Originally Posted by
deva-i dert
Eski nesil borsacılarda Bedelsiz Potansiyeli yüksek olan şirket avına çıkma gibi bir özellik vardır. Bugün başka bir şey üzerine düşünürken aslında tamamen başka bir kaygı ve amaç için bile olsa Bedelsiz Potansiyeli yüksek şirket avına çıkanların farkına varmadan bir yönden doğru şirketleri aramış olabilecekleri durumu aklıma geliverdi. Piyasada yatırımın guruları kabul edilenler (Buffet, Munger gibileri) şirketlerin kazançlarının yeniden ne kadarının şirkete tekrar kazandırıldığına ve bundan nasıl yeniden getiri elde edildiğine ciddi anlamda bakarlar ve bunu sorgularlar. Mesela onlar için en anlamlı metriklerden birisi ROIC'tir. ROIC'i yüksek olanları tercih etmeleri aslında tesadüfi de değildir. Bir şirketin ROIC'i yüksekse yani yatırılan sermayeden iyi bir getiri elde edebiliyorsa ve aynı zamanda bu şirketin kazançlarını şirket içerisinde tutabilme özelliği de yüksekse, yani kazandığı parayı temettü olarak ortaklar çekmeyip ya da çok az bir kısmını çekip geri kalanını şirket sermayesi içinde tutabiliyorsa aynı şirket, büyümek için ya da yatırım yapmak için çok daha az dış kaynağa ihtiyaç duyacak ve çok daha az maliyetle büyüyebilecektir.
Biz yatırımcılar olarak kendi sermayemizin kartopu etkisiyle büyüyebilmesi için borsadaki kazançlarımızı çekmeyip yine borsa yatırımlarında tutarak bileşik getiriden, yani kartopu etkisinden, nasıl faydalanıyorsak, aynı durum şirketler için de pekala geçerlidir. Kazandığı parayı sürekli kâr payı olarak çeken ortakları olan şirketin kartopu etkisiyle büyümesi de bunun tersini yapan yani kazançlarını şirket sermayesi içerisinde tutanlara göre çok daha düşük olacak, ayrıca yatırım ihtiyaçları hasıl olduğunda daha maliyetli olan dış finansmana daha çok başvurma yoluna gidecektir.
Bu durumda Öz Kaynakları içerisinde Geçmiş Yıl Kârları yüksek olarak duran şirketler (tabi aynı zamanda ROIC oranları da buna paralel yükselebiliyorsa), ya da bunları sürekli Bedelsiz Sermaye artırımı yapıp da bunu Ödenmiş Sermayelerine ekleyen şirketler, yani o parayı çok fazlaca çekip dağıtmayan şirketler büyüme noktasında çok daha avantajlı konuma gelebilmektedir. Tabi ki büyümenin yönetimini de iyi becerebilecek kalifiye yöneticileri varsa.