçük şehirdeki en büyük sorun, nadir hastalık sahiplerinin konunun uzmanı doktorlara erişmesi oluyor. Hastahanelerde çevre illerden derdine derman arayan çok insanla karşılaştım.Alıntı:
Originally Posted by djoz
Şimdi gelelim işin diğer yönüne artık iyi kötü entegre bir sağlık sistemimiz var. Cihaz kalibrasyonu uygunsa bir testin nerede yapıldığının çok bir önemi yok. Tetkik sonuçlarınızı online paylaşabilirsiniz.
Tahminen henüz yoksa da yakında görüntülü muayenede gelecektir. Bahsettiğiniz sorunlar aşılabilir şeyler. Tabiki bunun için hastahanenin olduğu yerde tıbbi ölçüm ve görüntüleme imkanlarının olması gerekiyor.
Ancak şu gerçek bir acil durumda ilk müdahale yapan doktorun yeteneği ve hastahanenin imkanları ile sınırlısınız yapacak bir şey yok. Tıp eğitimi bunun için çok önemli, ve bulunulan şehrin varlıklı insanlarının şehirdeki hastahaneye devlete ek olarak sahip çıkması çok önemli.
Mustafa koç beykoz devlet hastahanesinde vefat etmişti. Burada devlet hastahanesi kötüdür anlamı çıkmasın. Türkiyenin en iyi hastahanelerinden birine bile sahip olsanız kaderin sizi nereye götüreceği belli değil.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi