Alıntı:
istanbul'un en büyük inşaat gruplarından birinin sahibi whatsapp'tan bizim patrona şu mesajı yollar:
"proceyi nayaptın?"
"turuzim ruhsatı alsınlar."
bu büyük olanı. küçük olanlar bundan da beter. bunlar mimar tutuyorlar, mühendis tutuyorlar; proje paraları komik rakamlar. taşeronların ağızlarına saçıyorlar. taşeronlar da taşeronlarının ağızlarına sıçıyor. asıl işi yapanın ucu ucuna yapanın hayatı kayıyor. çünkü bunların tek dertleri var: kar, daha fazla kar, daha fazla kar. koskoca salon, ortasından doğrama geçiyor. yatak odasının gardırop odası balkonda. projede hepsi kış bahçesi olarak görünüyor. bu ne demek? bu şu demek: 2 milyona satılan 120 metrekare "prestij proje" dairenin 30 metrekaresi kaçak. blok 7 katlı. hee katta 6 daire, sitede 12 blok. toprak altı kotlarda durum bin beter. yolun altına spor salonu dikiyor; kaçak. muameleci meslektaşa soruyorsunuz, ne iş? abi başka türlü kurtarmaz ki. kurtarmasın lan. hazine arazilerine toki emlakmkonut işbirliğiyle diktiniz diyeceğinizi. gözünüz doysun. mahalle arası işlerde durum daha da beter. bunları ben biliyorum, görüyorum da belediye görmüyor mu? görüyor. ne diyor akp'li x belediyesinin fen işlerinde çalışan mimar hanım? ruhsata şöyle yazın, chp'li meclis üyeleri duyarsa başlarlar peşkeş diye. filan falan.
yani diyeceğim; durdursunlar. orada dönen başka bi ekonomi. kirli bir ekonomi. inşaatlar durdu diye bizim gibi inşaat sektörüne uşaklık eden sabit ücretli aç kalmaz; çünkü devam eden inşaatlara rağmen sefil olduk olacağımız kadar. en fazla seçilmişler, atamışlar avantasız kalır, müteahhitler bu güne kadar insidiklerini yerler. oturmayacakları evlere milyonlar gömenler de parayı başka yere gömer olur biter.