Hangi şirket olduğunu hemen çözmüşsünüz :)
Printable View
Sayın Neonadam olayı çok çabucak çözdü.
ROIC için kıyaslama yapacaksak ROA ve ROE arasında payda kısmının büyüklüğü itibariyle ROA'nın daha makul bir karşılaştırma unsuru/rasyosu olduğu açık.
Bu durumda ROA değeri artarken ROIC değeri düşüyorsa, ya ROA'ya nispeten ROIC'te paydayı çok artıran bir durum olmalı ya da ROA'da ROIC'e nispeten payı artıran ekstra bir durum, ROIC'te de pay kısmını görece hızla düşüren bir durum olmalı.
Paydayı artıran bir durum var mı ROA'ya göre? ROA zaten paydası en geniş olan sermaye getiri oranıdır, çünkü tüm aktifleri kapsamakta. Ayrıca bahsi geçen şirkette paydayı tam tersine düşüren bir durum var. O da çok yüksek Nakit ve Benzerleri miktarı. ROIC formul gereği payda kısmındaki değerlerde Nakit ve Benzerlerini çıkarmaktadır, onların yatırımda atıl kaldığı ve kullanılmadığı gerekçesiyle. Bu durumda normalde payda küçüldüğü için ROIC değerinin büyümesi lazım. Ama olay tam tersine işlemiş.
Aynen sayın Neonadam'ın dediği gibi, Net Faaliyet Kârı haricinde çok büyük bir geliri var bu şirketin ve ROIC'te esas olan Net Faaliyet Kârı, ROA'da ise Net Kar olduğuna göre, ikisinde de vergilerin düşüldüğünü de bildiğimize göre, ROIC'i düşüren yatırılan sermayenin büyüme trendine karşın Net Faaliyetler harici gelirlerin büyüme hızının ve miktarının çok daha fazla olmasıdır ama Net Faaliyet gelirlerinin görece aynı hızda artmamasıdır.
Gösterge olarak ROIC'i düşünürken kullanılan sermayenin verimliliğini esas faaliyetlerden oluşan gelir açısından en net ölçen bir rasyo olduğunu gözden çıkarmamakta fayda var. Bu diğerlerini anlamsızlaştırmaz elbette. Bunların birbirlerine paralel hareket ediyor olmasını daha çok önemsememiz gerekiyor, ve eğer bu şekilde bir uyumsuzluk örneği varsa, bunun sebebini irdelemeli, ve belki de yatırımlarımızı gözden geçirmeliyiz.
Değerli bir arkadaşım Ülker ile ilgili bir soru sormuş, niçin yükseldiğini izah edecek bir durum var mı diye. O konuda net bir fikrim yok açıkçası. Ancak birleşmelerden dolayı şirketin finansallarının gittiği seyir çok da iç açıcı görünmüyor an itibariyle. Özellikle birleşmeler sonucu gelen şirketlerin borç yükü ve net döviz varlığı açıklıkları Ülker'de son 10 çeyrekte 6 kere ciddi net zarar doğurmuş ve öz kaynaklarını eritmiş durumda.
Ben burada ne holding'in ne de sahibinin tavrını tasvip etmiyorum. Şimdi şapkadan bir tavşan daha çıktı. Önem Gıda'nın Ülker ile birleştirilip borçlarını holding üzerinden alıp Ülker'e boca edilmesinden sonra, şimdi de Biskot ile birleşme durumu ortaya çıktı. Bakalım onun seyrinin etkisi nasıl olacak, ekstradan pozitif ya da negatif nasıl bir katkı sağlayacak Ülker'in finansallarına. Ancak mevcut durum, satışları ve favök'ü artsa da, döviz pozisyonunu ve borç yükünü dikkate aldığımda, bana pek de iç açıcı görünmüyor.
Şirketleri değerlemeye tabi tutarken,
- Varlıklar zaten alınmış ve borçlarla ve öz kaynaklarla ödenmiş durumda, bundan sonrası önemli olan ne kadar kazanç getireceği şeklinde düşünüp, şirketleri sadece kazançlarıyla ölçen çarpanlarına (PD/EFK, FD/FAVÖK, F/K, etc) mı dikkat kesilmeliyiz? (hatta buna üretilen net nakit akışını baz alarak hesaplama yapan ve sonuçta yine kazançları baz alan İNA yöntemini de dahil edebiliriz),
- Yoksa bir şirketin kazançları kadar varlıklarını da bir şekilde değerlemenin içine dahil etmeliyiz ve bu durumda PD/A ve PD/DD gibi çarpanlarını da dikkate almalı mıyız?
- Eğer cevabınız ikinci şıkkı içeriyorsa, yani kazançlar kadar varlıkları da ölçen metrikler/çarpanlar önemli diyorsanız, bunların ağırlıklarını ney göre ve nasıl oluşturmalıyız?
Elimdeki şirketleri gözden geçirmeye devam ediyorum. Bazı elemeler yapacağım ve bu şirketleri başkaları ile değiştireceğim. Bunlardan ilki BLCYT, şirketin bazı durumları rahatsızlık doğurduğu için listemden çıkaracağım ilk şirket olacak.
- Çok fazla Esas Faaliyet Dışı Gelir yüzdesine sahip olması (Kambiyo ve faiz gelirlerinin toplam gelirlerdeki payı oldukça artmış durumda)
- Çeyreklik bazda FAVÖK'teki gidişatta düzelme görülse bile Satışlardaki düşüşün önüne geçilememiş. Net Kârdaki ciddi artışın sebebi zaten ilk maddede izah edilmiş durumda.
- Şirket çok fazla nakit taşıyor. Toplam varlıklarının % 23'ü Nakit ve Benzerlerinden oluşması benim için hiç de iyi bir gösterge değil. Bu çok yüksek bir oran. Başkaları "nakitçe çok zengin" diye sevebilir bu şirketi, ancak yatırıma dönüşmeyen, en kötü stoğa dönüşmeyen ve atıl bir şekilde bekleyen nakit, şirketi büyütmez, en fazla kambiyo kârı ya da faiz getirisi üretir, bu da benim çok arzu ettiğim bir durum değil.
Listeme girmesi ve değerlemelerde görece ucuzluk bazında ön sıralarda yer alıyor olması ve şirketlerin finansmana ihtiyacı olacağı bir dönemde nakitleri avantaj teşkil eder diye düşünmüştüm. Ancak şirketin bu seyri dönemsel değil ve uzunca bir zamandır çok yüksek bir nakit varlığı taşıdıklarını görüyorum. Bu durum aslında şirketin ana ortaklarının yatırım açısından net bir fikrinin olmadığını, parayı hangi yönde kullanacaklarına ve neye yatırım yapacaklarına net karar veremediklerini ve bu süreçte ufak bir finansçılığa soyunduklarını net olarak görünüyor. Bu durumda, gider bir finans şirketi alırım, bunu alacağıma diyor, ve BLCYT'yi en kısa zamanda portföyümden çıkarıyorum. Prensip gereği finans şirketlerine yatırım yapmıyorum.
Yatırım tavsiyesi değildir.
Not: Bu arada yukarıda ROA, ROE ile ROIC göstergelerinin trendinde negatif uyumsuzluk gördüğüm şirket de BLCYT idi.
Bana göre değerleme yapılırken aşağıdakilere dikkat edilmeli. Aşağıdaki maddeler içinde tek seferlik işlemler varsa/olacaksa bunlar kısa vadeli değerlemeye etki edecekken, uzun vadeli çalışmada etkisi minimal (kullanılan yöntem ve rasyolara bakılırken) hesaplanmalı ve belki de göz ardı edilmeli.
Bilanço - Bilanço içindeki her kalem dikkate alınmalı. Bilanço içindeki önemsiz (maddi değeri marjinal fayda/zarar sağlayan) kalemler için herhangi bir rasyo kullanılmamalı. Bilançoda yer alan varlık/borç/özkaynak rasyoları geçmişi etkilediği gibi süregelen faaliyetler söz konusu olduğu için geleceği de etkileyecektir. O iş bitti, bilançoya girdi, artık önemsiz gibi değerlendirmemek gerekir. Bu ciddi yanılmalara sebebiyet verecektir.
Borç ve alacak kısmında eğer bu şirketin iştirakleri varsa; iştiraklerin borç/alacak devirdaim hızı, toplam borca/alacağa (uzun ve kısa vadeli) oranına mutlaka bakılmalı. Bu şekilde iştirakler arasındaki organik bağ tespit edilmeli ve burada bir sorun varsa dikkatle izlenmeli. En çok hıyarlığı burada yapıyor şirketler, ülkerde olduğu gibi misal.
Gelir tablosu - Gelir tablosunun favök kısmına kadar olan kalemlerle ilgili her türlü rasyo dikkate alınmalı. Favökten sonrası büyük rakamlar barındıran şirketler portföyde olmamalı. O sebeple favök sonrası kalemler için kullanılacak rasyolar da oldukça önemli.
Adet bazında satış rakamı paylaşılıyorsa, adet bazında rasyolar mutlaka kullanılmalı. Sadece hasılat kısmı paylaşılıyorsa, bunun kırılımına bakılmalı. Ürün gamına göre piyasa verileriyle birlikte izlenmeli, analiz edilmeli.
Yatırımlar - Bu kısım özellikle büyüme şirketlerinde çok önemli. Eğer portföy büyüme şirketi odaklı bir portföy ise, ister bilanço isterse gelir tablosu olsun yatırımlarla ilgili olan her kalem için ayrı bir rasyo oluşturulup takip edilmeli. Finansal piyasalardaki anlık duruma göre şirketin finansal hareketleri irdelenmeli. Yatırım finansmanını doğru yapıp yapmadığını ölçmeli.
Bu maddeler hızlıca aklıma gelenler. Neye bakıyorsak bakalım, rakamın büyüklüğüne göre bir sıralama olmalı. Büyükten küçüğe doğru. Marjinal rakamlar elimine edilebilir. Metrik/çarpan/rasyo ağırlığı/dengesi buna göre oluşturulabilir. Bu durum her şirket özelinde farklı olacaktır. Bu sebeple x metrik a firmasında 1 çıkarken, aynı sektörde hemen hemen aynı işi yapan b firmasında 10 çıkabilir. Şirket özelinde olayı irdelemez, sadece rasyo bazında yol alırsak ciddi yanılırız. Sektör analizini severim ama sektör içi karşılaştırmaları bu sebeple sevmem.
Misal; froto ve doas. İkisi de otomotiv sektöründe. İnsanlar fk karşılaştırması yapıyor, doas ucuzmuş diyerek alıyor. Peki froto pahalı mı? Doas dağıtıcı firma, froto üretici firma. Hadi ürün gamını geçtim, sadece bu ana farklılık en temelde farklı düşünmemize sebep olmalı.
Sizin sorunuza cevap olmadı belki ama fırsat bulunca konu hakkında fikrimi beyan etmek istedim.
FONET'i de başka bir bilişim yazılım şirketi olan ve ROA, ROE, ROIC, Brüt Kâr Marjı, FAVÖK Marjı ve Net Kâr Marjı daha yüksek ve daha istikrarlı olan, değerleme rasyoları da hem nominal bağlamda hem de sermaye kârlılık oranlarına indirgendiğinde bağıl olarak daha ucuz olan ARDYZ ile değiştirme kararı aldım. Bunu da önümüzdeki günlerde yerine getireceğim en kısa zamanda. Alırken de bu ikisi arasında kararsızlık yaşamış ve büyüme hızı ve oranları daha makul diye FONET'i seçmiştim. Ancak vade uzadıkça ARDYZ'nin daha avantajlı pozisyona geçebileceğini bu nedenle daha iyi fiyatlanabileceğini düşünüyorum. Cuma günü gördüğümüz bir tavanın devamı gelirse yarın belki gidişatı çok kısa bir zaman için takip edebilirim. Ama değişiklik yapma fikrim değişmeyecek.
YTD.